Dogru_Yol

Türkiye'de Özürlü Olmak

Önerilen İletiler

TÜRKİYE’DE ÖZÜRLÜ OLMAK

Rasim Yılmaz

Her insan kendi yaşadığı koşulların sıkıntı ve sorunlarıyla yüzleştiği bir gerçektir. Hayatımızda öyle olaylar vardır ki, ta ki başımıza gelinceye kadar neler olup bittiğini fark edemeyiz. Çoğu kez görmezden gelip duyarsız bir şekilde geçip gideriz.

Nitekim 24 Mart günü Zihinsel Özürlüler Federasyonunun düzenlemiş olduğu Şükran yemeğine davetli olarak katıldığımda yüzleştiğim gerçek gibi. 0rtalama yüz ağırlığında özürlü bir vatandaşımızın yedi kişi tarafından arabasıyla birlikte merdivenlerden indirilişi beni utandırdı.

Neden derseniz burası belediyenin sosyal tesisi ve nikah salonu. Yani günübirlik binlerce insanın girip çıktığı bir yer, ama özürlü arabasının inebileceği tahsisli bölüm olmadığı için böyle çirkin bir manzara ile karşılaştım. Evet, yıllardır sözüm ona çağdaş bir anlayış tarafından yönetildiği iddia olunan bu tesiste ne ilk yapılışında ne de sonradan tadilat yapılarak böyle bir eksiğin giderilmemiş olması beni hem üzdü hem de utandırdı.

Bu akşamı yaşadıktan, o güzelim insanları yakından tanıdıktan sonra kendime acaba bu insanların topluma adapte olma çabalarını, bunların yaşam mücadelelerini görmek için illada bir yakınımızın özürlü olması mı gerekiyor diye düşünmeden edemedim. İşte bunun içindir ki ZihinselÖzürlüler federasyonu Başkanı Sayın Hamdi Atay ve Federasyon eski başkanlarından Sayın Fikret Gökçe ile Özürlüler sorunları ve yapmak istedikleriyle ilgili konuştum.

İşte bu konuşmaları ve çalışmaları siz okuyucularla paylaşmak istedim.

R_Yilmazz.jpgR_Yilmazz1.jpg

R_Yilmazz2.jpg

1.ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER FEDERASYONU BAŞKANI HAMDİ ATAY İLE YAPILAM SÖYLEŞİ:

Rasim Yılmaz

Sayın Atay, Zihinsel Özürlüler Federasyonu ve Türkiye de Özürlü olmak la ilgili neler söylemek istersiniz.

-Federasyonumuz 1985 yılında Ankara da kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana kendisine bağlı olan dernekler ile yurdumuzun bütün il ve ilçelerinde zihinsel özürlülerin sorunlarını kesintisiz olarak gidermek için çalışmalarını sürdürmektedir. Z. Özürlüler diğer engellilere göre en dezavantajlı gruptur. Çünkü diğer engel grupları kendilerini bizzat temsil yeteneğine sahipken Z. Özürlüleri onların anne – babaları, yakınları veya gönüllü destekçileri temsil etmektedir.

İşte, Federasyonumuz, görmezden gelinmiş,göz ardı edilmiş hatta yok sayılmış bu vatandaşlarımızın sesi, soluğu ve sözcüsü olmuş önemli bir sivil toplum kuruluşudur. federasyonumuz diğer dört engelli federasyonla bir araya gelerek Türkiye Sakatlar Konfederasyonunun da kurucu üyesidir.

Yıllardan itibaren zihinsel özürlülük alanında ki çalışmaları başlatan ve buna bağlı olarak genel engellilik alanında da çalışmaları ve hizmetleri geçen öncülerimiz, toplumda bu konuda farkındalık yaratmıştır. 1990’lı yıllarda bu çalışmalar sayesinde özürlülük devletimizin politikaları içine alınmıştır. Bundan ötürüde emeği geçen dostlarımızı şükranla anıyoruz.

Devletimizin uluslararası sözleşmeleri imzalaması sonucunda bu çalışmalar hız kazanmıştır. (B.M. engeli hakları sözleşmesi v.b. gibi) İçerde örgütlü çalışmalar, dışarıda imzalanan sözleşmeler sonrasında K:H. K: ler çıkarılmış buna bağlı olarak Aileden ve Özürlülerden Sorumlu Devlet Bakanlığı kurulmuştur.

Artık özürlüler dikkate alınmış, özürlülerin sorunlarının çözümlenmesi bir devlet politikası haline dönüşmüştür. Bu çalışmalar sonunda özürlülere çeşitli sosyal destekler sağlanmıştır. Yıllarca birikmiş olan özürlerin sorunları kamuoyunun önüne getirilmiş ve çözümsüzlük yumağı çözülmeye başlamıştır.

Federasyonumuzun çalışmalarının odağında olan zihinsel özürlülerin eğitim ve rehabilitasyonuna İmkan veren özel eğitim çalışmaları bu dönemde ortaya çıkmıştır. Özel Eğitim Genel Müdürlüğü zihinsel özürlülerin eğitim ve rehabilitasyonu için yeni programlar hazırlamış ve zihinsel özürlüler için özel eğitim okulları açmıştır. Özel eğitim zihinsel özürlülere bir ilaç gibi gelmiştir. Erken yaşta eğitim verme bilincini de doğurmuştur. Devletin parasal eğitim ve rehabilitasyon desteği verilmesiyle birlikte bu süreç hızlanmıştır. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri ülkemizin en ücra köşelerinde kurulmuş ve bunun sonucunda bütün zihinsel özürlüler özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetine kavuşmuştur.

Devletimiz 1990 yılların sonunda özürlü S.T. K. larla birlikte çalışarak özürlülük alanında birikmiş olan sorunları çözümlemiştir. İlki 29 Kasım-2 Aralık 1999 Tarihinde düzenlenen 1. Özürlüler Şura’sı yapılmış, alınan kararlar uygulama alanına taşınmıştır. Her iki yılda bir özürlüler şuralarının yapılmasına karar verilmiştir. 2000’liı yılların başında bütün özürlü örgütleri çalışmalarını hızlandırarak devletin desteğini almayı başarmıştır. Bu çalışmalar sonunda 1 Temmuz 2005 Tarihinde Özürlülerle İlgili 5378 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanun özürlü vatandaşlarımız ve aileleri açısından bir dönüm noktası olmuştur. Aynı zamanda bu Kanunla Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı da resmen kurulmuştur.

Artık özürlülerin sosyal, sağlık, eğitim ve rehabilitasyon, hukuksal, iş ve istihdam, bakım ve ekonomik desteklerinin sağlanması için mekanizmalar geliştirilmeye başlanmıştır. Nasıl ki 1940 - 1950 yıllarında( sıtma, çiçek, kolera ve tifo,),1950-1960 yılları arasında (trahom, verem), 1980-1990 yılları arasında (çocuk felci) ülke gündeminden çalışılarak çıkarılmış ise, Zihinsel Özürlüler Federasyonunun hedefi de zihinsel özürlü vatandaşlarımızın sorunlarını çağımıza yakışır şekilde örgütsel çalışmalar yaparak ortak aklın kabul edeceği önerileri devletimize sunarak ve onların desteği ile sorunları çözmek ve ülkemizin gündeminde tutmaktır.

Bu gün Z.Özürlülerin Eğitim ve Rehabilitasyonu bazı sorunları olmakla birlikte iyi bir duruma gelmiştir. Ancak iş ve istihdam ve bakım konusunda Z.Özürlülerimiz tam bir çaresizlik içindedirler. Ancak İşsizlik konusu Devletimizin yöneticilerinin de önem verdiği bir konu olduğundan, bu sebeple Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı delaletiyle ve Sayın Başbakanımızın ve Özürlülerden sorumlu Sayın Devlet Bakanımızın da katılımı ile Ankara’da IV. Özürlüler Şura’sı “İSTİHDAM” konusunu 16-20 Kasım tarihleri arasında ele alıp sonuçlandırmıştır.

Sayın Başbakanımız açılış konuşmasında: Devletimizin resmi kurumlarında münhal özürlü kadrolarına özürlü işsiz yurttaşlarımızın alınacağı müjdesini vermiştir. Federasyon olarak özel kesiminde Özürlü münhal kadrolarının doldurmasını bekliyoruz. Ancak 19-23 kasım 2007 tarihleri arasında İstanbul da gerçekleştirilen III. Bakım Şura kararlarının hayata geçirilmemesi bakıma muhtaç özürlülerimizi özellikle Z.Özürlü kitlemizi üzmektedir. Bakım yasası Z.Özürlü kitlesi için hayati önem taşımaktadır. Bakım yasasının bir an önce çıkarılmasını yetkililerimizden talep etmekteyiz. Sayın Başbakanımız açış konuşmasında “Özürlüler kader mahkûmu değil, hak temelli imkanlar verilmesi gereken vatandaşlarımızdır.” sözü ile bu durumumuzu teyit etmiştir. Bizde Federasyon olarak bu konudaki çabalarımızı sürdüreceğiz.

Zihinsel Özürlüler Federasyonu olarak kurulduğumuz günden bu güne kadar Z.Özürlülük alanında toplumsal bilinci yükseltmek ve sosyal farkındalığı artırmak için faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz.

Ülkemizin çeşitli yerlerinde farkındalığı artırmak için Zihinsel Özürlülük alanında panel, söyleşi, yarışmalar, tanışma yemekleri, şenlikler, kültürel ve turizm etkinliklerini sürdüreceğiz. Bu sene 18. Ayvalık Özürlüler Kültür ve Turizm etkinliklerini uluslararası katılımla yapmayı planlamaktayız.

Şimdiden önümüzdeki günlerde yapılacak olan çalışmalara katkı verecek olan herkese teşekkür eder, tüm özürlülerimize ve ailelerine sağlık ve mutluluklar dilerim.

Sayın Atay, son olarak çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

-Tabi’iki öncelikli hedefimiz tamamen gönüllü kadrolarca yönetilen, devletten ve üst kuruluşundan hiçbir bütçe ve yardım alamadan federasyonumuzu ayakta tutmaya çalışmaktayız. Federasyonumuz ayakta olduğu sürece zihinsel özürlü kardeşlerimizin sorunlarını bugün olduğu gibi sürekli gündemde tutulacaktır.. Geleneksel bir hale gelen her sene düzenlediğimiz Ayvalık ve Gemlik Özürlüler Şenliklerini devam ettirmek ve zihinsel özürlülerin eğitimi, sağlığı ve istihdamı konusunda da çalışmalarımız devam edecektir. Önümüzdeki günlerde Federasyon olarak İŞKUR ile ortaklaşa yürüttüğümüz bir meslek edindirme kursu başlatıyoruz. Diğer üye derneklerimiz inde devam eden ve başlayacak olan çok sayıda meslek edindirme kursları var.

Efendim zaman ayırıp verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

-Biz teşekkür ederiz.

R_Yilmazz3.jpgR_Yilmazz4.jpg

ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER FEDERASYONU YÖNETİM KURUL ÜYESİ

ŞÜKRÜ MUTLU İLE YAPILAM GÖRÜŞME

Rasim Yılmaz

Sayın Mutlu, bildiğim kadarıyla ailenizde özürlü olmamasına rağmen özürlülerle bağınız nasıl gelişti, neler yapıyorsunuz anlatır mısınız?

-1998 yılı Ağustos ayında Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığında personel şube müdürü olarak göreve başladım. Daha önceleri iki farklı kurumda görev yaptım. Özel sektörde çalışmalarım oldu. O nedenle Özürlüler İdaresi Başkanlığını diğer kurumlardan farklı görmedim. Başkanlıkta dört ana hizmet birimi vardı. Bu birimler özürlüler ile ilgili çalışmalar yapıyordu. Özürlüler ile ilgili eğitim almış personelimiz vardı. Ancak ben bunlardan habersiz bir şekilde işimi yapıyordum.

Özürlüler İdaresi Başkanlığında ikinci günümü hiç unutmuyorum. Özürlüler İdaresi Başkan Vekili olan Sayın Fikret GÖKÇE, personel dairesi başkanlğında göreve şef olarak başlamış Mehtap GÖÇER ile beni odasına çağırdı. Bir süre sohbet ettikten sonra bizlere özürlülerin yaşamında olan bazı malzemeler gösterdi. Bir çoğunu orada ilk defa görüyordum. Fikret GÖKÇE bizlere “çocuklar burası Tapu Dairesi, Nüfus Müdürlükleri gibi değil. Özürlüler İdaresinde çalışmak zordur. Eğer yüreğinde insan sevgisi yoksa burada mutlu olamazlar.” demişti. O gün odasından ayrılırken Başkanımın ne demek istediğini açıkçası anlamış değildim. Sonuçta ben buraya gelmeden iki Kurumda çalışmıştım. Hepsi bir birine benzemektedir diye düşünmekteydim.

1999 yılında Gölcük Depremi nedeniyle Ekim 1999 tarihinde Kocaeli’ne görevledirildim. Elimize bir çizelge verildi. Çadırkentlere giderek özürlüleri bulacağız ve isteklerini bu çizelgelere yazacağız. Kocaeli Valiliği karşısına Türkiye Sakatlar Konfederasyonu “Özürlüler Koordinasyon Merkezi” kurmuş. Göreve giderken İdare bizi “Gittiğiniz yerde Türkiye Sakatlar Konfederasyonu” ile işbirliği yapılmayacak diye uyardı. Görev yerine vardığımızda İdarenin verdiği listeden başka hiçbir şey yok elimizde. Ancak Türkiye Sakatlar Konfederasyonunun elinde özürlülerin kullanacağı her türlü malzeme bulunmaktadır. Bize yapılan uyarıyı dikkate almadan onların elindeki malzemeleri araçlara yükleyerek çadırkentlere ulaştık. Çadırkentlerdeki özürlüleri bulup nelere ihtiyaçları varsa temin ettik.

Özürlüler ile ilk karşılaşmam bu oldu. İkincisi ve en önemlisi ise; 2000 yılında Ayvalık Özürlüler Şenliğine katılmam oldu. Şenliklerde zihinsel özürlüler ile bir arada bulunup, onlarla zaman geçirmiş olmak benim yaşamımında dönüm noktasını oluşturdu. Bir haftalık şenlikler süresince inanılmaz anılarla, inanılmaz duygularla Ankara’ya döndüm.

25 yıl derneklerde, sendikalarda zamanım geçti. Çok büyük emekler verdiğim derneklerde ihaneti gördüm. Emeğe saygısızlığı yaşadım. Zihinsel özürlüleri görünce, onları tanıyınca bu alanda çalışacağıma karar verdim. Ankara’ya dönünce Etlik zihinsel özürlüler derneğine üye oldum. Hiçbir sosyal kirlenmeye uğramamış bu özel çocuklarımıza hizmet etmek benim için inanılmaz bir mutluluk kaynağı oldu. 2000 yılında başladığım çalışmalarımda 10 yılımı doldurdum. Bu alanda olmaktan çok mutluyum. Bu güne kadar hiç pişmalıklarım olmadı. Yaşamımın bundan sonraki kısmında da onlarla bu yolculuğa devam edeceğim.

ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER FEDERASYONU

1985 yılında kurulan Federasyonumuza bağlı 43 üye dernek bulunmaktadır. Federasyonumuzun iki dönem denetleme kurulu üyeliği görevinde bulundum. 2007 ve 2009 yıllarında yapılan Genel Kurulda Yönetim Kuruluna seçildim. Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapmaktayım.

ÖZÜRLÜLERİN SORUNLARI

2005 yılında Özürlüler Yasası çıkınca çoğu çevrelerde büyük sevinçlerle karşılandı. Yasanın çıkması bir çoklarına göre bir kazanım olarak görülebilir. Ancak ben farklı düşünüyorum. Düzgün çıkarılmayan, eksiklikleri olan bir yasa ile özürlülerin sorunları çözülememektedir. Özürlülere bir takım haklar verilmiştir. Evet bu bir kazanımdır. Ancak yeterli değildir.

Özürlülerin Eğitim sorunları devam etmektedir.

•Milli Eğitim Bakanlığının ödediği ücret arttırılmalıdır. Özürlülerin bireysel ve grup eğitimi ders saatleri arttırılmalıdır.

•Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin uzman personel sayıları arttırlmalıdır. Özürlülere RAM’larda 6 aya varan sürelerde ravdevu verilmektedir.

•Rehabilitasyon Merkezlerine giden destek eğitimi alan özürlülere ödenen ücretler Özel Eğitim Okullarına devam eden özürlülerimiz içinde ödenmelidir.

•Kaynaştırma eğitimi “kaynatmadan” yapılmalıdır.

Özürlülerin İstihdam sorunları devam etmektedir.

•Özel sektör özülüleri çalıştırmak yerine ceza paralarını ödemeyi tercih etmektedirler.

•Devlet 2005 yılını “özürlülerin istaihdam yılı” olarak ilan etmesine karşılık bugün yaklaşık 40.000 kadro boş bulunmaktadır.

•Zihinsel özürlülerin istihdamı zorlaşmaktadır.

•Bu hafta 657 sayılı yasanın 53 üncü maddesinde yapılacak değişiklerde “kuruluş kanunlarına ve bütçe türlerine bakılmaksızın tüm kamu kurum ve kuruluşları toplam dolu memur kadrosu ve dolu sözleşmeli personel pozisyonu sayısının % 5’ i oranında özürlü personel çalıştırmak zorundadır.”

Madde bu şeklinde okunduğunda kamuda özürlü çalıştırma oranı % 3 ‘den % 5’e çıkarılmış olduğunu anlayacağız. Ancak devamı tuzaklarla dolu şöyle ki;

“Yürütülmekte olan hizmetin ve görevin veya unvanın zorunlu kıldığı hallerde; ilgili kurumların önerileri Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü ve Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca birinci fıkrada belirtilen oranı aşmamak üzere farklı bir oran tespit ederbilir”

Bunun anlamı;

Yürütülmekte olan hizmetin ve görevin veya unvanın zorunlu kıldığı hallerde İlgili kurum % 0 - % 1 oran tespit edebilir.

Özürlülerin Kamudaki çalıştırlma oranlarını arttırdık derlerken esan tehlikenin farkında olmayacağız.

Özürlülerin Bakım ve 2022 aylıklarında bir çok sorunlar yaşanmaktadır. İller arasında uygulamalarda farklıklar bulunmaktadır. İl ve ilçe İdare Kurullarının kararları bazen mevzuata aykırı olmaktadır

•Bakım ücreti için aranılan şartlarda haneye giren gelirin kişi sayısına bölündüğünde 2/3 oranı değiştirilmelidir.

•18 yaş altında olupta 2022 aylığı alacakların kiş başına gelir hesabının yukarı çekilmesi gerekmektedir.

Özürlülerin Sağlık Kurulu Raporları için 2006 yılında çıkarılan yönetmelik sonucu bir çok sorun yaşanmaktadır.

•2005 yılında Özürlüler için sağlık kurulu raporu almış ve % 45 özürlüler 2006 çıkarılan yeni yönetmeliğe göre rapor aldıklarında % 40’ın altında kaldıklarından sorun yaşanmaktadır.

•Özürlü sağlık kurulu raporları alacaklardan hiçbir şekilde ücret alınmaması gerekirken bir çok yerde ücret istendiğini bilmekteyiz.

•Vergi indiriminden yararlanacak özürlülerimiz, Sağlık Kurullarından aldıkları raporlar Maliye Bakanlığınca yeniden değerlendirmeye tutulmakta ve oranları düşürülmektedir.

Rasim Yılmaz

Kaynak

  • Like 1

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap