Dogru_Yol

Engelli Çocukların Eğitimine Çevre Nasıl Katkıda Bulunabilir ?

Önerilen İletiler

Zihin ve/veya fizik engelli çocukların bakım ve eğitiminden birinci derecede mesul olan ailelerin bu süreçte moral desteğe ve bilgiye ihtiyaç duyacağı unutulmamalıdır. Maddî-mânevî her türlü destek onların çocuklarının farklılıklarını tevekkülle kabullenmelerine yardımcı olacaktır.

Engelli çocuk sahibi anne-babalar, çoğu zaman çocuklarının kendilerinden sonraki durumları hakkında endişe duyar. Çocuklarının diğer çocuklar gibi gelişip gelişmeyeceği, öğrenip öğrenemeyeceği, normal bir okula uyum sağlayıp sağlayamayacağı, bağımsız bir fert olarak yaşayıp yaşayamayacağı vb. konular, onların merak ettikleri hususlardır. Bu düşüncelere sahip ailelere daha hassas davranılmalı, onları incitecek tavır ve davranışlardan kaçınılmalı ve bu aileler dâima desteklenmelidir. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarda, toplumun beklentilerini karşılayamama korkusu vardır. Çünkü çoğu zaman bu çocuklara şüphe ve korku ile yaklaşılmakta, çok az sempati gösterilmekte, hattâ bazen nefretle bakılmaktadır.

Engelli çocuklarda zaman zaman görülen hırçınlıkların sebebini çoğu insan bilmez. Farklı olduklarını hissettiren gayriihtiyari bir bakış veya yüz ifadesi dahi onların huzursuz olmalarına yeter. Zîrâ engelliler, kendilerine farklı bakılmasından hoşlanmadıklarından, onlarla arkadaşlık kurmanın ilk şartı, onları oldukları gibi kabullenmek ve samimiyettir. Engelli kişiler -genelde hisleri çok güçlü olduğundan- kendilerine karşı beslenen duyguları çok çabuk fark ederler ve muhataba bu doğrultuda yaklaşırlar.

Ailelerin, eğiticilerin ve diğer grupların engellilerin eğitiminde çevrenin önemini göz ardı etmemesi ve çevrenin desteğini kazanmak için değişik faaliyetler düzenlemesi gerekmektedir. Bu faaliyetler sponsorlara ihtiyaç duyan eğitim kurumlarına maddî destek getirecek, ailelerin ve eğiticilerin maddî-mânevî yükünü hafifletecektir. Bu çerçevede şu faaliyetler yapılabilir:

• Bilgilendirme kampanyaları düzenlenebilir. Bu-nun için meslek gruplarına ve şirketlere broşürler veya süreli yayınlar gönderilebilir.

• Gazetelerde makaleler yayımlatılabilir, ilgili eğitim kurumları tanıtılabilir ve bu çocukların başarılarından ve karşı karşıya oldukları zorluklardan bahsedilebilir.

• Toplumun belli günlerde okulun programlarına katılımı sağlanabilir ve öğrenciler mümkün olduğu ölçüde içtimaî projelerde vazifelendirilebilir.

• Okul, toplumun düzenlediği bazı programlara ev sahipliği yapabilir; tesislerini topluma açabilir.

• Toplumdaki uzman kişiler resim ve müzik gibi konularda engelli çocuklara eğitim verebilir.

• Sponsor bulmaya yönelik özel tanıtımlar yapılabilir.

• Devlet de sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, bu ailelere çocuklarını daha iyi eğitebilmeleri için maddî-mânevî destek vermelidir.

Hz. Peygamber’in (sas), işini göremeyen, bakıma ve yardıma muhtaç bir kişinin bütün sorumluluğunu üstlenmesi, devletin özürlülere karşı nasıl bir sosyal güvence sağlamakla yükümlü olduğu hususunda önemli mesajlar vermektedir. Zayıfların, düşkünlerin, fakir ve yoksulların gerçek dostu ve hâmisi olan Allah Rasûlü (sas), engellilere yapılacak her türlü yardımın bir sadaka olduğunu ifade etmiştir (Beyhakî, Sünen, X. 199-200).

Zihin ve/veya fizik engelli çocukların eğitiminde çevrenin büyük önem arz etmesine karşılık, toplum olarak bu konuda üzerimize düşeni tam yaptığımız söylenemez. Bir engelli gördüğümüzde hissettiklerimiz çoğu zaman maalesef bir acıma hissinin ötesine geçememektedir. Çevremizde, kendisinin veya çocuğunun engellilik durumunu kullanarak dilenen çok sayıda insan olmasının en önemli sebebi de, bu acıma duygusunun istismarıdır. Bu yüzden eğer hem kendimize, hem bu çocuklara bir iyilik yapmak istiyorsak, onlara acımak yerine, onları anlamaya çalışmalı ve Rabb’imizin bir emaneti olarak bağrımıza basmalıyız.

Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmiş olan Allah Rasûlü (sas), hiçbir engelliden “kör, sağır ve dilsiz vb.” ifadelerle söz etmemiştir. Gerek annesini dile dolayarak bir köleye ilişen Ebû Zerr’i, “Sende hâlâ câhiliye (tavrı) var!” diyerek azarlaması (Buhârî, İman 22, I. 13) ve gerekse Hz. Aişe’nin, Hz. Safiyye’nin kısalığını kastederek “Sana şöyle şöyle olan Safiyye yeter” demesi üzerine, “Öyle bir söz söyledin ki, eğer o, denize karışmış olsaydı, onu karıştırırdı” (Tirmizî, 36. Kıyâme 51, no: 2502. IV. 660) diyerek onu uyarması göstermektedir ki, Allah Rasûlü (sas) bırakın herhangi bir engellinin engeliyle tahkir edilmesini, engelsiz kimselerin dahi boyu veya rengi sebebiyle ayıplanmasına sessiz kalmamış, aksine bu tür tavırlara sert bir şekilde karşı çıkmıştır.

Kısacası engelli bir ferdin aile ve toplum tarafından kucaklanması, şefkat ve ilgi ile desteklenmesi gerekmektedir. Cemiyetteki her ferdin bu durumdaki kişiler için yapabileceği bir şeyler olduğu unutulmamalıdır. Geçmişi kader inancıyla kabullenip geleceği iradesiyle karşılayan, dolayısıyla elinden gelen bütün fedakârlıkları yapan anne, baba ve aile üyelerine mutlaka psikolojik ve sosyal destek sağlanmalıdır. Onlara yeri geldiğinde verilecek desteğin toplum olarak engelli ferdin iyileşmesinde çok önemli olduğu unutulmamalıdır.

ALINTI

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap