Can Sengul

Cinsel İstek Bozukluğu / Cinsel İstek Kaybı

Önerilen İletiler

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU / CİNSEL İSTEK KAYBI

Kadın ve erkekte, cinsel istek kaybı, benzer sorunlardır.Cinsel istekler konusunda iki teori öne sürülmektedir:

Birinci teoriye göre bireylerin cinsel istek düzeyleri birbirinden farklıdır ve bu farklılıklar doğuştan kazanılmış özelliklerdir. Bu nedenle bazılarının cinsel istek veya kapasiteleri çok yüksek iken, bazıları yaşam boyunca çok az cinsel ilgi gösterebilirler. Bu durum, bir ölçüde bireyler arasındaki boy uzunluğu veya göz rengi farklılıklarına benzetilebilir.

İkinci teoriye göre ise, yaşam olayları veya eğitim ile yasaklanmadığı, bastırılmadığı veya saptırılmadığı sürece cinsel dürtü herkes için çok önemli bir itici güçtür. Klinik deneyimler ikinci teoriyi desteklememize neden olmaktadır. Cinsel istek azalması sorunları olan hastaların genellikle bu kaybı açıklayacak çok sayıda nedenleri vardır.

Cinsel istek kaybı, isteğin azalması, uyarı sonucu cinsel tepki alındığı halde istek olmaması, uyarı sonunda da cinsel tepki olmaması veya nefret şeklinde ortaya çıkabilir.

Nefret, cinsel ilişkide bulunamayacak kadar olumsuz duyguların mevcut olması anlamına gelir. Bu, genel olarak her türlü cinsel aktiviteye karşı olabildiği gibi sadece belli bir düşünce, inanç veya davranış şekline karşı da geliştirilebilir (örneğin, oral seks gibi).

Genel olarak insanlar ödüllendirici bir davranışı tekrarlama eğilimindedirler (cinsel veya başka tür bir aktivite). Tersine, belli bir davranış anksieteye neden oluyorsa, kaçınmaya çalışılır, dolayısıyla nefret ortaya çıkar.

Cinsel istek kaybı olan insanlarda, çocukluk dönemindeki yasaklayıcı eğitim ve başarısızlık beklentisi, utanç, acı veya yetersizlik korkusu, gerçek yasaklamalar veya acı deneyler kadar önemlidir.

İstek kaybının aksine, eşler arasında cinsel isteklerin farklı düzeylerde olması, sık rastlanan fakat daha az ciddi bir sorundur.

Bir ilişki disfonksiyonel hale geldiğinde, sıklıkla eşlerden biri, diğerinden çok daha fazla cinsel yakınlık ister.

Bu abartılmış farklılıklar, eşler diğer sorunlarını çözüp tekrar iletişim kurabildiklerinde ortadan kalkar.

Cinsel istek kaybı, çok sayıda seksüel disfonksiyonun seyri sırasında ortaya çıkabilir.

Organik hastalıklar erkeklerde olduğu gibi, kadınlarda da cinsel tepkileri olumsuz yönde etkiler, fakat genellikle kadınlarda cinsel tepki üzerine etkileri, erkeklerden daha azdır.

Yine de, diyabetik kadınların % 50'sinin sonunda anorgazmik olacağı bilinmektedir.

Estrojen eksikliğine bağlı ikincil vajinal atrofi (cerrahi sonrası veya menopoz sonrası), ağrılı ilişkiye neden olur.

Eğer atrofi çok ilerlemişse krem veya hap şeklindeki estrojenle tedavisi çok başarılı sonuç verir.

Organik pelvik veya genital hastalıklar da ağrılı ilişkiye ve giderek cinsel istek kaybına neden olabilirler.

Doğum kontrol hapı kullanan bazı kadınlarda da istek kaybı görülürse de, bu durum daha ziyade psikolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır (depresyon, üzüntü, bastırılmış öfke, histerik kişilik, vb. gibi).

Kronik yorgunluğun kadının cinsel tepkileri üzerindeki etkileri sıklıkla göz ardı edilir.

Jinekologlara göre, yuvaya gidemeyecek kadar küçük çocuğu olan her kadında, bu tip sorunlarla karşılaşıldığında kronik yorgunluğu akla getirmek gerekir.

Klinisyenlerin, kadınlarda fiziksel yakınma veya seksüel fonksiyon bozuklukları ile uğraşırken, kronik yorgunluğun da bir neden olabileceğini unutmamaları gerekir.

Genel olarak, doğum, ameliyat, kanser, sürekli diyet yapma, aşırı kilo kaybı gibi vücut direncini düşüren hastalık ve durumlarda geçici veya sürekli olarak cinsel istek kaybı görülebilir.

Cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olan veya cinsel fonksiyon bozukluğu şeklinde ortaya çıkan diğer sorunlar.

A- Madde Bağımlılığı

1- Alkolizm
2- Diğer Madde Bağımlılıkları

B- Kişilik Yapısı

1- Obsesif/Kompulsif Kişilik
2- Histerik Kişilik
3- Pasif/Bağımlı Kíşilik
4- Pasif/Agresif Kişilik

C- Fiziksel Sorunlar

1-Fiziksel Hastalìklar, nörolojik bozukluklar, damarsal bozukluklar.
2-Menopozal Semptomlar, vajinal kuruluk, östrojen yetmezliği.
3-Doğum Kontrol Hapları
4-İlaçlar
5-İnfertilite, özellikle zamanlanmış ilişki

D- Duygusal Faktörler ve Stres

1-Bastırılmış öfke
2-Üzüntü-Yadsıma, suçluluk duygusu, depresyon veya öfke
3-Depresyon
4-Gebelik Korkusu
5-Kişiler Arasında Anlaşmazlık
6-Bedensel Görüntü Sorunları
7-Psikozlar
8-Kronik yorgunluk

; ; ;a-Çok Fazla ve Uzun Süre Çalışma
; ; ;b-Küçük Çocuk Bakımı

9-Orta Yaş Krizi

E- Karşılanmayan Cinsel Değerler


CİNSEL YANIT SÜRECİ

Masters ve Johnson(1966), insanın cinsel yanıt sürecinin fizyolojik olarak birbirini izleyen 4 aşamaya ayırdılar:

1- Uyarılma (Excitement)

2- Plato(Plateau)

3- Orgazm(Orgazm)

4- Çözülme(Resolution).

1974 yılında Kaplan'ın bunlara daha psikolojik bir boyut olan istek aşamasını eklemesi ve diğer aşamaların birleştirilerek tek başlık altında toplanması ile Kaplan'ın trifazik (üç fazlı) modeli geliştirildi:

1- Cinsel istek (sexual desire)

2- Cinsel uyarılma ( sexual arousal)

3- Doyum (orgazm)

Önerilen bu fazların herhangi bir yerindeki bozukluk cinsel işlev bozukluklarının sınıflamasına yardımcı olur.

Fizyolojik, bilişsel ve davranışsal bileşenler içeren ve gelişimsel ve kültürel etkilerle biçimlenen karmaşık bir oluşumdur.

Androjenlerin erkekte cinsel isteğin önemli bir belirleyicisi olduğuna dair kanıtlar vardır. Hipogonadik (Hormonal seviyesi düşük) ya da kastre (iğdiş edilmiş) erkeklerde dışarıdan verilen cinsiyet hormonlarının (eksojen testesteronun) kesilmesi cinsel ilgide ani bir azalmaya yol açarken bunun tersi olarak dışarıdan verilen hormonlar (replacement therapy) cinsel düşünceleri belirgin biçimde arttırarak bir kaç hafta içinde cinsel isteğin düzenlenmesini sağlar.

Androjenlerin cinsel dürtü ve davranışları hangi mekanizma ile etkiledikleri tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Ancak hayvan deneyleri beynin bir bölgesinde (median preoptik hipotalamik bölgenin ve bu bölge ile ilişkili limbik yapıların) cinsel davranışın düzenlenmesinde önemli rolü olduğunu göstermektedir. Normal erişkin erkeklerde testosteron kan düzeyleri büyük bireysel farklılıklar gösterir.

Cinsel dürtü ve davranıştaki bireysel değişiklikler sadece testestoron düzeyleriyle açıklanamamaktadır. Yani cinsellik hormonları ile cinsel istek arasında direkt bağ kurulamamıştır.

Estrojen gibi steroid ve prolaktin gibi nonsteroid hormonların ve endojen opiyat peptidlerin erkekte cinsel istek ve uyarılma üzerinde etkili olduğunu düşündüren bazı bulgular da vardır. Örneğin yüksek prolaktin seviyeleri kandaki androjen düzeylerinden bağımsız olarak cinsel istek azalmasına yol açabilir.

Bu, prolaktinin doğrudan bir etkisi olabileceği gibi cinsel dürtülerin devamından sorumlu merkezi dopaminerjik aktivitenin azalmasını da yansıtabilir.

Erkekte öznel cinsel heyecan ve zevk duygusuna eşlik eden ereksiyon (penisin sertleşmesi) ile belirgin durumdur.

Kadında ise cinsel organlarda ortaya çıkan hacim değişiklikleri ve ıslanma ile karekterizedir.

Her iki cinste de cinsel zevkte doruğa ulaşmakla birlikte üreme organlarını oluşturan yapıların ve anüs ve cinsel organlar çevresindeki kasların ritmik kasılması, kalp-damar ve solunum değişiklikleri ve cinsel gerginliğin boşalması ile karekterizedir.

Erkekte fizyolojik sürecin iki fazı vardır.

Erkekte boşalmanın en iyi göstergesi ejakulasyon yani boşalma sayılabilir. Kadında da benzer bir boşalma vardır.

Kaslardaki gevşeme daha ön planda yer alır.

Nöroendokrin (İç salgı sistemi ve beyinle ilgili) araştırmalar oksitosinle cinsel uyarılma ve orgazm arasında bir ilişki bulunduğunu göstermektedir. Orgazm boyunca psikofizyolojik olarak ölçülen perineal kontraksiyonlar, kan basıncı yükselmeleri ve oksitosin plazma düzeyleri arasında doğru orantı olduğunu göstermiştir.


ERKEN BOŞALMA

Tanım:

Boşalmanın (Ejakulasyon)penis vajinaya girdikten sonra cinsel tepkileri normal olan bir eşi tatmin edemeden olması veya kişinin isteğinden önce olmasına Erken Boşalma (Premature Ejaculation) denir. Genellikle dile getirilmesi güç olduğundan ve göreceli bir kavram olduğundan rastlanma sıklığı konusunda yeterli bilgi yoktur. Ancak 25 yaşın altındaki genç erkeklerin üçte birinde ve 40 yaşın üzerindekilerin % 10'unda görüldüğü sanılmaktadır. Aslında hemen her erkek hayatının bir bölümünde bu sorunla karşılaşabilir.

En azından ilk cinsel deneyimleri esnasında oluşan gerginlik sebebiyle erken boşalma görülebilir ve zamanla ejakulasyonu kontrol etmeyi öğrenirler.

Sebepler:

Erken Boşalmanın birinci sebebi biyolojiktir. Erkekte normal fizyolojik boşalma ve orgazm penis vajene girdikten 2-3 dakika sonra olmaktadır. Oysa kadınlarda normal fizyolojik orgazm ve doruğa ulaşma penis vajene girdikten yaklaşık 12-14 dakika sonra olmaktadır. Ancak çoğu kadın sadece penisin vajene girmesi ile orgazma ulaşamaz diğer cinsel uyarılara da gereksinim duyarlar.

Kadınların yaklaşık % 10'u ise cinsel uyarılara rağmen hiçbir şekilde orgazm olamamaktadır.

Diğer sebepler arasında ise günah işleme veya suçluluk duygusu, hastalık kapma, gebe bırakma, başkası tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu; aşırı isteğin verdiği gerginlik gibi psikolojik faktörler önemli rol oynamaktadır.

Bazen prostat iltihapları veya sinirsel yolları etkileyen hastalıklarda rol oynamaktadır.

Tedavi:

Sebebin açığa çıkarılması, endişelerin giderilmesi, sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması bazen işe yarayabilir.
Erken boşalma eşlerin biri veya her ikisi içinde cinsel sorun halini alırsa tedavisi gerekir.

Sıkıştırma Tekniği:

Masters ve Johnson tarafından geliştirilen bu metodda kadın erkeğin penisini boşalma yaklaşana kadar uyarır. Boşalma oluşacağı anda kadın erkeğin penisini ereksiyonun bir kısmı kayboluncaya dek sıkar. Bu teknikde amaçlanan orgazm öncesi hissedilenleri ve geciktirmeyi erkeğe öğretmektir. Elle uyararak hareketsiz bir ilişki ile başlayan bu teknik daha sonra kaydırıcı bir krem kullanarak, kadının üstte olduğu pozisyonda hareketsiz olarak, kadının üstte olduğu pozisyonda hareketli olarak sürdürülür. Masters ve Johnson bu tekniği öğrenerek uygulayanların % 98'inde erken boşalma sorununun ortadan kalktığını bildirmiştir.

Dur-Başla Tekniği:

Bu teknikte kadın erkeğin penisini 3 kez ardı ardına boşalma olasıya kadar uyarır, ancak boşalma olmadan önce uyarıyı keser. Dördüncü denemede ise boşalmaya izin verilir. Haftada 3 kez erkek boşalmasını kontrol edesiye değin tekrar edilir.

Boşalmanın kontrol edildiğinden emin olunduğunda bu işlem kayganlaştırıcı bir kremle denenir. Daha sonraki aşamalarda kadının üstte olduğu pozisyonda hareketsiz olarak, kadının üstte olduğu pozisyonda hareketli olarak ve son olarak yanyana pozisyonda dur-başla tekniği uygulanır. Bu teknikle erkek uyarılma sona erdirilmediği takdirde boşalacağı zamanı öğrenir. Bu tekniği uygulayanların % 90-95'inde boşalmanın 10-15 dakikalara uzayabildiği bildirilmiştir.

Psikoterapi ve depresyon tedavisi:

Bazı vakalarda erken boşalma derinlerdeki bir ruhsal çatışmadan veya depresyondan kaynaklanıyor olabilir.

Bunların açığa çıkarılması, psikoterapi uygulanması veya depresyonun tedavisi erken boşalmayı da engelleyebilmektedir.

Psikoterapi

Bu tip tedaviler önceleri marital tedavinin parçası iken giderek bağımsızlaşıp seks terapi (cinsel terapi) adını aldı. Cinsel terapi günümüzdeki kullanımıyla cinsel sorunları olan çiftlere uygulanan bir tür bilişsel davranış tedavisi olarak kabul edilebilir. Tedavi başarısında, uygulanan yöntemin ve terapistin profesyonel becerisinin olduğu kadar çiftin tedaviye uyumunun, düzelme istek ve çabasının da rolü vardır. Tedavi şekilleri, bireysel psikoterapi, çift tedavisi, grup terapi, kendi kendine yardım programları, minimal terapist kontaktı ile terapi olarak sıralanabilir.

1970 öncesi, psikoseksüel işlev bozukluğunun tedavisi bireysel psikoterapiydi. Klasik psikodinamik teoriye göre seksüel yetersizliğin kökünde erken gelişim dönemi çatışmaları yatar ve cinsel, bozukluk yaygınlaşmış duygusal bozulmanın bir kısmının tedavi edilmesidir. Tedavide, bilinç dışı çatışmaların ortaya çıkarılması, motivasyon, fantezi ve değişik bireyler arası güçlükler üzerinde durulur. Bu yaklaşım cinsel işlev bozukluğunun tedavisini tam olarak sağlayamamış ve sorunun düzelmesi için davranışçı tekniklere ihtiyaç duyulmuştur. Davranışçı yaklaşımlar; çifte yönelik cinsel terapi (dual-seks terapi) davranış tedavisi, grup tedavisi ve hipnoterapidir. Ayrıca davranışçı tekniklerle psikanalizin birleştirilmesiyle oluşan analitik yönelimli seks terapisi de tedavide uygulanabilmektedir



Çifte Yönelik Cinsel Terapi

;

vg2.jpg
Masters ve Johnson tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Bu yöntemde eşlerle ayrı ayrı görüşülür. Bazı araştırıcılar, görüşmecilerin aynı cinsten olmasını yeğlerler. Görüşmede eşlerin her birinin geçmiş cinsel yaşamları, cinsel yaşamdan ve eşlerinden beklentileri, eşleri ile ilişkilerinin özellikleri araştırılır. Çiftin ilişkisinin uyumu, cinsel sorunlarının niteliği ve boyutları, eşlerin beklentilerine uygun bir değişimin gerçekleşebilirliği değerlendirilir. İlk görüşme aşamasından başlayarak tüm tedavi süreci boyunca en önemli güçlük insanların cinsel konuları konuşmakta çektikleri sıkıntıdır. Çifte cinselliğin doğal ve gerekli olduğu, çektikleri sıkıntının olağan ve herkes tarafından yaşanabilecek bir sıkıntı olduğu anlatılır. Ayrıca, cinsellik üzerine konuşma alışkanlığı olmayan kişilerin, sorunlarını tanımlayacak sözcükleri bulamamaları da beklenir. Hastaların sıklıkla kullandıkları “;olmadı”;, “;başarısız oldum”;, “;normal değildi”; gibi tanımlamalar sorunun niteliğine ilişkin hiç bir bilgi içermez. Bu aşamada karşımızdakini sosyokültürel düzeyine uygun ortak bir dil bularak cinsel işlev aşamalarına yönelik ayrıntılı sorular sorar ve sorunu net olarak anlarız. Çiftle ön görüşmeler tamamlandıktan sonra terapist cinsel sorunun niteliksel ve niceliksel boyutlarını içeren bir tanımlamasını her iki eş için de yapar. Bütün davranış tedavilerinde olduğu gibi sorun alanları belirlendikten sonra, tedavi hedefleri çiftle birlikte saptanır. Görece kısa bir tedavi olan cinsel terapide, çiftin tedavinin anlamını, basamaklarını ve hedefini kavrayıp paylaşması büyük önem taşır, çiftin tedaviye katılımını arttırır ve direnci azaltır. Kuramsal olarak cinsel terapinin hedefi, davranış değişikliği, bilişsel (kognitif) yeniden yapılanma ve fizyolojik yanıtın değiştirilmesi olarak tanımlanabilir.

Çifte tedavi programına ilişkin ayrıntılı bilgi verilir. cinsel ilişkide ve tedavi sürecinde karşılıklı sorumlulukları olduğu ve sonucu kendi katılımı ile çabalarının belirleyeceği anlatılır. Bir tür ön anlaşma yapılarak tedavi sürecinde cinsel yaşamlarına özel bir önem vermeleri, ev uygulamaları için gerekli koşulları sağlamaları istenir.

Bütün davranış tedavilerinde olduğu gibi seks terapide de terapist tedavi sürecinde etkin rol alır. Terapistin yönlendiriciliği tedavinin başlarında daha belirginken tedavi sürecinin sonuna doğru giderek azalır ve terapist danışman konumuna geçer. Çiftin genel ve cinsel iletişimi geliştirilirken bir yandan da özel teknikler öğretilmeye başlanır. Çifte cinsel ilişkinin birleşme ve orgazmdan ibaret mekanik bir olay olmadığını göstermek için cinselliğin odağı cinsel organlardan tüm bedene yayılır. Bu çerçevede bir bakış açısı yerleştirebilmek için beklentileri ve alışılmış hedefleri ortadan kaldıran hatta yasaklayan ödevler verilir. Ev ödevleri duyumsal keşif (sensate focus) dönemiyle başlar. Çifte cinsel isteğini belli etme, ilişkiyi başlatma, eşinin cinsel isteğini reddetme durumlarına uygun ifade yolları geliştirmeleri için yardım edilir. Eşler arasındaki cinsel yaklaşımlarda esneklik ve değişkenlik sağlanmalıdır. Genelde seks terapinin yapısı hiyerarşik bir duyarsızlaştırma içerir. Bu temel yapı üzerinde her cinsel işlev bozukluğuna özel teknikler öğretilir. ;

Prematür ejakulasyon için Masters Ve Johnson'ın “;Squeeze-Sıkıştırma tekniği veya Semans'ın “;stop-start, dur-başla”; tekniği kullanılır. Kaplan' ın vurguladığı gibi prematür ejakulasyon niceliksel terimlerle tanımlanamaz. Önemli olan süre değil ejakulatuar refleks üzerinde istemli denetim olup olmamasıdır. Ejakulatuar denetim, refleks olarak ejakulasyon ortaya çıkmadan yüksek uyarılma düzeylerinin tolere edilebilmesidir. Tedavi, ejakulasyondan hemen önceki duyumların farkındalığını sağlayarak ejakulasyonu denetlemeyi öğretmeyi amaçlar

Erektil sorunların tedavisi, performans beklentilerini ve anksiyeteyi azaltmaya ve yeterli cinsel uyarılmayı sağlamaya odaklanmıştır. Ön sevişmenin süresi ve çeşitliliği arttırılır, kadının etkin katılımı sağlanır. Duyumsal keşif sırasında spontan ereksiyonlar ortaya çıktığında bunlar paradoksal olarak sıkıştırma tekniği ile yok edilebilir. Amaç her iki eşin de ereksiyonun oluşabileceğine inanmasının ve güven kazanmasının sağlanması ve ereksiyon olmadan da zevk alabileceklerinin öğretilmesidir. Zor vakalarda bunun için sabah veya uyku ereksiyonu da kullanılabilir.

Davranışçı terapistler, cinsel işlev bozukluğunu öğrenilmiş uyumsuz davranış olarak kabul ederler. Davranışçı yaklaşımlar başlangıçta fobilerin tedavisinde kullanılmaktaydı. Cinsel işlev bozukluğu vakaları da cinsel ilişki fobisi olan hastalar olarak değerlendirilir.

Geleneksel teknikler kullanılarak, hastada anksiyete yaratan durumlar hiyerarşik bir düzen içinde sıralanır. Standart bir sistematik duyarsızlaştırma programı izlenerek hastanın anksiyetenin üstesinden gelmesi sağlanır.

Bu program, anksiyete doğuran öğrenilmiş yanıtın, anksiyete karşıtı cesaret verici davranışlarla engellenmesi esasına dayanır. Tedaviye en az anksiyete uyandıran durumun hayal edilmesi ile başlanır ve adım adım en fazla anksiyete uyandıran duruma ulaşılır. Hastanın cinsel ihtiyaçlarını korkmadan ve açıkça ifade etmesi açısından destekleyici yaklaşımların kullanılması da faydalıdır. Hastanın evde uygulamasına yönelik cinsel etkinlik ödevleri verilebilir ve geçmişte en çok hoşlanılan ve başarıyla uygulanan etkinlikler en yukarıda yer almak üzere hiyerarşik bir düzen kurulabilir.

Hastanın cinsel partnerinin duyarsızlaştırma programına katılımı ile tedavi şekli biraz değiştirilebilir. Bu durumda,hastanın tedavi seanslarında elde ettiği kazançları evde cinsel etkinliğe dönüştürmesine yardım edebilecek işbirliği yapan bir partnere gerek vardır.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap