zeynepkrtas

Mahkum...

Önerilen İletiler

Mahkum

Bitmeyen bir sızı var içimde. Ne sancısı azalıyor ne de kendini avutabiliyorsun. Üstelik her geçen an daha da artarak acıtıyor. Uyumak istiyorum günlerce, haftalarca… Belki de bu sızının dineceği güne kadar uyumak istiyorum. Kapatıyorum gözlerimi, bir nebzede olsa nefes alabilmek için ama olmuyor. Gözlerimi kapatsam da, sağa sola baksam da veya alakasız herhangi bir şey yapsam da gözlerim hep aynı şeyi görüyor. Hiç gitmiyor gözlerimin önünden o ilk tebessüm ve o gülen gözlerin resmi.

O an bir rüya gibi geliyor. Sanki bir rüya görmüşüm ve ona hapsolmuşum gibi. Hayattasın, özgürsün, etrafını saran veya seni kısıtlayan bir şey yok ama bu şartlar altında sanki o tebessüm ve o gözler seni hapsetmiş. Elini kaldırsan da, dünyanın en ücra köşesine yolculuğa çıksan da hep aynı zindandasın, hep aynı mahkumiyetlik.

Düşünüyorum bu gece. Daha doğrusu gündüzlerimin de gece olduğu yani hep bir karanlık içinde yaşadığım her an düşünüyorum. Kaçmak istiyor muyum bu zindandan ya da bu zindanda mutlu muyum? Kaçmak… Aklıma geldikçe veya bu çözüm yolunu düşündükçe nefesim kesiliyor, karaya çıkan bir balık gibi çırpınmaya başlıyorum. İşte burada anlıyorum bana hayat veren bu zindan. Beni dünyada mahkumiyetliğe hapseden o gözler…

Mutlu muyum? Buna gelince; evet diyebiliyorum içten bir şekilde. Bu kargaşanın içinde insanı hayatta tutan veya yaşamı güzelleştiren bir şeylerin olması neden mutlu etmesin?

Peki ama bu acı niye? Her an daha da derinleşen, hayat verirken aynı zamanda da bu kadar acı çektiren bir durum var ortada ve bir paradoks çıkıyor meydana. Her rüyamdan sonra beni mutlu eden ve aynı zamanda dayanılmaz bir acı veren bu durum ne? Aslında rüyalar bir hayal kırıklığıdır. En azından benim için. Gerçek olmayan ve gerçekleşmesini istediğin şeylerin hayallerini görürsün uyuduğunda. Ve uyandığında o hayallerin sadece bir rüyadan ibaret olduğunu görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşarsın. Hem yaşama bağlayan hem de yaşamı zehir eden ve bu durumun manasını veren paradoksun çıkışı da buradan kaynaklanıyor. Ne sürekli güzel ne de sürekli kötü. Hep bir çelişki…

Şuan bu çelişkinin ikinci kısmındayım. Yani kötü olan kısmında. Aslında bu sıralar hep bu ikinci kısımda kaldım. Her gün uzaktan da olsa o zindanın anahtarını bir görmek, biraz olsun bu ikinci kısımdan kurtulmak istiyorum. Her görüşümde aslında içimdeki sızı daha da artıyor ve içinde bulunduğum zindanın kilitleri sanki her defasında daha da mühürleniyor. Sana uzak olduğunu anlamak ya da başka bir deyişle yeni bir hayal kırıklığının varlığını anlamak öldürüyor sanki. Ve bu son buluşlar yani ölümler sürekli tekrarlanıyor.

Bir mahkumiyetlik halinde geçiyor hayatım. Hiçbir şey algılayamıyorum. Zindanımda küçük bir pencere var. Çıkıyorum oraya yakıyorum bir sigara. Bu aralar hep o pencerede, elimde hep sigara ve gözlerimde hep aynı olan o tebessümün ve o gözlerin sonucu olarak süzülen yaşlarla bakıyorum pencereden. Bakıyorum, gözlerimde hey aynı kalan o resmin sahibi bana yeniden öyle bakabilecek diye mi. Şimdi bir sigara daha yakıyorum…

ALINTI...

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sayın zeynepkrtas

Ahhh aşk ahhh tatlı görünsende çoookkkk ağırsın.....emeğine sağlık....teşekkürler.....

Bir mahkumiyetlik halinde geçiyor hayatım. Hiçbir şey algılayamıyorum. Zindanımda küçük bir pencere var. Çıkıyorum oraya yakıyorum bir sigara. Bu aralar hep o pencerede, elimde hep sigara ve gözlerimde hep aynı olan o tebessümün ve o gözlerin sonucu olarak süzülen yaşlarla bakıyorum pencereden. Bakıyorum, gözlerimde hey aynı kalan o resmin sahibi bana yeniden öyle bakabilecek diye mi. Şimdi bir sigara daha yakıyorum…

Not: Sayfanı aşk hikayeleri bölümüne taşıyorum....

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap