Guest DOĞRU YOL

Nefsine Düşkün Anne Baba....

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Evlat, ana-baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalbleri kıymetli bir cevher gibidir ve mum gibi, her şekli alabilir. Çocuk, temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun meyvesi hasıl olur. Çocuklara iman, Kur’an ve ALLAHü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadette anaları, babaları ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmazsa, bedbaht olurlar. Yapacakları her fenalığın günahı, ana, baba ve hocalarına da verilir. Tahrim suresinin altıncı âyet-i kerimesinde mealen; (Kendinizi, evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!) buyurulmuştur.

Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir. Bir çocuğu, Cehennem ateşinden korumak da, ona imanı, farzları, haramları öğretmekle, onu ibadete alıştırmakla ve dinsiz, ahlaksız arkadaşlardan korumakla olur. Çünkü bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır. Peygamber efendimiz; (Bütün çocuklar Müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hıristiyan, Yahudi ve dinsiz yapar) buyurmuştur. Bunun için her Müslümanın birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur’an-ı kerimi öğretmek olmalıdır. Zira evlat, büyük bir nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider.

ALLAHü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbleri temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olanlar, herkese iyilik eder, devletine, milletine faydalı olurlar ve dünyada da, rahat ve huzur içinde yaşarlar. Ahirette ise, sonsuz saadete kavuşurlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyup, öğrenip de, çocuklarına öğretmeye çalışan ana-babalar, evlatları için çok büyük bir nimettir. Bunun tersi olursa, o zaman da çocuklar için çok büyük bir felaket olur.

Ehl-i sünnet itikadını ve farzları, haramları öğrenmek, kadın erkek, herkese farzdır. Birinci vazifedir. Ehl-i sünnet itikadını ve ilmihalini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenler, Müslümanlıktan ayrılmak, inkâr felaketine düşmek tehlikesindedirler. Resulullah efendimiz; (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyurmuşlardır.

Ölmemek için, yemek, içmek lazım olduğu gibi, din düşmanlarına aldanmamak, dinden çıkmamak için de, bir Müslümanın dinini, imanını öğrenmesi lazımdır. Ecdadımız, her zaman bir araya gelir, toplanır, itikat, ilmihal kitaplarını okur ve böylece dinlerini öğrenirlerdi. Ancak, bu şekilde imanlarını koruyabildiler, Müslüman kalabildiler, İslamiyet’in zevkini aldılar ve doğru olarak İslamiyet’i bizlere ulaştırabildiler.

Bizim de Müslüman kalmamız, yavrularımızı, inkâr bataklığına düşmüş olanlara kaptırmamamız için, birinci ve en lüzumlu çare, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve öğrenmektir. Çocuğunun Müslüman olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur’an öğretmelidir. Fırsat elde iken okumalı, öğrenmeli ve çocuklara, sözümüzü dinleyenlere de öğretmelidir. Çocuğun okulunu bitirmesini, meslek öğrenmesini beklememelidir. Zira o zaman öğrenmeleri güç hatta imkansız olur. Felaket gelince, ah etmek ise, fayda vermez.

Her Müslüman, çocuğuna önce, Kur’an-ı kerim okumasını, namaz kılmasını, imanın, İslam’ın şartlarını öğretmelidir. Çok kimsenin nefsi, burada da devreye girerek; “Önce ekmek parası kazanmasını öğrensin. Onları sonra da öğrenir” diyerek çocuklarını din bilgilerinden mahrum bırakmaktadır.

Çocuğunun Müslüman olmasını isteyen, dünyada ve ahirette saadete kavuşmasını dileyen ana ve baba, nefsin ve insan şeytanlarının yalanlarına aldanmamalı, çocuklarını, Kur’an-ı kerim hocasına göndermelidir. Ağaç yaşken bükülür. Kartlaşınca bükmeye kalkılırsa, kırılır, zararlı olur. İslam bilgileri verilmeyen çocuk, sapık veya kâfir olur. Ananın, babanın, sonra ah etmeleri, dizlerini dövmeleri, kendilerini ve çocuklarını Cehennemden kurtarmaz. Peygamber efendimiz, bu pek acı hakikati anlatmak için; (Helekel-müsevvifun! Yani yarın yaparım, sonra yaparım diyenler helak oldu) buyurmuştur.

Abdurrahman Tagi hazretlerinin saliha bir annesi vardı ve kendisini küçüklükten itibaren çok güzel terbiye etmişti. Bu sebeple; “Annemin güzel terbiyesi yüzünden ruhlar alemiyle ilişkim kesilmezdi. ALLAHü teâlâdan gafil olmazdım. Çocukların arasında kendimi devamlı kusurlu görürdüm” buyurmuştur.

Netice olarak; nefsine düşkün yani çocuklarını nefsi için seven bir anne ve baba, eğer evlatlarına, Peygamber efendimizin, din büyüklerinin ve İslamiyet’in sevgisini vermiyor veya veremiyorsa, böyle anne-baba, o çocukların en büyük düşmanıdırlar.

ALINTI

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap