Guest DOĞRU YOL

" Yürek Felsefesi " Engelli Olmak ( Mutlaka Okuyun ve unutmayın )

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Yürekten okuyun

---------------------------------------

Hani hep deyip de inanmadığımız bir söz vardır: “ Hepimiz potansiyel olarak engelliyiz. “ diye. İşte ben o sözün nasıl gerçekleştiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Genç, güzel, sevilen, başarılı olan benim bir anda, kazayla bile değil baş ağrısı sebebiyle değişen hayatımı çok kısaca anlatıp, sizlere hayatın gerçeklerinden bahsedeceğim. Bahsedeceğim ki hazırlıklı olun, bahsedeceğim ki etrafınızdaki engelli bireylerle empati kurun, bahsedeceğim ki mücadeleci olun ve asla yılmayın, bahsedeceğim ki bulunduğunuz durumdan şikayet etmeyin ve şükredin.

Ben birkaç gün süren baş ağrısının son gününde doktora gitmek için evden çıktığım o andan sonrayı ve o anı müteakip iki ayı hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra da dört beş ayı kah hatırlıyorum kah hatırlamıyorum ama başımı bile çeviremediğimi ve çektiğim o ızdırapları o kadar iyi hatırlıyorum ki. Hastanede kaldığım yirmi bir ayın sekiz ayında yatakta tedavi gördüm ama inanamadım, rüyada olmalıydım, konuşamıyordum, yemek yiyemiyordum, ben sapasağlamdım yok ben bu kabustan uyanacaktım. Ama uyanmadım o zaman anladım ki bu rüya değilmiş. Daha sonra durumumu kabullendim, bu kabullenişte zor olmadı fıtratım itibariyle. Düşünsenize o dalyan gibi, becerikli kız gitmiş yerine hareketsiz, konuşamayan ve asimetrik biri gelmişti. Güzelliğin g sinden eser kalmamıştı. Hiçbir zaman ne annem, ne babam, ne de etrafımdaki insanlar durumumdan dolayı benden utanmadılar ve her yere girip çıktım. Sadece bakışlardan rahatsız oldum, sanki uzaydan gelmiştim.

Bazen insanlar iletişimde bulunmaya çalışırken iletişime geçmek bir yana sorularıyla o kadar rahatsızlık veriyorlar ki. Zaten konuşurlarken, soru sorarlarken çoğunlukla ben muhatap alınmıyorum, benim yerime yanımdakine soruyorlar. Ve ben bunu hiç anlamış değilim. Yoksa beni adamdan mı saymıyorlar? Benim ağzım, dilim yok mu? Bazen bu duruma o kadar illet oluyordum ki anlatamam.

Zaman ah vah deyip üzülme değil, mücadele etme, kaybettiklerimi geri kazanmak için savaşma zamanıydı. Daha yirmi iki yaşındaydım fakat gerçeklerin de farkındaydım. İğneyle tünel kazmaya başladım ama bu yolda yalnız değildim Allah’ tan sonra iki yardımcım daha vardı annem ve babam yada babam ve annem. Annelerin çocuklarının hep yanında olması alışılmıştır ama babalar istisnadır, işte benim babam da o çok az olan istisnaların içindedir. Başarımda da büyük pay sahibidir.

Doktorların yaşamaz, yaşasa da yatakta kalır dedikleri iki kere öbür dünyaya gidip gelen ben yılmadan çalışarak yürüdüm normal olmasa da konuştum ve ağzımdan yemek yemeye başladım.

Büyük bir azimle, olumsuz bütün şartlara rağmen yarım kalan okulumu sınavdan sınava gidip soruların cevabını o az çıkan sesimle ve sorunlu nefesimle vererek bitirdim, avukat oldum ve yüksek lisans yapıyorum. Gerçi derslere gidebilseydim bile sağ kulağım duymuyordu, kalabalık başımı döndürüyordu ve o koskoca anfide hocanın anlattıklarını nasıl duyacaktım? Evet çok büyük bir mücadele verdim ve veriyorum. Engelli olmanın vermiş olduğu bütün sıkıntıları yaşıyorum. Beni tanımadan önce insanlar pek kaile almıyorlar çünkü ben engelliyim. Tanıdıktan sonra da çok şaşırıp takdir ediyorlar çünkü yine ben engelliyim. Hayret! Nasıl olmuş da başarılı olmuşum, beni tanımayan bazı aklı evvellere göre işte öylesine.

Ben sonradan engelli olmanın vermiş olduğu sıkıntılarla boğuşuyorum, iyileşeceğim inanıyorum ve biliyorum. Peki diğer engelliler? Neden onlara gereken önemi vermiyoruz, başarılı olmaları için yollarını açmıyoruz ve acıyarak vah vah diyerek bakıyoruz? Durun ben size cevabını vereyim. Çünkü bu konuda cahiliz. Okumuş olmak, iyi üniversiteler bitirmek bu konuda bilgi sahibi olup, empati kurmaya yetmez. Çok güzel bir atasözümüz var: “ Ağaç yaşken eğilir. “ diye. Hakikaten engelli bilincinin eğitimi çocukken verilmeli. Gerçi şu son senelerde insanlar yapılan programlar sayesinde daha bilinçlendi. Ama tıpkı bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ilkokulda bu eğitim verilse her şey daha güzel olacak.

Engellilere karşı tutumlarımız insan hakları evrensel beyannamesinde “ Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar. “ ifadesiyle vücut bulur, bize düşen de hayata geçirmektir.

Ben körlük, sağırlık yada adı başka olan bir oyun oynamadım ama ne kadar zor bir oyun olduğunu tahmin edebiliyorum. Çünkü zihinsel engel hariç en ağırından hafife doğru engelleri yaşadım. Kör olmadım ama görme engelini de haddinden fazla çift görerek, dünyamı döndürecek şekilde yaşadım.

Tabi ki engellilerin sorunlarıyla ilgilenen, o sorunları kendine dert etmiş çok değerli kişiler var ama yeterli değil. Kendime şu soruları soruyorum: “İnsanların engellileri anlayabilmeleri ve empati kurmaları için acaba hayatlarının bir bölümünü engelli olarak geçirmeleri mi gerekiyor?“ Ya da illa yüreği yanan kişilerin mi engellilerin sorunlarıyla uğraşması gerekiyor?

Av. Arzu Besiri

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Duygularını paylaşıyorum.3 ayı yoğunbakım olmak üzere 7 ay tıpta yattım vs. banada sana davrandıkları gibi davrandılar .hatta bazıları genelde de diyebiliriz yüzüme bakıp beni tanıdın mı diye soruyorlardı........ yani seni anlıyorum.engelli olmadanda engelli proğramlarında görev aldım.kurslara katıldım.......şimdi çok üzgünüm.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap