nazlican

Sitem...

Önerilen İletiler

Bilgine arz olsun sevgili. Bir kırık kalbin can çekişinin son dem sitemidir bu. Gitmelerini koy bir kenara dur ve dinle soluksuz. Yüreğimin sesi çalmıştı kapımı zamanın dünyasında. Bir iki derken uzadı. Her uzayış beni benden alıyordu, kaybolmaktaydım kalbimin düşünde. Siyahlar pembe, griler maviye çalıyordu artık. Ortalık yeşillik ve sevda yağan bir yağmur vardı şehrimde.Ve sen en beklenmedik zamanda gelerek sundun bana çiçeklerini. Sordun ve bekledin sukunetle. Kalbin cevabıı aşkta belliydi. Ama için için acıtanda vardı. Karma karışık bir haldi ruhumu sarıveren ve düşündüren. Biliyorum aşkın boşluğuydu kapımı çalan. Hayırlar evetlerlerimle çarpıştı sabahlara uyanarak. Sürgün edildim bir kalbin isteyişlerine. İmkansızlığa atılan bir imzanın evetiyle çarpıştı kabullenişler ve susuşlar. Artık bir sevdanın hükmüyle,göz bebeğimin içi gülüyor,titrek kelimeciklerim birbirine çarpşıyordu gönül dilimde. Ben gülümsüyor, gülümsüyordum yabancı yüzlere bile.Yüzdelere vurmuştu duygu hissiyatım.Çölde susuzluğu yaşamak vardı ama sensizlik asla diye haykırıyordu içimin iç yanı. Bir yandan bedenim çöl sıcaklığını yaşarken, diğer bir yandan susuzluğumu unutuyordum seni kalbimde yaşayıp. Sürgündü kalpler biribirine. Bu hasretlik, bu imkansızlık alıp götürsede bizi bizden vazgeçmilmeyecek zorlu bir sevda bekliyordu bizi kapısında.

Ve durduk, baktık, yaşadık...

Gelişinle ögrendim aşkın kalbe işleyişini. Sermayenin sevgiden gayrı yetersiz olduğunu ve nicesini öğrettin zorun zorunu yaşarken. Kanayan bir yüreğin merhemi olmuştu sözlerin. Hayatın zorlu girdabında tesellinın sevda hükmüyle sunulacağı geçmemişti zihnimden.Bilemedim de,düşünmedim de acıların mükafatının bu denli yakın olacağını. Ve sen sevgili dünya acılarımın mükafatı olmuş gülümsüyordun ötelerden. Kimi zaman içinde uhdelerle, kimi zaman sel sel olmuş duygularının çoşkunluğuyla.Gönlüm sevda ikliminin sıcaklığıyla şarkılar söylüyordu vakitli vakitsiz. Onca sözlerin arasından bize ait bir yaşanmışlık çıkıveriyor anımsatıyor ve yaşatıyordu gizliden açığa. Birbirine kilitlenen bakışlarımızla, masumiyetliğimiz yanyana oturmuş devanın derdini konuşuyordu saatlerce. Neden ve niçin sorularını bir hamlede çözen yürek dilimiz zora tabii olmak budur diyordu...

Yüreğimin en müstesna köşesi bunları yaşarken,sen sukunetinle gittin ardında kalp kırıklıkları bırakarak. Sen saygınlığını bir çöl kenarında bırakıp, merhametsizliğinle buluşmuş ardından umursamazlığınla gitmiştin bir bahar vakti hatırlasana. Oysaki her gidiş kendine kaybediştir sevgili anlamalıydın.

Düşün ve anımsa sevgili...

Bir hırcınlık ve yanlış anlamışlık üzerine gittin sen, bayramları hüzne döndürüp. Bak orda uçurumun kenarında asılı, kanayan ve sızıyan sevda. Hatırlasana beni degil biziydi bırakışın bizi. Şimdi öksüz ve yetimdir ve yalnızdır sevda.Diinle ey yar sanadır bu sesleniş. Sen yükleyip yorgunluklarını ve yaşanmışlıklarını gittin bile bile.Dünü topladın,bugünü çıkardın bizi bizden alarak. Sen savaşmadın ki. Ben uğruna düşman işgalini göze alırken, senin silahın susuşundu ve banaydı. Senin susuşun, benim haykırışım derken geriye bakmalar kaldı bizden bize. Sorgusuz sualsizdi bu infazın. Ellerinden tutunup güc alırken o yüreğinden, vicdanının hangi yanı, hangi sesi bırak diyebildi? Soruyorum ey yar? Bu kadarmı körelir bir vicdan? Kaybettin sevgili kaybettin dününle, bugününle, yarınınla, ruhunla, bedeninle, mahşerinle kaybettin. Bir kalbin ahıdır kaybedişlerin. Ve sızlamayan ruhun herdem mahkumdur artık sonsuz kaybedişlere...

NAGİHAN ÇAMUR

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap