Sumeye

İtiraf ediyorum ben paracı doktorum

Önerilen İletiler

30-06-2009 İtiraf ediyorum, Ben paracı doktorum!

Doktorlar Neden Çok Kazanmalıdır?

Tam gün yasası sebebiyle çıkan toz duman arasında kamuoyu desteğini arkasına alabilmenin telaşı ve dayanılmaz hafifliği ile başta sayın Sağlık Bakanının kendisi olmak üzere tüm bakanlık sözcüleri doktorluk mesleğini icra eden ve mevcut kanun tasarısına eleştirileri olan herkesi “paracı” olarak tanımlamışlardır. Birincisi dünyanın hiçbir ülkesinde konunun bir tarafı olan kişileri suçlayarak kanun çıkarılmaz. Eğer bir suç ve suçlu varsa bunun yeri mahkemelerdir, TBMM değil.

Gelelim “paracı” suçlamasına. Kendi adıma ben “paracı” suçlamasını kabul eden bir doktorum, yani itiraf ediyorum ki, “paracıyım”. Peki neden?

Ekonomik olarak bir malın yada hizmetin değerini tayin eden pek çok kriter var. Bunlardan birisi malın ya da hizmetin hazırlanma aşamasındaki zaman, emek ya da para olarak yapılan harcamalardır. En pahalı, en uzun süreli, en yorucu eğitim sürecine sahip tıp eğitimini tamamlayanların “pahada da ağır” olmaları kaçınılmazdır. Şöyle ki; 18 yaşında tıp fakültesini kazanan bir erkek öğrenci (hiçbir basamakta takılmayan bir süper kahraman olduğunu düşünürsek) 6 yıl tıp fakültesi, 5 yıl uzmanlık eğitimi, 3 yıl yan dal eğitimi, 1.5 yıl askerlik ve 2 yıl da mecburi hizmetten sonra toplam 17.5 yılda yani 36 yaşında gastroenterolog olabilir. Kaç yılda öğretmen, savcı, kaymakam, mühendis olunabildiğinin hesabını size bırakıyorum.

“Paracı” olmam için bir başka sebep mesleğimin benzersizliğidir. Hepimiz çeşitli mesleklere sahibiz ama hepimizin ortak bir mesleği daha var; hasta olmak. Kaçınılmaz şekilde kendimiz ya da canımızın en değerli parçaları hastalanıyorlar. Önyargısızca hep beraber cevap verelim; kendiniz ya da yakınızın en ufak diş ağrısından tutun aylar süren kanser tedavilerine kadar en çok kime ihtiyaç duyarsınız? Bir gece ağrısız ve deliksiz uyuyabilmenin, çocuğunuzu bulaşıcı bir hastalıktan koruyabilmenin, tren ışığını zar zor seçebilen gözlerle tekrar dantel örmeye başlayabilmenin, yeni doğan çocuğu kucağa almanın, kanser hastası olan annenizi birgün fazla yaşatabilmenin ekonomik karşılığı nedir? Herkesin mesleğine saygım var ama hukukçu bir arkadaşım “dünyada iki kişi bile kalsa hukukçuya ihtiyaç var” diyerek biraz böbürlenmişti, benim yanıtım ise kısaydı “ya dünyada tek kişi kalmışsa?”

Gelelim tekrar ekonomik bazı kurallara. Bir hizmeti değerli yapan kriterlerden birisi de hizmet sonucu ortaya çıkan ilave hizmetlerin değeridir. İzah edeyim; eğer bir sağlık ocağında bir pratisyen hekim günde ortalama 80 hastaya bakıyorsa (ki pek çok sağlık ocağında bu sayı komiktir) ve her hastaya yaklaşık değeri ortalama 50 TL olan reçete yazıyorsa (ki yazdığı her bir harfin sorumluluğu gülle kadar ağırdır) günde en az 4.000 TL’ lik ayda en az 80.000 TL’ lik reçete yazıyor demektir. Şimdi sıkı durun, oldu ya bütün reçetelerin aynı eczaneye gittiğini farzedersek eczacının (mal fazlaları vs hariç!) aylık geliri doktorun yaklaşık 10-15 katı olmaktadır! Trajikomik! Bahsedilen hekim ürettiği hizmet geliri hemen hemen en az olan hekimdir ve tetkik kısmı hesaba hiç dahil edilmemiştir. Çok daha pahalı ve sözde seçkin hizmet üreten hekimler için de manzara ne yazık ki değişmemektedir. Bu sisteme göre doktorlar bir süre sonra çalıştığı elmas madeninde elmaslara ya tamamen yabancılaşan ya da yutkunarak bakan kölelere benzetilmeye çalışılmaktadır.

Tıp eğitimi alanlar arasında yapılan bir araştırmada öğrencilerin yaklaşık %90’ ının alt-orta gelir seviyesine sahip ailelerden geldiği görülmüştür. Zengin çocukları için mevcut şartarda tıp okumak aptallık haline gelmiştir. Bu gariban öğrenciler için (zamanında ben de onlardan olduğum için iyi bilirim) bu meslek paçayı kurtarmanın tek yoludur. Ailelerinin onca fedakarlığını bir gün bir şekilde ödemek isterler, kendi yaşadığı sıkıntıları çocukları yaşasın istemezler, hayatları boyunca uzaktan baktıkları güzelliklere bir gün sahip olmak isterler. O yüzdendir ki hemen hemen her tıp fakültesi mezunu az çok “paracı” olarak mezun olur.

Peki “paracı” bir doktor olarak paraları balyalarken (!) nelerden vazgeçiyorum? Birincisi geç evlendim, dünyanın en güzel insanını geç tanıdım, geç sahip olduğum iki çocuğumun büyümelerini ıskalıyorum, otomobil kullanırken bile gözlerim kapanıyor, düzenli izleyebildiğim son dizi “ikinci bahar”, son okuduğum kitabı inanın hatırlamıyorum ama emin olabilirsiniz tıp ile ilgilidir, vizit yürüyüşlerini sayarsanız spor yapıyorum, her ayın 20’ si inanılmaz hızlı geliyor çünkü konut kredisi ödemem var, ülserim, gözlüğüm, göbeğim var saçım yok.

Neden “paracı” olduğumu daha uzatabilirdim ama özetlemek istiyorum; bu işe çok ama çok emek verdim, ailem ve devletim bu işe sahip olabilmem için çok para harcadı, vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir iş yapıyorum, çok büyük bir ekonominin en önemli ayağıyım ama en önemlisi kendim, eşim, çocuklarım için harcayabileceğim tek şey para, zira çok ama çok üzgünüm ki zamanım ve enerjim yok. Bu yüzden itiraf ediyorum ben “paracı” bir doktorum.

Saygılarımla.

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Teşekkürler Nezihe kardeşim.

Gel birde sadaka vereyim, gözüm yaşardı. Ben bura devlet hasnesinde zarfa 50 lira sokmasam yüzüme bile bakmıyor

param olduğu içinmi veriyorum.... Haklı yanlarıda var ama herkezin sıkıntı ve dertleri var, doktor ol diye zorlamamı var.

Herkes şükretmeyi bilecek, yoksa sıkıntıları bitmez.... Vatandaşda doktora verecek paramı var,çoğunun aspirin alacak parası yok...MERHAMET EY MERHAMET; Acınacak halimize sen merhamet et ALLAHım...

Selam ve dua ile...

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap