k@lpsizim_85

Kimse Onları, Onlar da Kimseyi Duymuyor...

Önerilen İletiler

Cılız bir mum ışığı aydınlatıyor karanlık odalarını. Sessizlik hakim olsa da odaya, koyu bir tartışmanın içinde aile bireyleri. Zengin olma hayali kuruyorlar. Duvara yansıyan el kol hareketlerinde şekil buluyor sözcükleri. Kimi ev, kimi araba, kimi oyuncak istiyor.

Bu, mutlu etmeye yetiyor her birini. Oysa aynı saatlerde insanlar evlerinde televizyon seyrediyor, müzik dinliyor, gülüyor, konuşuyor veya ağlıyor. Tüm fertleri işitme engelli olan Savul ailesinin borçlarını ödeyemedikleri için 5 yıldır elektriksiz oturdukları evlerinde tanık olduk bu sahneye. Maddi imkansızlıklara, ödeyemedikleri kira borcu için gelen icra kâğıdına, duymuyor ve konuşamıyor olmalarına rağmen mutlu olmayı başarabiliyorlar. Hikâyelerini dinleyince anladık ki fırtınalar kopuyor içlerinde. Haykırıyorlar adeta 'sesimizi duyun' diye. Alibeyköy'de iki odalı küçük bir evde yaşıyor Yener ve Sebahat Savul çifti. İşitme engelli 2 kızları, 3 oğulları ve iki torunlarıyla birlikte. Herkes gibi sıradan bir hayatları yok onların. Okuyup yazamıyor, her işte çalışamıyorlar. Akşam, sevdikleri bir diziyi kaçırmamak için televizyon başına toplanmıyorlar. Sesine hayran oldukları bir sanatçı da yok onların.

Kapı zilinin çaldığını odadaki lambalar yandığında anlayacaklar ama elektrik olmadığından bu şansları da yok. Tek güvenceleri sağ kulağı az da olsa duyan evin küçük oğlu Ercan. Bir şirkette temizlikçilik yapan baba Savul'un 600 TL'lik maaşı tek gelirleri. Yarı aç yarı tok geçiniyorlar geçinmesine de onları asıl üzen, ödeyemedikleri 120 TL'lik kira borcu yüzünden gelen icra kâğıdı.

İşaret dili tercümanı aracılığıyla sıkıntılarını dinlediğimiz Savul çiftinin 47 yıllık hikâyelerinde daha ne acılar saklı. 5 kardeşin tek işitme engelli bireyi olan Sebahat Hanım, hastalığını kabullenemeyen ailesi tarafından sürekli hırpalanmış, anne dayağına maruz kalmış. 6 kardeşinden 4'ü işitme engelli olan Yener Savul ise eşine göre daha şanslı. "Sevgi görmediysem eziyet de görmedim." diyor. Küçük yaşta birbirine aşık olan çift için sıkıntılı günler evlenince başlar. Yener Savul'un, "Kimse iş vermiyordu, çalışamadığım için bir dilim ekmeğe bile muhtaçtık. Hayvan bağlasanız durulmayacak bir yeri evimiz bildik yıllarca. Komşuların verdiği yemeklerle karnımızı doyuruyoruz." sözleri özetliyor zor zamanları.

ÇocuklarI ve torunlarI da dUYMUYOR

İlk çocuklarının doğumu için heyecan ve korkuyla giderler hastaneye. Bebeğin işitme engelli olduğu haberi büyük bir yıkım olur çift için. Dilekleri ancak 5. evlatlarında gerçeğe dönüşür. Şimdi 9 yaşında olan Ercan, dünyaya geldiğinde duyuyormuş. Ancak 3 yaşında bahçede oynarken kulağına isabet eden bir taş, sol kulağının duyma yetisini kaybetmesine yol açmış. Cihazla sağ kulağı az da olsa duyan 4. sınıf öğrencisi, ailesiyle işaret diliyle anlaştığı için konuşmayı unutmuş. "Keşke ben de konuşabilseydim." diyen Ercan'ın ideali doktor olup herkesi iyileştirmek.

Beş işitme engelli çocuğundan 4'ü evlenen çiftin, 5 tane de sağır torunu var. Anne Savul, çocuklarını büyütürken yaşadığı zorlukları şu sözlerle anlatıyor: "Gece çocukların ağlama sesini duyamayacağımız için belli bir yaşa kadar yanımızda yatırıyorduk. Her 10 dakikada bir eşimle dönüşümlü kalkıp kontrol ediyorduk. Küçük oğlum 9 yaşında olmasına rağmen hâlâ benden ayrı yatamıyor." "Çocuklarımın baba deyişini duyabilsem dünyalar benim olur." ifadelerini kullanan talihsiz babanın en büyük hayali ise oğullarını askere göndermek.

İki ay önce çiftin sıkıntılarına bir yenisi eklenmiş. Kızları Şenay (29), 15 yıllık kocasından 'dayak' sebebiyle boşanmış. Kendisi gibi işitme engelli olan kızı Melisa (13) ve oğlu Batuhan'ı (8) da yanına alarak babasının evine yerleşmiş. Şenay, ailesine yük olduğunu düşünüp üzüntüden kahroluyor. Her gece ağlayan genç kadının en büyük isteği iş bulup çalışmak. "Çocuklarımın istediklerini alamıyorum. Kötü yola düşeceklerinden korkuyorum." diyen çaresiz anne, o kadar bunalmış ki, intihar etmeyi bile düşünüyor. Kızı ve oğlunu düşününce gücünü topluyor, onlar için mücadele edeceğini söylüyor.

BABASININ TOKADI SAĞIR ETMİŞ

Dünyaya geldiğinde duyan ancak babasının attığı tokat yüzünden sağır olan 3. sınıf öğrencisi Batuhan da çok sevdiği dayısı gibi doktor olmak istiyor. Ailenin diğer bireyleri gibi onun da hayali bir gün konuşabilmek ve çok sevdiği annesine "Anneciğim" diyebilmek. Arkadaşları kendisiyle oynamadığı için çok üzülen Batuhan'ın en büyük eğlencesi, dayısı Ercan'la futbol oynamak.

Duyamıyorlar ama okulda sesli eğitim alıyorlar

Türkiye'de 135 bin 500'ü öğrenim çağında olan yaklaşık 3 milyon işitme ve konuşma engelli yaşıyor. Ülke genelinde 48 tane işitme engelliler ilköğretim okulu ve 8 çok programlı lise bulunuyor. İşitme ve konuşma özürlüler, 'kaynaştırmalı' modelle normal öğrencilerle birlikte okuyor. Sistemden yararlanamayacak durumdakiler, işitme engelliler okuluna gönderiliyor. Ancak tüm okullarda işaret dili yerine dudak okuma yöntemiyle eğitim veriliyor. Duyamadıkları halde sesli eğitim alanlar, liseyi bitirseler de okuyup yazamıyorlar. Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu Başkanı Ercüment Tanrıverdi, işitme engellilerin ana dilinin işaret dili olduğuna dikkat çekerek, çocukların hayata tutunmaları ve çalışma hayatına atılabilmeleri için anladıkları dilde eğitim almaları gerektiğini belirtiyor. İşitme engellilerin banka, hastane gibi pek çok kurumda iletişimsizlik yaşadıklarını anlatarak, işaret dili tercümanlarının yetiştirilmesinin önemini vurguluyor.

Zaman

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş
Guest DOĞRU YOL

Sayın kalpsizim_85

Emeğine sağlık...teşekkürler....

Kaderde var olan yaşanır...ama baba tokadı yani yine aile cahilliği engelli bıraktı...

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap