Guest DOĞRU YOL

Engelli Bir Evladın Annesine ve Hayata Feryadı...

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Dünyaya gözlerimi 5.5 kilo olarak açmıştım... Ailemin 2. kız çocuğu olarak. Düşünebiliyormusunuz annem 1.80 boyunda olmazsa taşıyamazdı galiba beni. Anneannem cildim güzel olsun diye 40 gün sütle yıkamış beni, gözlerimede limon damlatmış parlak güzel olsun diye. 3 yaşıma kadar aşırı kilodan yürüyememişim. Rahmetli dedemi ziyarete gelen Kaymakam bey yürüteç yaptırmış bana yürümem için. Zamanla adımlar ata ata yürümeye başlamışım. Kader galiba ağlarını örmeye başladığını aileme anlatmak istemiş aslında.

Anneanne, babaanne ve ailemin sevgi yumağı sarmış beni. Öyleki yürümeyide öğrenmişim ya ben kendi başıma kayıt ettirmişim köyün okuluna kendimi. Öğretmenimin kucağında derslere katılırmışım.

1980 yılında geldik memleketimiziden Gebze’ye. Madden iyi bir durumda gelmişiz ama babam iş bulamamış koskoca memlekette. O zamanlar ipek halı atölyeleri revaçta idi...5 yaşımda ben geçmişim tezgahın başına ablama, anneme de öğretmişim bir güzel. Böylece babamın iş bulamadığı

Gebze'de biz iş bulmuştuk kendimize. Okula başladım ohhh burdada öğretmenlerimin gözbebeğiydim çok seviyorlardı beni. Akıllı ve çalışkandım çünki. Annem canım anam bana nazar değecek diye korkardı.

Nihayetinde korktuğu başına gelmişti. İlkokul 2. sınıfı pekiyi ile geçmiştim. Bu arada hem okula gidiyor hemde annemlerle çalışıyordum. Hayata çok erken atılmıştım farkında olmadan sorumluluk alıyordum omuzlarıma. Bunu yıllar sonra farkedecektim. Diğer çocuklar oyunlar oynar iken ben halı tezgahının başında idim boş zamanlarımda hem kitap okuyodum hem de çalışıyodum. O zaman erkek çocuğu gibi savaşları anlatan kitaplar hoşuma giderdi.

1982 yazı yine evde halı yapıyoruz ara verdim kaçtım hemen evcilik oynamaya arkadaşlarla komşunun evinin 2. katında merdivenden koşarak inerken son iki basamaktan düştüm. Sol bacağım dizden aşağı yaralandı. Canım acıyordu ama anne korkusu acıyı bastırıyordu. Komşu teyze bir melhem sürdü yara kısmen kapandı sanki. Geldim eve canım acıyor ama ben gıkımı çıkaramıyorum. Aradan 2 ay geçmeden başladı ağrılarım yürüyemiyordum. Okullar açılmış ben okuluma gidemiyordum. İçim acıyordu. Sürekli özel doktorlarda hastanelerdeydik bu süreç aylarımı aldı adeta...ama bir sonuç yoktu ortada sadece günden güne zayıflayan bir deri bir kemik kalan bir çocuktan başka. Nihayet Çapa Tıp Fakültesine yatırıldım çeşitli kontroller ve testler yapıldı babam evimize döndü annemle ben kaldık. Karar ameliyat gecenin 9'unda alındım ameliyata. Annem ağlıyordu başımda sürekli. Nihayet ameliyat bitmiş doktor çıkmıştı annem azda olsa nefes almış. Doktorun dediği "ya bacağı kökten kesecektik, yada iltihabın durumuna göre ölmesi için eve gönderecektik.ama bacağı kurtardık". Anacağım bir başına bükmüş boynunu bunada şükür demiş. Tedavi süreci aylar sürdü çok acılı bir dönemdi. Sonrası alçı ve evdeyim. 2 ayda alçıda evde yattım. Güzel anam öyle bir baktık ki bana tek bir yerimde yara açılmadı. Alçım alındı ama annem ağlıyordu sordum "niye ağlıyorsun" "başım ağrıyor yavrum" dedi.

Çünkü annemde o dönem bir baş ağrısı vardı adını koyamadığımız anlayamadım o an beni kandırdığını. Sonrada öğrendim ki ben asla yürüyemeyecekmişim. Bu nasıl olurdu bacağım bende bak sapasağlam ? Zor bir dönemdi yaşadıklarımız madden ve manen tükenmiştik.Yüce Allah'ım bir vesile ile ben yürümeye başladım attım koltuk ağaçlarını ve yürüdüm.

Bir yıl aradan sonra tekrar okuluma kaldığım yerden başladım. Arkadaşlarıma bakıyorum koşup oynuyorlar ama ben acılar çekiyorum. Ben polis olacaktım nasıl olur artık ben sakatım olamam ki diye ağlıyordum. Halk oyunlarını hala çok severim amatörce de olsa oyunlara katılmak zevk verir bana. İnsanlar kötü kötü baksa bile. Okula başladığımda ameliyat öncesinde folklör ekbinde olduğum için yeni okulumda da katılayım istedim. Amcam aile birliği başkanıydı. Hoca ile konuşmuş. Hocam bana "provalara gel ama seni yarışmalara katamam" dedi. Al işte hayat polisliği elimden aldı oda yetmedi folklör oynamamada izin yok niye sakatım derdim hep. İçime kapandım derslerime verdim kendimi annem için için üzülüyordu biliyordum. Sınıfın en başarılı öğrencisiydim öğretmenlerimin gözbebeği.

Genç kız oluyordum yüreğimde değişik heyecanlar vardı. Ama nedense farklıydım ben sanki olgun olmak zorunda idim. O heyecanları yaşamaya izin vermedim kendime ben büyük olgun sorumlulukları olan bir kızdım çünkü. Arkadaşlarımın çoğu acımasızdı sanki sakat olmayı benmi istediim... Farklı bakıyorlardı bana özellikle kızlar. İlk "topal" kelimesini yedim bir kız arkadaşımdan "hoşgeldin Aysun fani dünyanın acımasız çarkına" dedim kendi kendime. Sonrasında orta 2. sınıfta yine bir kız arkadaşım bu ne nedir benim kızlardan çektiğim Allah Allah? Başarılıyım diyede bu kadar acımasız olunmaz ki...Nedense erkek arkadaşlarım ise hep koruyup kolladılar kardeş edası ile. Beden dersine giremiyordum muaftım Ama içim eziliyordu. Sürekli sevgi, ilgi, beğeni istedim sağlam insanlar gibi ama olmadı. Belkide ben kendimi soyutladım hep. O zaman 3 kişi bir araya gelse konuşsa acaba benim sakatlığımı mı konuşuluyor diye sürekli içim içimi yerdi. Kimse ile birşeyler paylaşamadım sonunda çıkış yolum öğretmenlerim oldu. Herzaman güçlü, akıllı, zeki olduğumu aşıladılar bana. Çalışma hayatına başladım. Bu arada iş bulmakta zor tabiki ne sağlamdım nede sakat. O zaman bilmiyordum tabiki sakat kadrosu ile işe girmeyi, rapor almayı. Bunuda TSD sayesinde öğrenecektim babamın beni TSD Gebze Şubesine yönlendirmesi ile. Bu hayat daha farklı sanki karanlık bir kuyudan çıkmış gibiyim.Yine sevilmek istiyordum çekimserlğim mani oluyor başaramıyordum. Ya ben önyargılıydım yada insanlar acımasız.Toplum aksayan birini gördümü bakışlarını acıma ifadesi ile dolduruyor. Annemin bakışlarını okuyabiliyordum yaşıtlarım evlendikçe kahroluyordu babamla birlikte. Büyüdükçe üstüme daha çok titrer oldular. Benim sakat kalışım sizleride eziyor heleki annemi bunu görebiliyorum gözlerinden.Sakat biri ile ise asla evlenmemi istemiyordun Bunun nedeni ise benim üzülmememdi. Çünkü ana yüreğin toplumun böyle bir çifti ezebiliceğini düşünüyordu.Ben daha 16 yaşımda iken böyle birine en sert tepkini koymuştun. Ahhh anam anlayamamıştın benim sakatlığımı kabul edip aştığımı artık beyni sakat insanlarla uğraşacağımı. Mümkünmü TSD gibi bir camiada aşamamak sakat oluşunu rehabilitenin en güzelini yaşadım ben orda

kader arkadaşlarımla. Ailelerde her zaman olur sorunlar bizdede oluyordu ama öyle farklı aştırıyordun ki bize o sorunlarımızı anamdın sen benim yüreğim.

Ben ömrümü adadım yolunuza ama babam 2004 yılında ayrıldı aramızdan kollarımda son nefesini vererek. Beni kanadı kırık bir kuş misali bırakarak. Sana sarıldım anam fani dünya dedim. Sense bu fani dünyadaki tüm kahırları yaralı yüreğine ektin filizlendirdin. Hele kendini bilmez bir kadının "Aysun sakat olmasaydı oğluma alırdım" demesinden sonra senin yüreğin kanadı. Bense gülüp geçmiştim bu olaya. Göremedim engelli annesinin acı çekmesini anlayamadım üzgünüm annem. Sana göre ben sakat olduğum için evlenemiyordum. Hayat bu herkese eşit davranmıyor ki güzel anam benle yada sakatlığımla ilgisi yok ki olanların.

Şimdi ise o yüreğine akıtarak kahırları yatıyorsun tam 4 aydır İzmit Konak hastanesinde kendini bilmeden öylece. Sen uyan diye sözler verdim sana seni Hacca götüreceğim oda olmadı Umreye yeter ki sen uyan. Birde evleneceğim dediğindeki tepkin farklıydı be anam dolu dolu

gözlerin o halinde bile aklında benim evlenmemişliğim yatıyor beyninde. Sen zannediyorsun ki insan evlenince yanlız kalmaz kalır be gülüm öyle yanlız kalır ki evli iken bile bu dahada acı olur insanın yüreğine. Hadi evleneyim nasıl anacım sevmediğimle evlenemem? Sevdiğim ise bir meçhulde.

Hiç ummadığım yürekler kucak açtı bana umduklarım ise tabanları yağladı ve artık çıktılar hayatımdan. Ben bişey istemedim ki maddi olarak insanlardan manevi olarak var olsalar yeterli idi bana.Annem biliyorum hayalindi beni gelinlikle görebilmek ama olmadı olmayacakta artık canım anam. Üzgünüm bu konuda sana yalan söylediğim için bağışla beni. Hani der ya şarkının birinde "Rastlarsan gözleri yaşlı yavruna suçunu bağışla sarıl boynuna eller kadir kıymet bilmiyor anne kimse senin kadar sevmiyor anne" işte bu doğru anne. Senin bana öğrettiğin gibi yaşadım hayatımı hep sevdim yaradılanı Yaradan'dan ötürü. Ekmek attım taş yedim yinede kötülük nedir bilmedim yapamadım. Ben kıramam kimsenin kalbini. İçimi ezen acıtan ise ne biliyormusun annem insanı kader arkadaşının yarı yolda, zor anında bırakmış olması.

Yılın annesi seçiliyor gelsinler seçsinler işte seni. Bana göre tüm yılların annesi sensin.Annem hani senin herşeyindim? Kızın, oğlun, kocan, baban, anan, kardeşin neden uyanmıyorsun söylesene? Sana ihtiyacım olduğunu biliyorsun.Sende mi bırakacaksın bu dünyada beni bir başıma yanlız sol yanım acıyor annem. Herkesin güvendiği güç bulduğu sakat Aysun kimden alacaktı gücünü? Elbette Allah'tan.

Yüreğim tarifi zor sevgiyle dolu iken bu sevgiyi nefrete dönüştürmek istiyorlar.

Ben sevgi ektim yüreğime nefreti bilemem ...

Sen öğrettin bize sevgiyi barışı, huzuru. Susuyorsam eğer bu hayatta kendime olan saygımdan ve sana olan sözümden. Özlüyorum ... babam sen ben haftasonları saatlerce yaptığımız kahvaltılarımızı...Kendine iyi bak diyorlar sensiz beceremiyorum. Bakamıyorum bu zayıflığımdan değil sen orda öyle yatarken bana sevgini veremezken yapamıyorum. Biz ana-kız değil arkadaş-dosttuk seninle.Hele ki babamın ölümünden sonra sen ana değil evlat oldun bana ANAM. Doktorlar "ölecek, bitti" dediği anda bile ben inanmadım kırmadım umutlarımı.Bak 4 ay oldu yaşıyorsun sadece nefes alıyor bile olsan. Beni bir başıma bırakmaktan korkuyorsun yalan dünyada hele de sakat oluşum dahada çok korkutuyor seni. Bunu bu halinde bile cansız açtığın gözlerinde bile okuyabiliyorum.

Korkma anam biliyorsun ki senin kızın örnek alınan bir evlat. Bende insanım benimde hatalarım yanlışlarım olacak elbet. Duygularım düşüncelerim benle yaşayacak.Her genç kız gibi benimde bizimde hayallerimiz var engelli-sakat-özürlü olsak bile bizde etten kemikten yaratılmışız. Önemli olan bu hayallere insan olan insanların kurşunlar sıkmaması.Ne yazık ki o kurşunlar sıkılıyor bizde gün geçtikçe soğuyoruz mu hayallerimizden.

Şuan annemle ilgilenen tüm doktorlara, sağlık ekibine tüm çalışanlara,beni hastane ortamında yalnız bırakmayan personele ve bana kardeş olan Cihan'a, Barış'a, Emin'e, Hülya'ya ismini bilmediğim herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

İzmit Konak Hastanesinde bitkisel hayatta yatan annem Sevgi Ercan'a....

Anne seni seviyorum yüreği taşlaşmış tüm insanlarıda bu önemli haftada sevgiye davet ediyorum.

Ve bir gerçek var aslında bu sevgi dolu yüreği hayat taşlaştırıyor galiba…

Yüreğinize engel koymamanız umudu ile…

Aysun Ercan

Engelli bir evlat

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap