Guest DOĞRU YOL

Aşure Günü Orucu...

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Muharrem ayının onuncu günü olan Aşûre günüyle beraber ya ondan bir gün evvel ya da ondan bir gün sonra (yani Muharrem’in 9 ve 10 veya 10 ve 11) olmak üzere iki gün oruç tutulur ki sünnettir. (Alemgir, el-Fetava’l-Hindiyye. 1/202) Büyük mükafatı vardır. Ebû Katade (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

“Aşûre günü orucunun, önceki yılın günahlarına keffaret olacağını ALLAH Teâlâ’nın rahmeti’nden umarım” (Tirmizi. Savm: 48) buyurmuşlardır.

Hz. Aişe (R.A.) şöyle demiştir; Cahiliyyet devrinde Kureyş aşûre günü oruç tutardı. Hicretten evvel Resûlullah (S.A.V.) de aşûre orucu tu-tardı. Medine-i Münevvere’ye geldiği zaman da adeti üzere bu orucu tuttu ve sahabelere de bu orucu tutmalarını emretti. İkinci sene Ramazan orucu farz kılınınca aşûre günü orucunu terketti. Artık isteyen bu orucu tuttu, dileyen de onu terketti. (Buhari, 1, 69,Tefsir, sure: 2, 24, Savm:, Menakıbü’l-Ensar: 26; Müslim, Sıyam: 114-116, Ebû Davud, Sıyam: 64. Tirmizi, Savm: 48, Darimi, Savm: 46, Muvatta, Sıyam: 33 A. b. Hanbel. 2/57, 143, 4/29, 50, 6/162)

Kureyş’in aşûre günü oruç tutmaları Hz. İbrahim (A.S.) ve Hz. İsmail (A.S.) gibi eski peygamberlerin şeriatlerinden kendilerine gelen ha-berlerden dolayı olsa gerektir. Kureyş, aşûre gününü o günde Kabe’nin örtüsünü örtmek suretiyle tazim ediyorlardı.

Abdullah b. Abbas (R.A.) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz; Medine-i Münevvere’ye geldiğinde Yahudilerin aşûre günü oruç tuttuklarını gördü de:

“Bu ne orucudur? diye sordu. Yahudiler:

- Bu gün, iyi bir gündür. Bu gün, ALLAH Teâlâ’nın İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardığı bir gündür. Hz. Musa (A.S.) bu ilâhî lütfa bir şükür olarak bu gün oruç tutmuştur, dediler. Resûlullah (S.A.V.):

“Biz Hz. Musa (A.S.)’ya sizden daha fazla müstehakız, buyurdu da, Mekke-i Mükerreme’deki gibi o günü oruç tuttu ve sahabelere de bu orucu tutmalarını emir buyurdu...” (Buhari, Savm:69; Müslim; Sıyam:127; Ebu Dâvud: Sıyam:64; İbn-i Mâce; Sıyam:41; Darimi; Savm:46; A.b. Hanbel; 1/291, 310, 336, 340)

Tabii ki, bir önceki hadis-i şerifte de belirtildiği gibi Ramazan orucu farz kılınınca bu emir muhayyerliğe dönüşmüştür.

Burada şu önemli hususu da belirtelim ki: Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, peygamberliğinin ilk zamanlarında vahiy gelmeyen hususlarda ehl-i kitaba muvafakat etmeği severdi. Bu, bilhassa putperestlere muhalefet eden hususlarda böyleydi. Ne zaman ki Mekke-i Mükerreme fetih edildi, İslâm, her yerde şöhret ve üstünlük elde etti, bütün konularda derhal ehl-i kitaba muhalefeti ilan etmiştir. Mesela:

Abdullah b. Abbas (R.A.)’dan rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize: Aşûre gününe Yahudi ve Hıristiyanların da tazim ettikleri ve o günde oruç tuttukları hatırlatıldığında, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

“Gelecek seneye inşa ALLAH dokuzuncu gün oruç tutarız,” buyurmuşlardır. Fakat gelecek sene gelmeden Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz vefat etmişlerdir.” (MüsIim. Sıyam: 133, Ebu Davud. Sıyam: 65,)

Yine Abdullah b. Abbas (R.A.)’dan rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

“Aşûre günü oruç tutunuz ve o hususta Yahudilere muhalefet edin. Binaenaleyh aşûreden bir gün önce veya bir gün sonra da oruç tutun, buyurmuşlardır.” (A.b. Hanbel, 1/241, Beyheki, Şuabu’l-iman, 3/365) Bu bakımdan sadece aşûre günü oruç tutmak: Mekruhtur. (Alemgir, el-Fetava’l-Hindiyye. 1/202)

Yine dinimiz İslâmiyet; güneş doğarken, zevalde (tam tepede) iken ve batarken, ateşe karşı namaz kılmayı yasaklamıştır. Bunun sebebi de, güneşe tapan ve ateşe tapınan milletlere benzemememizi temin etmektir. (Alemgir, el-Fetava’l-Hindiyye, 1/52) Bakınız, dinimiz ibadet hususlarında bile gayr-ı müslimlere benzemeye müsaade etmemektedir. Peki onlara şahsî, ev veya iş hayatımızda benzemeye hiç müsaade eder mi? Elbette etmez.

Dinimiz; kâfirlere, münafıklara, batıl din ve ideoloji mensuplarına muhalefet etmeyi emretmiş ve onlara benzemeyi kesin bir şekilde haram kılmıştır. Çünkü dış görünüş itibarıyla onlara benzemek, neticede ahlâkî değerlerde, kötü ve çirkin işlerde ve hatta inançta onlara benzemeye sebep olur. Gerçekten giyimde, sözde, davranışta ve işlerdeki benzeşmeler kalplere tesir ederek onlara karşı sevgi ve saygı meydana getirir. Kısacası gayrimüslimlere benzemenin haram olduğunda icma vardır. (İskilipli Mehmet Atıf, Frenk Mukallitliği ve Şapka, 4)

Aşûre günü, ziyafet hazırlamak, aile halkını sevindirmek, sene boyunca bereketlere vesile olur.

Ebû Saidi’l-Hudrî (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

“Aşûre günü, aile efradına yeme-içmesini bol yapan kimseye, Cenâb-ı Hak sene boyunca rızkını genişletip bollaştırır,”(Beyhaki, Şuabu’l-İman, 3/366) buyurmuşlardır.

Süfyan-ı Sevri der ki: Biz bunu denedik ve öyle bulduk. Münavi: O günde Hz. Nûh Aleyhisselâm’ın ve yanındakilerin, Tufan’dan kurtulmuş olarak ilk defa karaya indiklerini, selamet ve bereket içinde, ailelerinin geçimliklerini hazırlamakla emr olunduklarını, böylece bu günün geçim vazifelerinde bir genişlik ve bolluk günü olduğunu, bu bolluğa her sene katılmanın bir sünnet kılındığını, selef-i salihinden naklen belirtir. O gündeki bolluk ve bereketin tecrübeyle sabit olduğunu birçokları söylemiştir. Hz. Cabir (R.A.) bunlardan biridir. İbn-i Uyeyne: “Biz bunu elli veya altmış yıl denedik” diyerek te’yid etmiştir. (Münâvi, Feyzu’l-Kadir Şerhu Camiüs-Sagir, 6/235)

Aşûre Tatlısı

Aşûre günü, bir de aşûre isimli bir tatlı pişirilir. Menşei şöyle rivayet edilir: Hz. Nuh (A.S.)’ın gemisi, aşûre günü Cudi dağının tepesine oturunca, gemidekiler tufandan kurtuluş gününü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir yemek pişirmişler. İşte aşure pişirme adeti buradan kalmıştır.

Kaynak: İtibar-Haber

Yazar: Mehmet Talu HocaEfendi

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap