Guest DOĞRU YOL

Lokman AYVA "Körlüğümle Hayallerim Kaybolmuştu"

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Milletvekiliği dışında Lokman Ayva’yı bize biraz anlatır mısınız?

Hayatında hiç bir zaman cam görmemiş bir insanı düşünün. Bu kişi bir cam kavanozun içinde. Kendisini nasıl hissedecektir? Aradaki camın farkına varmayacak ve cama bitişik fakat öbür tarafındaki cisimlere elini uzatsa tutacakmış gibi görecektir. İşte benim böyle bir insandan zerre miktar farkım yok. Elim camın çeperine dokundukça acziyetimi, güçsüzlüğümü, zayıflığımı görüyorum. Bu özelliklerimi veya bir başka deyişle özelliksizliğimi fark etmemin beni güçlendirdiğini hissediyorum. Kendimi tanıyorum. Kendimde başkalarını, başkalarında kendimi görüyorum.

İlk kör oluşunuzla birlikte sizde hangi duygular oluştu?

Yeni kör olduğumda öyle duygular yaşamıştım ki Allah kimseye yaşatmasın. 11 yaşında kör oldum. İlkokulu bitirmek üzereydim ve ilkokul sonrası hayallerim vardı. Ya ortaokula devam edecektim veya bir ustanın yanında çırak olacaktım. Askere gidecek, evlenip yuva kuracaktım. Bu hayallerim körlüğümle birlikte yok oldu, yıkıldı.

Mahallemizdeki bir kızı sevdim fakat, öyle bir duyguya hakkım olmadığını düşündüm. Benim gibi bir insanın öyle duygular hissetmesi, hissedilen kişiyi kirletirmiş gibi geliyordu. İşte ben ilk etapta bu tür duygular içerisindeydim.

Siz Türkiye’de bir ilki gerçekleştirip bir özürlünün yapamayacağı şeyleri ortaya koydunuz. Bu durum ailelere ve topluma nasıl yansıdı?

Herkes özürlü milletvekiline gıptayla bakıyor. Onların çekindikleri insanlar, o özürlüye saygı duyuyorlar. Bürokratlar konuşma yaparlarken hitaplarında özürlü bir milletvekilini zikrediyorlar. Bu durum özürlü çocukları olan annelere bir umut olarak yansıyor. Belki de ben onların ümitsizliklerinin bitişi, hayallerinin dirilişi, yavrularıyla beraber onların mutluluklarının sembolüyüm.

Siz milletvekili olmakla diğer özürlülerin de siyasette aktif rol oynamasının önünü açtınız. Bugün pek çok özürlü özellikle yerel yönetimlerde söz sahibi. Özürlünün siyaset yapmasının ne gibi faydaları oluyor ve neler değişmeye başladı?

Olması gerekenler oldu. Çünkü, bizler de herhangi bir insan gibi veya diğer insanlar gibi bu işi yapabiliriz. Partimizin Genel Başkanının da söyleminde ilke haline getirdiği gibi “Türkiye’yi beraber yöneteceğiz.”

Bu, dünyada alışılmamış bir şey. 8-9 Kasımda AB bakanlar toplantısına katıldım. Orada da maalesef şaşırarak müşahede ettim ki, AB ülkeleri ve siyasetçileri bile bizim geldiğimiz noktaya gelememişler.

Bizim karar mekanizmasında olmamız şu demek: Dünya artık hepimize göre düzenlenecek. Ona göre şekil alacak, birilerimiz için suni engeller olmayacak. İnsanlığın da siyasette aradığı budur.

Siz bir ilki gerçekleştirerek Türk tarihine isminizi yazdırdınız. Bu anlamda körlerin tarihsel sürecinden bahseder misiniz?

Körlerin tarihsel süreci ilginçtir. Körler, Yunanlılar, Çinliler döneminde çok olumsuz şartlarda yaşarlarmış. Romalılar döneminde kör erkekler gemilerde kürek çeker, kadınlar da fuhuş sektöründe imiş. Ispartalılar döneminde özürlüler öldürülürmüş.

İslâmiyet döneminde körlerin haysiyet ve şerefi insanlık mânâsında doruk noktaya yükselmiş. Kur’ân-ı Kerim’de “Abese Sûresi”nde özürlülere, özelinde körlere, çok önemli mesajlar veriliyor. Ben kendimin değerinin burada ilan edildiğini düşünüyorum. Tarih sürecinde çok büyük insanlar yetişmiş, insanlığa çok büyük katkılarda bulunmuşlar. İnşallah, bizler de onların tırnağı kadar oluruz. Ben de yakın zamanda 1914 yılında Nobel ödülü almış bir körün şu an kullanılan traktörün mucidi olduğunu öğrendim.

Körlere hafız denmesinin nedeni nedir?

İslâmiyet döneminde gerçek şerefe ulaşan körler, ilim ile iştigal etmeye başlamışlar. Hafızlık mesleğini de iyi becermişler. O yüzden bu şekilde çok kör hafız ortaya çıkınca körlerin de genel ismi hafız olmuş.

Görme engellilerin tiraji komik diyebileceğimiz enteresan hikayeleri var. Bunlardan aklınıza ilk gelenleri anlatabilir misiniz?

Ben bir tanesini anlatayım. Bir keresinde İstanbul Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen durağında akşam on civarında otobüse binmek için bekliyordum. Rumeli Hisarüstü’ne gidecektim. Gece vakti olduğu için otobüs bulma şansımı yükseltmek için Beşiktaş’tan gelenlere de binerim diye önce Zincirlikuyu’ya gitmek istedim. O vakitte de kimse yok. Orada beklemek çok iyi bir durum değildi. Durağa biri geldi ve ondan rica ettim, “Zincirlikuyu tarafına giden otobüsler gelince bana söyler misiniz?” diye. “Peki” dedi. Birkaç dakika içinde bir otobüs geldi. Otobüs çok kalabalık, bana yardımcı olan kişi içeri bağırdı, “Hafızı Zincirlikuyu’da indirin.” diye. Binince, otobüsün Hisarüstü’ne gittiğini öğrendim. Şoför ve öndekiler beni Zincirlikuyu’da apar topar indirdi. Halbuki o otobüs benim asıl beklediğim otobüstü. Herkes kör olduğum için benim değil, diğer kişinin sözüne itibar etti. Taksi tutmak için param da yoktu. Bir saat de Zincirlikuyu’da bekledim.

Son olarak ailelere ve engellilere neler söylersiniz?

Öncelikle kendimizi olumlu vasıflarla değiştireceğiz. Çevremizdeki insanları ikna ederek özürlüler hakkında bilgilendireceğiz. Sonra da şartlar ne olursa olsun, yağmur çamur demeden, fakirlik açlık demeden hedefimize gitmek için mücadele edeceğiz. Hiç kimse unutmasın, yarın bugünden daha güzel olacak.

ALINTI

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap