Guest DOĞRU YOL

Doğu Karadenizli, Laz Bir Engelli Olmak...

Önerilen İletiler

Guest DOĞRU YOL

Geçtiğimiz hafta Dünya Engelliler haftasıydı. Türkiye'nin birçok yerinde çeşitli etkinlikler yapıldı. Engellilerin etkinlik yapamadığı, sayılarının bile tespit edilemediği bir bölge var ki orada hiçbir şey yapılmadı, yapılmıyor. Engelliler yok sayılıyor. Çok fazla düşünmeye gerek yok bu bölge Doğu Karadeniz . Laz halkına mensup bir engelli olmak, engellerin en büyüğünü koyuyor önlerine.

Hiçbir insan kendi isteği ile engelli olmaz. Kimi doğuştandır, kimi savaştan, kimi trafik kazasından, kimi hastalıktan v.b. Durum böyle olduğu halde özellikle Lazlar yakınlarındaki engellileri, sanki engelli olmak onların suçuymuş gibi, yok sayarlar, sanki ayıplarıymış gibi onları saklarlar…

Çocukluğumuzda mahallemizdeki zihinsel engelli bir çocuk veya yetişkinden hep korkutulduk. Sanki bu zihinsel engelliler bize zarar vereceklermiş gibi onlara karşı savunma mekanizmamız geliştirildi. Onlara zararlı bir canlıymış gibi baktık. Sadece zihinsel engelliler için değil, bedensel engelliler ve sağır - dilsizler için de böyleydi. Yani tamamen bizim gibi olmayan her insanı yaşamımızın dışına itmemiz öğretildi.

Doğu Karadeniz'de Lazların yaşadığı yerlerde cadde ve sokaklarda dolaşan bir engelli görmek imkansızdır. Çok çok ender olarak bedensel engelliler görülebilir. Maalesef bize öğretilenler nedeniyle çarşıda pazarda şu cümleleri çok duyarız, “Madem yürüyemiyorsun evinde otursana” , ya da “Deliyi neden çıkarıyorsunuz çarşıya” , ”Aman çocuğum uzak dur deliden, sağırdan, dilsizden” .

Geçen yıllarda Lazların yaşadığı ilçelerde bir tarama yapmak istedik, tüm muhtarlarla irtibata geçtik, tek tek evlerin ziyaret edilmesi ve evdeki her türlü engel sınıfının tespiti, yaşlıların tespiti ile ilgili bir çalışma yaptık. Karşılaştığımız olaylar son derece düşündürücüdür. Evinde engelli olduğunu bildiğimiz kişilerle konuşmak istedik, yakınını kayıt altına aldırması gerektiğini, onun da yaşama haklarına saygı duyulması gerektiğini, eğitim, rehabilitasyon, spor, sanat gibi hayata bağlayıcı aktivitelerden yararlanmasını kayıt altına aldırması sayesinde gerçekleşebileceğini belirttik. Bazıları istemeyerek de olsa, kayıtlarını yaptırdılar, ancak birçoğu çok sert bir üslüpla buna karşı çıktı. “Benim engelli yakınımın hiçbir şeye ihtiyacı yok” deyip bizi ya da kendilerine gelen muhtarı kapı dışarı edenler de oldu. Onlara göre engelli evde olur, yer –içer, nefes alıp verir ve sonunda da ölür.

Türkiye'nin diğer bölgelerinde her sınıftan engelliler için rehabilitasyon merkezleri, okulları, spor salonları ve alanları, tiyatro ve dans eğitimleri ve rahat yaşayabilmeleri için birçok imkan var. Engelli Basketbol Liginde oynayan yaklaşık 98 takım var, bunlar uluslararası maçlara bile katılıyorken, bizim bölgemizin bulunduğu durumun vahameti daha çok ortaya çıkmaktadır.

Ne gariptir ki kocaman yürekler taşıyan Lazlar, ailelerindeki engellileri içlerine sindiremiyorlar. Maalesef Lazların onurları ve gururları engelli yakınlarını cezalandırdığı için Lazların yaşadığı yerlerde engelliler için sosyal aktivite ve eğitim alanları ve olanakları yok. Bölgede konuştuğumuz engelliler durumdan çok şikayetçi. Çevrelerindekilerin onlarla engelli oldukları için alay etmeleri bile söz konusu. “Engellileri topluma kazandırma ve onların da bu toplumun bireyleri olarak yaşam alanlarını oluşturma mücadelesi veririken karşımıza bu anlamsız zihniyet çıkıyor” diyorlar. Ayrıca Dernekleşme çalışmalarına da engel olunuyor, dernek merkezi bulamayan örgütlenmeler var.

Türkiye'de en az engelli derneği Lazların yaşadığı bölgelerde vardır. Burada devletin ya da hükümetin bir hatası yok, tamamen Laz halkının engellilere bakışından kaynaklanan bir sorun vardır. Kardeşinin engel durumunu içine sindiremeyen bir insan olur mu? Herkesin cevabı “olmaz” dır, fakat Lazların arasında çok varlıklı ve tümü eğitimli bir aile bile engelli yakınını kayıt ettirmemiş ve onun okula gidebilmesini, eğitim ve öğretim almasını, sosyal faaliyetlerde bulunmasını, sanatla uğraşmasını, sokağa çıkmasını engellemiştir.

Engelli olmak sorun değildir, asıl sorun Engelli Olan Zihniyettir. Doğu Karadeniz'de Lazlarda varolan bu zihniyetin biran önce değişmesi gerekmektedir. Kayıt altına alınamayan engelli kardeşlerimiz devletin imkanlarından da faydalanamamaktadır.

Maddi durumu iyi olmayan bir evde, “Çocuğunuzu neden okula göndermiyorsunuz?” diye sorduğumuzda “Diğer çocuklara para yetiştiremiyoruz, buna para harcayıp da ne olacak, yine evde oturacak” şeklinde son derece üzücü bir cevap alınca, “Devlet okula giden her engelli için 300 ytl ödüyor” dediğimde de bizi çok daha şok edecek bir tepki aldık, “Ben çocuğuma bakmak için devletten yardım almam” . Böyle bir çelişki de sadece Lazlar arasında yaşanır.

Dünya nufusuna göre genel engelli oranı %10'dur. Nüfusunun %12'si engelli olan yani 8.5 milyon engelli yaşayan Türkiye geneli için, bizim kısa süren çalışmalarımızda bile elde ettiğimiz sayı 2847'dir. Resmi kayıtlarda da net sayım yoktur, çünkü resmi kurumlarda bölgede engelli durum tespiti için tarama yapamamaktadır. Bölgede yaşayan engelli sayısının çok daha fazla olduğu bilinmektedir buda binlerce insanın istekleri dışında yaşadıkları ve evlerine hapsedildiklerini ortaya koymaktadır.

Her duyarlı Karadenizlinin, Laz'ın çevresini bu konuda aydınlatması gerekmektedir.

Hizmetlerin gelebilmesini, binlerce kişinin mutlu olabilmesini, sosyal toplum içinde yer alabilmelerini sağlamak ve var olan zihniyeti değiştirmek için mücadele vermek zorundayız. Zihniyetle birlikte birçok şey de engelli kardeşlerimizin rahat yaşaması için değişecek ve düzelecektir.

Doğu Karadenizliler, Lazlar engellilerin de yaşama hakkı olduğunu kabul etmelidir. Onları saklamak yerine onların da her insan gibi yaşamalarını sağlayacak çalışmalar yapmalıdır. Engellilerin de sokaklarda dolaşmalarını, spor yapmalarını, sanatla uğraşmalarını ve de çok daha önemlisi eğitim alabilmelerini sağlamak için mücadele etmelidirler.

Küçük bir engelli kardeşimiz der ki : "Ben engelli bir çocuğum, böyle olmak benim tercihim değil, anne ve babamın da tercihi değil. Hem bunun hiçbir önemi de yok artık. Ne tıp, ne ilaç, ne de ameliyat, çözüm sadece EĞİTİMDE."

Yazar: Adem KUYUMCU

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap