Yabancı...

[Guest DOĞRU YOL]

Uzun zamandır Ortaköy’de ruhumu dinlendirmemiştim hafta sonu Ortaköy’de dolaştım, özürlü bir genç takıldı gözüme uzun, uzun denize bakıyordu.

Yanına gittim birkaç kelime konuşmak için sanki bir derdi vardı sanki içinde bir şeyler kopmuştu.

Merhaba yabancı…

Hey yabancı adın nedir senin. Yabancıdan hiç ses çıkmadı konuşmayı sevmiyordu galiba, ama ben konuşturmaya kararlıydım.

Galiba yabancı konuşmamak için yeminli adını bile söylemiyor. Şöyle bir baktı sonra adım yabancı öyle dedin öyle kalsın.

Nerdensin yabancı…

Şuan kim olduğumu bilmiyorum nerden olduğumu da bilmiyorum.

İş güç nedir yabancı?

Şöyle bir baktı, nerde oturduğumu görmüyor musun da bana iş güç soruyorsun.

Özürlü olman sana engel değil ki yabancı.

Hiçbir kültürü olmayan bir özürlüye kim iş verir sence dedi, sen olsan verir misin dedi.

Neden okumadın yabancı?

Bir kahkaha attı…

Seçim yapamadım okullar sıraya girmişlerdi beni okula almak için karar veremediğim için, ya sen benle dalgamı geçiyorsun okula gidemememin sebebi çok açık değil mi?

Okula almadılar mı seni?

Almadılar, özel okulla gidecekte durumumuz yoktu.

Öylece dalıp gitti uzaklara elleri titriyordu, sonra bacağını ovdu. Bacağın ağrıyor mu canın mı yandı yabancı. Yok, hayır içim acıyor sadece.

Neden ne oldu sana yabancı nedir içinde bu acı?

Bu gün yıl dönümü, gün bugün umutlarımın öldüğü gün. Birkaç yıl önce bin bir umutlarla bir yola çıktım.

Gün belki bugündür dedim o doktor senin bu doktor dedim başladım gezmeye, her gittiğim doktor ben yaparım dedi hepsi ayrı, ayrı şeyler söylediler.

Ama sonra iş paraya gitti, gitti gitmesine de işte o an benim yıkıldığım andı. Çünkü o an anladım ki ben kalabalığın içinde çok yalnızdım zenginlerin arasında çok fakirdim.

Çünkü benim canımdan kanımdan olanlar beni canları gibi görmediler, ne olmuş sanki bir eli yağda bir eli balda keyfi var dediler.

Uzun bir sessizliğin ardından yabancı, konuşmaya başladı. Şurada olan adamı görüyor musun? Bak torunuyla ne kadar ilgili üstüne titriyor, acaba benim yerimde olsa da torununu aynı bu şekilde severmiydi?

Yabancının dediği çok ilgimi çekti, çok doğru bir şeye parmak bastı…

Sence severmiydi?

Bana sorma dedi, ben bir konuşamaya başlarsam asla susmam o konuda dedi.

Anlaşıldı yabancı çok dertliydi, kalabalığın arasında yalnız zenginlerin arasın da çok fakirdi kanından olanlardan sevgi görmemişti.

Sonra dudaklarından şu kelimeler döküldü, ben kimsenin gurur duyduğu torunu olamadım.

Şimdi size ben soruyorum sizin özürlü torununuz ya da yeğeniniz olsa ne yapardınız?

YAZAR : Şahsenem Giritli