nasip53

Ey Habibim Sen Olmasaydın Kainatları Yaratmazdım" Sonuna Kadar Dikkatle Okumanızı Tavsiye Ederim..

Önerilen İletiler

Ey habibim sen olamsaydın kainatları yaratmazdım" hadisi, hadisi kutsimidir ?

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını vereceğiznokta.gif Ayrıca bu hadis-i kudsinin manası ve hakikatını vereceğiznokta.gif

"Levlâke" hadîsinin kaynakları şudur

El-Leali-l Masnua Suyutî 1/272; >-; -Esrar-ül Mertüa Aliyy-ül Kari sh: 295-296; aynı eser Tahkik Muhammed Said Zalûl sh: 194; El- Feraid-ül Mecmua fevkani sh: 326; Keşf-ül Hafâ-Aclunî 2/164; Şerh-üş Şifa Aliyy-ül Karî 1/6

Hem El- Hâfız Aclûnî hem de, Aliyy-ül Karî eserlerinde "Levlâke" sözü mânası itibariyla hadîs olmasa dahi, mânası itibarıyla doğru ve haktır demişlerdirnokta.gif Aynı kanaati İbn-i Teymiyye dahi fetva kitabı 10/ 96-98'de izhar etmiştirnokta.gif

Divan ve tasavvufki kitaplarından me'haz olarak bir kaçının tda ismini veriyoruz:

Levami-ül Ukul Ni'metullah bin Veli sh: 15: Divaın-ı Mevtana Câmî sh: 4; Divan-ı Şeyh Ahmed-i Cezerî 1/190 ve hakeza Divan-ı Mevlâna Hâlid, Mektubat-ı Imam-ı Rabbanî ve bütün bunların yanında umum ümmetin telâkki-i bil-kabulü

"Levlâke" hadîsinin hakikatı şudur

Kainattaki bütün kemalatın menşei ve esası nur-u Muhammedidirnokta.gif Her şey, kemalini ve cemalini O’nunla buldunokta.gif Sorduğunuz soruya iki şekilde cevap verilebilirnokta.gif

1- anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kağıttan ibaret kalırnokta.gif Allah bu dünyayı ve içindekileri, kendi cemalini ve kemalini görmek ve göstermek için yarattınokta.gif Cemalini ve kemalini göstermek istediği şuur sahibi mahlukatın başında da, insan gelmektedirnokta.gif Kendisi kendine layık bir şekilde cemal ve kemalini tefekkür etmektedirnokta.gif Fakat insan dediğimiz mahlukun, Allah’ın istediklerini kendi başına anlaması mümkün değildirnokta.gif

Madem kainat insan için yaratılmış, ve madem insan yalnız başına İlahi hakikatı anlaması mümkün değildirnokta.gif Öyleyse insanların nazarını mahlukattan ve masivadan çekecek Peygamberler olacaktırnokta.gif Bu peygamberlik makamı, Allah’ın en çok sevdiği insanlardan oluşacaktırnokta.gif Bu peygamber dediğimiz seçkin insanların arasında da vahiyde belirtildiği gibi, en sevgili kul ve en şerefli kişi Hznokta.gif Muhammed’dir( anokta.gifsnokta.gifm)nokta.gif

2- Hznokta.gif Muhammed ( anokta.gifsnokta.gifm)in duası, bu kainatın yaratılması için bir sebeptirnokta.gif Yani Asrımız alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiye “Allah, ezeli ilmiyle Peygamberimizin, kainatın ve cennetin yaratılması hususunda ki ısrarlı ve ihlaslı duasını kabul etti ve bu kainatı halk etti”nokta.gif İşte O’nun bu duası olmasaydı Allah kainatı ve içindekileri yaratmazdınokta.gif

Çünkü O zat (anokta.gifsnokta.gifm) bütün enbiyanın seyyididir, bütün evliyanın reisidirnokta.gif O geldikten sonra dünya rahata kavuştunokta.gif Bu noktadan O’na olan sevgi, başka bir sevgidirnokta.gif Fakat madem Allah’ın zatı mahlukatın zatına benzemeznokta.gif Ve hadsiz derecede mükemmel ve alidirnokta.gif Elbette sıfatları da benzemeznokta.gif Yani ilmi, iradesi, kudreti ve muhabbeti de mahlukatın sıfatlarına benzemeznokta.gif Allah’ımızın Peygamberimize olan muhabbetini aklımızla anlamamız mümkün değildirnokta.gif Çünkü Allah’ın ne sıfatlarını, ne zatını ne de fiillerini aklımız almıyornokta.gif Elbette muhabbet-i ilahiyeyi de anlamamız iktidarımız haricindedirnokta.gif

“Nur-u muhammedî” ne demektir?

“Allah göklerin ve yerin nurudur (onları varlık nuruna kavuşturandır)” (Nur suresi, 35)

Nur, her çeşit karanlığın, zulmetin zıddınokta.gif

İlim nurdur; cehalet karanlığını yok edernokta.gif

Hidayet ayrı bir nur; dalâlet onunla ortadan kalkarnokta.gif

İman da nurdur, küfür karanlıklarını mahvedernokta.gif

Her nur bir zulmeti giderir ve bir hakikati gösterirnokta.gif

İşte, bu âlem yaratılmazdan önce her şey yokluk karanlığında idinokta.gif Cenâb-ı hakk lütuf ve ihsanıyla bu karanlığa son verdi ve bütün varlıklara çekirdek olacak ilk mahlûkunu yarattınokta.gif Bu varlık nur-u muhammedî idi

“Allah’ın ilk yarattığı şey benim nurumdur” hâdis-i şerifi üzerinde biraz durmak gerekiyornokta.gif Çünkü, bu konuda bir takım yanlış yorumlar yahut yersiz itirazlar eksik olmuyornokta.gif

Bilindiği gibi canlıların bütün karakterleri genetik şifrelerinde yazılınokta.gif Bu yazı, kader kalemiyle işlenmiş bir ilâhî programnokta.gif Bir tohumdaki şifrede ne ağacın şeklini, ne gövdesinin sertliğini, ne yaprağının yeşilliğini, ne de meyvesinin tadını bulabilirsiniznokta.gif Dna’da bütün bu özellikler baz sıralaması şeklinde yazılı, ama o program ne serttir, ne yumuşak; ne yeşildir, ne kırmızınokta.gif Bunların hepsi o şifrede bir plan, bir program olarak mevcut, ama ağacın bütün özelliklerini o şifrede aynen bulmaya çalışmak da boş bir çabanokta.gif Bu noktayı dikkate almadan, bütün mahlûkatın nur-u muhammedî’den yaratılışını düşünen adam, yıldızlarla, ormanlarla, denizlerle bu nur arasında bir benzerlik kurmaya kalkışır ve aldanırnokta.gif

Bizim yaptığımız planlar da bir yönüyle öyle değil mi? Bir evin bütün bölmeleri plandadır, ama plandaki mutfakta yemek pişiremezsiniznokta.gif

“nasıl esmada bir ism-i azam var, o esmanın nukuşunda dahi bir nakş-ı azam var ki, o da insandır” ( sözler ) İsm-i azam, bütün isimleri içine aldığı gibi, nakş-ı azam olan insan da bütün varlık âleminde tecelli eden isimlere mazharnokta.gif “bir şey mutlak zikredilince kemâline masruftur” kaidesince, insan denilince de insanlık âleminin en ileri ferdi ve risalet semasının güneşi olan hznokta.gif Muhammed (anokta.gifsnokta.gifmnokta.gif) akla gelirnokta.gif

Bütün ilâhî isimler ilk defa nur-u muhammedî de tecelli etmişlernokta.gif Meselâ, onda muhyi isminin tecellisi var ve o nur hayat sahibinokta.gif Sonraki safhalarda yaratılacak olan bütün hayatlar, ilk defa onda tecelli eden bu ismin ayrı tezahürleridirnokta.gif O nurlu hayat, bütün hayatların başlangıç noktası ve çekirdeğidirnokta.gif Ama, bütün hayat çeşitleriyle resulullah efendimizin (anokta.gifsnokta.gifmnokta.gif) o pak ve münezzeh ruhu arasında bir ilişki kurmaya kalkışmanın da yanlışlığı ortadadırnokta.gif

Bir başka misâl: muhafaza etmek, hıfzetmek bir ilâhî fiilnokta.gif

Nur-u muhammedî de hafiz ismi de tecelli etmiş ve daha sonra yaratılacak “levh-i mahfuza”, “çekirdeklere”, “yumurtalara”, “nutfelere” ve nihayet “hafızalara” bir çekirdek gibi olmuşnokta.gif

“mukteza-yı hikmet, şu şecere-i hilkatin de bir çekirdekten yapılmasıdırnokta.gif Hem öyle bir çekirdek ki; âlem-i cismanîden başka, sair âlemlerin numûnesini ve esasatını câmi' olsunnokta.gif” (sözler)

Vahdetü’l-vücut meşrebinin sahibi Muhyiddin arabi hazretlerine göre, ebede kadar yaratılacak bütün varlıkların mahiyetleri (kendi ifadesiyle ayan-ı sabiteleri), tâbiri caizse nuranî bir çekirdek halinde, Allah’ın ilminde mevcuttunokta.gif Bütün mahiyetleri icmalen taşıyan bu ilk taayyün mertebesini muhyiddin arabî hazretleri, “hakikat-ı muhammediye”, “âlem-i vahdet”, “vücud-u icmâli”, “nur-u muhammedî” gibi isimlerle dile getiriyornokta.gif

Buna göre, nur-u muhammedî, bütün mahiyetlerin ortak ismidir ve eşyanın yaratılmasıyla bu mahiyetler ilim dairesinden kudret dairesine geçmişlerdirnokta.gif

imam-ı rabbanî hazretleri de şöyle buyurur:

“hakikat-i muhammediyeden terakki vaki oldu mânâsında yazdığım cümleye gelince, bu hakikatten murat, o hakikatin zıllıdır ki o hakikat için “hazret-i ilmin icmâlinden ibarettir” demişler ve “vahdet” tabirini kullanmışlardırnokta.gif”(mektûbat cnokta.gif 2)

Âlem-i vahdet, muhyiddin arabî hazretlerinin ilk taayyün mertebesine verdiği dört isimden birisinokta.gif

Bilindiği gibi vahdet birlik mânâsına geliyor, kesret ise çokluknokta.gif Çekirdekte vahdet vardır ve bu vahdetten kesret doğmuşturnokta.gif Onlarca dal, yüzlerce meyve, binlerle yaprak kesreti ifade ederler ve bu kesret âlemi bir vahdetten doğarnokta.gif Sonsuz yıldızların kaynaştığı sema, yine sonsuz canlıların oynaştığı yer yüzü, sayısını bilemediğimiz melekler âlemi ve daha nice varlıklar hep kesreti ifade ederler ve bunların tamamı âlem-i vahdetten, nur-u muhammedî’den doğmuşlardırnokta.gif

Nur külliyatından önemli bir ipucu: “muhakkak, semavat ve arz bitişik idiler, biz onları ayırdık” meâlindeki âyet-i kerime’nin değişik tefsirleri nazara sunulduktan sonra şu mânâya da yer verilir:

“mezkûr âyetin tabaka-i avama ait safhasının arkasında şöyle bir safha da vardır ki: nur-u muhammediyeden (anokta.gifsnokta.gifmnokta.gif) yaratılan madde-i aciniyeden, seyyarat ile şemsin o nurun macun ve hamurundan infisâl ettirilmesine işarettirnokta.gif” Mesnevî-i nuriye

Bu ifadelerden anlaşıldığı gibi, bu hikmet âleminin yaratılış çekirdeği olan nur-u muhammedî’den âlem safha safha yaratılmışnokta.gif Bütün fizik âleminin, semavat ve arzın yaratılışı da bu kaide çerçevesinde gerçekleşmişnokta.gif Bu nurdan, bir “madde-i aciniye” yaratılmış ve bu öz macun, bu şifre mahlûk; göklerin ve yer küremizin yaratılmasında esas olmuşnokta.gif

“Allah’ın ilk yarattığı şey, benim nurumdur” hadis-i şerifinin devamında âlemin yaratılış safhaları sırayla, kalem, levh, arş, hamele-i arş olan melekler, kürsi, diğer melekler, gökler, yerlernokta.gifnokta.gifnokta.gif Şeklinde ifade edilirnokta.gif Belki de, göklerin ve yerlerin yaratılmasından önceki safhalarda, yaratılış doğrudan doğruya nur-u muhammedî’den gerçekleştirilmiş, bu safhada ise nur-u muhammedî’den bir öz madde yaratılmış ve göklerin ve yerin yaratılmasında bu çekirdek esas olmuşturnokta.gif Her şeyin bir sebebe bağlandığı bu hikmet dünyasında, şu görünen âlemin başlangıcının böylece takdir edilmiş olması ilâhî hikmete en uygun olanıdırnokta.gif

Maddenin nurdan yaratılması garip karşılanmamalınokta.gif Nitekim madde dediğimiz şeyin, aslında, kesifleşmiş bir enerji olduğu bilinmektedirnokta.gif Atomun, parçalandığında enerjiye dönüşmesi, işin temelinde kuvvet ve kudretin bulunduğunu gösterirnokta.gif Bunlar ise kesif ve maddî değil, lâtif ve nuranîdirlernokta.gif

“melekler nurdan yaratıldınokta.gif Cinler ise dumanlı alevden yaratıldılar” hâdis-i şerifi cinlerin de nur-u muhammedî’den doğrudan yaratılmayıp bir başka şekilde, yahut bir başka safhada var edildiklerini bize ders verirnokta.gif

“hiçbir şey yoktur ki onu hamd ile tesbih etmesin” meâlindeki âyet-i kerimeye göre, her şey Allah’ı bilmekte, hamd ve tesbih etmektedirnokta.gif Kâinatın gerek ilâhî ilimdeki ilk icmâline, gerek şehadet âlemine çıkışındaki o çekirdek varlığa “nur-u muhammedî” denilmesinden anlaşılıyor ki, Allah’ı bilmede, onu hamd ve tesbih etmede en ileri mertebe Allah resulüne (anokta.gifsnokta.gifm ) aittirnokta.gif Bütün ilâhî isimlerin en ileri mertebesine de, o (anokta.gifsnokta.gifmnokta.gif) mazhardırnokta.gif Kâinatın yaratılmasından asıl gaye o’durnokta.gif Diğer varlıkların yaptıkları bütün ibadetler, erdikleri bütün marifetler ve zevk ettikleri bütün muhabbetler onun yanında ancak bir gölge gibi kalırnokta.gif

“hem ism-i âzama mazhar olan resul-i ekrem aleyhissalâtü vesselâm'ın bir âyette mazhar olduğu feyz-i ilâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilirnokta.gif” Sözler

Demek ki, o ilk yaratılışta ruh-u muhammedînin ulviyeti, parlaklığı ve berraklığı diğer bütün mahiyetleri âdeta gölgede bırakmış ve o ilk çekirdek varlığa nur-u muhammedî denilmişnokta.gif

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap