Sumeye

........Araz......

Önerilen İletiler

ARAZ

"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim

gittiğin uzakta bendim

dağ gibi bir ihanetten düştüm

bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime

kendimi suçüstü yakalıyorum

ve kentsizliğimin isimsizliğini

Araz'a uyak düşüyorum

gözlerime senden düşler sürüyorum

ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor

bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum

sonra bir kente

ve sen gidiyorsun

ben kanıyorum

diyorlar ki; kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun.

oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat

biraz ihanet bırakıyorum

ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum

aklıma düşüyorsun

düşüyorum

düşünce

üşüyorum

azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum

ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum

yalanlarımla bir hiçlikteyim

beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar

aklıma düşsen yalnızlık oluyorum

ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir

nerde kimi üşüyorsun

artık kendini yakan bir ateşim

kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz

şimdi boş duraklara yaslanıyorum

boş kentlere

oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde

bakışın içiyor beni gözlerimden

gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara

uzaklığına uzanıyorum

sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden

ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan

yıkılıyorum şarkılara

"kimseler biliyor"

yalnızlık dostumdu

şimdi korkum oluyor

oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor

güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik

göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan

kendimi yitirdikçe sana gidiyorum

göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum

düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum

uysal yalnızlıklar satın alıyorum

gülüşümle ödeyerek

ve içimde yalancı bir katil taşıyorum

yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma

cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben

kirli sözlerimi temize çekme

oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor

kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına

sözü namluna sürmelisin şimdi

en yaralı yanımdan vurmalısın beni

çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum

ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam

susuşuna kan döküyor gözlerim

sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun

oysa bilmelisin Araz'ım

kimsenin içi görünmez

ve hiç bulamadıklarını

asla yitiremezsin

bak şimdi aramızda sessiz kalıyor

söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun

alnından ellerine damlıyorsun

yüzündeki yağmurla iniyorsun kente

içine dert oluyorsun kentin

dışına yağmur

yüreğinde dağılıyor kristal şehirler

duvarların kan öksürüyor

ve sen

başkalarının gözlerini

yüzümde aramamayı öğreniyorsun

beni bir durağa yaslıyorsun

beni bir kente

gidiyorsun

oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın

en susmakta neydi öyle

sen en dinlerken

biliyorum Araz'ım

insan kendini bulmamalı, hep aramalı

gittiğin yerden başlıyorum öyleyse

gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler

bir gün mutlaka boğulur

işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim

içimde taşıyorum

heba olsa da senlerce yılım

oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep

ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden

şairler ölüdür derler

inanmıyorum

en karanlık ceketimi giyiyordum

ışığa kördüm çünkü

şimdi ise güneşe ilerliyorum

dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin

gecenin kör gözünden utanıyorum

hadi bana en militan kelimelerle saldır

batır içime cümlelerini

beyhude bir dehşet bırak

hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime

can kaybından ölüyorum

cenazemde namaz kılacağım

zan altındayım

yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan

kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin

kinim kendime

susuşum sana

küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin

"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden

sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı

saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor

görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum

hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede

sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan

süsle beni ey aşk

geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum

dişlerindeki nikotin tadı terkimde

sirenler ve ateş hatları içip

sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden

ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla

yasadışıyım

tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur

öldü kanımdaki mürekkep balığı

solumdaki sise intihar etti intiharlar

bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek

yaşamak için geç bir zaman

ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor

dikiş tutmaz ayrılığımda

kirpiğinden yapılma bir darağacına

geceyi asıyorum

yoksun

bu yağmurlar ıslatmıyor beni

bir durağa yaslanıyorum sensiz

gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum

"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor

şimdi herkes biraz sen biraz acı

göğsümde bir vagon

gizli sözler batıyor

fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda

intihar acemisi bir şairin

delilik provaları

arkandan uluyan kapılardan

söküyorum kokunu

yokluğunu kokluyorum

yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi

ücranda yak bakışımı

gözlerine bekçi sevdam

dünden ve senden kalmayım

içine her düşen

kendi keşfi sanıyor seni

oysa sen

melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin

ve kendini acıtmak istiyorsun

ama güller kendine batamaz

bilmiyor musun

"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar

peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz

kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu

hadi en kanadığımız yerden susalım

"gel" desen gelirdim

"git" dedin ve gittin

Aşka...

Rüzgara...

Ayrılığa...

Zamana...

eyvallah...

İletiyi paylaş


İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap