birisi

Üye
  • İçerik sayısı

    220
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    1

birisi kullanıcısının paylaşımları

  1. Anneme Söylemeyin

    Emeğine sağlık güzel şiirlerini bizlerle paylaştığın için teşekkürler
  2. Umut

    Hiç bir zaman umudumuzun bitmemesi ümidiyle emeğine sağlık
  3. Uyan Demiştin ya...Uyandım

    Emeğine yüreğine sağlık devamını bekleriz
  4. Vatandaşlar, baklava, çikolata, şeker ve lokum gibi ürünleri satın alırken dikkatli olunması konusunda uyarıldı. Ramazan Bayramı alışverişlerinin en önemli gıda maddelerinden baklava, çikolata, şeker ve lokum gibi ürünleri satın alırken dikkatli olunması konusunda tüketiciler uyarıldı. Kalite Birliği Derneği Başkanı Mustafa Karaman, TSE belgesi olmayan ve üzerinde son kullanma tarihi yazmayan ürünlerin tercih edilmemesi konusunda uyardı. Ramazan Bayramı'na günler kala bayram alışverişleri şimdiden yapılmaya başladı. Bayramların vazgeçilmez tatlarından olan baklava, çikolata, şeker ve lokum gibi ürünleri satın alırken dikkatli olunmasını isteyen Kalite Birliği Derneği Başkanı Karaman, tüketicilere alışverişe çıkmadan önce önemli tavsiyelerde bulundu. Karaman, bayram öncesinde bir takım işini bilen satıcıların özellikle maliyeti düşürmek ve daha fazla kazanç elde edebilmek adına tüketicilerin can güvenliğini düşünmeden hareket edebileceklerini dile getirdi. Bayram alışverişlerinde fırsatçıların ve merdiven altı şeker imalatçılarının işbaşında olacağı konusunda tüketicileri uyaran Karaman, şekerli ürünlerin alışverişinde dikkat edilmesi hususları şöyle sıraladı: -Şekerli ürünlerde kullanılan Glukoz ve Fruktoz oranlarına dikkat edilmesi -Açıkta satılan ürünlerin satın alınmaması -Ambalajı açılmış ürünlerin kesinlikle satın alınmaması -Sadece bayram öncesi şeker satışı yapanlardan alışveriş yapılmaması -Rengi solan, ambalajı yoğun ışık altında kalmaktan dolayı renk değişimine uğrayan ürünlerin satın alınmaması -Güvenilen ve bireysel tüketicinin güvenini kazanmış kurumsal markaların tercih edilmesi -Ürünlerde mutlaka üretim ve son kullanma tarihleri olanların satın alınması -Satın alınacak ürünlerde özellikle TSE markasının bulunması "ÇİKOLATAYI BUZDOLABINDA SAKLAMAYIN" Bayramda misafirlerine ve aile fertlerine zehir ikram etmek istemeyen tüketicilerin kaliteye önem vermeleri ve mutlaka tüm ürünlerde TSE belgesini aramaları gerektiğini ifade eden Karaman, çikolata ve şekerli ürünlerin serin yerlerde muhafaza edilmesini, asla buzdolabında saklanılmaması gerektiğini söyledi. Karaman, "Tüm milletin Ramazan bayramını tebrik ediyorum. Mübarek bayramlarımızı rant ve aldatma aracı olarak görenlere asla fırsat vermemeli, biz tüketicilere karşı aldatma ve kandırma projesi uygulamayı düşünenlere imkan vermemek hepimizin elindedir." dedi. CİHAN Kaynak
  5. Hatırına Düşeceğim

    Hatırına Düşeceğim Kopkoyu bir sis içinde bir akşam Hatırına düşeceğim belki Bir an ıslayacak yağmur yüzünü Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın Sonra sıcak yatağında uzun uzun Ağlayacaksın Ağlayacak Boğazında bir şeyler düğümlenecek Ah yanımda olsaydı diyeceksin Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak Iliklerine işleyecek bensizlik Kahrolacaksın Bir sigara tüttüreceksin ihtimal Ufku seyredeceksin saatlerce Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü Sonra hayalim gelecek karşına Bir şiirimi mırıldanacaksın Hıçkıracaksın Gönlünden atamadığın gibi kafandan da Silemeyeceksin beni, düşlerine gireceğim her gece Ince bir hüzün bürüyecek yüzünü Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman Anlayacaksın Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin Kafan gibi kaleminde işlemeyecek Unutmak isteyeceksin herşeyi Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi Kıvranacaksın. Necip Fazıl KISAKÜREK
  6. Hayat ve Heves...

    HAYAT VE HEVES Kimine göre güzel Kimine göre zor Yaşamasını zevkini düşünene bir ben diyene bu dünya hep sefa Her gün ölümü ansızın düşünene olmştur hep bu hayat cefa. Çektiğim cefa çok deyipte Mevladan gelene yok deyipte,Şükretmeyi bilmeyipte Her cefaya isyan ediyorsa olcak bu dünya o insana zevk-i sefay-i yaşayacak sonunda o cefay-i Hayatı beş vakit namaz gibi edasıyla,güzelliğiyle yaşamak varken Ne gerek var hilebazlığa,kumarbazlığa,düzenbazlığa Elbet sonu vadır her bilinen hayat Kısa belkide uzun Hayata gözlerini açtığında ağlatır,gözlerini hayata kapattığında ise bir başkalarını ağlatır. Hayatı tatlı(sefa)tatsız(cefa) edende biziz Hayatı değil hayatımızı sorgulamalıyız. Nedir hayat? Bir rüya sanki,aşklar,ölümler,düğünler,cenazeler,vuslat ve ayrılık Renkli,huzurlu,kötü karmaşık bir rüyadan ibarettir hayat. İbre hangisine dönerse dönsün,yaşadığın katlandığından ibarettir. HEVES Yaşamadıkki aşkı Gönlümüzde bir borç bilerek Heveslerle doldurluk gönlümüzü Günlük aşklar doyurur oldu artık Sevdayı bilmeyen savdalıları Aşk bir gönülde tek bir sevgiyi barındırmaktı. Ömrünü adamaktı Sabrı bilmek,isyana başvurmamaktı Hastalığını kabullenmek Oyla onu yaşamaktı Unutmamaktı onu Hafıza kaybı bile aşkları unutturmamışken. Tek bir ayrılık unutturur oldu artık. Sözer BAYSU.....
  7. Hangi Ağaçtan Düştünüz

    > GÜRGEN : ( ZEVK SAHİBİ ) Cool bir güzel. Dış görüntüsüne ve bakımlı > olmaya dikkat eder. Zevk sahibidir. Başkalarını kendinden fazla > düşünür. Hayatı mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışır. > Disiplinli bir hayat için kılavuzluk eder. İlişkilerinde kibardır. > Farklı sevgililer bulmak > ister. Duygularıyla ilgili olarak mutluluğu yakalaması kolay olmaz. > Çoğunlukla da başkalarına güvenmez ve kararlarından asla emin olmaz. İyiymiş Teşekkürler
  8. Maydanoz Uyumlu, herşeye maydanoz olmak burdan gelir sıcakkanlı birisiniz. Size nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle davraniyorsunuz. Sadık ve dürüstsünüz, yapmacık insanlara ve dedikoduya karşısınız. Herşeye maydonuz oluşum bu yüzdenmiş demek ki Paylaşım için teşekkürler canım arkadaşım:tur:
  9. Mevsimler ve Mevsim Resimleri

    Benim mevsimim ilkbahar doğa uyanırken benimde içim kıpır kıpır olur, yazı da severim, sonbahar hep hüzünlendirir beni yalnızlığın habercisi gibi gelir, kış ise benim için kabus gibi geçer yalnızlığın acısı hepten oturur içime ama tesellim vardır ilkbahar yakındır Teşekkürler güzel resimler için
  10. Seni Saklayacağım

    Seni Saklayacağım Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde... Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmiyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde... Sen göreceksin, duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın... Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksın... Bir sevgiyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın... Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım... Bir gün, tam anlatmaya... Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım... Anlayacaksın... Özdemir Asaf
  11. Sorma, Elim Kırılsın Bir Daha Dokunursam Güneşe. Düşen bir yaprağa bağladım hayatımı olsun artık diyorum ne olacaksa paralı asker miyim neyim ben ekleyip duruyorum sabahları akşama ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim nasıl bir dostluk ki bu, hem kadim hem de mayhoş elma tadında. kendimi de koysam ayağımın altına yine de yetişemiyorum ey aşk, omzunun hizasına. çünkü bende birikiyor her şeyin tortusu ve ayağını kaldırıyor dünya, konuşurken benimle. budanan oğullar gibiyim sessiz ve narin nereye konsam geri sayım başlıyor kurcalıyor beni bir çırağın elleri ah, unufak olsam ve desem ki ağzın tat görmesin hayat kandırdın beni. sorma, elim kırılsın bir daha dokunursam güneşe. **** İbrahim Tenekeci
  12. --Gelme Artık--

    --Gelme Artık-- Ben bunları hak edecek ne yaptım Sevmekten başka yoktu günahım Sende kalsın bütün ahım Gelme artık sana yer yok bu yürekte Kar demedim kış demedim Sen gel dedin ben hep geldim Sana bu kadar değeri ben neden verdim Gelme artık sana yer yok bu yürekte Tek sana inandım sana güvendim sonsuza kadar kaderimsin dedim Bu haksızlığı ben hak etmedim Gelme sana yer yok bu yürekte 06.12.2007 Dilerim beğenirsiniz zamanında karalamışım birşeyler
  13. Bu Aşk Burada Biter..

    Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. Yüreğimde bir çocuk, cebimde bir revolver, Bu aşk burada biter, iyi günler sevgilim. Ve ben çekip giderim, bir nehir akıp gider. Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir. Solarken albümlerde çocuklar ve askerler. Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir. Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler. Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı! Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı. Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler. Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim. Yüreğimde bir çocuk, cebimde bir revolver Bu aşk burada biter, iyi günler sevgilim. Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider. -ATAOL BEHRAMOĞLU-
  14. Sitemizin Bayanları Hangi Parfümleri Kullanıyor ?

    Tam bana göre bir konu bende "pur blanca" ve "celebre"den asla vazgeçmem burcumun özelliği iki şey arasında karar verememek
  15. Erzurum'da evinin önünde duran zihinsel engelli ve sara hastası genç, bir otomobilden inen üç kişi tarafından dövülüp dişleri kırıldı. Saldırganlar araçlarıyla olay yerinden hiç birşey olmamış gibi ayrıldı. Kayakyolu semtindeki Akpınar Apartmanı'nın önünde meydana gelen olayda, çevreyi seyreden zihinsel engelli ve sara hastası Mesut Tunç(21) şehir magandalarının saldırısına uğradı. Çevredeki vatandaşlar tarafından plakası alınan beyaz renkli şahin marka otomobilden inen ve ellerinde telsiz olduğu belirtilen 3 kişi, Tunç'a saldırdı. Civardaki meraklı vatandaşların bakışları arasında sara hastası ve zihinsel engelli genci döverek dişlerini kıran saldırganlar daha sonra olay yerinden otomobilleriyle ayrıldı. Oğlunun dövülmesinin ardından olay yerine gelen anne Züleyha Tunç, elindeki kağıt mendille özürlü oğlunun kanlar içindeki ağzını temizledi. Tunç, olay yerine çağrılan ambülansla, Erzurum Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Saldırganların eşkal ve araç plakasının bildirilmesi üzerine polis saldırganların yakalanması için alarma geçti. Görgü tanıkları ise saldırganların kendilerine taş attığı iddiasıyla zihinsel engelli Mesut Tunç'u dövdüklerini öne sürdü. Dikkat Haber
  16. Engelleri Aşmak İçin Çabalıyor EngelsizFM, Engelleri Aşmak İçin Çabalıyor, Destek Bekliyor. Antalya"da yaşayan engelli bir vatandaş tarafından kurulan internet radyosu EngelsizFM, yol alabilmek için destekçilerini arıyor. EngelsizFM, kurulduğu günden bugüne kadar engelli vatandaşlarımızın sesini duyurmak için çabalıyor. 2008 yılında Antalya"da yaşayan Halil Babür tarafından yayına sokulan EngelsizFM, aradan geçen 2 yılda sesini gittikçe genişleyen bir kitleye duyurmuş. Tamamen gönüllü bir oluşum olan radyo internet üzerinden yayın yapıyor ve engelli vatandaşlarımıza çeşitli konularda destek olmak için çabalıyor. Kendisi de engelli olan Halil Babür, radyoyu kurarken oldukça ümitli olduğunu ve bugün oldukça yol katettiğini söylüyor. Radyoyu kurdukları zamanki amaçlarının engelleri vatandaşarın yaşadığı sıkıntılar hakkında diğer insanları bilgilendirmek olduğunu söyleyen Halil Babür, artık almaları gereken yolda ciddi bir ilerleme sağladıklarını ve hedeflerini bir adım daha ileriye taşıdıklarını belirtiyor. Bu kapsamda öncelikli olarak internet üzerinden olan yayınlarını, karasal ya da uydu yayını ortamına taşımak istediklerini söyleyen sitenin kurucusu, böylece daha büyük bir kitleye seslenebileceklerini belirtiyor. Şu anda 2 profesyone l radyo programcısından destek alan ve 13 Dj ile yayın yapan radyo tamamen gönüllü bir platformda ayakta duruyor. EngelsizFM"in kurucusu Halil Babür, kendilerine destek olacak bir yardımsever olduğu takdirde karasal yayın ya da uydu yayına da geçip, burada seslerini daha iyi duyurabileceklerini düşünüyor. Engelsiz Fm Web Sitesi : EngelsizFM.Com - Engelsiz Beyinler Radyo & Portali Facebook Sayfası : Engelsizfm Radyosu | Facebook Kaynak
  17. Down sendromu nedir nasıl oluşur? Down Sendromlu çocuk sahibi ailelerin en büyük düşmanı bilgi eksikliğidir . Bu yüzden, "Down Sendromu nedir?" sorusunu cevaplamaya çalışacağız. Bunu yaparken kullanacağımız bazı terimler size yabancı gelse de endişelenmeyin, bunların daha doyurucu açıklamalarını gönüllü ailelerimizde bulacaksınız. En basit tanımıyla Down Sendromu çocuğunuzun vücudundaki hücrelerin 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip olmasıdır. Down Sendromu bir hastalık değil genetik bir farklılıktır. İnsan vücudunu oluşturan hücrelerin çekirdekleri, kromozomlarla birbirlerine bağlanmış olan genlerden oluşmuştur . İşte bu genler ve kromozomlar fizyolojik ve kişilik yapımızın ana unsurlarıdır, dolayısıyla çocuğunuzun fazladan sahip olduğu bir kromozom onun hayatını etkileyecektir . Kromozom anomalilerinin çoğunda embriyo gelişemez. Down Sendromu embriyonun gelişimini tamamlayabildiği bir durumdur Çocuğunuzun fiziksel görünümü diğer çocuklardan biraz farklı olabilir, bir takım sağlık sorunları bulunabilir. Fakat unutmayın ki, bazı çocukların sarı saçlı, bazılarının mavi gözlü olması gibi sizin çocuğunuzun da Down Sendromlu olması bir genetik farklılıktır. Down Sendromu konusunda iki şey kesindir. Birincisi, Down Sendromunun kaynağı anne-baba değildir ve hamilelik öncesi veya sırası olan hiç bir şey çocuğun Down Sendromlu doğmasına yol açmaz . İkincisi, diğer çocuklar gibi Down Sendromlu çocukların da kendilerine özgü kişilikleri, yetenekleri ve düşünceleri vardır. Diğer çocuklar gibi onlar da farklı kişiliğe sahip bir birey olarak büyüyeceklerdir. Dünyanın her yerinde ve tüm insan ırklarında Down Sendromu mevcuttur ve zamanla ortaya çıkan bir durum değildir . Down Sendromlu insanların, insanoğlunun oluşumundan beri var olduğu düşünülmektedir . Dolayısıyla Down Sendromunu yaşamın doğal bir parçası olarak kabul etmek yanlış olmasa gerek. Down Sendromu nasıl oluşur? Down Sendromunun nasıl oluştuğunu anlayabilmek için genetik konusunda biraz daha detaylı bilgiye gereksinim duyacağız. Sahip olduğumuz hücrelerin çekirdeklerinin genlerden oluştuğunu ve taşıdığımız fiziksel özelliklerle, kişiliğimizin ana unsurlarının bu genlerde kodlanmış olduğundan söz etmiştik . Genlerimiz birbirlerine kromozom denilen çubuklarla bağlıdır. Çoğumuzun her hücresinde, 46 kromozom bulunmaktadır. Kromozomlar da çiftler halinde kümelenmişlerdir, yani hücrelerimiz 23 çift kromozoma sahiptirler. Kromozom çiftlerimizin biri annemizin yumurtasından, diğeri babamızın sperminden gelmektedir . İnsan vücudundaki yumurta veya spermlerin hücrelerine "germ hücreler" denir ve bir tek bunlara ait hücreler 23 kromozomdan oluşmuştur. Yumurta ve sperm hücrelerinin birleşmesiyle 46 kromozomlu bir küme ortaya çıkmakta ve bunun oluşturduğu ilk hücre bölünüp ikinci bir hücre ortaya çıktığında yeni hücre ilkinin özelliklerini taşımaktadır. Dolayısıyla bebeğin genetik yapısı oluşacak ilk hücreye bağlıdır. Kromozomlar ikişerli gruplar halinde 23 çift olarak denge halindedirler. Herhangi bir nedenle bu çiftlerin fazla kromozoma sahip olması dengeyi bozacaktır. Bu durum, yani üç kromozoma sahip olma Trizomi olarak tanımlanır Down Sendromu durumunda üç kromozom oluşumu gen zincirinin 21. Kromozom halkasında oluştuğundan bu oluşum Trizomi 21 olarak da adlandırılır . Embriyo geliştikçe bu durum yeni oluşan hücrelere aktarılarak tüm hücrelerin fazladan bir kromozoma sahip olmasına neden olur. Down Sendromlu insanların %95'i söz ettiğimiz Nondisjuction Trisomy 21 türüdür. Yani 21. Kromozom bölünürken, tepesi koparak gövdenin alt kısmı diğerine yapışarak 21. Kromozom çiftini oluşturmuştur. Translocation türünün %60'ı döllenme sırasında oluşur, kalan kısmı aileden kalıtım yoluyla gelmektedir. Dolayısıyla Translocation türü kalıtımsal yolla oluşabilen tek Down Sendromu türüdür ve sonraki hamileliklerde tekrar etme olasılığı yüksektir. Diğer bir tür olan Mosaicism, Down Sendromlu insanların %1'inde görülür. Mosaicism'de döllenme sonrasındaki ilk hücre bölünmelerinden birinde yanlış bir bölünme oluşur. Böylece gelişen embriyonun bazı hücreleri 46 kromozoma sahipken, bir kısmı 47 kromozoma sahip olur. 47 kromozoma sahip hücrelerin oranı çocuktan çocuğa değişkenlik gösterir ve bu çocuklar Down Sendromu özelliklerinin sadece bir kısmına sahip olurlar. Down Sendromlu çocukların fazladan bir 21. Kromozomu olmasına rağmen, diğer tüm kromozomları normaldir ve görevlerini gereği gibi yerine getirmektedirler. Dolayısıyla bazı özellikleri fazla kromozomun neden olduğu artı proteinlerden dolayı olumsuz yönde etkilense bile kişiliğinin ana hatları diğer 46 kromozomu tarafından belirlenir. Neden çocuğum Down Sendromlu? Down Sendromuna neden olan belirleyici faktörler konusunda, annenin yaşı, radyasyon, troit antibodies, uyuşturucu ve alkol kullanımı gibi çeşitli tezler ortaya atılmış olsa da bunların içinde kesinlik kazanmış olanı yoktur. Sonuçta 21. Kromozom bilinmedik bir nedenle bölünememiş ve yeni hücrede yerini korumuştur. Annenin yaşının ilerlemiş olması, sendromun sıklığı ile ilişkili olan tek istatistik veridir. Son yıllarda yapılan çalışmalar kromozom bölünmezliğinin yalnızca anne yumurtasından değil baba sperminden de kaynaklanabileceğini göstermiştir. Down Sendromu Nedir?
  18. Adana'da ağabeyini öldürenleri yaralayan ve bir hırsızlık olayına karışan 21 yaşındaki felçli Emrah Alişan'a devlet sahip çıkarak, tedavisini başlattı. 8 yıl önce ağabeyi Mehmet Alişan'ı (19) silahla öldürenleri yaralayan ve bir hırsızlık olayına karışan 21 yaşındaki Emrah Alişan, 3 katlı evlerinde güvercin uçururken damdan düşerek belden aşağısı felç oldu. Felç olmasının ardından mahkemenin 27 ay hapis cezasına çarptırdığı Alişan'ın cezaevinde gerekli bakımının yapılmadığını söyleyen babası Ahmet Alişan (53), oğlunun cezaevinden çıkartılması için başvurularda bulundu ancak bir sonuç alamadı. Bu arada Alişan'ın kalçasında yaralar oluştu ve cezaevinde kurt düştü. Alişan, cezasını çektikten sonra hapishaneden çıktı, ancak cezaevinde sürekli yattığı ve tedavi göremediği için kalçasında çok sayıda yara oluştu. Cezaevinden çıktıktan sonra oğlunu tedavi ettirmeye çalışan aile, maddi imkansızlık nedeniyle çaresiz kaldı. Çocuklarının kurtarılması için yardım isteyen ailenin feryadını devlet duyarak, Alişan tedavi altına alındı. Adana İl Sağlık Müdürlüğü gencin evine bir ekip gönderirken, felçli genç gerekli kontroller yapıldıktan sonra ambulansla Adana Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Emrah Alişan, bundan sonra aile hekimi tarafından hem evde hem de Adana Devlet Hastanesi'nde sıkı kontrol altında tutularak yaralarının iyileşmesi sağlanacak. 112 ekipleri tarafından hastaneye götürülen Emrah Alişan, çok mutlu olduğunu belirterek, "Devlet benim sesimi duydu, artık yaralarım iyileşecek diye çok seviniyorum" dedi. Anne Şükran Alişan (51) ise, oğluna sahip çıkan devlete çok teşekkür ettiğini söyleyerek, "Benim tek isteğim oğlumun iyileşmesi. Oğlumun gözümün önünde erimesine dayanamıyordum. İki çocuğumu kaybettim, onu da kaybetmek istemiyorum. Benim tek isteğim onun iyileşmesi. Devletten Allah razı olsun" diye konuştu. Net Habercilik
  19. Engelli kadınların sağlığını etkileyen faktörler, kadınların üreme sağlığı problemlerini de dolaylı olarak etkilemektedir. Jackson ve Wadley (1999) yaptığı çalışmada spinal kord yaralanması olan kadınların yaralanma öncesinden daha fazla üreme sağlığı problemi yaşadıklarını tespit etmiştir. Bu nedenle engelli kadınların sağlığını etkileyen faktörlerin bilinmesi önemlidir. Bu faktörler fiziksel sınırlılıklar, ekonomik problemler, eğitim yetersizliği, psikolojik faktörler ve engellilere yönelik tutum ve davranışlar olmak üzere 5 başlık altında toplanabilir. (T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) 1. Fiziksel Sınırlılıklar Engelli kişilerin toplumsal yaşama katılımlarını engelleyici sorunların başında mimari engeller, ev ve işyerlerinin ergonomik olarak düzenlenmemiş olması gibi fiziksel sınırlılıklar gelmektedir. Fiziksel sınırlılıklar düzenlendiğinde, bireyler fonksiyonlarını daha az sınırlı ya da sınırlılıkları olmadan yerine getirebilmektedir. Örneğin tekerlekli sandalye kullanan bir engelli, mimari sınırlılıklar olmadığı zaman engelli sayılmaz (Kenny, Wesley 1986) Sağlık alanında hastanelerin ulaşılabilirliğinde sorunlar olması, ulaşılan kurumlarda bütün sağlık hizmetlerinin bir arada bulunmaması, hastane içindeki fiziksel sınırlılıklar, evde bakım hizmetlerine işlerlik kazandırılamamış olması, engellilerin tıbbi bakım ve tedavi hizmetlerinden yeterince yararlanmalarına engel olmaktadır (T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) Engelli bireyler fiziksel sınırlılıklar nedeniyle sağlık kurum ve kuruluşlarından yeterince yararlanamadıklarında hastalık riski artmaktadır. 2. Ekonomik Problemler Engelli nüfusun yarısından fazlasını oluşturan engelli kadınların istihdam edilebilme oranı %6.06 ile sınırlı kalırken, bu oran engelli erkekler için %36.98’dir (Türkiye Özürlüler Araştırması 2002) Dünyanın pek çok yerinde, engelli kadın açlık sınırı altında yaşamak zorunda kalmaktadır. Kanada gibi gelişmiş bir ülkede bile, 1997 yılında engelli kadınların %20’sinin yoksullukla baş etmeye çalıştıkları belirtilmektedir (Evcil 2005) Türkiye’de ise çalışan engelli kadınlara düşük ücret ödenmesi yoluyla kadın emeği ucuz hale getirilmekte ve engelli kadınların yaklaşık yarısının (%49) sosyal güvencesi bulunmamaktadır (Özcan 2005) Ayrıca ülkemizde engellilerin istihdamında kota/ceza yöntemi kullanılmaktadır. Buna göre 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde %3 oranında engelli işçi çalıştırma koşulu aranmaktadır (T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) Fakat Ülkemizde işletmelerin yaklaşık %90’ı 50 kişinin altında işçi çalıştıran küçük işletmelerdir. Dolayısıyla bu işletmeler engelli işçi çalıştırma zorunluluğu taşımamaktadır. Genellikle engelli kişinin istihdamı konusunda toplumlarda bazı ön yargılar mevcuttur. Bu kişilerin sık sık işe gelmeyecekleri veya verimli çalışamayacakları düşünülmektedir (Evcil 2005; T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) Engelli kadınlar maddi gelirlerinin düşük olması, ön yargılar, istihdam problemleri, sosyal güvencedeki yetersizlikler gibi ekonomik faktörler nedeniyle sağlık hizmetlerinden yeterli düzeyde yararlanamamaktadırlar. Bu durum engelli kadınların sağlık problemleri riskinin artmasına neden olmaktadır (Kenny, Wesley 1986;Özcan 2005) 3. Eğitim Yetersizliği Ülkemizde engellilerin eğitim hizmetlerinden yararlanma oranı %2.97’dir. Engellilerin eğitim hizmetlerinden yararlanmalarının önündeki sorunlardan en önemlisi engellilerin eğitime ve eğitim gereksinimlerine olan olumsuz toplumsal yaklaşım ve bakış açısıdır. Bunun yanı sıra engelli kadın olmak toplumsal cinsiyet bakış açısındaki eşitsizliği daha belirgin hale getirmektedir (Genç, Turan 2005; Özcan 2005; T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) Nitekim 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçları engelli kadınların %48’i okuma yazma bilmediğini ortaya koymaktadır (Türkiye Özürlüler Araştırması 2002) Engelli kadınlar örgün eğitimde yaşadıkları sorunlara benzer şekilde, sağlık eğitimi alırken de sorun yaşamaktadırlar. Bunlara ek olarak çevresel, mali ve davranışsal sınırlılıklar da yaşadıkları belirtilmektedir (Kenny, Wesley 1986) Engellilerin eğitime katılımını sınırlandıran çevresel engeller arasında; sağlık eğitim alanına ulaşımda güçlük, işitme engellileri için alternatif iletişim sisteminin eksikliği, yüksek asansörler ve görme engelliler için kabartma yazının eksikliği vb. engeller sayılabilir. Diğer taraftan Türkiye’deki yüksek öğrenim kurumlarının engelli öğrencilerin eğitim görebilmelerine elverişli yapılanma içinde olmadıkları belirtilmektedir (Genç, Turan 2005; Özcan 2005; Türkiye Özürlüler Araştırması 2002) Engelli kadınların yetersiz istihdam ve buna bağlı daha az gelirinin olması mali engellerin başında gelmektedir. Yapılan bir çalışmada engelli erkeklerin engelli kadınlara göre daha fazla para kazandıkları saptanmıştır. Davranışsal engeller; sağlık eğitimcisinin iyi bir eğitimci olmasının yanında bireyin engel durumunun öğrenme üzerine etkisini bilmeye ihtiyacı vardır. Sağlık eğitimcileri daha önce engelli bireylerle çalışmamışsa ya da engelli bireyler hakkında yeterli bilgisi yok ise eğitimde güçlük yaşayabilmektedir (Kenny, Wesley 1986) Son yıllarda engelli kadınların üreme sağlığının koruması ve geliştirmesi üzerine yapılan çalışmaların artmasına rağmen, engelli kadınların üreme sağlığı problemlerine yeterince değinilmemektedir. Ayrıca sağlık çalışanları engelli kadınların üreme sağlığı problemleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları belirtilmektedir (Hibbard 1998; Kopac 2002; Nosek, Hughes, Swedlund 2003; T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı 1999) Hemşireler üzerinde yapılan bir çalışmada, hemşireler engelli bireylerin bakımında en çok, bilgi eksikliklerinin olması ve uzman sağlık personeli bulamama problemi yaşadıklarını belirtmişlerdir (Kopac 2002) Benzer şekilde Grabois ve arkadaşlarının (1997) yaptığı çalışmada doktorların %19.4’ünün engelli hastayla çalışmakta güçlük yaşadığı ve %22.4’ünün de hastayı başka doktora sevk ettiğini saptamıştır . 4. Psikolojik Faktörler Sağlık bakım sisteminde engelli kadının psikolojik problemleri göz ardı edilmektedir. Engelli kadında, stresin fiziksel sağlık problemlerinden daha fazla görüldüğü bildirilmiştir. Stres, immün sistemi baskılamakta ve depresyona yatkınlığı artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda spinal kord yaralanmasından sonra depresyonun arttığı ve immün fonksiyonların azaldığı bulunmuştur (Carty 1998; Hibbard 1998; Kocabaşoğlu, Kocabaşoğlu 2001) Engelli kadınların karşılaştıkları sorunlar karmaşık olduğu için psikolojik desteğe daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Örneğin mesane ve bağırsak inkontinansı olanlarda öz saygının azaldığı ve buna bağlı çevresel sınırlılıklar yaşadıkları belirtilmektedir. Bu durum engelli kadının sağlığını olumsuz etkilemektedir. Psikolojik problemlerin çözümünde, nedene yönelik tıbbi bakım standartlarının oluşturulması önerilmektedir. Ayrıca egzersizin engelli bireylerin iyilik durumunu artırmada yararlı olduğu bildirilmiştir (Hibbard 1998; Nosek, Hughes, Howland 2004) 5. Engellilere Yönelik Tutum ve Davranışlar Engellilik göreceli bir sosyal sorundur ve bu sorun gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde günden güne büyümektedir. Engelli kadın “engelli” ve “kadın” gibi iki dezavantaja sahiptir. Bu nedenle engelli kadınlar çifte ayrımcılıkla karşı karşıyadır. Günümüzde kadınlar medyada çekici, bakımlı ve erkeğe destek olan bireyler olarak görülürken, çizilmekte olan engelli kadın portreleri bağımlı, zavallı ve çaresiz temasını güçlendirici niteliktedir (Kelleci 2005; Kenny, Wesley 1986) Daha yüksek işsizlik oranları, daha düşük ücretler, daha az sağlık hizmeti alma, eğitim yetersizliği, daha fazla fiziksel ve/veya cinsel tacize uğrama, kadınlara yönelik hizmet ve programlara giriş imkanının olmayışı gibi sorunlar, bu kadınların karşılaşabileceği güçlüklerden sadece bazılarıdır (Değirmenci 2005; Kenny, Wesley 1986) Örneğin engelli kadına yönelik istismar oranı engelli olmayan kadınlarla aynı oranda hatta bazen daha yüksek oranda olup, engelli kadın duygusal, fiziksel ve cinsel istismara daha uzun süre maruz kalabilmektedir. Şiddet çok ciddi bir problem olmasına karşın, ne yazık ki engelli kadına uygulanan şiddete ilişkin de çok sınırlı bilgi elde edilebilmektedir (Aral, Gürsoy, Ayhan 2005; Basson 1998) Sağlık personelinin engelli bireylere karşı uygun olmayan davranış sergilemesi engelli kadınlar ile sağlık personeli arasında iletişim bozukluğu yaratabilmekte ve bireyin sağlık sisteminden yararlanmasını olumsuz yönde etkilemektedir (Kenny, Wesley 1986) Sağlık personelinin uygunsuz davranışları arasında engelli bireylerle sağlıklı insan sorunlarını konuşmak, görme problemli kişiyle yüksek sesle konuşmak, yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormaksızın engelli bireye müdahale etmek, bireysel eşyalarını (tekerlekli sandalye, koltuk değneği. vb.) kaldırmak ve tüm engelli bütün insanları sınırlı bir kategori içinde toplamak gibi davranışlar sayılabilir. Diğer bir ayrımcılık, sağlık profesyonellerinin engelli kadınların sağlık problemlerini görmezlikten gelmeleridir (Carty 1998; Kenny, Wesley1986) cumhuriyet.edu
  20. Çekilmez Bir Adam

    Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi O gün çalışıyorum Sonra birde bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz, aksi, lanet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil Seni kıskanıyorum.
  21. 12 Eylül'de referandumda oy kullanmak en çok engellileri düşündürüyor. Sayıları 200 bini bulan görme engelliler, birinin yardımı olmaksızın refakatçisiz oy kullanamıyor. Bu da oyun rengini refakatçinin insiyatifine bırakıyor. Hareket engeli olan 300 bin engelli içinse sandığa ulaşmak çok zor. Engelliler, Seçim Kanunu'nun 72'nci maddesinde yer alan "YSK sakatların oy kullanması için gerekli tedbirleri alır" hükmünün hayata geçirilmesi çağrısı yapıyor. Meclis'in ilk görme engelli milletvekili AK Partili Lokman Ayva, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) yıllardır yapılan müracaatlara tepkisiz kaldığını belirterek, "Tek istediğimiz eşit şartlarda oy kullanabilmek. Seçim Kanunu'nun 72'nci maddesindeki 'YSK sakatların oy kullanması için gerekli tedbirleri alır' hükmünün gereği yapılmıyor. Hükümete bu konuyla ilgili soru önergesi verdim. Gelen yanıtta 'YSK Başkanlığı tarafından ilave tedbirler istenilmesi halinde maddi ve manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacaktır' denildi. Ama YSK hâlâ gerekenleri yapmıyor" dedi. Yaşananları Avrupa Konseyi'ne de şikâyet ettiğini söyleyen Ayva, "47 ülkede seçimlerin nasıl yapıldığını kontrol ediyorlar. Talebimizi yerinde görürlerse gelip, engellilerin yaşadıkları sorunları gözlemleyecekler" dedi. Ayva, engelliler için isteklerini şöyle sıraladı: NE YAPILMALI? Engelliler oy kullanacakları sandıklar için evlerinden alınsın. Oy mahalline getirilsin. Üst katlarda veya alt katlarda bulunan sandıklar, görevlilerle engellilinin bulunduğu yere getirilsin. Görme engelliler için kabartma yüzeyli oy pusulaları olsun. Yoksa refakatçı veya sandık başkanının nezaretinde oy kullanan görme engellilinin oyunun rengini kendisi dışında herkes belirliyor. Ben bunları görme engelli olarak çok yaşadım. Sabah - Local Travel Information and City Guide.
  22. Aysel Aslan, Şükran İlhan ve Yiğitcan Çitfçioğlu... Onlar Türkiye'deki 8.5 milyon bedensel, görme ve zihinsel engelliden birkaçı. Kimi zaman evinden dışarı çıkamayan, kimi zaman karşıdan karşıya geçemeyen ya da görmezden gelinen engelliler, bilindiği gibi birçok sorunla da baş başa. Yıllarca göz ardı edilen engellilerin yardım isteğine “Ben de varım” projesiyle yanıt veren Ulaştırma Bakanlığı ise Türkiye’de ilk defa işitme engellilere yönelik bir adım atacak. Bundan böyle cep telefonlarındaki 3G sisteminden yararlanarak, işaret diliyle çağrı merkezlerinden bilgi alınabilecek. GSM operatörleriyle ortak yürütülecek bu uygulama yine ilk defa görüntülü olacak. Bakanlığın yaşama geçirdiği “Ben de Varım” projesinde şu an 170 engelli çalışıyor. Proje kapsamında Türk Telekom, Turkcell, Avea, Vodafone çağrı merkezlerinde görevli omurilik felçlisi, kas hastası, cam kemik hastası gençler evlerinden çağrı kabul ediyor. Yani çağrı merkezlerinde karşınıza çıkan kimi sesler, evinde çalışan bir engelliye ait. Bize sesiyle ulaşan bu insanlardan birkaçını tanımaya ne dersiniz? Şükran İlhan, çağrı merkezlerinden çalışan engellilerden biri. Evinden çağrı kabul ediyor. Trafik kazası sonucu yaşam fonksiyonları duran ardından iki yıl hastanede tedavi gören Şükran, yedi yılda sadece üç kez dışarı çıktı. Şimdi yaptığı iş sayesinde yaşama tutunuyor. Bu işe nasıl mı girmiş? “Birgün kendi kendime ‘Dört duvar arasında vakit geçmiyor, Şükran. Bu sana yakışmıyor. Sen, kendine yakışanı yapmak zorundasın’ dedim. Proje sayesinde önce kendime sonra yaşama ve acılarıma gülümsemeyi öğrendim. Aldığım nefesin ne kadar kıymetli olduğunu öğrendim. Yanımda beni koruyan güzel insanlar, meleklerim var.” Aysel Aslan da Şükran gibi evinden çağrı kabul ediyor. Bebekken geçirdiği çocuk felci nedeniyle tekerlekli sandalye ile yaşıyor. Diğerlerinin aksine yaşama küsmeyen Aysel, sekiz aydır bu projede çalışıyor. Projeyi bir internet sitesinden duymuş. “Evde yapabileceğim bir iş olduğunu anlayınca hemen başvurdum” diyor, “Şu an işime çok alıştım. Bu iş kendimi çok değerli hissettirdi bana. Her zaman kendime ‘Ben varım’ derdim. Yani hiçbir zaman ben kendimi başkalarından farklı görmedim. Elimden gelen her şeyin en iyisini yaptığıma inanıyorum”. Yiğitcan Çiftçioğlu’nun yaşamı da Şükran ve Aysel’inki ile aynı. Görme engelli olan Yiğitcan, bebekken geçirdiği zehirli ishale bağlı olarak gözlerini kaybediyor. Eğitimi süresince hep örnek öğrenci olan, birincilikler sahibi Yiğitcan, “Okulumu birincilikle bitirmenin yanında o dönem görme engelliler arasında yapılan atletizm yarışmalarında 200 metrede birincilik aldım. Plevne Lisesi’ni sınıf üçüncüsü olarak bitirdim. Şu an ise böyle bir işte çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben hayatımda hiçbir zaman özürlü ve engelli kelimelerini adımın önüne koymadım. Çünkü bu, bizim kişisel tercihimiz değil. Yaşamım için her zaman ‘Ya Hep Ya Hiç!’ felsefesini benimsedim” diyor. Ayşe Işık ise diğer engellilerden farklı. Çünkü Aysel ayakları ile çağrı kabul ediyor. Beş yaşındayken iki kolumu biçer dövere kaptıran, bütün işlerini ayaklarının yardımıyla yapan Ayşe, şu an açık öğretimde de eğitimini sürdürüyor. Bu kadar da değil, beş yıldır resimle uğraşıyor Ayşe. Resim sergileri de açmış. Onun işe giriş hikâyesine gelince... “Ulaştırma Bakanlığı’na yaptığım başvurunun kabul olmasına inanamadım. Şimdi evimde, rahat ortamda ayaklarımın yardımıyla çağrı kabul ediyorum. Bana ‘Ben de varım’ şansı verildi ve elimden geleni yapıyorum” diyerek anlatıyor. Cumhuriyet / Pazar
  23. Adalet Meslek Lisesi ve işitme engelli öğrencilere yönelik olarak eğitim verecek olan Özel Eğitim Meslek Lisesinin açılışına Bakanlıkça onay verildi. Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğünün Milli Eğitim Bakanlığına sunduğu Adalet Meslek Lisesi ve işitme engelli öğrencilere yönelik olarak eğitim verecek olan Özel Eğitim Meslek Lisesinin açılışına Bakanlıkça onay verildi. Yeni açılacak olan Adalet Meslek Lisesi Elazığ Merkez Ticaret Lisesi bünyesinde “Adalet Alanı, Zabit Katipliği ve İnfaz Koruma” dallarında İngilizce dil eğitimi ve 2 şubede 60 öğrenci kontenjanı ile bu yıl öğrenci almaya başlayacak. Özel Eğitim Meslek Lisesi ise, İşitme Engelliler İlköğretim Okulundan mezun olan öğrenciler ile işitme engelli ortaöğretim öğrencilerine eğitim verecek. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında açılacak olan bu iki yeni okulun Türkiye’deki her ilde bulunmadığından dolayı il dışından da öğrenci kaydı alınacak ve bu öğrencilere yatılılık hizmeti de sunulacak
  24. Minik Kalpler Derneği (Mika-Der) ve Galatasaray Kulübü'nün ortaklaşa alarak Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'ne teslim ettikleri 4 özürlü nakil aracından biri, Denizli'ye verildi. Araç, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın da katıldığı törenle Denizli Belediyesi'ne teslim edildi. Özürlü nakil aracının teslimi dolayısıyla Denizli Huzurevi'nde düzenlenen törene Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Vali Yavuz Erkmen, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, İl Genel Meclis Başkanı Halil Pekdemir, Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ahmet Altın, Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz, siyasi parti temsilcileri ve davetliler katıldı. Vali Erkmen, aracın engelli vatandaşlar için özel olarak hazırlandığını ve Denizli'de hizmete sunulduğunu söyleyerek, Devlet Bakanı Kavaf'a desteğinden dolayı teşekkür etti. Aracın huzurevindeki yaşlıların ihtiyacını gidereceğini dile getiren Erkmen, belediye ile yapılacak protokol ile il genelindeki tüm engelli vatandaşlarıın hizmetinin görülmesinde kullanılacağını ifade etti. Bakan Kavaf ise, Mika-Der ve Galatasaray Kulübü'nün bakanlığa bağlı kurumlara yönelik destek kampanyaları düzenlediklerini, özürlü vatandaşların sandalyeleri ile birlikte bu araçlarda taşınabildiklerini, araçların Denizli, Kocaeli, İstanbul ve Ankara illerine verildiğini söyledi. Denizli'de özürlülerin taşıma işini Denizli Belediyesi'nin yaptığını ifade eden Bakan Kavaf, "Protokol ile aracın mülkiyeti bizde kalacak, kullanım hakkı ise Denizli Belediyesi'ne verilecek" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından özürlü nakil aracı kesilen kurdele ile hizmete sunulurken, Bakan Kavaf, Vali Erkmen ve Belediye Başkanı Zeybekci tarafından imzalanan protokol ile aracın kullanımı Denizli Belediyesi'ne devredildi. Törenin ardından Bakan Kavaf, Vali Erkmen ve Başkan Zeybekci huzurevi sakinleri ile sohbet etti.
  25. Bu Konu Kapanmıştır...

    Keşke bu konuyu kapatalım dediğimiz zaman kapata bilsek ama "sevmekten kim usanır tadına doyum olmaz" Emeğine sağlık canım teşekkürler