yarali kalp

Üye
  • İçerik sayısı

    1.293
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    6

İletiler bölümüne yarali kalp kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. Engellilerin ve yaşlıların hayatını kurtaracak icat!

    576256_detay.jpg?1291115928İNGİLİZ tasarımcı Duncan Fitzsimons engellilerin ve yaşlıların hayatını oldukça kolaylaştıracak bir icada imza attı: Tekerlekleri katlanabilen tekerlekli sandalye... İngiliz mucit “Katlanabilir tekerlekler sayesinde sandalye otomobil bagajlarına kolayca sığacak. Hatta uçakta el bagajı olarak yanlarına bile alabilecekler. Çünkü bu sandalye uçakta kabin içi bagajlara sığacak şekilde tasarlandı” dedi. Fitzsimons, katlanabilir sandalyeyi öğrenim gördüğü İngiltere’deki Royal College of Art’ta bitirme projesi olarak sunduğunu, tasarımını çok yararlı bulan öğ ret me nle ri nin onu Mobility Roadshow adlı fuara yönlendirdiğini söyledi. Fitzsimons yeni sandalyenin üretimine gelecek yıl başlayacaklarını açıkladı.


  2. yüzüm bahara durdu

    gözlerin tomurcuklandı yar

    zaman önemsizleşirken giyiniyorum her kelimeyi, teni açıyorum kat kat.. seninle kat be kat giyinirken baharı, mavileşiyor ruhum.. sen merak etme! kirpiklerimden yağan kar besler bendeki her gözeyi.. sende açan her çiçeği.. zaman diyorlar ya, zaman.. benim bahara duruşum sana değil zamana.. aman'daki sana, bendeki zamana..

    demem o ki zamansız bir vakitteyim.. sen bilinmeyen bir yerde, bilmediğim yüzlere çiçeklenirken; ben tanımadığım bir şehirde, bildiğim bir yüze tomurcuklanıyorum.. ne fark eder mekansız oluşumuz.. ne fark eder kim olduğun.. kendimi bekler gibi özeniyorum beni bekleyişine.. sorma Her mevsim inadına yeşillenir dallarım.. inat dediysem kızma renklerini senden derdim.. derlerken de ince ince desenledim..

    bak bir ah! diyorum, binlerce elif alev alıyor tomurcukları harlayan.. bir ah! diyorum, binlerce kelime kanatlanıp uçuyor.. tomurcukları asıyorum bendeki ah'a, sendeki elife.. sendeki yıldızlar iniyor iniyor, konuveriyor dallarıma.. susma, yüzün diğer yarımdır.. sen baksan göğe bulutlar gözlerimde.. ben essem boranlar sende.. hangi vakittir sus sorma.. geceyi indir bize, gündüzü giydir..

    bir buse kondursan bendeki tomurcuklarına

    sende açar her bir yaprağım

    bir ağ gibi örüyorum zamanı.. gergefleri diziyorum yollarına.. kaybolma diye.. çiçekleniyorum her mevsim yar.. sensiz çiçeklenirken açan her yaprak sen.. bilirim sende çiçeklenirsin her bahar ben.. ah! dönsem dönsem, kanatlarımı sarsan.. yaksan her bir zerreni..

    dokunsam ışığına yığılsam kapına.. ışıklansa dünya.. aç pencereni.. güneşi indirdim saçlarına yar.. saçlarını astım geceye.. geceyi giyindim.. gözlerini arala güneş gülümsesin bana.. bil ki, birbiriyle buluşurken kirpiklerin zifiri karanlıklardayım.. uyan yar uyan ki, gövdem yeni dallara sürgün versin.. çiçeğe dursun.. taçlansın başında..

    geldim yar

    dokunuyorum tomurcuklarına

    bir çocuğa dokunur gibi

    ılık ılık içiyorum bahar kokan bakışlarını.. tenimde ıhlamurlar kokusu biriktirdim, yar! sana akan çağlayanlar getirdim.. diyorsun ki, zifiri karanlıktayım.. sen geceyi giyinirken ben gündüzü soyuyorum tenimden..

    ben gündüzü giyinirken sen geceyi soyuyorsun teninden.. korkma sokul yamacıma.. indirdiğin yıldızları asıyorum geceye.. vakitsiz zamanlardaymışsın yar.. hangi yöne baksam sana çıkar bütün vakitler..

    zamansızlığın bana

    susma yar

    baharlar getirdim sana

    Nuran Uzun


  3. Bu gibi durumlarda geçmiş olsun lafı aslında çok yersiz kalıyor çünkü geçmiyor ama adetten olmuş yaa demek geçmişmiş olsun canım....:)

    Evet hepimizin senin yaşadığının aynı olmasada bir 'o anı' var ve her geçen gün o günleri unutturmak yerine o günün açtığı yaraları kanatır cinsten geçiyor...:(

    Hayat zor mücadele ve emek gerektiren bir durumda olmamız bu hayatı daha da güçleştiriyor...:(

    Yapmamız gereken sabredip elimizde kalan yetilerimize şükretmek olmalı...:)

    Canım çok talihsiz bir durum neticesinde bu hale gelmişsin ancak şuan aramızda ve iyi ki varsın...İy ki tanımışım seni canım arkadaşım....:)


  4. Kök hücrede ki hızlı gelişmeleri takip edemez olduk,her kök hücre haberi okudukça acabamı diyerek okumaya başlıyorum....

    Dilerim en kısa zaman da tüm insanlığa tüm hastalıklara çare olcak gelişmeleride duyarız...

    Ben kök hücre konusun da Türk doktorlarına güveniyorum,eminim bu işi onlar sonuca ulaştıracak....

    Paylaşım için teşekkürler canım...


  5. Down sendromlu oğlunu Türkiye şampiyonu yaptı

    down.jpg

    Konya'da üç çocuklu bir anne, her gün adeta bir bebek gibi ilgilenerek topluma kazandırmaya çalıştığı down sendromlu oğlunu spora yönlendirerek, yüzmede Türkiye Şampiyonu olmasını sağladı.

    AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, üç çocuk annesi Adalet Karahan'ın (54) küçük oğlu 18 yaşındaki Mehmet Fatih Karahan'a bebekken down sendromu teşhisi konuldu.

    Öğrenme güçlüğü çeken oğlunu özürlü gibi hissettirmemek için onun gibi davranmaya çalışan anne Karahan, oğlunun çevresi tarafından dışlanmaması ve yaşama sıkı sıkıya bağlanması için elinden geleni yaptı.

    Lavabo, yemek, toplumda davranış şekilleri ve konuşama gibi birçok davranışı oğluna öğretirken oldukça zorlanan Karahan, Mehmet Fatih'i vücut gelişimi için 7 yıl önce Konya Büyükşehir Belediyesi Yüzme Takımı'na kaydettirdi.

    İlk başlarda sudan çok korkan Mehmet Fatih Karahan, bu korkusunu yine annesi ile hocası İsa Çağlar ve Takım Başkanı Cevdet İşbitirici sayesinde yenince, başarılara imza atmaya başladı. Bugüne kadar kentte girdiği ferdi müsabakalarda 4'ü altın olmak üzere 20'ye yakın madalyası bulunan Mehmet Fatih, en son Mersin'de yapılan Özel Sporcular Spor Federasyonu Türkiye Şampiyonası'nda şampiyon olmayı başardı.

    Konya Valisi Aydın Nezih Doğan'da, Mehmet Fatih'i altınla ödüllendirdi.

    -''O BİZİM İÇİN ÇOK ÖZEL BİR ÇOCUK''-

    Anne Adalet Karahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugüne kadar down sendromlu oğlu Mehmet Fatih'in yaşıtlarına göre gelişimini tam olarak sağlayabilmesi için uzmanların verdiği bilgiler doğrultusunda ailece ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını söyledi.

    Yüzme sporu sayesinde Fatih'in bambaşka bir görüntüye kavuştuğunu, tüm sağlık problemlerini unuttuğunu belirten Karahan, ''Oğlum başarılarını gördükçe toplumla daha çabuk kaynaştı. İlgi ve şefkat engellerin tamamını ortadan kaldırdı. Oğlumdaki gelişme bizi çok sevindiriyor. Ben belki Fatih ile ilgilenirken 10 çocuk büyütmüş gibi oldum. Ancak o bizim için çok özel bir çocuk. Kulüp başkanı ve hocasının oğluma verdikleri desteği unutmamız imkansız. Çünkü oğlum artık sorumluluk bile alıyor'' diye konuştu.

    Karahan, ailelerin bu tür özel çocukların toplumdan dışlanmaması için gereken ilgiyi göstermeleri gerektiğini de dile getirdi.

    Mehmet Fatih Karahan ise yeni başarılara imza atarak kendi gibi down sendromlu çocuklara örnek olmak istediğini kaydetti.

    Konya Büyükşehir Belediyesi Spor Takımı Başkanı Cevdet İşbitirici de Mehmet Fatih gibi çocukları sporla gelişimlerini sağlamak için bir takım çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

    Yakında milli takıma seçilmesine kesin gözüyle bakılan Mehmet Fatih'in gösterdiği başarının göğüslerini kabarttığını anlatan İşbitirici, sorumluluk almayı çok iyi beceren sporcularından daha büyük başarılar beklediklerini söyledi.

    -ANNENİN VERDİĞİ MÜCADELE SAYESİNDE-

    Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emre Atabek, down sendromunun genetik bir bozukluk olduğunu ifade etti.

    Down sendromu olan Mehmet Fatih Karahan'da da hastalığa bağlı zeka geriliğinin bulunduğunu anlatan Atabek, şunları kaydetti:

    ''Annenin verdiği mücadele sayesinde genç sporcu sosyal yönden gelişmiş durumda. Bu çocuklar ilgi gösterilmediğinde içine kapanık oluyor, uygunsuz davranışlarda bulunabiliyorlar. Bunlar saldırganda olabiliyor. Bu tür çocuklar belki başarılarının çok farkında olmayabilirler ancak çevrelerinde gördükleri iltifatlar onların başarılarına katkı sağlayabilir, gelişimlerini hızlandırabilir.''

    aa


  6. dua36330655.jpg

    BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ:

    Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile,

    bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.

    Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim...

    BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ:

    Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe,

    doldursun sarsın çevremi.

    Hatta düşmanlarımı da sevebileyim...

    BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ:

    Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim

    doğanın koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki,

    mutluluğu başkalarına da götürebileyim...

    BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ:

    Düşünebileyim, konuşabileyim.

    BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ:

    İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür

    edenlere;

    bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim.

    BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:

    İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim.

    BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:

    Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için

    karamsarlığa düşmeyeyim, herşeyden aklanmış olarak yaşama

    yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim.

    BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ:

    düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, varolduğum şu

    anda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim.

    BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ :

    Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven,

    o düzeyde de sevilen bir kişiydi " diye konuşsanlar ve ben de huzur içinde

    olabileyim.

    BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:

    Birgün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem;

    bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise

    elimi durdurabileyim.

    BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:

    Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim....

    Amin...
    smile.png