yarali kalp

Üye
  • İçerik sayısı

    1.293
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    6

yarali kalp kullanıcısının paylaşımları

  1. Bazı vakalar acil servislerde tedavi edilmeye başlandı! Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun son raporu, bilgisayar kullanımına bağlı hastalıklar ve internette çocukları bekleyen tehlikelere ilişkin çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. İşte 7 bin 400 çeşit hastalığa yol açan bilgisayar kullanımıyla ilgili detaylar... Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) hazırladığı “Bilgi Güvenliği: Riskler ve Öneriler” başlıklı raporda yer alan ilgi çekici tespitlerin bir kısmı şöyle: Sadece bilgisayar kullanımına bağlı olarak literatüre giren yaklaşık 7 bin 400 adet yeni hastalık türü ortaya çıktı. Bazı bilgisayar vakaları ABD’de acil servislerde tedavi edilmeye başlandı. Bu tür sitelere girilmesini engellemek için filtre programları geliştirilmesine rağmen, bu, kesin çözüm değil. Bilgisayarların monitörünün kapıya dönük olması, kişisel odaların kapısının açık olması, cihazların ortak kullanılan alanlara yerleştirilmesi de etkili. ÖDEV YAPARKEN PORNO! Çocukların yaklaşık yüzde 80’i porno ile ilk olarak ödev yaparken karşılaşıyor. Telefono Acrobaleno Uluslararası Gözlem Grubu’na göre 2009’da pedofili (çocukların cinsel istismarı) vakalarında yüzde 16.5 oranında artış gözlendi. Dünyada, bir günde 135 adet pedofili içerikli yeni site yayın hayatına başladı. 2009’da 49.393 pedofil saptandı. Bir pedofili sitesi, 100 bin pedofili eğilimli kişinin dikkatini çekiyor. Pedofili sitelerine en fazla rağbet yüzde 60 ile Avrupa ülkelerinde görülüyor. ABD, Almanya, Rusya ve İngiltere önde gelen ülkeler arasında... Dünyada çapında pedofili hastaları internette resim, video ve iletişim avında. Raporda, porno sitelerde gezinmenin veya porno izlemenin depresyon, anksiyete, stres ve korku gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıklara yol açtığı belirtildi. Olcay Aydilek- Gazete Habertürk
  2. Susacaklarım B/aşkaydı

    Bismihu… … susacaklarım b/aşkaydı… içimin kalabalığında hüküm giymişken ve s/aklamak isterken sancımı ve sus/amışken bir düş/e… … düş/tüm… en kanayan y/anıma sığınırken.. düş/tüm.. matem havasına bürünmüş susuşlarımı sunacakken yar(sız)lığıma… … ellerimi saracak hüznümü s/aklayacak y/ansız bir düşe muhtacım şimdi………! … satır aralarına gizliyorum birikmiş pişmanlığımı… en içli ağıtlara yaslanıyorum bakışlarım nem kokuyor rutubetli… siyaha boyanmış… Araf simsiyah…! günceme siyah düşler bulanıyor karanlık hırpalıyor ruhumu… … sözlerim d/üşüyor… Meryem iffetle susuyor gözlerim susuyor… … Ey yar..! ‘susacaklarım var sana’ duy/ma beni….! Nar-ı Sufi – Halil Başkal – Buselik Taksim
  3. Ya Aşk Ağlarsa

    Sen gidersen umudum gider ağlarım, Sen gidersen gururum gider yanarım. Yaralı ceylan bakışlarım yaralı kalır, Masal biter yürekte ya aşk ağlarsa. güzel bir şiirdi teşekkürler...
  4. Özürlüler İçin Alındı, Müdürün Makam Otosu Oldu..!

    Bencede burası Türkiye
  5. Ellerini oynatmaya başladı. Türkiye'de ilk kez çift kol nakli yapılan Cihan Topal'ın(28) sağlık durumu iyiye gidiyor. Fizyoterapi alan ve ellerini hafiften oynatmaya başlayan Topal'ın 15 gün sonra taburcu edilmesi bekleniyor. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi'nde çift kol nakli olan Cihan Topal'a, bir haftadır fizyoterapi ve rehabilitasyon tedavisi uygulanıyor. Sol elinin başparmağını oynatmaya başlayan Cihan Topal sağlık durumunun iyi olduğunu söyleyen Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ömer Özkan, "Tedavi süreci çok iyi gidiyor. 15 gün sonra taburcu etmeyi planlıyoruz." dedi. AÜ Hastanesi Uzman Fizyoterapisti Kadriye Tombak da Cihan Topal'a cerrahi tedavi sonrasında erken dönem rehabilitasyon programına başladıklarını söyledi. Tombak, şöyle devam etti: "Bilekleri de hafif hareketler yapmaya başladı. Parmak hareketlerinin en kısa zamanda arttırılması için uğraşıyoruz. Şu anda Cihan Topal'ın elleri ve kolları için minimal kas hareketlerini yaptırmaya başladık. Rehabilitasyon programı yaklaşık 1,5 yıl sürecek." Türkiye'de aynı anda çift kol nakli yapılan ilk kişi olan Cihan Topal, ağrıları olmadığını ve her şeyin yolunda gittiğini belirterek, "3 yaşındaki kızım Necile'nin elinden tutmayı, eşimle el ele gezmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Evladının kollarını bana bağışlayan Fatih Demirel'in annesinin ellerini öpmek istiyorum." şeklinde konuştu. Aydın'daki trafik kazasında hayatını kaybeden Fatih Demirel'in iki kolu, 26 Eylül 2010 tarihinde Akdeniz Üniversitesi'nde Ömer Özkan ve ekibi tarafından Türkiye'de ilk kez yapılan ameliyatla, 2 yıl önce tarlada çalışırken iş kazasında her iki kolunu dirsek hizasından kaybeden Cihan Topal'a nakledilmişti. Cihan
  6. Sevgi miiii Beğeni miiiii?

    Kişi sevdiğiyle olmak ister!. Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar!. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!. Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!. Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. “Sevmek” ise bundan çok farklıdır… Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin!. Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!… Yakınlık bile uzak gelir sana!… Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!.. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur!. Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!… Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!. Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler! Beğenen sahip olmak ister… Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna!. Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır!. Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla!. Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz!. Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!.. Beğeniyi, sevgi sanmıştır!.. Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!.. Oysa yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!. Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir… Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı… Fıtratından gelir sevgi!. Kulluğu sevmek üzeredir!. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever!… Beğenen karşılığını ister!. Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!.. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!.. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez!. Atamaz kendini ateşe!. Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!. Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür!.. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler… Beğenme bir tür “hobi”dir!… Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay!.. Sevgi bir ömür boyudur!… Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez!. Alıntı
  7. (Tartışma ) Tv.Dizileri Hayatımızın Yansımasımı?

    Ben konuyu masumlaştırmıyorum ki dikkat edersen sabunmuyorum da sadece gördüklerimi söylüyorum ... Benimde hoşlanmadığım birçok konu var izlemekten ar duyduğum ve zaplama gereği duyduğum ... Benim demek istediğim tek şey dizilerde yaşananlar tolumdada mevcut bu inkar edilemez maalesef ki gerçekler bunlar haber kanallarında hergüğün bir tecavüz hergün bir çocuk kaçırma hergün bir aile yıkımı şiddet cinayet bunlar gerçeği tolumun ve dizilerde bunu anlatıyor ... Ayrıca hepsini bir kefede tutmamak gerekli mesela çok güzel dini içerilkli ve insanı rahatlatan dizilerde var.. dediğim gibi seçim bize ait bu konuda özgürüz ister onu izleriz ister diğerini.. Tek yapmamız gereken ders çıkarılır yanını bulmak bence...
  8. (Tartışma ) Tv.Dizileri Hayatımızın Yansımasımı?

    tmm da seçme ve izleme konusun da özgürüz değilmi o halde bizde evimize ailemize uyugun bulduğumuzu izleriz ... Hem bu dizilerde bulunan kahramanların hepsi toplumda aramızda dolaşıyorlar hadi ekrandan koruduk çocuklarımızı ve kendimizi ye toplum içerinde nasıl koruyucaz ?
  9. İşte Emeklilerin Zamlı Maaşları

    En Düşük Maaş Alanlara Yıllık Ne Kadar Zam Uygulanacak? Emekli maaşlarına yapılacak zam oranlarının duyurmasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, hangi emeklinin ne kadar alacağını belirten yazılı bir açıklama yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer yaptığı yazılı açıklama ile kimin ne kadar zam alacağını içeren tabloyu da vatandaşlarla paylaştı.. Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir ve aylık alan 4/a (SSK) ve 4/b (Bağ-Kur) kapsamındaki emekli, dul ve yetimlere 2011 yılı Ocak ödeme döneminde, emeklilerimizin aylık seviyeleri göz önünde bulundurularak, düşük aylık seviyelerine daha yüksek oranda artış sağlamak üzere 1.500 TL'ye kadar aylık alanlara seyyanen 60 TL ve bu tutarın üzerinde aylık alanlara da % 4 oranında artış yapılması, 2011 yılı Temmuz ödeme döneminde de %4 oranında aylıkların tekrar artırılması öngörülmektedir. Bu dönemler için belirtilen oranlar, gerek 2010 yılı ikinci altı ayda gerekse 2011 yılı birinci altı ayda gerçekleşecek tüfe oranına bakılmaksızın yukarıda belirtilen %4 oranındaki artışı içermektedir. Yapılması öngörülen bu artışlarla, dosya bazında emeklilerimizin aylık türleri ve aylık dilimleri itibariyle, ek ödeme dahil ellerine geçecek tutarlar ve artış oranları şöyle olacak; Hürriyet
  10. (Tartışma ) Tv.Dizileri Hayatımızın Yansımasımı?

    Ben ahlaklı demiyorum ki bi çoğu ahlak dışı ama tolumdada bunlar mevcur Zahid
  11. Tüm dünyada en başta gelen sağlık sorunu keseye de zarar veriyor... Dünya genelinde 2000 yılında diyaliz tedavisi gören kişi sayısı bir milyon iken, bu sayı 10 yıl içinde iki katına çıktı. Uzmanların verdiği bilgiye göre, dünyada son on yıllık süre içinde diyaliz tedavisi için toplam bir trilyon dolar harcama yapıldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Ecder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kronik böbrek yetmezliğinin tüm dünyada en başta gelen sağlık sorunları arasında yer aldığını ve son yıllarda giderek artış gösterdiğini söyledi. Dünyada diyaliz tedavisi görmekte olan hasta sayısının 2000 yılında yaklaşık 1 milyon olduğuna dikkati çeken Ecder, ''Aradan geçen 10 yıl içinde bu sayı iki katına çıktı. Bu on yıllık süre içinde diyaliz tedavisi için toplam bir trilyon dolar harcama yapıldı. Her on yılda hasta sayısının iki katına çıkışı devam edecek olursa, ilerleyen yıllarda ekonomik açıdan iyi düzeyde olan ülkeler bile hastalarının tedavilerini sürdürmekte zorlanacaklardır'' diye konuştu. Ecder, bu nedenle konu ile ilgili olarak tüm dünyada acil önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri arasında ilk sırada diyabet, ikinci sırada ise hipertansiyonun yer aldığını ifade eden Ecder, kronik böbrek hastalarının kalp ve damar hastalıkları açısından yüksek riskli hastalar olduğuna dikkati çekti. Ecder, kronik böbrek yetersizliği olan hastaların önemli bir kısmının, diyaliz aşamasına ulaşamadan kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, Türk Nefroloji Derneği'nin verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 50 bin hastanın diyalize bağlı yaşadığını ifade etti. -''HER 6-7 ERİŞKİNDEN BİRİ BÖBREK HASTASI''- Kronik böbrek hastalıklarının genellikle çok sinsi bir şekilde seyrettiğini vurgulayan Ecder, bu nedenle birçok hastada tanı ve tedaviye geç kalındığına işaret etti. Ecder, şunları kaydetti: ''Türk Nefroloji Derneği tarafından 23 ilde 10 bin 750 erişkinin katılımı ile yapılan ve 2009 yılında sonuçlanan 'CREDIT' çalışması, Türkiye'de erişkinlerin yüzde 15.7'sinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı varlığını göstermiştir. Bu oran, ülkemizde yaklaşık 7.5 milyon kronik böbrek hastası bulunduğunu, yani her 6-7 erişkinden birinin böbrek hastası olduğu anlamına gelmektedir.'' Prof. Dr. Ecder, kronik böbrek hastalığında, şeker, hipertansiyon, kalp-damar hastaları ile ailesinde böbrek hastalığı öyküsü bulunan kişilerin yüksek risk grubunu oluşturduğunu ifade ederek, yaşlıların da risk altında olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Kronik böbrek hastalığı için risk faktörlerini tanımlamanın, yüksek risk grubundaki kişilere yapılacak tarama testleri ile hastalığın erken evrede saptanması ve ilerlemesinin engellenmesine olanak vereceğini belirten Ecder, ''Bunun yanı sıra risk faktörlerini ve böbrek hastalığı gelişimini azaltmak için toplumun sağlıklı yaşam değişiklikleri yönünde eğitilmesini sağlayacaktır'' diye konuştu. Ecder, kronik böbrek hastalığından korunmak için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek artan obezite ile mücadele ve çok fazla miktarda tüketilen tuzun kısıtlanması için önlemler ile hastalığın görülme sıklığının düşürülebileceğini söyledi. Kan basıncının düzenli olarak ölçülmesiyle idrar tahlili yapılması gibi basit tetkiklerle kronik böbrek hastalığının erken dönemlerde teşhis edilebileceğine dikkati çeken Ecder, erken evrelerde tanı konulması ile hem kronik böbrek hastalığına özgün genel önlemler, hem de altta yatan ya da eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımları ile hastalığın ileri evrelere doğru seyrinin yavaşlatılabileceğinin altını çizdi. AA
  12. (Tartışma ) Tv.Dizileri Hayatımızın Yansımasımı?

    Zahid elbette ki kötü yönleride çok ve hatta çok çok ama bunlar yaşamda yokmu ? Ben zaten anlayana ders niteliğde var dedim ama anlamıyanın gözünede soksan zorrrr ....
  13. Bu yöntemle felç riski ortadan kalkıyor, çarpıntı şikâyetleri sona eriyor. KALP ritim bozukluklarının en sık rastlanan ve özellikle yetişkinlerde görülen türüne “atriyal fibrilasyon” adı veriliyor. Geçen zaman ve gerekli ilaçların kullanılmaması halinde kalbin içinde oluşan pıhtı, koparak beyne kadar gidip felce neden olabiliyor. Hastalık uzun dönemde doğru şekilde tedavi edilmezse, kalpte büyüme, kalp yetersizliği ve ölümle sonuçlanıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Adalet, balon ablasyon işlemini bir devrim olarak değerlendiriyor ve hastaların bir gün içinde evlerine dönebileceklerini söylüyor. YAKMA DEĞİL DONDURMA Kalp ritim bozukluğunun (at riyal fibrilasyon) tedavisinde son yıllarda girişimsel bir metot olan “ablasyon” kullanılıyor. Bu metodun hasta uyanıkken lokal anestezi ile yapıldığı belirtilirken, işlem sırasında kasıktan özel kateterlerle girildiği, kalbin elektriksel haritasının çıkarılarak ritim bozukluğuna neden olan alanın bulunduğu vurgulanıyor. Bu alan önceki yıllarda ısıtılarak (radyofrekans ablasyonu) tedavi edilirken, şimdi “cryo-ablasyon” yöntemi kullanılıyor. Bu yöntem, yakmanın aksine ritim bozukluğuna neden olan alanları eksi 60 dereceye kadar soğutarak hastaya şifa sağlıyor. İstanbulda ilk operasyonu gerçekleştiren Prof. Adalet, “Bu teknikte kalpte ritim bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olan alanlar (sol kulakçığa açılan 4 akciğer toplardamarının etrafı) balon kateterle soğutuluyor” diyor. İLAÇLAR YETERSİZ GELİYORDU Hasta Tayyar Kaleli’ye (54), 5 yıl önce kalp ritim bozukluğu tanısı konuldu. İlaçlar yetersiz gelince ritim bozukluğunun balon ablasyonla tedavi edilmesine karar verildi. Kaleli, “Balon ablasyonla tedavi olan ilk hasta oldum ve kendimi çok iyi hissediyorum” dedi. Ceyda Erenoğlu- Gazete Habertürk
  14. Sanma

    duygularını çok güzel ifade ediyorsun tebrikler hüseyin yüreğine sağlık...
  15. Bir Mavi Kuş Kainat...

    çok güzel bir şiirdi paylaşım için teşekkürler...
  16. Başlık Bulamadım)

    bedenim eksildi...ömrüm eksildi...ama ben yüreğimi eksiltemem ki!!! Bizler engelli olduk evet bedenimizin bazı kısımlarını kullanamıyor durumdayız ama yüreğimizde engelli olmadı ya çok güzel bir yazıydı Elifi anlamamız güç değil hepimizin genel duygularını yazmış yüreğine sağlık Elif diyorum... Paylaşım için teşekkürler canım...
  17. Geleceğin Liderleri Engelleri Sporla Aşacak..

    Engelliler her geçen gün spor dallarında ilgiyi ve başarıyı artıyor buda çok güzel bir durum en azından engellilerinde neleri başarabilir olduğunun kanıtı... Paylaşım için teşekkürler...
  18. Ellerini Kullanamayanlar İçin Mouse

    güzel bir buluş.. bilgi için teşekkürler Can...
  19. (Tartışma ) Tv.Dizileri Hayatımızın Yansımasımı?

    ben daha öncede bana sorduğun soruda toplumun dizilere yansıması olduğunu düşünyoyorum demiştim ve hala da öyle düşünüyorum... izlediğimiz birçok dizide günlük yaşantımızda karşılaştığımız olaylaın yansıması oluyorki bunlara örnek çok... mesela yaprak dökümünde ki Ali rıza bey ilk dönemlerde eşi ve çocukları tarafından sevilen sayılan biriyken şimdi engelli oldu ve eşi tarafından itilip kalkınmaya başladı bu bizlerinde yaşadığı bir olay... öyle bir geçer zaman ki dizisinde ( izlemenizi tafsiye ederim )bir aile reisinin ailesini ne denli bir bocalamaya sürüklediğini ve bu durumdan çocukların ne kadar yoğun etkiler altında kaldığının göstergesi ki bu tamamen günlük yaşamı yansıtıyor ve birçok ailenin kanayan yarası ... hele dizide ki küçük Osmanın feryadları insanın izleyipte ders almasına yetiyor... öğretmen Kemal dizisinde çocukların okul yaşamında ne gibi olaylar yaşadoğının ailelerin ilgili olunca nasıl olmayınca nasıl çocuklarına etkisi olduğunu ve okullarda zengin fakir ayrımında kıyafet yönetmeliğinin ne denli önemli olduğunun bir gösterges... son günlerde birde Fatmagül çıktı ki o zaten maalesef toplumda bu denli olaylarla ne kadar çok rastlasakta hergün bir yenisinin eklendiği ayrı bir konu... kısacası ben bu ve buna benzer birçok diziden izleyipte insanların ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum.... gerçeklerden kaçmaktansa...
  20. ABD'de Kök Hücreyle İlk Tedavi Denemesi

    Dünyada ilk kez resmen, insan embriyosundan kök hücreler kullanılarak klinik bir tedaviye başlandı. Şeker hastalığına tedavi bulunabilecek mi? İlgili Konular AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin Geron Corporation adlı şirkete omurilik rahatsızlıkları olan hastaların tedavisinde kök hücre kullanımına izin veren bir lisans verdikleri bildirildi.Amerika Birleşik Devletleri'nin Atlanta kentindeki bir hastanede doktorlar, deneme kapsamında kök hücrelerin, ağır omurilik rahatsızlığı olan bir kişinin tedavisinde kullanılacağını açıkladı.Denemeyi gerçekleştiren Geron Corporation adlı şirketin yetkilileri, bu tekniğin nihayetinde, felçli hastalarda sinir hücrelerinin yeniden canlanmasına yardımcı olabileceğine inanıyor.Kök hücrelerin göreviİnsan vücudundaki çoğu hücrenin sonradan değiştirilemeyecek bir görevi bulunuyor.Örneğin bir karaciğer hücresi, belli bir takım işlevlere sahip oluyor ve sonradan bir kalp hücresinin yerini alamıyor.Ancak kök hücreler farklı.Hala gelişim halindeki bu hücreler, vücudun herhangi bir yerinde nakledildiklerinde o bölgede istenen hücre olarak şekillenebiliyor.Bir kök hücre bölündüğünde oluşan her yeni hücrenin, kök hücre olmaya devam etme ya da başka bir tip hücreye dönüşme kapasitesi bulunuyor.Bilim adamları, kök hücrelerin bu özellikleri sayesinde, insan vücudu için birer "tamir çantası" olarak kullanılabileceklerine inanıyor.Uzmanlar, bu tekniğin Parkinson, Alzheimer, kalp, diyabet ve omurilik rahatsızlıklarına çözüm sunabileceği görüşünde.Kürtaj karşıtları ise insan embriyolarının kullanımını ve imhasını içerdiği için, tedavi tekniğine karşı çıkıyor.Amerikan hükümeti halen, kök hücre araştırmalarına federal bütçeden fon tahsis edilmesi için yasal bir mücadele veriyor.Ancak Atlanta’daki denemeye yönelik herhangi bir kısıtlama söz konusu değil çünkü deneme özel bir kuruluş tarafından gerçekleştiriliyor
  21. Felçlilerde Mesane Eğitimi

    Mesane ( İdrar kesesi); İdrarı uygun basınçlarda depolayan ve yeterli birikim olunca kasılıp idrarın boşalmasına yardımcı olan organdır. Nörolojik problemlerden dolayı ( Beyin ve omurilik hasarı, idrarı kontrol eden kasları yöneten sinirlerdeki bölgesel hasar gibi... ) bu işlev bozulur ve üriner sistemde ciddi problemler oluşabilir. Üriner sistemde bozulma, böbrek fonksiyonlarında bozulma, alt ve üst üriner sistemde enfeksiyon, istemsiz idrar kaçırma gibi olumsuzlukları önlemek için mesane eğitimi yapılır. MESANE EĞİTİM METODLARI 1-Kateterizasyon yöntemleri: Bir kateter yardımı ile mesaneye girilip idrarın boşaltılması işlemidir. Değişik uygulamaları vardır. Aralıklı kateterizasyon 1.Steril aralıklı kateterizasyon ( SAK ) 2.Temiz aralıklı kateterizasyon ( TAK ) Prezervatif ( kondom ) kateterizasyon Devamlı kateter uygulaması 2-Davranış terapisi; Hastanın 2-3 saatte bir tuvalete yada sürgüye oturup uyarı ile idrarını normal yoldan yapmaya çalışmasıdır. ( Uyarı için pubis kılları hafif çekilir ya da hafif masaj yapılarak idrar yapılmaya çalışılabilir. ) 3-Medikal tedavi 4-Cerrahi tedavi Prezervatif sonda kullanımı peniste bası yaralarına yol açabilir. Bası yaralarını önlemek için; <LI class=MsoNormal>Sonda sabitleyici bant cilde temas etmemeli <LI class=MsoNormal>Sondayı sabitlemek amacı ile penis fazla sıkılmamalı <LI class=MsoNormal>2 günde bir sonda değiştirilmeli her gün kızarma, morarma, yara açısından kontrol edilmelidir. Devamlı Kateterizasyon Uygulamasının Sakıncaları; Üriner sistem bozuklukları Üriner sistem enfeksiyonu Mesane kanseri riskinin artması Böbrek taşı · Psikolojik ve sosyal travmaya sebep olabilir. Bu sakıncalarından dolayı kateter uygulaması gereken hastalarımıza aralıklı kateterizasyonu, yani belli aralıklarla ( 3-6 saat gibi ) kateter ile mesaneye girilip idrarın boşaltılmasını öneriyoruz. Ev ortamında kateter uygulamasını steril yapmaya gerek yoktur. Bu yüzden ev ortamında daha pratik ve ekonomik olduğu için temiz aralıklı kateterizasyon uygulanmalı Malzemeler; Nelaton sonda İdrar torbası Islak mendil Steril kayganlaştırıcı jel ya da kaynamış soğumuş su Kateter seçimi Bayan hasta; 12 – 14 – 16 - nolu Erkek hasta; 12 - 14 – 16 nolu Çocuk hasta; 6 – 8 – 10 nolu alıntı
  22. Hic Böyle Namaz Kıldınız mı ?

    hayır diyen çok azdır herhalde.. fazla söze gerek yok!hersey ortada! hz.Ali EFENDİMİZ öyle bir huzuru kalp ile namaz kılarlardı ki bütün dünya alt üst olsa (dünya yıkılsa )hiç haberi olmaz (duymaz)dı. Hz. Ali(r.a)Efendimiz menkıbelerinde denilir ki bir harpte hz.ALİ efendimiz mübarek ayağına bir ok gelmiş okun demir kısmı kemiğe işlemiş (saplanmış)tır.bu yüzden okun demirini çekip çıkaramadılar .Bir cerrah bulup getirdiler.Cerrah demiri görünce H. Ali efendimize : -Size aklı gideren bayıltıcı bir ilaç vermeli ki ancak o zaman bu demiri çekip almak mümkün olur .Yoksa bunun ağrısına tahammül edilemez dedi. Emirül'Mü'minin (Mü'minlerin emiri -Halifesi ) Hz.Ali(R.A) Efendimiz : -Bayıltıcı ilaca lüzum yok. Biraz sabredin namaz vakti gelsin namaza durunca çıkarırsınız buyurdu. Namaz vakti geldi.Hz.Ali(R.A) namaza başladı. Cerrahda E-mirül'Mü'minin Hazretlerinin Mübarek ayağını yarıp demiri çıkardı. Yarayı sardı. Hz.Ali (R.A) namazını bitirince Cerraha demiri çıkardın mı? buyurdu.Cerrah: -Evet çıkardım efendim dedi.Hz.Ali(R.A) Efendimiz : - Ayağımdaki demiri çıkardığınızı hiç duymadım buyurdu. Rabbim bizleri hz. Ali gibi Namaz kılanlardan eylesin!
  23. 42 yaşındaki kadın, 20 yıl önce dondurulan embriyodan sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. LONDRA - Sıradışı doğum haberini İngiliz gazetesi Sunday Times duyurdu. 42 yaşındaki ismi açıklanmayan İngiliz kadın, on yıl boyunca tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak istedi ancak başarısız oldu. Süreç mutlu sonla bitti ve dondurulmuş embriyoyla mayıs ayında 3.15 kg ağırlığında bir bebek dünyaya getirdi. Institute for Reproductive Medicine’da yapılan tedavide, bir başka kadının 20 yıl önce bir günlükken dondurttuğu beş embriyodan biri kullanıldı. Embriyonun sahibi olan annenin, kendi tedavisi başarılı olunca onları bağışladığı açıklandı. 20 yıl donmuş halde kalan embriyolardan ikisi, yeni annenin rahmine yerleştirilmeden önce iki gün laboratuvar ortamında büyüdü. Ancak sadece bir tanesi hayatta kaldı ve dünyaya geldi. 2006 yılında İspanya’da bir kadın 13 yıl dondurulan embriyodan bebek dünyaya getirmişti. Embriyoların 40 yıla kadar dondurabileceği sanılıyor. GEÇ YAŞTA ANNE OLMA UMUDU Bu gelişmeyle kadınlar geç yaşlarda, gençliklerinde dondurttukları embriyolardan çocuk dünyaya getirebilecek. Ayrıca kemoterapi tedavisi yüzünden anne olma şansları azalan kadınlar da yumurtalarını saklayarak bebek sahibi olacak. kaynak
  24. Türk Telekom’un 2009 yılında başlayan ilköğretim okulları, lise ve dersanelerdeki 7000’i aşkın ankesörlü telefonla şehir içi 1 dakika bedava konuşma kampanyası 2010- 2011 eğitim öğretim yılı sonuna kadar devam edecek. Uygulamaya girdiği günden bu yana okullardaki konuşma trafiğinde 12 kat artış sağlayan kampanyadan, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı yurtlar da yararlanabilecek. Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom, Türkiye çapındaki ilköğretim okulları, lise ve dersanelerde uyguladığı şehiriçi 1 dakika bedava konuşma kampanyasının süresini 2010- 2011 eğitim öğretim yılı sonuna kadar uzattı. 2009 yılı Mart ayında 7000’i aşkın ankesörlü telefonda uygulamaya giren kampanya kapsamında öğrenciler, okullarındaki ya da dersanelerindeki telefonlardan kartsız ve ücretsiz şehiriçi 1 dakika bedava konuşabiliyorlar. Kampanyaya bu yılın Şubat ayında dahil olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı yurtlarda da kampanya uzatması uygulanacak, söz konusu yurtlar da 1 dakika bedava konuşma kampanyasından faydalanmayı sürdürebilecekler. Türk Telekom’un okullarda bedava konuşma kampanyası, başladığı günden bu yana büyük ilgi görüyor. Kampanya süresince okullarda gerçekleşen konuşma trafiğinde 12 kat artış yaşandığını belirten Türk Telekom Pazarlama ve İletişim Başkanı Erem Demircan şunları söyledi; “Okullarda, dersanelerdeki ankesörlü telefonlarda hayata geçirdiğimiz ücretsiz konuşma kampanyası, öğrencilerin özellikle aileleri ile görüşmeleri için önemli bir kolaylık sağlıyor. Kampanyamız kısa sürede öğrenciler tarafından benimsendi ve geçen yıl Mart ayından bu yana kampanyanın uygulandığı okullarda, dersanelerde toplam konuşma trafiği yaklaşık 12 kat arttı. Bu önemli artış kampanyamızın öğrencilerin önemli bir gereksimini karşıladığının bir göstergesi. Yoğun ilgi üzerine kampanyayı uzatma kararımızın öğrencileri sevindireceğine inanıyoruz. Türk Telekom olarak eğitime desteğimizi yeni kampanyalar, uygulamalarla sürdüreceğiz.” kaynak