yarali kalp

Üye
  • İçerik sayısı

    1.293
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    6

yarali kalp kullanıcısının paylaşımları

  1. Yaralı Kalp'ten Seçme Şiirler...

    SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Binmediğim hiç bir otobüs Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum. ALINTI....
  2. Aşka Dair Ne Varsa....

    AŞKA DAİR NE VARSA Hep hayallerle yaşamayı arzu ediyorum. Çünkü hayallerime kimse karışmıyor, Hep hayallerimde seviyor, seviliyorum Aşka dair ne varsa hepsini orada tadıyorum .. Dostluklar bile artık sahte, ikiyüzlü oldu, Şimdiki güller eskisi gibi kokmaz oldu, Sevgi diye açtığım mektuplar kahır doldu, Aşka dair ne varsa hepsini orada sanıyorum .. Sevdim hep, sevmediğim olmadı şu cihanda, Verdim hep, vermediğim olmadı bu alemde, Yazdım hep, yazmadığım olmadı bu hayatta, Aşka dair ne varsa hepsini orada biliyorum .. Biliyorum yine bana küseceksin bir bahaneyle, Seviyorum diyeceksin belki önünde bir sananeyle, Kor ateş düşen yüreğime gel bir derman eyle, Aşka dair ne varsa hepsini orada yazıyorum .. Hayal deyip sakın sevgini esirgeme yüreğinden, Gün gelir elbet gerçek olur inanarak sevdiğinden, Sen de içersin Tanrıdan dilerim benim içtiğimden, Aşka dair ne varsa hepsini orada yaşıyorum .. 26.03.2002 Ankara. Cafer Tayyar ÖZKAN
  3. Kavuşursak Biteriz Biz...

    Kavuşursak biteriz biz, Biz mutlu sonlar katiliyiz. Kavuşursak biteriz biz. Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz. Herkesin bildigi bir aşk, Herkesin attığı bir imza Herkes gibi değiliz biz. Belki biraz serseri, Belki biraz deliyiz, Ama kavuşursak biteriz biz. Pervane böceğinin mum alevine sevdası Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz Yanar ama su içmeyiz Etrafında döner, ateşle dansederiz. Bize kimseden zarar gelmez, Biz zararı ancak kendi kendimize Veririz. Severiz, özleriz, Aşktan ölsek kimseye söylemeyiz. Biz artık biz değiliz. Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde Ama bedenen kavuşursak biteriz biz. Melekler bize aglar, biz halimize güleriz. Onu bilir, onu söyleriz, Kavuşursak biteriz biz. Iki sınır Ülkenin Dikenli telleriyiz, Dokunursak kanar ellerimiz. Kimselere söylemez gizli gizli severiz Ama kavuşursak biteriz biz. Bir kor var içimizde yanan, Onu küllendiremeyiz. Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz. Bir aşk var bizi biz yapan, Kavuşursak biteriz biz. Biz herkes gibi değiliz. İstedeğimiz zaman gelip, İstediğimizde gidemeyiz. Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz. Ne bir filmdeki mutlu son, Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz. Sadece özlemle severiz, Ve kavuşursak biteriz biz. Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık. Artık her aşk her ağızda sakız. Biz onu aşıktan daha yakınız aslında birbirimize. Belki ayrı şehirlerdeyiz, Ama her gece aynı mehtapta buluşur, Yağmur yağarsa, çıkar, Aynı yağmurun altında ıslanırız. Bu aşkı ancak biz biliriz. Şiirleri güvercinlerin kulagina fısıldar, Mektupları suya yazarız. Biz belki ayrıyız, Ama her gün aynı geceyi sabahlarız. Melekler bize aglar, biz halimize güleriz. Onu bilir onu söyleriz. Kavuşursak biteriz biz. UĞUR ARSLAN..
  4. Beni Sev(m)iyor Musun?

    çok güzel bir paylaşımdı teşekkürler canım....
  5. Ördeği taklit ederek yürümeye başladı google_protectAndRun("render_ads.js::google_render_ad", google_handleError, google_render_ad); İngiltere'nin Devon şehrinde tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan 4 yaşındaki Finlay Lomax isimli çocuk, ördek yavrsunu taklit ederek tekrardan yürümeye başlayarak herkesi şaşırttı. Doğduktan kısa bir süre sonra serebral palsi teşhisi konulan Lomax, ailesinin eve aldıkları ördeği taklit ederek yürümeye başladı. Lomax'ın ilk başlarda ördeğin yürüyüşünü incelediğini dile getiren çocuğun 29 yaşındaki annesi Becci, "Oğlumun yürüdüğünü gördüğümde gözlerime inanamadım. Tıpkı ördek gibi yürümeye çalışıyordu ve birkaç denemeden sonra başardı" açıklamasında bulundu. Doktorların Lomax'ın geçirdiği hastalık yüzünden bacakta bulunan kasların eski gücünde olmayacağını ve bu yüzden yürümesinin zor olacağını öne sürdüklerini belirten hukuk öğrencisi anne, "Oğlumun yürümesini bir ördek yavrusu sağladı. Bu gerçekten bir mucize. Şimdi Lomax'la birlikte Küçük ördek yavrumuz Ming-Ming evin çevresinde yürüyüşe çıkıyor" şeklinde konuştu. Haber7
  6. Yaralı Kalp'ten Birkaç Seçme Aşk Hikayesi.....

    Aşk Dediğin Yoksulluktur AŞK DEDİĞİN YOKSULLUKTUR! Yoksunluktur aşk dediğin! Bir yanın eksik kalır geceler boyu, aldığın nefes yetişmez, sokak çocukları gibi dışarıda üşür yüreğin. Aşk Dediğin Yoksulluktur! Kaybetmektir aşk! Egonu, gururunu, kimliğini bir hırsızın ellerine gönüllü bırakmaktır. İsteyerek bencillikten vazgeçmektir. Omuzlarındaki tüm yükü atarak, avare gülüşlere uyanmaktır düş sabahlarında. Hiç fark etmeden nelerden vazgeçtiğini, cebinde, avucunda ne varsa dağıtmaktır. Aşk bir çeşit yoksulluktur. Mantığını kaybeder bedenin, kim ne derse gülümsersin. Hayattan kopmakla durmak arasında sendelediğinde ruhun, tam o anın içinde durur aşk dediğin. Kazanma ihtimalinin az olduğu bir kumar oyunudur aşk. Elindeki karta bakmadan rest çekmektir yaşama. Tüm zenginliğini, düşük ihtimale rağmen, hayatın ortasına sürmektir. Uğrunda bir ömür harcadığın özgürlüğünü hibe etmektir aşk dediğin. Başkasına ait küçücük bir kalbin içine sığmaya çalışmaktır. Köleliğe razı olmaktır. Gülümseyen bir çift dudağa, güzel bakan bir göze esir olabilmektir. Yani, aşk dediğin gönüllü hükümlülüktür. Olmayacak duaya amin demektir aşk. İmkansızı başaracağına dair şiddetli inançlara tutulmaktır. Kaç merdiveni üst üste koyarsan, mehtabı sevdiğinin kollarına çekebileceğini hesaplamaktır mesela. Ortak bir yıldız seçip, bulutlu gecelerde seni düşünmediğini sanarak ağlamaktır. Muhteşem şiirler yazdığına inanarak, tüm sevdiklerini esir etmektir, yüreğinden başka yere bağlanamamış kelimelere. Uykusuzluktur aşk dediğin! Yalnızken onu düşünmekten kapanmayan gözler, sabah ezanlarını duyarak sızar en sonunda. Sayısız geç kalışların açıklanamaz sebebidir. Birlikte olduğunda onu seyrederek bitirmektir geceyi ve çok uzun uyuyuşun içinden kalkmış gibi dimdik başlamaktır yeni güne. Sürekli dalgınlık halidir aşk. Kafanı yaslayarak hayallere daldığın otobüs camlarında izler bırakmaktır, ineceğin durağı kaçırarak. Yanından geçeni görmeden sokaklar boyu yürümektir. Kafanda duran gözlüğü, konuşurken elinde tuttuğun telefonu aramaktır. Zamanla kavga etmektir aşk. Yelkovanla akrebe küfür etmektir geçmek bilmez bekleyişlerde. Planlarını uyduramamaktır, hayat sürprizler yaparak değiştiğinde. Kendinden vazgeçmektir aşk dediğin. Yemeğin en güzel yerini ayırmaktır sevdiğin için. Onun yerine düşünmektir, onsuz kaldığın anlarda bile. Birini kendinden çok sevmektir, henüz kendini sevmeyi bile beceremediğin yaşam tünelinde. Hastalandığında bir sandalye üzerinde beklemektir sabaha kadar. Her acısını kalbinde misliyle hissetmektir. Aşk dediğin yoksulluktur. Bedenini, ruhunu, kalbini emanet ederek başkasına; düşler bahçesinin çiçekleri ile avunmaktır. Kendin olmaktır aslında,özüne dönmektir. Vazgeçmektir hırslardan, cezalardan, çekişmelerden. Sadece güzel olana dayandırıp yaşamı, her mevsimin tadını çıkarmaktır. En değerlisi, aşk, bir kalbe sevmeyi öğretmektir. ALINTI.....
  7. Yaralı Kalp'ten Birkaç Seçme Aşk Hikayesi.....

    İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış sabahındaseni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığındışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam… Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam… Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüpbana baktığını hissediyorsam… Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa… İçtiğim çayın şekerisigaramın dumanıkahvaltımın her lokması sen oluyorsan… Sokakta bana bakan her insanyüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa… Sevdiğin şarkı sözleriyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam… O şarkı sözlerinın her sözüne seninle ilgili ayrı bir anlam yüklüyorsam… Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünlebir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam… Ve o enerjiyle günlerce hiç durmadan çalışabileceğimi duyumsuyorsam… Gün boyu saatleridakikaları sayıp ’neden geçmiyor bunlar’ diye hayıflanıyorsam… Ve hep seninle buluşacağımız anı bekliyorsam… Kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam… Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüyorsam… Seninle ilgili planlar yapıyorsam… Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntının üzeride dakikalarca düşünüyorsam… Yıllardır sevgililerin kullandığı klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam… Yinede bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam… Sevgimin coşkusunu sana yansıttığımda senin de bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam… Kahkahanın en güzelini seninle atacağımıyemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi seninle düşünüyorsam… ‘hayatının en anlamlı şeyi ne’ diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam… Sen benim için VAZGEÇİLMEZ olmuşsun demektir!!! Ilik bir rüzgar esti Nereden geldi bilmiyorum… nereye gidiyorsun diye sordum.. Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin.. Çünkü özlenen bir tek sendin… Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam çok üzücü; Ama asil ümitsiz durum; Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir… Hiç yüz vermedim günese bugün.. Resmini gösterip hava attim çiçeklere.. Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine… Bir de SENI SEVIYORUM diye bagirdim duydun mu? Hayalin hafizamdan silinene kadar Izdirabin saçlarim dökülene kadar Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim… Sen hiç Bugulanmis cama “SENI SEVIYORUM” yazip Harflerin arasindan disariyi seyrederek Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi?? Seni ne yagmurlar seller koparabilir kalbimden Ne de deli gibi esen firtina Çünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana.. Kulaklarim sessizlige gözlerim sensizlige Gönlüm katlanirsa derde Anlami yok yasamanin.. Nefes almak bosuna.. Senin olmadigin yerde … Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken Düslere daldigin bir gecede Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa Gelecek sana onlari yasatsin… Içinde öyle UMUT tasi ki Onu senden kimse alamasin. Gözlerin hep gülsün mutlulugu hep sende arasinlar. Ama onu kalbinde öyle sakla ki Gerçekten isteyen bulsun… Her aya bakisinda beni hatirla Yildizlar gözlerine takilirsa Gözlerine baktigimi sakin unutma Bir yaprak düserse avuçlarina Ellerimdir sakin birakma…. Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz Sevinç gözyaslari kadar güzel Seven bir kalp kadar heyecanli Askin dokusu kadar masum Bir gül kadar gururlu olsun… Askin Kalbindeyse.. Mutlulugun elindeyse istedigin iki kelimeyse SENI SEVIYORUM… ALINTI..
  8. Yaralı Kalp'ten Seçme Şiirler...

    GÜLÜM......EY GÜLÜM gül dalında güzeldir.. sevda yürekde... hasret özlemde gizlidir...sıla gurbette... söz sevene yakışır.... duygulu gönüllerde... ıssız çöller cennet olur... aşkı bilene..... gülüm..... göz yaşı huzur olur...sızlayan yüreklerde karanlık olmaz...... yıldızlı gecelerde.... her bulutlu günün ardından güneş dogar... bir damla suyla.... kuru çöller coşar... gülüm...... kendini bilmen gerek..sevdana ölmen... ulaşılmasada yemen..ıragı yakın etmen.. yanındadır uzakda degil..sev yeterki gönülden... bırakma isyana...sahip çık aşkına sen.... gülüm...... yaşamayı sevdiren..yürege hayat veren... heycanla ırmaklar gibi.. damarlarında dolaşan.. olurmuydu kıştan sonra.... baharı bekleyen.. sevgi olmadan severmiydi..sevilen.... düşün gülüm....... gönüldür gören....yüregine hükmeden kaybolup gitmekdir..mantıklı düşüncelerden ne beynin hükmeder ne de aklın... kapılmışdır birkere beden... gülüm.... hayat herzaman güzeldir..acılara ragmen.. budur hayatı.. sevda ile gönlünde görmen... ---------- ALINTI....
  9. Yaralı Kalp'ten Seçme Şiirler...

    Aşk Bir sevdayı yaşamak ne zaman suç oldu? Hangi yasa bir aşka ceza biçebildi? Hangi savcı aşkın yanlışlığını iddia edebildi? Hangi hakim kalemini kırıp aşkın ölmesine hükmedebildi? Şİmdi aşkı yargılamaya yeltenen tüm mahkemeleri reddediyorum ve aşkla ilgili bir kararı ben açıklıyorum... Dünyada yaşanmamış,yaşanan ve yaşanacak ne varsa hepsini aşkın önünde boyun eğmeye mahkum ediyorum... ALINTI...
  10. Demek Ki Aşkımız Yarına Kadarmış...

    çok güzeldi zeynep emeğine yüreğine sağlık...
  11. Siz Hiç Çorap Kokusunu Özledinizmi...

    Siz hiç çorap kokusunu özlediniz mi google_protectAndRun("render_ads.js::google_render_ad", google_handleError, google_render_ad); Bayram yerinde canlandırılırken kentin kurtuluşu ayakları kesilen gazi hiç düşünmeden değişir madalyasını çorap kokusuna… Sunay Akın’ın bu şiirini ilk okuduğumda, kanımın damarlarımdan çekildiği hissine kapıldım. Gözlerimi kapayıp biran kendimi o insanların yerine koymaya çalıştım. Nasıl bir histi, bir organın yokluğunu bedeninde taşımak. Hele bu organ her seferinde kendisinin olmadığını bir şekilde hissettiriyorsa, sanırım ilk akla gelenlerden birisi de çorap kokusu olsa gerek… Bir moral gecesinde karşılaşmıştım, bu cefakar insanlarla. Gözlerinde parlayan yaşama sevincin de, kırık bir aynada kendimi görüyor gibiydim. Paramparça süzülüyor bakışlarından yaşama sevinci. Sanki, bizlere acıyarak bakmayın der gibiydiler. Bizler ölmedik, yaşıyoruz. Üstelik eksikliğimizi görmezlikten gelerek… Oysa o moral gecesinde sahneye çıkan sanatçının söylediği şarkılara ritim tutturmak için, oturdukları tekerlekli sandalyeyi sağa sola çevirirken, insan ister istemez gözlerine bir damla yaşı hapsediyordu. Kim di bunlar? Nasıl olmuştu da, bir çift çorap kokusuna olan özlemlerini her seferinde saklamayı başarıyorlardı. İçlerinde kopan fırtına, onları görenleri içine alsa da, yine de mavi gezegen de nefes almanın keyfine varmaya çalışıyorlardı… Kim di bunlar… Nazım Hikmet’in dizelerinde rastladım bir de onlara; Onlar ki toprakta karınca suda balık, havada kuş kadar çokturlar. … En bilgin aynalara en renkli şekilleri aksettiren onlardır. asırda onlar yendi, onlar yenildi. çok sözler edildi onlara dair ve onlar için; zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur, denildi. Onlar ki; bu ülkeyi bölmeye çalışan emperyalist güçlerin maşalarına karşı kahramanca savaş vermiş insanlardı. Onlar ki; dağların burçlarında uykusuz yol alırken, sıcak yataklarında yatan yardakçılara rağmen, eksi 20 derecelerde gözlerini kırpmadan, vatan hainlerini gözlediler. Onlar ki; birileri saraylarda düğün yaparken, yürekleri üzerinde yavuklusunun al yazmasını taşıyor ve yılmıyor, kansızlara amansızca kurşun sıkıyorlardı. Ve hain pusu kurmaya başlayınca, toprağın biraz altına; bütün geleceklerini bir basımlık toprakta bıraktılar. Onlar ki; bu ülkenin unuttuğu Gaziler’di. Ama unutmayanlar da vardı, bu müstesna insanları. Türkiyede 2003 Mayıs ayında, Uluslararası Ampute Futbol Federasyonu (IAFF) kurallarına uygun olarak Karagücü Ampute Futbol Takımı çalışmalara başlamıştır. Bedensel Engelliler federasyonuna bu sporun Türkiye'de tanınması ve lig kurulması için gerekli başvurular yapılmış ve Federasyon 2004 yılı faaliyet programına alınmasına karar vermiştir. 27.05.2004-02.06.2004 tarihleri arasında Ukrayna'da yapılan Ampute Futbol Avrupa Şampiyonası'nda Karagücü Ampute Futbol Takımı Türkiye Ampute Futbol Milli Takımı olarak katılıp iki takım arasından 2 nci olmuştur. Karagücü Ampute Futbol Takımı Aralık 2004’te Ankara’da düzenlenen Ampute Futbol Milli Takım Seçmelerine 18 sporcu göndermiş, yine 18 sporcu ile Şubat 2005’te Ayvalık Ali Çetinkaya Rehabilitasyon Merkezinde düzenlenen Milli takım hazırlık kampına iştirak etmiştir. 11.08.2005 - 21.08.2005 tarihleri arasında Brezilya'da düzenlenmiş olan Ampute Futbol Dünya Şampiyonasında çoğunluğu Karagücü Ampute Futbol Takımı oyuncularından oluşan Ampute Futbol Türkiye Milli Takımı 5 nci olmuştur. Ampute Futbol, onlar için yaşama tutunabilecekleri bir dal olmuştu. Ampute Milli Takım Futbolcularından ikisine kulak kabartalım biraz; “Ben Adem Püskül. 10 Ekim 2002 tarihinde mayına basma sonucu yaralandım. Normalde sivil hayatımda yaptığım meslek İngilizce Öğretmenliğiydi. Osmaniye Yunus Emre İlköğretim okulunda İngilizce öğretmeni olarak görev yapıyordum. Sonra askerlik görevim geldi. Askerliğim, Şırnak Akçay 6. Piyade Tugay’ında yedek subay olarak çıktı. Görevimin sonlarına yaklaştığımda, [7 gün vardı tezkereme, dolayısıyla araziden dönmeme 1 gün vardı] mayın temizleme ve imha faaliyetlerinin başında, takım komutanı olarak görev yapıyordum. Son olarak son mayınımı da temizledim ve tek ayağımı orada bırakarak tezkeremi aldım. Bu durumda, düştüğümüz sıkıntıyı atlatmamızdaki en büyük olgulardan biri de Ampute futbol’dur. Ampute futbol; koltuk değneklerinin yardımıyla tek ayakla futbol oynamak. Yani hayatın bütün engellerine bağıra bağıra meydan okumak.” Ve bir başka milli futbolcumuz; “Ben İsmail TEMİZ. 1993 yılında askere gittim. 1994 yılında Şırnak Cudi Dağında mayına basma sonucu tek ayağımı kaybettim. 2003 yılında buraya tedavi amaçlı geldiğimde Albay Kamil Yazıcıoğlu hocamız, Ampute Milli takımında oynamayı teklif etti. Bana ilk söylendiğinde zaten bir ayağım var, bu futbolu nasıl oynarım dedim, diğer ayağımı da burada kırarsam acaba ne olur diye düşündüm. Sonra bir hevesle başladık. Ben hayatımda ilk kez topa burada vurdum. Anladım ki istenince oluyormuş” İlkokulda, öğretmenimiz büyüyünce ne olacaksınız diye bir yazı yazdırdı. Ben bütün sayfa boyunca sporcu olacağımı, futbolcu olacağımı, özellikle de Milli takım oyuncusu olacağımı yazdım. Bugün gerçekten de Milli takımın kaptanı olarak görev yapıyorum. İlkokul öğretmenimle de hala konuşuyoruz, o yazıyı sakladığını söylüyor” Ve Türkiye Şampiyonası bu yıl, 4-11 Mart 2007 tarihleri arasında, 7 takımın katılımıyla Trabzon’da gerçekleşti. Sadece satır aralarında kalan bu şampiyonaya, Gazilerimiz kendi dünyalarını sığdırdılar. Acaba hangimiz onların bu yaşama azmine tanık olmak için, onları izlemeye gittik yada gideriz… Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan bizler, bir alkışı bile esirgiyoruz onlardan… Ama vakit geç değil, yarınlar için Ampute Futboluna elimizden gelen desteği verebiliriz… Çorap kokusunu veremesek bile, bir alkışı fazlasıyla verebiliriz...
  12. Aşk....

    Aşk Ağlamaktır...Doktor değilim Acını dindiremem Yanan dokularını yenileyemem Ama dinlerim hüzünlerini Depremini,yangınını bilirim Terkedilmişliğin... Çilingir değilim Açamam kapattığın kalbinin kilitlerini Silemem paslı hatıraları üstünden Ama silerim göz yaşlarını Selini, boranını bilirim Kavuşamamazlığın... Ben hiçbirşey değilim Ama uzatırsan elini Dost kokusu bulaşmış ellerime Ve vefa bulaşmış yüreğime,yüreğini Paylaşınca duygu adına ne varsa sözlükte Anlayacaksın... Aşk hakedenlerin ardından ağl İbrahim Ethem Bingülamaktır aslında... ALINTIDIR.....
  13. Biten Aşkların Ardından Ağlanmaz...

  14. Rehabilitasyon için Nerelere gittiniz ? Neler uyguladınız?

    be kaza geçirdikten 2 ay sonra gataya tedaviye gittim ilk gidişimde oturma dengesine dahisahip değilken sheller takıldıktan sonra paralelde yürüyerek çıktım ve evde 3 ay geçirdikten sonra tekrar gataya yatış yaptım ve bu sefer hem fizik tedavi hem havuz tedavisi aldım bunların çok yararını gördüm bukezde uzun yürüme cihazı vr walkıra geçiş yaptım şimdi ev içerisine cihazlada olsa yürüyorum martta tekrar kontrole gidecem umarım daha iyi olabilirim...
  15. Doğum Tarihine Göre Kişilik Özellikleri

    1 temmuz 11 temmuz bu benim yaaa Düşünce gücü yüksek, sezgileri mükemmel derecede yoğun Bulunduğu alanı kötülüklerden arındırabilen, yenilikçi düşünebilen.[/font] Şüphelerini aydınlığa kavuşturabilen, kendini yenileyebilen Yüzeyde olanlarla yetinmeyen, araştırmadan güvenmeyen. Zihnini ve iradesini kendi gelişimi için odaklamasını bilen Güçlü iyileştirme gücü olan, güçlü olmayı, güvende olmayı önemseyen Paylaşım için teşekkürler..
  16. Thoracic (T) Seviyesinde Olanlar

    1 yıldır t8 paraplejiyim
  17. Thoracic (T) Seviyesinde Olanlar

    16 01 2009 tarihinde yüksekten düşme sonucu t10 t11 kırıklar oluşmuştu ve başarılı bir ameliyat geçirdikten sonra his seviyemin t8 olduğu söylendi ancak asla yürüme umudu verilmemişti yapılan ameliyatta oturabilmem için yapıldığı söylenmişti ben 2 ay sonra gataya yatış yaptım ve ilk seferinde söylenenlere inat sheller yardımıyla parelelde yürüyerek çıktım ve oturma dengemi geri kazanmış olarak sonra evde geçirdiğim 3 aylık bir aradan sonra tekrar gataya yatışım yapıldı ve walkırla uzun yürüme cihazlarıyla yürümeye başladım ve hala tedavim sürüyor derin duyular var fakat yüzeysel duyu solda t11 oldu sağda aynı ama olucak biliyorum olmasa bile oturamaz denilmesine inat şuan cihazlada olsa yürüyor olmak çok güzel ve özgürlüğün anlamı şimdi martta tekrar gataya kontrole gidicem umarım hayırlısı olur...