yarali kalp

Üye
  • İçerik sayısı

    1.293
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    6

yarali kalp kullanıcısının paylaşımları

  1. Müsait Bi Yürek Acısında İndirirmisin Beni

    Çok güzel bir şiirdi paylaşım için teşekkürler....
  2. Sevdiğiniz meyveye göre karakteriniz Çekingen olma ihtimaliniz çok yüksek; ancak güvenilir ve sözünün eri bir arkadaşsınız. Partnerinizi ince eleyip sık dokuyarak seçiyor; ve onu tüm kalbinizle seviyorsunuz. Anlaşmazlıkları ne pahasına olursa olsun engelliyorsunuz. Eğer en sevdiğiniz meyve muz ise, doğuştan sempatik, hoşgörülü ve şefkatli bir yapınız var. Utangaç bir insansınız ve sık sık özgüven eksikliğinizin kurbanı oluyorsunuz. İnsanlar sizin yumuşak yüzlü oluşunuzdan yararlanıyor. Elma Eğer en sevdiğiniz meyve elma ise, savurgan, fevri ve lafını sakınmayan bir insansınız; sert ve öfkeli bir yapınız var. Çok iyi bir organizatör olmasanız da, bu iyi bir lider olmayacağınız anlamına gelmiyor.Hızlı karar verme ve ileriye dönük adımlar atmada çok iyisiniz. Seyahat etmekten hoşlanıyorsunuz. Partnerinizle beraberken gözleriniz ışıldıyor. İçinizdeki yaşama sevincini hiç söndürmüyorsunuz. Kiraz Eğer en sevdiğiniz meyve kiraz ise, hayat sizin için çok da insaflı değil. İnişli çıkışlı bir yaşamınız var, özellikle de profesyonel anlamda... henüz kendiniz için yeterli birikime sahip olmadığınızı, hala küçük meblağlarla uğraştığınızı düşünüyorsunuz.Müthiş bir hayal gücünüz var, yaratıcı çalışmalarda bulunmaktan hoşlanıyorsunuz. İçten ve sadık bir partnersiniz; ancak duygularınızı ifade etmekte zorlanıyorsunuz. Üzüm Eğer en sevdiğiniz meyve üzüm ise, genel olarak nazik bir insansınız; ancak sık sık ani parlamalarınız da oluyor; fakat çabuk yatışıyorsunuz. Güzel olan herşeyi seviyorsunuz. Sıcak ve sosyal bir insan olmanız sebebiyle çevrenizde popülersiniz.Yaptığınız herşeyden zevk alıyor; aynı coşku ve enerjiyi partnerinizin de paylaşmasını istiyorsunuz. İnsanlar sizinle beraberken sıkılmıyor; çünkü onlara önerecek çok şeyiniz var. Şeftali Eğer en sevdiğiniz meyve şeftali ise, oldukça neşeli bir yapıya sahipsiniz. Yaşamayı seviyorsunuz. Dostluklar hayatınızın vazgeçilmez bir parçası... Olayları büyütmüyor ve çabuk bağışlıyorsunuz.Açıksözlü ve dobra bir insansınız. Bağımsız ve hevesli karakteriniz sizi tuttuğunu koparan bir insan yapıyor. İdeal bir partner ve tutkulu bir aşıksınız; ancak sevginizi diğer insanların gözü önünde göstermekten hoşlanmıyorsunuz. Ayva Eğer en sevdiğiniz meyve ayva ise, mütevazi ve muhafazakar bir kişiliğiniz var. Derinlemesine düşünen ve dikkatli bir yapıya sahip olmanız nedeniyle, hiçbir işi aceleye getirmiyorsunuz.Hırslı bir insansınız; detay ve sayılarla çalışma gerektiren işlerde gayet başarılısınız. İnsanların yanlışlarını anında görebiliyorsunuz. Partnerinizi seçerken, görünüşünden çok zekasına değer veriyorsunuz. KAYNAK Armut Eğer en sevdiğiniz meyve armut ise, aklınıza birşey koydunuz mu muhakkak başarıyorsunuz; fakat genel olarak değişken ve başladığı işi bitirmekte zorlanan bir yapınız var. Çünkü emeğinizin sonucunu hemen elde etmek veya baştan sonucun ne olacağını bilmek istiyorsunuz.Zihinsel uyarılmalara açıksınız ve fikir bazında tartışmalardan hoşlanıyorsunuz. Çok çabuk arkaşadaşlık kurabilseniz de, ilişkileri devam ettirmekte sorun yaşıyorsunuz. İncir Eğer en sevdiğiniz meyve incir ise, ciddi, düşünceli ve duyarlı bir yapıya sahipsiniz. Sosyalleşmekten hoşlansanız da, belli bir mesafeyi korumaya özen gösteriyorsunuz; kendinize sakladığınız bir alan her zaman olmalı...Açıkgöz, çabuk kavrayan ve cin gibi bir insan olmanız sebebiyle, özellikle iş yaşamında tepeye oynuyorsunuz. İnatçı bir insansınız. Partnerinizde tutkulardan önce beyine bakıyorsunuz. Kavun Eğer en sevdiğiniz meyve kavun ise, korkusuz bir insansınız; olup biteni, başınıza gelenleri doğal karşılıyor, üstünde durmuyorsunuz. Eğlenceli kişiliğiniz ve cömert yapınız nedeniyle insanlar size çekiliyor. İş yaşamında tuttuğunu koparan bir insansınız; doğru zamanda doğru yerde olmakta ustasınız. Yeni insanlarla tanışmaktan hoşlanıyorsunuz. Karşı cins üzerindeki en etkili silahınız; mizah anlayışınız!
  3. Hayırlı Cumalar....

  4. Sevdiğiniz Meyveye Göre Karakteriniz

    canım aslına bakarsan bende hepsini seviyorum bu nedenle karar veremedim ama şöyle yapabiliriz mesela bunların içinden şuan hangisi olsada yesem dediğini yaz...
  5. Down sendromlu oğlunu Türkiye şampiyonu yaptı Konya'da üç çocuklu bir anne, her gün adeta bir bebek gibi ilgilenerek topluma kazandırmaya çalıştığı down sendromlu oğlunu spora yönlendirerek, yüzmede Türkiye Şampiyonu olmasını sağladı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, üç çocuk annesi Adalet Karahan'ın (54) küçük oğlu 18 yaşındaki Mehmet Fatih Karahan'a bebekken down sendromu teşhisi konuldu. Öğrenme güçlüğü çeken oğlunu özürlü gibi hissettirmemek için onun gibi davranmaya çalışan anne Karahan, oğlunun çevresi tarafından dışlanmaması ve yaşama sıkı sıkıya bağlanması için elinden geleni yaptı. Lavabo, yemek, toplumda davranış şekilleri ve konuşama gibi birçok davranışı oğluna öğretirken oldukça zorlanan Karahan, Mehmet Fatih'i vücut gelişimi için 7 yıl önce Konya Büyükşehir Belediyesi Yüzme Takımı'na kaydettirdi. İlk başlarda sudan çok korkan Mehmet Fatih Karahan, bu korkusunu yine annesi ile hocası İsa Çağlar ve Takım Başkanı Cevdet İşbitirici sayesinde yenince, başarılara imza atmaya başladı. Bugüne kadar kentte girdiği ferdi müsabakalarda 4'ü altın olmak üzere 20'ye yakın madalyası bulunan Mehmet Fatih, en son Mersin'de yapılan Özel Sporcular Spor Federasyonu Türkiye Şampiyonası'nda şampiyon olmayı başardı. Konya Valisi Aydın Nezih Doğan'da, Mehmet Fatih'i altınla ödüllendirdi. -''O BİZİM İÇİN ÇOK ÖZEL BİR ÇOCUK''- Anne Adalet Karahan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugüne kadar down sendromlu oğlu Mehmet Fatih'in yaşıtlarına göre gelişimini tam olarak sağlayabilmesi için uzmanların verdiği bilgiler doğrultusunda ailece ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını söyledi. Yüzme sporu sayesinde Fatih'in bambaşka bir görüntüye kavuştuğunu, tüm sağlık problemlerini unuttuğunu belirten Karahan, ''Oğlum başarılarını gördükçe toplumla daha çabuk kaynaştı. İlgi ve şefkat engellerin tamamını ortadan kaldırdı. Oğlumdaki gelişme bizi çok sevindiriyor. Ben belki Fatih ile ilgilenirken 10 çocuk büyütmüş gibi oldum. Ancak o bizim için çok özel bir çocuk. Kulüp başkanı ve hocasının oğluma verdikleri desteği unutmamız imkansız. Çünkü oğlum artık sorumluluk bile alıyor'' diye konuştu. Karahan, ailelerin bu tür özel çocukların toplumdan dışlanmaması için gereken ilgiyi göstermeleri gerektiğini de dile getirdi. Mehmet Fatih Karahan ise yeni başarılara imza atarak kendi gibi down sendromlu çocuklara örnek olmak istediğini kaydetti. Konya Büyükşehir Belediyesi Spor Takımı Başkanı Cevdet İşbitirici de Mehmet Fatih gibi çocukları sporla gelişimlerini sağlamak için bir takım çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Yakında milli takıma seçilmesine kesin gözüyle bakılan Mehmet Fatih'in gösterdiği başarının göğüslerini kabarttığını anlatan İşbitirici, sorumluluk almayı çok iyi beceren sporcularından daha büyük başarılar beklediklerini söyledi. -ANNENİN VERDİĞİ MÜCADELE SAYESİNDE- Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emre Atabek, down sendromunun genetik bir bozukluk olduğunu ifade etti. Down sendromu olan Mehmet Fatih Karahan'da da hastalığa bağlı zeka geriliğinin bulunduğunu anlatan Atabek, şunları kaydetti: ''Annenin verdiği mücadele sayesinde genç sporcu sosyal yönden gelişmiş durumda. Bu çocuklar ilgi gösterilmediğinde içine kapanık oluyor, uygunsuz davranışlarda bulunabiliyorlar. Bunlar saldırganda olabiliyor. Bu tür çocuklar belki başarılarının çok farkında olmayabilirler ancak çevrelerinde gördükleri iltifatlar onların başarılarına katkı sağlayabilir, gelişimlerini hızlandırabilir.'' aa kaynak
  6. Allahım...( Dua )

    BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ: Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile, bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım. Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim... BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ: Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe, doldursun sarsın çevremi. Hatta düşmanlarımı da sevebileyim... BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ: Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim doğanın koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki, mutluluğu başkalarına da götürebileyim... BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ: Düşünebileyim, konuşabileyim. BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ: İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür edenlere; bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim. BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ: İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim. BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ: Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için karamsarlığa düşmeyeyim, herşeyden aklanmış olarak yaşama yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim. BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ: düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, varolduğum şu anda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim. BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ : Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven, o düzeyde de sevilen bir kişiydi " diye konuşsanlar ve ben de huzur içinde olabileyim. BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ: Birgün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem; bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise elimi durdurabileyim. BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ: Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim.... Amin...
  7. Kök Hücre Tedavisinde Yeni Dönem

    Kök hücre uygulamalarında hastalara verilecek kök hücreler bundan böyle Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlı merkezlerde üretilecek ve bu kök hücrelerin gerekli standartları taşıması sağlanacak. Sağlık Bakanlığı Kemik İliği Nakli Bilimsel Komisyon Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, bir süre önce yürürlüğe giren İnsan Doku ve Hücreleri ile Bunlarla İlgili Merkezlerin Kalite ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik ile kök hücre uygulamalarında yeni bir dönem başladığını bildirdi. Bu yönetmelikle Türkiye'deki kök hücre uygulamalarının Avrupa standartlarına uygun şekilde yapılmasının sağlandığını anlatan İlhan, ''Bu düzenleme gerek kök hücre uygulaması yapacak merkezlerin ruhsatlandırılması, gerekse hastalara verilecek kök hücrelerin güvenilirliği açısından çok önemli'' şeklinde konuştu. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de son zamanlarda çeşitli hastalıkların tedavisine yönelik kök hücre uygulamalarının arttığına işaret eden İlhan, ''Bugüne kadar bu uygulamalarda kullanılan kök hücrelerin miktarı, kalitesi ve olası yan etkileri ile ilgili bir denetim mekanizması yoktu. Kök hücre uygulamaları bir umut olarak görülse de tedavide doğru merkezlerde üretilen doğru kök hücrelerin kullanılması hasta güvenliği açısından çok önemli. Aksi halde hastada istenmeyen yan etkiler ve olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir'' uyarısını dile getirdi. Kimi ülkelerde kök hücre uygulamalarında zaman zaman olumsuz sonuçlar ortaya çıkması üzerine bu konuda bir standardizasyona gidilmesi gereği duyulduğunu ifade eden İlhan, dünyada mevzuatla ilgili yaşanan gelişmeler konusunda şu bilgileri aktardı: ''2 yıl önce İsrail bir çocuk, Moskova'da yapılan embriyonik kök hücre uygulaması sonrası gelişen beyin tümörü üzerine hayatını kaybetti. Bunun üzerine bununla ilgili bir standardizasyona gidilmesi tartışılmaya başlandı. ABD'de bu tip kök hücre çalışmalarında sağlık otoritesinden onaylı merkezlerde elde edilen kök hücreler kullanılıyor. Türkiye'de de artık bu yönetmelikle tedavide büyük önem taşıyan kök hücrenin kalitesi ve miktarı gibi konularda denetim olacak.'' Prof. Dr. İlhan, zaman zaman benzer kök hücre tedavisi uygulanan hastalarda farklı sonuçlar alındığını, bazı hastalar iyileşirken, bazılarında kötüye gidiş bile görüldüğüne dikkati çekerek, ''Bir omurilik felçlisine verilmesi gereken kök hücre bellidir. Farklı bir dokuya dönüşebilecek kök hücrenin kullanılmaması çok önemli'' şeklinde kullandı. aa kaynak
  8. Hayata Yeniden Başlamak İçin...

    Hayata yeniden gelme gibi bir şansım olsaydı bu kez en çok kendimi sever,önemser ve değer verirdim..... Çok güzel bir paylaşımdı teşekkürler.....
  9. Uyku üzerine araştırma ve analizler yapan uzmanlara göre, 6 ortak uyku pozisyonu ile farklı kişiliklerle ilişkili. Yatış pozisyonu uykuya dalma ve sağlıklı uyku üzerinde oldukça etkili. İşte uyurken yatış pozisyonunuzun anlamları.. Fetus / cenin yatışı: Cenin şeklinde yani anne karnındaymış gibi kıvrılarak yatmak, dışa dönük ancak duygusal, hassas bir kalbe sahip olduğunuzu gösteriyor. Bu tür kişiler birisiyle ilk buluşmalarında utangaç olabilir ancak kısa sürede rahatlarlar. Araştırmalarda 1000 kişiden % 41'i bu şekilde uyuduğu belirlenmiş. Kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla bu poziyonda uyuduğu da tespit edilen diğer bir bulgu.. Kollar yanda dik yatış: Çoğu kişi kollarını her iki tarafa sarkıtıp dik şekilde uyuyamaz. Bu şekilde uyuyunlar rahat, kalabalığa alışkın, yabancılara güvenen, sosyal insanlardır... Buna rağmen, bazen kolay aldanabilirler.. Yaşlı duruşunda yatış: Her iki kolunu kıvırarak ellerini yastığın yanına veya omuz hizasına koyan kişiler doğal insanlardır. Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler taşıyabilirler. Düşünceleri nizde yardımcı olurlar. Genellikle ilgi odağı olmaktan hoşlanmazlar. Hangi pozisyon sağlıklı? Sağlık açısından yüzü koyun yatmak sindirimi durdurur, deniz yıldızı ve asker pozisyonlarında horlama ile sıkça karşılaşılır, kötü uyunmasına neden olur. Midenin baskılanmadığı, kolay nefes alınan düz bir yatış gece boyunca sağlıklıdır. Rahat uyku sağlar, horlamayı azaltır. Uyuyan kişiler nasıl yattığının farkında olmadığı için, bu şekilde yattıklarında bile çok iyi yku uyumaları her zaman mümkün olmayabilir. Bu tür araştırmalarda ayrıca, çoğu insanın uyku pozisyonunu değiştirmekten hoşlanmadığını da ortaya koyuyor. Buna göre insanların sadece % 5'i her gece farklı bir pozisyonda uyuduğunu belirtiyor.
  10. Teşhis, bir kişinin hastalık geçmişini, aile hikâyesini ve elektromiyografi (EMG)’yi de içeren tam bir nörolojik değerlendirme sonucunda ortaya konulur. EMG, kaslardaki elektriksel aktivite yükseltilip görüntülendikten ve kaydedildikten sonra, bu aktivitenin analiz edildiği bir testtir. Değerlendirmeyi desteklemek için teşhise yardımcı olabilecek ve benzer belirtilere sahip olan diğer muhtemel bozuklukları eleyebilecek farklı testler de gerçekleştirilebilir. Doktorlar Friedreich’s ataksiyi, hastalık geçmişini ve tam bir fiziksel muayeneyi de içeren oldukça dikkatli klinik inceleme sonucunda teşhis ederler. Yapılacak testler aşağıdakileri içerebilir: * Hasarlı geni tespit etmek için gen testi * Kas hücrelerindeki elektriksel aktiviteyi ölçen Elektromiyogram (EMG) * Sinir iletim çalışmaları, sinirlerin sinyal iletim hızlarını ölçmeye yarar * Elektrokardiyogram (EKG), kalbin elektriksel aktivitesi veya kasılma düzeni ile ilgili grafiksel bilgi verir * Ekokardiyogram, kalp kaslarının pozisyonunu ve hareketlerini kaydeder. * Manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya bilgisayarlı tomografi (CT) taraması, beyin ve omuriliğin resmini çekerler * Serebrospinal sıvıyı değerlendirmek için spinal tap (omurilikten sıvı çekme) * Kan ve idrar testleri, artan şeker değerlerini kontrol etmek için kaynak
  11. Erkin Koray ( Sevince )

    Canımm çok güzel bir parça seçmişsin paylaştığın için teşekkürler.....
  12. [Soru] Babam Engelli

    Öncelikle geçmiş olsun Allah şifasını versin.... Bulunduğunuz ilde devlet hastanesinden babanızın engelli olduğuna dair rapor çıkardıktan sonra SGK dan bu engelli raporuyla haklarınızı talep edebilirsiniz... Son çıkan uygulamaya göre yatalak hastalara hastaneye gitmedende gelip evde bakılıp bu konulardaki ihtiyaçları tespit ediliyor, bu konularda açılmış konular sitede mevcut göz atarsanız faydalanacağınızı düşünüyorum... Hasta bezi ve diğer ihtiyacı olan medikal malzemeleri raporu çıkardıktan sonra medikalcilerle anlaşıp temin edebilirsiniz....Tabi babanızın sağlık güvencesi varsa...
  13. SGK'dan "Farklı Özürlü" Tanımı

    SGK'dan "farklı özürlü" tanımı Özürlülerin hakkını koruyan 5378 sayılı özel bir yasa var. Bu yasayı destekleyen kanun hükmünde kararname, yönetmelik, genelge ve sirküler de var... Yetmedi, son referandumda Anayasa'mızda özürlülere "Pozitif ayrımcılık getirildi. Engelliyi koruyan bunca mevzuata rağmen birileri çıkıyor özürlü yurttaşlarımızı mağdur etmek için türlü numaralar yapıyor. SGK da öyle yapmış. Zihinsel engelliyi özürlü olarak görmemiş. Nasıl mı? Onu da Giresun'dan yazan dertli baba Enver Karahüseyin'den dinleyelim: % 60'a sağlam raporu "Oğlum Berkan Karahüseyin % 60 zihinsel engelli. 18 yaşına gelene kadar annesinden malul muhtaç maaşı alıyordu. Bir yıl önce yetim maaşı kesildi. Tekrar maaş bağlatmak için Emekli Sandığı'na Giresun Devlet Hastanesi'nden aldığım % 60'lık raporu gönderdim. Sandık'tan "Çocuğunuz kurulumuz tarafından özürlür olarak değerlendirilmedi" yazısı geldi. Bu kararla mağdur olduk. Zihinsel engelli çocuğum nasıl özürlü sayılmaz, anlamadım!!! Ne olur bana yardımcı olun. Sabah Gazetesi Cemalettin Gürsoy Köşe devamı...
  14. Tetiklenmiş Pluripotent Kök Hücreleri (iPS) diye bilinen hücrelerin geliştirilmesinin bir sonucu olarak, bilim dünyasında baştan aşağı muazzam bir heyecan yayılmakta. Bu hücreler, embriyonik kök hücrelerinin bir çok özelliğini taşıyorlar ama iPS hücrelerinin asıl avantajı deri gibi kaynaklardan elde edilebiliyor olmaları. Temel olarak, deri hücreleri belli başlı bazı genlerin “vurgulanmasıyla” iPS hücreleri olmaya programlanıyor ve bu hücrelerde artık vücuttaki herhangi bir hücre tipine dönüşebilir hale geliyor. Araştırmacılar, hâlihazırda FA’lı kişilerin deri biyopsilerini kullanarak iPS hücre dizileri yaratmaktalar ve bu hücrelerin sinir ve kalp hücrelerine farklılaştırılmasıyla hızlı bir ilerleme kaydedilmekte. Bu ciddi ilerlemeler üzerinde çalışan araştırmacılar arasında iletişim, dayanışma ve işbirliği sağlanması amacıyla, NAF Ataxia Investigators’ Meeting’in bir parçası olarak, Mart 2010’da Chicago’da Cellular Models and Cell Therapy buluşması gerçekleştirildi. Uluslararası Hasta Hakları Gruplarından Destekler Toplantının FARA-Australasia (FARA-A), FARA, Ataxia UK, FASI ve NAF tarafından, toplantıya katılan bu hasta hakları savunucusu grupların her birinden temsilcilerle birlikte ortaklaşa organize edilmesinin ve desteklenmesinin temel amacı standardize edilmiş hücresel FA modellerine olan ihtiyaca vurgu yapılmasıydı. Davet edilen 16 FA araştırmacısına ek olarak, uluslar arası alanda isim yapmış üç kök hücre uzmanı, Dr. Ole Isacson (Harvard Medical School, Nöroloji Profesörü ve Center for Neuroregeneration Research Müdürü), Dr. Jack Kessler (Northwestern University, Nöroloji Profesörü Bölüm Başkanı ve Stem Cell Institute Müdürü) ve Profesör Bob Williamson (University of Melbourne ve Australian Academy of Science Secretary of Science Policy Onursal Yüksek Üyesi) ile birlikte olmak şansını da bulduk. FA üzerine devam etmekte olan ortaklaşa araştırmadan son derece olumlu ve övgüyle bahsettiler ve buluşmada gözler önüne serilen bilimin, diğer gördüklerinden bir farkı olmadığını belirttiler. Bu açıklama, bilhassa bu alanda küresel liderlik rolü üstlenmiş bu üç isimden gelmiş olması sebebiyle manidardı. Onlar da tedavi edici ilerlemeler adına, FA iPS hücre dizilerinin standardize edilmiş karakterizasyonu ve paylaşımının değerine vurguda bulundular. Kilit Bir Destek Girişimi İyi karakterize edilmiş hücresel modellerin varlığı gen ve kök hücre tedavilerinin geliştirilmesine olduğu kadar ilaç keşfi ve denemeleri için de ciddi anlamda faydalı. Tüm uluslararası FA odaklı ortaklar bu modelere olan yaşamsal ihtiyacın farkındalar ve geliştirilmelerine destek halindeler. Bilhassa, FARA, Dr. Helene Puccio’ya destek sağlarken FARA ve FARA-A da doktorlar Mirella Dottori ve Alice Pebay’a FA iPS hücrelerinin geliştirilmesi ve farklılaştırılması için fon tedarik etmekteler. Tedavi edici HDACi adayları üzerindeki çığır açan çalışması FARA tarafından desteklenmiş olan Dr. Joel Gottesfeld de iPS hücreleri üzerine çalışmalarda bulunuyor. Çünkü o da FA tedavisi için en etkili HDACi’yi deneyip keşfetmek adına bulunan potansiyelin farkında. Araştırma laboratuarlarında birçok FA hücre modelleri kullanılmış olsa da hiç biri FA’yı gerçek anlamda temsil edemedi. Elde edilmesi çok kolay olan bu deri hücrelerinin iPS hücrelerine dönüşmesinin programlanabilmesi keşfi muazzam bir atılım; bu sayede FA hastalarından alınacak sinir ve kalp hücre dizileri üzerinde araştırma yapmak mümkün olacak. Son Gelişmeler Hücresel Modeller ve Hücre Tedavisi konulu toplantı iletişim, dayanışma ve işbirliği tasnif edilmesi adına harika bir olanak sağladı ve hiç şüphe yok ki oldukça verimli bu buluşma amacına ulaştı. FA için kök hücre ve gen terapisi yaklaşımının ilerletilmesinde yer alanlar, bu terapilerin bir gerçeğe dönüştürümesi adına yapılması gereken çalışmalar üzerinde birlikte hareket ediyorlar. Tüm katılımcılar da araştırmaya (ilaç denemeleri dahil) uygun, güvenilir bir tesiste muhafaza edilen ve araştırmacılar arasında dağıtılan, tekrar üretilebilir, stabil ve iyi karakterize edilmiş FA iPS hücrelerine ihtiyacımız olduğunda mutabık kaldılar. Bu bağlamda, Melbourne’deki O’Brien Institute, Stem Cell Medicine and the Australian Stem Cell Bank (Cytentia) Müdürü Dr. Jeremy Crook ile görüşmeler sürmekte. Cytentia klinik öncesi ve klinik araştırma için yüksek kaliteli iPS hücre dizileri oluşturacak, muhafaza edecek ve dağıtacak. Bu çalışma sıkı standard prosedürler altında yapılacak. Bir başka heyecan verici olay ise FA, O’Brien Institute’ta önemli bir araştırma odağı olacak, böylece sadece dünyanın her yerindeki araştırmacılara standardize FA iPS hücre dizileri tedarik etmekle kalmayacak, aynı zamanda FA için hücre terapilerinin gelişimindeki sürece de ivme kazandıracaklar. Kaynak: FARA eAdvocate - 2010 Yaz (sayfa 1-8) kaynak
  15. Omurilik tümörleri, omuri*liği kaplayan koruyucu kılıfların arasında ya da kılıfın yüzeyinde gelişebilen anormal hücre kütle*leridir. İyi huylu (yayılması muhtemel olmayan) tümör*lere, habis (kanserli ve yayılması muhtemel) tümörlere oranla daha sık rastlanır. Her ne kadar bazıları vücudun başka yerinde kanser olarak başlayıp omuriliğe sıçramış olsa da ki bunlar ikincil tümör olarak adlandırılır; omurilik tümörlerinin çoğu birincil (yani omuriliğin içinde başlamış nitelikte) ‘dir. İyi huylu tümörler, bazı ailelerde daha sık vuku bulur. Bununla beraber, pek çok durumda, tümöre neyin sebep olduğu bilinmemektedir. Semptomlar En önemli semptom, tümör büyüdükçe omurilikte oluşan bası sonucu artan veya kötüleşen sırt ağrısıdır. Omuriliğin hangi kısmının etki altında olduğuna bağlı olarak, omurilik tümörünün semptomları değişiklik arz eder. Semptomlar genellikle, uyuşukluk, karıncalanma ya da vücutta soğukluk hissi; kol ya da bacakların herhangi birinde artan adale zayıflığı; bağırsak ya da idrar torbası kontrolü kaybı; şeklindedir. Tedavi Seçenekleri Bu semptomlardan herhangi birinden muzdaripseniz, dokto*runuz, benzer semptomlara sebep olan diğer tıbbi durumlara yönelik bir kontrol yapacaktır. Daha sonra sizi bir nöroloji uzmanına (beyin ve sinir sistemi kusurları hususunda uzmanlaşmış doktor) göndere*bilir. Bu doktor, bilgisayarlı tomog*rafi ya da manyetik rezonanslı görüntüleme dahil olmak üzere, çeşitli teşhis testleri uygulayabilir. Tümörlerin, omurilikten çıkanlması için yapılan ameli*yatlar genellikle başarılıdır. Ancak bazı tümörlerin, omurilik zedelen*meden çıkarılması mümkün olmayabilir. Bu durumda, tümörün daha fazla büyümesini geciktirmek üzere, radyasyon terapisi alabilirsiniz. İlgili bölge*deki omurun (omurgayı oluşturan kemik bölümler) bazı kısımla*rının cerrahi yolla çıkarılması da, omurga sinirlerinin üstündeki basının azaltılmasını sağlayarak, ağrı ve diğer semptomlarda ferah*lama yaratabilir. Omurilikteki şişmeyi azaltmak için corticosteroid ilaçlar da verilebilir. Ameliyat veyahut radyasyon terapisi sonrasında, kas kuvvet ve kontrolünü tekrar kazanmak için fizik tedaviye ihtiyaç duyabilirsiniz. kaynak
  16. Friedreich Ataksisi Nedir? Friedreich's Ataksisi, İnsan DNA’sındaki 9. kromozomdaki bir genetik bozuklukla ilgilidir. Beyincik adlı organın görevini yapamaması nedeniyle beyincikle ilgili belirtiler gösterir. Beyincik vücut dengesini sağlamada yer alan beynin alt bölümüdür ve ayrıca omurilik’i de etkileyebilir. Hastalık, Beyincik ve Beyin ile kaslar arasındaki koordinasyon sorunlarından kaynaklanır. Bu koordinasyon eksikliğinin nedeni ise yukarıda değindiğimiz 9. kromozomdur. Bu rahatsızlık çok ender görülen bir kalıtsal hastalıktır, fakat ataksili kalıtsal hastalıklar içinde en çok görülenidir. Friedreichs Ataksi hastalığını ilk defa Nikolaus Friedreich 1860’larda keşfetmiştir. Hastalık 5 ila 25 yaş arasında görülmekle birlikte yoğun olarak 14-17 yaşları arasında ortaya çıkar. Kalıtsal bir hastalık olan Friedreich's Ataksisi; sinir sistemini etkiler, yürüyüş bozukluğu ve konuşma problemleri, kas güçsüzlüğü yapar, kalp hastalıklarına neden olabilecek zararlar verebilir. Genel belirtileri şu şekildedir Friedreich's Ataksisi Belirtileri Belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterse de genel belirtileri şöyledir: 1. Dengesiz yürüme (ataksi) 2. Bacak zayıflığı ve felç 3. Ellerde beceriksizlik vardır 4. His kaybı 5. Konuşma Bozukluğu 6. Nistagmus - istemsiz ve hızlı göz hareketleri 7. Skolyoz ve omurga eğriliği 8. Kalp yetmezliği da oluşabilir 9. Uyuşma ve karıncalanma ile Duyu değişiklikleri 10. Kalp aritmileri 11. Çekiç parmak (ayak parmaklarında görülen bir tür ortopedik bozukluk) 12. Muhakeme gücü normaldir. 13. Kol ve ayaklarda güçsüzleşme 14. Duyma sorunları 15. Görme sorunları 16. İnce hareketlerin yapılamayışı 17. Kas-kemik kondisyonunda düşüşler 18. Aniden düşme, tutunamama 19. Ayakta peskavus 20. Taşikardi ve ritim bozukluğu Teşhis için tavsiye: İstanbul Acıbadem Hastanesi genetik teşhis konusunda çok iyi! Aşağıdaki testleri AB standartlarının üstünde yapıyorlar: Yılda yaklaşık 10,000 DNA dizi analizi ve binlerce PCR yapılan merkezde uygulanan diğer yöntemler arasında QF-PCR, kantitatif RT-PCR, floresan PCR STR fragman analizi, MLPA, FISH, konvansiyonel sitogenetik, TP-PCR, Real Time PCR meltingcurve analizi bulunmaktadır. EMQN ( European Molecular Genetics Quality Network), DGKL (Deutsche Vereinte Gesellschaft für Klinische Chemie und Laboratoriumsmedizin), NEQAS ce CAP kalite izlem (EQA/PT) programına yıllardır katılarak DNA dizi analizi, kistik fibroz, moleküler onkoloji kalıtsal meme yumurtalık kanseri BRCA genleri, kalıtsal non-poliposis kolon kanseri ( HNPCC) MSH1 ve MLH1 genleri, frajil-X, spinal muskuler atrofi (SMA), Duchenne Becker kas distrofisi, spinocerebellar ataksiler (SCA), infertilite Y-kromozom AZF delesyonları,Charcot Marie Tooth, Friedrich ataksisi, Huntington hastalığı, MODY diyabetleri, faktör V Leiden, protrombin II G20210, MTHFR C677T ve A1298C, PAI-1, hemakromatozis, ApoE, ABOB100, CETP, ACE polimorfizmi, HCV, HBV, tüberküloz, HPV, HSV testlerinden oluşan geniş bir panel ile katılıp çoğunda AB ortalaması üzerinde skorları elde ederek ülkemizi Avrupa’da başarı ile temsil eden tek laboratuardır. Acıbadem Genetik Tanı Merkezi testleri ABD'de ve Avrupa'daki başlıca tıbbi genetik sitelerine kabul edilmiştir. Tetkikler: Doktordan hangi tetkikleri isteyeceksiniz? Doktorlar hastanın hikâyesini dinleyerek, ayrıntılı bir fizik muayene içeren dikkatli bir klinik muayeneden sonra Friedreich's ataksi teşhisi koyabilirler. Şu testler yapılabilir: • Kas hücrelerinin ne şekilde elektriksel aktivite gösterdiğini ölçmek için elektromiyogram (EMG) • Sinir iletim çalışmaları yaparak, sinir iletim hızlarını ölçmek • Elektrokardiyogram (EKG), çektirmek • Bu EKG da çeşitli pozisyonlarda kalp kası hareketlerini nasıl etkilendiğini görmek • Rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) ile beyin ve omurilikin bir taraması yapılır. • Omurilik, beyin omurilik sıvısı değerlendirilmesi • Kan ve idrar testleri yüksek glikoz düzeyleri için • Genetik test etkilenen genleri tespit etmek için • Nörolog tarafından gerekli muayene • Elektromiyografi çalışmalar (EMG) • Elektrik iletim çalışmaları • Kas Biyopsisi Hangi hizmetler Friedreich's ataksi hastaları ve aileleri için yararlı? Genetik test bazı özel laboratuarlarda yapılabilir ve klinik tanısı ile prenatal tanı ve taşıyıcı statüsü belirlemeye yardımcı olabilir. Genetik danışmanlar, Friedreich's Ataksi li hastanın FA’sını ve aile etkisinin kalıtsal olup olmadığını açıklamaya yardımcı olabilir. Psikolojik danışmanlık ve genetik hastalıkları olan kişilerle oluşturulmuş destek grupları da yardımcı olabilir ve hasta aileleri hastalığı ile başedebilir. Bir hastanın birinci basamak hekimi diyabet ve skolyoz gibi komplikasyonlar için tarama yaptırabilirsiniz ve bu uzmanlar, kardiyolog ve fiziksel terapistler gibi diğer doktorlara hasta sevk edebilir. Fizik tedavi, rehabilitasyon, (köpeklerle yürüyüş, mutfakla ve bahçeyle uğraşma vb.) FA’lı hasta ve ailesi için faydalı olabilir. FRİEDREİCH'S ATAKSİ TEDAVİSİ Sinir sisteminde etkili birçok dejeneratif hastalıkta olduğu gibi, şu anda etkin bir tedavisi yok. Ancak, belirtiler ve eşlik eden komplikasyonlar birçok hastada hayat standardını düşürdüğü için ancak hayat standardını korumaya yönelik tedaviler uygulanabilir. Şeker hastalığı varsa, insülin gibi ilaçlarla ve bazı kalp sorunları da ilaçlarla tedavi edilebilir. Ayak deformiteleri ve skolyoz gibi ortopedik sorunlar protez veya cerrahi ile tedavi edilebilir. Fizik tedavi ile kollar ve bacakların kullanımı uzatılabilir. Bilim adamlarının Friedreich's ataksisi hakkında genetik anlamda buldukları son gelişmelerin FA tedavisinde önemli atılımlara yol açabileceğini umuyoruz. Biz bu makalede bu tür tedavi yöntemler var mı araştırdık ve bulduğumuz birkaç şeyi sizle paylaşmak istedik. TEDAVİ YÖNTEMLERİ: UZAY TERAPİSİ (TheraSuit) Engelli çocukların, kas ve kemiklerini maksimum düzeyde kullanabilmelerini sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir terapi çeşididir. Izabela ve Richard Koscielny adlı fizyoterapistlerin spastik kızları için geliştirdikleri bir terapi yöntemidir. Henüz çok yeni bir terapi olan uzay terapisi ülkemizde gelişmektedir. Bu terapi yoğun ve özel bir egzersiz programına dayanmaktadır. Patolojik reflekslerin ortadan kaldırılması, hareketlerin düzeltilmesi yeni ve fonksiyonel modellerin kurulması üzerine odaklanılmıştır. Giyilebilen bir tür elbise ile bir kafes içerisinde askıya alınan hasta boşluktaymış hissiyle birlikte her türlü hareket yaptırılabiliyor. Bu terapi ile mevcut anatomik bozuklukları engellemek hatta tedavi etmek mümkün olabilmektedir. Ayrıca serebral palsi, gelişim bozukluğu beyin travmaları gibi nörolojik bozukluklarda da etkili olabilmektedir. Uzay Terapisi’nin olumlu etkileri: • Yürüyüş şeklini değiştirir • Omurga duruşunu düzeltir • Merkezi sinir sistemi hareketleri tekrar kodlamaya başlar • Denge sağlanmaya başlar • Kas kondüsyonu artar • Vücudu normalleştirir • Dokunma hissini geliştirir, • Vestibular sistemie etki eder. • Kas-kemik-omurilik koordinasyonunu arttırır • Ataksi’de olumlu sonuçlar verir Klinik denemeler: FA için sürekli araştırmalar deneyler yapılıyor Özellikle Fransa ve İtalya’da FA’lı hastalarla gönüllülük esasıyla deneyler yapılıyor. Bu klinik denemelerin bazılarının başlıkları şöyle: • Faz II a Deneme A0001,: alfa-tocopherolquinone, bir bileşik Koenzim benzer A0001 etkilerinin incelenmesi ile ilgili bir çalışma Chicago’da yplıyor katılmak isteyen FA’lı hastalar gerekli şartları sağlarlarsa katılabiliyorlar • Araştırma Çalışması Yetenekler İşitsel, Konuşma ve Vestibüler Doğum • Faz II Deneme Varenicline (Chantix ile) • Chicago Üniversitesi'nde Klinik Sonuç Ölçütleri Deneme • FA Kalp Çalışması FA’nın kalbe etkisi ve sonuçları • Yenidoğan Tarama Projesi : FA hastalığını önleme ve erken teşhis için • Frataxin adlı maddenin bu hastalığın kontrolünde oynadığı etkin rol üzerine araştırmalar yaplıyor. Vücut içersindeki optimum seviyesinin sağlanması Fa’nın belki de önüne geçecektir. FA için Önerilen İlaçlar: UYARI: İlaçlar sadece ve sadece doktor kontrolunde ve tavsiyesinde alınmalıdır. Zira ciddi yan etkileri söz konusu olabilir! Idebenone: Bu ilaç henüz Ülkemizde yaygın değil ülkemizde kullanan FA hastaları var ilaçlarını yurt dışından temin ediyorlar 30 dolar gibi bir rakam tutuyor ya da eczacılarbirliği size bu ilacı temin ediyor Idebenone 100 mg, 60 Capsules, NutraceuticsRX Catena: FA İçin önerilen başka bir ilaç FA İLE İLGİLİ KISA KISA NOTLAR Kök Hücre Tedavisi FA ile ilgili en umut verici gelişmeler Embriyonik kök hücre tedavilerinde fakat şu an ülkemizde embriyonik kök hücre tedavisine FA için -bildiğim kadarıyla- izin yok. Çin’de, Almanya’da ve birkaç ülkede daha kök hücre çalışmaları yapılıyor ama şu an ülkemizde bu konu ile ilgili FA için faydalı olacak bir tedavi yöntemi kesin olarak yok! Çin’e ülkemizden giden FA’lı hastalar var Yine Almanya’da kök hücre nakli yaptıranlar var fakat Çin sonuçlarla ilgili elindeki verileri açıklamaya pek hevesli değil! Kök hücre tedavisinde Tedavi garanti değil vücudunuza verdikleri kök hücreler çoğalıyor ve bozuk hücrelerle yer değiştiriyor egzersizle desteklenirse olumlu sonuçlar alınabiliyor fakat her zaman olumlu sonuçlar vermeyebiliyor. TAVSİYELER • Kahverengi pirinç kullanılması tavsiye ediliyor bu pirinç kutulanmış halde satılıyor fakat kanıtlanmış bir sonucu henüz yok. • Balık yağının FA hastalarına iyi geldiği yönünde görüşler mevcuttur. • E Vitamini muhakkak alınmalı! • Omega3 kullanan FA hastaları mevcuttur. alıntı
  17. Herkes takipte! SGK hem hastaları, hem hatalıkları takibe aldı. Suistimaller engellenecek, güçlü bir sağlık istatistiği olacak... Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Hasan Çağıl, teknolojiye güçlü yatırımlar yaptıklarını belirterek, hasta raporlarının yıl sonundan itibaren elektronik ortamda takip edilerek, suistimallerin önleneceğini, bunun yanı sıra güçlü bir sağlık istatistiğine sahip olacaklarını bildirdi. Çağıl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesinin, sağlık harcamalarının azaltılmasında büyük önem taşıdığını, bu nedenle bu hizmete önem vermenin yanı sıra hastaları da hastalıkları da takibe alan yeni bir sistemin bu yıl sonundan itibaren devreye gireceğini bildirdi. Hasta raporlarının elektronik ortama alınacağı bu sistemi aslında 1 Ekim 2010'da başlattıklarını ancak, yaşanan teknik aksaklıklar nedeniyle yıl sonuna kadar ertelediklerini belirten Çağıl, uygulama başladığında iki yönlü fayda sağlayacaklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Birincisi, hasta raporlarını yıl sonundan itibaren elektronik ortamda takip edilerek, suistimaller önlenecek. Çünkü, raporu bulunan hastaların kullandığı ilaçtan katkı payı alınmıyor, kurum olarak ilaç bedelinin tamamını biz karşılıyoruz. Bu ilaçlar son derece pahalı. Hasta, maaşının tamamını verse bile ilaç bedelini ödeyemeyebiliyor. Tpolam sağlık harcamalarımızın 4'de 1'ini diyabet, toplam ilaç giderlerinin yaklaşık yarısını da raporlu ilaçlar oluşturuyor. Bu yüzden bu konuda zaman zaman suistimallerle karşılaşıyoruz. Bir hasta için 10 yerden heyet raporu çıkartılabiliyor. Kendi adına rapor çıkartıldığından haberi bile olmayan hastalarımız var. Ancak, bu yeni sisteme geçtiğimizde, raporlardan kurum olarak bizim de hastanın da haberi olacak. Bu sistemin getireceği ikinci fayda ise sağlık verileri konusunda olacak. Örneğin kaç tane diyabet hastamız, kaç tane kalp hastamız var elektronik ortamda tespit edebileceğiz.'' Çağıl, raporlu ilaç kullanan hastaları takip etmekle de hastanın sağlığını kendisinden önce kurumlarının düşüneceğini belirterek, şöyle devam etti: ''Örneğin, diyabet hastalığı birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Bu nedenle diyabet teşhisi konan bir hastada ilerleyen dönemde böbrek hastalığı var mı? Damarlara yönelik bir hastalık gelişmiş mi? Gözlerinde diyabetten kaynaklanan problem var mı? Sinir sisteminde bir problem görülüyor mu? Bunları araştıracağız. Hastanın diyabet raporu varsa 6 ay süreyle bu tetkikleri yaptıracak. Doktor, hastasından bu tetkikleri yaptırmasını isteyecek. Biz bunları yapmak mecburiyetindeyiz. Neden? Çünkü, eğer biz hastalığı iyi takip edebilirsek, tedavisini erken yapabilirsek olumsuz sonuçları önleyebiliyoruz. Ne kadar bedel öderseniz ödeyin hiçbir zaman bir kişinin diyabetten dolayı kaybettiği gözünü yerine koyabilir misiniz? Bunun için bizim birinci hedefimiz insanların sağlığını korumak olacak. Bunun yanı sıra, kurumun da sağlık harcamalarını en aza indirmiş olacağız.'' Çağıl, kişinin öncelikle kendi sağlığını korumaya özen göstermesi gerektiğini belirterek, ''Oysa, insanlarımız otomobillerinin yıllık bakımını ihmal etmezken, kendileri için yılda bir kez de olsa genel sağlık taraması yaptırmıyorlar. Oysa, bu tarama yapılsa hastalıklar erken teşhis edilecek, tedavi de kolaylaşacak, maliyet de düşecektir. Bu nedenle, ben 40 yaşını geçen herkesi yılda bir kez de olsa genel sağlık taraması yaptırmaları çağrısında bulunuyorum'' diye konuştu. AA
  18. Türk Kanser Aşısı 2011'de

    Bilim adamlarımız kolon ve meme kanseri aşısı geliştirdi. ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hakan Akbulut, meme, akciğer ve kolon kanserlerinde başka bir tedavi şansı kalmamış hastalarda uygulanmak üzere “kanser aşısı” geliştirdiklerini açıkladı. Projeyi ABD’deki bir merkezle birlikte yürüttüklerini ifade eden Prof. Akbulut, bir grup insan üzerinde klinik araştırma yapmak üzere ABD’den gerekli onayın alındığını, Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınması halinde 2011’de aşılamaya başlayacaklarını ifade etti. 20 HASTADA DENEME Akbulut, aşıyı ilk olarak tedavi şansı kalmamış 20 meme ve kolon kanseri hastada deneyeceklerini söyledi. Akbulut, şöyle konuştu: “Bugün kanserde tedavi şansı yüzde 50. Kanser hastasında çoğalma yeteneğine sahip, sınırsız sayıda hücre var. Bunlardan yüzde 99’unu tedaviyle yok edebiliyoruz, ancak yüzde 1’i bu tedaviye rağmen çoğalma yeteneğini kaybetmiyor. Yaptığımız çalışmada, meme, kolon ve akciğer kanserinde bu yeteneğe sahip hücreleri bulup bunları aşıyla yok etmeyi amaçlıyoruz.” YAPAY ORGAN Kök Hücre Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Murat Elçin de, kök hücre çalışmalarıyla kemik, kıkırdak ve deri dokularının üretildiğini belirterek, “Yapılan çalışmalar organ dokusunun üretiminin mümkün olabileceğini gösteriyor. Deneysel olarak böbrek yapımına ilişkin hayvan deneyleri başarıyla sonuçlandı” diye konuştu. Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Özmert ise gözdeki kornea tabakasının etkilenmesi halinde görme kaybı ortaya çıktığını, diğer gözden veya kadavradan alınan kök hücre nakliyle korneanın onarılabildiğini, böylece görme kaybının ortadan kalktığını aktardı. Deniz Biliroğlu- Gazete Habertürk/ Ankara
  19. Robot Bacaklar Felçlileri Yürütüyor...

    18 yıl sonra robot bacaklarla yürüdü Teknoloji insanlar için umut olan biyonik çalışmaları ortaya çıkartmaya devam ediyor. İşte 18 yıl sonra robot bacaklarla yürüyen kız... 70'li ve 80'li yıllarda yapılan bilim kurgu filmlerinde geleceğin insanlarının hiç bir engel ve hastalıktan etkilenmeyeceğine dair fikirler konu edilmişti. Teknoloji sayesinde, insanlar kaybettikleri uzuvların biyonik kopyalarına sahip olacak ve süper aşılar sayesinde hiç bir hastalıktan etkilenmeyeceklerdi. Teknoloji Sayesinde Hayallerine Kavuştu Günümüzde bu fikirlerin bir nebze de olsa gerçekleştiğini görüyoruz. Son yıllarda büyük bir hızla gelişen biyonik teknolojisi, insanların tekrar yürüme ve hareket etmeler için umut olacak çözümler üretiyor.Berkeley Robotics and Human Engineering adlı firma geçtiğimiz günlerde bir çok yürüme zorluğu çeken insanın hayatını değiştirecek bir ürününü tanıttı.Firmanın, eLeg adını verdiği bu ürün vücuda uyum sağlayıp gerçek bacak gibi hareket edebiliyor. Yayınladığımız videoda 18 yıldır yürüyemeyen bir kadının robot bacaklar sayesinde hayallerini nasıl gerçekleştirdiğini görebilirsiniz.
  20. Bir yılda 25 kanserli hastayı robotik cerrahiyle tedavi ettiler! Ürolojide en zor ameliyatlardan birisi olarak bilinen mesane kanserinde mesaneni çıkartılması ve yerine bağırsaktan yeni mesane yapılması ameliyatını ''Da Vinci'' robotuyla tamamen kapalı şekilde yapan Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 yılda 25 mesane kanserli hastayı robotik cerrahiyle tedavi ederek dünyanın sayılı merkezleri arasında adını yazdırdı. Hastanenin 1. Ürolojik Klinik Şefi Prof. Dr. Derya Balbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni bir teknoloji olan ve 2000'li yıllarda dünyada kullanılmaya başlanan ''Da Vinci'' robotik cerrahi yönteminin ilk önce Avrupa'da uyguladığını, ancak ilk denemelerde başarı sağlanamadığını anımsattı. Sonraki aşamalarda cihazın da geliştirilmesiyle Amerika'da kullanılmaya başlanan robotun kısa sürede dünyada yaygınlaştığını dile getiren Prof. Dr. Balbay, günümüzde 1000'i Amerika'da olmak üzere Avrupa, Türkiye ve Japonya gibi ülkelerle birlikte tüm dünyada 1400 robottun cerrahi operasyonlarda kullanıldığını anlattı. Prof. Dr. Balbay, Türkiye'de 9 tane bulunan robotun 5 yıl önce kullanılmaya başlandığını dile getirerek, robotların 3'ünün kamu, diğerlerinin de özel hastanelerde bulunduğunu ifade etti. Dünyada giderek sayıları artan robotlarla yapılan ameliyatların açık ameliyatlara göre kanama miktarının ve ağrının az olduğunu kaydeden Prof. Dr. Balbay, küçük delikler açarak tamamen robotun kollarıyla hastayı ameliyat ettiklerini söyledi. Robotla yapılan ameliyatlarda enfeksiyon riskinin az olduğunu belirten Prof. Dr. Balbay, özellikle ürolojik ameliyatlarda cinsel fonksiyonların ve idrar tutma mekanizmalarının robotla daha iyi korunduğunu gözlediklerin aktardı. -5 YILDA 60, 1 YIL DA 25 AMELİYAT- Prof. Dr. Balbay, robotun hastanelerinde 1,5 yıldır kullanıldığını belirterek, robotla ürolojinin en riskli müdahalelerinden biri olan mesanenin alınarak yeni bir mesane yapılması ameliyatının (Radikal sistektomi Bilateral genişletilmiş lenf nodu disseksiyonu İntrakorporeal Studer poş ) ise 1 yıldır uygulandığını söyledi. Hastane olarak dünyada robot kullanımı konusunda otorite haline gelen doktorlardan eğitim aldıklarını söyleyen Prof. Dr. Balbay, özellikle mesane kanserinde dünyada tanınan ve bu alanda en fazla ameliyat yapan unvanına sahip İsveç'ten Dr. Peter Wiklund'tan eğitim aldıklarını kaydetti. Açık şekilde yapılan mesane kanserinin robota göre bazı riskler taşığını ifade eden Prof. Dr. Balbay, robotun kollarının kullanılmasıyla yapılan ameliyatta ise mesane ve lenf nodlarının çıkartıldığını, ardından bağırsaktan yeniden mesane yapılarak idrar kanallarının bağlandığını ve bağırsakların tekrar birbirine bağlanarak bütünlüğün sağlandığını ve bütün işlemlerin kapalı şekilde yapıldığını aktardı. -BİR İŞ GÜNÜ SÜREBİLİYOR Prof. Dr. Balbay mesane kanserinin bahsedilen ameliyatının riskli olduğunu, bazen bir iş gününü bile alabildiğini aktardı. Türkiye'de mesane kanserini robotla tamamen kapalı olarak yapan tek merkez olduklarını ifade eden Prof. Dr. Balbay, ''Dünyada yaygın olarak bu ameliyata kapalı olarak başlıyor ama ameliyatın bazı bölümleri açık ameliyat şeklinde devam ediyor. Bu yöntemi geliştiren ve kendisinden öğrendiğimiz Dr. Wiklund 5 yıl da 60 ameliyat yaparken, biz 1 yıl da 25 hastaya ulaştık. Dünyada en büyük ikinci seriye sahibiz. Şu anda dünyadaki en tecrübeli gruplardan birisi olduk. Dünyada bu ameliyatı tamamen kapalı yapan bir kaç merkezden biriyiz. Bundan sonraki hedefimiz ulusal ve uluslararası düzeyde eğitim merkezi olmak'' diye konuştu. Şu ana kadar ameliyat ettikleri hastaların 60-70 yaş aralığında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Balbay, robotla tedavi olan hastaların kısa bir süre içinde normal hayatlarına döndüğünü aktardı. Hastanelerinde şu ana kadar sadece ürolojik alanda 130'un prostat kanseri olmak üzere 160 ameliyatın yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Balbay, robotun kadın doğum, kulak burun boğaz, genel ve kalp cerrahisi alanlarında da kullanıldığını anlattı. AA
  21. Çok önemli ve gerekli bir uygulamaydı zaten... Bilgi ve paylaşım için teşekkürler...
  22. Cansu Koç ( Kömür Gözlüm )

    Mükemmel bir parça çok severim paylaşım için teşekkürler...
  23. Sevgiye Dair

    Bende nasıl böyle güzel bi paylaşımı kaçırmışım diye akşam hem okudum hemde kendime kızdım
  24. Robot Bacaklar Felçlileri Yürütüyor...

    çok güzelll gerçektennnn... Paylaşımın için sağol Can ....
  25. Kedinin Önünü Kes Kaçmasın

    Çok hızlı yaaa yakalıyamıyorummm Ahhhh Can ahhhhh uğraştırı dur bizi sen işin gücün yaramazlık