Dogru_Yol

Üye
  • İçerik sayısı

    1.928
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    20

İletiler bölümüne Dogru_Yol kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. <div style="background-color:#090909;width:650px;"><embed src="http://www.vidivodo.com/VideoPlayerShare.swf?u=BFZDRFxAXxI=" type="application/x-shockwave-flash"wmode="window" bgcolor="#090909" width="650" height="650" allowScriptAccess="always" allowfullscreen="true" ></embed><div style="background-color:#090909;padding:5px;color:#CCCCCC; font: 11px Verdana;"><a href=http://www.vidivodo.com/ style="color:#FFFFFF;" target="_blank">Vidivodo.com</a> : <a href=http://www.vidivodo.com/376366/bolas-orumcegi style="color:#FFFFFF;" target="_blank" title="bolas örümceği">bolas örümceği</a>  Etiket: <a href=http://www.vidivodo.com/video-etiketler/bolas style="color:#FFFFFF;" target="_blank" title="bolas">bolas</a> <a href=http://www.vidivodo.com/video-etiketler/%F6r%FCmcek style="color:#FFFFFF;" target="_blank" title="örümcek">örümcek</a> <a href=http://www.vidivodo.com/video-etiketler/avlanma style="color:#FFFFFF;" target="_blank" title="avlanma">avlanma</a> <a href=http://www.vidivodo.com/video-etiketler/harun style="color:#FFFFFF;" target="_blank" title="harun">harun</a></div></div>


  2. -Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir. Cemil Meriç

    -Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. Konfüçyüs

    -Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağzından çıktıktan sonra sahibi sözün esiri olur. Hz. Ali

    -Çok konuşan az iş yapar. Schiller

    -Hiç kimse başarı merdivenine elleri cebinde tırmanmamıştır. Konfüçyüs

    -Kendi omzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki! Nietzche

    -Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir. James B. Conant

    -Başkalarından üstün olmanız önemli değildir. Önemli olan dünkü halinizden üstün olmanızdır. Hint Atasözü

    -Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa, isler bozulur. Hz. Ebu Bekir

    -Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Mevlana

    -Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri vardır; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır. Plato

    -Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak ta kalamaz. Oliver Cromwell

    -Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır: Dikkat, intizam, çalışma. Mevlana

    -Plan yaparken stratejik, harekete geçerken ilkel olun. Rene Char

    -Akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır. Bernard Shaw

    -Hava soğuduğunda gölge veren ağaçları unutursun. Japon Atasözü

    -Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. Seneca

    -Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızlı çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin. Don Herold

    -İnsanlar ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler. Voltiere

    -İşlemeyen demiri kendi pası mahveder. İnsanı tembelliğe alışması mahveder. Hint Atasözü

    -Rüyaları gerçekleştirmenin en kısa yolu uyanmaktır. Emerson

    -Taş da yumurtanın üstüne düşse,yumurta da taşın üstüne düşse,olan yine yumurtaya olur. Rum Atasözü

    -Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. Konfüçyüs

    -Yaşadığımız her an kendi hakkını ister. Goethe

    Kaynak Aktuel Eğitim


  3. Aslında nasıl ders çalışılacağını sen benden daha iyi biliyorsun. Hadi gel birlikte nerede yanlış yapıyoruz bakalım.

    Bak! şimdi sana bir öneride bulunayım. insanın bir eşref saati var derler atalar. Biz bu sözü şöyle çevirelim: Şimdi senin çalıştığında daha iyi anlayacağın bir de zorlanacağın saat vardır. Hah işte biz seninle bu daha iyi anlayacağın saati bulmaya çalışalım.

    Düşünmeye başla: Şimdi eve geldin, karnın aç, gözünün önünden pastırmalar, dönerler uçuşuyor. Kitabımı açayım dedin ?Allah Allah kim bu sayfaya baklavaları börekleri koymuş? Ders harici her şey sayfada, bence çalışma. Ama annene de söyle bir an önce yemeğini hazırlasın. Ve nihayet yemeğini yedin. O gün çok acıktığın için karnını tıka basa doldurdun. Göbeğin davul gibi şişti yani. Nefes almada zorlanıyorsun. Dersin başına otursan ne olacak ki, böyle tısıl tısıl. Miden bir fabrika gibi çalıştı. Bir saat sonra kendine geldin.

    Şimdi seninle bir terapi yapalım.HAZIR MISIN!

    Şimdi gözünü kapat;

    Gülmeyi bırak dediğimi yap…

    Tamam oldu.

    Beynini düşün, tozlanmış bütün günün yorgunluğuyla kirlenmiş. Hafiften yorgunluk ağrısı hissediyorsun. Arkadaşınla tartıştın, annen en sevmediğin yemeği hazırladı. Yan komşun Elif teyzen yine işsiz kocasıyla tartışıyor. Dışarıda çocukların kahkaha sesleri geliyor, annen bir kadın programı açmış iki zavallının ağlaşma sesleri geliyor. Çok önemli olduğunu düşündüğün telefonun şarjı bitmek üzere. Cırt cırt edip duruyor. Duvarında asılı duran her zaman gülen arkadaşınla bir anınızı gösteren resme dikkatle baktın gülmediklerini fark ettin. İçindeki şeytanın ?bir an önce çık şu odadan? diye seslendi. Beynin iyice bunaldı, kirlendi.

    Kaçmak kolay gelebilir. Kaçan korkak olsun. Sanki başka gün bu saydıklarımız olmayacak. Anti sosyal Hıdır?ın pitbul köpeğinin sesini duymazsan; Mehmet Amca?nın çilsiz horozunun sesini duyacaksın. Yani yukarıdaki seslerin benzerleri hep olacak, hep kulağını tırmalayacak. Tabi sen eğer duymak istersen. Tamam şimdi devam edelim. Beynin iyice kirlendi. Ne yapmalısın?

    Sonra toros dağlarının çiçekleri arasındaki bir nadide pınardan alınmış, billur gibi bir sürahi suyu beynine döktün. Beyninde ne tos kaldı nede kir. Tertemiz oldu. Yağmur sonrası güneşte pırıl pırıl parıldayan bir kuşburnu çiçeği gibi oldun yani. Zihnin duru bir göl gibi oldu. Artık hiç yorgunluk hissetmediğini düşün. İyi düşününce başının ağrısı da kalmadı. Elif teyzen de sürekli abartıyor zaten her gün tartışıyor. Arkadaşınla okulda yaşadığın problem çok küçüktü, yarın gidip konuşur tatlıya bağlarsın. Şimdi duvardaki resme bak. Dikkat et sen güldüğün için resim de sana gülümsüyor. Annenin yaptığı yemek hiç de fena değildi. Azından onu bulamayanlar var. İçindeki şeytana zincir vurmak üzeresin, Zincirini kırmaya çalışan bir köpek gibi sana hala sesleniyor. ? hadi çık bir saat sonra çalışırsın. Komşunun oğlu Sedat kalede uçarak topları tutuyor hadi, hadi!

    Sen sakın kanma bu çirkin şeytanına. Ödevin biter, çıkar oynarsın, Sedat?ta zaten sürekli top oynuyor. Yani bir saat sonra da oynuyor olacak. O da zaten çok tembel bir çocuk.

    Nihayetinde kitabını açtın? Türkçe matematik derken iyice daldın. Çok doğrusunu yapıyorsun. Farkında mısın herkes sustu. Hatta Elif teyzen bile. İşte Eşref saatin işte en iyi anladığın saat.

    Lütfen bu yazıyı odana as olur mu?

    Yakında kitabımız çıkıyor? tüm dostlara duyrulur

    kadir.akel@mynet.com

    Kadir AKEL

    Kaynak Aktuel Eğitim


  4. MUTSUZLUĞUN BİR NEDENİNİN DE MUTLULUK OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ ?

    Mutluluğu bir zamana ya da bir mekana sıkıştırmanın haksızlık olacağını düşünüyorum ve bence birkaç cümleye, sayfaya ya da nedene sığdırılamayacak kadar da geniş bir konu. Mutluluğumuzun ya da mutsuzluğumuzun, ne düşündüğümüz, nereden ve nasıl baktığımız, neleri ön plana çıkardığımız ve neye önem verdiğimizle ilgili olduğunu düşünüyorum.

    Tabi bu arada mutluluk için bir çaba gerektiğini, mutsuzluk içinse çabaya gerek olmadığını zira bir şey yapmadığımız zaman can sıkıntısı şeklinde karşımıza çıkacağını söyleyebilirim. Bazen de hayatın olumsuz yönlerine odaklanıp kendimizi mutsuz ettiğimizi de düşünürsek aslında mutluluğun bir durum değil bir seçim olduğuna inanmaya da başladım.

    Sağlığı bozuk bir insan için mutluluk; sağlığına kavuşmaktır denir oysa insanın mutluluğunun nedeni sağlık olsaydı, sağlıklı olanlar mutsuz olur muydu? Aynı biçimde varlıklı pek çok insan vardır ki onca mala, mülke, paraya rağmen mutlu değildir ve eğitimli olmasına rağmen de hala mutlu olamayan o kadar çok insan var ki!

    Mutluluğun nedenlerinden biri de keyif veren, o şeyin kendisi değil ona yüklediğimiz anlamdır diyorum ve bence mutluluk bir durum ya da ortamdan değil, bir düşünceden, bir nevi kendi duruşunuzdan kaynaklanır.

    Zira durumdan kaynaklansa idi o zaman aynı durumda iken aynı hisleri edinirdiniz. Örneğin evinizde bir gün mutlu bir gün mutsuz olmazdınız. Yani durum birazda duruşunuzdan kaynaklanıyor ve bu nedenle aynı ortamda olan insanların bir kısmı kendini keyifli hissederken bir kısmı da keyifsiz hissedebiliyor.

    Size bir sır vereyim aslında mutluluğumuzun en temel nedenlerimizden biri de mutsuzluğumuzdur. Neşemizin sebeplerinden biri de hüznümüzdür. Sevinç ve coşkularımızın ardında aslında bir beklenti ya da hayal kırıklığı olabilir. Sıcaktan bunalanın biraz serinlik araması gibi hayatın karşıtlık kuralı her zaman her yerde vardır.

    Tabi bu karşıtlık kuralını görmezden gelir de her an sadece bir tarafı yaşamaya odaklanırsanız işte o zaman hata yaparsınız. Zira bu durum çok sevdiğiniz bir yemeği her gün yemeğe benzer. En sevdiğiniz yemeği yada yiyeceği düşünün ve size haz veriyor diye onu her gün ve aylarca yediğinizi düşünün bir süre sonra o yemeği görmek bile istemeyeceksiniz. Peki başlangıçta sizi çok mutlu eden bir şey şimdi neden keyfinizi bozdu? Hani size keyif ve mutluluk veriyordu.

    Karşıtlık ilkesini ihlal etmeden mutlu olmak mümkün mü? Pek tabi mümkün.

    Bunun için hayatınızda olumsuz, mutsuz eden şeylerin ve kişilerin varlığını yok edip tamamen izole olmak yerine iyi ve güzelin yoğunluğunu arttırmalısınız…

    Yani olumsuzu, mutsuzluğu gidermeye çalışmayın…

    Zira size bir sır vereyim, mutsuzluk olmasaydı mutlu olamazdınız, yani mutluluğunuzu mutsuzluğunuza borçlusunuz …

    Bu arada....

    Mutsuzluğumuzun bir nedeninin de mutluluk olduğunu biliyor muydunuz? Yani mutlu olmasaydınız mutsuz olmazdınız.

    Bu nedenle bir şeylerden şikayet edip, sızlanmaya, sorgulamaya, nedenlerini aramaya, yani mutsuzluğu gidermeye çalışmaya gerek yok;

    Mutlu olmaya çalışın yeter…

    Sarp KAYA

    Kaynak Kişisel Başarı


  5. Kuşku, kaygı ve keşke…

    Eğer kendinize ya da çevrenize güveniniz yok ise güvensizliğiniz yerini kuşkulara bırakır. Kuşkulanmaya başladınız mı kaygılanırsınız.

    Ve artık hayatınızı kaygılarınız yönetmeye başlar ve bir sonraki aşamada kaygılarınız da daha şiddetli bir korkuya dönüşür.

    Korktuğunuz da ne olur? Sinersiniz. Sindiğinizde daha da korkmaya ve sonrasında daha da sinmeye başlarsınız. Ve müdahale etmezseniz bu durumunuz dibe vuruncaya kadar devam eder.

    Bir sonraki aşamada korkularınız ve kaygılarınız nedeniyle zamanın bir an önce geçip gitmesini istersiniz. Ve bir an önce geçip gitmesini istediğiniz zaman öyle bir geçer ki bu sefer geçip giden zamana hayıflanırsınız.

    İşte bu hayıflanmaya başladığınız anda da yeni bir duygu ortaya çıkar bu duygunun adı da “keşke” dir.

    Bu sürecin sonunda artık sizin de bir keşkeniz vardır, tabi bu arada itiraf etmek gerekirse keşkeler sizi akıllandırması açısından öğreticidir de.

    Tabi acil durumlar hariç bu kuşkulu, kaygılı, korkulu ya da keşkeli zamanlarda önemli kararlar vermemek gerekir. Bazen içinde olduğumuz durumun etkisiyle son derece hatalı kararlar verebiliriz. Oysa durum ya da durumumuz sandığımız gibi olmayabilir.

    Peki ne yapmalı?

    Zamanı kuşku, kaygı ve keşke ile geçirmek istiyorsanız devam edebilirsiniz ama eğer istemiyorsanız kesinlikle bunların yerine güven, cesaret ve ümit koymalısınız. Ve kişisel motivasyonunuzu sağlamaya çalışmalısınız. Bunun en basit ve işe yarar yollarından biri olarak bence bir süre kendiniz dahil kimseyi suçlamayın.

    Bunu kesinlikle yapmalısınız yapmaz iseniz mevcut durum sizin güveninizi, cesaretinizi ve ümitlerinizi zaten alıp götürecektir. En büyük savaşlar, mücadeleler tüm zorluklarına rağmen varlık içinde değil bir çok maddi yokluğa rağmen güven, cesaret ve ümitle kazanılmıştır.

    Ve bu arada bir şey açıklayayım, empatik olup başkalarının duygularını biraz hissedebilsek de herkes kendi duygularını yaşar. Yani birbirimizi etkilemekle birlikte herkes kendi duygu bankasına yatırdığı mevduatı çeker.

    Hissettiğiniz şeyler adı üstünde kendi hislerinizdir. Ve korkulan şey aslında bir durumdur ve bu durum karşısında yarattığınız duygu ise sizin geliştirdiğiniz bir tepkidir. Şimdi düz bir mantıkla etki olmasa tepki olur mu? Diye sorabilirsiniz.

    Peki bir soru?

    Aynı etkiye her zaman aynı tepkiyi mi verirsiniz?

    Cevap veriyorum “hayır”

    Şöyle bir örnek verecek olursam, her gün yoğun trafikte yolculuk edersiniz ama bazı günler bu durumu çok sakin karşılarken bazı günler sinirlenirsiniz. Hatta insanların neden evlerinde oturmadığını söyleyecek kadar sinirlenirsiniz.

    Bu ortamda etkilendiğim için tepkilendim diyebilirsiniz ama siz aslında gergin olmasa idiniz o insanların varlığı sizi rahatsız eder miydi?

    Daha önce gergin olmadığınız zamanlarda etmiş miydi?

    Yani aynı durumda hep aynı tepkiyi mi verdiniz?

    Kıssadan hisse… İçinizde bir arı kovanı olmasaydı çomak neyi karıştıracaktı?

    Mutluluğunuzu, ümitlerinizi ve heyecanlarınızı başkalarına ve şansa bırakmamanız dileklerimle…

    (Onları nerede bulacağım derseniz önce içinizde bir yere bakın derim!)

    Sarp KAYA

    Kaynak Kişisel Başarı


  6. Geçtiğimiz hafta AK Parti Bursa İl Sosyal İşler Başkanlığının düzenlemiş olduğu “Kent Yaşamında Engelliler” konulu panel Anayasa Değişikliğinin gündemde olduğu şu günlerde engelli vatandaşlarımızın en tabii hakkı ve devletimizin de öncelikli vazifelerinden biri olan fırsat eşitliğinin sağlanması adına önemli bir katkı sağlamıştır.

    Engellilerin toplumsal yaşama tam ve eşit katılımının sağlanması, bağımsız, üretken ve onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri için bir dizi kentsel dönüşümün yapılması şart olmuştur.

    Hiç kimseye, hiçbir gerekçeyle, hiçbir şekilde; bedensel ve zihinsel özürleri nedeniyle ayrımcılık yapılamaz. Engelli kardeşlerimizin bizden ve toplumdan en büyük talebi fırsat eşitliğinin sağlanması isteğidir. Bu sebeple anayasada öngörülen değişiklikle, MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” cümlesi ve aynı maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fikra eklenmiş, devamındaki fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. “Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.” maddesi yeni Anayasa tasarısına eklenmiştir.

    İnsan hak ve özgürlüklerinin temelinde eşitlik, özgürlük ve katılım olgusu yer almaktadır. Bunlar birbirinden ayrılmaksızın, demokrasi ve hukuk temelinde ortak toplumsal bir yaşamın asgari standartlarını oluştururlar.

    Kentleri temel insan hak ve özgürlükleri, demokrasi bağlamında değerlendirdiğimizde, insanlar arasında ayrımcılık yaratılmaksızın, herkesin sağlanan olanaklardan, “kent yaşamı”ndan eşit olarak yararlanması gerektiği sonucuna ulaşırız. Kent yaşamının “kolaylıkları”ndan en fazla yararlanması gereken kesimler; engelliler ve yaşlılar tam aksine kent yaşamının “kısıtladığı” koşullara hapsedilmektedir.

    Engellileri haklarını kullanabilir bir fiziki çevreye kavuşturmadan, onları toplumla bütünleştirmenin kanallarını açmadan da kent olarak nitelediğimiz alanlar engelliler için ulaşılabilir, erişilebilir olmayacaktır. Fiziki çevre ve toplumsal tepkilerden kaynaklanan engeller nedeniyle kentler, engelliler için “yasak şehir” haline dönüşmektedir.

    Engellilerin kent yaşamından “eşit” yararlanabilmesi için teknik düzeyde kurallar belirlenmiştir. Ülkemizde de bunların ölçüleri saptanmış, standartları oluşturulmuştur. Dolayısıyla engelliler; özellikle ortopedik ve görme engelliler, yaşlılar konutlardan yollara, ulaşım araçlarından ortak kullanım alanlarına varıncaya kadar bir şehrin temel bütün unsurları içinde kendi başlarına hareket edebilme ve yaşayabilme olanağından yoksun bırakılmaktadır.

    Engellilere yönelik sosyal politika anlayışları yardım eksenli değil, hak eksenli bir politika olmalıdır. Engelli vatandaşların mutluluğu için, önce onları evlerinden çıkararak kent yaşamına katacak projelere ağırlık verilmelidir.

    Engelli vatandaşların sosyal hayata katılabilmelerinin önündeki en büyük engel, ulaşım araçlarının engellilerin kullanmasına elverişli halde olmamasıdır. Kent yaşamının kolaylıklarından en fazla yararlanması gereken kesimlerden biri olan engelliler tam aksine bu sorunlar yüzünden kentten kopuk bir hayat yaşamak zorunda kalıyor. Kısa mesafede bile ulaşım sıkıntısı yaşayan engelli vatandaşlar için, kent içinde yapmak istedikleri uzun mesafeli seyahatler ise adeta ulaşılamaz bir gaye gibi gözüküyor.

    Konutların dış ve iç tasarımında “uyarlanabilir ve tam erişilebilir konut” kavramından hareket edilmeli, çalışma alanları ergonomik yönden engellilerin de kullanabileceği biçimde düzenlenmelidir. Örneğin; Eğitim, sağlık, hukuk hizmetlerinden yararlanabilmek için bina girişleri, katlar arasında ulaşım, koridorlar, kapılar vb. gibi iç düzenlemelerde engellilerin, yaşlıların kullanım ve erişimine dikkat edilmelidir. Tiyatro, konser, sergi ve sinema salonları gibi kültürel ve sosyal yaşamda önemli yer tutan, alış veriş merkezleri gibi günlük yaşamdaki ihtiyaçların karşılandığı ortak kullanım alanlarında engellilerin ulaşım ve erişimine uygun düzenlemeler hızla sağlanmalıdır. Toplu taşıma sistemine ağırlık verilmeli ve bunlardan yararlanabilmenin asgari koşulları oluşturulmalıdır. Duraklar, istasyonlar, iskeleler ve bunlardan araçlara biniş inişler için gerekli donanım ve önlem alınmalıdır. Şehir içi ulaşımda sinyalizasyon sistemleri, sesli uyarıcılarla desteklenmeli, geçitler uygun hale getirilmelidir.

    Engellileri toplumunla buluşturan, bir arada tutan, birlikte yaşama kültürünü zenginleştiren bir yaklaşım, kentleşmede egemen olmalıdır. Engellilere sağlanan kolaylıklar bir ayrıcalık ve ayrımcılık olarak görülmemeli, hayatın sunduğu olanaklardan, doğuştan sahip olduğumuz haklardan eşit biçimde yararlanabilmemiz için fırsat eşitliğinin sağlanmasının gereği olarak ele alınmalıdır.

    Son dönemde yerel yönetimlerin sosyal politikalara katkısı da göz ardı edilemez. Özellikle istihdamın arttırılması konusunda yerel yönetimlerin sivil toplum örgütleri ve özel sektör ile işbirliği yaparak meslekî ve teknik eğitim kursları, kısa yoldan beceri kazandırma kursları, işsiz ve yoksul kitleler için ücretsiz ve kolay erişilebilir olmaktadır.

    Psiko-sosyal rehabilitasyon hizmetleri kapsamında aile hayatından kopmuş sokak çocuklarına, okul dışında kalmış, okuma yazma bilmeyen çalışabilir durumda olan işsiz özürlülere ve diğer yoksul yetişkinlere, ya okul eğitimi verilmeli, ya da okuma yazma kurslarına katılmaları sağlanmalıdır.

    Belediyelerimizce özürlüler için gerekli araç ve gereçlerin temini, gençlik ve aile yaşam merkezleri, kadın sığınma evleri, yaşlılara yönelik dinlenme lokalleri bu çalışmaların ürünüdür. Gün geçtikçe Ak Partili belediyelerimiz hizmetlerinde verimliliği, sürati ve kaynak kapasitesini artırmaktadır.

    Yazar : Mehmet Emin Tutan Email : mtutan@gmail.com

    Kaynak


  7. SAĞIR VE ÂMÂ BİR ÇOCUĞUN BAŞARISI: PEDAGOG HELEN KELLER

    Ülkemizde engelli sayısının hiç de az olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu kaderin ortak yolcularının yaşam standartlarında, sosyal devlet ilkesi gereğince her geçen gün bir nebze rahatlama olmakla beraber çok ciddi sorunlar yaşandığı muhakkaktır. “Ateş düştüğü yeri yakar.” misali engellilerin yakınları ve onların eğitimiyle ilgilenenler dışındakilerin çoğunluğu bu durumdan bihaber yaşamaktadır. Bundan dolayı empati kurmakta zorlanıyoruz. Sorunların çözümüne yönelik daha hızlı, kararlı ve keskin adımlar atılmıyor. [1] Bütün olumsuz şartlara rağmen gerek ülkemizde gerek dünyada çok çalışarak “Başarılı Engelliler” listesine girip, tarihe adını altın harflerle yazdıranların sayısı hiç de az değildir. Bu kahramanların tarihe yazılış biçiminde bir avuç inanmış kişi çok çalışır. Kimisi böylesi insanların filmini çekerek, kimisi türküsünü yakarak adından bahsettirir, kimi engelli de kendi yaşadıklarını yazarak adeta tarih yazıcılığına soyunur.

    Ülkemiz dışından sağır ve görme özürlü bir pedagogun kendi hayat hikâyesini dinlemeye var mısınız? Haftanın kitabı olarak, geçtiğimiz aylarda Türkçeye çevrilen, Helen Keller’in “Her şey Su ile Başladı” isimli hatırasını anlatmayı uygun gördüm. [2]

    HELEN KELLER KİMDİR ?

    Kitabın başkahramanını, kitabı referans alarak birkaç cümlede anlatmak istiyorum. Helen Keller, 1880–1968 yılları arasında yaşamış, Amerikalı bir pedagogdur. On dokuz aylıkken geçirmiş olduğu bir hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yeteneğini tümden yitirir. Bu dönemden hafızasında sadece “su” sözcüğü kalır. Bayan Helen, yaşam mücadelesini bu sözcükten başlatır. Kitaba bu ismin verilmesi tesadüf değildir. Keller’in kendi tarihinin çağ açıp-kapamasına neden olan gelişme ise öğretmen Anne Mansfield Sullivan ile tanışması ve Sullivan’ın kendisinin öğretmeni olmasıdır. Öğretmeni Sullivan’ın etkilerini abarttığımı düşünenler için Keller’in cümlelerine müracaat edebiliriz: “Böylece, Mısır’dan çıkıp Sina Çölü’nün karşısında durdum. Tanrısal bir güç bana dokunup görmemi ve mucizeler yaratmamı sağladı, Kutsal dağdan yükselen ses bana şöyle dedi: “Bilgi, sevgidir, ışıktır ve görmektir.”(s.27) [3] Kendisi de kısmi kör olan Sullivan, uzun bir süre emek verdikten sonra Keller’e okuma-yazma öğretmekle birlikte normal bir eğitimin de yolunu açar. Bir yandan orta öğretim ve lisans eğitimini tamamlarken diğer yandan da gerek genel kültür gerek yabancı dil alanlarında kendini geliştirir. Öğretmeni Sullivan gibi Keller de ömrünü konuşma ve görme özürlülere adar, birçok kitap yazar.

    Eserin başında Elanor Roosvelt ile yayınevinin yöneticisi Nil Gün’ün yazdığı “Sunuş” ve Ralp Barton Perry’un yazdığı “Önsöz” bulunmaktadır. Bayan Keller’in anlattıklarını John. A. Macy kaleme almıştır. Helen kitapta, telefonun mucidi Alexander Graham Bell’in katkılarından, onun açtığı okullarda okuduğundan, kendisine gösterdiği yakınlıktan bahseder. Hatta yazar, kitabı Bell’e ithaf eder.

    Hatıralar bilindiği üzerine sadece kişinin tarihini anlatmaz. Yaşadığı toplum ve ülke ile de ilgili çok önemli tespitler içerir. Yazar kendi tarihini anlatırken haliyle 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başındaki Amerika’nın fotoğrafını da yansıtmaya çalışır. Söz konusu dönemle ilgili ülkemiz tarihiyle ilgili bildiklerimi göz önünde bulundurduğumda, ülkemiz ile devrin Amerika’sını kıyasladığımda aradaki farkın aleyhimize tasavvur ettiğimizden daha çok işlediğini söyleyebilirim.

    Keller, kitapta ömrünün ilk çeyreğini anlatır. Üniversiteden mezun olmasıyla birlikte anılarını noktalar. Kitabı okuyup bitirince yaşamının diğer dönemlerinin yazıya geçirilmemesine ne kadar hayıflandığımı söyledim. Bayan Keller’in azmi, mücadelesi ve çalışkanlığını hepimiz takdir etmek zorundayız. Hele de ülkemiz insanlarının model fukaralığı çektiği şu dönemlerde sadece engelli ve onların yakınları değil, ibret almak isteyen bütün gözlerin bu eseri okumasını elzem görüyorum. Öbür taraftan Keller’in sağır ve görme özürlü biri olmasına rağmen dünyaca başarılı pedagog haline gelmesinde öğretmeni Anne Mansfield Sullivan Hanımın gayretleri, mücadelesi hemen dikkat çeker. Özellikle de ülkemiz öğretmenlerinin önemli bir kısmının öğretme heyecanlarının azaldığını ve yitirdiklerini göz önünde bulundurduğumuzda bir eğitimci olarak şöyle bir tahminde bulunabilirim. Sullivan’ın eserde söz konusu olan çalışmalarını okuyan öğretmenlerin kaybettikleri heyecanlarını kazanacaklarını umut ediyorum. Sullivan gibi öğretmenleri kendisine rehber alanların yaşamda kazançlı çıkacağına inanıyorum.

    -----------------------------------------------------------------

    [1] Helen Keller, Her Şey Su İle Başladı, Çeviren: İpek Van Den Born, 97 Sayfa, Aralık 2009, İstanbul, Kuraldışı Yayınları

    [2] Şüphesiz engellilere yönelik ciddi anlamda emek harcayan birçok kişinin de olduğu hakikattir. Hele de çocukları dolayısıyla bu durumu birebir yaşayan, ülkenin kaderinin yazılmasında söz sahibi olanların yaptıkları unutulmayacaktır. İlk aklıma gelen isimler işadamı rahmetli Sakıp Sabancı ile politikacı, eski Meclis Başkanı Köksal Toptan’dır. Bu ünlü kişilerin çocuklarının özürlü olması dolayısıyla, ekonomik ve siyasî nüfuzlarını engellilerin sorunlarının çözümüne yönelik kullanarak birçok kalıcı esere imza attığını biliyoruz.

    [3] Konuya vakıf olmayanlar için çevirmenin notunu yazayım. “Yazar burada Musa’nın Mısır’dan ayrılarak, halkını vaat edilen topraklara götürdüğü uzun yolculuğu kendi yolculuğu ile özdeşleştirir.”

    Oğuzhan Saygılı-Eğitimci

    Kaynak Kayseri Net


  8. Komik Bebekler :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/Komik-bebekler.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  9. Süper Yüzen Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/super-yuzen-bebek.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  10. Baby Tv :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/baby-tv.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  11. Enterasan Çocuklar :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/korkan-cocuk-ve-burnunu-karıştiran-bebek.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  12. Suyun Önemi :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/suyun-faydalari-452363.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  13. Süper Küçük Shakira :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/kucuk-shakira-983.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  14. Yer Silen Minik :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/yer-silen-minik.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  15. Küçük Bodyci :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/kucuk-bodyci-8745.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  16. 23 Aylık Bilardo Ustası :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/bilardoustasi534.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  17. Japon Ufaklık :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/yapon-ufaklik-54214540.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  18. İnternetin Komik Çocukları :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/cocuk735.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  19. Rockçı Ufaklık :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/rock45634.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  20. En Komik Bebekler :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/bebek5882.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  21. Osurukçu Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/osuruk635.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  22. Müzik Tarzı Önemli Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/müzik249.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  23. İçli Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/bebek-7967.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  24. Sapık Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/sapik-bebek-4118.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>


  25. Dırdıra Erken Başlayan Kız Bebek :)

    <embed src=http://www.geyikoloji.com/videolar/player.swf width="650" height="650" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" flashvars="file=http://media.geyikoloji.com/video/video/cok-konusan-bebek-9974.flv&plugins=drelated-1&drelated.dxmlpath=http://www.geyikoloji.com/videolar/rl.xml&drelated.dposition=bottom&drelated.dskin=http://www.geyikoloji.com/videolar/dr.swf&drelated.dtarget=_self"></embed>