Bay_Seyhan

polat:baba sen hiçbir şeyden korktun mu? ömer baba:yaşadığım dünyanın gözümü büyülemesinden başka, hiç bir şeyden korkmadım... polat:gözünü büyüleyecek bir hayatın içine girmeyi hiç tercih etmedin ki baba...neyinden korktun bunun?... ömer baba:ya yaşadığın hayat? ya birilerinin yaşadığı hayat birilerinin gözünü büyüler.... polat:bundan nasıl korunabilir insan?... ömer baba:birgün süleyman peygamber uçan halısının üstüne binmiş...başlamış ülkesinin üstünde gezinmeye...dalmış o güzelliklere...büyülenmiş ne güzel ş.eylere sahibim diye..halı başlamış eğilmeye...halının eğildiğini farkeden süleyman halı doğrul demiş...halı biraz daha eğilmiş...halı doğrul ben cihan sultanı, sultan süleymanım demiş...halı biraz daha eğilmiş...halı doğrul ben peygamber süleymanım demiş... halı biraz daha eğilmiş...süleyman peygamber düştü düşecek...halı napıyorsun? doğrul diyorum sana...halı cevap vermiş...asıl sen doğrul süleyman, bunların hepsi Allah'ın hiçbir şeyi kendinden bilme... saltanatı, varlığı kendinden bilmediğin sürece evladım, hiçbir şey gözünü büyüleyemez...olaki büyülerse, halıyı değil; kendini doğrult...

Ehhh Ne Yapalım Canınız Sağolsun

Zeynep Beni Bekle zeynep beni bekle / gece ağaçlarına yağmur çiseliyorum / cam tozu su beyazı yalnızlığını mutlaka değiştireceğim bir yaprak halinde süzülüp saçlarına eski teşrin`lerden / kederli kırmızı zeynep beni bekle mutlaka döneceğim söyle kim önleyebilir buluşmamızı geceleyin ışıkları söndürdüğün zaman benim şiir kitaplarından sızan aydınlık elinde uyuyakaldığın heyecanlı roman pancurların çarpıldığı lodos geceleri rüzgârın değil benim / pencerendeki ıslık her akşam koridordaki ayak sesleri yanlış çaldığını zannetiğin telefon zeynep beni bekle mutlaka geleceğim hem bu ne ilk ayrılığımız ne de son pikapta eminağa acemaşirân saz semaisi sokakta çocuklar saklambaç hırsız polis hayat akıp gidiyor olsam da olmasam da saati durmamalı ufak sorumlulukların resmi bırakmadın ya / son çektiğin hangisi bak mektuplar birikmiş yine masamda fakülteler açılacak bak bugün yarın zeynep beni bekle mutlaka geleceğim başladığımız filmi birlikte bitireceğiz kim ne derse desin içimde delice bir his Atilla İLHAN.... Zeynep Bu Güzel Şiirleri Bizlerle Paylaştığın İçin Tşkler Canım "ZEYNEP" Şiir'ide Bir Başka Güzel Geldi Bana Nedendir Bilmem Yoksa Senin Adının Geçtiği İçin mi Acaba Diye Düşünüyorum Bak Bu Olabilir

24 Ekim – 11 Kasım BEYAZ Tutkulu ve hırslıdır. Bu yüzden de çabuk kıskanır ve her şeye kolay tepki veremez.Asil bir ruhu vardır, takdir etmeyi de bilir.Bazen kandini diğer insanlardan farklı ve üstün görür Zafer Anlaşılan Senle Aynı Sıkıntıyı Paylaşıyoruz :) Burda Bir Yanlış Olacak Kesinlikle Beni Anlatmıyor Bunların Tam Tersi Bir Yapım Var :) ha ha ha

Sayın DOĞRU YOL Elinize Emeğinize Sağlık Çok Güzel Bir Paylaşım Olmuş Tşkler Sizden Bir Ricada Bulunmak İstiyorum Avatarınız Öyle Hoştu Ki Yada Benim Hoşuma Gidiyordu Türkan Şoray'ın O Güzel Bakışı Çok Şey Anlatıyordu Sanki Şimdi İse Biraz Değişiklik Yapmışsınız Aynı Resim Ama Yinede Eski Halini Tercih Ederim Avatarınızı Öyle Görmek İsterim Önceki Hali İle Tabi Yinede Son Karar Sizin Siz Nasıl İsterseniz Öyle Olur

İçindekilerini Ne Güzel Dile Getirmiş te Yazmış Çok Beğendim Bizlerle Paylaştığın İçin Tşkler nazoo

Verdiğin Bilgiler için Tşkler nazoo

CİZRE GERÇEK ADIYLA CİZİRA BOTAN <A href="http://img.blogcu.com/uploads/cizrem_cizre_ejderi.jpg">Nuh Peygamber ve oğulları tarafından tufandan sonra kurulduğu söylenen Cizre'nin bilinen tarihi M.Ö 4.000 yılında Guti İmparatorluğuna kadar dayanmaktadır. Gutiler Cizre, Dicle Cudi'yi de içine alan geniş bir bölgede hakimiyet kurmuşlardır. Cizre daha sonra M.Ö 2000 yılından itibaren Babil, Araplar, Asurlular Medler, Persler, Selevkos ve Sasanilerin; İslamiyetin bölgeye gelmesi ile beraber Emevi ve Abbasilerin hakimiyeti altında kalmıştır. Cizre'de Nuh Peygamber türbesinin olması büyük önem arzetmektedir. Cizre'de yapılan kazılarda bulunan bir plakette, Cizre'nin adının Bazibda olup, nüfusunun 1.850.000 olduğunu yazmaktadır. Cizre, M.Ö. 4000 yıllarından itibaren Gerzubakartda adıyla Guti Devleti hakimiyeti altındadır. Gutiler döneminde ilk Cizre suru yaptırıldı. Gutiler önceleri Cizre ve içine de alan Kasrik Beldesi, Dicle, Cudi dağı arasında kalan bölgede hükümran iken, sonra Zagros dağları ile Botan (Kentrites) suyuna kadar uzanmış ve bölgeye Gutiyum denilmiştir. Daha sonra bu bölgeye savaşça kuvvetli anlamında Karday denildi. Tarihçi İbnulesir, Dicle'nin solunda 200 köyü bulunan Karday adi ile bir büyük ilin bulunduğunu da yazmıştır. Cizre'yi, Nemrut bin Koz bin Ham bir Nuh emrinde bulunmaktaydı. M.Ö. 1984 yılında I.Babil Devleti yönetimine girmiştir. Babil Cizre'ye 22.km. mesafededir. Dünyanın bir çok yerine tarihi eserler kaçırılmıştır. Cizre M.Ö. 1595 yılında Babil egemenliğinden Arap egemenliğine geçmiştir. Daha sonra Asur kralı Senpilos M.Ö. Cizre'yi kendi ülkesine kattı. Cizre sınırlarını da kapsayan ve Asur devleti döneminde gerçekleştirilen bayındırlık hareketleri yer almaktadır. Tufan olayını anlatan Asur Kralı Sanherip, Cudi'nin bir tepesine 6 adet kabartma heykelini yaptırmıştır. Ayrıca Cudi Dağı'nın üzerinde tapınaklar yaptırmış, Cizre'nin Nuh Peygamber Camii içinde bulunan mezarını restore ettirmiş ve Cizre surlarını tekrar onartmıştır. M.Ö. 331 yılında Pers kralı III. Daryus Büyük İskender'e yenilince Cizre'de zaptedilmiş oldu. M.Ö. 130 yılında Selevkosların elinden alınarak Partların eline geçti. İran Sasani Hükümdarı Erdeşir Babekan 226 yılında Partları yenilgiye uğratarak Cizre'yide hakimiyeti altına aldı. Cizre'de imar çalışmalarında önemli mesafeler elde edilmiştir. Erdeşir Babekan döneminde Sarayburnu kapısı yaptırıldı. Aslanlar ve kitabe konuldu. İslam Peygamberi Hz. Muhammed(S.A.V) tüm devlet başkanlarına davet mektupları gönderiyordu. İran Sasani Hükümdarı Kisra II. Hüsrev'ede mektup gönderip İslamiyeti seçmesini istedi. Hüsrev Peygamber Efendimizin mektubunu yırtınca, Hz. Muhammed(S.A.V) ona bedduada bulundu. Böylece yurdu parça parça oldu. Cizre 639 yılında Hz. Ömer zamanında, ordu komutanı Iyaz Bin Ganem komutasındaki ordu ile savaşmadan ve mektupla teslim olmuştur. Müslüman olmak istemeyen Yahudi, Hristiyani Mecusilere vergilerini vermek kaydıyla bir şey yapılmamıştır. Bu dönemde Cizre'de kilise olan bina (Ulucami) camiye çevrilmiştir. Cizre'de Hz. Ömer tarafından bu cami üniversite olarak ta hizmete açılmıştır. Halen de ismi Camie olarak adlandırılmaktadır.Camie Arapça'da Üniversite demektir. UZUN BOYLU OLAN KUZENİM OLURR BOKSÖR TÜRKİYE İKİNCİSİ ÜNVANI VAR MEM-U-ZİN TÜRBESİ BIRCA BELEK HZ.NUH TÜRBESİ DUVARA ASILI BU EJDERLER ASIRLARDAN BERİİ VARDIRR DİCLEE NEHRİİ ÇARŞIMIZZZ

Rica Ederim nazoo Ne Demek Ben Teşekkür Ederim Zevkle Paylaştım Hepinizin Görmesini İstedim

Güzel Bir Şiir Bizlerle paylaştığın İçin Tşkler Zeynep

Çok Güzel Bir Habeer Paylaşımın İçin Tşkler Berrin

Harika Sözler Çok Beğendim Emeğine Sağlık Nazoo

Helal Olsun yaaa Nasıl Yapmış Aklım Almıyo Çok Şaşkınım

HARİKA HARİKA ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR SÜPER Dİ PAYLAŞIMIN İÇİN TŞKLR ZEYNO

Çok Güzeldi Bizlerle Pylştığın İçin Tşkler Cemre

Harikaydı Çok Güzel Bir Şiir Sözlerine Bayıldım Çok Hoşuma Gitti emeğine Yüreğine sağlık Pylaşımın İçin Tşkler Zeynep

Vayyy bee Ne Kadar da Güzel Sözler İçli İçli Duyguların Depreştiği an Çok Güzel Emeğine Yüreğine Sağlık Çok Beğendim Paylaşımın İçin Tşkler DOĞRU YOL

güzeldi zeynep pylşımın için tşkler

Sayın doğru yol çok güzel bir şiir paylaşımınız için tşk ederim yüreğinize sağlık

ELVEDA Bir yaz bahanesiydin sen bahar tadında ve adında sakılıydı herşey, Güzel gülüşlerle bezenmiş tatlı bir tene, kusursuzca işlenmiş hafif ezik, hafif bilmezlik içinde düşünülememezlik çerçevesinde rüyalarına daldığım ve gerçekleştiğini düşündüğüm hayallerimdin sen benim… Geçilen her cadde ve sokak bir anıt kalbimde, Yaşanmış aşkımızın anısına…. Kalbime giren, gözyaşımı silen tatlı ellere sahip güzel yarim, Ben bir ömür seni bekledim, Ama sen çabuk geldin ve gittin, Arandıkça senin yokluğunda, bulduğumda hüznü, bıraktım ben düşünmeyi.. Ağzının içine bakmak denirya hani, Ben hep senin içine düştüm kabaca, Hayrandım sana, dilinden çıkan her hece, her kelime ve her benim için sarf ettiğin sözde, Kalbime kök saldı aşkın…işledin içime ve ben hiç şikayet etmedim.. Şimdi gittin..Ne desem dönmeyeceksin…. Neler hissettiğimi anlamaz bu kağıt, bu kalem ve başka bir göz… ve anlatamaz herhangi bir söz.. Ya da inandıramaz aklım unuttuğuna kalbimi… Şimdi tövbe ettim… Artık ağlamıyorum…çünkü yürürken kafamı kaldırmıyorum… Vapura binmek zorunda kalırsam bile…en arkaya gitmiyorum..hatta bakmıyorum.. Şimdi tövbe ettim… Artık anlamıyorum…çünkü sana anlatamamışsam seni ne kadar sevdiğimi… Kendime diyecek söz bulamıyorum. Şimdi tövbe ettim… Yazdığın sözleri cüzdanımda saklıyorum ama okumuyorum…. Hep yanımda taşıyorum bir resmini, Ama çıkarıp bakmıyorum… Şimdi tövbe ettim… Sana her an duyduğum özlemi bir damlaya sığdırdım.. Dün gece son kez ağladım.. Yok sayılmak zoruma gitti…ağladım… Yanımda yoksun…çok istedim elini tutayım…zaten hayali bile yoktu…ağladım.. Elime aldım kalemi, kendime anlatamadığımı sana anlatayım diye, Anlatırken kalbim çok acıdı….ağladım.. Erkekler ağlamaz dedim…ama istediği yanında olamayan bir çocuk gibi düşündüm.. Bahane ettim sensizliğimi…ağladım.. ve ben her gece senin için son kez ağladım.. Her son kez ağladığımda aynı şeyi hissettim.. Unutulduğumu anladım..ağladım… ve Şimdi tövbe ettim… Unutmak kolay olsa, aşkın sonu buysa, Yorgun düşmüş bir kalp kalıyorsa arda, İnandırmışsa sensizliğe kendini artık…yarda, Hayatın anlamı yokluğunsa, ve şimdi tövbe ettim…..ayrılık denmişse; hüzünlerle…..ELVEDA…

Gerçek arkadaşlık nasıl olur? Gerçek arkadaş kimdir? Sevdiğini bırak... Geri dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmamıştır... Yıllar önce duyduğum bu cümleyi defalarca tekrarlamama rağmen derin anlamını sanki ilk kez duymuş gibi hissediyorum. Sevilen kelimesi sadece aşık olunan eş olan kişi için geçerli değil... Pek çok sevgi çeşidini ve pek çok sevileni kapsıyor… Bunlardan biri de dostluklar... Soruyorum kendime gerçek arkadaşlık nasıl olur? Gerçek arkadaş kimdir? Peki ya ben birisine hiç gerçek bir arkadaş olabildim mi? Cevaplaması zor olan sorular... Uzun bir düşünme süreci sonunda bazı çıkartmalar elde ettim ama doğruluğunu ancak zaman test edecek. Klasik dostluk tanımlarına girmeye kalkarsam yanılma şansım çok yüksek... ki bunca yıldır düştüğüm yanılgıların bir nedeni de olayın biri yüzeysel diğeri derin olmak üzere iki taraflı anlamı olması... Şimdi anlıyorum ki Dostluk oturup saatlerce konuşabilmek konudan konuya uçar gibi zıplamak fikirleri tartışmak değilmiş.... Dostluk onun ihtiyacı olduğunda sessizce onu dinleyebilmekmiş... Dostluk O'na kendi bakış açımı göstermek ve onun farklı bir görüş kazanmasını sağlamak değilmiş... Dostluk ne kadar ters olursa olsun O'nun gözleri ile bakmayı başarabilmek demekmiş... Dostluk dostun bir yanlıştan öbür yanlışa adeta sürüklenircesine giderken O'na dur demek ve hata yapmasını engellemek değilmiş... Dostluk O hata yaparken acı çekerken ve sonucunda tecrübe kazanırken bu süreçleri onunla birlikte yaşayabilmek demekmiş... Dostluk O'na neyin doğru olduğunu söylemek değilmiş... Dostluk Onu kırmadan saygı ile dinleyebilmek ve söylediklerini eleştirmeden anlayabilmek demekmiş... Dostluk O'nun duygularını hiçe sayarak katı dürüstlük demek değilmiş... Dostluk bazen O’nun duymak istediğini söylemek demekmiş… Dostluk O'nun adına karar vermek demek değilmiş... Dostluk O’nun ne istediğini öğrenmek için çaba sarfetmek demekmiş... Dostluk O'nu aynı ruhun parçası gibi benimsemek değilmiş... Dostluk O'nun tecrübesine duygularına düşüncelerine kararlarına isteklerine hayallerine saygı gösterebilmek farklılıklarını görebilmek demekmiş... Dostluğu tanımlayan ve yapılması gereken bir kurallar listesi yokmuş... Çünkü yapılan herşey doğal olarak kendiliğinden olurmuş...eğer olmuyorsa o zaman dostluk zaten yokmuş... Bu tür bir anlayışı içeren bir ilişki adı ne olursa olsun aşk arkadaşlık komşuluk dostluk... güzel olmazda ne olur?

Güzel bir paylaşım olmuş tşkler DOĞRU YOL

Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun ANNE nin seni hüzünlendirdiğim için üzgünüm ve üzüldüm ANNE deyince akan sular durur annesizliğin ne olduğunu verdiği acıyı yaşamasamda bilirim ve eminim insan olan duygusu olan herkes anlar Allah (c.c) Herkese her insana kaderini doğarken alnına yazmış kaderde ne varsa yaşanır derler kimi öksüz yetim kalır kimi çocucuğunu kaybeder kimi hastalıklarla boğuşur herkesin kaderi farklı yazılmıştır peygamber efendimiz Hz. Muhammed s.a.s doğmadan babasını doğduktan sonra annesini kaybetmiş sonrasında ona bakan dedesi vefat etmiş demek istediğim en büyük acıları ve zorlukları peygamberler görmüş ve yaşamış seni üzmek istemiyorum ama paylaşmak istediğim bir iki söz var Hüzünler harem kurdu gönlümün sarayına, Dadandı hasret kurdu, ömrümün her ayına. Derbederim deliyim, ipsiz sapsız, başı boş, Sevda şarabı içtim, âlem sarhoş, ben sarhoş. Sevgi verdim almadı, gezerim yana yana, Sevgileri yüklenir, giderim öbür yana. Gelirken çıplak geldim, yaşarken yaşamadım. Sevdanın hamalıyım, başka yük taşımadım. Dünya cennet olsa da, benim... GÖNLÜM YETİM Hayatta Herşey Gönlünce Olsun ....

Ben tşk Ederim OKuyup yorum eklediğiniz için Bu arada Bu Şiir Bana Ait Değil Gülsüm Beğendim ve paylaşmak istedim

Ama Ne Yazık ki Ağlamaktan hiç Hoşlanmam Allah Kimseyi Ağlatmasın Hep Gülelim Ama Yararıda Varmış Ne Yapsak Paylaşımın İçin Tşkler Nazoo