Berrin

Üye
  • İçerik sayısı

    2.150
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    9

İletiler bölümüne Berrin kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kamuya yerleştirilen engelli vatandaşların sayısını 10 bine tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi.

    289_9c193.jpg

    Bakan Çelik, sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Kurumlardan gelen talepler doğrultusunda 5 bin 423 engelli vatandaşımızın kamuya yerleştirilmesini Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'ne (ÖSYM) bildirmiştik. Dün Sağlık Bakanlığımızdan 3 bin 227 engelli memur talebi daha geldi. Diğer kurumlarla da görüşüyoruz, bu sayıyı 10 bine tamamlamayı hedefliyoruz" dedi.


  2. İki yeni araştırmaya göre felçli hastaların beyinlerindeki kan pıhtılarını temizlemek için minik ağlar kullanılabilecek...

    b04_42230.jpg

    Kan pıhtıları kan damarlarının tıkanmasına neden olarak beyne oksijen gitmesini engelliyor. Bu da hastaların felç geçirmesine ya da konuşma yetilerini kaybetmelerine neden oluyor. Lancet tıp dergisinde yayınlanan iki araştırma küçük ağların kullanımının felçli hastaların iyileşme oranını artırabileceğini ortaya koyuyor.

    Şu anda felç geçirenlerin kan damarlarını açmak için kullanılan farklı teknikler mevcut. Bazı hastalara pıhtı çözücü ilaçlar veriliyor ancak bu ilaçların tıkanmanın yaşandığı andan en fazla bir kaç saat sonra alınması gerekiyor ve tüm hastalar bu ilaçları kullanamıyor.

    Pıhtıyı damardan çıkarmak için geliştirilmiş başka yöntemler de var. Bazen damarlardan bir boru geçirilerek pıhtı sıkıştığı yerden oynatılıyor. Ancak bu her durumda uygulanabilen kolay bir yöntem değil. Önerilen yeni tedavi de bu yönteme benziyor ancak bir boru yerine küçük bir kafes kullanılıyor.

    Bu küçük kafesler, pıhtıyı damarın içinde yakalayıp hapsediyor. Böylece kafes vücuttan çıkarıldığında pıhtı da çıkmış oluyor.

    Bu yeni yöntemle tedavi edilen 113 hastadan yüzde 58'inin beyin fonksiyonlarını tamamen geri kazandıkları görüldü. Boru kullanılan yöntemde bu oran yüzde 33'de kalıyordu.Bu tedavinin uygulandığı 178 hasta üzerinde yapılan ayrı bir araştırma da bu tedavi yönteminin hastanın kendi başına yaşayabilme olasılığını iki katına çıkardığını gösterdi.

    Tedaviyi geliştiren araştırmacılardan biri olan California Üniversitesi'nden Prof. Jeffrey Saver bu tekniğin gelecekte daha sık kullanılacağını çünkü ilaç tedavisinden daha güvenli ve etkili olduğunu söyledi.

    Saver, "Pıhtı çözücü ilaçlar damarların sadece yüzde 40'ını yeniden açabiliyor. Bu küçük ağlar damarların yüzde 70 hatta yüzde 90'ını açıyor. Ayrıca bu tedavi pıhtı çözücü, kan sulandırıcı ilaçları kullanamayan hastalarda da uygulanabilecek'' dedi.


  3. İsviçre’nin Zürih Üniversitesi’nde yapılan araştırmalarda, omurilik felçlileri için umut olabilecek bir kök hücre aşısı geliştirildi.

    Araştırma, kaza sonucu omurilik felci olan ve göğsünden aşağısını hissetmeyen üç hasta üzerinde yürütüldü. Aşı, bağışlanmış cenin beyinlerinden alınan 20 milyon kök hücreden elde edildi. Aşı, hastalara felç geçirdikleri zamanı takip eden dört ila sekiz ay içerisinde hasar gören omuriliği sinirleri üzerinden uygulandı.

    3 ay içerisinde 2 hasta göğsünden aşağıda kaybettiği hissetme duyusunu kazanmaya başladı. 6 ay sonunda ise göğüsleri ve göbek delikleri arasında dokunuş farkını ayırt edebilecek boyuta geldiler. Uzmanlardan Stephen Huhn, bunun omurilik felci tedavisi için kilometre taşlarından olduğunu açıkladı.


  4. Kalp krizi geçiren hastaların kalbinde oluşan hasar, hastaların kendi kalbinden alınan kök hücreler kullanılarak iyileştirildi.

    3753.jpg

    ABD'de bilim adamları, kalp krizi geçiren hastaların kalbinde oluşan hasarı hastaların kendi kalbinden aldıkları kök hücreleri kullanarak iyileştirmeyi başardı.

    "Lancet" tıp dergisinde yayımlanan araştırmada, hasarlı dokunun yüzde 50 oranında azaldığı ve yeni kalp hücrelerinin sayısında beklenmeyen bir artış gözlendiği belirtildi.

    Cedars-Sinai Kalp Enstitüsü'nde yapılan araştırmaya kalp krizi geçiren 25 hasta katıldı. Kalp krizinden bir ay sonra hastaların boyunlarındaki damarlardan kalplerine gönderilen boru yardımıyla kalp dokusundan örnek alındı. Laboratuvar ortamında her bir örnekten elde edilen yaklaşık 25 milyon kök hücre, kalbi çevreleyen atardamarlara nakledildi.

    Sağlıklı Kalp Dokusu Oluştu

    Sol karıncıktaki hasarlı dokunun oranı, tedaviden altı ay sonra yüzde 24'ten yüzde 16'ya, bir yıl sonra ise yüzde 12'ye azaldı. Hastalarda hasarlı dokunun yerine beklenmeyen bir biçimde sağlıklı kalp dokusunun oluştuğu tespit edildi.

    Daha önce de Louisville Üniversite'sinde kalp yetmezliği teşhisi konmuş hastalar, kendi kalplerinden alınan kök hücrelerle tedavi edilmişti.

    Bu Tedavinin Önemi Büyük

    Kalp krizi, kan akışını engelleyen bir pıhtının kalbi oksijensiz bırakması durumunda görülüyor. İyileşme sürecinde kalp krizi sonucu ölen kalp kasının yerine oluşan doku, yeterince güçlü olmadığı için kalbin kan pompalama yeteneği önemli oranda azalıyor.


  5. ABD'de ilk kez insanlarda yapılan embriyo kök hücre tedavisi, ciddi göz hastalığı bulunan iki hastada olumlu sonuçlar verdi.

    830967455208.jpg?83148762144520120123230548

    Amerikan İleri Hücre Teknolojisi adlı şirketin yaptığı araştırmada, embriyo kök hücre naklinden 4 ay sonra iki hastanın görme yetisinde düzelmeler olduğu belirtildi.

    Körlüğe götüren iki farklı göz hastalığına yakalanan ve yasal olarak kör kabul edilen iki gönüllünün bir retinasının altına yaklaşık 50 bin kök hücre enjekte edildiği bildirildi.

    50 yaşlarındaki ilk hastanın kalıtımsal Stargarth, 70'li yaşlardaki ikinci hastanın yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalığı olduğunun belirtildiği araştırmada, kök hücretedavisinden sonra iki hastanın durumunda iyileşme olduğu, daha önce sadece el hareketlerini görebilen ilk hastanın, nakilden sonra parmak hareketlerini farkedebildiği belirtildi.

    İngiliz "The Lancet" dergisinde yayımlanan araştırmada, hastaların durumunun takip edileceği ve yeni araştırmaların gerekli olduğu, ancak bu araştırma sonuçlarının körlüğün tedavisine ışık tutabileceği ifade edildi.


  6. İşte o 9 hastalık;

    Özel hastanelerde, 9 hastalık için para ödenmeyecek... SGK, özel hastanelere ilave hiçbir ücret alamayacakları 9 tedavinin listesini asma mecburiyeti getirdi..

    772_2e41e.jpg

    Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile özel sağlık kuruluşları arasında imzalanan 2012 yılı sözleşmesi, hastayı koruyucu birtakım düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Özel hastanelerde muayene ve tedavilerde ödenecek katılım payının 12 TL olduğuna dikkat çeken SGK, fark ücretinin yüzde 30 ile yüzde 70 arasında değiştiğinin hastalara net bir şekilde duyurulmasını şart koştu. Hastalara özel hastane ve tıp merkezlerinde uygulanan her türlü muayene, tahlil ve tedavinin, hatta yatan hastaya verilen ilaçların detaylı bir şekilde belgelendirilmesi istendi. Hastalar, bu belgelere bakarak devletin kendi adına hastaneye ne kadar para ödediğini, kendi cebinden ne kadar ücret çıktığını görme imkânına kavuşacak. Böylece “Acaba benden fazla para aldılar mı” kaygısı son bulacak.

    HANGİ HASTALIKLAR ?

    SGK’nın hastanelerin görünür bir yerine asılmasını istediği ve hiçbir ücret alınmayacak tedavilerin listesi ise şöyle:

    1-Acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri.

    2-Yoğun bakım hizmetleri.

    3-Yanık tedavisi hizmetleri.

    4-Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri).

    5-Yeni doğana verilen sağlık hizmetleri.

    6-Organ doku ve kök hücre nakilleri.

    7-Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri.

    8-Diyaliz tedavileri.

    9-Kardiyovasküler cerrahi işlemleri.


  7. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, dünya çapında başarıya imza attı.441891.jpg

    Türk doktorlar dünyada ilk kez kendi geliştirdikleri yöntemle kron hastası iki genç kızı kök hücre ile birlikte yapılan ince bağırsak nakliyle sağlıklarına kavuşturdular. Bu iki hastanın dünyada sadece iki örnek olduğunu ifade eden Opr. Dr. Selçuk Kılınç, "Dünyadaki meslektaşlarımız, geliştirdiğimiz yöntemi heyecanla takip ediyorlar. Şimdilik 30 hasta için izin almıştık. 2012'de ameliyatlarımıza devam edeceğiz. Pek çok ülkeden hastanın İzmir'e gelecğini düşünüyoruz" dedi.

    HARVARD'LA İŞBİRLİĞİ

    Harvard Üniversitesi'nde tıbbı teknolojiler geliştiren Prof. Dr. Utkan Demirci, "Bizim işimiz, kandaki milyonlarca hücre içerisinde çok az bulunan kök hücreleri alıp, ayrıştırıp Opr. Dr. Selçuk Kılınç'ın ameliyatlarında kullanılmak üzere hazırlamak. Bu çok önemli bir gelişme" dedi.

    ÖLÜMÜ BEKLİYORDUM

    Nakille, ölümü beklerken yeniden hayata döndüğünü söyleyen 31 yaşındaki Burçin Yücel "15 seneden beri kron hastasıyım. Ümidimiz kalmamıştı, öleceğim diye bekliyorduk. Hocalarımız sayesinde çok iyiyim. Sıkıntım yok." dedi. Yine krom hastası olan Gizem kılıç nakille hayata tutuldu.

    Dünyada tek olma özelliğini taşıyan birimde önümüzdeki günlerde kron hastası 5 aylık Hüseyin Yiğit isimli bebeğe de nakil yapılacak.


  8. İngiltere’de bilim insanları hastalarda kullanılacak düzeyde insan embriyosundan ilk kök hücreleri üretti.

    15234951.jpg

    Kamuya ait bir kök hücre bankasında depolanan kök hücreler ilaç şirketleri ve araştırmacıların insan üzerindeki denemeleri için bir “altın standardı” niteliği taşıyor.

    Londra Kraliyet Üniversitesi’nden bir ekibin klinik düzeyde geliştirdiği kök hücreler araştırmacılara sunulmadan önce İngiltere Kök Hücresi Bankası’nda test edilip değerlendirilecek. Bu gelişme, körlük, ağır yaralanmalar ve kalp hastalığı gibi durumlarda yeni kök hücre tedavilerinin hızlandırılmasını sağlayacak.

    Ekip lideri Peter Braude, “Bu ilk hücre grubu 10 yıllık bir araştırmanın sonucu. Bu, önemli bir dönüm noktası” dedi. Yeni kök hücreler ilk kez hayvansal kökenli ürünler kullanılmadan klinik düzeyde geliştirildi. Hücreler 2014’te insanlar üzerinde denenebilecek.


  9. Japon bilimadamları, yetişkinden aldıkları kök hücreleri yeniden programlayarak, kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombosit elde etti.

    36965.jpg

    Japon bilimadamları, kök hücreden trombosit elde etmeyi başardı.

    Kyoto Üniversitesi'nden bilimadamları, yetişkinden aldıkları kök hücreleri yeniden programlayarak, laboratuvar ortamında, kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombosit elde etti.

    Trombositler, farelerde olumlu sonuç verdi, bir sonraki aşamada insanlar üzerinde denenmesi planlanıyor.

    Doktorlar, kanın kan bankalarında uzun süre korunabilmesine rağmen, trombositin birkaç gün içinde bozulduğunu, bu yüzden hastanelerde trombosit sıkıntısı çekildiğini kaydediyor.

    Laboratuvar ortamında üretilen trombositlerin, insanlarda olumlu sonuç vermesi halinde, trombosit eksikliği çeken hastalarda kanın durmaması problemi ortadan kalkacak.


  10. Teknolojik gelişmeler, tıp dünyasına hizmet etmeye devam ediyor...

    207027_bozuk.jpg

    İşte onlardan biri. Avustaralyalı genç bilimadamları, birçok engelli ve felçli hastalara umut olacak bir buluşa imza attı.

    Sydney Teknoloji Üniversitesinde geliştirilmekte olan bu akıllı ve yardımcı robotlar, birçok kişinin hayata tutunmasına yardımcı olacak. Omurilik yaralanma ve nörolojik bozukluk yaşayanlar bu robot kol ile tedavi edilecek. Bilgisayara bağlı çalışan bu robot kol, zayıf kasları tespit ederek güçlenmesine yardımcı oluyor.

    Bu 4 tekerlekli robot ise engellelerin yol arkadaşı olacak. Bu akıllı robot sayesinde birçok yere kolaylıkla gidebilecek. Yaklaşık 4 milyon dolara mal olacak olan bu robotlar şimdilik deneme aşamasında. seri üretime ise 5 sene donra geçilmesi bekleniyor.

    Bu ilginç buluş ise İsveç'li bilim adamlarının eseri... Daha önce birçok alanda kullanılan yapay ciltlere sıvı metalden hazırlanan çip yerleştiren bilimadamları vücud hareketiyle ilgili verileri kablosuz almayı başardı.

    Aslında bu yöntemin daha önce de kullanıldığını söyleyen araştırmacılar, yeni çalışmaları sayesinde veri aktarımını kablosuz iletmeyi başardıklarını söylüyor. Vücüdün heryerine kolaylıla yapışabilen yapay cild, insanın hefesi ve kalp atışı hakkında bilgi aktarabiliyor.

    Şimdilik geliştirilmekte olan yapay cild kullanıma hazır hale geldiğinde kalp atışındaki bozukluklar anında kullanıcıya bildirilecek.


  11. Genel Sağlık Sigortası, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girecek. Böylece yeşil kartı ve sosyal güvencesi olmayanlar da sağlık hizmetinden yararlanabilecek.

    a60_081ad.jpg

    Bu kişilerden ailedeki fert başına geliri asgari ücretin üçte birinden az olanların primini devlet ödeyecek. Hazine'nin üstleneceği sağlık primi ile bu kişiler, tıpkı sigortalılar gibi sağlık hizmeti alacak. Örneğin çalışırken işsiz kalanlar da bu imkândan yararlanabilecek.

    Halen işsiz kalan biri, 100 gün boyunca sağlık hizmetinden yararlanabiliyor. İş bulamaması halinde 100 günün sona ermesiyle sağlık hakkı sona eriyor. Yeni uygulamada başka bir geliri yoksa ya da ailenin geliri kişi başına asgari ücretin üçte birinden az ise sağlık primlerini Hazine ödeyecek. Brüt asgari ücretin 837 TL olduğu dikkate alındığında bu miktarın üçte biri yaklaşık 279 TL. Dört kişilik bir ailede geliri bin 116 TL'nin altında olan ailenin sağlık primini, 1 Ocak'tan itibaren Hazine üstlenecek. Böylece toplumun tamamının sağlık güvencesine kavuşması mümkün olacak.

    Sosyal güvencesi olmayıp geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olanlar ise gelirine göre kademeli şekilde sadece sağlık primi ödeyip sağlık hizmeti alabilecekler. Ailedeki kişi başına geliri asgari ücretin üçte biri ile asgari ücret arasında olanlar, 33 lira sağlık primi ödeyerek sağlık hizmeti alabilecek. Ailedeki kişi başına geliri asgari ücret ile asgari ücretin iki katı arasında olanlar 100 TL, geliri asgari ücretin iki katından fazla olanlar ise 200 TL ödeyerek sağlık hizmeti alabilecekler.

    Halen sosyal güvenlik mevzuatı gereği, özel sigortalar hariç kişilerin yalnız sağlık primi ödeyerek sağlık güvencesinden yararlanma hakkı bulunmuyor. Bu hakka kavuşabilmesi için sigortalı olması ve emeklilik primi ile sağlık primini birlikte ödemesi şart. 1 Ocak'tan itibaren vatandaşa yalnız sağlık primi ödeyerek sağlık güvencesinden yararlanma hakkı geliyor. Böylece, isteyenler gelirine göre 33 TL ile 200 TL arasındaki primi ödeyerek genel sağlık sigortalısı olabilecekler. Bu sigorta ile tıpkı diğer sigortalılar gibi sağlık güvencesine kavuşacaklar.

    Türkiye'de aktif çalışan kişi sayısı 17 milyon 400 bin. Emekli sayısı ise 9 milyon 498 bin. Toplamda 26 milyon 898 bin kişi emekli ve çalışan olarak sosyal güvenceye sahip. Bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları kişilerle birlikte sosyal güvence kapsamındaki kişi sayısı 62 milyon 789 bin. Bu rakama 9,5 milyonluk yeşil kartlılar da eklendiğinde sosyal güvenceye sahip olan kişi sayısı yaklaşık 72,3 milyona yaklaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'nin nüfusu ise 73 milyon 722 bin. Buna göre yaklaşık 1,5 milyon kişi sosyal güvenlik kapsamında değil. Genel sağlık sigortasının yürürlüğe girmesiyle birlikte bu kişilere sağlık primi ödeyerek sosyal güvenlikten yararlanma hakkı sağlanacak. 1 Ocak'tan itibaren yeşil kartlılar genel sağlık sigortası kapsamına alınacak ve sağlık hizmetlerinden faydalanmayı sürdürecek.


  12. GATA Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Dayanç ve ekibi, omurilik felçlileri ile doğuştan omurilik hasarlı hastaların yaşam kalitesini yükselten ameliyat yaptı.

    9697775.jpg

    23 yaşındaki erkek hasta bu başarılı ameliyat sayesinde idrarını sonda yardımıyla değil bundan böyle bacak derisini uyararak yapacak.

    DÜNYADA ilk kez Çinli bir ürolog tarafından yapılan, Türkiye’de ilk kez uygulanan omurilik felçlilerinin idrar yapmasını kolaylaştıran ameliyatla ilgili bilgi veren GATA Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Dayanç şunları söyledi:

    “Operasyonda, sol bacağın motor sinirini idrar torbasının motor sinirine mikroskop altında uç birleştirme yaparak yeni bir işeme refleks yolu oluşturduk. Böylece hasta sol bacağının yan tarafının derisini uyarmak suretiyle idrarını yapabiliyor. Operasyonun uygulanabileceği çok önemli iki hedef kitle var. Birincisi trafik kazaları, düşmeler, sporsakatlanmaları ve özellikle de ateşli silahlara bağlı omurilik yaralanması olan hastalar, ikinci hedef kitle spina bifidalı (doğuştan omurilik hasarlı) hastalar. Her iki rahatsızlıkta da yaşam kalitesini en çok etkileyen problem idrar fonksiyonlarının kaybıdır.”

    300 bin hasta var

    “Hastaların büyük kısmı idrar torbaları üzerinde kontrolleri olmadığından, idrarlarını boşaltmak için günde dört veya altı kez kendi kendilerine idrar kanalına sonda uyguluyorlar. Ayrıca hem idrar torbasının kendiliğinden kasılmasını engelleyen hem de idrar depolamaya yardım eden ilaçlar kullanıyorlar. Bu uygulamalar maalesef kesin çözüm sağlamıyor, üstelik de çok pahalı. Türkiye’de omurilik yaralanmasının toplumda görülme sıklığına ait kesin rakamlar olmamakla birlikte, ülkemizde toplam sayılarının 300 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Yaralananların ortalama yaşı 19 ve üçte ikisi erkek.”

    Türkiye’de ilk kez uygulandı

    Prof. Dr. Mehmet Daneyemez, Doç. Dr. Hasan Cem İrkilata, Prof. Dr. Murat Dayanç, Doç. Dr. Yusuf Kibar, Yard. Doç. Halil İbrahim Seçer’in olduğu ekip ameliyatı gerçekleştirdi.