
GULUMSE46
Üye-
Content count
22 -
Joined
-
Last visited
Community Reputation
0 Kendi HalindeAbout GULUMSE46
-
Rank
Forum Yenisi
-
Doğum Gününüze Göre Hangi Renksiniz ? ..
GULUMSE46 replied to nilay's topic in Astroloji, Fal, Büyü, Kehanet, Rüya
-
DOĞRU YOL Mevlana hayranı olarak zevkle izledim ve dinledim emeklerine sağlık
-
Güzeldi emeğine sağlık
-
Bir İnsana Bir Saat Boyunca Yetecek Kadar Oksijen Üretilebilmesi İçin Kaç bitkiye İhtiyaç Vardır?
GULUMSE46 replied to Can Sengul's topic in Bunları Biliyor muydunuz?
Her taraf betonlaştı ormanlarımız oksijen kaynağımız bu böyle devam ederse oksijeni bulamayacağız emeklerine sağlık güzel konuydu -
Birbirinden güzel şiirlerinle renk katmışın emeğine sağlık
-
Namaz Dinin Direğidir... Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani] (Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani] (Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [İ.Ahmed] (Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım") [Hakim] (Her Peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.) [Gunye] Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [beyheki] (Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr] (Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.) [Taberani] (Namaz kılmayan, kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [bezzar] (Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym] (Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace] (Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai] Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır: Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı! İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.) [C.1.m.191, 289] Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki) Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat] (Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.) [Vesilet-ün Necat] Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.) [Müslim] (Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.) [buhari] En faziletli ibadet Sual: İbadetler içinde en faziletlisi hangisidir? CEVAP İbadetler içinde en faziletlisi namazdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namaz, Allahü teâlânın hoşnut olduğu bütün amellerin en faziletlisidir. Rızkın bereketi, duanın kabulüdür. Kabirde ışıktır. Sıratı yıldırım gibi geçiricidir. Cennette başa taçtır. İmanın başı, gözün nuru ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cenne] (Cennetin anahtarı namazdır.) [Darimi] (En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud] (Kalk namaz kıl, namaz elbette şifadır.) [İ.Ahmed, İ.Mace] (Namazın farz olduğuna inanıp, eksiksiz kılan, Cennete gider.) [Hakim] (Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime yapışan, [yani Ehl-i sünnet olan] ve beş vakit namazı cemaatle kılanın amel defterine her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ.Nâsiruddin] Namaza dikkat edin Sual: Vaizler, hatipler, hep İslam’ın sosyal strüktüründen, sosyo-ekonomik, sosyo-politik yönlerinden bahsediyorlar da neden, namazın öneminden, sünnetlerinden, secde-i sehvden bahsetmiyorlar? Kabirde, ahirette neler sorulacak, iyi müslüman olmak için neler yapmak gerekir? Dini gazete denilen bazı yayın organları da böyle. Acaba namazdan bahsetmeyi aşağılık mı kabul ediyorlar? CEVAP Böyle sualleri sahiplerine sormak gerekir. Fakat namazın önemi söz konusu olduğu için, (Namaz kılmaz ama dayımın oğlunun imanı çok kuvvetlidir. Teyzem de açık saçık gezer ama imanı çok sağlam) diyen bir okuyucumuza bu vesile ile cevap vermek istiyorum. Namaz kılmayanın, pervasızca günah işleyenin imanı kuvvetli olmaz. Bir kimse, namazı ne kadar doğru kılıyorsa, imanı o ölçüde kuvvetlidir, parlaktır. Namaz kılmayanın ve kılmadığı için üzülmeyenin imanı çok sönüktür, belki de çoğunun imanı yoktur. Peygamber efendimiz, (İman namaz demektir. Namaz dinin direğidir) buyuruyor. Direksiz din olur mu? Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [beyheki] (İman, namaz demektir. Namazı itina ile, vaktine, sünnetine ve diğer şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar] Peygamber efendimizin son sözlerinden biri, (Namaza dikkat edin) idi. (İbni Mace) Namaz her iyiliğin anahtarıdır Sual: Ben namaz kılmıyorum. Fakat hiç günah işlemiyorum. İçki içmem, kumar oynamam, hırsızlık etmem ve başka günahları da işlemem. Bunlar yetmez mi? CEVAP Namaz kılmamak çok büyük günahtır. Hırsızlık etmekten, kumar oynamaktan, içki içmekten daha büyük günahtır. Birçok hadis-i şerifte, kasten namaz kılmamanın küfür olduğu bildirilmiştir. Amel imandan parça olmadığı halde, namaz konusunda ittifak hasıl olmamıştır. Namazın imandan olduğunu bildiren âlimler de olmuştur. Bu bakımdan namaz kılmamak, çok büyük tehlikedir. Bir insan her türlü kötülüğü işlese, namaz kılmaya devam etse, namazı doğru olarak kılsa, kötülüklerin çoğunu, hatta tamamını terk eder. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan her türlü kötülükten, her türlü günahtan] alıkoyar.) [Ankebut 45] Namaz kılmanın fazileti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.) [Taberani] (Namaz kılan kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olacaktır.) [Taberani] Bu hadis-i şerifleri okuduktan sonra, namaz kılmayan müslümana hayret etmemek imkansızdır. Namaz dinin direğidir Sual: İşlerimin yoğunluğu sebebiyle namazları vaktinde kılamıyorum. Bir arkadaş, dinde kolaylık vardır, namazların hepsini birleştirip kılmamı söyledi. Gece eve gidince hepsini kıl dedi. İşlerimi aksatmadan namazımı nasıl kılabilirim? CEVAP Namazlarınızı aksatmadan işlerinizi yapmalısınız. Müslüman için en önemli ibadet namazdır. İş aksayabilir, ama namaz asla aksamaz. Namazı aksatanın işinde hayır olmaz. İşlerin arasında namazı da hallederim zihniyeti salih müslümana yakışmaz. Onun maksadı namazdır, onun en zevkli anı namazdadır. Namazı gaye bilenin, diğer işleri kolaylaşır. Dünya ve ahiret saadetimiz için, işlerimizin hayrını görmek için, namazı öne almalı, namaz kılmadan işe başlamamalı. Namaza mani olan işte hayır olmaz. İşlerin yoğunluğu sebebiyle namaz cem edilmez. Herhangi bir sebeple namaz kazaya kalma tehlikesi varsa, kazaya bırakmamak için cem edilir. Sonra gündüz kılmayıp gece cem edilmez. Öğle ile ikindi, akşam ile yatsı zaruret olunca birleştirilerek kılınır. Namaz her işten önemlidir. Ayakta kılınamazsa, oturarak kılınır, oturarak da kılamayan yatarak kılar. Su bulunmazsa veya suyu kullanmakta sakınca varsa, teyemmüm edilir. Bütün bunlar namazın önemini göstermektedir. Peygamber efendimiz, (Namaz dinin direğidir) buyuruyor. (Taberani, Beyheki) Direksiz bina olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da olmaz. Başka bir hadis-i şerifte de, (Başın vücuttaki yeri ne ise, namazın da dindeki yeri odur) buyuruluyor. (Taberani)
-
Empati nedir? Empati kişinin bir diyalog sırasında karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesini ve böylece duyarlı bir yaklaşım içinde olmasını sağlayan bir Duygusal Zeka becerisidir. Empati becerisini iyi kullanabilen kişiler bu anlamda, iyi bir dinleyici olmalarının yanı sıra, karşıdaki kişinin dile getirmediği duygularını da sezebilir, bakış açılarını kavrayabilirler. Bu bakımdan, empati kişinin farklı olan ya da başka kültürden gelen insanlarla iyi geçinebilmesini sağlar (Goleman, 2003; Stein & Book, 2003). Empati kurabilmemiz için gerekli olan üç öğe vardır (Rogers, 1970, Kasatura, 2003): * Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. * Empati kurmuş sayılmamız için karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. * Empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın karşıdaki kişiye doğru olarak iletilmemesi durumunda empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Örneğin, bir arkadaşınızın patronuyla arası bozuk ve canı çok sıkkın, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve hararetli bir şekilde derdini sizinle paylaşıyor. Siz, kendinizi onun yerine koyup neler hissettiğini anlayabilirsiniz. Onun duygularını içinizde hissedebilirsiniz. Ama, sıra bu durumu ona ifade etmeye geldiğinde, her şey yolundaymış gibi gülerek “halledersin, boş ver” diyebilirsiniz. İşte böyle davrandığınızda, yüzünüzdeki ifade, söylediğiniz söz ve içinizdeki duygular arasında bir çelişki ortaya çıkar. Dolayısıyla da doğru empati kurmuş, fakat bunu karşıdakine yeterince iletememiş olursunuz. İletme gerçekleşmediği takdirde empati tamamlanmış sayılmaz. Empati geliştirilebilir... Empati ölçülebilen ve geliştirilebilen bir beceridir. İşte size empati becerinizi geliştirebilmeniz için birkaç öneri... * İyi bir dinleyici olun ve sadece cevap vermek için değil, anlamak için dinleyin. Anladığınıza emin olmak için sorular sorun. * Sadece kulaklarınızla değil bütün duyularınızla dinleyin. Beden dili ve ses tonlarından iletişim halinde olduğunuz insanların duygularını okumayı deneyin. Farkettiğiniz duyguya neyin sebep olabileceğini anlamaya çalışın. * Karşınızdaki kişinin derisinin altına girmeyi ve dünyayı onun gözleriyle görmeyi deneyin. Başkalarının duygu ve düşüncelerine saygı duyun. * İnsanların sözlü olarak ifade ettikleriyle, beden diliyle ortaya koydukları duygular arasındaki uyuşmazlıkları fark etmeye çalışın. * İletişim konusunda yaşadığınız olumsuz deneyimleri tekrar gözden geçirerek benzer durumlarla karşılaşmamak için bu deneyimlerden nasıl faydalanabileceğinizi düşünün. * Kitap okurken veya film seyrederken karakterlerin neler hissettiklerini ve neden böyle hissedebileceklerini düşünün. Siz olsaydınız ne yapardınız? Kolay gelsin... (Ayrıca Empati çocuklarda çok işe yarıyor,denenmiştir.. )
-
UTANMA DUYGUSU A«PSİKOLOJİK SORUNLAR Larousse'a göre, cinsel bir anlam taşıyan şeylere karşı duyulan endişe ve korku duygusudur. Fakat utanma duygusu çoğunlukla cinsel bir anlam taşımayan gizlilik, ihtiyatlılık ve edeplilik duygularını da içerir. Ünlü cinsel bilim adamı Havelöck Ellis 1907 yılında cinsel içgüdü ve utanma duygularının işleyin! anlatan bir yazı dizisi yayımlamıştı. Daha sonra Max Scheler Ellis'in, hayvanlarda da utanma duygusunun var olduğu yolundaki düşüncelerini çürüttü ve utanmanın yalnız insana özgü bir duygu olduğunu ortaya koydu. İnsan olmayan hiç bir canlı utanç duymaz, tüm tehlikelere karşı insana özgü değerler taşıyan korunma ve karşı koyma iç güdülerini bilemez. Utanma duygusu incelenirken gövdesel ve ruhsal utanma duygularının birbirinden ayrılması gerekir. Normal gelişme durumunda olan canlılarda cinsel utanma duygusu ilk çocukluk yıllarında uyanır. Cinsel utanma duygusunun üç işleyiş şekli vardır: — Cinsel içgüdülerin oluşmasında, libido'nun düzenlenmesinde önemli bir rol oynar, kişiyi özcinsellikten kurtarır ve eş seçimi için gerekli bir öğedir. — Cinsel içgüdülerin doyurulmasını kişinin olgunlaştığı döneme kadar geciktirir yani diğer bir anlatımla bilinçli aşkın kaynağını meydana getirir. — Cinsel utanma duygusu —cinsel içgüdülerin şekillenmesinden sonra— cinsel birleşmeyi bir gerçek amaç olarak gören fahişeliği, düşüncenin cinsel organlara ve konulara saplanmasını önler. Kişiyi bir oranda içgüdü zayıflıklarından korur. Kişinin utanma duygusu, içinde bulunduğu toplumun değer ölçülerine göre şekillenir
-
Hayat Bizim Çabamızla Güzeldir Her şey zıddı ile bilinir… Acı olmazsa tatlı, Kötü olmazsa iyi, Çirkin olmazsa güzel, Ölüm olmazsa yaşam, Yokluk olmazsa varlık, Hastalık olmazsa sağlık, Çileler ve hüzünler olmazsa mutluluk, Nasıl bilinebilir! Çoğu zaman herkesin hayattan nefret ettiğimiz anlar olmuştur. Bazen ölsem de kurtulsam dediğimiz anlar… İşte böyle bir anda Azrail kapımız çalsa ve ruhunu almaya geldim dese, Kaçımız buyur içeri deriz. Biraz önce bıktım artık yaşamak istemiyorum diyorduk, ama Azrail’e de kapıyı açmak istemiyoruz. Demek ki her şeye rağmen yaşamak istiyoruz… Hayat standardı bizlerden daha zor olanları düşüneceğiz, bizlerden iyileri değil. İsyan etmek, bağırıp çağırmak, birilerinin hayatına bakıp sürekli imrenmek veya kıskançlık krizlerine girmek çözüm değil! Hayatın renklerini biz aramalıyız. Hayat hep siyah-beyaz renklerden oluşuyor ve başka renk göremiyorsak, Siyah ve beyazında bir renk olduğunu kabul edip bu iki renkle mutlu olmaya çalışmalıyız. Güzel görme, güzellikler bulma adına çabalarımız olmalı! Değiştiremediğimiz şeyler içinde üzülmemeli ve ruhumuza eziyet etmemeliyiz. Kader defterinde bizim için uygun görülen hayatı; Kabul ederek, Küsmeden, Onunla barışık yaşayarak, Geçmişe hayıflanmadan, Yapamadıklarımızı ve keşkelerimizi bir yana bırakarak, Umudunuzu kaybetmeden, Mevcut hayattan mutluluğu nasıl sağabilirimin hesabının yaparak, Hayat yolunun bundan sonraki kısmında güzellikler de, engellerde olabileceğini düşünerek, Neden ve niçin’lerle boğuşmadan, Hayattan çok şey beklemeden, beklentilerimizi abartmadan, Hayatın ellerini bırakmadan (nasıl olsa o bizi bir gün bırakacak acele etme) Bir kere dünyaya geldiğimizin, bir defa yaşama hakkımızın olduğunun, başka şans tanınmayacağının bilinci ile: Kabulleneceğiz! Yaşayacağız! Güzelleştireceğiz! Seveceğiz!
-
Güzel bir yazı Hayatta neler öğrenmedikki acıyıda sevinci de hayata inat yaşamayı da öğrendik paylaşım için teşekkürler
-
Evden Okula Gitmek İçin Çıkmıştım, Hastaneye Gitmek İçin Değil....
GULUMSE46 replied to Berrin's topic in O An... Nasıl Engelli Oldunuz? Hayatınızda Neler Değişti?...
Sevgili Berrin geçmiş olsun Rabbim şifa versin Yaşadığımız olaylar hayatımızın bir sınavı , rabbim bu sınavı başarmamız için güç versin, yaşama azmin hiç bitmesin sevgilerimle -
HERKESE GEÇMİŞ OLSUN RABBİM ŞİFA VERSİN HER GEÇEN GÜN TIP İLERLİYOR UMARIM HERKESE ÇARE OLACAK BİR BULUŞ OLUR
-
Küçük Temel’in sınıfında hoca öğrencilerin birer birer tahtaya gelip bir cisim çizmelerini ve tarif etmelerini istemiş. İlk olarak Dursun kalkmış tahtaya ve…. … yatay bir cizgi cizip : “Bu, yeryüzü” demis. Hoca tesekkür etmis ve yerine gondermis. Ikinci olarak Fadime kalkmis tahtaya ve ... … cizgi üzerine bir dikdortgen cizip : “Bu, yeryüzündeki bir kutu” demis. Hoca, ona da tesekkür edip yerine yollamıs. Üçüncü olarak Ismail kalkmış tahtaya ve... … bir sekil cizip : “bu, yeryüzündeki kutuyu barındıran bir evcik” demis. Cocukların hayalgücü karşısında şaşıran hoca ona da tesekkür edip yerine yollamış. Dördüncü olarak Ayse kalkmıs tahtaya ve... … resmi devam ettirerek: “bu, yeryüzündeki kutuyu barındıran evcigin catısında eriyen kar” demis. Artık cocukların oyunu gayet iyi anladıklarından emin olan hoca ona da teşekkür edip yerine yollamis. Besinci olarak Hıdır kalkmis tahtaya ve... … bi ekleme yapip: “bu, yeryüzündeki kutuyu barındıran evcigin catısında eriyen karı eriten günes” demis. Durumdan çok memnun hoca, ona da tesekkür edip yerine yollamıs. … tam bu sirada Temel parmak kaldırıp tahtaya kalkmak istemis. Temel’in sakalarını bilen hoca önce tereddüt etmiş ama masum resme bakıp kötü bir sey olamayacagından emin gönül rahatlıgı ile Temel’i tahtaya kaldirmış. Temel kalkmis ve ... … resmi tamamlayarak: “Bu, dusakabinde yerdeki sabunu alan babam” demis.
-
Bastırılan kişilik, özgüven duygusu eksik birey, kendi yaratılışını ve varoluşunu yaşamayan insanımız... Türkiye toplumunda kendine güvenen, haklarını sonuna kadar savunan, direngen insanlara pek itibar edilmez, fakat içten içe bir özenme, gıpta ve takdir hep olmuştur... İç âlemimiz, vicdanımız doğrudan yana olsa da, bunu davranışlarımıza yansıtamıyoruz. Sanki bir güç bizi engelliyor, adım attırmıyor, dilimizi bağlıyor... "Biz" "kendimiz" olamıyoruz, içimiz başka dışımız başka. Neden? Niçin? Ülkemizde kökü çok derinlerde olan alışkanlıklar, düşünce biçimleri, davranış kalıpları vardır. Nesilden nesile sorgulanmadan, üzerinde durulmadan, düşünülmeden aktarılıp giden tutum ve davranışlar hayli fazla. Toplumun her kesiminde değişik derecelerde bunu görmek mümkündür. Ataerkil, otoriter aile yapımızda belirleyici olan aile büyükleridir. Erkeğin baskın olduğu ailede erkek, kadının baskın olduğu ailede kadın aileyi yönlendirir. Burada cinsiyet çok önemli değildir. Her şartta büyüklerin haklı olduğu, doğru bildiği ve uyguladığıdır. Bu nedenle onlara karşı gelmek farklı kulvarda koşmaya çalışmak aileden dışlanma nedenidir. Ailede böyle de; okulda, işyerinde, kışlada, partilerde, sendikalarda, derneklerle vakıflarda, sosyal kulüplerde, dinî cemaat ve gruplarda farklı mı? Büyükler, yöneticiler her şeyi ve de doğru bir şekilde bilir zihniyeti. Sağdan sola kadar bütün kesimleri içine almaktadır. Birinde sağcılık, birinde solculuk adına yapılmaktadır. İkisinin de ortak noktası, liderlere, yönetimlere sınırsız itaattir. Ve önlerine sunulan doğruları tartışmasız kabul etmek iyi bir militanlığın ölçüsüdür. Bundan dolayıdır ki, ülkemizde her konuda bir tıkanıklık, durgunluk yaşanmaktadır. Fikir üretilmemektedir. Çünkü düşüncenin önünde duvarlar vardır. Ülkemizde hâlâ düşüncelerinden dolayı, "sağdan ve soldan" insanlar cezaevlerinde "sürünmektedir." Aileler, çocukları çok kitap okuduklarında, "Aman çocuğum, fazla okuma gözlerin bozulur, yorulursun, kafayı üşütürsün!" telkinini yapmaktadırlar. Resmi görüşlere ve genel kabullere aykırı düşünce ve davranışlar geliştirildiğinde; buna en başta aileler karşı çıkmakta ve çocuklarını boyun eğmeye zorlamakta "Aman evladım, bu ülkeyi sen mi kurtaracaksın? Boşver, el âleme neyse, sana da o dur" şeklinde pasifleştirme operasyonunu başlatmaktadırlar. Böylece bireylerde sağlıklı kişilik, kendine güven duygusu olmamaktadır. Bu duygusu olmayan bireyler bu güveni sağlamak için değişik grupların içine girdiklerini, o grupların en "gözde" elemanları oldukları, "kuraldan fazla kuralcı" kesildiklerinde bilinmektedir. Çünkü içindeki hastalıktan dolayı tutunacak bir dal ararlar, ait oldukları grubun değerleri ile kişilik ve kimlik kazanırlar. Her türlü telkine ve yönlendirmeye açık olurlar. Ülkede hakim olan resmi ideoloji ve onun vasıtasıyla egemenliğini sürdüren hakim güçler de sürekli olarak vatandaşları itaate davet etmektedir. Kendi belirlediği çerçeveyi aşanları komünist, faşist, bölücü, dinci, irticacı gibi sıfatlarla toplum dışına atmakta ve şaibeli vatandaş sınıfına sokmaktadır. Sosyal, siyasal, ekonomik abluka altına almaktadır. Oysa uzun vadede hakim güçlerin de bunda faydası yoktur. Ülkemizde bunca haksızlığa, adâletsizliğe, zulme, dayağa, işkenceye, kötü muameleye karşı hepimizin sergilediği duyarsız tavır içler acısıdır. "Ateş düştüğü yeri yakmaktadır." "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" felsefesi yaygındır. Toplumsal olarak felç olmuş gibiyiz, her tarafımıza iğneler batırılmakta kesilmekte, fakat bizden hiçbir tepki çıkmamaktadır. Çünkü beynimize, düşüncelerimize prangalar vurulmuştur. Tepki verecek merkezler baskı altına alınmıştır. Kanatılmış, felç edilmiştir. Ülkenin geniş sosyal, ekonomik, coğrafi, kültürel hayatı maalesef çağa ayak uyduramamaktadır. Devlet, sivil, askeri bürokrasi de beton bir duvar gibi halkın önünde durmaktadır. "Utanç duvarı gibi" bu "beton duvara" balyozla vurduğumuz gün, kişiliğimizi, kendimizi bulduğumuz gün olacaktır. Ülkemizde gerçek aydınlık ve barış olacaktır. Herkes çekinmeden kendini ortaya koyacak, tartışacak, ama kavga etmeyecek, bir başkasını zorlamayacaktır. Haklı bulunan fikirler alınıp istifade edilecektir. Yanlışlıklar, haksızlıklar aza inecek; tepkilerden dolayı insanlar daha ölçülü ve insaflı davranacaktır. Yönetim açık ve şeffaf olacaktır. En önemlisi devlet, milletin emrinde ve hizmetinde olacaktır. Millet sözde değil, özde efendi olacaktır. ÖLMEK NEDİR? Yaşadım diyebilmektir. YA YAŞAMAK ? Ölebilmektir çırılçıplak orta yerinde yaşamın.
-
Hangi Hastalar Özel Hastanelerde Bedava Bakılacak...
GULUMSE46 posted a topic in Engelliler ile İlgili Genel Sağlık
Hic bilmedigim ama son derece onemli gibi gozuken bir konu ve acikcasi cok da sasirdim, sevindim... Ne diyecegimi bilemedim. Gonderen arkadasima tesekkur ederim... ------------ --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- --------- -- ÖZEL HASTANELERE KİMLER PARA VERMEMELİDİR? Önemli olan yerleri kırmızı renk ile vurguladım. ____________ _________ _________ _________ ___ Buradan; öncelikle kanser hastalarını uyarıyorum: Sakın ola ki bundan sonra gittiğiniz özel hastanelerde muayene parası, kan tahlili parası, film parası gibi adlar altında para vermeyin. Çünkü bu tahliller, filmler, doktor muayenelerinin tümü bedavadır. Tekrar ediyorum: Bedava tedavi sadece devlet hastaneleri için geçerli değildir. Özel sağlık kuruluşları da artık para alamazlar. Bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım: Bir okurum arayarak dedi ki: 'Eşim meme kanseri tedavisi görüyor. İstanbul'daki ..... isimli hastaneye kontrole götürdük. Çünkü; onkoloğu (kanser doktoru) orada çalışmaya başlamıştı. Burada onkologa muayene oldu ve doktorunun istediği kan tahlillerini bu hastanede yaptırdı: Filmler de orada çakildi. Bu hastane bizden üçte bir oranında dediği 760 YTL para aldı. Halbuki televizyonlarda yer alan haberlerde kanser tedavisinin artık özel hastanelerde de bedava olduğu duyurulmuştu. Bu durumda bize yardımcı olur musunuz?' SAĞLIK BAKANLIĞI'NA TEŞEKKÜRLER Bu şikayeti doğrudan doğruya Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'a ilettim. Sayın Bakan; hem şaşırdı, hem de üzüldü. Dedi ki: 'Rıza Bey; 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren hiçbir özel hastane, artık kanser tedavisi gören hastalardan para alamaz. Bu konuyu Başbakanımız özellikle takip ediyor ve çok hassas. Sözünü ettiğiniz hasta, faturaları bize yollasın. Ben hemen emir veriyorum. O hastane hakkında soruşturma açtıracağım ve alınan paraları da hasta sahibine geri verdireceğim. ' Gerçekten de iki gün içinde o ünlü hastane; hastadan aldığı parayı iade etmek zorunda kaldı. Hastaların veya hasta yakınlarının şunu da bilmesi gerekiyor. Bu hastalıkların muayenesi de bedavadır. Yani; hastalar, doktor ücreti de ödemeyecektir. Yukarıda dile getirdiğim şikayette; onkolog (kanser doktoru) tarafından yapılan muayene; hastane tarafından 'diyabet muayenesi' gibi gösterilerek 350 YTL alınmıştı. Hastane; bu parayı da geri vermek zorunda kaldı. Sanıyorum ki artık İl Sağlık Müdürlükleri hastaneleri daha ciddi biçimde kontrol edeceklerdir. Çünkü özel hastaneler; Bakanlığın aldığı son bedava tedavi kararının kendilerine gelmediğini ileri sürerek hastaları soymaya devam ediyorlar. Buradan Sağlık Bakanı Akdağ'a hastalar adına teşekkür ediyorum. Çünkü; özel hastaneleri daha sıkı kontrol ettireceği sözünü de vermiştir. HANGİ HASTALIKLAR BEDAVA TEDAVİ EDİLİYOR Sadece kanser hastaları değil; vatandaşın altından kalkamayacağı kadar masraflı olan diğer tedaviler de artüık ücretsiz. Ücretsiz tedavi konusunda Sağlık Bakanlığı'ndan bize verilen bilgi şöyle: 'Sayın Zelyut Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa istinaden çıkarılan ve 1 /Ekim/ 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren en önemli hükümlerden birisi de genel sağlık sigortalısı hastalardan acil ve ciddi sağlık tehtidinin bulunduğu durumlar için sosyal güvenlik kurumu ile sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları tarafından ilave ücret talep edilmemesidir. Bu durum acil haller için sosyal güvelik kurumuyla sözleşme yapmamış özel sağlık kuruluşları için de geçerlidir. Zaten kamu hastanelerince eskiden olduğu gibi herhangi bir ilave ücret alınmamaktadır. 1/Ekim/2008 tarihinden önce özel sağlık hizmet sunucuları diledikleri kadar ilave ücret alabilmekteydiler. Aşağıda yer alan liste ilave ücret alınamayacak ciddi sağlık tehditlerinin bulunduğu durumlardır. 1) Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri, 2) Yoğun bakım hizmetleri, 3) Yanık tedavisi hizmetleri, 4) Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri), 5) Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri, 6) Organ, doku ve hücre nakilleri, 7) Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri, 8) Diyaliz tedavileri, 9) Kardiyovasküler cerrahi işlemleri NE YAPACAKSINIZ? Görüldüğü gibi acil servislerde, yoğun bakımda, yanık tedavisinde; kanser tedavisinde, yenidoğanda verilen doğum hizmetlerinde ve doğum anomalilerindeki cerrahi işlemlerde, organ ve doku nakillerinde, diyalizde ve kardiyovasküler cerrahi uygulamalarında vatandaş artık özel hastanelere fark vermeyecektir. Eğer sizden bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi için para alınmış ise; makbuzunuzla birlikte şikayetçi olacaksınız. Şikayetinizi de bir dilekçe ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'ne yapacaksınız. Sağlık Bakanlığı diyor ki: 'Sağlık Uygulama Tebliğdeki hükme rağmen ilave ücret alınması durumunda Sosyal Güvenklik Kurumu'nca özel sağlık kuruluşuna sözleşme iptali ve para cezaları uygulanacaktı r. Sözleşmeye aykırı durumun tespiti açısından, vatandaşımız kendi adına sosyal güvenlik kurumunca özel sağlık kuruşuşlarına ödenen bedellerin dışında her ne ad altında olursa olsun kendi cebinden bir ödeme yapması durumunda, bu ödeme için faturasını detayları ile talep etmelidir. Ayrıca sözleşmeye aykırı durumların tespiti açısından Sosya Güvenlik Kurumunca gerekli denetimler kuşkusuz sürekli yapılacaktır.' Okurlarıma tavsiyem şudur: Bu yazıyı lütfen, bu tür hastası olan insanlara iletin ki bazı açıkgöz hastane işleticilerinin haksız kazançları önlenebilsin