Sumeye

Üye
  • İçerik sayısı

    4.137
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    22

Sumeye kullanıcısının paylaşımları

  1. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Alparslan, balığın, haftada 3 kez tüketilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Alparslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, balık etinin, yağıyla birlikte son derece yararlı bir besin olduğunu bildirdi. Balıkta ''OMEGA 3 ve OMEGA 6'' yağ asitleri, A, B ve K vitaminleri ile magnezyum, selenyum, fosfor gibi minerallerin yoğun olarak bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alparslan, hangi balığın ne kadar sıklıkla ne ölçüde ve de hangi mevsimde tüketileceğinin de önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Alparslan, Türkiye'de her mevsim yenilebilecek balık türlerinin bulunduğunu, pişirme yöntemlerinin de sağlıklı beslenmede etkin rol oynadığını bildirdi. Balığın kızartılmadan, tava, ızgara, pilaki ya da sebzeli olarak tüketilmesinin sağlık açısından daha uygun olduğunu, bu besinin, beslenme diyetine dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Alparslan, ''Hepimizin, özellikle de sporcu ve mankenler gibi meslekleri gereği ince ve zarif kalmaları gereken kişiler, diyetlerinde balığı asla uzak tutmasınlar'' dedi. Prof. Dr. Alparslan, çok lezzetli ve yararlı bir gıda olan balığın, haftada ortalama 3 kez tüketilmesinin faydalı olacağını söyledi. -BALIK, YAĞLANMA MEVSİMİNDE TÜKETİLMELİ- Prof. Dr. Mustafa Alparslan, balıkların, belirli mevsimlerde yağlandığını, bu dönemde çok lezzetli olduklarını bildirdi. Sarpa balığının, deniz otlarıyla beslendiğini, koruk zamanı, yani mayıs ayında bu balığın lezzetinin doruğuna eriştiğini ifade eden Alparslan, diğer zamanlarda balıkta aynı lezzetin bulunamayacağını belirtti. Özellikle Saros Körfezi ve Gelibolu sardalyasının lezzetiyle ünlü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alparslan, hamsinin aralık ayından başlayarak mart ayına kadar tüketilmesinin mümkün olduğunu, hamsinin lezzetini içinde yaşadığı merada sindirim sistemine dahil ettiği tek hücreli canlıların çeşitliliğinden ve içinde yaşadığı deniz suyunun özelliklerinden aldığını açıkladı. Balığın, diyette olanlar, fiziklerine önem verenler ve çeşitli rahatsızlıkları olanlar için olmazsa olmaz bir gıda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alparslan, şöyle konuştu: ''Gelişmiş ülkelere baktığımızda, balığın çok yüksek oranlarda tüketildiğini görüyoruz. Bizde ise kişi başına yılda 8 kilogram gibi bir rakam karşımıza çıkıyor. Bu oran Japonyada 90, ABD'de 23, Avrupa Birliği ülkelerinde ise ortalama 22 kilogram. Hep diyoruz, 3 tarafımız denizlerle çevrili ama biz bu denizlerden ne kadar yararlanabiliyoruz? Sağlıklı beslenmek için su ürünlerini tercih etmeliyiz. Hatta büfelerde dahi sandviç ve tostlarda balığın kullanılmasını ve tüketiminin yaygınlaştırılmasını, insan sağlığı açısından çok önemsiyoruz.''
  2. Jesse Sullivan yeni protez kolların hayatını değiştirdiğini söylüyor Jesse Sullivan balık tutmayı ve kamp yapmayı seven bir elektrik teknisyeniydi. Ancak enerji hatlarında çalıştığı bir gün iki kolunu da kaybetti. Kazanın olduğu dönemde Doktor Todd Kuiken ‘kas döşemesi’ adlı yeni bir teknik geliştirmişti. “Kol sinirlerini göğüs ya da gövdede başka kaslara yerleştirecek bir teknik geliştirdik,” diyen Kuiken şöyle devam ediyor: “Hasta elini kapatmayı düşündüğü zaman üst kol ya da göğüsteki küçük bir kas parçası harekete geçiyor. Bu sinyali protez eli kapatmada kullanabiliyoruz.” Kasların üzerine yerleştirilen elektrodlar beyinden sinyal alan anten vasıtası görüyor. Beyinden alınan sinyal protez kolu hareket ettirmekte kullanılıyor. Bu tekniği geliştiren Doktor Kuiken hastaların el, bilek ve dirsek hareketleri yapabilmelerini sağladıklarını anlatıyor. Kuiken, “Hasta elimi açıp kapamak istiyorum demekle istediğini yapamıyor ama bir ölçüye kadar bilek hareketlerini özgürleştirebiliyoruz,” diyor. Jesse Sullivan bu teknikten yararlanan ilk hasta. “Önceleri biraz korktum” diyen Sullivan, “Ne sonuç alacağımı bilmiyordum. Ama kaybedecek bir şeyim olmadığına, aksine çok şey kazanacağıma karar verdim,” diye konuşuyor. Sullivan herkesin, hayatı yaşamaya değer kılacak yeterliliğe sahip olmak istediğini söylüyor.
  3. Kimyasallardan korunmanın 5 yolu Her gün yüzlerce kimyasalla karşılaşıyoruz. İşte araştırmacıların "tehlikeli" dediği kimyasallardan korunmanın basit yolları...Amerika’daki Çevre Çalışma Grubu’nun yaptığı araştırmaya göre duş perdesinden kullandığımız kozmetiklere, su şişesinden yediklerimize her gün yüzlerce kimyasalla karşılaşıyoruz. İşte araştırmacıların "tehlikeli" dediği kimyasallardan korunmanın basit yolları... Farkında olmadan evlerimizde ne tür kimyasal tehlikelerle iç içe olduğumuzu biliyor musunuz? Kadınlar kullandığı güzellik ürünleriyle ortalama 168 farklı kimyasalla karşılaşıyor. Sadece güzellik ürünleri değil kimyasalların kaynağı. Hiç aklınıza gelmeyen bir noktada kimyasallarla buluşmanız gerçekleşebiliyor. Mesela duş perdesine ne dersiniz? Yeni bir duş perdesi astığınızda ayda ortalama 108 kimyasal soluyorsunuz. Doğurganlık azalıyor Belki tüm bunlar tek tek sizin sağlığınızı etkileyecek güçte değil. Ama bilimadamları son zamanlarda bu konuda da şüpheci. Hayvanlar üzerinde yapılan son araştırmalarda günlük hayatta kullanılan bu kimyasalların doğurganlığı azalttığı, sinir sistemi bozuklukları gibi çeşitli hastalıklara neden olduğu ortaya çıktı. Tüm bunlardan yola çıkarak sağlığınızı (ve çevreyi) korumak için 6 ipucu veriyor araştırmacılar: 1- Antibakteriyal sabunlar yerine normal sabunları tercih edin Michigan Toplum Sağlığı Okulu’nda asistan profesör olarak çalışan Allison Aiello, antibakteriyal sabunların vücutta antibiyotiklere karşı bir direnç yaratabileceğini söylüyor. 2- Çamaşır suyu içeren ürünlerinden uzak durun Araştırmalar çamaşır suyu içeren ürünlerin insan sağlığına zararlı olduğunu ortaya koyuyor. 3- Yapışmaz tavaları kullanmayın Yapışmaz tavalarda kullanılan kimyasal yüksek ısıda çözünüyor, bu da yiyecekler aracılığıyla bedenimize giriyor. Eğer muhakka yapışmaz tava kullanacaksanız en azından düşük ısıda kullanın. 4- Tarım ilacına karşı dikkatli olun Şeftali, elma gibi yüksek dozda tarım ilacı kullanılan meyve sebze yerine organik ürünleri tercih etmeniz öneriliyor. Özellikle ince kabuğu olan meyvelerde tarım ilacı kalıntısını temizlemek güç oluyor. 5- Duş perdesi alırken PVC içermeyenleri tercih edin Satıcıya 'PVC içermeyen perde istiyorum' dediğinizde size boş boş bakmasını ya da ima dolu sözler söylemesine rağmen siz siz olun, PVC’li ürünlerden uzak durun. 6- Mikrodalgada mısır patlatmayın Mikrodalga fırınlar için satılan patlamış mısırlarda kullanılan kimyasalları solumak insan sağlığına zarar veriyor. Siz en iyisi eski usulden vazgeçmeyin. Tencerenin içine biraz yağ, biraz da mısır.
  4. 23-03-2009 kök hücreden sentetik kan üretildi İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberinde, İskoçya Ulusal Kan Nakil Servisinin rehberliğinde yapılacak ve üç yıl sürecek proje kapsamında bilim adamlarının, tüp bebek tedavisi için kullanılanlardan arta kalan insan embriyonlarından çıkarılan kök hücrelerden sentetik kan üretmeye çalışacakları belirtildi. NHS Kan ve Nakil Ameliyatı ile Wellcome Vakfı'nın destekleyeceği araştırma çerçevesinde bilim adamlarının, doku reddi endişesi olmadan herhangi bir hastaya nakil edilebilen O RH negatif kan gruunu geliştirebilecek embriyonları bulmaya çalışacakları kaydedildi. Nüfusun yalnızca yüzde 7'sinde bulunan 0 RH negatif kanın, embriyonik kök hücrelerin sonsuz çoğalma yetisi sayesinde sınırsız miktarlarda üretilebileceği belirtildi. Araştırmanın amacının, hücreleri, acil nakiller için gelişmiş, oksijen taşıyıcı kırmızı kan hücrelerine dönüşmek üzere harekete geçirmek olduğu ifade edildi. İskoçya Ulusal Kan Nakil Servisinin, birkaç hafta içinde milyonlarca pound tutarındaki araştırmaya fon sağlaması için Wellcome Vakfı ile bir anlaşma imzalamasının beklendiği belirtildi. İngiliz The Independent gazetesine göre de projeye, İskoçya Ulusal Kan Nakil Servisinin yöneticisi, Edinburgh Üniversitesi profesörü Marc Turner rehberlik edecek. Başarılı olması halinde araştırma, taze kan için bağışçılara gerek duyan kan nakil servisleri için bir devrim niteliği taşıyacak ve bu sayede enfeksiyon riski olmadan kan nakli yapılabilecek. AA
  5. Thoracic (T) Seviyesinde Olanlar

    16 biti 17 döndü ufak bir üşütme sonucu bademciler iltaplanmıştı ve doktora gidip geldim kusmaya başladım ateş yüksekti hastaneye yatım 10 için de bitkisel hayata girdim göremedim duyamadım konuşamadım yutkunamadım acilen Akarıya dışkapıya gönderildin ilk anda mencit tedavisi verilmiş mencite deyilmişin yanış ilaçlar bizkisel hayata girdirmiş omuriliyin kökünü tahrip etmiş 4 aydan sonra çıkmaya başladım bitkisel hayatan 6 ay konuşamadım daha sonra ankara numunenin mrkez rehabiltosyo da 1 kaç ay dış kapı rhb Gazi ünversitesinde aralıklı zanlarda rahbilite gördüm omurgamda eyilme oldu harket sizlikten amaliyatla pilatin takıldı vucutuma alarji yaptı pilatin amaliyat yaram kapanmadı 15 ay 3 defa dendi takıldı çıkartıldı belirli zanlarda olmadı çıkartıldı pilatin takılıken koltuk deynekleriyle yürüyordu çıktık tan sora yürüyemedim belimde disklerde çökme var şimdi bende sadece kök hücte naklinden umut beklim inşalah olur bir an önce
  6. Cervikal (C) Seviyede Olanlar

    Benim seviyem belirtilmiyor beyinde merkezi sinirlerin birkısmı çalışmıyor omuriliyin kökünde rahatsızlık olmuş zedelemiş geçmiş benim bacaklarımda his var biraz arekete var uzatır çekerim dizlerimide kilitlerim kolarım iyi durumda fakat sağ elerimde fazla sol biraz daha iyi parmaklarımda biraz uyuşukluk var ama her işimi kendim ya banyomu felan ben yaparım kendim doğrulup oturamam destek siz durup oturamam ama diz altı cihazlı botla birnden tutumu kendimi kaldırır ayakta dururum 5 tane10 adım atarım birinden tutarak yatakta sağıma soluma dönemem başa biri çevirmeli öyle dönerim vucutumda sipastik var kasılma konuşmamdada var idrarımı ve gatamı geldiyini bilirm tutarımve sürekli harketlerimi kendim yaparım kolarımı 3 kilolu danbıla ağırlıkla çalıştırım benim diyeceklerim bu kadar
  7. Kök Hücre Öncüsünden İstifa...

    Tıp gelişiyor ama dini ahlaka ve insani ahlakada sığmıyacak şeylarde göz yumuluyor.teşküler Can haberin için
  8. Eline sağlık Can bizlere görmizi sağladın için gerçekten güzel faydalı ola bilecen bir cihaz fizyo trapiste gerek kalmıyacak kendi bacaklarımızı kolaylıkla çalıştırır hareket etire biliriz bunla bizlerle paylaştığınj için teşekür ederim Can
  9. Botox'un Tıpta Kullanım Alanları Nelerdir?

    Benim ayak bileklerime yapıldı ama işe yaramadı bileklerimi daha sonra amaliyatla sinirlerini gerdiler şu an iyi durumda bende bir etkisi olmadı botox un. bilgilerin için teşkürler Can
  10. Aşk Nedir ?

    Bir insan kolay kolay hisetmez gerçek aşkı ama hisetimide hislerin dilidir aşk onuda sen çok güzel anlatmışsın eline sağlık geredeli
  11. Hareket Kısıtlılarda Osteoporoz

    Osteoporoz haraketsizlikten oluşan rahatsızlıktır bende oldu 5 yıldı r sürekli ilaçlarımı düzenli kulandım kalsyum D vitamini birde buruna çekilen sıpreydi ve bıde bul süt yogut peynir yemek gerekiyor düzenli yaptım düşürdüm kemik yoğunluğu züzeldi felçliyi uzun süredir olan arkadaşlar bunu ören meleri gerekiyor erken oldugunu örendikleri taktirde tadavisi düzenli yapalarsa kemik kırılması öneniyor çünkü bu hastalık kemik erimesi olduğu için dikat etmenizi önerim vucuta halsizlik ve tansıyon düşüklüyü verir konturolden geçip örenmek gerek
  12. Haklısın berrin ben 10 yıldır kulanıyorum 16 yıldır şükür rapime hiç yatak yaram olmadı bu yataktan yatağın üstüne kulamanız gerek yaradan korunmak için çünkü insan vucutu 5 dakika hava almadığı zaman hemen yatak yarası açılı bu olması için havalı yatak kulnın SGK karşılıyor üste nasıl ala bileceyinizi yazmıştım herhangi bir sorunuz olursa özel mesaj atın cevap larım
  13. Domuzları Canlı Canlı hoşlayıp satıyorlar

    Allahın yaratığı bir canlıya böyle acımasızlık yapılaz buhayvan ne olursa olsun hayvanları yemek için böyle acımasızca davran mamalıyız insanlık dışı bence domuz olsa bile teşekürler Can paylaştığı haber için
  14. Karanlıkta uyumak beynin melatonin hormonu salgılamasını sağlayarak kişiyi kanserden koruyor. Işıkta bu hormon salgılanmadığı için kanser hücreleri daha çabuk gelişiyor. Uzmanlar, "Gece lambası da olsa ışıktan kaçının." uyarısında bulunuyor. Bulguyu destekleyen Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışmayı 'muhtemel kanserojen etkisi bulunanlar' listesine dahil etti. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi ise gece aydınlatmalarının zararlarını anlatmak için hazırladığı raporda melatonin hormonunun önemini vurguluyor. Raporun önümüzdeki günlerde bütün belediyelere gönderileceğini açıklayan Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, "Belediyelere, sağlığımız için 'gereksiz aydınlatmayla karanlığımızı kısmayın' çağrısında bulunacağız." dedi. Konuyu görüşmek üzere önümüzdeki hafta Ulusal Kanser Danışma Kurulu toplanacak. Buradan çıkan sonuç bildirgesinde yeterli aydınlanma dışındaki ışığın gece insan sağlığına zararlı olduğu mesajı verilecek. Şehirlerdeki bilinçsiz gece aydınlatmaları ve bunun insan sağlığı üzerindeki etkilerine yer verilecek. Belediyelerden şehir merkezlerini ayrı, yerleşim yerlerini ayrı aydınlatmaları istenecek. Sokak lambalarının sadece aşağıya ışık vermesi, evlere yansıtılmaması gerektiği aktarılacak. Rapor Enerji Bakanlığı'na da gönderilecek. Melatonin hormonu saat 23.00 ile 05.00 arasında tam olarak salgılanıyor. Bu saatler arasında karanlıkta uyunduğunda hormon, hücreleri yeniliyor. Bağışık sistemini düzenliyor. Vücudun biyolojik saatini koruyor, ritmini ayarlıyor. Üreme sistemini geliştiriyor. En önemlisi kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor. Görme engellilerin kansere daha az yakalanması bu durumu destekliyor. Bu sebeple çocukların gece kesinlikle ışıkta uyutulmaması gerekiyor. Sağlığınız için bunlara dikkat edin Gece mutlaka karanlık ortamda uyuyun. Gece lambası kullanmayın. Zaruriyse solgun kırmızı ışık olanları tercih edin. Erken yatarak hücreleri yenileyen melatonin hormonunun tam salgılanmasını sağlayın. Televizyon karşısında uyumayın. Akşam çalışmalarınızı mümkünse gündüze kaydırın. Vişne, lahana, badem gibi melatoninden zengin besinler tüketin.
  15. Her Derde Deva Mucizevi İçecek Kefir

    Bizlere verdiyin faydalı bilgiler için teşekür ederim Can enkısa zaman da deniyecem
  16. Kök Hücre Soru ve Cevaplar

    inşallah hayelarimiz gerçek olur.tedaviye biran önce başlanır biran öce kalkarız ayağa yürürüz
  17. Serdar Ortaç ms hastası

    Gerçekten üzüldüm sesini şarkılarını beyendiyim sevdiyim deyerli birsanacı Serdar ortac böylesine acımasız tedavisi olmayan bir hastalıga yakalanmasına üzüldüm kötüye giden bir hastalık çünkü MS kötü durumda olanları görmüştüm allah yardımcısı olsun inşallah ilerlemeden tedavisi bulunur MS
  18. Geceleri Işıkta Uyuyanlar Dikkat...

    Bende Berrine katılıyorum çok az ışık olsa dahi uyuyamam hatta kapatamıyorsam ışığı uyumam nöb .eczane nerde acaba diye düşünürüm.... Ellerine sağlık sümeye Rica ederim arkadaşlar bende imkanıyok uyuyamam ışıkta.ama böyle giderse uvyes sana gerçekten hastane arıyacaz
  19. Spastisite Nedir?

    Bende çok fazla kasılma yok ama olduğu kadarınında bana faydası çok oluyor kasılmayla vücudumu hareket ettiriyorum. Seninki düşük seviyede olduğu için belkide iydir kasılma çok kötü ağrı varir benim vucutumun tek güçlenmemesine neden çok kasılmalardır konuşmama bile zar verir.
  20. Kronik böbrek hastalığının, dünyada ve Türkiye`de salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, kronik böbrek hastalıklarının giderek artan sıklığı, yol açtığı yüksek sakatlık ve ölüm oranları ile tedavinin yüksek maliyeti nedeniyle, toplumsal yükü büyük olan bir hastalık olduğunu belirtti. Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, 2006 yılından itibaren her yılın Mart ayının ikinci Perşembe günü Uluslararası Nefroloji Derneği (ISN) ve Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu (IFKF) tarafından kutlanan `Dünya Böbrek Günü` nedeniyle yaptığı açıklamada, sık rastlanan, yüksek sakatlık ve ölüm oranlarına rağmen tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık olan kronik böbrek hastalığı (KBH) için Dünya Böbrek Günü`nün `Global Bir Bilinçlenme Günü` olarak öngörüldüğünü belirtti. Prof. Süleymanlar, kronik böbrek hastalığının çözümünde erken tanının önemine dikkat çekti. `HASTALIK ÇOĞALTICISI` Prof. Dr. Süleymanlar, KBH`nın en sık rastlanan nedenlerinin diyabet ve hipertansiyon olduğunu İifade ederek, dünyada, günümüzde 240 milyon diyabet ve yaklaşık bir milyar hipertansiyon hastası bulunduğunu, 2025`te ise 380 milyon diyabet ve 1,5 milyar hipertansiyon hastasının bulunacağının hesaplandığını vurguladı. Prof. Dr. Süleymanlar, `Global halk sağlığı çabalarının parçası olarak sıklıkla gözden kaçan böbrek hastalıkları günümüzde önleme çabaları açısından kritik bir organ hastalığıdır. Daha da önemlisi böbrek hastalığı `hastalık çoğaltıcısı` olarak kabul edilebilir. Bu hastalık tansiyon yüksekliği, kansızlık, kemik hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gibi komplikasyonlara yol açabilir` dedi. Kronik böbrek hastalığı/yetmezliğinin ileri aşamaya gelinceye kadar genellikle ciddi belirti vermeyebildiğini, ancak birtakım belirtilerden biri veya birkaçına sahip olan kişilerde kronik böbrek hastalığı/yetmezliği olabileceğini belirten Prof. Dr. Süleymanlar, bu belirtileri şöyle sıra - Halsizlik, çabuk yorulma ve enerji kayb - Konsantrasyon bozukluğu - ştahsızlık - Uyku bozuklukları - Geceleri kas krampları - Ayak ve bacakta şişlik olması - Özellikle sabahları göz çevresinde şişlik olması - Ciltte kuruluk ve kaşıntı - Özellikle geceleri daha sık idrar çıkma Hastalığın herhangi bir yaşta ortaya çıkabildiğini, özellikle, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, şişmanlık, yaşlılık, ailesinde şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve böbrek hastalığı bulunan ve sigara içenlerin riskli gruplar olduğunu belirten Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, açıklamasında şu bilgilere yer verdi: `Dünyada 500 milyondan fazla insanda KBH vardır; genel olarak dünyada her 10 yetişkinin 1 inde değişik derecelerde kronik böbrek hastalığı olduğu hesaplanmıştır. Ülkemizde ise her 8-9 kişiden birisinde kronik böbrek hastalığı olduğu düşünülmektedir. Halen yürütmekte olduğumuz saha çalışması ile Türkiye bölgelere göre bu hastalığın tam boyutunu ortaya koyma imkânı bulabileceğiz. KRONİK BÖBREK HASTALIĞININ NEDENLERİ ? Genel olarak KBH`nın en sık görülen nedenleri şeker hastalığı (diabetes mellitus), tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), nefritler (glomerülonefritler, intersitiel nefritler vs), ürolojik nedenler (idrar yolu taşları ve idrar yolu tıkanmaları) ve kistik böbrek hastalıklarıdır. Ülkemizde son dönem böbrek yetmezliğine yol açan hastalıklar arasında ilk üç neden şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve glomerülonefritler olup bunları ürolojik hastalıklar, kronik tubülointerstisiyel hastalıklar ve pyelonefritler izlemektedir. Çocukluk yaş grubundaki hastalarda ise böbrek yetmezliğine götüren en önemli nedenler ise vezikoüreteral reflü, tekrarlayan üriner infeksiyonlar ve kronik glomerülonefritlerdir. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR? Kronik böbrek hastalığı / yetmezliği genellikle son dönemde kadar belirti vermediği için hastalığın belirlenmesi ancak yapılacak idrar ve kan testleri ile mümkün olur. Bu amaçla kanda kreatinin ölçümü ve glomerüler filtrasyon hızı (GFH) hesaplanması ve idrarda protein / albumin tayini ile teşhise ulaşılabilir. Ultrasonografik tetkik ile de böbreklerde yapısal anormallikler ortaya konulabilmektedir. TEŞHİS EDİLEMEYEN KRONİK BÖBREK HASTALIĞI`NIN SONUÇLARI ? Birinci sonuç ilerleyici böbrek fonksiyon kaybına bağlı olarak böbrek yetmezliği oluşması ve diyaliz ve/veya transplantasyon ihtiyacının doğmasıdır. İkincisi ise kalp-damar hastalığa (KVH) bağlı erken ölümdür. Sağlıklı görünen ancak KBH bulunan bireylerde KVH (koroner kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık, periferik arter hastalığı ve kalp yetmezliği) tan erken ölüm riski KBY olsun veya olmasın 10 kat daha artmaktadır. KBH her yıl 12 milyondan fazla bireyde KVH a bağlı morbiditeye neden olmaktadır. Bu sayı Tip 2 DM un global epidemisine bağlı olarak hızla artmaktadır. GELİŞEN KBH EPİDEMİSİNİN MALİYETİ VE TOPLUMSAL SONUÇLARI ? Son dönem böbrek yetmezliğinin maliyetleri giderek artmaktadır. Dünyada 1.5 milyon nun üzerinde diyaliz (hemodiyaliz; makine diyalizi ve periton diyalizi; karından diyaliz) gören veya böbrek transplantasyonu (nakli) yapılmış insan yaşamaktadır. Bu sayının gelecek 10 yılda ikiye katlanması tahmin edilmektedir. Gelecek 10 yılda diyaliz ve transplantasyonun dünyadaki toplam maliyeti nin 1 trilyon USD ı geçeceği sanılmaktadır. Bu ekonomik yük gelişmiş ülkelerde sağlık bütçelerini zorlamaktadır. Daha düşük gelir düzeyi olan ülkelerde ise altından kalkılması mümkün olamayan bir ekonomik ortaya çıkacaktır. Ülkemizde ise 2005 yılında diyalize giren kronik böbrek yetmezliği hastaları için bütçeden yaklaşık 1 milyar USD harcandığı hesaplanmıçtı Gelişmiş ülkelerde renal replasman tedavisi (RRT) gören hastaların %80 ninden fazlası yaşamakta iken gelişmekte olan ülkelerde bu yük büyük oranda karşılanamamaktadır. Örneğin Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde RRT ihtiyacı olan hastaların ancak %10 nu bu tedavileri almaktadır. Birçok Afrika ülkesinde RRT ne ulaşma olanağı ya yok yada çok azdır. Yani bu ülkelerde SDBY olan insanların çoğu ölmektedir. Ancak ülkemizde son dönem ulaşmış bütün hastalara diyaliz tedavisi imkanı sunulabilmektedir. KRONİK BÖBREK HASTALIĞI VE KALP-DAMAR HASTALIKLARININ TEŞHİSİ VE TEDAVİSİ TEŞHİS Günümüzde KBH nın erken dönemde teşhisini mümkün kılacak serum kreatinin ölçümü, GFH hesaplanması ve idrarda albumin ölçümü için basit testler vardır. Gelişmekte olan ülkelerde KBH nın erken dönemindeki hastaların çoğunda tanı konulamamaktadır. Böbrek bozukluğunun erken teşhisi çok önemli olup böbrek hasarının komplikasyonlara yol açmasından önce uygun tedavisini mümkün kılar. ÖNLEME VE GECİKTİRME Böbrek hastalığı açısından yüksek riskli olduğu düşünülen bireylerde taramaların yüksek önceliği vardır. Yüksek risk grubundaki bireyler; • Şeker hastaları • Tansiyon yüksekliği olan hastaları • Şişmanlar • Sigara içenler • 50 yaşın üzerindeki bireyler • Şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve böbrek hastalığına ilişkin aile öyküsü olanlar • Diğer böbrek hastalığı bulunan bireyler Güncel böbrek koruyucu tedaviler böbrek yetmezliğinin erken evrelerini de içine alacak şekilde uygulanmalıdır. Böbrek ve kalp-damar hastalığını önleyen anahtar koruyucu önlemler tanımlanmış ve başarılığı olduğu kanıtlanmıştır. Şöyle ki; • Proteinüri ve düşük GFH olanlarda ACE inhibitörleri / anjiotensin reseptör blokerleri (ARB) lerin kullanılması • Yüksek kan basıncının azaltılması-kan basıncı ne kadar düşük olursa böbrek fonksiyonlarının korunması o oranda daha fazla olur • Glukoz, kan lipidleri ve aneminin kontrol edilmesi • Sigaranın bırakılması • Fiziksel aktivitesinin arttırılması • Şişmanlarda kilonun kontrolü TEDAVİ Son 10 yılda yapılan klinik araştırmalar ACE inhibitörleri /ARB lerin kullanılması ile RAS ın bloke edilmesinin KVH, diabet, tansiyon yüksekliği ve KBH na bağlı hastalık yükünü anlamlı düzeyde azalttığını göstermiştir. Bu ilaçların maliyetleri ise nispeten düşüktür. ACE inhibitörleri /ARB leri böbrek hastalığının ilerlemesini önlemekte veya yavaşlatmakta ve albüminüriyi azaltmaktadır. Böbrek hastalığının erken teşhisi ve önlenmesinin teşvik edilmesi Dünya Sağlık Örgütü(WHO) tarafından önerilen hedeflerin başarılması için önemli ilk adım olacaktır; bu girişimlerle dünyada kronik hastalıklara bağlı ölümlerin (gelecek 10 yılda beklenen 36 milyon önlenebilir ölümde) yüzde 2 oranında azaltılması mümkün olacaktır Sonuç olarak; Ülkemizdeki genel yetişkin populasyonundaki KBH sıklığı yüzde 17,6 olup her 6 kişiden birisinin bu hastalıktan etkilendiği söylenebilir. Bu oran 8 milyon kişiye tekabül etmektedir. Kritik evre olarak kabul edilen 3-5. evrelerdeki (düşük GFH :<60 ml/dk) hasta oranı ise %5.4 düzeyinde olup yaklaşık 2,5 milyon kişiyi ilgilendirmektedir. Böbrek hasarının bir göstergesi olan mikroalbüminüri oranı yüzde 11,5, makroalbüminüri oranı ise yüzde 2,3 bulunmuştur. KBH ile ilgili bu oranlar birçok Batı ülkesindeki (Avrupada:yüzde 8, ABD de yüzde 13) orandan yüksektir. Böbrek hastalığı açısından risk oluşturan eşlik eden durumların sıklığı da araştırmamızda incelenmiştir. Önemli risk faktörlerinden oranı: Yüzde 31,7, DM oranı: yüzde 12,6, Metabolik sendrom oranı: yüzde 36, aktif sigara kullanımı: Yüzde 32,7, yüzde 50 ler düzeyinde hiperlipidemi oranları saptanmıştır. Bu sonuçlar, TND nin kayıt sistemi verilerine göre sayısı 50000 ni bulmuş diyaliz hasta sayısı ve yıllık yüzde 13 ü geçen artış oranları ile birleştirildiğinde KBH nın ülkemizdeki en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğunu ve dolayısıyla kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlere yol açan ciddi bir risk faktörü olduğunu kanıtlar niteliktedir. Yarattığı büyük tibbi ve sosyo-ekonomik yük nedeniyle KBH/KBY nin kontrol altına alınması için ulusal ölçekte bir koruyucu hekimlik projesinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Böbrek sağlığının ve hastalıkların topluma iyi anlatılması ve kronik böbrek hastalığından korunmak için her türlü tedbirin alınması 12 mart Dünya böbrek gününün esas amacıdır.
  21. Beynimiz Tıpkı Bir Et gibi Pişiyor

    Telefon ları vucutumuzdan uzak tutmak gerekiyor teknlojinin faydası kadar zararıda var. teşekür ederim denizfeneri bizlere hatırlatığın için paylaştığın için
  22. Spastisite Nedir?

    Enbüy nedenlerden biriside sovuktur üşütmek kafeyin de artırır çay kahveden uzak durmak gerek sakin kalmak sinirlenmem aşırı yorgunluk uykusuzluk artırır kasılmayı sürekli egzersiz yapıp azaatmak gerekir
  23. Kök Hücre İlaç Olacak....

    Kök hüçre, ilaç olacak 10 3 2009 Kök hücre, ilaç olarak satılacakDevam eden deneysel çalışmalar sonucu, gelecek 5 yıl içinde kök hücrenin eczanelerde ilaç olarak satılabileceği bildirildi. Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Zafer Gülbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kök hücre araştırmalarının bütün dünyada sürdürüldüğünü, kalp hastalıkları ve bağırsak iltihabı hastalıkları alanında sonuçların bir yıl içinde öğrenileceğini tahmin ettiklerini belirtti. Kök hücre alanındaki gelişmelerin heyecan verici olduğunu ifade eden Gülbaş, araştırmalar ve deneysel çalışmaların olumlu çıkması halinde kök hücrelerin ilaç haline geleceğini ve o zaman herkesin kök hücre tedavisinden yararlanacağını kaydetti. Gelecek 5 yıl içinde bu konuda dünyada yapılan araştırmaların sonuçlarının öğrenilebileceğini anlatan Gülbaş, şu bilgeleri verdi: ``Kök hücre araştırmaları bütün dünyada çok büyük oranda yapılmaktadır. Bu çalışmalar faz 1, faz 2 ve faz 3 olarak 3 ayrı aşamadan geçmektedir. Özellikle ABD bu konuda çok büyük bir yatırım yapmıştır. Şu anda ABD`de kalp hastalıkları ve bağırsak iltihabı hastalıkları ile ilgili çalışmalar faz 3 aşamasına gelmiştir. Bu çalışmaların sonucu alındığı zaman, artık hücre tedavisi bir ilaç haline gelmiş olacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki 5 yıl içinde net olarak bu çalışmaların neticesini öğreneceğiz. Kalp hastalıkları ve bağırsak iltihabı hastalıkları alanında da sonuçları önümüzdeki bir yıl içinde öğreneceğiz. Neticede hücre tedavisi çalışmaları ilaç aşamasına gelmiştir. Eczaneler, önümüzdeki 5 yıl içinde derin dondurucularda kök hücreyi ilaç olarak satacak.`` Bu gelişmeler çok heyecan verici olmasına karşın, tedavilerin etkinliğinin neticesinin beklenmesi gerektiğini vurgulayan Gülbaş, yoğun çalışmaların hemen bir hastalığın tedavisi anlamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Deneme tedavisi şeklinde olan bu tedavi yöntemlerinin neticesinin bekleneceğini, araştırmalar ve deneysel çalışmalar olumlu çıktığı takdirde de herkesin bu tedavilerden yararlanır hale geleceğini bildiren Gülbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: Ülkemizde Sağlık Bakanlığı bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Bize de gerekli desteğini veriyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde sağlık alanında Türkiye`de kök hücre ile birlikte bir çok şey değişecek. Biz hematologlar 30 yıldır bu kök hücre ile uğraşıyoruz. Bu tedavinin 20 yıldır aktif olarak içindeyiz. Dolayısıyla büyük bir tecrübeye sahibiyiz. Kök hücrenin hematolojik hastalıklardaki başarısını biliyoruz.`` Sıtarhaber
  24. Kök Hücre İlaç Olacak....

  25. II.Engelleri Kaldıralım Kampanyası

    Evet böyle poragramlar güzel hiçdeyilse bikaç kişinin sorunu çözer belki bikaç mesaj nedirki çarsilik içinde olan derdine dermen olur belki.tşk paylaştığın için Can