Can Sengul

SiteYöneticisi
  • İçerik sayısı

    3.187
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    44

İletiler bölümüne Can Sengul kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. SSK Bu ay İtibarıyla Bu ürünü Karşılayacakmış, herkese duyrulur.

    Vertabra Medikal ile görüştüm...

    Bu hafta hastahaneden heyet raporu almaya gideceğim. Fakat tamamını mı bir kısmını mı karşıladığından tam emin değilim. Öğrenince yazarım

    Atakta durmayı ve adım atmayı sağlayan Parapodyum cihazı

    Parapodyum cihazı ilk olarak 2000li yıllarda dünya rehabilitasyon pazarına prototip olarak verilmiş ve Ar-Ge çalışmalarının devamı sayesinde bugünkü kullanıma hazır hale getirilmiştir.

    Cihazın en büyük özelliği paraplejik ve/ veya ayakta desteksiz duramayan ve yürüme sorunu olan kişilerin BAĞIMSIZ olarak ayakta durma ve yürümelerine yardımcı olan bir cihazdır.

    Uzun yürüme cihazı,paralel bar gibi kişileri ayakta tutan ve destekli yürümelerine yardımcı olan cihazların yerine kişileri bağımsız olarak ayakta durmalarını sağlayarak kendi başlarına yürümelerini sağlamaya yardımcı olur.Dünyada ayakta dururken ve desteksiz yürürken kişinin ellerini serbest bıraktığı tek cihazdır.Tamamen manuel olarak gövde salınımı ile çalışan bir sistemdir.Kişinin emniyeti en üst düzeydedir.Ülkemizde yaklaşık olarak bir yıldır hastalarımızın hizmetine sunulan bu cihazda ayağa kaldırıp bağımsız yürümesini sağladığımız en üst parapleji seviyesi C 5 (inkomplet)tir.Kişinin elinde bir deformitesi olması durumunda bilek üzerine konulacak velcro lu bir bant sayesinde kullanım zorluğu ortadan kaldırılmış olur.Ayrıca aktif rehabilitasyon ve egzersiz sayesinde karın içi organların tekrar düzenin sağlanması, hareketsizliğe ve ayağa kalkmamaya bağlı kardiyovasküler problemlerin ortadan kaldırılması, ürolojik problemlerde azalma,ısı regülasyonunun düzenlenmesi,kas spazmlarının azalması, zayıflama, aktif egzersize bağlı olarak akciğer kapasitesinin artması, bası yarasının önlenmesi , ayakta bağımsız durma ve aktif yürümenin getirdiği psikolojik fayda parapodyumun belli başlı endikasyonlarıdır.Parapodyumu Parapleji hastalarında olduğu gibi :Kas hastaları, MS hastaları,CP ve MMS,Spina Bifidalı hastalar da doktorlarının ve fizyoterapistlerinin önerileri ve talimatları doğrultusunda rahatlıkla kullanabilirler.

    pp1.jpgpp2.jpgdynamic_parapodium%2033.jpg

    Parapodyum videosunu izleyebilmek için lütfen aşağıdaki linke mouse'un sağ tuşu ile tıklayarak "Farklı Kaydet"i seçin ve bilgisayarınıza yükleyin.

    PARAPODYUM VIDEO


  2. BARSAK EĞİTİMİ;

    Boşaltım ihtiyacını kontrol edemeyen hastalara eğitim yoluyla normal boşaltım alışkanlığının tekrar sağlanması için beslenmenin düzenlenmesi ve hijyenik bakımı kapsayan işlemlerdir.

    Barsak eğitiminin uygulandığı durumlar;

    -Boşaltımı kontrol edememe

    ( Dışkı kaçırma )

    -Omurilik yaralanmaları

    -Kabızlık şikayetleri

    -Diğer...

    · Problem tespit edildiğinde önceki boşaltım alışkanlığınızı göz önünde bulundurulmalı ( haftada kaç kez boşaltım? Saat kaçta? )

    · Şu anda kaçırma oluyorsa ne zaman oluyor ( Sabah mı? Öğle mi? Akşam mı? Yemeklerden ne kadar sonra?) kayıt edilmeli

    · Dışkının özelliği nasıl ( Rengi? Kıvamı? Kanlı mı? ) kayıt edilmeli

    · Elde ettiğiniz bilgiler doğrultusunda her gün yemeklerden yarım saat sonra 30 dakika kadar tuvalet ya da komod da oturulmalı

    · Bası yarası oluşmaması için

    Komod da sürtünmelerden kaçınılmalı

    · Bu işlemden 15 dakika önce saat kadranı yönünde karına hafif masaj yapılarak barsak hareketleri uyarılabilir

    · İşleme yardımcı olmak için her gün aynı saatlerde yemek yemeye çalışılmalı

    · Sindirime yardımcı lifli ve posalı gıdalar alınmalı ( kepekli ekmek, sebze, meyve gibi..)

    meyve.jpg

    · Mümkünse meyveleri kabukları ile tüketilmeli

    · Her gün saat 19.00 ( yatmadan üç saat öncesine ) kadar düzenli aralar ile 8- 10 bardak su alınmalı

    · Düzenli egzersiz yapılmalı

    · Sağlık ekibi ve ailenizle işbirliği içinde olunmalı

    · Komod, sürgünün temizliğini önce çamaşır suyu sonra sabunlu su ve en son sıcak su ile iyice durulayarak yapılmalı

    · Tuvalet temizliğine çok önem verilmeli


  3. Vücut direncini arttırmak için dengeli ve düzenli beslenilmeli

    Bası yaraları çabuk kapanması için; balık, tavuk, yumurta, süt gibi yüksek proteinli, çinkodan zengin gıdalar alınmalı

    Yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi ömür boyu diyet yapmaları gerekenler asla diyetlerinizi bozmamalı

    Yatağa bağımlı hastalar oturtularak beslenmeli ya da başı mutlaka yükseltilmeli

    Yemek yedikten sonra hemen yatırılmamalı en az 30 dakika oturtulmalı ya da başı yüksekte tutulmalı

    Gece yatmadan 2-3 saat öncesine kadar 8 – 10 su bardak sıvı günlük düzenli aralıklarla alınmalı

    Çok zayıf ve de çok şişman kişilerde bası yarası açılma riski çok daha yüksektir, bu sebeple kilo normal sınırlarda tutulmalı

    baybayan.jpg

    igara içilmemeli ve sigara yanıklarına karşı dikkatli olunmalı

    sigara.jpg


  4. BASI YARASI
    Uzun süre aynı pozisyonda yatan ya da oturan kişilerde basıya maruz kalan vücut kısımlarında kan dolaşımı yavaşlar. Bası ortadan kaldırılmazsa doku ölümleri meydana gelir ve halk arasında yatak yaraları denilen bası yaraları meydana gelir.
    bas3.jpg
    Bası yaraları; erken dönemde fark edilmezse derinleşir ve kemiğe kadar ilerler. Tedavisi çok zor, maliyetli ve zahmetlidir. İyileşmesi aylar sürdüğü için fizik tedavi aksar ya da yapılamaz. Bası yarası açıldıktan sonra iyileşmesi için hiç basıya maruz kalmaması ve iyi bir bakım yapılması gerekir.

    Cok iyi bir bakımla yara kapanmazsa ancak cerrahi yöntemle yara kapatılabilir. Bu da çok zahmet ve maliyet demektir.

    basi1.jpgbas2.jpg

    Oysa bazı kurallara dikkat edilirse bu yaraların hiç açılmaması sağlanabilir.

    Bası yarasını önleyen kurallar?
    · Rehabilitasyon hastalarında his duyusu kısmen ya da tamamen yok olduğundan bası yaralarından korunmak için uzun süre aynı pozisyonda kalınmamalı

    yatanadam3.jpg

    bas4.jpg

    Hasta yatakta ise en az 2 saatte bir sırt üstü, yan ya da yüzüstü dönerek pozisyonunu değiştirilmeli
    Yatak orta sertlikte olmalı
    Yatakta vücudun normal yapısını bozmayan pozisyon verilmeli
    yatanadam2.jpg
    Sırtüstü pozisyonda topukları basıdan korumak için ayakları ayak tahtasına bastırılmalı ve topukları takozlarla oluşturulan ayak tahtası- yatak arasındaki boşluğa getirilmeli
    yatanadam5.jpg
    Yan yatış pozisyonu
    yatanadam.jpg
    Yüzüstü pozisyon
    Yüzüstü pozisyonda bayanların göğüs uçlarını, erkeklerin genital organlarını basıdan korumak için, organlar yüzüstü pozisyonda yastıklarla oluşturulan boşluklara yerleştirilmel
    Yatağa bağımlı dönemde havalı yatak ya da posteki kullanabilir
    Pozisyonu değiştirdikten sonra dolaşımı hızlandırmak için bası alan vücut kısımlarına hafif masaj yapılmalı
    UYGUN TEKERLEKLİ SANDALYE ÖZELLİKLERİ
    Tekerlekli sandalye kullanıyorsa vücut ölçülerine uygun bir sandalye tercih edilmeli
    sandelye4.jpg
    Yanlardan bası yarası açmaması için sandalyenin eni kullanıcıya uygun olmalı
    sandelye1.jpg
    Ayaklık uzunluğu kullanıcıya uygun olursa bası yarası riski azalır ve ayak düşmesinin önüne geçilir
    sandelye2.jpgT.sandalyeyi dengeli bir şekilde devrilmeden kullanabilmek için, ağırlık merkezi kullanıcıya uygun olmalı sandelye3.jpgsandelye5.jpgsandelye6.jpg
    T.S nin sırt destek uzunluğu kullanıcının durumuna göre ayarlanmalı (lezyon+2)

    Minder sert olmamalı

    Ceplerde delici ve kesici cisimler bulundurulmamalı

    delicikesicialet1.jpg

    T.sandalyede ayaklarınızı sarkıtılmamalı ve mutlaka ayakkabı giyilmeli

    ayakk.jpgayakk1.jpg

    Ayağın normal şeklini korumak için uygun pozisyonlarda kalması sağlanmalı

    ayakk3.jpg

    Yeni cihaz, protez ya da ayakkabı ilk kullanıldığında düzenli aralıklarla bası yönünden cilt kontrol edilmeli
    İlk deneme, 15 dakika eğer uygunsa -> 30 dakika eğer uygunsa -> 1 saat eğer uygunsa -> 2 saat eğer uygunsa -> 3 saat eğer uygunsa -> 4 saat aralarla kontrol edilmeli
    Uzun süre oturmada her 15 dakikada bir ağırlık yanlara, öne ya da arkaya verilerek bası bölgeleri değiştirilmeli


    bayan1.jpgbayan2.jpgbayan3.jpg

    T.sandalyede her 30 dakikada bir kollar üzerine kalkılarak 10 a kadar sayılmalı sonra oturulmalı ( bası bölgelerinde dolaşımı sağlamak için)

    bayan4.jpg

    Transferlerde dikkatli davranılmalı, yatağa ya da sandalyeye geçerken sürtünme ve darbelerden kaçınılmalı

    Sabah giyinmeden önce ya da akşam soyunduktan sonra en az gün de 1 defa bası var mı diye cilt kontrol edilmeli

    bayan0.jpg

    işisel hijyeninize dikkat edilmeli

    Dışkı ve idrar kaçırmanın önüne geçilmeli

    Bası yarasına sebep olacağından, sürgü kullanırken sürtünmelerden kaçınılmalı

    Gün aşırı banyo yapılmalı ya da her gün silme banyosu yapılmalı

    bebe.jpg

    Kıyafet ve nevresimlerin temizliğine çok dikkat edilmeli

    Çok dar giyecekler giyilmemeli

    Kuru bir cilt yapısı varsa nemlendirici sürülmeli

    His duyusu kısmen ya da tamamen yok olan kişileri yanıktan korunmak için;

    Kucakta sıcak çay, kahve benzeri şeyler taşınmamalı

    ayakderi.jpg

    Elektrikli ısıtıcı, kalorifer gibi eşyalara çok yaklaşılmamalı

    Sıcak su torbası kullanılmamalı

    Sıcak havalarda araba koltuklarına ( özellikle deri olanlara ) ısı kontrolü yapmadan oturmamalı

    Güneş yanıklarına dikkat edilmeli


  5. MESANE EĞİTİMİ

    Mesane ( İdrar kesesi);

    İdrarı uygun basınçlarda depolayan ve yeterli birikim olunca kasılıp idrarın boşalmasına yardımcı olan organdır.

    insan.jpg

    Nörolojik problemlerden dolayı ( Beyin ve omurilik hasarı, idrarı kontrol eden kasları yöneten sinirlerdeki bölgesel hasar gibi... ) bu işlev bozulur ve üriner sistemde ciddi problemler oluşabilir.

    Üriner sistemde bozulma, böbrek fonksiyonlarında bozulma, alt ve üst üriner sistemde enfeksiyon, istemsiz idrar kaçırma gibi olumsuzlukları önlemek için mesane eğitimi yapılır.

    MESANE EĞİTİM METODLARI
    1-Kateterizasyon yöntemleri:

    Bir kateter yardımı ile mesaneye girilip idrarın boşaltılması işlemidir.

    Değişik uygulamaları vardır.

    Aralıklı kateterizasyon

    1.Steril aralıklı kateterizasyon ( SAK )

    2.Temiz aralıklı kateterizasyon ( TAK )

    Prezervatif ( kondom ) kateterizasyon

    Devamlı kateter uygulaması

    2-Davranış terapisi;

    Hastanın 2-3 saatte bir tuvalete yada sürgüye oturup uyarı ile idrarını normal yoldan yapmaya çalışmasıdır. ( Uyarı için pubis kılları hafif çekilir ya da hafif masaj yapılarak idrar yapılmaya çalışılabilir. )

    3-Medikal tedavi

    4-Cerrahi tedavi

    Prezervatif sonda kullanımı peniste bası yaralarına yol açabilir. Bası yaralarını önlemek için;

      <LI class=MsoNormal>Sonda sabitleyici bant cilde temas etmemeli <LI class=MsoNormal>Sondayı sabitlemek amacı ile penis fazla sıkılmamalı <LI class=MsoNormal>2 günde bir sonda değiştirilmeli
    • her gün kızarma, morarma, yara açısından kontrol edilmelidir.
    Devamlı Kateterizasyon Uygulamasının Sakıncaları;

    Üriner sistem bozuklukları

    Üriner sistem enfeksiyonu

    Mesane kanseri riskinin artması

    <H3 style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; TEXT-INDENT: 0cm">Mesane taşı </H3>· Böbrek taşı

    · Psikolojik ve sosyal travmaya sebep olabilir.

    Bu sakıncalarından dolayı kateter uygulaması gereken hastalarımıza aralıklı kateterizasyonu, yani belli aralıklarla ( 3-6 saat gibi ) kateter ile mesaneye girilip idrarın boşaltılmasını öneriyoruz.

    Ev ortamında kateter uygulamasını steril yapmaya gerek yoktur. Bu yüzden ev ortamında daha pratik ve ekonomik olduğu için temiz aralıklı kateterizasyon uygulanmalı

    Malzemeler;

    Nelaton sonda

    İdrar torbası

    Islak mendil

    Steril kayganlaştırıcı jel ya da kaynamış soğumuş su

    Kateter seçimi

    Bayan hasta; 12 – 14 – 16 - nolu

    Erkek hasta; 12 - 14 – 16 nolu

    Çocuk hasta; 6 – 8 – 10 nolu


  6. Sağlığımızı korumak ve devamını sağlamak için yapılan temizlik ve bakımlardır.

    Hijyen kişide başlar. Herkes kendi temizlik ve bakımından sorumludur. Kişi bakımını kendisi yapamıyorsa; gereksinimleri belirlenip hijyenik bakımı; sağlık ekibi, ailesi ya da refakati tarafından yapılır. Hasta olabildiği kadar bakıma katılmalıdır.

    Enfeksiyon hastalıklarından korunmanın en etkili yolu el yıkamadır!

    el.jpg

    Uygun el yıkama ile hastane

    enfeksiyonlarının % 90' ının önlendiği araştırmalar sonucu saptanmıştır.

    Bu nedenle ellerimizi sık sık uygun bir şekilde yıkamalıyız.

    Uygun el yıkama yöntemi için;

      <LI class=MsoNormal>Tırnaklarınızı orta kısalıkta kesilmeli <LI class=MsoNormal>El yıkama işleminden önce yüzük ve saat gibi takıları çıkarılmalı <LI class=MsoNormal>Lavaboya dokunulmamalı <LI class=MsoNormal>İyi bir temizlik sağladığından ılık su kullanılmalı <LI class=MsoNormal>Enfeksiyonun yayılmasını en aza indirdiğinden sıvı sabun tercih edilmeli <LI class=MsoNormal>Eğer kalıp sabun kullanılıyorsa köpüğü iyice durulayın ve kuru kalacağı bir düzenekte tutulmalı <LI class=MsoNormal> Elleri, parmak aralarını, tırnakları iyice ovuşturulmalı
    • Yıkama işlemi en az 20 sn. sürdürülmeli

    el2.jpg

      <LI class=MsoNormal>Ellerinizi iyice durulanmalı <LI class=MsoNormal>Enfeksiyonun yayılmasını en aza indireceğinden tek kullanımlık kağıt havlu ile kurulanmalı
    • Musluğu kağıt havlu ile kapatılmalı
    yikama.jpg

    Eller;

    - Yiyeceklere dokunmadan önce ve sonra;

    Kişisel bakım uygulamalarından önce ve sonra;

    Tuvalete girmeden önce ve sonra; ellerinizi mutlaka sıvı sabun ve su ile yıkanmalı

    - Mutfak işleri dışında eller banyo ya da tuvalette yı[/size]kanmalı

    AĞIZ BAKIMI

    di.jpg

      <LI class=MsoNormal>Orta sertlikte tüm yüzeye rahatça erişebilecek bir fırça kullanılmalı <LI class=MsoNormal>Diş macununun nohut tanesini kadar olması yeterli <LI class=MsoNormal>Diş fırçanızı 3 ayda bir değiştirilmeli <LI class=MsoNormal>Diş ipi kullanımı alışkanlık haline getirilmeli <LI class=MsoNormal>Yenilen her yiyecekten sonra ağız çalkalanmalı
    • Eğer takma diş kullanıyorsa akşam yatmadan çıkarılmalı, fırçalayıp, her gün değişen tuzlu su içine konulmalı.

    SAÇ BAKIMI;
    sacykama.jpg
      <LI class=MsoNormal>Saçlar gün aşırı yıkanmalı <LI class=MsoNormal>Her gün taranmalı, uzunsa fırçalanmalı
    • Hasta yataktan kalkamıyorsa yatakta saç banyosu yaptırılmalı
      <LI class=MsoNormal>Hastanın alışkanlıkları göz önüne alarak ( kullandığı şampuan, saç kremi gibi ) saç derisi hırpalanmadan yumuşak hareketlerle, kulak ve gözleri korunarak yıkanmalı
    • Saçları kurulanmalı ve taranmalı

    KULAK TEMİZLİĞİ;

    kulak.jpg Kulak yoluna bir şey sokulmamalı, sadece dış kulak ( kıvrımlı kısmı ) temizlenmeli

    BURUN TEMİZLİĞİ;
    Hafif su çekilerek yapılmalı, hızlı sümkürülmemelidir, kılcal damar kanamalarına yol açabilir.
    GENİTAL BÖLGE TEMİZLİĞİ ;

      <LI class=MsoNormal>Her hastanın kendine ait komod, sürgü ya da ördeği olmalı <LI class=MsoNormal>Bunların temizliğini önce çamaşır suyu sonra sabunlu su ile yapılmalı ve iyice durulanmalı <LI class=MsoNormal>Genital bölge temizliği komod işlemi sonrası, tuvalet ihtiyacı sonrası , banyoda , yatak banyosunda uygulanmalı <LI class=MsoNormal>Her işlemden önce ve sonra eller su ve sabunla uygun teknikle yıkanmalı <LI class=MsoNormal>Temizliği bayanlarda yukarıdan aşağıya doğru yapılmalı <LI class=MsoNormal>Genital bölge temizlenirken ya da kurulanırken tek hamlede işlem yapılmalı, kir bulaştırmamalı <LI class=MsoNormal>Bölgeyi temiz ve kuru tutulmalı
    • Vücuttaki istenmeyen tüyleri uygun şekilde alınmalı
    AYAK BAKIMI;
    ayak.jpg

    Her gün bir veya birkaç kez yıkayın

    Kişi ayak bakımını kendi yapamıyorsa refakati bu işi üstlenmeli

      <LI class=MsoNormal>Topuklarda sertleşme varsa 1 saat önceden vazelin sürülmeli
    • Düz kesilmeyen tırnaklar; uzayınca tırnak batmasına yol açabileceğinden tırnakları düz ve orta kısalıkta kesilmeli
    tirnak.jpg
      <LI class=MsoNormal>Ayak yıkama işlemini sabunlama, durulama şeklinde gerçekleştirilmeliayakparmak.jpg <LI class=MsoNormal>Parmak aralarını iyice yıkanmalı ve kurulanmalı <LI class=MsoNormal>Kuru bir cilt yapısı varsa nemlendirici sürülmeli <LI class=MsoNormal>Ayakkabı seçimine dikkat edilmeli, bası yarası yönünden cilt sık aralıklarla kontrol edilmeli
    • Ayağın normal şeklini korumak için uygun pozisyonlarda kalması sağlanmalı
    DERİ BAKIMI;
    1-Deri Bakımı İçin Temizlik Şarttır.

    ayakderi.jpg

    · Gün aşırı banyo yapılmalı

    · Banyo sırasında hastanın güvenliği sağlanmalı

    · Mahremiyetini korumaya özen gösterilmeli

    · Banyo suyu sıcaklığını iyi ayarlanmalı, hastanın vücut ısısı kontrol altında tutulmalı

    · Hastanın mümkün olduğu kadar bakıma katılması sağlanmalı

    · Banyo yaptırılamayan hastalara her gün yatakta silme banyosu yaptırılmalı

    Yatak Banyosu;

      <LI class=MsoNormal>Banyo öncesi hastanın boşaltım ihtiyacını giderilmeli <LI class=MsoNormal>Eller uygun yıkama yöntemine göre yıkanmalı <LI class=MsoNormal>Ağız bakımı yapılmalı <LI class=MsoNormal>Eller yıkanmalı <LI class=MsoNormal>Giysilerini çıkarılıp, üzerine banyo örtüsü örtülmeli <LI class=MsoNormal>Temizliği; temizden kirliye, uzaktan yakına doğru yapılmalı <LI class=MsoNormal>Yüzden ( uzak göz; yakın göz, alın, burun, yanaklar ve çene ) başlayarak kollar (uzak kol, yakın kol ) , eller, gövde, bacaklar ve en son genital bölge temizliği yapılmalı <LI class=MsoNormal>Sabunlama, durulama, kurulama sırasını takip edilmeli <LI class=MsoNormal>Yatakta saç banyosu yaptırılmalı
    • Banyodan sonra temiz ve kuru kıyafetler giydirilmeli
    yatakbanyosu.jpg
      <LI class=MsoNormal>Yatak çarşaflarını sık değiştirilmeli <LI class=MsoNormal>Cildiniz tahriş olmaması için çarşaflar gergin, kuru ve temiz olmalı
    • His duyusu azalmış ya da yok olduğundan yanıktan korunmak için; banyo suyu sıcaklığı iyi ayarlanmalı

  7. ÜROLOJİK SORUNLAR Çeşitli nedenlerden dolayı omurilik felci ortaya çıkan hastaların büyük çoğunluğunda böbrek ve idrar yolları sorunları bulunmaktadır.

    Eski Mısır papiruslarında omurilik felci tedavi edilmesine gerek olmayacak kadar ağır bir hastalık olarak belirtiliyordu. En önemli ölüm nedeni de böbreklerin bozulmasıydı. Fakat tarih boyunca tıp alanında bu konudaki gelişmeler sayesinde günümüzde gelişmiş ülkelerde omurilik felçli hastalarda böbrek kaynaklı ölüm yok denecek kadar azdır. Ancak bu cümle maalesef ülkemiz için geçerli değildir. Bizim bu konuda yaptığımız bir çalışmada ülkemizde omurilik felçli hastalarda böbreklerin bozulma oranı yüzde 20 olarak bulunmuştur Bu oran üzüntü verecek şekilde yüksek bir orandır. Çünkü gelişmiş ülkelerde bu tip hastalarda etkin ürolojik takip sayesinde bu oranlar son derece düşüktür. Bu yüksek oran ülkemizde omurilik felçli hastaların böbrek ve idrar yolları sorunlarının takibinde daha dikkatli olmamız gerektiğini göstermektedir.uroloji%20animasyon.jpg

    Omurilik yaralanmasında ortaya çıkan ürolojik tablo 2 dönemde incelenebilir:

    1) spinal şok dönemi 2)şok sonrası dönem. Bu dönemlerde böbrek ve idrar yollarında ne gibi bozukluklar ortaya çıkar ve ne gibi tetkikler yapılmalı ve ne tip tedaviler uygulanmalıdır?

    Omurilik yaralanmasının hemen ardından yaralanma seviyesinin altında felç ortaya çıkar. Bu dönemde hasta idrar yapamaz. Bu döneme spinal şok dönemi denilir. Böyle bir durumda en uygun tedavi yöntemi idrarın ince bir sondayla aralıklı olarak boşaltılmasıdır. Bu dönem genelde 15 gün ile 1 ay kadar sürmektedir. Ender olarak spinal şok dönemi 1 yıl kadar devam edebilir. Sondayla idrarın boşaltılması 4-5 saat arayla uygulanmalıdır. Bu aralarda istem dışı işemeler spinal şok döneminin sona erdiğini gösterir. Ancak işeme merkezinin altındaki omurilik yaralanmalarında (T12 ve L1 düzeyi ve altındaki) istem dışı işemeler hiç ortaya çıkmayabilir.

    Spinal şok sonrası dönemde hastalarda omurilikten sidik torbasına giden sinirler zedelendiği için çeşitli işeme bozuklukları ortaya çıkar. Bu işeme bozuklukları kabaca şöyle sıralanabilir; Bazı hastalar hiç idrar yapamayabilirler. Bazıları idrar kaçırırlar, bazıları da hem idrar yapamaz hem de idrar kaçırırlar. işeme bozukluklarının tedavisinde temel amaç böbreklerin iyi çalışmasının sağlanması veya böbreklerin çalışması bozulmuş ise bunun düzeltilmesidir. İkinci amaç ise idrar kaçırması varsa bunun mümkünse ortadan kaldırılması ya da en düşük düzeylerde tutulabilmesidir. Çünkü bu konudaki deneyimlerimden biliyorum ki idrar kaçıran bir kişinin toplumsal ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi son derece zordur. Bana göre idrar kaçırmanın tedavi edilmesi bu hastaların yeniden hayata kazandırılmasında en önemli unsurlardan biridir.

    Böbreklerin çalışmasını bozan en önemli nedenler; uzun süreli kalıcı sonda bobrek%20sistemi.gifkullanmaya bağlı sidik torbasının esnekliğinin kaybolması, sidik torbasının basınçlarının normalden çok yüksek olması ve bu nedenle idrarın sidik torbasından böbreklere kaçması olarak sayılabilir. İşte bu tehlike işaretlerini güzel ortaya koyabilmek için sidik torbasının basınçlarının ölçülmesi, esnekliğinin değerlendirilmesi, şeklinin değerlendirilmesi, böbreklere idrar kaçıp kaçmadığı ve idrar tutmayı sağlayan kasların (sfinkter) yeterli olup olmadığı, uygun çalışıp çalışmadığı iyi değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeye videoürodinami denmektedir. Spinal şok dönemi sonrasında her hastaya mutlaka yapılmalıdır. Yine bu hastaların hepsine böbreklerin iyi çalışıp çalışmadığını tespit etmek için mutlaka böbrek filmleri çekilmelidir. İdrarlarında tehlikeli mikropların bulunup bulunmadığını anlayabilmek için idrar kültürleri yaptırılmalıdır.

    Tüm bu tetkiklerden sonra hastalar bu konunun uzmanı bir doktor tarafından değerlendirilmeli ve hastanın böbrek ve sidik torbasının durumu bilimsel olarak ortaya konulmalıdır. Sidik torbasında böbrekleri bozacak derecede yüksek basınçlar söz konusu ise bu yüksek basınçlar öncelikle aralıklı sonda ve basınç düşürücü ilaçlarla düşürülmeye çalışılmalıdır. Yine deneyimlerime ve bu konudaki çalışmalarıma dayanarak size şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bu hastaların büyük çoğunluğu bu tip ilaç ve sonda tedavisine iyi yanıt vermektedir. Bu ilk değerlendirmeden sonra böbrek ve sidik torbasının durumuna göre hekim hastayı hangi aralıklarla takip edeceğini urodinami.jpgsöyleyecektir. Bu zaman aralığı bazı hastalarda 3 ay bazı hastalarda 6 ay bazı hastalarda 1 yıldır. Ancak burada üstüne basarak vurgulamak istediğim önemli nokta şudur; bu hastalar ömür boyu nöroürolojik takip altında olmalıdırlar yani böbrek ve sidik torbaları konunun uzmanı tarafından ömür boyu takip edilmelidir. Eğer ilaç ve sonda tedavisine rağmen böbreklerin bozulması ve idrar kaçırma engellenemez ise bu konuda uygulanan ameliyatlar da yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Bu konudaki bir çalışmalarda bozulan böbreklerin ve idrar kaçırmanın ameliyatla tedavisinden yüksek oranda iyi sonuçlar elde edilmiştir. Yine önemli bir konuyu belirtmekte yarar vardır; Böbreklerin bozulması durumunda ameliyatla tedavi kaçınılmazdır. Ancak yanlızca idrar kaçırma varsa ve böbrekler bozulmamışsa ameliyat ancak hastanın arzusuna bırakılmalıdır. Bu durumda ameliyat hasta idrar kaçırmaktan kurtulmayı şiddetle arzuluyorsa yapılmalıdır.

    mesane.jpgBu hastaların uzun süreli kalıcı sonda kullanmaları, kötü cins idrar yolları iltihaplarının ve sidik torbasında ortaya çıkan taşların tedavi edilmemesi gibi nedenlerle sidik torbalarında kötü huylu tümörlerin ortaya çıkması omurilik yaralanması olmayan kişilere göre daha yüksek oranlarda görülmektedir. Bu tip tümörlerin erken ortaya çıkarılabilmesi için konunun uzmanı tarafından ömür boyu takipleri ve bu takipler sırasında gerek görüldüğünde gerekli özel aletlerle sidik torbalarının gözle incelenmesi (sistoskopi) şarttır.

    Prof. Dr. Bülent Çetinel

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

    Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi


  8. BASI YARALARINI ÖNLEMEK

    Bası yarası genellikle hiç hareket etmeden uzun süre aynı pozisyonda oturmaktan ve ya yatmaktan dolayı oluşur. Normalde, eğer uzun süre aynı pozisyonda oturur ya da yatarsak, kendimizi rahatsız hissetmeye başlarız ve pozisyonumuzu değiştirir ya da hareket ederiz. Omurilik felçlileri aynı pozisyonda uzun süre aynı pozisyonda bulunduklarını hissetmeyebilir ve bunu değiştirmeyebilirler.

    Bası yarası sadece bir kaç saat içinde oluşabilir. Cildin renk değiştirmesiyle kendini beli eder. O bölgedeki cilt normalde olduğundan daha koyu bir renk alır. Eğer hemen tedavi edilmezse birkaç gün içinde ciddi bir yaraya dönüşebilir, daha da uzun zaman geçerse ciltte bir deliğe dönüşebilir, ve bu da iyileşmesi aylarca sürebilecek ve hatta cerrahi müdahale gerektirebilecek ölümcül bir yaraya dönüşebilir.

    Bası yaraları vücudun ağırlığını taşıyan ve kemiklerin hemen cildin altında yer aldığı bölgelerde oluşur. Riskli bölgeler kişinin oturması ( kalça bölgesi), sırt üstü , yüz üstü, sağ ve ya sol tarafına yatmasına göre değişir.

    Bası yaralarına sebebiyet verebilecek diğer sebepler şunlar olabilir;

    • Vücudu sıkı saran, vücuda yapışan giysiler giymek
    • Yemek pişirirken ve ya yerken kucağa sıcak tencere ve ya tabak koymak
    • Kırışık çarşaf üzerinde ve ya pürüzlü bir yüzeyde oturmak ya da yatmak
    • Haşereler tarafından ısırılmak
    • Isıya çok yakın bir yerde oturmak ya da üzerine sıcak su dökmek
    BASI YARALARINI OLUŞMADAN ÖNLEMEK

    Cildin herhangi bir yeri baskı altında kaldığında, o kısım koyu bir renk alır ve bu baskı unsuru ortadan kalktığında da bu koyu renk 2-3 dakika içerisinde kaybolur. Eğer bu koyu renk 5 dakika geçmesine rağmen kaybolmamışsa, cilt çok uzun zamanlı ve şiddetli bir baskıya maruz kalmış demektir.

    Bu koyu renkli bölge dokunulduğunda da sıcaktır. Bu esnada, pozisyon değiştirilerek bası yarası oluşmasına meyilli olan bu bölge tamamen iyileştirilebilir. Cilt tekrar eski normal rengine dönüşene kadar bu kısım her türlü baskıdan korunmalıdır.

    Bası yaralarını önlemek ;

    Bası yaralarını önlemenin en iyi yolu sık sık hareket etmektir. Kişi aynı pozisyonda uzun zaman oturmamalı ve ya yatmamalıdır.

    a) Yatan kişilerde,

    Eğer kişi yatıyorsa, pozisyonunu sırt üstü, yüz üstü, sağa dönük, sola dönük olacak şekilde her 2 saatte bir değiştirmelidir. Döşeği sıkı dokunmuş olmalı fakat ne fazla yumuşak ne de sert olamamalıdır. Kalın sünger bir döşek idealdir.

    Omurilik zedelenmesinin ilk aylarında vücudun kemikli bölgelerini korumak için yastık, pedler, katlanmış havlular ve battaniyeler koyulmalıdır. Böylece “kemikli kısımlar” yastık, ped, battaniye arasında kalarak bası yaraları oluşma riskini azaltır. Kişi oturmaya ve hareket etmeye başladığında bunlara gerek yoktur. Yatağının başında ve ya ayak ucunda bulunacak bir destek ( demir ve ya tahtadan) kişinin dönmesini kolaylaştırır. Yatakta düzgün ütülenmiş kırışıksız çarşaf kullanılmalı, çarşaf ıslandığında ya da kirlendiğinde hemen değiştirilmelidir, kirli ve kırışık çarşaflar bası yaralarına sebep olur.

    B) Sandalyede Oturanlarda;

    Omurilik felçlisi kişiler sıkı dokunmuş, sünger bir döşeği olan sandalyelere oturmalıdırlar.

    Bu tür döşekler bası yaralarını engellemede yardımcı olur. Direk olarak tekerlekli sandalyenin kanvas, metal, ve ya sert tahta oturağına oturmak bası yaralarına sebebiyet verebilir. Eğer kullanılan döşek, oturulan kısımda cilt renginin değişmesine sebep oluyorsa hemen değiştirilmelidir.

    Tekerlekli Sandalyede Bası Yaralarını Önleme Teknikleri;

    • Tekerlekli sandalyeyi arkaya doğru yatırınız.
    • Kolları ve sırtı öne doğru eğme egzersizi yapınız.
    • Tekerlekli sandalyede bir taraftan diğer tarafa dönme egzersizini yapınız.
    • Kollarınızla tekerleklere tutunarak kalçanızı sandalyenin döşeğinden kaldırınız.
    Bası yaralarının günlük kontrolü;

    Cildinizde bası yarası oluşmaya elverişli bir bölge olup olmadığının tespiti için her gün, sabah ve akşam olmak üzere en az günde iki kez, vücudunuzun göremeyeceğiniz kısımlarını bir aynanın yardımı ile kontrol ediniz.

    Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde “koyu renk almış” bir bölge görürseniz, o bölge üzerinde baskı yaratmayacak bir pozisyon alınız.

    EĞER BASI YARASI OLUŞMUŞSA NE YAPMALI? Kişi bası yarası oluşmaya başlamış olan bölgenin üzerine iki gün hic bir baskı gelmeyecek şekilde oturmalı ve ya yatmalıdır. Eğer 2. günün sonunda hala geçmemişse, mutlaka bir doktora gidilmelidir.

    Bası yaralarını önlemek için diğer tedbirler;

    • Tekerlekli sandalyede doğru şekilde oturulmalıdır.
    • Vücut her gün düzenli olarak yıkanmalıdır.
    • Yıkandıktan sonra vücut yumuşak bir şekilde kurulanmalıdır.
    • Giysiler kirlendiği ya da ıslandığı anda değiştirilmelidir.
    • Sağlıklı beslenilmeli ve çok zayıf ya da şişman olmaktan kaçınılmalıdır.
    • Bol ve sağlıklı giysiler giyilmelidir.
    • Tekerlekli sandalyede mutlaka ayakkabı ve ya terlik giyilmelidir
    • Isıya yakın yerlerde bulunulmamalı ve sıcak içecek ya da yiyecek taşırken çok dikkatli olunmalıdır.
    • Talk pudrası kesinlikle kullanılmamalıdır; bu cildin doğal yağlarını emerek cildi kurutur.
    • Tekerlekli sandalyede dolaşırken ve ya hareket ederken felçli bacakları ve ya kolları herhangi bir yere çarpmamalıdır.
    • Kırışık çarşaf üzerinde yatılmamalıdır

  9. OMURİLİK FELÇLİ KADINLARDA MENSTÜRASYON VE HAMİLELİK

    OF sonrası hamile kalabilme şansında herhangi bir değişiklik olmaz. OF ve hamilelilikle ilgili bazı önemli noktalar şöyle sıralanabilir:

    Çocuğun prematüre (erken doğum) olma riski daha fazladır.

    - T 10 seviyesi üzerindeki yaralanmalarda büyük oranda doğum ağrısız olacağı için erken doğum riskine karşı izleme 29 uncu haftada başlamalıdır. Kişi hastaneye 35. haftada yatırılmalı ve vajene yapılacak kesi için emilmeyen dikişler kullanılmalıdır.

    - T 6 seviyesi üzerinde yaralanması olan kadınlarda, doğum, ve eğer çocuk doğunca emzirme tercih edilecekse Otonomik Disrefleksi riski mevcuttur. Bu grup OF li kadında en ideal yöntem epidural veya spinal anestezi uygulanmasıdır. Muhtemel doğumdan iki hafta önce OD yi engellemeye yönelik ilaçlar başlanmalı, mesane gerilmesini engellemek için sonda takılmalı, ve muayene ve kateter takılması sırasında anestetik madde kullanılması gereklidir.

    - OF li kişiler hamilelik sırasında diğer kadınlara oranla daha yüksek oranda böbrek enfeksiyonu, solunum yetersizliği, trombofilebit riskine sahiptirler.

    - Otonomik disrefleksi riski olan kadınlarda mutlaka sezaryen seçilmelidir.

    - Kilo artışı olacağından bası yarası oluşma riski artacaktır.

    - Hamilelikle birlikte mesane ve barsak düzeni değişebileceğinden önlemler buna göre alınmalıdır. Kabızlık daha belirgin hale gelebilir.

    - Büyüyen rahim idrar torbasına bası yaparak idrar kaçmasına neden olabilir. Bu nedenle daha sık kateterizasyon gerekli olabilir.

    Otonomik disrefleksi (OD) T 6 veya daha üst seviye omurilik hasarı olan kişilerde potansiyel hayati tehlike yaratabilecek tıbbi bir komplikasyondur (beklenmeyen ve istenmeyen durum).Bu hasar düzeyinin altındaki rahatsız edici bir uyarıya sinir sisteminin gösterdiği aşırı tepki olarak açıklanabilir. Bu rahatsız edici uyarılar mesanede idrar retansiyonu, kabızlık, seksüel uyarılar, kadında menstürasyon veya doğum, boşalma, cilt yaraları gibi durumlar olabilir. OD nin bulguları oldukça kolay anlaşılabilir bulgulardır:

    - Ani, şiddetli baş ağrısı

    - Yüzde kızarma, hasar seviyesinin üzerinde terleme, kasılmalar

    - Ciltte kızarıklık veya kabarmalar

    - Burun tıkanıklığı

    - Düşük nabız veya yüksek nabız

    - Nadiren baş dönmesi ve bulantı

    - Vücuttaki kılların dikleşmesi (piloereksiyon)

    Bu bulguların nedeni kan basıncındaki ani artıştır. Bazen kan basıncı o kadar yükselir ki bu durum beyin kanaması, nöbet, nadiren ölüme bile yol açabilir.

    Ürolog Dr. Yavuz Akman

  10. OMURİLİK FELÇLİ KADINLARDA CİNSEL SORUNLAR VE HAMİLELİK

    Amerikan kaynaklarına göre her yıl 15.000 kişi Omurilik Felçlisi (OF) olmaktadır. Bu kişilerin % 20 si kadındır ve yaş ortalamaları 26 dır. Ülkemizde 1992 yılında İstanbul’da yapılan bir çalışmada 152 yeni Omurilik Felçlisi olduğu saptanmış ve ülkemiz için yıllık yeni Omurilik Felçlisi sayısının ortalama 1400 olduğu öngörülmüştür. Yine bu çalışmada Omurilik Felçlilerin % 75 inin erkek % 25 inin kadın olduğu ve yaş ortalamasının 33 olduğu görülmüştür. Son yirmi yıl içinde OF li kişilerin karşılaştığı sorunların tedavisi konusunda büyük gelişmeler sağlanmış ve bu kişilerin yaşam süreleri artmıştır,bundan sonra bu kişilerin yaşam kalitelerinin arttırılması önem kazanmaktadır. Bu grubunun çoğunluğunu oluşturan genç erişkin grubunda cinsel konular rehabilitasyonda önemli yer tutmaktadır Omurilik Felçli kişilerin çoğunluğunun genç olması bu kişilerin üreme ve cinsel aktif yaş grubunda olmaları demektir.

    Cinsellik ve cinsel işlev genel anlamda kadın sağlığının bir parçasıdır. Kadın cinsel işlev bozukluğu sadece omurilik felçli kadınları değil toplumdaki tüm kadınları etkileyen bir sorundur. Amerika da yapılan bir anket çalışmasında kadınların yaklaşık % 60 ışın cinsel sorunları olduğu saptanmıştır.

    NORMAL CİNSEL YANIT DÖNGÜSÜ

    Kadında cinsel yanıt döngüsü psikolojik, çevresel, ve fizyolojik ( hormonsal, damarsal, kasa bağlı, ve sinirsel ) etmenlerin karmaşık etkileşimiyle oluşur. Cinsel yanıt döngüsü cinsel istekle başlar

    Bir çok kadın için, klitoris cinsel duyarlılığın en fazla olduğu bölgedir, ve klitorisin uyarılması en yüksek cinsel uyarılmayı ve orgazmı sağlar. Diğer cinsel duyarlılığı olan bölgeler meme uçları, ense, meme, vajen dudakları ve daha az oranda vajenin kendisidir.

    İstek

    Cinsel istek, cinselliği yaşama güdüsüdür. Cinsel istek psikolojik durum, çevresel faktörler, cinsel yönelim gibi birçok etkenden etkilenir

    Uyarılma

    Uyarılma fazı parasempatik sinir sistemi ile oluşur ve belirgin özelliği erotik duygular ve vajinal lubrikasyon ( ıslanma ) dur. Cinsel uyarılma vajene giden kan akımını arttırır, bu da vajende kan birikimine yol açar ve kılcal damarlardaki geçirgenlik artar. Vücut sıvısı bu kılcal damarlardan vajene geçer. Bunun yanı ısıra cinsel olarak uyarılmış kadında taşıkardi, hızlı solunum, kan basıncında yükselme, vücut ısısında hafif bir artış, memede dolgunluk, meme başında sertleşme gibi durumlarda izlenir. Bu faz sırasında, klitoris ve vajen dudaklarında dolgunluk oluşur vajen genişler,uzar ve rahim bir miktar yer değiştirir.

    Plato

    Bu fazda, cinsel gerilim ve erotik duygular yoğunlaşır ve vajenin kanlanması ve lubrikasyon (sulanma)maksimuma çıkar. Memelerdeki şişme ve meme başındaki sertleşme artar. Vajen dudakları daha da şişer ve koyu kırmızı renk alır ve “orgazmik platform” u oluşturmak üzere kalınlaşır. Klitoristeki şişme artar ve klitorisin baş kısmı üzerindeki deriden kurtularak daha da uyarılabilir bir duruma geçer. Yeterli cinsel uyarı ile kadın orgazm noktasına ulaşır.

    Orgazm

    Orgazm sempatik sinir sistemi tarafından oluşturulan bir kasılma yanıtıdır. Uyarılma fazında meydana gelen cinsel gerilimin aniden boşalması olarak kendini gösterir. Orgazm cinsel duygulanımlarım en yoğun olanıdır. Bu olay sırasında vajeni, makatı ve makat çevresini çevreleyen kaslarda bir çok kez refleks ritmik kasılmalar gerçekleşir. Bir çok kadın orgazm sırasında rahimde de kasılmalar olduğunu belirtmişlerdir. Yeterli klitoral uyarı ile erkeğin aksine kadınlar ilişki öncesi ve sonrası birden fazla orgazm yaşayabilirler.

    Durgunluk

    Cinsel gerginliğin kalkmasıyla birlikte kadın bir rahatlama hisseder. Uyarılma safhasında meydana gelen değişiklikler eski halini alır. Rahim yerine döner, klitoris yumuşar, vajendeki dolgunluk azalır, bu yaklaşık 5-10 dakika alır.

    Erkeklerde cinsel uyarıya yanıt olan penisin sertleşmesi benzeri klitoral ereksiyon ve vajinal lubrikasyon, refleks ve psikojenik olmak üzere iki şekilde gerçekleşir.

    OMURİLİK FELÇİNE BAĞLI CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞUNDA TEDAVi SEÇENEKLERİ VE ÖNEMLİ NOKTALAR

    - OF sonrası orgazm ve cinsel tatmin olasıdır.

    - Kadınlar cinselliğin hayatlarında önemli bir yer tuttuğunun ayırtına varmalıdırlar. Durumlarına uygun birleşme pozisyonlarını denemelidirler. ilişki sırasında idrar ve gaita kaçırmaya karşı ne şekilde önlem alabileceklerini öğrenmelidirler.

    - Genital bölgede his kaybı olsa da omuzlar, ense, meme, ağız gibi diğer erojen bölgelerin cinsel aktivitede rolü önem kazanmaktadır.

    - Cinsel aktivitelerini sürdüren OF li kadınlar için doğum kontrol yöntemleri önem kazanmaktadır : örneğin acı ve yanma hissi olmayacağı için rahim içi araç kullanımı sakınca doğurabilir, doğum kontrol hapları kanın pıhtılaşmasını arttırabileceğinden sakıncalıdır.

    - Sipski ve ark. yaptıkları çalışmada OF li kadınlarda ağızdan alınan Sildenafil kullanımının cinsel uyarılmayı ve vajinal kan akımını arttırdığını göstermişler ve OF li kadınlardaki cinsel işlev bozukluğunda yararlı olabileceğini göstermişlerdir.

    - Geçen yıl kullanıma sunulan ve erkeklerde cinsel işlev bozukluğunda kullanılan vakum cihazına benzeyen Eros-Ctd adlı cihaz klitorise negatif basınç uygulayabilen bir cihazdır, bu şekilde klitoral kan akımı artmakta ve klitoral uyarıyla birlikte vajen kan akımı ve vajinal lubrikasyon artmaktadır. Bu cihazın da OF li hasta grubunda kullanılma şansı vardır.


  11. OMURİLİK FELCİNİN CİNSEL FONKSİYON ÜZERİNE ETKİLERİ

    OF li kişilerde cinsellik ile ilgili yapilan çalışmalarda bu kişilerin çogunun aktif cinsel yaşamı olduğu saptanmıştır. Örneğin Cole ve ark. bu kişilerin % 70 inin cinsel ilişki kurduğunu; ve bundan zevk aldıklarını ortaya koymuştur. Sertleşme işlevi OF ye ikincil olarak bozulsa da seksüel fonksiyonların bu kişilerin yaşamında önemli bir yeri olduğunu kabul etmek gerekir.

    Erektil (sertleşme) ve ejakulatuar(boşalma) fonksiyonlar OF li birkaç grup kişide çalışılmıştır.1948 de Munro ve arkadaşları paraplejik ve tetraplejik 84 erkekte travmadan sonra % 74 ünde ereksiyonun olduğunu saptamışlardır. Bu çalışmada kauda ekiuna lezyonu veya sakral spinal kord da transeksiyon olan kişilerde ereksiyon olmadığı saptanmıştır. Talbot 1955 te OF li kişilerin % 60 ının ereksiyonları olduğunu ancak sadece % 40 ının cinsel ilişki kurabildiğini belirtmiştir. OF li erkeklerin büyük çoğunluğu ereksiyonlarını travmadan 6 ay sonra geri kazanmıştır ancak bu çalışmada lezyonun yeri belirtilmemiştir. Zeitlin ve arkadaşları 100 OF li erkeğin incelendiği serilerinde % 64 ereksiyon varlığını vurgulamışlardır. Bors ve Comarr 529 OF li kişide hasarın seviyesi ve komplet veya inkomplet (tam veya yarı kesi) olmasına göre erektil ve ejekulatuar(sertleşme ve boşalma) seksüel fonksiyonu değerlendirmişlerdir. Bu araştırmacılar üst motor lezyonlarını alt motor lezyonlarından ayırmışlardır. Üst motor lezyonu mesane ve seksüel fonksiyonlar göz önüne alındığında sakral refleks arkının üzerindeki spinal kord lezyonlarıdır. Erişkinde S2-S4 sinir kökleri orta lomber vertebra düzeyindedir. Üst motor lezyonları lezyonun altında spastisiteye yol açar bu durumda mesanede refleks kontraksiyonlar ve alt ekstremite reflekslerinde hiperaktivite saptanır. Alt motor lezyonları direkt olarak sakral refleks arkına,kauda ekiuna veya konus medullaris e olan lezyonlardır. Alt motor lezyonlarında, mesane flasktr,anal ve eksternal sfinkter tonusu azalmış veya kaybolmuştur. Komplet veya inkomplet üst motor lezyonu olan kişiler genellikle refleks ereksiyonlarını korurlar ancak bu ereksiyonlar genellikle kısa süreli,önceden bilinmeyen,ve bu nedenle de genellikle ilişki için uygun olmayan ereksiyonlardır. Komplet alt motor nöron lezyonu olan kişiler çok nadiren ereksiyon sağlayabilirler ve bunların çoğunluğu psikojenik kökenlidir. Comarr 115 üst motor lezyonlu ve 35 alt motor lezyonlu OF li erkeği araştırmıştır. Üst motor lezyonu olan kişilerin % 92 si dışarıdan uyarı ile ereksiyon sağlayabilmiş, % 94 ünde spontan ereksiyonlar görülmüş, ancak % 22 si psikojenik ereksiyonu başarabilmiştir. Buna karşin alt motor lezyonu olan erkekler nadiren ereksiyon sağlayabilmişlerdir.Alt motor nöron lezyonu olan kişilerin hiçbirisi refleks ereksiyon sağlayamamıştır,sadece % 11 i spontan ereksiyonu başarabilmiş,%26 sinda psikojenik ereksiyon gözlemlenmiştir. Bir başka OF li erkek grubunda % 62 si cinsel ilişki girişiminde bulunmuş ve % 43 ü bunda başarı sağlamıştır. Tsuji ve arkadaşları 638 OF li erkeği incelemişler ve %54 ünün erektil(sertleşme) fonksiyonlarnı koruduğunu saptamışlardır,bu kişilerden çoğunluğunun daha çok inkomplet (tam olmayan) yaralanması olanlar olduğunu saptamışlardır. Chapelle ve ark. yaralanma düzeyinin T12 aşağısında ve genital duyunun normal olduğu 149 kişide psikojenik ereksiyonun korunduğunu saptamışlardır. Bunlar ve diğer serilerden bu erkeklerin % 70 inin erektil fonksiyonlarının geri döndüğü anlaşılmaktadır.

    Travmadan sonra spinal şok döneminde erektil fonksiyon kaybolur, ereksiyonun tekrar geri dönmesi için gereken zaman inkomplet lezyonlarda birkaç gün iken diğer bazı yaralanmalarda 1 yıldan fazladır.Tsuji ve ark. travmadan sonra 1 yıl içinde % 80 kişide erektil fonksiyonun döndüğünü saptamışlardır. Bu nedenle ilk rehabilitasyon döneminde seksüel disfonksiyon nedeniyle dönüºü olmayan tedaviler planlanmamalıdır. OF li kişi bu durumun hayat boyu sürecek bir gerçeklik olduğunu kavrar kavramaz cinsel eğitim bağlatılmalıdır.

    Orgazm olabilme ile ilgili OF li erkeklerde yapılan çalışmalarda %42-%47 arası kişi orgazm olabildiklerini belirtmişlerdir. Tam yaralanması olan erkeklerde bu oran %38 olarak saptanmıştır.

    BAŞLANGIÇ TEDAVISİ

    Yeterli cinsel fonksiyon sağlam nörolojik , biyokimyasal,ve vasküler sistemlerin yanı sıra uygun bir psikolojik durum ve sosyal ortam gerektiren kompleks bir işlemdir. Spinal kord travmasından sonra erken rehabilitasyon döneminde , kişi sadece engelliliği ile yaşamayı ve fonksiyonel bir yaşam sürmeyi öğrenmenin yanı sıra yeni bir seks yaşantisına uyum göstermelidir. Bu işlem her kişinin cinsel işlev bozuklugunun net olarak anlaşilması ve Ürolog ve Psikologların olaya beraberce yaklaşmalarıyla hız kazanabilir. Travmadan sonra erken dönemde,kişinin kendisine uyum sağlama ve hastane hastası olmaktan çıkıp sosyal hayatta işlevsel bir birey olma safhasıdır. OF den sonra kişilerin çoğu 3-6 ay erken rehabilitasyon için hastanede tutulurlar. Rehabilitasyon ilerledikçe kişiler toplumsal hayata dönüşün kolay olmasi için hafta sonları evlerine gönderilirler. Bu zamanlarda kişiler eşleriyle cinselliklerini denemeleri için cesaretlendirilmelidir. Pratik noktalardan biri cinsel ilişkiden önce mesanenin refleks olarak boşalip utanca yol açmaması için mesane boşaltılmasıdır. Kendilerine aralıklı kateterizasyon uygulayan kişiler ilişkiden önce mesanelerini kateterize etmelidirler. Kateterizasyonun gerekmediği durumlarda suprapubik uyarı ile mesane kasılması ve boşaltılma sağlanmalıdır. Daimi sondalı hastalar ilişkiden önce sondalarını çıkartıp sonrasında tekrar takabilirler. Kol ve ayak gücü zayıf olan kişiler partnerin üstte olduğu pozisyonları tercih etmelidirler. Erkekte refleks ereksiyonlar kısa sürelidir ve devamlı uyarı gerektirirler. Düzenli bir eşi olmayan OF li kişiler tedavi seçenekleri konusunda bilgilendirilmeli ve partner bulmaları konusunda cesaretlendirilmelidir.

    TEDAVİ

    Omurilik felçli kişilerin büyük çoğunluğu cinsel ilişki için yeterli olmasa bile ereksiyon (sertleşme) sağlayabilirler. Bir çok erkek sertleşme bozukluğu için tedaviye gereksinim duymaz.

    Çeşitli tipte penil protezler mevcuttur, ancak yapılan çalışmalar OF li kişilerde penis protezi kullanımının bir çok yan etkiye neden olduğunu göstermiştir. Penis duyusunun azaldığı kişilerde yarı sert protezlerin yüksek oranda erozyona neden olmaktadır. Örneğin OF li penil protez takılan 53 hasta gözden geçirilmiş ve 11 hastada (% 20) erozyon nedeniyle cihazın çıkarıldığı saptanmıştır. ªiºirile bilinir cihaz takılan 10 kişinin hiçbirinde erozyon nedeniyle protez kaybı olmamış ancak 4 hastada enfeksiyona bağlı protez çıkarılmıştır. Günümüzde erektil disfonksiyon tedavisi için daha az invaziv tedavi yöntemleri geliştirildiğinden penil protezler artık ya bu tedavi yöntemlerinden fayda sağlayamayanlar ya da kondom kateterlerini peniste tutmakta zorlanan hastalar için kullanılmaktadır. Bu vakalarda da erozyon oranının düşük olmasi nedeniyle semirijid protezler tercih edilmektedir.

    OF li kişilerde sertleşme bozuklugunun tedavisi için ikinci alternatif de vakum ereksiyon cihazlarıdır. Bu yöntemde penisin üzerine plastik bir tüp yerleştirilerek vakum oluşturulmakta ve kan penise çekilmektedir, sertliğin devamı penis köküne konan sıkıştırma halkası ile sağlanmaktadır. Nadig ve arkadaşları, vakum ereksiyon cihazı ve sıkıştırma halkası kullanan kişilerin % 91 inde ilişki için yeterli ereksiyon sağlandığı ve % 80 inin tatmin olduğunu belirtmişlerdir. OF li Erecaid cihazı kullanan13 kişinin % 90 ı yeterli sertleşme sağlamışlardır. Zasler ve Katz OF li kişilerde Synergist vakum cihazi ile edindikleri deneyimi gözden geçirmişlerdir. Bütün hastalar cinsel ilişkide bulunabilmiş %88’i ereksiyonlarını tatminkar olarak değerlendirmişlerdir. Eksternal vakum cihazları ereksiyon oluşturmada oldukça etkilidirler ancak hastanın orgazm olabilmesini etkilemezler. Dahası- bu cihazların el fonksiyonlarının zayıf olduğu hastalarda kullanımı çok zordur, ancak eşleri bu konuda eğitilebilir. şöyle ya da böyle dışardan vakum cihazları OF li kişilerdeki sertleşme bozukluğu tedavisinde etkilidir ve diğer tedavi yöntemleri için engel teşkil etmez.

    OF li kişilerdeki sertleşme bozukluğunu tedavi etmenin üçüncü yolu damar yapıları sağlam olduğunda intrakorporeal enjekte(penise direkt olarak iğne ile verildiğinde) edildiğinde sertleşme saglayan vazoaktif ilaçlardır (düz kas gevşeticileri, alfablokörler, vazodilatatörler ). ilaç penis tabanına hastanın kendisi ya da eşi tarafından enjekte edilir. Bu amaçla ilk kullanılan ilaç Papaverindir. Virag intrakorporeal Papaverin yapılan 227 hastanın 42 sinde bazıları 18 saate ulaşan ereksiyonlar saptamıştır. Sidi ve arkadaşları 100 sertleşme bozukluğu olan hastada papaverin fentolamin karışımı ile tedavi deneyimlerini bildirmişler ve nörolojik problemi olan 17 hastada çok küçük dozlarla başarı bildirmişlerdir. Diğer başka çalışmalarda prostaglandin E1 dahil intrakavenöz enjeksiyon tedavisinin etkinliğini onaylamışlardır. Enjeksiyona bağlı baş dönmesi ve hipotansiyon genellikle kendiliğinden geçer. Enjeksiyon bölgesinde hematom ( kan birikimi) ve KC fonksiyon testlerinde bozulma bu tedavi de görülebilir. Korporal fibrozis veya penil plak formasyonu (peniste sertlikler oluşmasi)

    SONUÇ

    Medikal tedavi yöntemlerindeki gelişmeler OF li kişilerde yaşam sürelerini uzatmıştır, seksüel fonksiyonda bu hastaların rehabilitasyonunda önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Hastanın bu yeni cinsel kimliğine uyum sağlaması için multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Erken dönemden sonra kişi cinsel yetilerini denemelidir. Eğer sertleşmesi tatminkar değilse daha ileri değerlendirme gereklidir.. Cinsel işlev bozuklugu tedavisi, ürologların anahtar rol oynadıkları hasta rehabilitasyonunda önemli yer tutan bir meseledir.


  12. EREKSİYONUN (SERTLEŞME) FİZYOLOJİSİ

    Nörolojik bir problemi olmayan bir kişide ereksiyon(sertleşme) damarları ,hormonal faktörleri Periferik sinir sistemini ve santral (merkezi) sinir sistemini kapsayan karmaşık bir işlemdir. Ereksiyonun olabilmesi için penis atardamarları vasıtası ile penise yeterli kan akımı olması gerekmektedir. Yani penis içindeki süngerimsi dokuların kan la dolması sonucu sertleşme sağlanabilir. Bu damarsal mekanizmaların çalışması için ereksiyonu (sertleşmeyi) kontrol eden sinir yollarının sağlam olması gerekir. Ereksiyonlar refleks veya psikolojik olabilir. Refleks ereksiyonlar pelvik parasempatik sinirlerden gelen uyarılarla gerçekleşir. Bu sinirler S2-S4 den köken alırlar ve uyarıldıklarında mesanenin boşalmasını da sağlayan bu sinirlerdir.

    Refleks ereksiyonlar dokunsal uyarılar devam ettirilmezse sürekliliğini koruyamaz. Psikojenik ereksiyonlar hipotalamus ve limbik sistem tarafından üretilen serebral uyarılarla olur,bu uyarılar spinal kordun torakolomber kısmında taşınarak sakral ereksiyon merkezinin sakral köklerine ulaşır. Ejekülasyon (boşalma) sempatik sinir sistemi ve spinal kordun torakolomber kısmı ile oluşur. Detümesans vasküler lakünaların düz kaslarının adrenerjik uyarıyla kasılması sonucu gelişir.


  13. OMURİLİK FELCİ SONRASI CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU Amerika Birleşik Devletlerinde 300 binden fazla omurilik felçlisi mevcuttur. Ve her yıl bunlara 15 000 yen insan eklenmektedir. OF li kişilerin ortalama yaşı 26 dır,ve OF li erkek sayısı kadınlara oranla 4 kat daha fazladır. Son yirmi yıl içinde OF li kişilerin karşılaştığı sorunların tedavisi konusunda büyük gelişmeler sağlanmıştır ve bu kişilerin yaşam süreleri artmıştır .

    Bu grubun çoğunluğunu oluşturan genç erişkin grubunda cinsel konular rehabilitasyonunda önemli yer tutmaktadır. Erkeklerde OF çoğunlukla sertleşme ve boşalma problemlerine yol açar ve böyle bir travmaya maruz kalan birey sadece bedensel engellikle değil yeni bir cinsel yaşama da uyum sağlamak zorundadır.


  14. Ne yemeli? Ne içmeli?

    Omurilik felçlisi kişiler idrar ve bağırsak fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yürütmeleri için günde en az 3 litre sıvı içmeli ve sağlıklı beslenmelidirler.

    Sağlıklı yemek;

    • Zengin çeşitte yemek yenmelidir
    • Lifli gıdalar yenmelidir
    • Bol meyve ve sebze yenmelidir
    • Çok fazla yağlı ve tatlı yiyecekler yenmemelidir- özellikle kişinin fazla kilo problemi varsa
    Sebze, meyve, fasulye, pirinç gibi lifli gıdalar bağırsakların laksatife gerek olmadan sağlıklı bir şekilde boşalmasını sağlar.

    Ne içmeli?

    Günde en az 3 litre su içmek mesaneyi temizler ve idrar yolu enfeksiyonlarını önler, ayrıca bağırsakların boşalmasını kolaylaştırır. Su temiz olmalıdır, eğer değilse en az 20 dakika kaynatılıp soğutulmalıdır. Su yerine çay, kahve, meyve suyu da içilebilir.

    Süt, protein, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamada önemli bir yer tutar, fakat günde 600ml’den fazla süt içilmemelidir, çünkü bu miktardan fazla süt böbreklerde problem yaratabilir.

    Çok fazla alkollü içecekler içmeyiniz, alkol mesaneyi boşaltma zamanlarının artmasına sebep olur ve fazla alkol “dehidrasyon”( su kaybı,ishal) sebep olur.

    ŞİŞ EL VE AYAKLAR

    Vücudun felçli bölgeleri şişebilir, bunun sebebi bu bölgelerde kan dolaşımının yetersiz olmasıdır. Şişmeyi engellemek gerekir , çünkü şişme el ve ayaklarda deformasyona sebep olabilir.

    Şişmeyi önlemek ve tedavi etmek;

    • Tekerlekli sandalyede ve ya yatakta, ellerinizi , dirseklerden yukarıda olacak şekilde yastık üzerine koyunuz ve dinlendiriniz.
    • Gerekirse el koruyucu eldiven giyiniz.
    • Şişen ellerin ya da ayakların eklem yerlerine yumuşak bir şekilde masaj yapınız
    • Yatağın ayak ucunu biraz yükselterek şiş ayakları dizlerden yukarıda olacak şekilde dinlendiriniz.
    • Mümkün olduğu kadar çok hareket ediniz.
    Damar Trombozu ( DVT)

    Eğer yukarıdakileri yaptıktan sonra dahi şişlik geçmiyorsa, ciddi bir sorun var demektir, damar trombozu oluşmuş olabilir. Doktor çağırılmalı ve doktorun talimatıyla hareket edilmelidir.

    ZAYIF KEMIKLER VE KIRILMA

    Omurilik zedelenmesi sonucu bacak kemikleri zayıflamaya başlar çünkü kullanılmamaktadırlar. Kemikler zayıfladıkça kırılma ya da incinme riski artar, bu tekerlekli sandalyeye otururken ve ya kalkarken ya da başka biri tarafından yanlış şekilde kaldırılırken meydana gelebilir. Kırılma belirtileri şişme, aşırı terleme ve ya dysreflexia belirtileri olabilir.( bkz. 2.5)

    Eğer bacak kırılmışsa, doktor tarafından alçıya alınır, alçı ne çok sıkı ne de çok gevşek olmamalıdır. Alçıda kalınan süre içinde de bası yaralarının oluşumunu engellemek için sık sık pozisyon değiştirilmelidir.

    AĞRI

    Omurilik zedelenmesiyle birlikte kişinin o anda ve daha sonraki birkaç hafta içerisinde ağrıları olması normaldir. Bu ağrının sebebi yırtılan lifler, kırılan kemikler ve tahriş olan sırt kaslarıdır. Bazen ağrının tam olarak sebebini bulmak zor olabilir. Bazen tam dik olmayan belkemiği ya da sıkışan bir sinir olabilir. Bu durumda doktora ve ya terapiste gidilmelidir.

    Uzun süreli ağrıyı önlemek için;

    • Kırılmalar önlenmelidir
    • Kasılmalar kontrol edilmelidir
    • Kişi doğru pozisyonda oturmalı ve ya yatmalıdır.
    • Bası yaraları önlenmelidir.
    • İdrar ve bağırsak boşaltımları düzenli olmalıdır.
    Sıcak havada serin, soğuk havada sıcak kalmak

    Normal vücut, sıcak havada serin kalmak için terler, soğuk havada sıcak kalmak için titrer. Omurilik felçlisi kişilerde ise felçli bölgeler terleyemez ve titreyemez.

    Sıcak hava

    Sıcak havada felçli bölgeler de ısınır ve bu sebeple de su kaybeder , bu da mesane problemlerine, yüksek ateşe, sıcak çarpmasına sebep olabilir. Felçli bölgelerin aşırı ısınmasını önlemek için kişi sıcak havada mutlaka gölgede kalmalıdır, bir şapka giymeli, serin tutacak kıyafetler giymeli, güneşte yanmaktan kaçınmalı ve bol su içmelidir. Vücudu üzerine su serpmek ve ya vantilatör kullanmak vücudu serin tutacaktır.

    Soğuk hava

    Soğuk havada felçli bölgeler soğur ve kişi nefes almakta güçlük çekebilir ya da nezle olabilir.

    Soğuk havada sıcak tutacak kıyafetler giyilmeli ve dışarıda fazla kalınmamalıdır.

    SÜREKLİ BAŞ AĞRISI VE YÜKSEK TANSİYON

    High Paraplegia (kısmi felç) ve ya Tetraplegia (tamamen felç) olan insanlar yüksek tansiyon ile birlikte sürekli bir baş ağrısı şikayetleri olabilir. Aşırı terleyebilir, üşüyebilir, yüzleri şişebilir, kalp atışları yavaşlayabilir, sürekli endişeli ve sinirli olabilirler. Bu hastalığa “dysreflexia” denir.

    Bu acil bir vakadır ve bu durum hemen ortadan kaldırılmalıdır.

    Dysreflexia hastalığının sebebi nedir?

    Dysereflexia,’ya vücudun felçli kısımlarında hissedilmeyen ağrılar sebep olur. Muhtemelen bu ağrılar hastalık ortaya çıkmadan çok uzun bir süre önce başlamıştır. Sürekli bir baş ağrısı ve yüksek tansiyon ile kendini belli eder, bu vücudun hissedilmeyen ağrılara karşı ortaya koyduğu bir reaksiyondur. Felçli kısımlardaki bu ağrıların en büyük sebepleri ise; sürekli dolu bir idrar torbası, idrar yolu iltihabı ve ya kabızlıktır. Bu ağrıların sebebi böbrek ve ya mesane taşları, bası yaraları, ayak tırnağı çekilmesi, kadınların ay hali, hamilelik ve ya doğum olabilir.

    Dysreflexia nasıl tedavi edilir?

    Yüksek tansiyon iki şekilde düşürülebilir;

    Eğer yatakta ise kişiyi oturtarak

    Giysilerini açarak, bollaştırarak

    Karnın alt bölgesine dokunarak idrara torbasının dolu olup olmadığını kontrol ediniz;

    Eğer idrar torbası dolu ise sonda aracılığı ile idrarı boşaltınız

    Sonda torbası dolu ise boşaltınız

    Eğer idrar yolu enfeksiyonu varsa hemen doktora götürülmeli Kabız olup olmadığını kontrol ediniz,kabızlık durumunda laksatif aracılığıyla bağırsakları boşaltınız

    Eğer bası yaraları oluşma halindeyse, hemen pozisyonu değiştiriniz

    Bayanlar ay halinde, hamile ya da doğurma durumunda ise hemen doktora götürülmelidir.

    BAĞIMSIZ HAREKETİ TEŞVİK

    Vücudun Felçli Kısımlarını Hareket Ettirmek

    Felçli ksımlar nasıl hareket ettirilir?

    Felçli kısımların her gün hareket ettirilmesi önemlidir. Bu kasılmaları ve şişmeyi önler, kan dolaşımını hızlandırır. Eğer kişi felçli kısımlarını kendisi hareket ettiremiyorsa o zaman bunu başka birisi yapmalıdır.

    • Felçli kısımların hareket ettirilmesine kazadan hemen sonra , hasta yatakta olsa bile başlanmalıdır.
    • Felçli kısımlar her gün en az 1 defa hareket ettirilmelidirler.
    • Felçli kısımların hareket ettirilmesi yavaş ve yumuşak bir şekilde yapılmalıdır.
    • Her hareket 5-10 kez tekrarlanmalıdır.
    • Her hareket yavaş ve ritmik bir şekilde yapılmalıdır.
    • ğer hareket ettirilen kısım kasılma sonucu sertleşmişse bu kısım daha fazla hareket ettirilmelidir.
    • Hareket sırasında herhangi bir kısmın çok sert olduğu hissedilirse, bu kısım 10 saniye süresince gerilmelidir.
    Felçli kısımları hareket ettirmede önce bu kısımlarda DVT( Damar Trombozu) olmadığından emin olunmalıdır.

    Omurilik zedelenmesiyle beraber vücudun felçli bölgelerinde kan dolaşımı yavaşlar. Bu da kanın orada birikmesine sebep olur. Bu birikintiler bir kan damarını tıkayabilir. Genelde omurilik zedelenmesinden hemen sonra bacaklarda meydana gelir. DTV nin belirtisi bacaklarda, dokununca çok sıcak olduğu hissedilen şişliklerdir.

    Eğer kişinin DTV sorunu var ise, felçli kısımları hareket ettirmeyiniz. Bu durumda hasta doktor kontrolünde bulunmalı ve doktor izin verene kadar hareket ettirilmemelidir.


  15. SPASTİSİTE

    Sizde veya bir yakınınızda kaslarda spastisite varsa, ya da spastik olabileceğinizi düşünüyor ama bundan emin olamıyorsanız, lütfen bu bölümü okuyun. Spastisite konusunda sıklıkla sorulan soruların yanıtlarını bulacak ve etkili tedavi seçeneklerine ilişkin değerli bilgilere ulaşabileceksiniz. Kendi tıbbi durumunuz ve tedavisi konusunda soracağınız şeyler olursa lütfen doktorunuzla görüşmeniz gerektiğini unutmayın.

    Spastisite nedir?

    Spastisite terimi, belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olduğunu ifade eder. Yaralanma, serebral palsi, inme ya da mültipl skleroz gibi durumların beyinde ya da omurilikte yol açmış olabileceği hasardan ileri gelir. Spastisite vücudun çoğunu (yaygın spastisite) ya da bir ayak bileği, bir el ve bilek gibi sadece küçük bir bölgeyi (fokal spastisite) etkileyebilir. Spastisitenin etkileri, hafif sertlikten ağrılı, kontrol edilemeyen spazmlara kadar uzanır. Vücudun hangi bölgesinin etkilendiği ve bu bedensel etkilerin şiddeti, hasar görmüş olan beyin ya da omurilik bölgesine ve hasarın derecesine bağlıdır. Kaslarda oluşan bu değişikliklerin geniş kapsamlı etkileri olabilir. Örnek olarak:

    Bacaklardaki şiddetli kas katılığı yürümeyi zorlaştırabilir. Yalnızca ayak parmakları ya da ayağın yanı üstünde yürümek mümkün olabilir; bu durum kişinin dengesini etkiler ve sık sık düşmelere neden olur, kalçalara ve diz eklemlerine anormal basınç bindirir ve ayakkabıların daha çabuk aşınıp yırtılmasına neden olur. Kalçalardaki kas katılığı yürümeyi etkiler ve bacak arası temizliğini, tuvalete çıkmayı ve giyinmeyi zorlaştırır. Hareket ve temizlik konusunda yaşanılan güçlükler cilt hasarıyla sonuçlanabilir ve basınç yarası (yatak yarası olarak da bilinir) riskini artırabilir. Kollar ve eller etkilenmişse, parmakları açmak ya da dirseği veya bileği bükmek zor olabilir. Bu, gündelik yaşam için en gel oluşturur ve temizliği güçleştirir. Ağrılı kas spazmları sandalyede oturmayı ya da yatakta uzanmayı olanaksız kılabilir ve pozisyon değiştirmeyi zorlaştırabilir. Bu durum, yıkanabilmek ve tedavi uygulayabilmek için vücudu ve uzuvları hareket ettirmeyi güçleştirir. Kas katılığı ve spazmları daha fazla enerji harcanmasına yol açarak yorgunluğa neden olur. Kimde spastisite olur?

    Spastisite, motor yolların kimi kısımlarına, sinir sisteminin istemli hareketleri denetleyen bölgelerine hasar veren nörolojik bozukluklarda meydana gelebilir. Spastisiteye en sık olarak yol açan bozukluklar serebral palsi, omurilik yaralanması, mültipl skleroz, inme ve travmatik beyni hasarları, sözgelimi oksijensizlikten, fiziksel travmadan, kanamadan ya da infeksiyondan dolayı oluşan hasarlardır.

    Spastisiteye yol açan nedir?

    Adaleler, gevşemiş durumla kalmaları (fleksiyona geçmemeleri) gerekirken kasılmalarına (kısalmalarına ya da fleksiyona geçmelerine) neden olan yanlış sinir sinyalleri aldıkları zaman spastisite meydana gelir. sinyallerin doğru kontrol edilememesi, beyindeki ya da omurilikteki bir hasardan kaynaklanır.

    Spastisiteyi tetikleyen nedir?

    Spastisite her zaman mevcut olmayabilir. Hızlı hareket ya da duyusal uyarım sonucunda ortaya çıkabilir. Spastisite tedavisinin önemli bir yönü, bu durumu tetikleyebilecek uyaran (stimulus) tiplerinin, örnek olarak ağrı, basınç yaraları (uzun süre yatma/ oturmayla oluşan yaralar), idrar yolu infeksiyonu, ayak tırnağının geri dönmesi (batan tırnak), sıkı giysiler ve kabızlık gibi uyaranların asgariye indirilmesidir.

    Spastisiteyle ilişkili hareket problemleri nelerdir?

    Spastisitenin şiddeti, hafif kas sertliğinden deformiteye ve kontraktür denilen kalıcı adale kısalmasına kadar değişebilir. Dinamik (spastisitenin indüklediği) kontraktür denilen olay çoğu zaman ilaç tedavisiyle azaltılabilir. Bu durum tedavi edilmezse, dinamik kontraktürün yerini sabit (fikse) kontraktür alabilir, bu durumda adalede oluşan hücresel değişiklikler adalenin kalıcı şekilde kısalmış olarak kalmasına yol açar. Bu durum ancak cerrahi girişimle tedavi edilebilir. Klonüs ya da hızlı, yinelenen kas spazmı da oluşabilir. Spastisite. Özellikle eğer eklemleri anormal pozisyonlara çekiyorsa ya da normal hareket açıklığını engelliyorsa ağrı verebilir. Spastisite herhangi bir kas grubunu etkileyebilmekle birlikte, bazı sık rastlanan klinik görüntüler vardır.

    Spastisitenin komplikasyonları nelerdir?

      Günlük yaşam etkinlikleri: Kasların bağımsız olarak kontrol edilememesi, giyinme, yemek yeme ve kişisel bakım gibi günlük yaşam etkinliklerinde çekilen güçlüğün artması anlamına gelebilir. Temizlik: Sert, kısalmış ya da spastik kaslar avuç içi, koltukaltı ya da kasık gibi bölgelere ulaşmayı engelleyerek temizliği zorlaştırabilir. Kötü koku ve ciltte bozulma meydana gelebilir. Büyük ve küçük aptese çıkmak güçleşebilir. Hareketlilik: Bacak kaslarındaki spastisite hareketliliği, oturup kalkmayı ve yataktan tekerlekli sandalyeye geçmeyi ya da bunun aksini yapmayı zorlaştırabilir. Rahatlık: Spastisite rahat şekilde oturmayı ya da eklem ağrısını ya da basınç yaralarını önlemek için yeterli sıklıkla pozisyon değiştirmeyi güçleştirebilir. Ayaklardaki spastisite ayakkabıların ayağa rahat oturmasını engelleyebilir. Ciddi spastisite ağrılı eklem kaymalarına neden olabilir.
    Kontraktür nedir?

    Kontraktür, adalenin inatçı bir şekilde kısalmasından dolayı eklemin anormal bir şekil almasıdır. Kontraktür spastisitenin en önemli sonuçlarından birisidir. Bir kas hareket açıklığının tümünde düzenli olarak kullanılmadığı zaman, o kasın tendonları (kirişleri) kısalır. Bu durum kasın gerilmesini daha da zorlaştırarak, daha da fazla kısalmadan ve gerilme yeteneğinin daha da azalmasından oluşan bir kısırdöngü yaratır. Kasta, tam hareket açıklığını daha da önleyen fibroz skar dokusu gelişebilir. Tedavi edilmeyen kontraktürün en sonunda varacağı nokta, kalıcı ve çoğu kez ağrılı olan anormal postürdür.

    Spastisite tedavi edilebilir mi?

    Evet, ama bazı vakalarda hiçbir tedavinin gerekli ya da arzu edilir olmadığını belirtmek önemlidir. En iyi tedavi sürecini belirlemek için, bir doktor tarafından değerlendirme yapılması kritik önem taşır. Spastisite için kullanılabilecek birkaç tip tedavi vardır. Bunların en önemlisi, bir fizik tedavi uzmanının önereceği germe egzersizlerinin düzenli olarak yapılmasıdır. Kontraktür gelişiminin erken evresinde yapılacak düzenli germe egzersizleri (“hareket açıklığı egzersizleri”) kalıcı kısalmanın önlenmesine yardımcı olabilir. Bu, spastisite bulunan bazı kişiler için gerekli olan tek tedavidir. Vücudun birkaç bölgesini etkileyen spastisite için kullanılabilecek kas gevşetici ilaçlar vardır, bunlar ağız yoluyla alınır ya da omurilik sıvısına şırınga edilir. Aşırı aktif kası zayıflatan ya da felç eden ilaçların (kemodenervasyon ajanlarının) lokal injeksiyonları daha izole durumdaki spastisite için etkili olabilir. İlaçlarla ya da injeksiyonlarla etkili şekilde tedavi edilemeyen ciddi spastisite, omurgadaki bazı aşırı aktif sinirlerin cerrahi yolla yıkımına yanıt verebilir. Kontraktür, tendonların uzamasına olanak veren seri olarak kalıba almayla ya da gerekirse ortopedik cerrahiyle tedavi edilebilir.

    Ne kadar devam eder?

    Spastisite hemen her zaman yaşam boyu devam eden bir durumdur. Yıllar geçtikçe spazmlar sıklıkla daha da kötüye gider ve ağrının, çekilen rahatsızlığın, hareket etme ve işlerini görme zorluğunun artmasına neden olur. Kas katılığı artabilir; kasın kendisinde (kası kısaltarak) ve bağlanmış olduğu eklemde kalıcı değişikliklere neden olabilir. Sonuç olarak, eklemi hareket ettirmek olanaksız hale gelebilir (bu durum kontraktür olarak bilinir). Tam zamanında doğru tedavi uygulanarak kontraktürler çoğu kez önlenebilir.

    Tedavi ne sunabilir?

    Spastisite her bireyi farklı şekillerde etkilediği için, aldıkları tedaviden ne istediklerine karar vermek, doktorlarının, hemşirelerinin ve terapistlerinin yardımıyla, ilgili bireylere düşer. Hastaların yaşam kalitesini düzeltecek ve onların yapabildikleri kadar çok şey yapmalarına olanak sağlayacak tedavi hedefleri konusunda herkesin görüş birliğine varmış olması gerekir.Spastisitenin şiddeti dikkate alınarak, nelerin mümkün olduğu konusunda gerçekçi olmak önemlidir. Örnek olarak, tedavi hedefleri şunlar olabilir:

      Daha iyi denge, düzgün hareket ve oturabilme Daha az yorgunluk Daha iyi giyinebilme, yemek yiyebilme ve temizlenebilme Kas ve eklem problemlerini önleme Daha az yatak yarası Kontraktürlerin ve neden olduğu problemlerin azaltılması Rahatlığın artırılması ve ağrının azaltılması (bu, bir kuşak ya da atelin daha iyi yerleşmesine olanak sağlayabilir) Uykunun iyileştirilmesi Vücut şeklinin iyileştirilmesi ve imajın düzeltilmesi Fizik tedavinin etkisinin artırılması
    Spastisite nasıl tedavi edilir?

    Tedavinin üç temel tipi vardır; bunlar, spastisitenin şekline ve şiddetine bağlı olarak ayrı ayrı ya da birleştirilerek kullanılabilir.

    a)Bunların en önemlisi fizik tedavidir. Çoğu kişinin egzersiz yapmasına gerek vardır; bu egzersizler düzenli olarak uygulanmalıdır ve çoğunlukla kendiniz ya da bakıcınız tarafından yapılabilir.

    B)İkinci tedavi tipi ilaç kullanımıdır; ilacı gerek ağız yoluyla, gerekse injeksiyon olarak alabilirsiniz. Bir oral ilaç ya da omurilik sıvısına yapılan injeksiyon (intratekal injeksiyon) yaygın spastisitede yarar sağlayabilir. Lokalize spastisite, aşırı aktif kasları zayıflatan ya da felç eden bir injeksiyonla tedavi edilebilir; botulinum toksini bu tip injeksiyonun bir örneğidir.

    c)Üçüncü tedavi tipi cerrahi girişimdir. Bu yöntem, genellikle, ilaçla çok iyi tedavi edilemeyen şiddetli spastisitede gerekli olur.

    Botulinum toksini nedir?

    Botulinum toksini, penisilin üretimine benzer bir şekilde, kontrollü laboratuvar koşulları altında bakterilerden özütlenen doğal bir saflaştırılmış proteindir. Bu madde, bir kasa gelen sinir sinyallerini engelleyerek, aşırı aktif kası zayıflatır ya da onu kasılamaz hale getirir

    Botulinum toksini nasıl verilir?

    Botulinum toksini yalnızca spesifik kaslara injekte edilir. Doktorunuz, sizin bedensel problemlerinizin en önemli nedenleri olan kasları seçecektir —örneğin, eldeki belirli kaslara yapılan injeksiyon parmakların daha fazla açılmasına olanak sağlayabilir. İnjeksiyon için hangi kasların seçileceği kişiye göre değişir —bu, spastisitenin şekline ve şiddetine ve kararlaştırmış olduğunuz tedavi hedeflerine bağlıdır.Her bir kasa injekte edilen botulinum toksini miktarı da sizin bireysel gereksinimlerinize göre belirlenir. Küçük kaslara bir-iki yerden injeksiyon yapılabilir, büyük kaslar için ise üç-dört injeksiyon gerekli olabilir. Botulinum toksini injeksiyon yerinden çok uzağa yayılmaz, dolayısıyla normal olarak çevredeki kasları etkilemez.

    İnjeksiyon acıtır mı?

    Bütün injeksiyonlar azıcık rahatsızlık verir ve bu da farklı değildir. Çoğu kişiler injeksiyonla ilgili bir problem yaşamazlar, ama sizin gereksinimlerinize ve tedavinin karmaşıklık düzeyine bağlı olarak, doktorunuz size bir lokal anestezik krem ya da başka bir ağrı giderici ya da anestezik verebilir.

    Ne zaman etkisini göstermeye başlayacak?

    Botulinum toksini küçük kaslarda 24 saat içinde etkisini göstermeye başlar ve tam etkileri üç-dört gün sonra görülür. Daha büyük kaslarda ya da çok sert olan kaslarda tam faydanın elde edilmesi için iki hafta kadar bir sürenin geçmesi gerekebilir. Etkisi ne kadar devam edecek?

    Tedavinin etkileri yaklaşık üç dört ay devam eder. Ondan sonra kas yeniden daha önce olduğu haline dönmeye başlar, ama germe egzersizlerini ve atel kullanılmasını kapsayan yoğun bir fizik tedavi programı uyguluyorsanız, injeksiyondan elde edebileceğiniz fayda daha uzun (6 ila 12 ay ya da daha fazla) sürebilir. İnjeksiyonun etkileri, farklı kişilerde farklı sürelerle devam eder ve bireysel vakalarda ne kadar devam edeceğini önceden kestirmenin bir yolu yoktur. Sizin ilk injeksiyondan sonra yaşadığınız şeyler, görebileceğiniz yararlar konusunda iyi bir fikir verecektir; o zaman doktorunuz, bir sonraki injeksiyonunuzu tedavi amaçlarınıza uygun olarak değiştirme olanağı bulabilecektir.

    Yan etkiler nelerdir?

    Bütün ilaçlar gibi, botulinum toksini de yan etkilere yol açabilir. Bunlar çoğunlukla injeksiyondan sonraki ilk hafta içinde meydana gelir ve genellikle hafif ila orta şiddette olup gitgide ortadan kalkar. Botulinum toksini kullanımıyla, burada sıralanan yan etkiler bildirilmiştir; bu, sizin de aynı etkileri yaşayacağınız anlamına gelmez.İnjeksiyon, iğnenin vurulduğu yerde ağrıya, hassasiyete ve/veya morarmaya neden olabilir. Botulinum toksini kullanımıyla seyrek olarak bildirilen yan etkiler arasında şunlar vardır: “Grip benzeri” semptomlar, eklem ağrısı, baş ağrısı, ciltte döküntü, bulantı, baş dönmesi, kas sertliği, koordinasyonda azalma ve kaşıntı.

    Başka neleri bilmem gerekir?

    njeksiyonun size ne sağlayabileceği konusunda gerçekçi bir fikre sahip olmanız gerekir. Botulinum toksini, kalıcı hale gelmiş bir kontraktürün (sabit kontraktürün) etkilemiş olduğu bir eklemin hareket açıklığını geliştiremez. Bu tedaviyi ne kadar süreyle alabilirim?

    Botulinum toksinine karşı herhangi bir ciddi alerjik reaksiyon göstermemeniz ya da başka bir önemli yan etkiyle karşılaşmamanız koşuluyla, bu tedaviye size yardımcı olduğu sürece devam edebilirsiniz. Çoğu kişi tedavinin yararını görmeye devam etmektedir, ama bazen aşağıdaki nedenlerden dolayı tedavinizde değişiklik yapılabilir:Durumunuz değişebilir ve eğer kas aktivitesi örüntüsü değişirse, doktorunuz farklı kaslara injeksiyon uygulama ve/veya dozunuzu değiştirme gereği duyabilir.Tedaviyle ilgili öncelikleriniz değişebilir ve botulinum toksini bir defada sınırlı sayıdaki kasta kullanılabileceği için, çeşitli tedavi amaçlarını gerçekleştirmek için farklı tedaviler kullanılabilir.

    Bu yazı, spastisite hakkında ve botulinum toksininin tedavi amaçlarınızı gerçekleştirmenize nasıl yardımcı olabileceği konusunda size bazı bilgiler vermektedir. Burada yanıtını bulamadığınız sorularınız olursa, onları doktorunuzla tartışmanız gerekir; o, sizin gereksinimlerinize özel olan yanıtlar verebilecek konumdadır.


  16. PalormarPalomar Starlux Fraksiyonel Lazer Sistemi:
    Lazer sistem ile cilt gençleştirme 10 yıl öncesinde IPL denilen lazer ile yapılıyordu fakat teknoloji son hızla ilerlerken cevap aranan soru cildi daha iyi nasıl tedavi ederiz ve çizgileri azaltırız aynı zamanda yüz ovalini nasıl toparlarız oldu.
    Amaçlanan şudur cildin altında kollojen elastin hyalüranik asit sentezleyen hücreleri çalıştırmak ve kırışıklığı azaltıp sıkılaşma ve nemi tekrar sağlamaktır bunu en iyi yapan şuana kadar soyucu ve yakıcı lazerlerdi onlarında sonrasında yüzde ve vücutta yarattığı tahribat lekelenme ve kişiyi sosyal hayatından alıkoyma artı bizim gibi güneşin yoğun olarak dik yansıdığı ülkemizde imkansız bir tedavi oluyordu.

    Son yıllarda cilde hasar vermeden tedavi olanağı sağlayan fraksiyonel lazer sistemleri ile, kullanılan tüm yöntemlerin üstünde sonuçlar alınmaya başlandı. Fraksiyonel sistemlerin. Bulucusu ve patentine sahip olan Amerikan Palamar firmasını Starlux 500 platformunda bulunan Lux 1540 ve Deep IR fraksiyonel lazerleri cildin her kademesinde çalışarak acısız ve etkili sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.

    Sonuçları açısından mucizeler yaratan sistem Palormar Starlux fraksiyonel lazerler mikroskobik ısı sütunları cilt altına iletilir ve o bölgede onarılması gereken bir doku oluşturur ve doku onarılırken de cilt gerginleşip çizgilerden arınır . Cildi yakmadan bu kadar derine daha önce hiçbir sistemle inilememişti bu yüzden çizgi iyileştirme yanında dokunun toparlanmasını da sağlar .
    Sistemleri eşsiz kılan kombinasyon tedavileridir. Teknik olarak cilt yenileme ve kırışıklık tedavisinde hiçbir açık yanı olmayan ve bu konuda FDA onaylı olan Fraksiyonel 1540 lazer ve Fraksiyonel Deep IR (derin infrared) birleşiminden olağanüstü sonuçlar alınabilmektedir.

    Meme dokusunda iyileşme sağlayan aynı zamanda çatlak ve yara izi tedavisinde en yoğun hasta profilini oluşturan nedenler.
    İşlemler 14 gün ara ile 2 yada 3 seanstan oluşmakta ve uygulama sırasında hafif bir yanma hissedilebilmektir seans sonrası gündelik yaşantıya dönülmekte kişi günlerle kıyaslanan hızlı iyileşmeyi izleyebilir.


  17. Çiğdem Savaş6 dakikalık defile için çılgın bir karar alan Çiğdem Savaş, plastik makyajla değil estetik cerrahi ile Tansu Çiller’e benzeyecek. 19 Temmuz’da startı verilecek olan Cumhuriyet Kadınları Defilesi’nde Türkiye’nin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller’i canlandıracak olan manken Çiğdem Savaş, katıldığı çiğköfteci açılışında şok açıklamada bulundu.

    Ankara’daki açılışa Çiğdem Savaş, günlerce gündemden düşmeyecek bir iddiayı ortaya attı. Savaş yaptığı açıklamada ” Önümüzdeki günlerde Cumhuriyet Kadınları gösterileri olacak, ben de bu gösterilerde Türkiye’nin ilk bayan başbakanı Tansu Çiller hanımefendiyi canlandıracağım.

    Plastik makyajla Tansu Çiller’e benzetileceğimi söylediler ben de doktorum ile görüşerek estetikle Tansu Çiller hanıma benzemek istedim ve önümüzdeki günlerde bu ameliyatı olmaya karar verdim. Yaklaşık 6 saat sürecek operasyonla artık hayatıma Tansu Çiller yüzüyle devam edeceğim” dedi.

    Gazetecilerin yüzünüzün şeklini değiştirmek için ne kadar ücret aldınız sorusunu üzerine de Savaş “Ben bu işi para için yapmadım. Kimse bana para falan teklif etmedi ben Türkiye’de birçok yerde düzenlenecek bu gösterilerde işimin hakkını tam vermek için böyle bir karara vardım” dedi.

    Estetik operasyon ekibinin en çok zorlandığı konu ise Savaş’ın burnu ve gözleri. Ellerinde Tansu Çiller’e ait 30′lu yaşlarda bir fotoğraf bulunduğunu belirten Manavbaşı, “Çiğdem Savaş, çehre itibariyle Sayın Tansu Çiller’den çok farklı. Özellikle yüz detayları… Burnu ve göz çevreleri Çiller’e benzetilebilmesi için bir operasyon yürüttük.

    Tabi Savaş’ın yüzü zayıf ve Çiller’e göre daha belirli. Biz referans olarak aldığımız fotodaki çehreye benzer bir operasyon yürüttük ancak bu tek bir operasyonla yapılması mümkün değil. Bu nedenle bir kaç operasyon daha yapılabilir” dedi.
    Hastanın sağlık durumunun gayet iyi olduğunu söyleyen Manavoğlu, Çiğdem Savaş’ın şu anda dinlendiğini belirtti


  18. Göğüs estetiğiİlginç haberlerimizden biride İngiltere’den.. Bir internet sitesine yardım amaçlı ilan veren kadın, bir gecede istediği paraya kavuştu.

    İngiltere’nin Londra şehrinde bir internet sitesinde göğüs estetiği yaptırabilmek için para yardımı çağrısında bulunan evli ve çocuklu İngiliz hemşire 23 yaşındaki Karen Fielding’e erkeklerden para yağdı.

    Ameliyat için gerekli parayı toplayan genç kadın, Çek Cumhuriyeti’ne giderek göğüslerini 34DD ölçüsüne büyüttü.

    Karen Fielding, göğüs estetiği yaptırabilmesi için ‘Kadınların göğüs estetiği için yardım kampanyası’ adı altında internet sitesi üzerinden erkeklerden yardım talebinde bulunmuştu.

    Fielding, 100 yabancı erkekten alınan toplam 2 bin 500 sterlin ile Çek Cumhuriyeti’ne uçarak estetik ameliyatla gögüslerini büyüttürdü. 34B olan gögüs ölçüsünü 34DD’e çıkaran genç kadın, “Bir sabah siteyi açıp 2500 sterlin hedefine ulaştığımı görünce havalara uçtum” dedi.

    Londra’nın Lancashire bölgesinde yaşayan Karen Fielding’in eşi Brett Fielding ise yabancı erkeklerin Karen’ın göğüslerini yaptırmasından rahatsız olmadığını söyledi..


  19. Uzun zamandır sessiz olan ve ortalıkta pek görünmeyen Sertab Erener yeni albümünde yer alan ‘Hayat Beklemez’ adlı şarkısının klip çekiminde ilginç açıklamalar yaptı.

    Bir takım estetik operasyon geçiren ve kaşlarını kaldırtıp, botox yaptıran Sertab Erener, “Estetik destek alabilirim bunlar insani şeyler.

    Bence sahnede olanlar bunu yapmalı. Ama kemik yapısını değiştirmeye çalışmak başka bir şey.

    Sertab Erener; Yaşlanmayı geciktirmeye yönelik her şeye açığım ama burnumu estetik ameliyat ettirmem” dedi.

    Sertab Erener; Sezen Aksu imzalı şarkının klibinde kendi konserinden kaçan bir şarkıcıyı canlandırıyor.

    Sertap Erener


  20. Sevmeyi ÖzLedim

    Olmaz

    Gözlerine bir defa daha anlamlı bakamam

    Kalbimi yok ettim ben

    Senin aşkından sonra

    Gönlümü hissetmez oldum

    Nankörlüğünden ve vefasızlığından

    Düşman oldum herkese

    İnsanlardan nefret ettim

    Senin aşkından sonra

    Sevmeyi özledim

    Sevilmeyi özledim

    Kalbimi yok ettikten sonra

    Anladım ki

    Senin aşkın uğruna

    Bütün benliğimi yitirmişim

    Senin aşkından sonra

    Ben insanlığımı yitirmişim

    Meleklerin kucakladığı yüreğim

    Senin dokunuşundan sonra

    Kirlenmiş

    Aşkının yok ettiği kalbim

    Küsmüş herkese

    En başta

    Senin sevdana

    Ve sana kızmış

    Ve sana olan düşmanlığını

    Herkese yansıtır olmuş.