Can Sengul

SiteYöneticisi
  • İçerik sayısı

    3.187
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    44

İletiler bölümüne Can Sengul kullanıcısının eklediği dosyalar


  1. Trafik canavarı Eskişehir'de 1 can aldı

    Eskişehir'de meydana gelen trafik kazasında 1 kişi hayatını kaybederken, 1 kişi yaralandı.

    canenglkazaen8.jpg

    Kaza, Eskişehir-Bursa karayolunun 5. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Orhan hxxxxx (24) idaresindeki 34 ***** plakalı bir şirkete ait otomobil, kontrolden çıktı.

    Yolun sağındaki tarlada bulunan yüksek gerilim hattı direğine çarpan otomobilin sürücüsü Orhan Hordolaş, olay yerinde can verdi.

    Aynı araçta bulunan C a n Şengül de ağır yaralandı. Şengül, kaldırıldığı Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına alınırken, sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.

    Bu arada, otomobilin çarptığı ve devrilen yüksek gerilim hattı direğindeki akım, TEDAŞ görevlilerince hemen kesildi.

    Araç içinde sıkışan sürücünün cesedi, itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla çıkarılarak, savcının olay yerindeki incelemesinin ardından Osmangazi Üniversitesi Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Trafik polisleri, araç içinden çıkan gençlere ait cep telefonundan ulaştığı yakınlarına kazayı haber verdi.

    Hurda yığınına dönen otomobildeki hava yastıklarının açılmamış olması da dikkati çekti.

    Kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

    İHA

    GençTürk Haber

    19 Ağustos 2005 11:06

    Bu Yazıyı ^3.yıllımda yazmışım Hiç değiştirmiyorum, Altına tekrar yazacağım.

    Evet kaza bu şekilde oldu Kaza anını hatırlamıyorum arabayla otoparktan çıkarken ve hastanede yoğun bakımda babamın sesiyle uyanmamı hatırlıyorum arada olanlar haberde yazıyor.

    iyikide hatırlamamışım yoksa yanımda ki arkadaşın durumunu filan hatırlasaydım ömür boyu onunla yaşardım herhalde, Araştırdım Beyin kaldıramayacağı anıları olayları silermiş bende de öyle oldu demek ki .

    Bu yazıyı yazarken olaydan tam 3yıl geçmiş oluyor. Doktorların zamanla kendisini toparlar demesiyle 3 yıl geçti zaten 2 yıl bilemedin 5 yıl kendisine kalmış bir şekilde iyileşeceğimi söylemesiyle 3yılı Morel bozuntusu olmadan isyan etmeden bitirmiş bulunmaktayım smile.gif Mutluyum Bir o kadar da Umutluyum smile.gif

    Şimdi gelelim Sonuç ve Gelişmelere

    Kaza da omuz köprü kemiği ve boyundan yani servical seviyede C4-C5 ve C6 omurilik zedelenmesi oldu. 10 gün (son gün bitmek bilmedi) yoğun bakımda kaldım. Ameliyatı 8. gün oldum gibi hatırlıyorum sonra servise Çıktım 1 ay orda kaldım Sırt üzeri boyunda altı hiç birşekilde his ve hareket olmadan tabi ameliyattan sonra yavas yava his gelmeye başladı hatta ameliyattan 4-5 gün sonra ayak altına kalem sürtmesinde verdiği tepki çok ii denmişti ve gözlerimi kapattırıp profosörler ellerini bacaklarım üzerinde gezdirmeye başladılar bacaklarım üzerinde sadece kıllarıma elini sürtmesi hissettikten sonra inanmayım yüzüme çarşaf örtüp tekrar denemişti onu da bilince ayak parmaklarıma dokunmaya başladılar onlarıda söyleyince çok şaşırıp çok güzel gelişme çok hızlı oluyor demişlerdi Çok ayrıntıya girdim galiba biggrin.gif

    Neyse 1 ay sonra eskişehir osman gazi üniversite hastanesinden çıkıp istanbul 70.yıl hastanesine gittim 3 ay orda tedavi gördüm ilk aylar enfeksiyon kaptıgım için çok zordu iştahsızlık halsizlik doğru düzgün fizik göremedim yani hastanede kollar hareketlenme başladı çok az oturma dengesi eve geldikten sonra kendi çaba ve ailemin yardımıyla iyileşmeye çalıştım. Evde elektirkli bisiklet düzenli kullandım gunlük fizik hareketleri kol hareketleri stimülasyon (elektirik)aleti kullandım kullanıyorum halen Sonuç olarak kollar iyi durumda hissleri iyi durumda parmaklar tam çalışmasada çoğu işimi kendim yapıyorum oturma dengem iyi yani kısacası yavas yavas da olsa gelişmeler oluyor hayatımızı sürdürüyoruz smile.gif en son muayanemde motor seviyesi c6 olmuş wink.gif

    Kazadan Tam 5 yıl sonra....

    Şimdi Önceki yazıma bakıyorum da onların üzerine o yazıdan sonraki olanları yazarsam daha doğru olacak :)

    Evet o yazıdan sonra, Kendimi daha iyi durumda olduğumu görebiliyorum. 5 Yıl olmuş Evet yürüyememişim fakat , O zamandan sonra kendimi Yürüyeceğim Hayatıma o şekilde devam edeceğim diye Şartlandırmadım.

    Bunun Artısı Çok oldu bana tedavinin yanı sıra sosyal Hayata Daha çok girmeye başladım. Şöyleki Evi bana uygun bi ev bulup oraya çıktık. Ondan sonra Dahada Sosyalleşmeye Başladım. Önce Asosyal değildim fakat Hafta sonları haric, İnsan Sürekli Evde olarak yaşayınca yavaş yavaş asosyalleşiyor.

    Devamı gelecek....


  2. 1.si Günlük 1-1,5 avuç yenen TUZSUZ AZ KAVRULMUŞ NEVŞEHİR KABAK ÇEKİRDEĞİ mesane kapasitesini artırır. kullandıkça farkı hissedersiniz. 300cc lik mesaneyi 500-600cc ye cıkarabiliyor.

    2. de bitkisel bir ilaç

      BioCran

      supherb_biocran.jpg

      42 YTL

      Kullanım Alanları:

      İçeriğindeki cranberry ekstresi ve yararlı probiyotikler ile üriner sistem enfeksiyonlarının tedavisinde ve tekrarlayan enfeksiyonların profilaksisinde kullanılır. Etkinliğinin artması için barsakta çözünecek formda hazırlanmıştır. Hekim tercihine ve hastanın klinik tablosuna göre tek veya antibiyotiklerle birlikte kullanılır.

      Kullanım Şekli:

      Günde 1-2 Kapsül.

      60 kapsüllük ambalajda kullanıma sunulmuştur.

      25oC nin altında ve çocukların ulaşamayacakları yerlerde saklayınız.

      Etken maddeler:

      1- Cranberry

      Vaccinium cinsinden Türkçede çay üzümü veya çoban üzümü denilen bir çalı ailesinin üyesidir. Vaccinum cinsinin Kuzey yarım küre nin serin ve dağlık bölgelerinde yetişen 450den fazla türü vardır. Yabanmersini, 30-35 cm yüksekliğinde kırmızıdan mor renge kadar dolgun ve etli meyveleri olan küçük bir çalıdır. Meyveleri Temmuzdan Eylüle kadar toplanabilir.

      Uzun yıllar boyunca süren araştırmalar Cranberry bitkisinin üriner sistem enfeksiyonlarında etkili olduğunu ortaya koymuş ve insanların yıllardır kullana geldikleri bir bitki olma özelliğini kaybetmemiştir.

      Cranberry bitkisi üriner sistem mukozasına yapışan bakterilerin engellenmesine, böylece üriner sistem duvarında enfeksiyon gelişiminin önlenmesine yaradığı ispat edilmiştir.

      Saint Hildegard of Bingen (1098-1179) tarafından adet kanamalarını düzenleyen bir meyve olarak tavsiye edilmiştir.

      16. Y.Y Almanya sında yaşayan herbalistler (Şifalı Bitki Uzmanları) ise ( Hieronymus Bock gibi), yabanmersini meyvelerini mesane taşları için bir çare olarak tavsiye etmişlerdir.

      18. Y.Y dan itibaren özellikle Almanya da yabanmersini meyvelerinin tedavi amaçlı olarak herbalist ve hekimler arasında kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu kişiler Yabanmersini preparatlarını, çeşitli barsak hastalıkları, tifo ve karahumma, ağız, deri ve üriner sistem enfeksiyonları, gut ve romatizma için kullanmışlardır.

      Yapısında %25 antosiyanidin, %7 kadar tanen, çeşitli alkaloidler (myrtine ve epimyrtine gibi), 12 farklı fenolik asit (phenolic acid) ve 3 glikozid ( quercitrin,isoquercitrin, hyperoside) bulunmaktadır.

      2-Probiyotikler:

      İdrar Yolları Enfeksiyonu Üzerine Etkisi

      Üriner sistem enfeksiyonları her sene milyonlarca insanı etkileyen ciddi sağlık problemleridir.Üriner sistem enfeksiyonları çok sık görülür- solunum yolu enfeksiyonlarından sonra ikinci sırayı alır. Kadınlarda daha sık görülür. Beş kadından biri hayat boyu en az bir kere idrar yolu enfeksiyonu geçirir. Erkeklerde Üriner sistem enfeksiyonları daha nadir görülmesine rağmen görüldüğünde ciddi olabilir.

      Probiyotik bakteriler ; Lactobacillus, Streptococcus, Bifidobacterium, Bacillus gibi cinsler içerisinde yer alan, barsaklarda canlılığını koruyabilen, insan sağlığına faydalı bakterilerdir. Bu bakteriler barsak yüzeyine tutunarak enterik enfeksiyon riskini azaltırlar ve metabolizmaya yardımcı olurlar. Bazı toksik gıda bileşenlerini parçalayarak, istenmeyen mikroorganizmaların zararlı metabolitler oluşturmalarını önleyerek, zararlı mikroorganizmaları elimine ederek sağlıklı bir yaşamın devamını mümkün kılarlar. Ayrıca, bu bakterilerin laktoz hidrolozi, serum kolestrol düzeyinin azaltılması, kolon kanserinin önlenmesi, bağışıklık sisteminin uyarılması gibi birçok faydaları vardır.

      Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarını gidermede ve önlemede etkilidirler. Probiyotikler bu özelliklerini aşağıdaki mekanizmalar ile sağlarlar:

      a) Vajina pHsının düşürülmesi.

      B) Salgıladıklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleştirmesi.

      c) Hastalık yapan bakterilerin mukozaya yapışmasının engellenmesi (kompetetif inhibisyon).


  3. Felçliler ‘robotik iskelet’le yürüyebilecek

    fft5_mf45035.Jpeg

    Felçlilerin ayakta durma ve yürüme gibi temel hareketleri yeniden yapabilmesine olanak tanıyacak ‘robotik iskelet’ geliştirildi

    ANKARA - Felçliler için ayakta durma, yürüme, merdiven çıkma gibi daha önce hayal bile edilemeyecek hareket olanakları sağlayan "robotik iskelet" geliştiriliyor. BBC’nin internet sitesinde yer alan habere göre, Tel Aviv’deki Şeba Tıp Merkezinde klinik denemeleri yapılan "Rewalk" (yeniden yürüme) adlı yarı robotik motorize sistemde, sırta bir aygıt takılıyor, bacaklara mekanik parçalar bağlanıyor ve sinyal gönderiliyor.

    Aygıtı kullananlar, koltuk değneğiyle yürüyor, vücudun üst kısmı ve ağırlık merkezindeki değişiklikle de aygıtı kontrol ediyor. Kendisi de felçli olan Argo Medikal Teknolojiler şirketinin kurucusu mühendis Amit Goffer’in, çocukluk rüyası olan bu aygıtı tekerlikli sandalyeye alternatif arayışı sırasında geliştirdiği belirtiliyor. Aygıtı deneyenlerden, 20 yıldır felçli olan eski İsrailli paraşütçü Radi Kaiof, "Rewalk"un hayatını değiştirdiğini söyledi.

    Yeniden yürümeyi hayal bile edemediğini, yaralandıktan sonra bunun nasıl bir şey olduğunu unuttuğunu anlatan Kaiof, ayağa kalktığında insanlarla aşağıdan değil, göz göze gelerek konuşabilmesinin önemine dikkat çekti. Daha önce, Japonlar da benzer bir "robot giysi" ile felçlilere yürüme olanağı tanıyan bir çalışmaya imza atmıştı. Japonların geliştirdiği "HAL" adı verilen robotik iskelet, ikinci iskelet gibi giyilebilen ve batarya ile çalışan bir özelliğe sahip.(aa)

    birde bu var http://www.argomedtec.com/


  4. Bildiğiniz Gibi her sağlıklı insanın dik oturmaya ihtiyaç duydugu gibi OF'li (omurilik felci) olan Birisininde omuriliğinin tam dik pozisyonda durması çok önemlidir.

    Şahsen bunu bildiğim halde, geç uygulamanın ve faydasını geç anlamanın verdiği üzüntüyle bunu sizlerle paylaşmak istedim.

    Dik oturmanın bendeki faydası solunumu kolaylaştırması ve barsakların düzene girmesinde yardımcı oldu diğer faydalarınıda ürünlerin açıklamalarındakilerini alta ekleyeceğim

    1.

    Sabber sırt yastığı anatomik dizaynı sayesinde sırtınıza destek sağlayarak omuriliğinizin düzdün konumda durmasına; sağa ve sola eğilmesini engeller. <LI>Bel sakatlıkları ve incinmelerinde, bel fıtığı rahatsızlıklarıda ve düzgün oturma pozisyonu için kullandırılması tavsiye olunur. <LI>Evde, işyerinde ve her türlü arabalarda koltuklara sabileyebilmek için arkasında iki adet lastiği vardır. <LI>İnsan sağlığına zararlı CFC kulanmadan üretilmiştir.

    2.

    • Evde, işte, seyahatte doğru oturma pozisyonuyla ve doğru vücut duruşuyla bel ve sırt ağrılarını engeller ve hafifletir.
    • Sürekli otorarak çalışanların kaçırmaması gereken bir üründür. Bel ve sırt ağrılarını önler.
    • Sürekli elastik şeklini koruyabilen poliüretan köpükten üretilen yastık anatomik şekliyle doğru pozisyonda oturmayı sağlar.
    • Fermuarlı, çıkarılabilen, yıkanabilen elastik kumaştan yapılmış kılıf içerisine yerleştirilmiş.
    sirtminder.jpg


  5. Hayat kurtaran 16 ipucu

    Londra'daki Kine College Hastanesi Yaslanma Bilimi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, vücudumuzun bize hayatimizi kurtaracak tam 16 ipucu verdiğini ortaya koydu.

    Sağlıklı yasam konusunda birçok araştırmaya imzasını atan; Londra'daki Kine College Hastanesi Gerontoloji (yaslanma bilimi) Enstitüsü'nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Bale, "Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara; dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz " diyor ve ekliyor: "Vücudunuz; siz fark etmeden sağlığınızla ilgili en önemli ipuçlarını veriyor."

    Prof. Bale’ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. O halde bir test yaparak ne kadar sağlıklı olduğumuzu anlamak mümkün. Bale’nin " İste hayatinizi kurtaracak 16 ipucu" dediği test söyle:

    1.Tırnaklar

    Tırnaklarınıza dikkatle bakin. Eğer hafif mavilik yâda; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karsı karsıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karsı karsıya olduğunuzu gösterebilir.

    2. Nefeslerinizi Sayın

    Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.

    3. Gözler

    Aynada gözlerinizden birine bakin. İris’in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu ayni şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.

    4. Avuç içinize bakin

    Avuç içlerinize dikkatle bakin. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek.

    5. Hafıza kontrolü

    Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakin. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karsılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.

    6. Kas kontrolü

    Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.

    7. Görünüş

    Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün.

    Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor.

    8. Tiroit misiniz?

    Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.

    9. Düz yürümek

    Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.

    10. Doğum kilonuz

    Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.

    11. Beliniz kalın mı?

    Vücut sekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.

    12. Tuvalet sıklığı

    Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.

    13. Nabız kontrolü

    Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yasayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.

    14.Dişlerinizi fırçalayın

    Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.

    15. Parmak uzunluğu

    İşaret ve yüzük parmakları ayni uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla.

    16. Ayak Bilekleri

    Bas parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz. :angel:


  6. Engelliler için yeni proje

    A.A

    Özürlüler İdaresi Başkanlığının (ÖZİDA) başlattığı “Örnek Engelsiz Kent” projesiyle Keçiören'de, engellilerin günlük yaşamını kolaylaştıracak örnek mekanlar tasarlanacak.

    ÖZİDA ile Keçiören Belediyesi arasında önümüzdeki günlerde imzalanması planlanan protokol, yerel yönetimlerin engellilerle ilgili kendi ilçelerinde örnek mekanlar tasarlamasına katkı sağlayacak.

    “Engelsiz Türkiye” projesi çerçevesinde pek çok ilde engellilere ulaşılabilirlik yönünden uygun mekanlar oluşturulması için yerel yönetimlerle seminerler düzenlendi.

    Engellilik konusunda Türkiye'de bilinç oluşturulması amaçlanan bu çalışmalar kapsamında başlatılan “Örnek Engelsiz Kent” projesiyle, örnek büyükşehir belediyesi olarak Konya, örnek il olarak Karaman, örnek ilçe olarak da Hendek'te engellilere uygun mekanlar yapılacak.

    Türkiye'deki tüm il, belediye ve ilçelere örnek teşkil etmesi ve yetkililerin bu örnekler çerçevesinde engellilerin daha kolay yaşayabilecekleri mekanlar tasarlayabilmeleri için uygulanan projenin bir ayağı da Keçiören'de hayata geçirilecek.

    HAMİLE VE YAŞLI VATANDAŞLAR DA YARARLANACAK

    Keçiören Belediyesiyle ÖZİDA arasında 2 Eylül Salı günü imzalanması planlanan protokolle, Keçiören'de “örnek bir kavşak”, “park”, “yol” ve “bina”, engellilerin günlük hayatlarını kolaylaştırmak için düzenlenecek.

    Engelli vatandaşların yanı sıra hamile, yaşlı, bebek arabalı ebeveynlerle, kilolu vatandaşların da hayatlarını kolaylaştırması hedeflenen projede, ilk etapta belediyede görev yapan yönetici ve teknik personel, engellilerin ulaşılabilirlikle ilgili sorunlarını içeren bir seminere katılacak.

    Keçiören Belediyesi ve ÖZİDA tarafından uzman personellerin görevlendirileceği ortak bir komisyon oluşturulacak proje çerçevesinde, belediyenin sorumluluğu altındaki alanda ulaşılabilirlik yönünden yapılı çevrede ve belediye hizmetlerinde var olan engeller belirlenerek komisyon tarafından bir rapor ve eylem planı hazırlanacak. Komisyon, daha sonra engellilerle ilgili ilk çalışmalarını gerçekleştirecek.


  7. EstetikEstetik plastik cerrah ve dermatologlar, doğrudan gelen güneş ışınlarından ve solaryumdan uzak durmanın cilt kanserlerinin önlenmesinde önemli olduğunu söylüyor

    Estetik plastik cerrah Doç. Dr. İbrahim Aşkar, cilt kanserinde doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğruları anlattı..

    “Doğuştan olan benler zararsızdır.” Kesinlikle yanlış bir düşünce. Özellikle bazı doğuştan benlerde kanser riski daha yüksektir.”

    “Derideki benler alındığında kötü huy kazanır.” Bu da maalesef halk arasında yaygın bir kanı şeklinde gezinen çok yanlış bir cümledir.”

    “Kötü huylu yaralar ameliyat edilmesi durumunda bıçak değmesi ile yayılır, hasta ölür.” Tamamen gerçek dışıdır. Uygun bir planlama ve cerrahi ile erken yakalanan kanserler rahatlıkla ortadan kaldırılmaktadır.”

    “Siğiller okutmayla geçer.” Bu da sadece batıl inanıştır.Ozon tabakasının incelmesine bağlı olarak, cilt kanserine yakalananların sayısı her geçen gün artıyor. Uzmanlar, “Güneş ışınlarına (ultraviyole) direk maruz kalmayın” diye uyarıyor.

    Cilt kanserinden korunma yolunun düzenli olarak cildin kontrol edilmesinden geçtiğini söyleyen Doç. Dr. İbrahim Aşkar, vücutta bulunan benlerde büyüme, küçülme, kaşıntı gibi durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini belirtti.

    İyileşmeyen yaranız bulunuyorsa:

    Cilt kanseri hakkında bilgi verir misiniz? Cilt kanserleri güneşe maruz kalınan ve gözle görülen yerlerde ortaya çıkar. Bu nedenle erken dönemde ilerlemeden fark edilip, tanı konabilir. Tedavisi erken yapıldığından sonuçları da o oranda iyi olmaktadır. Yüz ve eller gibi güneşe maruz kalınan yerlerde bir aydan daha fazla iyileşmeyen yara olduğunu fark ettiğinizde bir an önce uzmanlara başvurmak gerekir.

    Kaç tür cilt kanseri vardır?

    İyileşmeyen yaradan alınacak biyopsi değerlendirmesi ile kanserin varlığı araştırılabilecek ve tanı konabilecektir. Kanser değilse de yine tanıya göre tedavi edilebilir. 3 tür cilt kanseri vardır. Cilt kanserlerinden kötünün iyisi diyebileceğimiz “bazal hücreli karsinom”dur. Çok yavaş seyirli olan bu hastalık genellikle ortası çökük bir yara şeklinde kendini gösterip, yıllar içinde genişler. Daha hızlı seyredeni örneğin aylar içinde gelişen cilt kanseri “yassı hücreli karsinom”dur. Bazal hücreli karsinomdan daha kötü olup, erken tanı konursa, tedavisi yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. En kötüsü ise “malign melanom” dediğimiz tipidir ve ben şeklinde başlar ya da bir benin büyüyüp yayılması veya kanayan yara haline gelmesi ile kendini gösterir. Bazen benin etrafında yeni çıkan benler olarak kendini gösterir. Çok hızlı ilerleyen malign melanom için zaman çok önemlidir

    Kimlerde sıklıkla görülür?
    Beyaz tenliler, cildi kolay çillenenler, fazla sayıda beni olanlar, ailede cilt kanseri olanlar, güneş altında fazla kalanlar, tropik iklimde yaşayanlar, ışın tedavisi geçirenler, uzun süre açık kalan yaralar, değişik kimyasal maddelerle uğraşanlar, sık sık küçük yaralanma geçirenler cilt kanseri için riskli kişiler olarak kabul edilirler. Sık cilt kanseri dudaklarda, burun sırtı ve çevresinde, kulak kepçesinde, kellerde kafa derisinde ve ellerde görülebilir. Yeni beliren bir ben; büyüyen, yara halini alan, çoğalan bir ben cilt kanserinin habercisidir.

    Cilt kanserini nasıl tanıyacağız?
    Birçok insan cilt kanseri olduğunun farkında olmaz. Genel olarak; beyaz ve pembe renkli küçük bir kitle şeklinde; yüzeyi düzgün, parlak veya çukur şeklinde; kuru, pullu, kırmızı bir nokta şeklinde; kabuklu, kırmızı, yumru şeklinde; kabuklu yan yana küçük kitleler şeklinde; bir yara izine benzeyen beyaz bir yama şeklinde olabilirler. 2-4 haftada iyileşmeyen, kanama ve ağrı yapabilen bu türdeki lezyonların kanser olabileceklerini düşünmek gerekir. n Hangi yaşlarda kansere yakalanılıyor? Cilt kanserinin en sık görüldüğü yaş 45-60 arasıdır. Fakat bunun yanı sıra 20 yaşında da cilt kanserine yakalanan hastalarımız oldu.

    Korunma yolları nelerdir?
    Cilt kanserleri, güneşe maruz kalan özellikle güneşin dik geldiği yerlerde daha sık görüldüğünden güneş ışığından korunmaya özen göstermelidir. Güneş ışığının etkisi yıllar geçtikçe daha fazla artmaktadır. Hava kirliliği atmosferin güneşin özellikle zararlı ışınları olan ultraviyole ışınlarından koruyucu tabakası olan ozon tabakasını azaltmaktadır. Güneş ışığının etkisinin en fazla olduğu saat 10-16 arası güneşe çıkmamak ya da çıkmak zorunda iseniz güneş ışığından koruyucu kremler kullanarak çıkmanız ve gölgesi büyük şapkalar kullanmanız daha önleyici olacaktır.

    Mor ötesi ışın yayan elektrik lambaları ve bronzlaşma için kullanılan solaryum cihazları da cilt kanserlerinin oluşmasında etkili olmaktadır. Bu tip ışık kaynaklarından uzak durmak yine cilt kanserlerinin önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Her tür kanser türünde erken tanı ve tedavi yapıldığında yüz güldürücü sonuçlar alındığını bir kez daha vurgulamak faydalı olacaktır.

    Tedavisi nasıl oluyor?
    Cerrahi girişimlerdir. Kanserli doku çıkarılırken çevreden kanserin türüne göre bir miktar sağlıklı doku da çıkarılır. Her zaman tekrarlama riskini sıfıra indirmek mümkün değildir. Cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan ya da başka organlara yayılan kanserlerde ışın tedavisi (radyoterapi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) ile çare aranır. Bu tedaviler cilt kanserini tamamen ortadan kaldırmaz. Kısmen faydalı olabilirler. Unutmamak gerekir ki, cilt kanserlerinin cerrahi tedavisi estetik bir girişim değildir.


  8. FINIKE'NIN EN SANSLI INSANLARI VE ATATURK

    Finike'li Hasan Cavus ve Kemal Ozada, gorevleri geregi bizzat Ataturk'un yakininda bulunmak seref ve bahtiyarligina erdiler. Ne mutlu onlara.

    Finike'li Hasan Cavus

    Finike'nin Yazir koyunden Hasan Cavus, Ankara Muhafiz Alayi 3. Bolukte basarili hizmetlerde bulundugundan komutani Binbasi Ismail Hakki Teker kendisini Ataturk'un Ankara'daki koskune koruma tayin ederek odullendirmistir. Hasan Cavus bu serefli gorevi 12 erle birlikte surdurmustur.

    Ataturk'le ilgili cok yerde yazilip cizilen bir olay vardir. Ataturk'un gurestirdigi ve "Pasam, sizi yedi duvel yenemedi, ben nasil yenerim?" diyen Mehmetcik anektotunun gercek kahramaninin Finike'li Hasan Cavus oldugundan belki cogu Finike'linin haberi yoktur.

    Ataturk Mehmetciklerle sohbet etmeyi, sakalasmayi cok severdi. O sabah yine keyifliydi. Nuri Conker'le birlikte koskun bahcesine indi ve tum Mehmetcikleri yanina cagirdi, "Hadi bakalim, ne pehlivan oldugunuzu gorelim" dedi. Guresmelerini istedi. Mehmetcikler bu duruma sevindiler. Cunku Ata'nin huzurunda guresmek herkese nasip olmazdi. 12 Asker nobeti birbirlerine devrederek gurestiler. Sanki kucuk bir turnuva yapilmisti. Gureslerin sonunda hep Hasan Cavus galip geldi. Ata cok keyifliydi. "Hasan Cavus, ufak tefeksin ama masallah iyi guresiyorsun" diye iltifat etti. O'nun gozlerine bile bakamazdik. Basim yerde, "Sagolun Pasam" diyebildim. "Finike'de baska pehlivanlar var mi?" diye sordu. Ben "Olmaz olur mu Pasam, Finike yigit yatagidir" dedim. O, guzel gulusuyle; "Simdi soyle bakalim, herkesi yendin, peki bir de benimle gures, bakalim beni de yenebilecek misin?" dedi. Sasirip kalmistim. Dogrusu o gune kadar hic kimseye boyle bir teklifte bulunmamisti. Onunla nasil guresirdim? Ellerim kollarim zangir zangir titremeye basladi. Bir seyler soylemek istedim ama dilim dolasiyordu.

    Ancak "Sizi yedi duvel yenememis pasam, ben nasil yenebilirim?" diyebildim. Guldu, cevabim cok hosuna gitmisti. Ciplak sirtima sevgi dolu bir tokat vurdu; "Yedi duvel beni degil Hasan Cavus, sizi yenemedi. Mehmetcigi, Turk milletini yenemedi" dedi.

    Hasan Cavus 29 Ekim 1998 gunu Cumhuriyetin 75. yilinda hayata gozlerini yumdu…

    Finike'li Kemal Ozada

    Finike'li ikinci kahramanin adi Kemal Ozada'dir. 1907 Dogumlu olan Kemal Ozada, 1982 yilinda vefat etmistir. Kemal Ozada daha once Ismet Pasa'nin yaninda dort yil yakin koruma gorevi yapmis, daha sonra da Ataturk'un koruma ve soforlugunu yapmak uzere, onun yanina gecmis ve vefatina kadar bu serefli gorevi basariyla yerine getirmistir.

    11 Kasim 1923 Tarihinde Cankaya Koskunde Ataturk, ogle yemeginde iken ilk kalp krizini gecirmisti. Saglik Bakani Dr. Refik Saydam ogle yemeginin konuklari arasindaydi. Ilk mudahaleyi o yapti.

    Ataturk, odasina yatirildi. Bunyesi pek saglikli degildi. Saglikli olmasi da mumkun degildi zaten. Omru savas cephelerinde gecmisti. Trablusgarp Savasi'nda gozlerinden rahatsizlanmisti. Birinci Dunya Savasi'nda bobrekleri iflas etmisti. Sakarya Savasi'nda ise attan dusup kaburga kemiklerini kirmisti. Ancak, ilk kez kalp krizi geciriyordu. Sebebi, asiri yorgunluk ve stresti.

    Cumhuriyet'in ilani sancili olmustu. Istanbul gazetelerinde surekli elestiri yazilari cikiyordu; hilafeti savunuyorlardi. Basta Rauf Orbay olmak uzere, dava arkadaslari aciktan aciga Cumhuriyet fikrini elestiriyordu.

    Basbakanliktan Fethi Okyar'in alinip Ismet Inonu'nun getirilmesi hic kolay olmamisti. Hukumet krizi zor atlatilmisti ve aslinda tum bu siyasal olaylarin temelinde Cumhuriyetin ilani ve Ataturk'un Cumhurbaskani secilmesi vardi. Ataturk, Cumhuriyeti ilan etmis; Cumhurbaskani secilmis... Ama bu olaylar sagligina mal olmustu. Ilk krizi cabuk atlatmisti. Fakat bu son olmayacakti.

    Iki gun sonra 13 Kasim 1923 tarihinde Cankaya Koskunde Ataturk, ogleyin ikinci kalp krizini gecirdiginde koruma memuru Finike'li Kemal Ozada, garsonu Cemal Granda, soforu Remzi Oztunc hep birlikte Ataturk'u odasina tasidilar. Baygindi. Hava almasi icin odanin pencereleri acildi, burnuna kolonya koklatildi. Koluna igne yapildi. Kendine gelir gibi oldu. Sorulara yanit vermiyordu. Sadece yattigi yerden neler oldugunu anlamaya calisiyordu. Iki gun icinde iki kalp krizi gecirmesi uzerine, Istanbul'dan kalp doktoru Prof. Neset Omer Irdelp cagrildi. Doktor Irdelp, Ankara'ya geldi ve Ataturk'u iyice muayene etti. Teshisi ayniydi; cok calismaktan ve stresten ileri gelen "elemi asabi" kalp krizlerine neden olmustu. Dinlenmesi gerekiyordu. Bir de perhiz yapmaliydi. Yani ickiyi ve cok sevdigi kahveyi ve sigarayi azaltmaliydi. Hep canindan cok sevdigi vatani icin calisti ve benzer krizler Ataturk'u hic yalniz birakmadi. Nutuk'u hazirladigi 1927 yilinin 22-23 ve 28 Mayis'inda da kalp spazmi gecirdi.

    Mehmet Ayhan ALPAR


  9. `Kitap okumak istiyorum, ama...` Diye Başlayan Cümleler Size Ne İfade Eder?

    Bahanedir

    Yeter ki insan okumak istesin, zaman yaratılır

    Okuyan insanlar arasında mahçup olmamak için söylüyordur

    Ona sıkıcı geliyordur

    Filmini izlemek kolayına gidiyordur

    Maddi nedenlerle okuyamıyor olabilir

    Gerçekten vakti yoktur

    Okumayı aslında seviyordur

    Diğer:

    Sizce? Hangisi size uyuyor? niçin ?


  10. Türk bilim insanları, insan kök hücresinin yeniden programlanması konusunda yeni bir buluşa imza attılar. 1218462904594.jpgYeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bedrettin Dalan, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin yönetimindeki bir grup bilim insanının yaptığı yeni programlamayla bundan sonra hücresel gen tedavisinin emniyetli bir şekilde yapılmasının önünün açıldığını bildirdi.

    DİŞ KÖKÜNDEN GELİŞTİRİLDİ

    Çalışmanın kamuoyuna tanıtımı amacıyla Yeditepe Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşkesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Dalan, eskiden insanda sadece göbek bağında ve daha sonra diş kökünde var olduğu ispatlanan kök hücreyi yeniden programlayarak bir nevi embriyonik kök hücre haline getirildiğini hatırlattı.

    ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN ÇARESİ KÖK HÜCRE TEDAVİSİ

    Embriyonik hücrenin özelliğinin çoğalarak, bölünerek, yeni hücreler yaratabilmesi, yani canlıdan canlı yaratma hadisesi olduğunu ifade eden Dalan, ''Bunun için eskiden kordonlar saklanıyordu çocuklar doğunca... Arkadaşların teknolojisiyle bu kordon bankacılığı, diş bankacılığı artık dünyada sonuna gelmiş oluyor. Çünkü şimdi insanın bankası kendi dişinde saklı. Bu ispat edildi. Bunu daha kolay saklanır hale dişi değil de hücreyi saklayacak hale geldiler. İkincisi de şimdiye kadar yeniden programlama yapılmış. Ancak bunlar iyileştirme için hastalıklarda kullanıldığı zaman kendi içinde başka yan tesirleri olabiliyor. Kanserler olabiliyor, hastalıklar ortaya çıkartabiliyor. Bu ekibin yaptığı yeniden programlamada, bu yan etkiler tamamen ortadan kaldırılmış oluyor.

    PROGRAMLANMIŞ HÜCRE HASTALIKLARI YENECEK

    Bunun anlamı da şu; bundan sonra hücresel gen tedavisinin emniyetli bir şekilde yapılmasının önü dünya çapında daha emniyetli şekilde açılmış olacak. Gen tedavisi dediğinizde kanserden tutun, aklınıza ne geliyorsa bir sürü hastalıkların daha emniyetli bir şekilde hücresel gen tedavisi yoluyla tedavi edilmesinin yolu açıldı. Karaciğer hastalıkları, bir sürü hastalıkların dolasıyla genetik olarak emniyetli bir şekilde tedavi edilebilmesinin yolu bugün itibarıyla açıldı.''

    Dalan, bu teknolojinin dünyada ilk olduğu, son derece geniş araştırmalarla yapıldığını ve bulunduğunu ifade ederek, patent için müracaatın da gerçekleştirildiğini bildirdi.

    60 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPILDI

    Üniversitenin Genetik ve Biyomühendislik Bölümü'nce daha birçok önemli çalışmanın yapıldığını belirten Dalan, insanlık için tehlike oluşturan sivrisinekleri tümüyle yok edecek çalışmaların üniversitede tamamlandığını söyledi. Dalan, ''Çalışmalar inşallah tamamen bittiğinde, insanın bir düşmanı daha yer yüzünden yok olacak. Sivrisineğin larvasını tamamen yok eden çalışmalar bakteriyel çalışma ile bitirildi'' dedi.

    Bölüm bünyesinde yapılacak çalışmalar için 60 milyon dolar yatırım yapıldığını kaydeden Dalan, çalışmalar ilerledikçe yatırımlarının artacağını ifade etti.

    EBMRİYONİK HÜCRELER

    Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin yeniden programlamanın yetişkin olan hücreleri geriye doğru dönüştürerek hastalıkların tedavisinde kullanılan ve her türlü hücre tipine dönüşebilen embriyonik hücreler haline getirilmesi anlamına geldiğini anlattı.

    Şu ana kadar kullanılan kordon kanı yerine insan 20 yaş dişlerindeki dental folikül hücreler üzerine çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Şahin, şöyle konuştu:

    ''Bugün şunu söyleyebiliyoruz; dental folikül hücrelerinden elde edilen mezenkimal hücreler, bizim için iyi bir yetişkin kök hücre kaynağıdır. Kordon kanı gerçekten çok iyi bir kök hücre kaynağıdır ama kordon kanı bankası olmadığında bu şansı kaybetmiş oluruz. Ancak bugün yapılan çalışmalar şunu gösteriyor; aslında biz çok şey kaybetmiş değiliz. İnsan 20 yaş dişindeki dental folükül hücreleri aslında çok çok önemli. Dental folikül hücreleri doğumdan sonra doku oluşturan tek hücre tipi. Diğer yetişkin hücrelerin tamamı doğum ve doğumdan sonra 3 aylık döneme kadar şekilleniyorlar ama bu hücreler doğumdan sonra doku oluşturan hücreler ve insanoğlu için çok iyi bir hücre kaynağı.''

    Kök hücre teknolojilerinin sınırlı olduğunu, gen aktarımında virüs kökenli vektörlerin kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Şahin, bu çalışmalarında kullandıkları yöntemi şöyle anlattı:

    ''Bu viral vektörlerin, genom üzerinde sıçrama yapması ve kanser riski oluşturduğu için biz buna alternatif bir teknoloji geliştirdik. Diyoruz ki viral vektör kullanmayacağız. Bakterilerde bulunan kromozoma benzeyen ögeler olan plazmitler, bu teknikle sizin işinizi görür. Hem dental folikül hücrelerde, hem de başka kök hücrelerde plazmitlerle aktarılmış olan genlerde yeniden programlama yapabilirsiniz.''

    YARALARI İYİLEŞTİRDİ

    Çalışmalarında daha sonra elde ettikleri bu hücre tiplerinin hastalık tedavisindeki yerini de model hayvan deneyleri üzerinde araştırdıklarını belirten Prof. Dr. Şahin, ''Şu anda yara iyileştirilmesinde bir ön çalışma sonuçlarımız var. Bizim için pozitif denebilecek gelecek vaat eden sonuçlar. İyi sonuçlar almaya devam ettiğimiz sürece bu teknoloji gelecekte birçok hastalığın tedavisinde kök hücrenin önündeki engelleri kaldırmada bize faydalı olacaktır'' diye konuştu.

    Yetişkin insan kök hücresinin yeniden yapılanmasında diğer çalışmalara kıyasla kendi çalışmalarının en büyük farkının ''viral vektör yöntemi''ni kullanmamaları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şahin, ''Bizim kullandığımız teknolojide şu anda o risk yok. Biz plazmit kullanıyoruz. Plazmit, bakterilerde bulunan kromozoma benzeyen ögelerdir diyebiliriz'' dedi.

    Bir soru üzerine, ileride hücrelerle organ üretimi söz konusu olursa bu yöntemin işe yarayabileceğini belirten Prof. Dr. Şahin, şu anda hastalıkların tedavisinde kök hücre kullanımı ile ilgili alanlara yoğunlaştıklarını dile getirdi.

    İNSAN ÖMRÜNE KATKISI

    Prof. Dr. Şahin ''Çalışma insan ömrünü uzatacak mı?'' şeklindeki soru üzerine de hayat standartlarını yükselten her şeyin insan ömrünün uzamasında katkısı olacağını vurgulayarak, Türk insanının ortalama ömrünün 1950'li yıllara kıyasla yükseldiğini hatırlattı.

    Prof. Dr. Şahin, şunları kaydetti:

    ''Bu teknoloji eğer hastalıkların tedavisinde kullanılabilirse ve aynı zamanda ihtiyaç duyduğumuz organlarımızın yenilenmesinde, tedavi edilmesinde kullanılabilirse tabii ki hayat standartlarımızı yükselteceği için ömrümüzü uzatabilir. Ancak bugün bu çalışmaları yapmadan, bilimsel verilere dayanmadan 'şu kadar yaşayacaksınız' demek, ancak şarlatan işidir benim işim değil.''

    .paylas { font:bold 12px Arial, Helvetica, sans-serif; border:1px solid #CCCCCC;}.paylas TD.start { font:bold 16px Arial, Helvetica, sans-serif; padding:3px;}.paylas a { font:bold 14px Arial, Helvetica, sans-serif; text-decoration:none; color:#003366;}.paylas a:hover { font:bold 14px Arial, Helvetica, sans-serif; text-decoration:none; color:#FF0000;}


  11. Tablo-2 : Hastaları oğenim durumu

    Hasta sayısı (n) Yuzde

    Okur-yazar değil 1 %1,7

    Okur-yazar 3 %5,0

    ilkoğretim 38 %63,3

    Lise 12 %20,0

    Yuksek okul 6 %10,0

    MSY’nin etyolojisi incelendiğnde en sı etiyolojik faktor olarak 23 (%38,33) hasta

    ile trafik kazasısaptanıken, bunu 15 (%25) hasta ile yuksekten dusme, 9 (%15) hasta ile

    atesli veya kesici alet yaralanması 7 (%11,66) hasta ile iyatrojenik, 6 (%10) hasta ile

    ağılı altıda kalma ve diğr nedenler olarak izledi. Gruplar karsıastııdığıda istatistiksel

    olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 3).

    Tablo-3: Etiyolojik faktorler

    Hasta sayıı(n) %

    Trafik kazası23 %38,33

    Yuksekten dusme 15 %25

    Atesli ve kesici alet yaralanması9 %15

    Operasyon sonrası7 %11,66

    Ağılı altıda kalma 3 %5

    Diğr 3 %5

    Tum hastalar ASIA sıılamasıa gore değrlendirildiğnde 30 (%50) hasta ASIA- A,

    3 (%5) hasta ASIA-B, 5 hasta (%8,3) ASIA- C, 3 (%5) hasta ASIA-D, 20 (%33,33) hasta

    da konus -kauda idi.

    Hastaları erektil fonksiyonu sorgulandığıda tum hastalardan 51’i (%85)

    ereksiyonun her hangi bir cesidini basarabildiklerini ifade ettiler. Dokuz (%15) hastada

    hicbir ereksiyon tipine rastlanmadı Otuz dort (%56,66) hasta refleks ereksiyon (RE), 38

    hasta (%63,33) psikojenik ereksiyon (PE), 14 (%23,3) hasta sadece RE, 17 (%28,3) hasta

    sadece PE, 7’si (%11,7) hem RE hem de PE, 12’sinin (%20) her uc tip ereksiyonu

    basarabildikleri tespit edildi.

    43

    Hastalar gruplara ayrıdığıda T10 ve ustu grupta 15’i (%75) RE, 2’si (%10) sadece

    psikojenik, 9’u (%45) hem RE, hem de PE tarif ederken, 3’un de (%15) hicbir ereksiyon

    tipi olusmuyordu.

    T11- L2 grubunda 13 hasta (%65) RE, 2 hasta (%10) sadece PE, 7 hasta (%35) hem

    RE, hem de PE tarif ederken 5 (%25) hastada hicbir ereksiyon tipi yoktu.

    Konus- kauda grubunda 19 hasta (%95) PE, 6 (%30) hasta hem RE, hem de PE tarif

    ederken 1 (%5) hastada hicbir ereksiyon tipi yoktu.

    Norolojik seviye duzeyleri ve basarıabilen ereksiyon tipi karsıastııdığıda T10 ve

    ustu ve konus-kauda gruplarıarasıda Ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlıfark

    bulundu (p<0.05)(Tablo 4)

    Tablo-4: Hastaları norolojik seviyeye gore ereksiyon tipi

    RE: Refleks ereksiyon

    PE: Psikojenik ereksiyon

    ASIA bozukluk skalasıve basarıabilinen ereksiyon tipi karsıastııdığıda ASIA-A

    grubunda 23 (%76,6) hasta herhangi bir tip ereksiyonu basardığııifade ederken, 7

    (%23,33) hastada ereksiyonun hicbir tipi tanılanmadı Komplet hastaları 19’unda

    (%63,33) RE, 13’unde (%43,33) PE tespit edildi. ikomplet hastalardan 9’u (%90)

    ereksiyonun her hangi bir tipini basarabildiğni ifade ederken, 1’inde (%10) hicbir

    ereksiyon tipi yoktu. Konus-kauda grubunda 19’u (%95) ereksiyonun herhangi bir tipini

    basarabildiklerini ifade ederken, 1’inde (%5) hic ereksiyon yoktu (Tablo 5).

    Ereksiyon tipi n=60

    RE RE, PE

    RE, PE,

    spontan

    RE,

    spontan PE

    Ereksiyon

    yok

    T10 ve

    ustu 8 2 5 0 2 3 20

    T11-L2

    arası

    6 4 2 1 2 5 20

    Norolojik

    seviye

    konuskauda

    0 1 5 0 13 1 20

    n=60 14 7 12 1 17 9 60

    44

    Tablo 5: Hastaların ASIA bozukluk skalasına gore ereksiyon tipi

    RE: Refleks ereksiyon

    PE: Psikojenik ereksiyon

    Hastaların IIEF skorlarına bakıldığında tum hastalardan 28’inde (%46,66) ağı erektil

    disfonksiyon (ED), 16’sıda (%26,66) orta derece ED, 15’inde (%25) hafif ED, 1’inde

    (%1,6) de normal erektil fonksiyon tespit edildi. Hastalar gruplandııdığıda T10 ve ustu

    grupta 14’u (%70) ağı ED, 3’u (%15) orta derece ED, 2’si (%10) hafif ED, 1’i (%5)

    normal olarak bulundu. T11-L2 arasıgrupta 10’u (%50) ağı ED, 4’u (%20) orta derece

    ED, 6’sı(%30) hafif ED, konus-kauda grubunda 4’u (%20) ağı ED, 9’u (% 45) orta derece

    ED, 7’si (%35) hafif ED, T11-L2 ve konus- kauda grubunda normal erektil fonksiyon

    tarifleyen hasta yoktu (Tablo 6).

    Tablo-6: Norolojik seviyeye gore IIEF-EF skoru

    IIEF –EF

    Normal Hafif ED Orta ED Ağır ED

    Norolojik

    seviye

    T10 ve

    ustu

    1 2 3 14

    T11-L2

    arası

    0 6 4 10

    Konuskauda

    0 7 9 4

    n=60 1 15 16 28

    Ereksiyon tipi n=60

    RE RE, PE

    RE, PE,

    spontan

    RE,

    spontan PE

    Ereksiyon

    yok

    A 10 3 5 1 4 7 30

    B 2 0 1 0 0 0 3

    C 1 3 1 0 0 0 5

    D 1 0 0 0 0 1 2

    ASIA

    skorlaması

    konuskauda

    0 1 5 0 13 1 20

    n=60 14 7 12 1 17 9 60

    45

    Norolojik seviye duzeyleri ve ASIA bozukluk skalası skorları, IIEF-EF skorları

    karsılastırıldığında ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Spearman

    korelasyon testine gore norolojik seviye ve IIEF-EF skorları arasında anlamlı pozitif

    korelasyon bulundu.

    IIEF-EF skorları 3 ve ustu ile 3’un altı(3 ve ustu : ağı ve orta derece ED , 3’un altıhafif ve normal) olarak ayrıdığıda IIEF-EF skorları3 ve ustu olanları SF-36 formunun :

    fiziksel fonksiyon, genel sağı durumu ve emosyonel roldeki kıılıı alt parametreleri

    IIEF-EF skoru 1ve 2 olanlara gore daha dusuk bulundu. itatistiksel olarak anlamlıfark

    vardıp<0.05).

    Tablo-7: IIEF-EF skorlarıile SF-36 skorlarıı karsıastıımasıIIEFEF

    n Ortalama/standart sapma p değeri

    Fiziksel ≥3 44 8,86・}15,359

    fonksiyon < 3 16 26,56・}36,043

    0,01

    Fiziksel rol ≥3 44 20,45・}34,216

    < 3 16 21,88・}37,500

    0.890

    Ağrı ≥3 44 62,39・}17,978

    < 3 16 65,06・}23,697

    0.642

    Genel ≥3 44 52,00・}20,070

    saglık

    < 3 16 67,88・}18,938

    0.008

    Zindelik ≥3 44 60,68・}20,046

    < 3 16 60,63・}11,815

    0.992

    Sosyal ≥ 3 44 54,83・}16,446

    fonksiyon < 3 16 64,84・}25,908

    0.081

    Emosyonel ≥3 44 36,36・}45,363

    rol

    < 3 16 64,58・}42,979

    0.035

    Mental ≥3 44 60,27・}15,174

    sağlık

    < 3 16 65,50・}13,692

    0.231

    46

    Hastaların Beck Depresyon Olceği değerlendirildiğinde T10 ve ustu grupta ortalama

    skor 7.80, T11-L2 arası grupta 8.90, konus-kauda grubunda 10.50 idi. Gruplar

    karsılastırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Hastaların IIEF-EF skorları ve

    Beck Depresyon olceği skorları karsılastırıldığında IIEF-EF skorları 3 ve ustu olanların

    Beck depresyon skorları IIEF-EF skoru 1 ve 2 olanlara gore istatistiksel olarak daha yuksek

    bulundu (p<0.05) (Tablo9).

    Tablo-8: Beck Depresyon Olceği ile IIEF-EF skorlarının karsılastırması

    Hastaların ejakulasyonu basarabilme yetenekleri sorgulandığında 48 (%80) hastada

    hicbir ejakulasyon tipi yoktu. 12 (%20) hasta ejakulasyonun her hangi bir tipini

    basarabiliyordu. 4 (%6) hasta sadece refleks ejakulasyon, 4 (%6) hasta sadece psikojenik

    ejakulasyon, 4 (%6) hastada her uc tip ejakulasyonun basarılabildiği tespit edildi. Gruplar

    ayrıldığında T10 ve ustu grupta 18’inde (%90) hic ejakulasyon yokken, 1’i (%5)

    psikojenik, 1 (%5) hasta da her uc tip ejakulasyonu tarif etti. T11- L2 arasıgrupta 13’unde

    (%65) hic ejakulasyon yokken, 4’unde (%20) refleks, 2’sinde (%10) psikojenik, 1’inde

    (%5) hem psikojenik hem de refleks ejakulasyon tespit edildi. Konus-kauda grubunda 17

    (%85) hastada hic ejakulasyon yokken, 1’i (%5) spontan, 1’i (%5) psikojenik 1’i (%5) de

    her uc tipte ejakulasyonu tarif etti. Norolojik seviyeleri ve ejakulasyonu basarabilme

    yetenekleri ve tipleri arasıda ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlıfark

    bulunmadı(p>0,05). (Tablo10).

    IIEFEF

    n=60 Ortalama/standart sapma p değeri

    ≥ 3 44 10,26・}6,582

    Beck depresyon olceği < 3 16 5,94・}4,374

    0,019

    47

    Tablo-9: Hastaların norolojik seviyeye gore ejakulasyon tipi

    Ejakulasyon n=60

    Refleks

    ejakulasyon

    Refleks

    +psikojenik

    ejakulasyon

    Refleks+psikoje

    nik+spontan

    ejakulasyon

    Psikojenik

    ejakulasyon

    Spontan

    ejakulasyon

    Ejakulasyon

    Yok

    Norolojk

    Seviye

    T10 ve

    ustu

    0 0 1 1 0 18 20

    T11-

    L2

    arası

    4 1 0 2 0 13 20

    Konus

    -kauda

    0 0 1 1 1 17 20

    n=60 4 1 2 4 1 48 60

    Cinsel iliski deneyimi olan hastalarımızın %30 kadarı orgazmı yasabildiklerini ifade

    ettiler ve hastalar gruplara gore değerlendirildiğinde T10 ve ustu grupta %25, T11-L2 arası

    grupta %30, konus-kauda grubunda ise %35 oranında orgazmın gerceklestiği goruldu.

    Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu.

    Hastaların gruplara gore SF-36 skorları değerlendirildiğinde T11-L2 seviyeli

    hastalarda fiziksel fonksiyon alt parametreleri T10 ve ustu lezyonlu gruba gore istatistiksel

    olarak daha yuksek bulundu, diğer alt parametrelerde anlamlı fark bulunmadı (tablo 11).

    Tablo-10: T10 ustu ile T11-L2 arası hastaların SF-36 skorlarının karsılastırılması

    Norolojik

    seviye n

    Ortalama/

    Standart sapma

    p

    Değeri

    T-10 Fiziksel USTU 20 0,75・}2,447

    fonksiyon T11-L2 20 11,50・}22,542

    0,04

    Fiziksel T-10 USTU 20 7,50・}23,085

    role bağlı

    kısıtlılık

    T11-L2 20 15,00・}29,691

    0,378

    Ağrı T-10 USTU 20 62,95・}17,234

    T11-L2 20 60,65・}21,345

    0,710

    Genel T-10 USTU 20 49,50・}18,617

    sağlık T11-L2 20 56,65・}23,937

    0,298

    Zindelik T-10 USTU 20 61,50・}20,526

    T11-L2 20 59,00・}19,372

    0,694

    Sosyal T-10 USTU 20 59,38・}18,968

    fonksiyon T11-L2 20 55,63・}21,641

    0,563

    Emosyonel T-10 USTU 20 35,00・}41,146

    role bağlı T11-L2 20 31,67・}42,543

    0,802

    Mental T-10 USTU 20 61,00・}15,238

    sağlık T11-L2 20 61,40・}16,935

    0,938

    48

    T10 ve ustu lezyonu olan ile konus-kauda grubunun SF-36 skorları

    karsılastırıldığında fiziksel fonksiyon, fiziksel role bağlı kısıtlılık, genel sağlık ve

    emosyonel role bağlı kısıtlılık alt parametrelerinde konus-kauda seviyeli hastalarda

    istatistiksel olarak daha yuksek bulundu (p<0,05)(Tablo 12) .

    Tablo-11: T10 ve ustu ile konus-kauda hastalarının SF-36 skorlarının karsılastırılması

    Norolojik

    seviye N

    Ortalama/

    Standart sapma

    p

    Değeri

    T10 Fizıksel ustu 20 0,75・}2,447

    fonksiyon Konus-Kauda 20 28,50・}28,750

    0,000

    Fiziksel role T10 ustu 20 7,50・}23,085

    bağlı kısıtlılık Konus-Kauda 20 40,00・}41,675

    0,004

    Ağrı T10 ustu 20 62,95・}17,234

    Konus-Kauda 20 65,70・}20,327

    0,647

    Genel sağlık T10 ustu 20 49,50・}18,617

    Konus-Kauda 20 62,55・}18,463

    0,032

    Zindelik T10 ustu 20 61,50・}20,526

    Konus-Kauda 20 61,50・}14,788

    1,00

    Sosyal T10 ustu 20 59,38・}18,968

    fonksiyon Konus-Kauda 20 57,50・}19,194

    0,758

    Emosyonel T10 ustu 20 35,00・}41,146

    role bağlı

    kısıtlılık

    Konus-Kauda 20 65,00・}48,936

    0,043

    Mental sağlık T10 ustu 20 61,00・}15,238

    Konus-Kauda 20 62,60・}12,865

    0,722

    T11-L2 arası lezyonu olan ile konus-kauda grubunun SF-36 skorları

    karsılastırıldığında fiziksel fonksiyon, fiziksel role bağlı kısıtlılık ve emosyonel role bağlı

    kısıtlılık alt parametrelerinde konus-kauda grubunda istatistiksel olarak daha yuksek

    bulundu (p< 0.05) (Tablo 13).

    49

    Tablo-12: T11-L2 ile Konus-kauda hastalarının SF-36 skorlarının karsılastırılması

    Norolojik seviye n

    Ortalama/

    standard sapma p değeri

    T11-Fiziksel L2 20 11,50・}22,542

    fonksiyon Konus-kauda 20 28,50・}28,750

    0,044

    Fiziksel role T11-L2 20 15,00・}29,691

    bağlı kısıtlılık Konus-kauda 20 40,00・}41,675

    0,035

    Ağrı T11-L2 20 60,65・}21,345

    Konus-kauda 20 65,70・}20,327

    0,448

    Genel sağlık T11-L2 20 56,65・}23,937

    Konus-kauda 20 62,55・}18,463

    0,388

    Zindelik T11-L2 20 59,00・}19,372

    Konus-kauda 20 61,50・}14,788

    0,649

    Sosyal T11-L2 20 55,63・}21,641

    fonksiyon Konus-kauda 20 57,50・}19,194

    0,773

    Emosyonel T11-L2 20 31,67・}42,543

    role bağlı

    kısıtlılık

    Konus-Kauda 20 65,00・}48,936

    0,027

    Mental sağlık T11-L2 20 61,40・}16,935

    Konus-kauda 20 62,60・}12,865

    0,802

    Yasam ile ilgili 9 konuda onemlilik sıralaması yapıldığında, 53 (%88,33) hasta

    yuruyebilmeyi ilk dort onemli konu icerisinde gosterirken, 47’si (%78,33) genel sağı

    sorunlarıı 44’u (%73,33) mesane ve barsak sorunları 42’si (%70) de cinsel yasam ile

    ilgili sorunlarıilk dort madde icerisinde gosterdi. Bunlardan 26 (%43,33) hasta genel

    sağığı 20 (%33,33) hasta yurumeyi, 5 (%8,3) hasta da cinsel yasam ile ilgili sorunlarıen

    onemli sıada gosterdi. Gruplar karsıastııdığıda T10 ve ustu grup 10 (%50) hasta ilk

    sıada genel sağığıgosterirken T11-L2 arasıgrupta 8 (%40) hasta ilk sıada genel sağığıkonus-kauda grubunda da 8 (%40) hasta ilk sıada genel sağığıgosterdi. T10 ve ustu

    grupta 2 (%10) hasta ilk sıada cinsel yasamıgosterirken, T11-l2 grubunda 1(%5), konuskauda

    grubunda ise 2(%10) hasta ilk sıada cinsel yasamıgosterdi. Gruplar arasıda

    istatistiksel olarak anlamlıfark yoktu (Grafik 1-2).

    50

    Grafik-1: Yasamla ilgili onemlilik sıasıformunda ilk 4 tercih ve hastaları sayıı53

    47

    44 42

    0

    10

    20

    30

    40

    50

    60

    1

    yuruyebilmek

    genel sağlık durumu

    mesane ve barsak

    durumu

    cinsel yasam

    Grafik-2: Yasamla ilgili onemlilik sırası formunda ilk tercih ve hastaların sayısı

    26

    20

    5

    2

    0

    5

    10

    15

    20

    25

    30

    1

    genel sağlık

    durumu

    yuruyebilmek

    cinsel yasam

    mesane ve barsak

    durumu

    51

    Hastalarımızın MSY sonrası cinsel yasam ve sorunlar ile ilgili bilgi alma ihtiyacı

    hissedip etmediği arastırıldığında; hastalarımızın %78,3’u bilgi alma ihtiyacıhissettiğni

    belirtti. Bunları %53,3 kadarıbilgi almıken geri kalanıherhangi bir sekilde bilgi

    almamıtı T10 ve ustu grupta 15 (%75), T11-L2 grubunda 14 (%70), konus-kauda

    grubunda 17 (%85) hasta bilgi alma ihtiyacıhissetmisti. Gruplar arasıda istatistiksel

    olarak anlamlıfark bulunmadı

    52

    5. TARTISMA

    MSY, bircok sistemi etkileyerek bireyin yasam aktivitelerini uzun sureli olarak

    kısıtlar. MSY’nin beraberinde getirdiğ fiziksel, psikososyal ve ekonomik sorunlar hem

    bireysel hem de toplumsal boyutta olan onemli bir sorundur. MSY sonrasıortaya cıan

    cinsel sorunlar cinselliğn fizyolojik, psikolojik, davranısal ve sosyal tum yonlerini etkiler.

    MSY’nin kisinin toplumda oynadığırol uzerinde oldukca yıııetkileri vardı.

    Cinsellik, kisinin kendine olan saygıı kisisel imajı kisiler arasıiliski ve motivasyonu

    acııdan cok onemli olduğndan rehabilitasyon programlarıicerisinde ayrıbir yer tutar.

    MSY genc eriskin erkeklerde daha sı gorulduğ bilinmektedir. ABD’de ulusal

    spinal kord yaralanmasıistatistik merkezi verilerine gore yaralanma sıasıda ortalama yas

    31,8 yı olup, hastaları %60’ı30 yas ve altıdadı. Erkekler kadılara gore travmatik

    MSY’den 4 kat daha fazla etkilenmektedir (6). Yapıan baska bir calımada, MSY olan

    hastaları %55’i 16 ile 36 yas arasıda olduğ ve ortalama yası 32 olduğ belirtilmistir

    (62). Ulkemizde yapıan bir calımada MSY’li erkek hastalarda yas ortalaması36,1 yı

    olarak bulunmustur (22). Bizim calımamıda MSY’li erkek hastalarııı yas ortalaması37,86 yı olup yaralanma sıasıda ise yas ortalaması32,7 yı olarak bulunmustur. Gruplar

    arasıda anlamlıfark yoktu. Bu sonuclarıı da literatur ile uyumluydu. Genc populasyonu

    etkilemesi ve MSY’nin insan yasamıdaki etkileri uzun sureli olduğ dusunulurse, seksuel

    rehabilitasyonun onemi daha iyi anlasıabilir.

    Literaturde MSY’li hastaları medeni hali gozden gecirildiğnde bekar hastaları

    evlilere gore daha fazla olduğ gorulmektedir. Sipski ve ark. calımasıda MSY’li

    hastaları %62’sinin bekar olduğ bildirilmistir (28). Tas ve ark. ise evli hasta oranıı

    %70 olarak tespit etmistir (22). Bizim calımamıda evli hasta oranı%80 civarıda olup

    ulkemizde yapıan calımalarla uyumlu bulundu.

    53

    MSY’de etiyolojik faktorler irdelendiğnde; ABD’de etiyolojik faktorler arasıda

    %36,6 ile trafik kazalarıen sı sebep iken, bunu siddet olayları%27,9, dusmeler %21,4 ve

    spor yaralanmaları%6,5 oranıda izlediğ bildirilmektedir (64). Altıklar ve ark. yapmı

    olduğ calımada ulkemizde etiyolojik faktorler sıalanmasıda trafik kazaları% 35,8 ile

    ilk sıayıalıken yuksekten dusme %32,7, atesli silah yaralanması%16,5 ve diğr sebepler

    de %15 oranıda rol oynadığıbildirilmistir (65). Biering ve ark. calımasıda etiyolojik

    neden olarak %50 trafik kazası %33,3 atesli silah yaralanması%16,7 yuksekten dusme

    olarak bulunmustur (66). Bizim calımamıda literaturle uyumlu sekilde etiyolojik faktor

    olarak ilk sıada %38,3 oranla trafik kazalarıgoruldu. Bunu %25 ile yuksekten dusme, %15

    atesli ve kesici silah yaralanması %11,6 iyatrojenik, %10 diğr sebepler izlemekteydi.

    MSY’nin neden olduğ cinsel islev bozuklukları en onemlisi erektil

    disfonksiyondur. Erektil disfonksiyon kisinin kendine saygıııyitirmesine yol acar ve

    hastanı yasam kalitesini ciddi bir sekilde etkiler. Bununla birlikte yapıan literatur

    taramalarıda %54 ile %95 oranıda ereksiyon gerceklestiğ, fakat bunları, ancak %5 ile

    %70 oranıda koitus icin yeterli olduğ bildirilmektedir (67). Tsuji ve ark. komplet ve

    inkomplet MSY sonrası hastaları ilk bir ayda %25, altıay icinde %60, bir yı icinde ise

    %80’inin ereksiyonu gerceklestirebildiklerini bildirmistir (68). Hastaları coğ bir yı

    icinde ereksiyonu her hangi bir tipini gerceklestirebilir.

    Komplet UMN yaralanmalıerkeklerin hepsinin refleks ereksiyonu basarabilmesi

    beklenir. ikomplet UMN yaralanmalıerkeklerin %80 refleks, %19’unun hem refleks hem

    de psikojenik ereksiyona sahip olduğ bildirilmektedir(23,69). Komplet AMN yaralanmalıerkeklerde psikojenik ereksiyon %26 ile %50, inkomplet AMN yaralanmalıhastaları %67

    ile %95 arasıda psikojenik ereksiyon bildirilmistir (23,69,70). Tas ve ark. yaptığıcalımada T10 ve uzerindeki seviyeli MSY’li hastalarda refleks ereksiyonun %100

    oranıda korunduğ, konus-kauda lezyonlularda ise psikojenik ereksiyonun %100

    korunduğ, ancak refleks ereksiyonun olmadığıırapor etmislerdir (22). Yapıan baska bir

    calımada komplet MSY’li erkek hastaları %80’inden fazlasıher hangi bir ereksiyon tipini

    basarabildikleri, inkomplet MSY’li hastalarda ise sonucları farklıolduğ, buna rağen

    hastaları yine de herhangi bir tedavi seceneğne gereksinim duyduklarırapor edilmistir

    (71). Soler ve ark. calımasıda MSY’li erkek hastalarıı %48 ile %92 oranıda herhangi

    bir ereksiyon tipini basarabildikleri bildirilmistir (72).

    54

    Calımamıda da ereksiyon oranlarııliteratur ile uyumlu olarak komplet UMN

    yaralanmalıhastalarda %75 refleks ereksiyon, inkomplet UMN yaralanmalıarda %90

    refleks ereksiyon, T10 ve ustu seviyeli MSY’li hastalarda %85 refleks ereksiyon, konuskauda

    lezyonlu hastalarda %95 psikojenik ereksiyon tespit edildi. Ayrıa reziduel cinsel

    kapasitenin tahmininde, cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alıarak yapıan

    norolojik seviye sıılamasıı onemli olduğ gorusunu desteklemistir.

    MSY sonrasıyapıan coğ calımada ejakulasyon oranıdusuk olarak rapor edilmistir

    (21). Ejakulasyonu basarabilenler daha cok inkomplet ve alt seviyeli hastalardı. Tas ve ark

    calımasıda ejakulasyon oranıT10 ve uzeri seviyelerde konus-kauda seviyelerine gore

    daha dusuk bulunmustur (22). Ejakulasyonun komplet UMN lezyonlularda %4, inkomplet

    UMN yaralanmalıhastalarda %32, komplet AMN hastalarıda %18, inkomplet AMN

    hasarlıhastalarda %70 oranıda gerceklesebildiğ bildirilmistir (23,69,70). Calımamıda

    T10 ve ustu lezyonlu hastalarda %20, T11- L2 arasıyaralanmalıhastalarda %35, konuskauda

    lezyonlularda %25 oranıda ejakulasyon tespit edilerek ve sonuclar literatur ile

    uyumlu bulundu.

    Literaturde MSY’li erkek hastalarda orgazm oranı%42 ile %47 olarak

    bildirilmektedir. Bizim calımamıda da %30 oranıda orgazm deneyimi tespit edilip

    gruplar arasıda istatistiksel olarak anlamlıfark yoktu.

    IIEF testi, değsik nedenlere bağıerektil disfonksiyonları değrlendirilmesinde

    duyarlıbir gosterge olup birincil tarama testi olarak onerilmektedir. Kanada’da yapıan bir

    calımada komplet paraplejiklerde IIEF skoru 13,93, komplet tetraplejiklerde IIEF skoru

    10,75, inkomplet paraplejiklerde 11,40, inkomplet tetraplejiklerde 13,23 olarak tespit

    edilmistir (62). Soler ve ark. calımasıda MSY’li erkek hastaları IIEF-EF skorları14,3

    olarak bulunmustur (72). Tas ve ark. IIEF-5 testi ile yaptılarıcalımada ortalama IIEF-5

    skorunu erektil disfonksiyonu yansıacak sekilde 7・}6,69 olarak bulmuslardı (22). Sipski ve

    ark.nı yaptığıcalımada sağılıbireylerle MSY’li bireyler arasıda IIEF skorlarıistatistiksel olarak anlamlıderecede fark bulunmustur (73).

    Calımamıda IIEF-EF skorlarıııağı ED, orta derece ED, hafif ED ve normal

    olarak gruplandııı, hastalarııı IIEF-EF skorları%74 oranıda ağı ve orta derece

    ED olarak tespit edilmesi MSY’li hastaları RE ve/veya PE kapasitesinin korunabileceğ,

    ancak ereksiyonları yeterli sure ve cinsel iliskiyi gerceklestirebilecek nitelikte olmadığıve

    55

    MSY’li erkek hastalarda ciddi erektil disfonksiyon olabileceğ konusundaki bilgilerimizi

    desteklemistir.

    MSY genellikle fiziksel ve seksuel bakıdan normal ve genc insanlarda

    olustuğndan hastalar psikolojik olarak daha fazla etkilenmektedir. Gecmiste MSY’li

    hastalarda depresyon gelisimi kacıımaz gorulmekteydi. Konuyla ilgili arastıalar arttıca

    psikososyal uyumun 1-2 yılı surecte gelistiğ ve bu durumun kisisel, ailesel, kulturel,

    zamansal ve sosyal değskenlerle iliskili olduğ bircok arastımacıtarafıdan kabul

    edilmistir (10,67).

    Depresyon ve cinsel islev arasıdaki iliski klinisyenlerin ve arastımacıarı daima

    ilgisini cekmistir. Cinsel islev bozukluğnun depresyon ile arasıda yakı iliski olduğ

    belirtilmektedir. Derogatis 325 kisilik hasta grubuna SCL-90R formu uygulamı ve

    psikiyatrist gorusmesi yapımı, erektil islev bozukluğ olan erkeklerde SCL-90R’ı

    depresyon boyutunda ozel yukselme gostermistir (74). ED ve beraberindeki psikolojik

    sııtıı zayı bireylerde depresif hastalığı gelisimini stimule edebileceğ veya

    depresyonun ED’ye sebep olacağıileri surulmektedir (74).

    Cinsel islev bozukluğ olan coğ bireyde anksiyetenin artmı oranlarda bulunduğ

    bildirilmektedir. Kık bir ED’li hastanı anksiyete indeksi ve IIEF skorlarıdeğrlendirilerek surekli anksiyete ile erektil islev bozukluğnun ciddiyetiyle istatistiksel

    olarak korelasyon gosterdiğ tespit edilmistir (75). Mas ve ark. 78 hastada intrakavernoz

    enjeksiyonla olusan yanıı kisilik etmenleri uzerine etkisini arastımı, IIEF skorlarıaracıığıla ED ağılığıı kontrolu yapıdığıda enjeksiyon tedavisinin yararıı surekli

    anksiyete uzerine anlamlıetkisi bulunmustur (76). Anderson ve ark. yaptığıcalımada

    hastaları %23’unde depresyon tespit edilmis, bu sonuclar depresyonun MSY’li hastaları

    seksuel fonksiyonu uzerine negatif etkisi olduğnu da doğulamıtı (77).

    Bizim calımamıda da IIEF-EF skorlarıağı ve orta derece ED olarak belirlenen

    hastalarııı Beck Depresyon olcek puanlarıı yuksek cıması cinsel islev bozukluğ

    olan hastaları psikolojik olarak daha fazla etkilendiğ dusuncesini desteklemektedir.

    MSY, bireyin hayatıı tum boyutlarııetkileyen onemli bir sakatlı nedenidir.

    Hayat kalitesi, benlik algııve hayat memnuniyeti uzerinde onemli etkileri vardı (66).

    MSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa sahip olduğ, cinsel islev bozukluğnun bunu

    daha da derinlestirebileceğ bilinmektedir.Yasam kalitesini değrlendirmek icin sılıla SF56

    36 anket formu kullanıı. Kanada’da yapıan bir calımada ED’li olup da MSY’li

    hastalarda yasam kalitesi SF-36 formu ile sorgulanmı. Yaralanmadan dolayıED’si olan

    MSY’li erkek hastaları dusuk SF-36 skorlarıMSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa

    sahip olduğnu doğulamıtı (62). 178 kisilik hasta grubunda sildenafil ve placebo

    karsıastımalıcalımada sildenafil grubunda SF-12 formunun mental sağı ve genel

    sağı alt parametreleri ile depresyon ve anksiyete sonuclarıplaseboya gore istatistiksel

    olarak anlamlıfark tespit edilmistir (78).

    Bizim calımamıda IIEF-EF skorlarıa gore ağı ve orta derece ED’si olanları SF-

    36 formunun ozellikle genel sağı durumu ve emosyonel role bağıkıılıı alt

    parametrelerini etkileyerek cinsel islev bozukluğnun yasam standartlarııetkilediğ

    dusuncesini desteklemistir. Hastalarııı SF-36 formunun fiziksel fonksiyon ve fiziksel

    rolde kıılıı alt parametrelerinin dusukluğ beklediğmiz bir sonuctur.

    Yapıan calımalar MSY’li hastalarda hangi fonksiyonunuzun kaybolmamı olmasııisterdiniz sorusuna verilen cevap sıalamasıda seksuel fonksiyona sahip olma isteğnin

    yurume, ellerini kullanabilme, idrar kontrolu gibi fonksiyonlardan sonra geldiğni

    gostermektedir (9,14)

    Bizim calımamıda ise yasam ile ilgili onem arzeden konular sıalamasıda

    hastalarııı %70’i genel sağı, yuruyebilme, mesane ve barsak sorunundan sonra

    dorduncu sıada seksuel fonksiyona sahip olma isteğni gosterdi. Bu da bize MSY’li

    hastalarda cinsel yasamı cok onemsenen konulardan biri olduğ ve rehabilitasyon

    programıı temel taslarıdan biri olduğnu gostermistir.

    MSY kliniklerinde bile bu hastalarda cinsellik ihmal edilen konuları basıda gelir.

    MSY’li hastaları coğ seksuel bilgilendirme, eğtim, danımanlı hizmetlerinin yokluğ

    veya eksikliğnden yakımaktadı (39). Yapıan arastımalar, MSY’li hastaları cinsel

    konularıkonusmaya, bilgi almaya ve varolan potansiyellerini değrlendirmelerine yonelik

    yaklasılara acı olduklarııgostermektedir (20). Cinsel konularıkonusmaya kapalıbir

    toplum olmamıa rağen amaclar uygun bir sekilde anlatıdığıda hastaları konuya

    olumlu yaklastığıve cozum yollarııarastıdığıve oğendiğ gosterilmistir.

    Bizim calımamıda hastalarııı %78,3’u cinsel konular hakıda bilgi alma

    ihtiyacıduyup, %53,3’u bilgi aldığııifade etmistir. Bu sonuc cinsel yasamı MSY’li

    hastalar tarafıdan merak edildiğ ve onemsendiğni gostermistir.

    57

    Cinsellik gecmis kisisel tecrubelerle birlikte din, kisisel ve toplumsal inanılar, kultur

    gibi pek cok sosyal kurum tarafıdan etkilenen bir eylemlilik halidir (39). Bu nedenle

    rehabilitasyon programıhazılanıken hastaları bu ozellikleri gozonunde bulundurularak

    kisinin inanc ve kabullerini bilmek ve bunlara saygıgostermek zorunludur.

    Cinsel yasamda mutluluk sadece eslerin cinsel iliskiye girmesiyle değl, birbirleriyle

    olan iletisim kabiliyetiyle de iliskilidir. Ciftlere sadece cinsel performansla, orgazmıyasamakla, sağılıvucuda sahip olmakla mutlu olunamayacağıanlatımalıı (20).

    58

    6. SONUC

    MSY, bircok sistemi etkileyerek bireyin yasam aktivitelerini uzun sureli olarak

    kısıtlar. MSY’nin beraberinde getirdiğ fiziksel, psikososyal ve ekonomik sorunlar hem

    bireysel hem de toplumsal boyutta onemli bir sorundur. MSY sonrasıortaya cıan cinsel

    sorunlar cinselliğn fizyolojik, psikolojik, davranısal ve sosyal tum yonlerini etkiler.

    Hastalarııı yaralanma sıasıda yas ortalamasıT10 ve ustu 32,74, T11- L2 arasıgrubun 33,84, konus- kauda grubunun 37,44 yıdı Bu sonuclar MSY’nin genc insanlarda

    daha sı gorulduğ dusuncesini desteklemektedir.

    MSY’nin neden olduğ cinsel islev bozuklukları en onemlisi erektil

    disfonksiyondur. Erektil disfonksiyon kisinin kendine saygıııyitirmesine yol acar ve

    hastanı yasam kalitesini ciddi bir sekilde olumsuz etkiler.

    Sonuclarıı cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alıarak yapıan norolojik

    seviye sıılamasıı reziduel cinsel kapasite tahmininde onemli olduğ gorusunu

    desteklenmistir.

    Calımamıda hastaları coğnda RE ve/veya PE kapasitesinin korunduğ, ancak

    ereksiyonları yeterli sure ve cinsel iliskiyi gerceklestirebilecek yeterlilikte olmadığıgorulmustur. Hastalarııı dusuk IIEF-EF skorlarıMSY’li erkek hastalarda ciddi erektil

    disfonksiyon olduğ konusundaki bilgilerimizi desteklemistir.

    MSY’li hastalarda cinsellik ihmal edilen konuları basıda gelir. MSY’li hastaları

    coğ seksuel bilgilendirme, eğtim, danımanlı hizmetlerinin yokluğ veya eksikliğnden

    yakımaktadı. Bizim calımamıda da yasam ile ilgili onem arzeden konular sıalamasıda

    hastalarııı %70’i cinsel yasamdaki sorunlarııgenel sağı, yuruyebilme, mesane ve

    barsak sorunundan sonra dorduncu sıada gosterdi. Bu da bize MSY’li hastalarda cinsel

    yasamı cok onemsenen konulardan biri olduğnu ve rehabilitasyon programıı temel

    taslarıdan biri olduğ gostermistir.

    MSY, genellikle fiziksel ve seksuel bakıdan normal ve genc insanlarda meydana

    geldiğnden hastalar psikolojik olarak da daha fazla etkilenmektedir. MSY’li hastalarda

    depresyon gelisimi kacıımaz gorunmekle beraber cinsel islev bozukluğnun depresyonu

    daha da derinlestirebileceğni dusunmekteyiz.

    59

    MSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa sahip olduğ, cinsel islev bozukluğnun

    bunu daha da derinlestirebileceğ bilinmektedir. Bizim calımamıda da ağı ve orta derece

    ED’si olanları SF-36 formunun ozellikle genel sağı durumu ve emosyonel role bağıkıılıı alt parametrelerini etkileyerek cinsel islev bozukluğnun yasam standartlarııetkilediğ dusuncesini desteklemistir.

    Basarııbir cinsel rehabilitasyonun anahtarıhastaya iyi bir rehabilitasyon hizmeti

    vermektir. Dolayııla ilk yapıacak sey hastanı iyi bir rehabilitasyon temelinde bozulmus

    vucut imajıı duzeltilmesi ve kendine guveninin yeniden sağanmasıolmalıı.

    60

    7. OZET

    Bu calısmada cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alınarak yapılan

    norolojik seviye sınıflamasına gore Medulla Spinalis Yaralanmalı (MSY) erkek hastalarda

    cinsel islev bozukluğunun değerlendirilmesi, cinsel yasam ile ilgili sorunlarının

    belirlenmesi ve bu sorunların gunluk yasamdaki onemi ile yasam kalitesi ve psikolojik

    durum uzerine etkisini arastırdık.

    Calısmamıza istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma Hastanesinde

    yatarak rehabilitasyon goren, daha once hastanemizde rehabilitasyon programı uygulanmıs

    olan ve MSY kontrol polikliniğine basvuran toplam 60 erkek hasta alındı. Calısmaya alınan

    hastalar 18-65 yas arası, spinal soktan cıkmıs ve en az altı aylık MSY oykusu olan

    hastalardı.

    Hastaların norolojik seviyeleri Amerikan Spinal Injury Association ( ASIA ) skalası

    ile değerlendirildi, varsa klinik sendromlar belirlendi. Hastalar; urogenital sistemin

    otonomik innervasyonu da dikkate alınarak T10 ve ustu, T11-L2 arası, ve konus-kauda

    olarak gruplandırıldı.

    Kooperasyon kurulamayan, MSY’den once cinsel disfonksiyonu bulunan, klinik

    durumu stabil olmayan, Modifiye Ashworth Skalasıa gore evre 3-4 spastisitesi ve evre 3-4

    basıyarasıolan hastalar calıma dııbıakıdı

    Hastaları erektil fonksiyonu sorgulandığıda hastalardan 51’i (%85) ereksiyonun

    herhangi bir cesidini basarabildiklerini ifade ettiler. Norolojik seviye duzeyleri ve

    basarıabilen ereksiyon tipi karsıastııdığıda ki-kare testine gore istatistiksel olarak

    anlamlıfark bulundu (p< 0.05).

    Hastaları IIEF-EF skorlarıile Beck Depresyon Olceğ skorlarıkarsıastııdığıda

    IIEF-EF skorları3 ve ustu olanları(3 ve ustu : ağı ve orta derece ED, 3’un altıhafif ve

    normal) Beck depresyon skorları IIEF skoru 1 ve 2 olanlara gore istatistiksel olarak daha

    yuksek bulundu.

    61

    IIEF-EF skorları3 ve ustu ile 3’un altıolarak ayrıdığıda IIEF-EF skorları3 ve ustu

    olanları SF-36 formunun fiziksel fonksiyon, genel sağı durumu ve emosyonel roldeki

    kıılıı alt parametreleri IIEF-EF skoru 1 ve 2 olanlara gore daha dusuk bulundu.

    itatistiksel olarak anlamlıfark vardı

    Ozurlu ya da hasta insanları da sağılıinsanlar gibi cinsel hakları istekleri ve

    sorumluluklarıolmalıı. Herkesin ve her hastanı cinsellikle ilgili doğu bilgileri edinmesi

    bunlarıkendi durumunda maksimum duzeyde uygulamaya koymasıen doğl hakkıı.

    Sonuc olarak MSY’li hastalarda cinsel islev ciddi derecede bozulur. Cinsel islev

    bozukluğnun MSY’li hastalarda yasam kalitesi ve psikolojik durumu etkileyebileceğni

    dusunuyoruz. Cinsel sorunları MSY’li bireylerin aile yapıııve motivasyonunu

    bozabilecek karakterde olmasınedeniyle hastaları erken donemde eğtilip, cozum

    yollarıı oğetilmesi, bireyin topluma katımasıısağayacak rehabilitasyon calımalarıicinde cinsel rehabilitasyona da onem verilmesi gerekmektedir.

    62

    8. KAYNAKLAR

    1. White MJ, Rintala DH, Hart KA, Young ME, Fuhrer MJ. Sexual activites concerns and

    interests of men with spinal cord injury. Am J Phys Med Rehabil 1992; 71: 225-231.

    2. Comfort A, Mooney TO, Cole TM, Chilgren RA. Sexual options for paraplegics and

    tetraplegics. Little Brown Company, Boston USA 1975.

    3. Ducharme S, Gill KM, Bergmen SB et al. Sexual functioning : Medical and

    psyhcological aspect in rehabilitation. De Lisa JA ( ed Medicine Lippincott Co.

    Philadelphia 1993 pp. 763-781.

    4. Guzel R, Uysal FG, Spinal Kord Yaralanmaları. (ed ) Oğuz H. Dursun E. Dursun N

    Tıbbı Rehabilitasyon. 2.baskı. istanbul : Nobel Tıp Kitabevi ; 2004 :627-647 .

    5. Karacan i, Koyuncu H, Pekel O, Sumbuloğlu G, Kimap M, Dursun H, Kalkan A, Ceniz

    A, Yalcınkılıc A, Unalan HI. 1. traumatic spinal cord injuries in Turkey : A nationalwide

    epidemiological study. Spinal Cord 2000 ; 38 (11 ) : 697- 701.

    6. Erhan B, Bardak AN.Spinal Kord Hasarı Rehabilitasyonu. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon

    (ed) De Lisa JA. 4.baskı. gunes tıp kitapevi 2007 : 1715 -51

    7. Somers MF .Spinal Cord Injuries. Department of physical therapy Duquesne University

    Pittsburgh. Spinal Cord Injury Functional Rehabilitation. 2001 : 7-37

    8. O’connor KC, Salcido R : Pressure ulcers and spinal cord injury. In : De Lisa JA .

    Spinal Cord Medicine .2002 : 207-220

    9. Gunduz S, Yazıığu K. Seksuel disfonksiyonun tedavisi. Nororehabilitasyon Nobel

    Tı kitabevleri Bursa 2000 :309-330

    10. Masters WH, Johnson VE. Human sexual response: Boston: Little. Brown 1986

    11. Kolodny RC, Masters WH, Johnson VE. Textbook of sexual medicine. Boston: Little.

    Brown 1979

    12. Weiss HD. The physiology of human penil erection. An. Later Med. 1972 :793-799

    13. Steers WD. Neuroanatomy and Neurophysiology of erection. Sexuality and disability

    1994; vol.12: No:1 17-27.

    14. Akyuz M, Dincer K, Inanı M, CakııA. Medulla spinalis yaralanmalıerkeklerin cinsel

    aktiviteleri, problemleri ve ilgileri : Fiziksel Tı 1998 ;2 :21-26.

    15. Munro D, Horne HW, Paull DP. The effect of injury to the spinal cord and cauda

    63

    equina on the sexual potency of men . New Engl J Med 239 : 903-1948.

    16. Guttman L, Walsh JJ. Prostigmine assessment test of fertility in spinal cord men

    paraplegia 1971; 1: 39 –0.

    17. Smith EM, Bodner DR. Sexual dysfunction after spinal cord injury . Urologic clinics of

    Nort America 1993; vol.20 No: 3: 535-542 .

    18. Courtois FJ, Charvier KF, Leriche A, Reymond DP . Sexual function in spinal cord

    injury men .I. Assessing sexual capability. Paraplegia 31 (1993 ); 771-784

    19. Guyton AC TıbıFizyoloji cilt :1 bolum :13. 7. baskıitanbul merk yayıcıı1986

    20. Dincer K. Medulla Spinalis Yaralanmalıerkek hastalarda cinsel fonksiyon ( uzmanlı

    tezi ). Ankara Rehabilitasyon Merkezi: 1997

    21. Nehra A,Werher AM, Bastuba M et al.Vibratory stimulation and rectal probe

    electroejaculation as therapy for patients with spinal cord injury : Semen parameters and

    pregnancy rates. The Journal of Urology 1996; 554-559.

    22. Tas I, Yağı On A, Altay B, Ozdedeli K. Spinal kord yaralanmalıhastalarda cinsel

    fonksiyon bozukluklarıve norolojik duzey ile iliskileri . Turk Fiz Tı Rehab Derg 2006;

    52:143-149.

    23. Sipski ML. Seksualite ve Ozurluluk. In : Fiziksel Tı ve Rehabilitasyon ( ed ) De Lisa

    JA. 4.baskı2005 ( Turkce ceviri 2007 : pp 1583-1603 )

    24. Andersson KE, Wegner G. Physiology of penil erection. Physiol Rev 1995 ; 75 : 191-

    236.

    25. Comarr AE, Vigue M. Sexual counseling among male and female patients with spinal

    cord injury and/or cauda equina injury. Am J Phys Med 1978 ;57 107-122 ,216-227.

    26. Bors E, Comarr AE. Neurological disturbances of sexual function with special

    reference to 529 patients with spinal cord injury . Urol surv 1960 ; 110:191-221.

    27. Geiger RC. Neurophysiology of sexual response in spinal cord injury. Sexual and

    disability 1979 ; 2( 4 ) : 257-266

    28. Sipski ML, Alexander CL. Sexual function and dysfunction after spinal cord injury.

    Phys Med Rehab Clin N Am1992; 3: 811-828 .

    29. Linsenmeyer TA, Perkash I: Infertility in men with spinal cord injury. Arch Phys Med

    Rehabil 1991; 72 :747-754.

    30. Todd AL, PerkaslıI : Infertility in men with spinal cord injury. Arch Phys Med 1991;

    64

    747-753.

    31. Brackett NL, Lynne CM, Weizman MS et al . Scrotal and oral tempuretures are not

    related to semen quality or serum gonadotropin levels in spinal cord injured men. J

    Androl 1994; 15: 614-619.

    32. Brackett NL, Davi RC, Padron OF, Lynne CM : Seminal plasma of spinal cord injured

    men inhibits sperm motility of normal men. J Urol 1996; 1632-1635.

    33. Phelps G, Brown M, Chen J, Dunn M, Lloyd E, Stefanick ML et al . Sexual experience

    and plasma testesterone levels in male veterans after spinal cord injury. Arch Phys Med

    Rehabil 1983 ; 64: 47-52.

    34. Alexander CJ, Sipski ML, Findley TW. Sexual activites. desire and satisfaction in

    males pre and post spinal cord injury. Arch sex Behav 1993 ; 22(3): 217-228

    35. Annon J. The behavioral treatment of sexual problems: Brief therapy. New York :

    harper and Row.1976

    36. Rieve JE.Sexuality and the adult with acquired physical disability.Nurs Clin North Am

    1989; 24:265-276.

    37. Hohmann GW.Sexual dysfuction associated with physical disabilities.Arch Phys Med

    Rehabil 1975;56:1.

    38. Schover LR . Sexual problems in chronic illness. in Leiblum SR Rosen RC. Eds.

    Principles and practice of sex therapy: update for the 1990s. 2nd ed. New York. Guilford

    press 1989; 319-351.

    39. Gunduz S. Spinal kord yaralanmasıda seksuel disfonksiyonlara rehabilitatif yaklası.

    Turk Fiz Tı rehab derg. 2003 ; 49 ( 3): 28-31.

    40. Morales A, Gingell C, Collins M et al. Clinical safety of oral sildenafil citrate in the

    treatment of erectile dysfunction. Int J Impot Res 1998; 10: 69-74.

    41. Webb DJ, Freestone S, Allen MJ et al. Sildenafil citrate potentiates the hypotensive

    effects of nitric oxide donor drugs in male patients with stable angina. Am J Cardiol

    1999 ; 83 ( suppl 5A ): 21C-28C.

    42. Green BG, Martin S. Clinical assessment of sildenafil in the treatment of neurogenic

    male sexual dysfunction :after the hype. Neuro Rehabilitation 2000 ;15: 101-105.

    43. Zorgniotti AW, Lizza AF. On demand oral drugs for erection on impotent men. J Urol

    1993; 147: 308A

    65

    44. Owen JA, Souders F, Harris C et al.Topical nitroglycerin : a potantial treatment for

    impotance. J Urol 1989; 141: 546-548.

    45. Nicole Mittman et al. Erectile dysfunction in spinal cord injury : A cost-utility analyses

    : J Rehabil Med. 2005; 37: 358-364.

    46. Chao K, Clowers DE. Experience with intracavernozal trimixture for the management

    of neurogenic erectile dysfunction. Arch Phys Med Rehab. 1994;75: 276-279.

    47. Lloyd IK, Richards JS. itracavernous pharmacotherapy for management of erectile

    dysfunction in spinal cord injury. Paraplegia 1989; 457-464.

    48. Lue TF, Thonge EA. Physiology of erection and pharmacological management of

    impotance.J Urol 1987; 899-936.

    49. Anderson KE. Pharmacology of erection: Agents which initate and terminate erection.

    Sexuality and Disability 1994;12: 53-79.

    50. Biering-Sorensen F, Sonksen J. Sexual function in spinal cord lesioned men: Scientific

    Review.Spinal Cord 2001; 39:455-470

    51. Soni BM, Vaidyanathan S, Krishnan KR. Management of pharmacologically induced

    prolonged penile erection with oral terbutalin in travmatic paraplegics. Paraplegia 1994;

    32: 670-674.

    52. Gunduz S, Dursun H, Kalyon TA ve ark. Spinal kord yaralıhastalarda intrakorporal

    papaverin enjeksiyonu. Romatol Tı Rehabil 1990; 29-32 .

    53. Lee M, Cannon B. Chart for prepation of dilutions of alpha-adrenoreceptor agents for

    intracavernozal use in treatment of priapizm. J Urol 1995; 153:1182-1183

    54. Nadig FW. Vacuum constriction devices in patients with neurogenic impotance

    sexuality and disability 1999;12: 99-105.

    55. Rivas DA, Chancellor MB. Management of erective dysfunction .Sexual function in

    people with disability and chronic illness: A health professionals guide. Gaithershurg

    MD: Aspes Publishers 1997 ;429-464.

    56. Chapel PA, Blanguart F, Puech et al : Treament of on ejaculation in the total paraplegic

    by subcutaneus injection 1983; 21 : 30-36.

    57. Brindley GS : Reflex ejaculation under vibratory stimulation in paraplegic men.

    Paraplegia 1981;27: 113-118

    58. Nehra A, Werher AM, Bastuba M et all. Vibratory stimulation and rectal probe

    66

    electroejaculation of therapy for patients with spinal cord injury: Semen parameters and

    pregnancy rates. The Journal of Urology 1996;155: 554-559.

    59. Berard E.J.J. The sexuality of spinal cord injured women : physiology and

    pathophysiology. A Review paraplegia 1989; 27 :99-112.

    60. Cross LL, Meytholor JM, Tuel SM, Cross AL : Pregnancy labor and delivery post

    spinal cord injury. Paraplegia 1992;30: 890-902.

    61. MadazlıR . Medulla spinalis yaralanmalarıda gebelik .ed: HancıM. medulla spinalis

    yaralanmaları2000 :507-511.

    62. Mittman N, Crown B et all. Erectile dysfunction in spinal cord injury: A cost-utility

    analysı .J Rehabil Med 2005;37:358-36.

    63. Gencosmanoğu BE, HancıM, Yucesoy G et al. Spinal cord injury caused by gunshot

    wound during pregnancy J Spinal Cord Med.2001;24:123-126

    64. Mcpeak LA spinal kord yaralanmasıeditor Braddom RL ceviri editoru Arası T

    Handbook of physical medicine and Rehabilitation 2005 ;814-858.

    65. Altıklar K, Orkun S .Travmatik parapleji ve kuadripleji olguları etyolojik

    değrlendirimi. Romatizma 1990 ;43-47.

    66. Yımaz B, Goktepe S, Alaca R, Yazıığu K, Gunduz S. Komplet lezyonlu (ASIA-A)

    travmatik spinal kord yaralıbireylerde kronik donemde engellilik,hayat mennuniyetive

    hayat kalitesi.Turk Fiz Rehab Derg 2004;50(2):16-21

    67. Biering-sorensen F, Sonksen J. Penile erection in men with spinal cord or Cauda Equine

    lesions : A Review. Semin Neurol 1992 ;12:98-105.

    68. Tsuji I, Nakaljima F, Morimoto J, Nounaka Y. The sexual function in patients with

    spinal cord injury. Urol Int 1961; 12 :270-280.

    69. Linsenmeyer TA . Sexual function and infertility following spinal cord injury. Phy Med

    Rehabil Clin N Am.2000 ;11:141-156.

    70. Goktepe AS. Omurilik Yaralıarda Seksuel Disfonksiyonlar. 21.Ulusal Fiziksel ve

    Rehabilitasyon Kongresi ozet kitabıAntalya 2007 ;122-124.

    71. Ramos AS, Samso JV. Specific aspect of erectile dysfunction in spinal cord injury.

    International Journal of Impotence research 2004; 16: 42-45.

    72. Solar JM, Previreine JG, Denys P and Chartier-Kastler E . Phosphodiesterase inhibitors

    in the treatment of erectile dysfunction in spinal cord injured men: Spinal Cord 2007;

    67

    45: 169-173.

    73. Sipksi ML, Alexender CJ and Gomez-Marin O. Effect level and degree of spinal cord

    injury on male orgasm: Spinal Cord 2006; 44 : 798-804.

    74. Derogatis LR, Meyer JK, King KM. Psychopathology in individuals with sexual

    dysfunction. Am J Psychiatry 1981; 138: 757-763.

    75. Mallis D, Moysidis K, Hatzıhrıtou D. Expressions of anxiety in patients with erectile

    dysfunction. Int Journal Impotence. Res; 2002: 14-87.

    76. Mas M et al. The influence of personality troits on the erectile response to

    intracavernozal PG E1 injections. Int Journal Impotence Res ;2002 14 (4 ) : 53.

    77. Anderson KD, Borisoff JF, Johnson RD, Stiens SA and Elliott SC. Long-term effects of

    spinal cord injury on sexual function in men : Implications for neuroplasticity. Spinal

    Cord 2007 ; 45 :338-348

    78. Hultling C, Giuliono F, Qurik F, Pena B, Mishro A, Smith MD .Injury receiving Viagra

    (sildenafil citrate) for treament of erectil dysfunction . Spinal Cord 2000;(38 ):363-370

    68

    SF 36 SORGULAMA FORMU:

    Asağıaki sorular sağığıı, kendinizi nası hissettiğniz ve gunluk islerinizi nası yaptığııla

    ilgili gorusleriniz icin hazılanmıtı. Herhangi bir soru hakkıda endiseniz varsa, en doğu

    cevabıvermeye calıı ve acılayıı.

    Lutfen birini isaretleyiniz!

    Sağığıı tanııve değrlendirilmesi:

    1. Genel olarak sağığııınası değrlendirirsiniz?

    (1) Mukemmel

    (2) Cok iyi

    (3) ii

    (4) Fena değl

    (5) Kotu

    2. Gecen seneyle karsıastııdığıda simdi sağığııınası değrlendirirsiniz?

    (1) Bir yı oncesine gore cok daha iyi

    (2) Bir yı oncesine gore daha iyi

    (3) Hemen hemen aynı(4) Bir yı oncesine gore daha kotu

    (5) Bir yı oncesinden cok daha kotu

    3. Asağıakiler normal olarak gun icerisinde yapıor olabileceğniz bazıfaaliyetlerdir. Su

    sıalarda sağığıı sizi u faaliyetler bakııdan kıılıor mu? Kıılıorsa ne kadar?

    Evet, oldukca

    kıılıor

    Evet, biraz

    kıılıor

    Hayı, hic

    kıılamıor

    a. Kuvvet gerektiren faaliyetler orneğn

    ağı esyalar kaldıma, futbol gibi

    sporlara uğasma

    (1) (2) (3)

    b. Orta zorlukta faaliyetler, orneğn

    masa kaldımak, supurmek, yuruyus

    gibi hafif spor yapmak

    (1) (2) (3)

    c. Carsı pazar torbalarııtasıak (1) (2) (3)

    d. Birkac kat merdiven cıma (1) (2) (3)

    e. Bir kat merdiven cımak (1) (2) (3)

    f. Eğlmek, diz cokmek, yerden bir sey

    almak

    (1) (2) (3)

    g. Bir kilometreden fazla yurumek (1) (2) (3)

    h. Birkac yuz metre yurumek (1) (2) (3)

    i. Yuz metre yurumek (1) (2) (3)

    j. Yıanmak yada giyinmek (1) (2) (3)

    69

    4. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde isinizde veya diğr gunluk faaliyetlerinizde bedensel

    sağığıı nedeniyle asağıaki sorunları herhangi biriyle karsıastıı mı

    Evet Hayı

    a. i yada is dııuğaslarııa verdiğniz zamanıkımak zorunda

    kalmak?

    (1) (2)

    b. Yapmak istediğnizden daha azııyapabilmek? (bitmeyen proje,

    temizlenmeyen ev…)

    (1) (2)

    c. Yapabildiğniz is turunde yada diğr faaliyetlerinizde kıılanmak? (1) (2)

    d. iiniz yada diğr uğaslarıyapmakta zorlanmak (1) (2)

    5. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde isinizde veya diğr gunluk faaliyetlerinizde duygusal

    problemleriniz nedeniyle (uzuntulu ya da kaygııolmak gibi) asağıaki sorunları herhangi

    biriyle karsıastıı mı

    Evet Hayı

    a. i yada is dııuğaslarııa verdiğniz zamanıkımak zorunda

    kalmak?

    (1) (2)

    b. Yapmak istediğnizden daha azııyapabilmek? (bitmeyen proje,

    temizlenmeyen ev…)

    (1) (2)

    c. i yada diğr uğaslarıher zamanki gibi dikkatlice yapamamak? (1) (2)

    6. Son bir ay (4 hafta) icerisinde bedensel sağığıı veya duygusal problemleriniz, aileniz,

    arkadaslarıı, komsularııla ya da diğr gruplarla olan normal olarak yaptığıı sosyal

    faaliyetlere ne kadar engel oldu?

    Birini isaretleyin:

    (1) Hic

    (2) Biraz

    (3) Orta derecede

    (4) Epeyce

    (5) Cok fazla

    7. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde ne kadar bedensel ağıı oldu?

    Birini isaretleyin:

    (1) Hic

    (2) Cok hafif

    (3) Hafif

    (4) Asııderecede

    (5) Cok asııderecede

    70

    8. Son bir ay (4 hafta), ağınormal isinize (ev dııda ve ev isi) ne kadar engel oldu?

    Birini isaretleyin:

    (1) Hic olmadı(2) Biraz

    (3) Orta derece

    (4) Epeyce

    (5) Cok fazla

    9. Asağıaki sorular gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde kendinizi nası hissettiğnizle ve islerin

    sizin icin nası gittiğyle ilgilidir. Lutfen her soru icin nası hissettiğnize en yakı olan cevabıverin. Gectiğmiz 4 hafta icindeki surenin ne kadarı

    Her

    zaman

    Coğ

    zaman

    Epeyce

    Arada

    sıada

    Cok

    ender

    Hicbir

    zaman

    a. Kendinizi hayat dolu

    hissettiniz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    b. Cok sinirli bir kisi

    oldunuz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    c. Hicbir seyin sizi

    neselendiremeyeceğ kadar

    moraliniz bozuk ve kotu

    hissettiniz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    d. Sakin ve huzurlu

    hissettiniz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    e. Cok enerjiniz oldu? (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    f. Mutsuz ve kederli

    oldunuz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    g. Yıranmı, tukenmis

    hissettiniz mi?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    h. Kendinizi bitkin

    hissettiniz?

    (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    i. Yorgun hissettiniz? (1) (2) (3) (4) (5) (6)

    10. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde, bu surenin ne kadarıda bedensel sağığıı ya da

    duygusal problemleriniz sosyal faaliyetlerinize (arkadas, akraba ziyareti gibi) engel oldu?

    Birini isaretleyin:

    (1) Her zaman

    (2) Coğ zaman

    (3) Bazen

    (4) Cok ender

    (5) Hicbir zaman

    71

    11. Asağıaki sorulardan size en uygun olan doğu veya yanlııseciniz.

    Kesin

    doğu

    Kımen

    doğu

    Emin

    değl

    Kımen

    yanlı

    Kesin

    yanlı

    a. Diğr insanlardan kolay

    hastalanıorum

    (1) (2) (3) (4) (5)

    b. Bildiğm diğr insanlar

    kadar sağılıı

    (1) (2) (3) (4) (5)

    c. Sağığıı kotuye

    gideceğni bekliyorum

    (1) (2) (3) (4) (5)

    d. Sağığı mukemmel (1) (2) (3) (4) (5)

    72

    International Index of Erectile Function ( IIEF –EF ) –Uluslararası erektil fonksiyon indeksi

    Lutfen asağıdaki soruları olabildiğince durust ve acık bir sekilde cevaplayınız.

    Gectiğimiz 4 hafta icinde :

    1. Cinsel aktiviteleriniz sırasında ne sıklıkla peniste sertlesme sağlayabildiniz

    0. Cinsel aktivite olmadı

    1. Hic ya da hemen hic

    2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )

    3. Bazen ( yaklasık yarısında )

    4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )

    5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman

    2. Cinsel uyarılmayla peniste olusan sertlesmelerinizin ne sıklıkla cinsel iliskiyi sağlayacak duzeydeydi

    0. Cinsel aktivite olmadı

    1. Hic ya da hemen hic

    2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )

    3. Bazen ( yaklasık yarısında )

    4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )

    5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman

    3. Cinsel iliski girisimlerinde hazneye giris ( duhul ) ne sıklıkla mumkun oldu

    0. Cinsel aktivite olmadı

    1. Hic ya da hemen hic

    2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )

    3. Bazen ( yaklasık yarısında )

    4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )

    5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman

    4. Cinsel iliskiler sırasında hazneye giristen ( duhul ) sonra penisteki sertlesmeyi ne sıklıkla devam ettirebildiniz

    0. Cinsel aktivite olmadı

    1. Hic ya da hemen hic

    2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )

    3. Bazen ( yaklasık yarısında )

    4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )

    5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman

    5. Cinsel iliskilerini tamamlamak icin sertlesmeyi surdurmekte ne kadar zorlandınız

    0. Cinsel iliskim olmadı

    1. Asırı zorlandım

    2. Cok zorlandım

    3. Zorlandım

    4. Biraz zorlandım

    5. Hic zorlanmadım

    6. Sertlesmeyi sağlama ve devam ettirme konusunda kendinize guveninizi nasıl değerlendiriyorsunuz

    1. Cok az

    2. Az

    3. Orta

    4. Cok

    5. Cok fazla

    73

    YASAMLA iLGiLi ONEMLiLiK SIRALAMASI

    (ONEMLiLiK; 1=EN ONEMLi, 9=EN ONEMSiZ )

    1. GENEL SAĞLIK DURUMU

    2. DIS GORUNUM

    3. ELLERiNi KULLANABiLMEK

    4. BACAKLARINI KULLANABiLMEK

    5. CiNSEL YASAM

    6. MESANVE BARSAK DURUMU

    7. SOSYAL HAYAT

    8. MESLEK

    9. PARA DURUMU

    74

    YARALANMA ONCESi CiNSEL YASAM

    1. CiNSEL iLiSKiDE BULUNDUNUZMU ?

    a) EVET (duzenli) B) EVET (duzensiz) c) HAYIR

    2. CiNSEL iLiSKiDE YASANAN SORUNLARINIZ VARMI ?

    a) CiNSEL iSTEK AZLIĞI

    B) EREKSiYON PROBLEMi

    c) EJAKULASYON OLMAMASI

    d) ERKEN BOSALMA

    e) PARTNERLE iLGiLi PROBLEMLER

    3. ESiNiZi TATMiN ETTiĞiNiZi DUSUNUYORMUYDUNUZ ?

    a) EVET B) HAYIR

    4. DOKTOR TAVSiYESiYLE (CiNSEL AMACLI) iLAC

    KULLANIYORMUYDUNUZ?

    a) EVET B) HAYIR

    5. ALKOL VE UYUSTURUCU KULLANIYORMUYDUNUZ ?

    a) EVET (NE SIKLIKLA, iLiSKiNiZi NASIL ETKiLiYORDU ?)

    B) HAYIR

    6. HiC BASARISIZ iLiSKiNiZ OLDUMU ?

    a) EVET B) HAYIR

    75

    YARALANMA SONRASI CiNSEL YASAM

    1. HASTALIĞINIZ CiNSEL YASAMINIZI ETKiLEDiMi ?

    a) EVET B) HAYIR

    2. BU KONU iLE iLGiLi BiLGi ALMA iHTiYACI HiSSETiNiZMi ?

    a) EVET B) HAYIR

    3. BU KONU iLE iLGiLi KiMLERDEN BiLGi ALDINIZ ?

    a) BiLGi ALMADIM B) AKRABALARDAN c) ARKADASLAR

    d) SAĞLIK PERSONELi e) DiĞER HASTALAR f) DiĞER

    4. BU BiLGiLER FAYDALI OLDU MU ?

    a) EVET B) HAYIR

    5. iLK EREKSiYON NE ZAMAN BASLADI ?

    6. EREKSiYON NE KADAR SURUYOR ?

    7. EREKSiYON YETERLi Mi ?

    a) EVET B) HAYIR

    8. MASTURBASYON YAPTINIZ MI ?

    a) EVET B) HAYIR

    9. PARTNERiNiZLE iLiSKiNiZ OLDUMU ?

    a) SEViSME B) PENETRASYON

    10. TATMiN OLDUNUZ MU ?

    a) EVET B) HAYIR

    11. PARTNERiNiZ TATMiN OLDU MU ?

    a) EVET B) HAYIR

    76

    BECK DEPRESYON OLCEĞi

    Dikkat:

    Asağıda gruplar halinde bazı cumleler yazılıdır. Her gruptaki cumleleri dikkatle okuyunuz. Bu

    gun dahil gecen hafta icinde kendinizi nasıl hissettiğinizi en iyi anlatan cumleyi seciniz.

    Cumlenin yanındaki numarayı daire icine alınız. Bu grupta durumunuzu tanımlayan birden fazla

    cumle varsa her birini daire icine alarak isaretleyiniz. Seciminizi yapmadan her gruptaki

    cumlelerin hepsini dikkatle okuyunuz.

    Kontroller:

    (1)

    (0) Kendimi uzgun hissetmiyorum.

    (1) Kendimi uzgun hissediyorum

    (2) Her zaman icin uzgunum ve kendimi bu duygudan kurtaramıyorum.

    (3) Oylesine uzgun ve mutsuzumki dayanamıyorum.

    (2)

    (0) Gelecekten umutsuz değilim

    (1) Gelecek konusunda umutsuzum.

    (2) Gelecekten beklediğim hicbir sey yok.

    (3) Benim icin gelecek olmadığı gibi bu durum duzelmiyecek.

    (3)

    (0) Kendimi basarısız gormuyorum.

    (1) Herkesten daha fazla basarısızlıklarım oldu sayılır.

    (2) Geriye donup baktığımda, pek cok basarısızlıklarımın olduğunu goruyorum.

    (3) Kendimi bir insan olarak tumuyle basarısız goruyorum.

    (4)

    (0) Her seyden eskisi gibi zevk alabiliyorum.

    (1) Her seyden eskisi gibi zevk alamıyorum.

    (2) Artık hicbir seyden gercek bir zevk alamıyorum.

    (3) Beni doyuran hicbir sey yok. Hersey cok can sıkıcı.

    (5)

    (0) Kendimi suclu hissetmiyorum.

    (1) Arada bir kendimi suclu hissettiğim oluyor.

    (2) Kendimi coğunlukla suclu hissediyorum.

    (3) Kendimi her an icin suclu hissediyorum.

    (6)

    (0) Cezalandırılıyormusum gibi duygular icinde değilim.

    (1) Sanki bazı seyler icin cezalandırılabilirmisim gibi duygular icindeyim.

    (2) Cezalandırılacakmısım gibi duygular yasıyorum.

    (3) Bazı seyler icin cezalandırılıyorum.

    77

    (7)

    (0) Kendimi hayal kırıklığına uğratmadım.

    (1) Kendimi hayal kırıklığına uğrattım.

    (2) Kendimden hic hoslanmıyorum.

    (3) Kendimden nefret ediyorum.

    (8)

    (0) Kendimi diğer insanlardan daha kotu durumda gormuyorum.

    (1) Kendimi zayıflıklarım ve hatalarım icin elestiriyorum.

    (2) Kendimi hatalarım icin her zaman sucluyorum.

    (3) Her kotu olayda kendimi sucluyorum.

    (9)

    (0) Kendimi oldurmek gibi dusuncelerim yok.

    (1) Bazen kendimi oldurmeyi dusunuyorum ama boyle bir seyi yapamam.

    (2) Kendimi oldurmeyi cok isterim.

    (3) Eğer fırsatını bulursan kendimi oldururum.

    (10)

    (0) herkesten daha fazla ağladığımı sanmıyorum.

    (1) Eskisine gore simdilerde daha cok ağlıyorum.

    (2) Simdilerde her an ağlıyorum.

    (3) Eskiden ağlayabilirdim. Simdilerde istesem de ağlayamıyorum.

    (11)

    (0) Eskisine gore daha sinirli veya tedirgin sayılmam.

    (1) Her zamankinden daha fazla tedirginim.

    (2) Coğu zaman sinirli ve tedirginim.

    (3) Simdilerde her an icin tedirgin ve sinirliyim.

    (12)

    (0) Diğer insanlara karsı ilgimi kaybetmedim.

    (1) Eskisine gore insanlara kası daha az ilgiliyim.

    (2) Diğer insanlara karsı ilgimin coğunu kaybettim.

    (3) Diğer insanlara karsı hic ilgim kalmadı.

    (13)

    (0) Eskisi gibi rahat ve kolay kararlar verebiliyorum.

    (1) Eskisine kıyasla simdilerde karar vermeyi daha cok erteliyorum.

    (2) Eskisine gore karar vermekte oldukca gucluk cekiyorum.

    (3) Artık hic karar veremiyorum.

    (14)

    (0) Eskisinden daha kotu bir dis gorunusum olduğunu sanmıyorum.

    (1) Sanki yaslanmıs ve cekiciliğimi kaybetmisim gibi dusunuyor ve uzuluyorum.

    (2) Dıs gorunusumde artık değistirilmesi mumkun olmayan ve beni cirkinlestiren değisiklikler

    olduğunu hissediyorum.

    (3) Cok cirkin olduğumu dusunuyorum.

    78

    (15)

    (0) Eskisi kadar iyi calısabiliyorum.

    (1) Bir ise baslayabilmek icin eskisine gore daha fazla caba harcıyorum.

    (2) Ne is olursa olsun yapabilmek icin kendimi cok zorluyorum.

    (3) Hic calısamıyorum.

    (16)

    (0) Eskisi kadar rahat ve kolay uyuyabiliyorum.

    (1) Simdilerde eskisi kadar kolay ve rahat uyuyamıyorum.

    (2) Eskisine gore 1 veya 2 saat erken uyanıyor ve tekrar uyumakta gucluk cekiyorum.

    (3) Eskisine gore cok erken uyanıyor ve tekrar uyuyamıyorum.

    (17)

    (0) Eskisine gore daha cabuk yorulduğumu sanmıyorum.

    (1) Eskisinden daha cabuk ve kolay yoruluyorum.

    (2) Simdilerde neredeyse her seyden kolay ve cabuk yoruluyorum.

    (3) Artık hicbir sey yapamayacak kadar yoruluyorum.

    (18)

    (0) istahım eskisinden pek farklı değil.

    (1) istahım eskisi kadar iyi değil.

    (2) Simdilerde istahım epeyi kotu.

    (3) Artık hic istahım yok.

    (19)

    (1) Son zamanlarda pek kilo kaybettiğimi sanmıyorum.

    (2) Son zamanlarda istemediğim halde iki bucuk kilodan fazla kaybettim.

    (3) Son zamanlarda bes kilodan fazla kaybettim.

    (4) Son zamanlarda yedi bucuk kilodan fazla kaybettim.

    (20)

    (1) Sağlığım beni fazla endiselendirmiyor.

    (2) Ağrı, sancı, mide bozukluğu gibi rahatsızlıklar beni endiselendiriyor.

    (3) Sağlığım beni endiselendirdiği icin baska seyleri dusunmek zorlasıyor.

    (4) Sağlığım hakkında oyle cok endiselendiriyor ki baska hicbir sey dusunemiyorum.

    (21)

    (1) Son zamanlarda cinsel yasantımda dikkatimi ceken bir sey yok.

    (2) Eskisine gore cinsel konularla daha az ilgileniyorum.

    (3) Simdilerde cinsellikle pek ilgili değilim.

    (4) Cinsel konulara olan eğilimi tamamen kaybettim.


  12. T.C

    Sağlık Bakanlığı

    istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon

    Eğitim ve Arastırma Hastanesi

    1.Klinik

    MEDULLA SPiNALiS YARALANMALI ERKEK HASTALARDA CiNSEL iSLEV BOZUKLUĞUNUN

    DEĞERLENDiRiLMESi;

    YASAM KALiTESi VE PSiKOLOJiK DURUM UZERiNE

    ETKiSi

    DR. MEHMET SALiH BARAN UZMANLIK TEZi

    Tez danısmanı : Doc.Dr. BELGiN ERHAN

    iSTANBUL 2007

    2

    T.C.

    Sağlık Bakanlığı

    istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon

    Eğitim ve Arastırma Hastanesi

    1.Klinik

    MEDULLA SPiNALiS YARALANMALI

    ERKEK HASTALARDA CiNSEL iSLEV BOZUKLUĞUNUN

    DEĞERLENDiRiLMESi;

    YASAM KALiTESi VE PSiKOLOJiK DURUM UZERiNE

    ETKiSi

    Dr. MEHMET SALiH BARAN

    Uzmanlık Tezi

    Tez danısmanı: Doc. Dr. BELGiN ERHAN

    iSTANBUL 2007

    3

    Cağdas sekilde eğitimimi sağlayan ve tez calısmalarımda

    yardımlarını esirgemeyen klinik sefim Doc.Dr Belgin Erhan’a ,

    sef muavinlerim Uzm. Dr. Ayse Nur Bardak ve Uzm. Dr. Berrin

    Gunduz’e, kliniğmiz uzman ve asistan doktorlarıa, eğtimime

    katkıarıdan dolayıhastanemiz 2.klinik sefi Doc. Dr. Nurdan

    Paker’e, desteklerinden dolayıbashekimimiz Doc. Dr. Kadriye

    Ones’e, istatistiklerimde yardıcıolan Uzm.Dr. Metin Erbil’e,

    Dr. Umut Yakut, Dr. Ozcan Seyyah ve

    tum hastane personeline tesekkur ederim.

    4

    iCiNDEKiLER SAYFA

    1. GiRiS VE AMAC………………………………………1

    2. GENEL BiGiER……………………………………2

    3. GEREC VE YONTEM………………………………..35

    4. BULGULAR……………………………………………37

    5. TARTISMA…………………………………………….49

    6. SONUC………………………………………………….55

    7. OZET……………………………………………………57

    8. KAYNAKLAR………………………………………….59

    9. EKLER…………………………………………………. 65

    5

    1.GiRiS VE AMAC

    Medulla spinalis yaralanmaları (MSY) beraberinde getirdiği fiziksel, psikososyal ve

    ekonomik problemlerle hem bireysel hem de toplumsal boyutları olan onemli bir sorundur.

    MSY’e sekonder gelisen komplikasyonlar onemli morbidite ve mortalite nedenidir ve insan

    hayatıda pek cok alanda genis kapsamlı uzun sureli etki olusturur; cinsel yasam da

    bunlardan biridir. MSY sonrasıcinsel yasamda ozsaygı vucut imajı libido, duyu,

    ereksiyon, lubrikasyon, koitus icin pozisyon ve fertilite ile ilgili ciddi sorunlar yasanı

    (1,2).

    Seksualite kisiliğmizin ayrımaz bir parcasıı ve bireyin kendisini disi veya erkek

    seklinde gosteren; fiziksel, emosyonel, entelektuel ve sosyal yanları butunlesmesidir (3).

    Diğr insanlarla karsıılıetkilesimler, eylemler, kisisel hijyen, giyim, konusma, duygu ve

    heyecanlama ifadesi seksualitenin onemli parcalarıı (2). Bu nedenle MSY’li hastanı

    cinsel hayatıı nası etkilendiğnin arastıımasıve yaralanma sonrasıkarsıastılarıcinsel

    sorunları belirlenmesi onem tasıaktadı.

    MSY sonrasıgelisen tum komplikasyonlar gibi cinsel sorunlar da rehabilitasyon tıbıve ekibinin uğasıicerisinde olmalıı.

    Bu calımada, itanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğtim ve Arastıma

    Hastanesi’nde MSY sonrasıerkek hastalarda meydana gelen cinsel islev bozukluklarıı

    değrlendirilmesi, cinsel yasamla ilgili sorunlarııtespiti, bu sorunları yasam kalitesi ve

    psikolojik durum uzerine etkisini arastımayıamacladı.

    6

    2. GENEL BiLGiLER

    MSY yuzyıllardan beri hastayı kısa bir surede olume goturen bir hastalık olarak

    bilinirken, 1930’lardan sonra erken rehabilitasyon yaklasılarıda gelisme nedeniyle

    hastaları yasam suresi uzamıtı. Gunumuzde MSY olan pek cok hastanı sadece hayatta

    kalmasıdeğl, aynızamanda uretken ve toplumsal bir yasam surmesi

    sağanabilmektedir(4).

    Etiyolojik nedenler arasıda en sı karsıasıanlar gorulme sılığıa gore; motorlu

    arac kazaları(%36-48), siddet olayları(%5-29), dusmeler (%17-21), spor ve eğence

    aktiviteleri (%7-16)’dı (4).Ulkemizde 2000 yııda yayılanan epidemiyolojik verilere

    gore; trafik kazaları(%48.8), dusmeler (%36.5), bıaklanma (%3.3), atesli silah

    yaralanması(%1.9) ve suya dalı (%1.2) etyolojik nedenler olarak bildirilmistir (5).

    Amerika Birlesik Devletler’inde travmatik MSY insidansımilyonda 28-51 olarak

    bildirilmistir. Yaralanma esnasıda hastaları yaklası %60’ı30 yas altıdadı. MSY’sıolan hastaları yaklası %60’ıcalıan kisilerdir. Erkekler kadılara gore travmatik

    MSY’den yaklası dort kat daha fazla etkilenmektedir (4).

    MSY gecirmis olan hastayıdeğrlendirmenin en iyi yolu Amerikan Spinal Injury

    Association (ASIA) tarafıdan tanılanan standart norolojik muayenenin yapımasıı(4).

    ASIA bozukluk skalası

    A = Komplet: Sakral segmentlerde (S4-5) hicbir motor veya duysal fonksiyon

    korunmamıtı.

    B = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon yoktur, duysal fonksiyon

    devam eder ve sakral segmentlere kadar uzanı

    C = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon korunmustur ve bu seviyenin

    altıdaki anahtar kasları en az yarııdan fazlasıda kas gucu 3/5’in altıdadı.

    D = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon korunmustur ve bu seviyenin

    altıdaki anahtar kasları en az yarııdan fazlasıkas gucu 3/5 ve ustundedir.

    E = ikomplet: Motor ve duysal fonksiyon normaldı.

    7

    ASIA terimleri

    Motor seviye: Kendisinin uzerindeki anahtar kasların normal olarak (5/5)

    derecelendirildiği, en azından 3/5 değerindeki en kaudal anahtar kasın ait olduğu seviyedir.

    Duysal seviye: Vucudun her iki tarafında iğne ve hafif dokunma duyusunun normal olduğu

    en kaudal seviyedir.

    Norolojik seviye: Motor ve duysal fonksiyonların normal olduğu en kaudal seviyedir.

    inkomplet Spinal Kord Yaralanması Sendromları

    Santral Kord Sendromu: Servikal yaralanma sonucu olusur. Sakral duyu

    korunmasıyla birlikte, ust ekstremitelerde motor zayıflık alt ekstremiteden daha fazladır.

    inkomplet MSY sendromları arasında en sık gorulendir. Mesane disfonksiyonu ve lezyon

    seviyesi altında değisken duyu kaybı olabilir (4,6).

    Brown-Sequard Sendromu: Spinal kordun lateral yarısı yaralanmıstır. ipsilateral

    tarafta motor ve proprioseptif, kontrlateral tarafta iğne ve ısı duyusunda bozukluk olusur.

    Brown-Sequard Sendromu sıklıkla trafik kazaları ya da penetran yaralanmalar sonucu

    olusur (4,6).

    Anterior Kord Sendromu: Spinal kordun anterior bolumunun, anterior spinal arterin

    ya da her ikisinin hasarı sonucu olusur. Lezyon, spinal kordun on 2/3’unu etkiler. Arka

    kolonlar korunmustur. Propriosepsiyon etkilenmez, ancak değsik derecelerde motor ve

    duysal bozukluklar olusur. Bu sendrom sılıla burst frakturu sonucudur (4,6).

    Konus Medullaris Sendromu: Anatomik olarak lomber segmentler T12 vertebral

    korpusun karsısındayken, sakral kord segmentleri L1 vertebra korpusu karsısındadır ve

    kord L1-L2 disk aralığında sonlanır. T11-T12 ve T12-L1 vertebra bolgesi torasik

    vertabralara gore daha hareketli oldukları icin, bu bolgedeki yaralanmalar ve konus

    medullaris lezyonları sıktır. Baslangıcta mesane, barsak ve alt ekstremitelerde flask

    paraliziyi kronik evrede bir miktar kas atrofisi ve spastisite veya ekstansor plantar yanıtlarla

    birlikte refleks hiperaktivite izler. Duysal bulgular değiskendir (4).

    Kauda Ekina Sendromu: L1-2 aralığı veya daha altındaki yaralanmalarda Kauda

    ekina kokleri etkilenir. inkomplet olgularda duyu korunurken motor korunma olmayabilir.

    Alt ekstremitlerde flask paralizi ile birlikte arefleks mesane ve barsak gorulur. Kauda ekina

    yaralanmalarında prognoz daha iyidir (4,7).

    8

    Posterior Kord Sendromu: Nadir gorulen bir sendromdur. Spinotalamik traktus

    korunurken, spinal kordun arka yarısındaki lezyona bağlı olarak motor fonksiyon ve

    propriosepsiyon kaybı vardır. Ambulasyon yonunden prognozu kotudur (4).

    Medulla Spinalis Yaralanmalarında Gorulen Komplikasyonlar

    Kardiovaskuler komplikasyonlar: Medulla spinalis yaralanmalı hastalarda

    mortalitenin en onemli sebeplerindendir. MSY’li hastalarda obesite, aterojenik lipid profili

    ve bozulmus glukoz metabolizmasıkardiovaskuler komplikasyon prevelansııartıı(6).

    Pulmoner komplikasyonlar: Pulmoner komplikasyonlar, MSY sonrası ilk yılda

    mortalitenin onemli sebeplerindendir. inspiratuvar ve ekspiratuvar kas guplarının

    yetersizliği ve paradoksal goğus duvarı hareketinin sonucu olarak atelektazi, pnomoni ve

    ventilatore bağlı solunum yetmezliği gelisebilir. Sempatik innervasyonda kesilme ve

    parasempatik stimulasyonda artma ve bunun sonucunda bronsial tonusun artması ve

    vaskuler konjesyon meydana gelir.

    Otonomik Disrefleksi: Yaralanma seviyesi T6 vertebra uzerinde olan hastalarda

    spinal sok donemi bittikten sonra kontrol edilemeyen sempatik hiperrefleksi ile birlikte

    otonomik disrefleksi gorulebilir. Klinikte kan basıncında ani yukselme, bradikardi, bas

    ağrısı, lezyon seviyesinde kızarma hissi ve terleme gorulur. Tetraplejiklerde gorulme oranı

    % 83’tur(4). Genellikle yaralanmadan birkac ay sonra ortaya cıar ve uc yı icinde geriler.

    Otonomik disrefleksi yaralanma seviyesinin altıdaki zararlıuyaranlardan kaynaklanı. En

    sı neden asııdistansiyon veya enfeksiyon nedeniyle mesanedir (6,7).

    immobilizasyon Hiperkalsemisi: Akut immobilizasyondan sonra kalsiuri iki hafta

    icinde artar, yaralanma sonrası 1-6 ay arasında da maksimuma ulasır. MSY sonrasında

    kemik rezorpsiyonun artmasıyla ve bobreklerde kalsiyumun bozulmus atılımına bağlı

    olarak hiperkalsemi olusabilir (6).

    Heterotopik Ossifikasyon(HO): HO bir eklemi saran yumusak doku icinde lamellar

    kemik olusumudur. insidansı %13 ile %57 arasında değisir. Genellikle yaralanmadan

    sonraki ilk 1-4 ay icerisinde olusur. En sık kalca, diz, omuz ve dirsekler etkilenir (6,7).

    Tromboembolik Bozukluklar: Derin ven trombozu ve pulmoner emboliyi de iceren

    tromboembolik bozukluklar MSY sonrası sık gorulen medikal komplikasyondur. Morbidite

    ve mortalitenin onemli nedenidir. Akut MSY sonrası insidansı %47-100 arasında

    bildirilmektedir. Kronik donemde ise insidansı azalır ve %9,5’e duser(6,7).

    9

    Bası Yaraları: MSY’li hastalarda en sı ve ciddi komplikasyonlardan biridir.

    Hastaları %50-80’inde yaralanma sonrasıherhangi bir zamanda basıyarasıgelisir. ASIA

    evresi A, B ya da C olan paraplejik hastalarda yeniden hastaneye yatmanı en sı

    nedenlerinden biridir (6,8).

    Gastrointestinal Komplikasyonlar: Yaralanma sonrası ilk yılda olumlerin %4,8’ ini

    olusturur. ik yıdan sonra tum olumlerin %5,4 kadarıgastrointestinal komplikasyonlara

    bağıı. Bu donemde ileus, fekal impakt, ust gastrointestinal kanama riski artar. Otonomik

    dengesizlik, travmatik organ yaralanması hılıkilo kaybı hiperkalsemi, yatar pozisyonda

    olmak, inaktivite ve narkotik ilac kullanııgibi faktorler bağıolarak hastalarda

    gastrointestinal komplikasyon riski yuksektir (4).

    Spastisite: Spastisite, MSY’li hastalarda yaygı bir komplikasyondur. isidans

    yaklası %70 civarıdadı. Spastisite fonksiyonu duzeltmeye katkıa bulunmakla birlikte

    kontraktur, ağı bozulmus fonksiyon ve azalmı yasam kalitesi gibi cesitli

    komplikasyonlara yol acabilir (6).

    Norojenik Mesane: Norojenik mesaneye bağlı uriner sistem enfeksiyonu, mesane

    tası, vezikouretral reflu, hidronefroz ve mesane kanseri gibi komplikasyonlar

    gelisebilmektedir (4).

    Spinal Deformiteler: Gec komplikasyondur. Yaralanma sırasında hastanın yası,

    lezyon seviyesi, lezyonun komplet-inkomplet olması deformite gelisimini etkiler. Cocukluk

    yas grubunda, yuksek lezyon seviyelerinde ve komplet lezyonlarda deformiteye eğilim

    daha fazladır.

    Ağrı: MSY olan hastalarda ağrı prevelansı %94’lere ulasabilmektedir. Hastalar

    gunluk yasam aktivitelerinde ağıa bağısorunlar yasarlar (4).

    Psikolojik sorunlar, uyum sureci ve yasam kalitesi : MSY geciren kisi pek cok

    dramatik fiziksel, psikolojik ve sosyal problemlerle karsılasır.

    Seksuel Sorunlar: MSY sonrası cinsel fonksiyon onemli derecede etkilenir.

    Ereksiyon, ejakulasyon ve fertilite bozukluklarına neden olur (4). Seksuel problemlerin

    rehabilitasyon programlarında yer alması nispeten yenidir. Bu konu son 20-30 yıldır

    rehabilitasyon programın bir parcası olarak algılanıp hastalara yonelik calısmalar

    10

    yapılmaktadır. Ancak yine de az sayıda rehabilitasyon programı MSY hastalara yonelik

    rutin kapsamlı seksuel danısmanlık hizmeti vermektedir. Rehabilitasyon profesyonellerinin

    bu konuya soğuk bakmalarının sebeplerini soyle ozetleyebiliriz: Rehabilitasyon

    profesyonelleri bu konuda bir eğitim almamıslardır; seksualite gerginlik yaratıcı,

    konusulması zor bir konudur. Toplumda bu konuda bireylerin uzerine sert baskılar

    olusturan tabu ve onyargılar vardır (9).

    Ozurlu ya da hasta insanların da sağlıklı insanlar gibi cinsel hakları, istekleri ve

    sorumlulukları olmalıdır. Herkesin cinsellikle ilgili doğru bilgileri edinmesi bunları kendi

    durumunda maksimum duzeyde uygulamaya koyması en doğal hakkıdır (9).

    Hic kimse seksualiteden zevk alamayacak kadar sakat değildir. Sakatlar da insandır

    ve insanlar aseksuel değildir. Bu anlamda cinsel sağlık ve eğitim, MSY rehabilitasyon

    programının ayrılmaz bir parcası olmalıdır. Boyle bir eğitim hasta ve ailesi icin onemi

    buyuktur. Cinsellik ulkemizde tabu olarak gorulduğu icin hastalar hem toplumda varolan

    tabu (genel baskı ve onyargı) hem de sakatlıklarından dolayı onları aseksuel kabul eden

    toplumun onyargılarından yaralanırlar. Seksuel konuların sağlık profesyonelleri tarafından

    gozardı edilmesi sakat kisilerin duydukları ve yasadıkları tecrit edilme ve caresizlik

    duygularını daha da derinlestirir (9).

    iNSAN SEKSUALiTESiNiN FiZYOLOJiSi

    1960’lıyılarda Masters ve Johnson insan seksuel cevabııheyecan, plato, orgazm ve

    gevseme olarak 4 safhaya ayımıtı. Bu safhaları her biri laboratuar arastıımalarıda

    gozlenmistir. Bu safhalar hem erkeklerde hem de kadılarda gorulur. Ancak bu safhalar

    arasıa konulan sıılar kisiden kisiye veya durumdan duruma da değsebilir (10).

    Heyecan – uyarılma safhası: Bu devre hem erkek hem de kadında ya dokunma ya

    da erotik hayal seklindeki seksuel stimulasyona cevap olarak olusur. Bu devre baslıca S2-3

    ve S4 boyunca kauda ekina yoluyla parasempatik sinir sistemi tarafından idare edilir.

    Erkeklerde heyecan safhası erektil dokunun vazokonjesyonu sonucu olusan penil

    ereksiyon olarak tanımlanabilir. Skrotum kasılır ve testisler vucuda yaklasır.

    Kadınlarda heyecan safhası vaginal lubrikasyon olarak ortaya cıkar. Vaginanın ic 2/3

    kısmı genisler, uterus cismi, serviks ve labia majoru eleve olur. Ayrıca klitoris kalınlasır.

    Meme ucları sertlesir (11).

    11

    Penil ereksiyon norolojik olarak sağlam bireylerde; vaskuler, endokrin faktorlerle,

    santral ve periferik sinir sistemini ilgilendiren kompleks bir olaydır. Ereksiyonun

    olusabilmesi icin internal pudental arterlerden ayrılan penil arterler yoluyla yeterli arteryel

    kan akımının sağlanması gerekir (12).

    Plato safhası: Bu devre orgazmı tetiklemek icin gerekli esik değerlerden once gelen

    seksuel heyecanların yuksek seviyeleriyle karakterizedir. Erkekte vazokonjesyon devam

    eder, penis daha da irilesir ve rengi koyulasır, testisler yukselir ve one doğru doner,

    perineye dayanır (13,20).

    Kadında vaginanın genislemesi klitoris ve meme uclarının buyumesi devam eder.

    Seks kızarması karın, memeler ve goğus duvarına yayılabilir (13,20).

    Bu devrenin ekstragenital ozellikleri hem erkek hem de kadında tasikardi, tasipne,

    kan basıncı yukselmesi ve miyotonidir.

    Orgazm safhası: Masters ve Johnson orgazmik uyarı esiğine gelindiğinde, orgazmın

    noral bir refleks ark ile birlikte baslatıldığını ileri surmektedir. Bu devre her cinste de

    sempatik sinir sistemin kontrolu altındadır. Erkek ilk once ejakulasyonun kacınılmaz

    olduğu hissini alır. Orgazm pelvis tabanının cizgili kaslarının, prostat bezinin ve penis

    ekseninin ritmik kontraksiyonu olarak hissedilir. Orgazm ile birlikte ejakulasyon da gorulur

    (10,19).

    Ejakulasyonun norofizyolojisi primer olarak emisyon, mesane boynunun kapanması

    ve antegrad ejakulasyonu icerir. Emisyon, icinde semenin bulunduğu sıvıların aktif olarak

    atılmasıdır. Emisyon sempatik yolla sağlanır ve mesane boynunun kapanması ile es

    zamanlı olur. Emisyon sırasında seminal sıvı ejakulator kanallardan prostatik uretraya

    dokulur ve semenin retrograd akısını onlemek icin mesane boynu sıkıca kapanır. internal

    uretra icindeki meninin basıncı pudental sinir ile S2-4 merkezlere impuls gonderir. Bu

    merkezlerden cıkan uyarılar pelvis taban kasları, bulbokavernoz, iskiokavernoz kaslar ve ic

    organlarda ritmik kasılmalara neden olur. Bunun sonucunda meni fıskırır tarzda dısarı

    atılır. Bu olaya ejakulasyon denir (19,21).

    Emisyonun tam zamanında olması ve koordinasyonu, mesane boynunun kapanması

    ile antegrad ejakulasyon olusması, T12 seviyesinde olduğuna inanılan ejakulator refleks

    merkez tarafından kontrol edilir (19).

    12

    Kadınlarda orgazm ritmik kontraksiyonlar seklinde hissedilir. Kadınlarda uterusun,

    Fallop tuplerinin ve parauretral bezlerin duz kaslarının kontraksiyonu erkekteki emisyonun

    karsılığıdır. Vaginal sfinkter kaslarının ve pelvis tabanı kaslarının ritmik kontraksiyonu ise

    ejakulasyonun karsılığıdır (19).

    Gevseme safhası : Erkek ejakulasyondan hemen sonra refrakter periyoda girer. Bu

    periyodun suresi kisiden kisiye değisir ve yasla birlikte artar. Ereksiyon olsa bile baska bir

    ejakulasyon zor olur. Kadınlarda boyle bir refrakter periyod yoktur ve pespese bircok kez

    orgazmı yasama kabiliyetindedir. Bu safhada vazokonjesyon ve diğer safhalarda gorulen

    tum değisiklikler normale doner (10,20).

    Anatomi: Anatomik olarak penis elastik yapıda ve birbiri ile inkomplet bir septum

    aracılığıyla iliskili olan iki kavernoz cisimden olusur. Kavernoz cisimler belli bir oranda

    uzama ve genisleme ozelliğine sahip tunica albuginea ile cevrilidir. Uretrayı cevreleyen

    spongioz cisim tunica albuginea’nı dııda kalı. Kavernoz cisimlerin ici duz adale ve

    konnektif doku ile cevrili sinuzoidlerle doludur. Sinuzoidler arasıda bağantıar vardı ve

    boylece tum kavernoz cisim tek fonksiyonel bir yapıhalindedir.

    Penis internal iliak arterlerden kaynağııalan pudental arterler ve onun dalıolan penil

    arterlerle kanlanı. Penil arterin uc dalıdan biri olan kavernoz arter ereksiyonda ası rol

    oynayan arterdir. Venoz sistem; Sinuslerden baslayan venuller tunica albuginea altıda

    pleksus olusturur ve subtunikal venler tunikayıoblik olarak gecerek emissery venler

    aracıığıile derin dorsal vene ve daha sonra periprostatik pleksusa dokulurler.

    Ereksiyon mekanizmasısoyle tariflenebilir; Penis flask halde iken kavernoz cisim

    icinde sinusler kontraktedir, venoz sistem tam acıtı. Ereksiyon sıasıda arteryel

    genisleme olusur, gevsemis sinusler icine kan dolar ve tam genisleyen sinusler ile tunika

    arasıda venuller sııı, venoz donus azalı. Dolayııla ereksiyon mekanizmasısu uc olay

    ile ozetlenebilir :

    1. Arteryel genisleme

    2. Kavernozel genisleme

    3. Venoz sııma

    13

    Noroanatomi ve norofizyoloji: Penis otonomik (sempatik ve parasempatik) ve

    somatik (duysal – motor) sinirler ile innerve edilir. Spinal kord ve periferik ganglionlardaki

    noronlardan cıkan sempatik ve parasempatik sinirler birleserek kavernoz siniri olusturur ve

    penis bu sinir ile uyarılır. Somatik sinirler genelde penisin duyusu ve bulbokavernoz ve

    iskiokavernoz adalelerin kasılmasından sorumludur.

    OTONOM SiNiR SiSTEMi

    Parasempatik Sistem: Parasempatik sinirler sakral spinal kordun 2.ve 4.’uncu

    segmentlerinden (S2-4) kaynaklanı. Parasempatik sistem hipogastrik pleksustan gelen

    sempatik sinirlerle pelvik pleksusta birlesirler. Pelvik pleksustan cıan kavernoz sinir

    penisi innerve eder. Parasempatik sinirler penil ereksiyon ve kavernoz arterin

    vazodilatasyonundan sorumlu olup, penise gelen eksitator inputu sağar. Parasempatik

    preganglionik input S2-4’uncu sakral segmentlerden kaynaklanı. Bu pregangliyonik

    noronlar intermediolateral hucre kolonunda bulunur ve afferent sensoriyal bilgileri mesane

    ve genital deri gibi hem viseral hem de somatik yapıardan alı. Sakral spinal korddaki

    preganglionik noronlar norotransmitter olarak asetilkolin salgıarlar. Asetikolin pelvik

    pleksustaki ganglion hucrelerini uyarı. Ayrıa bu sistem icinde Nitrik Oksit ( NO ) uretilir.

    NO’in ereksiyon icin onemli bir norotransmitter olduğna inanıı. Pelvik pleksus ve

    kavernoz sinir icindeki ganglion hucreler de Nitrik Oksit Sentaz, Asetilkolin ve Peptid

    (Vi: vazoaktif intestinal polipeptid) transmitter icerir.

    Refleks ereksiyon icin afferent yol penisin stimulasyonudur. Dorsal penil sinirin

    uyarımasıile sakral korda impulsları tasımasıpudental sinir ile olur. Efferent yol pelvik

    sinirin sakral parasempatik eksitasyonunu icerir. Pelvik sinirin uyarımasıkavernozal

    sinirin stimulasyonu izler ve neticede kavernozal sisme olusur.

    Sempatik sistem: Penil ereksiyon veya detumesens icin aracılık etme yeteneğine

    sahiptir. Korpus kavernozum sempatik inputu T11-L2 spinal segmentlerin intermediolateral

    hucre kolonundaki preganglionik noronlardan kaynaklanır. Bu noronların dendritleri

    supraspinal input alan bolgelere uzanır (13).

    Spinal korddaki torakolomber preganglionik de Asetilkolin ve cesitli peptidleri icerir.

    Bu noronlar Aorta boyunca lomber splankniklere projekte olur ve hipogastrik siniri besler.

    Pelvik pleksustaki ve sempatik zincir gangliyonlarındaki sempatik yollarda sinaptik gecis

    14

    asetikolin ile olur. Bu bolgedeki postganglionik sempatik noronlar norepinefrin (NE) ve

    noropeptid –Y (NPY) ihtiva ederler. Bu norotransmitterlerin ikisi de kavernoz duz kas

    kontraksiyonu veya vazokonstruksiyon yapma kapasitesindedir. Norofarmakolojik veriler

    NE ve NPY salgılanmasının detumesens veya erektil fonksiyon inhibisyonuna sebep

    olduğunu ortaya koymustur. Sinir stimulasyonu ve lezyon olusturma deneyleri de bazı

    sempatik yolların penil ereksiyonları acığa cıkarabileceğini gosteriyor. Bu eksitator

    vazodilatator sempatik devreler NO, VIP veya asetikolin gibi maddelerin kombinasyonuna

    bağlı olabilir (13,14).

    SOMATiK SiNiR SiSTEMi

    Duysal yollar: Penis cildi, glans, uretra ve korpus kavernozumlardaki duysal

    reseptorlerden baslayan sinir lifleri penis dorsal sinirini olusturup internal pudental sinir

    haline gelir. Bu sinir medulla spinalisin S2-4 segmentleri arasında dorsal koklere ulasır.

    Motor yollar: Penisin somatomotor merkezi Onuf cekirdeğidir. Bu sinirler sakral

    sinirler icinden pudental sinire ulasır, bulbokavernoz ve iskiokavernoz kasları innerve eder.

    iskiokavernoz kaslarının kasılması rijid ereksiyon olusumunu sağlar.

    Spinal ve supraspinal yollar

    Spinal yollar: Dıs genital yolların taktil uyarısı, normal erkeklerde ve suprasakral

    lezyonu olan MSY’lerde ereksiyon meydana getirir. Sakral lezyon varsa taktil stimulasyon

    ile ereksiyon olusturulamaz. Spinal ereksiyon merkezlerinin sakral kordun

    intermediolateral kolonunda yeraldığıgosterilmistir.

    Supraspinal yollar: Hayvan calısmaları seksuel uyarı ve penil ereksiyon

    merkezlerinin medial preoptik alan (MPOA) olduğunu gostermistir (15). Akson

    calısmalarında hipotalamik cekirdekten lumbosakral otonom ereksiyon merkezlerine direkt

    bağlantılar olduğu tespit edilmistir ( 16 ) (sekil 1).

    15

    Gorsel

    Bilissel

    Koku isitsel

    T10-L2

    S2-S4

    SEMPATiK

    SOMATiK

    Hipogastrik sinir

    Vertebral

    sempatik zincir

    Lumbar splanknik

    sinirler

    Prevertebral ganglion

    Coliak pleksus

    Superior hipogastrik

    pleksus

    Hipogastrik ve pelvik

    splanknik sinirler

    Pelvik pleksus

    PARASEMPATiK

    Siyatik sinir

    Pudental sinir

    Kavernozal sinirler

    Penisin dorsal

    siniri

    Penil tumesensenin korpus

    kavernozasına girisin

    primer kontrolu

    Seminal emisyonun otonomik

    kontrolu, penil detumesense

    ve flask tonus

    Sekil-1: Penisin innervasyonu

    Taktil stimulasyon

    16

    Norofizyoloji: Ereksiyon fizyolojisinde temel olarak kavernozal vaskuler direncte

    azalma, buna bağlı olarak arteryel kan akımında artma olduğu kabul edilmektedir.

    Normalde sempatik sistemin hakimiyetinden dolayı flask donemde penil arteriollerin ve

    sinuzoidlerin duz kasları kontraktedir. Flask donemde korpus kavernozumlara sadece

    metabolik faaliyetlere yetecek kadar kan gider.

    Fizyolojik yonu ele alındığında klinik olarak uc tip ereksiyon goruluyor. Bunlar ;

    refleksojenik, psikojenik ve nokturnal ereksiyon

    Refleksojenik ereksiyon, genital organların taktil stimulasyonu ile olusur. Erotik

    stimulasyon ve dusuncelerden bağımsızdır. Spinal kord S2-4 segmentinden orjin alan

    pelvik parasempatik sinirlerin aracılık ettiği noral uyarılarla olusur. impulslar spinal

    ereksiyon merkezine (S2-4,T10-L2) ulasınca bir kısım duysal algılama icin ust sistemlere

    ulasırken bir kısmı da otonomik cekirdeği uyararak buradan kavernoz sinirler yoluyla

    peniste ereksiyon meydana getirir. Bu tip ereksiyon ust spinal kord yaralanmalarında

    korunmustur. Surekli taktil stimulasyon olmadan refleksojenik ereksiyonların devamını

    sağlamak zordur (9,17).

    Sakral parasempatik stimulasyonun vaginanın refleks lubrikasyonundan sorumlu

    olduğu ve torakolomber sempatik stimulasyonun da psikojenik lubrikasyonundan sorumlu

    olduğu dusunulur (9,17).

    Psikojenik ereksiyonlar, sempatik sinir sistemi tarafından kontrol edilir. Hipotalamus

    ve limbik sistem tarafından iletilen serebral impulslardan orjin alır. Duysal-gorsel ve

    fanteziler sonucunda olusan santral impulslar korteksten baslayıp torakolomber sempatik ve

    sakral parasempatik sisteme ve buradan penise tasınır ve penil ereksiyona neden olur.

    Komplet sakral kord lezyonu olanların pek azında bu tip ereksiyon korunmustur (17,18).

    Nokturnal ereksiyon, genellikle uykunun rapid-eye-movement (REM) fazında olusur.

    Mekanizması henuz bilinmemektedir. Normal erkeklerde gece boyunca siklik bir ritimle

    olusur. Organik ve psikojenik kaynaklı erektil disfonksiyon ayırımında kullanılabilir.

    Hormonal fizyoloji: Normal seksuel fonksiyon icin hipotalamus, hipofiz ve gonodal

    aksın normal islemesi gerekir. Leyding hucrelerinden salgılanan testesteron normal seksuel

    ilgi ve aktivasyon icin gerekli olduğu kadar, sekonder seks karakterleri, kas, kemik ve

    somatik dokuların gelisim icin de gereklidir (19). Penil ereksiyon testesterona bağlıdır.

    17

    Hipogonadizmli hastalarda nokturnal ereksiyonlar ortadan kalkar ve libido azalır. Ancak

    erotik filmler veya taktil stimulasyonlarla olusan ereksiyonlar korunur. Rutin

    uygulanmamasına rağmen nokturnal penil tumesens testi psikojenik ve organik erektil

    disfonksiyon sebeplerini ayırtetmede yardımcıdır. Testesteron noronal morfolojiye,

    norotransmisyona, transmitter sentezine ve salınımına etki eder. Testesteron ayrıca penisi

    besleyen sinirlerin NO uretimini de etkiler(13). Ozetle norolojik incelemelerdeki

    ilerlemelerle penil ereksiyonu yoneten ve seksuel davranısın diğer yonlerini koordine eden

    ağlar net olarak acıklanmıstır. Noral ağlar, beyin ve spinal korda otonomik ve noronların

    konverjans ve entegrasyonuna dayanır. Bu santral yollar genis capta eksitator ve inhibitor

    norotransmitterler icerir. Parasempatik ve sempatik sistem ereksiyonu sağlamak icin

    sinerjik olarak calısır. Ereksiyonun uyarım ve inhibisyonunun supraspinal mekanizması

    karısıktır.

    MSY’li ERKEKLERDE SEKSUEL FONKSiONLAR

    MSY, cinsel fonksiyonu onemli olcude etkiler; ereksiyon, ejakulasyon, orgazm ve

    fertilite bozukluklarına neden olur. Spinal kordun doğal seviyelerine gore (servikal, torakal,

    lomber) yapılan sınıflamanın beklenen rezidu cinsel kapasite ile uyumlu olmadığı

    bilinmektedir. Cinsel fonksiyonlar ureme sisteminin innervasyonu ile iliskili olduğundan,

    norolojik duzeyin cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alınarak yapılacak

    sınıflandırmanın reziduel cinsel kapasite tahmininde daha onemli olabileceği dusunulebilir

    (22). Cinsel fonksiyondan sorumlu spinal kord merkezlerinin yerlesimine gore T10 ve

    uzeri, T11-L2 arası (sempatik merkez), konus-kauda (sakral merkez-parasempatik) olmak

    uzere 3 grup altında incelemek gerekir.

    T10 ve uzeri: Sadece optimal stimulasyonun etkili olduğu komplet lezyonlarda

    genital organların lokal stimulasyonuna cevap alınabilir. Fakat psikojenik refleks cevabı

    alınamaz. inkomplet ust motor noron yaralanmalı erkeklerde refleks ereksiyonun sağlam

    kalacağı ve psikojenik ereksiyonun norolojik hasarın nerede olduğu ile iliskili olarak

    mumkun olabileceği beklenir (23). Ayrıca psikojenik ereksiyonun olup olmaması spinal

    kordun lateral kolonunun butunluğune bağlı olabilir (24).

    18

    T11-L2 arası: Bu hastalarda hem genital stimulasyon ile hemde psikojenik

    stimulasyon ile ereksiyon beklenir. Bu gruptaki erkeklerin %100’u belli tipte nonspesifik

    bir ereksiyonu basarabilirler (25).

    Konus-kauda (Sakral yol lezyonu ): Bunlar konus terminalis ve kauda ekina olmak

    uzere ikiye ayrılırlar. Bu ayrımın mantığı konus terminalis harabiyetinin sakral segmentlere

    sınırlı kalabileceği ve bu yuzden torakolomber yolun korunabileceği, buna karsılık kauda

    ekina lezyonlarının hemen bitisiğindeki sakral segmentler haricinde lomber iletimi de

    bozabileceğidir. Bu nedenle ilk grupta psikojenik ereksiyonun korunması ikinci gruba gore

    daha sıktır.

    Sakral spinal segmentleri etkileyen komplet alt motor noron (AMN) hasarlı

    hastalarda psikojenik ereksiyonun baslama kabiliyeti; sempatik genital veri girisi ve

    torakolomber spinal kord kısmının butunluğu temelinde korunacaktır. Bors ve Comarr

    sakral segmentleri etkileyen alt motor noron hasarlı hastaların %26’sıda psikojenik

    ereksiyonu basardılarııbildirmislerdir. Ancak bu hastaları hicbirisi refleks ereksiyonu

    basaramamıtı (26).

    ikomplet AMN hasarlıhastalara bakıdığıda psikojenik ereksiyonlarıbasarma oranıteorik olarak torakolomber kordun butunluğ temelinde olmalıı. Refleks ereksiyon

    basarma oranıise değsik derecelerde azalmı olacaktı. Bu hastaları %67 ile %95

    arasıda bir tip ereksiyonun var olacağııbildirilmektedir (27). Lezyonun seviyesine ve

    komplet olup olmamasıa bağıolarak değsmekle beraber hastaları coğ bir yı icinde

    ereksiyonun bir cesidini gerceklestirir. Spinal sok doneminde ereksiyon gorulmez. Bu

    donemde seksuel fonksiyonun gelecekteki durumunu tahmin etmek mumkun değldir

    (3,17).

    Lezyon seviyesi yukseldikce ereksiyon gerceklestirme ve surdurme sansıartar. S2-S4

    komplet lezyonlarda ereksiyon genellikle kaybolur. Ancak sempatik yol sağam kalmısa

    psikojenik ereksiyon gorulebilir (3).

    19

    EJAKULASYON VE FERTiLiTE BOZUKLUKLARI

    Ejakulasyon, semenin emisyonu, antegrad ejakulasyon ve mesane boynunun

    kapanmasını iceren bir surectir. MSY’li hastalarda ejakulasyon ereksiyonla

    karsıastııamayacak derecede bozulmustur. Komplet ust motor noron (UMN) lezyonlu

    hastaları sadece %1’inde ejakulasyon olur. Komplet AMN lezyonlu hastaları %18’inde,

    ikomplet UMN lezyonlu hastaları %32’ inde, inkomplet AMN lezyonlu hastaları %70’

    inde ejakulasyon olduğ rapor edilmektedir (26,28).

    L2 segmentin altıda lezyonu olan hastalarda zaman zaman ereksiyon olmadan da

    ejakulasyon gorulebilir. Ejakulasyonun olabilmesi icin T11-L2 ile S2-4 arasısağam

    olmalıı. Eğr lezyon inkomplet ise psikojenik ereksiyon ile birlikte ejakulasyon olmussa

    bu hastalarda normal orgazma benzer duyguları da gozlenmesi mumkun olabilmektedir

    (20).

    Ejakulasyon sıasıda mesane internal sfinkteri yetmezliğnden dolayıya mesane

    icine bosalı veya penisin ucundan damlama seklinde olur (28,29). MSY’li hastalarda

    fertilitenin bozulduğ gosterilmistir. ifertilitenin bir sebebi de MSY’li coğ erkeğn

    antegrad ejakulasyonu basarmadaki yetersizliğdir. Ayrıa, sperm sayııı ve

    hareketliliğnin azalmasıda soz konusudur. MSY’li erkeklerde infertilitenin diğr olasısebepleri; tekrarlayan uriner enfeksiyon, prostat sıııı bosalamaması uzun sureli

    tekerlekli sandalyede oturma, testislerde termoregulasyon bozukluğ, devamlıilac

    kullanıı retrograd ejakulasyon sonucu spermin idrar ile teması mesane bosaltı sekli,

    spermlere karsıotoantikorlar ve anormal testikuler histoloji gibi pek cok nedenin

    infertiliteden sorumlu olduğ dusunulmektedir (29).

    Daha once semen kalitesinin skrotal ııbozukluklları etkilediğ dusunulurdu.

    Spermatogenis icin testis ıııvucut ıııdan 2- 2,5 derece dusuk olmalıı. Ancak skrotal

    ııMSY’li hastalarda tekerlekli sandalyeye oturmaları adduktor spastisite ve kremaster

    kasıda gevseme olmamasınedeniyle soz konusu ııfarkı0,9 derece olarak saptanmıtı

    (30). Ancak bu teori yakı zamanlarda reddedilmistir (31).

    MSY’li erkek hastalarda zayı sperm hareketliliğ seminal seminal plasmadaki

    bozukluğ bağıolduğ dusunulmektedir. Yapıan bir calımada MSY’li erkeklerde seminal

    plazmanı normal erkeklerin sperm hareketliliğni inhibe ettiğ ve normal erkeklerin

    seminal plazması, MSY olan erkeklerin sperm motilitesini artıdığıgosterilmistir (32).

    20

    MSY’de orgazm bozukluğ: MSY’li erkeklerde orgazmı olustuğ yapıan

    calımalarda bildirilmistir. Bu calımalar MSY’li erkeklerde %42 ile %47 arasıda

    orgazmıbasarma kabiliyetinde olduklarııortaya cıarmıtı (9) .

    Yuksek seviyeli komplet UMN lezyonlu hastalarda (T11 uzerinde) orgazm daha da az

    gorulur. MSY’li erkeklerde orgazm zevk alıan yoğn bir heyecan veya ortaya cııııuzun sureli bir gevsemenin takip ettiğ ani spastisite olarak tarif edilir. Orgazm sıasıda

    ekstragenital tepkiler bas ağıı sıaklı duyusu, fiziki zevk ve seksuel heyecanıkapsar.

    Ayrıa orgazm lezyonun duyu seviyesinin ustundeki sağam olan erotik bolgelerde (boyun,

    meme ucu, kulak memesi) hos bir duygu olarak hissedilir. ikomplet UMN lezyonlu

    hastalarda ağıverici bir his, AMN lezyonlu hastalarda pelvis ve uyluk bolgesinde hos

    hisler olarak tarif edilir.

    Penise ve klitorise uygulanan soğk stimulusun normal olarak değrlendirilmesi ve

    soğk stimuluslarla eksternal anal sfinkterin istemli olarak kasıma kabiliyeti, orgazm

    yollarıı sağam olduğna isaret eder. Bu, hastanı doğu verilmis mental ve fiziki

    uyaranlarıbilmesine izin verir ve orgazm tecrubesi yasayabileceğne isaret eder (33,34).

    TEDAVi STRATEJiLERi

    Cinsel Danısmanlık: Cinsellik hassas bir konudur, rehabilitasyon profesyonellerin

    cok azı bu konuda profesyonel eğitim almıstır. Cinsellik konusu bizim kendi değer

    yargılarımızla, kendi yetisme ve hayat tecrubelerimizden kaynaklanan celiskilerle doludur.

    Annon, cinsel danısmanlık icin hastayla tum sağlık personelinin isin icine katan cok

    katmanlı bir cerceve onermistir (35). PLISSIT modeli denen bu model Permission (izin),

    Limited Information (sınırlı bilgi), Specific Suggestions (spesifik oneriler) ve Intensive

    Therapy (yoğun tedavi) kelimelerin bas harfinden olusmaktadır. Bu modele gore hastayla

    calısan tum personel kendi cinsellikleri hakkında yeterince rahat olmalı ve bu modelin ilk

    iki seviyesini gerceklestirebilecek kadar bilgili olmalıdır. Rehabilitasyon profesyonelleri

    hastayla konunun tartısılmasına “izin” verebilecek kadar rahat olmalıve “sıılıbilgi”

    verebilmek icin de konu hakkıda yeterli bilgi sahibi olmalıı ki son iki asamaya gecerek

    daha spesifik oneriler ve yoğn tedavi yapacak daha bilgili profesyonellere hastayıgonderebilsin.

    21

    Seksuel danımanlı icin mutlaka izlenmesi gereken uyarıar (36,37)

    1. Kisileri tanrıarıile ihtilaflıduruma sokmayı

    2. Hasta uzerinde seksuel konularıtartımak icin asııbaskıyapmaktan kacıı

    3. Hasta uzerine kendi ahlak ve inanclarııızorla empoze etmekten sakıı

    4. Hastayıkendi seksualitenizle tehdit etmeyin

    5. Seksualiteyi hep veya hic tarzıbir tecrube haline getirmeyin

    6. Bir konu bir kere tartııdığıda onu bir kenara bıakabileceğnizi farzetmeyin

    7. Bilgi aktarmanı tek yolu olduğ sonucuna varmayı

    8. Seksuel iliskilerin birlesik tabiatıı ustun tutulduğndan emin olun

    9. Seksuel iliski dahil butun iliskilerin bir uzlasma isi olduğ kavramııiletin

    Schover acı cinsel danımanlı modelinin bes yonunun altııcizmistir (38).

    1.Cinsel eğtim

    2.Yanlı adaptasyon gostermis cinsel davranılarıdeğstirmek

    3.Eslerin sekse tekrar baslamalarıa yardı etmek

    4.Fiziksel engellerin ustesinden gelmek

    5.Evlilikle ilgili sorunlarıazaltmak

    Basarııbir cinsel rehabilitasyonun anahtarıhastaya iyi bir bir rehabilitasyon hizmeti

    vermektir. Dolayııla ilk yapıacak sey hastanı iyi bir rehabilitasyon programıtemelinde;

    bozulmus vucut imajıı duzeltilmesi ve kendine guvenin yeniden sağanmasıolmalıı

    (39).

    Hastaya rehabilitasyon donemi icerisinde verilecek eğtim; hastanı yasıa,

    cinsiyetine, fiziksel sağığıa, inanc sistemine ve hastalığı ya da hasarı tipine gore

    belirlenmelidir (20).

    Aile uyeleri ve aile icindeki rol kaymalarırehabilitasyon programıı onemli

    parcasıı. Cunku es hem sevgili hem de bakıırolunu ustlendiğ zaman cok yaygı bir

    sorun ortaya cıar. Bunun onune gecilmelidir. Erkek hastayıkendisinin iliskide daha pasif,

    partnerinin daha aktif rol oynamasıı olağn olduğ yonunde ikna etmek uygun olur (39).

    22

    Cinsel iliski ve/veya sevisme oncesi barsak ve idrar torbasıbosatımalı vucut ve

    ozellikle genital organ temizliğ yapımalıı (39). Spastisite, ozellikle adduktor spastisite,

    perine hijyeni ve kateterizasyon cinsel birlesmeyi engelleyebilir; bu konuda tedbir

    alımalıı.

    Hastaları rehabilitasyon programısıasıda sı sı evlerine gitmeleri, onları

    sosyal yasama donmelerini olumlu yonde etkileyecektir. Bu zamanlarda esleriyle seksuel

    deneyimlerde bulunmalarıtesvik edilmelidir. Erkeklerde refleks stimulasyon sılıla kıa

    surelidir ve devamıı sağanmasıicin surekli stimulasyona gerek vardı (20).

    Cinsel tedavi ve danımanlı hizmetlerinde dikkat edilmesi gereken onemli bir konu

    bizim hastaya ancak yol gosterebileceğmiz, bundan sonra kararı ve uygulanacak

    yontemlerin hasta ve partnerine ait olacağıı onerilmesidir. Kesinlikle empoze edici,

    mudahale edici ve zorlayııolma pozisyonunda bulunmadığııı bilinmesi gerekir (39).

    Cinsel sorunları aile yapıııve MSY’li bireyin motivasyonunu bozabilecek

    karakteri nedeniyle hastaları erken donemde eğtilip, cozum yollarıı oğetilmesi bireyin

    topluma katımasıısağayacak rehabilitasyon calımalarıicinde cinsel rehabilitasyona da

    onem verilmesi gerekmektedir.

    Ciftlerin cinsel danımanlığıda hedef, onları kisisel cinsellik tanılarııgenisletmelerine yardı etmektir. Onları kisisel tanılarıne kadar kıılısa hastalığ

    uyum sağamakta da o kadar zorluk cekecektir (23).

    23

    MSY’li ERKEKLERDE EREKTi DiFONKSiONUN TEDAViYONTEMLERiA. Medikal tedavi

    1. Vazoaktif ajanları oral kullanııa. Fosfodiesteraz-5 inhibitorleri

    1. Sildenafil

    2. Tadalafil

    3. Vardanafil

    b. Yohimbine

    c. Trazodone

    d. L-dopa

    e. Apomorfin

    f. Fentolamin

    2. Vazoaktif ajanların lokal uygulanması

    a.Nitrogliserin

    b.PGE1

    c.Minoksidil

    3. Vazoaktif ajanların intrakavernoz enjeksiyonu

    a.Papaverin

    b.Fentolamin

    c.PGE1 ve E2

    B. Vakum Tekniği

    C. Penil Protezler

    1.Rijid

    2.Semirijid

    3.Inflatable ( sisibilen )

    24

    A.MEDiKAL TEDAVi

    1- Vazoaktif ilacların oral kullanımı

    a- Fosfodiesteraz tip 5( PDE5 ) inhibitorleri (Sildenafil, Vardenafil, Tadalafil):

    Son zamanlarda fosfodiesteraz (PDE5) inhibitorlerin ortaya cıkmasıyla erektil disfonksiyon

    tedavisi dramatik bir sekilde değisti. Oral ve topikal kullanılan ilacların noninvazif olmaları

    hematom ve fibrosiz riskinin olmaması onemli bir avantajdır. Aynı zamanda bu hastaların

    tedaviyi bırakma oranları daha dusuktur. Bu ilaclar fosfodiesteraz tip 5’i inhibe ederek

    nitrik okside (NO) bağısiklik guanozin monofosfat (cGMP) konsantrasyonun penis korpus

    duz kasıda yuksek duzeyde kalmasıısağar. Bu da vazodilatasyonla duz kas gevsemesini

    ve penil ereksiyonu arttıı. PDE5, cGMP’yi parcalayarak ereksiyonun sonlamasıa neden

    olan bir enzimdir. Sildenafil bu grupta en cok calıma sonucu bulunan ilactı. Sildenafilin

    en yaygı yan etkileri basağıı yuzde kıarma, dispepsi, nazal konjesyon, gecici gorme

    semptomlarıı (40). Sildenafil icin kesin kontrendikasyon kan basıcıda dusmeye neden

    olan nitrogliserin veya diğr nitratları kullanımasıı (41).

    MSY’li erkeklerin ED’sini PDE5 inhibitorlerinin guvenli ve etkili bir sekilde tedavi

    edebildikleri gosterilmistir. Erektil cevabıarttıı ve koitusa imkan verir. Bu ilacları basarıoranı%80 civarıdadı. Ancak baslangıta hem refleks hem psikojenik fonksiyonu tam

    kayı olanlarda genellikle etkisizdir (42). Onerilen doz sildenafil icin iliskiden 1 saat once

    alıan 50- 100 mg’dı. Etkisi 4 saat surer. Vardenafil 5-20 mg dozda kullanıı. 5, 10 ve 20

    mg’lı formlarıvardı. Etkisi 4 saat surer. Tadalafil 5-20 mg dozda kullanıı. 20 mg’lı

    tabletleri mevcuttur. Etkisi 24- 36 saat surer.

    PDE5 inhibitorlerinin T6 ve uzeri MSY’li erkeklerde otonomik disrefleksi

    yapabileceğ akıdan cıarımamalıı. T6-L5 arasıda MSY’li erkeklerde ereksiyon

    kalitesini ve seks memnuniyetini anlamlıderecede duzelterek giderir (42).

    b-Yohimbin: Presinaptik alpha-2 adrenerjik reseptorleri bloke ederek kanın korporal

    cisimlere santını artırdığı dusunulmektedir. Yohimbin SSRI’lara bağıED’yi tedavi

    etmekte faydalıbulunmustur. Yan etki; tasikardi, hipertansiyon, anksiyete, ajitasyon ve

    manik reaksiyonlar.

    c-Trazodone: Depresif hastalarda oral olarak kullanıldığında uzamıs ereksiyon ve

    priapizm ile sonuclanan nontrisiklik bir SSRI antidepresandır. Sempatik sistemin

    kontrolundeki ereksiyonun detumesens fazını bloke ederek ereksiyonu uzatır.

    25

    d-Fentolamin: Erektil disfonksiyonlu hastaların %42’sinde penetrasyon icin yeterli

    ereksiyonu olusturduğ bildirilmistir. Etkinliğ en cok nonspesifik, psikojenik veya hafif

    vaskuler empotansta gorulur. Ancak sersemlik, carpıtıve nazal konjesyon gibi yan etkiler

    ortaya cımıtı (43).

    e-Diğer oral ilaclar: Dopamin reseptor agonistleri olan Apomorfin ve L-dopa

    kullanan hastaların %55-60’ıda rijid ereksiyona ulasıdığıbildirilmektedir. Apomorfin

    paraventrikuler cekirdeklerde selektif bir aktivasyon yaparak proerektil sinyaller olusmasıısağar (42).

    2. Vazoaktif ajanların lokal kullanımı

    a- Nitrogliserin: Nitrogliserin ve diğer organik nitratlar enzimatik nitrik oksit

    salınımıyla gualinat siklazı stimule ederek duz kas relaksasyonuna neden olur. Nitrogliserin

    band uygulamalardan once hastaya intrakavernozal papaverin veya prostaglandin E1

    uygulanarak ereksiyon olusup olusmadığı incelenir. Cevap eğer olumluysa penis saftına

    iliskiden en az 1 saat once band yapıstırılır. Uygulamada erektil cevap olusuncaya kadar

    gecen zaman ortalama 30-75 dakika, bandın uzaklastırılmasından sonra ereksiyon 20-45 dk

    surer(44).

    Yan etki: Bas ağrısı, postural bas donmesi ve allerjik dermatit. Hipersensitivitesi

    olanlar, hipotansiyon, yuksek intrakranial basınc veya glokom olan hastalarda dikkatli

    olunmalıdır. Uygulamadan once hafif analjezik alınması ve este olusacak bas ağrısını

    onlemek icin kondom kullanılması onerilir (20).

    b- PGE2: Krem olarak intrauretral PGE2 uygulanmıs hastaların %70’i bu tedaviye

    cevap vermistir (10). itrauretral PE2 suppozituar uygulanabilir. Uygulamadan 5-10 dakika

    sonra etki ortaya cıar. Etki suresi 30-60 dk. kadar devam etmektedir.

    Yan etki : Hipotansiyon, peniste ağı uretral kanama bas donmesi ve senkop. Penil

    anomali, orak hucreli anemi, trombositemi, polisitemi ve Multipl Myelom’da

    kontrendikedir.

    c- Minoksidil: Antihipertansif ilactır. Solusyon olarak uygulanmıstır. Yan etki

    nitrogliserine daha az olmakla beraber bu tedavi ile tam ereksiyon elde edilememistir.

    26

    3.Vazoaktif ajanların intrakavernozal kullanımı:

    intrakavernoz enjeksiyon tedavisi erektil disfonksiyonun coğu tipinde etkilidir.

    Ancak penil arteryal kan akımı bozuk olan kisilerde pek basarılı sonuclar elde

    edilememistir. Sinuzoidal duz kasın ilaclarla gevsetilmesi kavernoz cisimlerin dolmasını

    artırır. Olusturduğu ereksiyon suresi uygulanan ilac dozuna bağlıdır. PGE1 haric tedavi

    ucuzdur ve enjeksiyon tekniği nispeten kolaydır. Bu is icin kullanılan ilaclar birer

    nonspesifik duz kas gevsetici olup, Papaverin, Prostaglandin E1, Alpostridiol ve bir alfa

    adrenerjik bloker olan Fentolamindir. Bu ilaclar yan etkileri azaltmak veya etkinliği

    artırmak amacıyla kombine bir sekilde kullanılabilir (45). PGE1’in tedavi maliyetini

    dusurmek icin bu ilacları kombine enjeksiyonunu uygulayanlar da vardı (46).

    itrakavernoz enjeksiyon tekniğnde oncelikle idrar ve gaita bosaltıısağanı.

    Daimi kateter varsa cıarıı. Penis ve perine bolgesi sabunlu su ile iyice temizlenir. isulin

    enjektoru ile penisin 1/3 proksimalinden 90 derecelik acıla saat uc ve dokuz hizasıdan

    korpus kavernozuma yapıı (20). Korpus kavernozuma girdikten sonra ilac yavasca

    zerkedilir. Enjektor cıarıdıtan sonra enjeksiyon yerine uc dakika kadar kucuk bir

    tamponla basıc uygulanı. Penis kokune turnike uygulanmasıilacı genel dolasıa

    gecisini geciktirdiğ icin uygulanmasıda yarar vardı. Her enjeksiyonda enjeksiyon yapıan

    taraf değstirilir. Ereksiyon suresinin 1/2- 1 saat olmasıyeterlidir. Bu sure dikkate alıarak

    ilacı dozu ayarlanı.

    a. Papaverin: Papaverin 1982 yılından beri duz kas gevsetici olarak impotans

    vakalarında intrakorporal vazoaktif ilac olarak kullanılmaktadır. Papaverin kavernoz

    cisimlerde arteriollerde dilatasyon ve sinuzoidal mesafelerin genislemesi subtunikal

    venlerin ve emissory venlerin sıkısmasına sebep olur (47,48).

    Papaverin tedavisi dusuk test dozlarıyla baslatılmalıdır. Baslangıcta test icin 5-10 mg

    uygundur (47). Daha sonra doz diğer enjeksiyonlarda tatminkar bir ereksiyon sağlayıncaya

    kadar arttırılır.

    Papaverin icin uygun doz kisiden kisiye (penisin boyutuna gore) değismektedir.

    Ortalama doz 30 mg’dı. Meydana gelen cevap penil acıveya penis rijiditesi ile olculur.

    Buna gore parsiyel ereksiyon rijidite olmaksıı bir miktar tumesens olmasıhalidir (penis

    bukulebilir ). Tam ereksiyon ise penetrasyon icin yeterli sislik ve rijidite olup yarı saatten

    fazla surer penis bukulemez (9).

    27

    Papaverin norojenik ve vaskulojenik empotansıtest etmek icin de kullanıabilir.

    Enjeksiyondan 10 dk. sonra olusan ve 30 dk. kadar suren ereksiyon damar yapıarı sağam

    olduğnu gosterir (9).

    Papaverin Fentolamin kombinasyonu daha cok onerilen ve kullanıan tedavi seklidir.

    Tek basıa papaverin etkinliğ %36 iken, kombine tedavi ile etkinlik %65 civarıdadı.

    Kombine tedavi ile yan etki insidansıda azalıor. Onerilen doz 30 mg papaverin + 0,5 mg

    fentolamin (20,49).

    Yan etkiler: Fibroz plak, hematom, enfeksiyon, penil fraktur, otonomik disrefleksi,

    hepatotoksisite, uzamı ereksiyon ve priapizmdir.

    b- Fentolamin: Fentolamin kısa omurlu alfa adrenerjik blok yapan bir ajandır. Alfa-

    1, alfa-2 reseptorlerinin kompetetif antagonisti olup 5HT reseptorunu de bloke eder ve mast

    hucrelerinin histamin salınımına neden olabilir. Kan damarları uzerinde nonspesifik

    releksan etkisi de olabilir. Arteryel akısa olan direnci azaltır, venoz donuse olan direnci

    arttırmaz. Tek basına verildiğinde coğu zaman papaverin kadar ereksiyon olusturamaz.

    Genellikle papaverin veya VIP ile kombine olarak kullanılır (46,49).

    Yan etkiler: Ortostatik hipotansiyon, tasikardi, kardiak aritmi ve cok nadiren

    miyokard infarktusu

    c- Prostoglandin E1: PGE1 direkt duz kas gevsetici etkisine ilaveten penil adrenerjik

    sinirlerden noradrenalin salınımını da inhibe ettiği gosterilmistir. PGE1 intrakavernozal

    tedavide seckin bir ilactır. Papaverine gore etkisi daha cabuk baslar, daha uzun sure devam

    eder ve yan etkisi daha azdır (49). Etkinliğini arttırmak ve tedavi maliyetini daha aza

    indirmek icin genellikle diğer ajanlarla kombine edilir.

    Yan etkiler: Enjeksiyon yerinde ağrı olması en onemli yan etkisidir. Uzamıs

    ereksiyon ve priapizm insidansı dusuktur. En onemli dezavantajı yuksek fiyatıdır.

    d- Diğer ilaclar: Vazoaktif intestinal polipeptit (ViP), Kalsitonin Generelated Peptid

    (CGRP ) ve Linsidomin chlorhydrate (SiN-1 ) (21).

    Papaverine, fentolamin ve PGE1 uclu karısımı sinerjik etkisiyle dusuk dozlarda

    kullanılarak priapizm ve fibrozis insidansı belirgin bir duzeye cıkmadan erektil aktiviteyi

    uyarır. Uclu karısımın tek ajan tedavisine gore etkinlik/maliyet oranı yuksek ve tatminkar

    ereksiyon sağladığı ispatlanmıstır (46).

    28

    Bilesimi:

    Papaverine 30 mg/ml 9 cc

    Fentolamin 0,55 mg/ml 2 cc

    PGE1 500 mg/ml 0,2 cc

    %0,9 NaCl 4,4 cc

    -----------------------------------------------------------------------------------------

    Toplam hacim 15,6 cc

    29

    iNTRA KAVERNOZ ENJEKSiYON KOMPLiKASYONLARI

    Uzamıs ereksiyon: Uzamıs ereksiyon 4 saatten uzun 6 saatten kısa olan

    ereksiyonlardır. Norojenik empotansı olan hastalar genc ve sağlam vaskuler yapıya sahip

    olduklarında ve komplikasyonları hissedemiyecek derecede penis sensitivitesinde azalma

    olduğundan; uzamıs ereksiyon ve priapizm vaskulojenik impotansı olanlara gore daha

    fazla gorulur (19).

    Priapizm: Cinsel arzu olmaksızın ereksiyonun 4-6 saaten daha uzun devam etmesi

    priapizm olarak kabul edilir. Onemli bir nedeni tanısal ve terapotik amaclı intrakavernoz

    enjeksiyonlardır. Diğer nedenleri orak hucreli anemi, anestezi, malignansi, ilaclar ve

    travmadır.

    Hematom: MSY’li hastalarda intrakavernoz enjeksiyon sonrası%4,5 oranıda

    hematom gorulduğ bildirilmistir (47).

    Lokal enfeksiyonlar: MSY’li hastalarda genital bolgenin deri kan akııı yetersiz

    olmasıpenil enjeksiyonlaran sonra sellulit ve kavernozit gibi enfeksiyonları olusumunu

    kolaylastıabilir. Bunu onlemek icin enjeksiyondan once genital bolge su ve sabunla

    temizlenmelidir.

    Fibrozis: Norojenik empotanslı hastalarda intrakavernoz noduller veya tunical

    plaklar vaskulojenik empotansa gore daha az gorulur

    Penil Fraktur : Lloyd ve Richards bir tane penil fraktur bildirmislerdir ( 47 )

    Sistemik Komplikasyonlar: Lloyd ve Richards sadece bir tane otonom disreflleksi

    vakası bildirmislerdir (47).

    FARMAKOLOJiK EREKSiYON PROGRAMI

    Norojenik empotans tedavisinde penil ereksiyonu isteyen hastalar farmakolojik

    ereksiyon programına (PEP) alınır. Hastalara ağrı, kanama, fibrozis ve priapizm gibi

    komplikasyonlar hakkında bilgi verilir. Program 3 fazdan olusur. 1-Doz belirleme fazı, 2-

    Self enjeksiyon fazı, 3-Evde uygulama. ilk seansta sadece dusuk kalitede ve kısa sureli

    hafif sislik olusturacak vazoaktif ajan verilir. Herhangi bir cinsel iliski tesebbusu

    olmamalıdır. Sonraki seanslarda ereksiyon suresi ve kalitesi acısından enjeksiyonların

    30

    sonucları değerlendirilir. Ereksiyonun arzu edilen kalitesinin %50-60 kadarına ulasacak doz

    artırımı yapılır ve stimulasyon ile daha rijit hale gelir. Yeterli doz sağlandıktan sonra evde

    uygulama fazına gecilir. Ereksiyon 4 saatten fazla surerse doktora danısılması gerektiği

    soylenmelidir (20).

    ED icin onerilen tedavi, eğer ereksiyon sağlanıyor fakat yetersiz sureli ise ve

    tatminkar ereksiyon sağlanabilecek ise venoz konstriktif band kullanılabilir. Bunun dısında

    nitrat kullanılmıyorsa sildenafil onerilir. Eğer sildenafilden memnun kalınmaz ise

    prostaglandin E1 intrakavernoz enjeksiyonu cozum olabilir. Bircok MSY’li erkek hasta

    kutanoz veya intrauretral uygulamayıtercih edebilir (50).

    EREKSiYONUN SONLANDIRILMASINDA KULLANILAN iLACLAR

    Adrenalin: Alpha-1 ve alpha-2 ile beta reseptorlerini stimule eder. Penil erektil

    dokuda alpha reseptorler beta reseptorlerin 10 katı kadardır. Priapizm tedavisinde doz

    intrakorporal 10-20 mcg’dı

    Noradrenalin: Alpha-1 alpha-2 ve beta reseptorleri stimule eder, kan akımını azaltır,

    priapizm tedavisinde 10-20 mcg intrakorporal olarak kullanılır.

    Fenilnefrin: Selektif alpha-1 agonistidir. Uzamıs ereksiyon ve priapizm tedavisinde

    en sık kullanılan alpha reseptor agonistidir. intrakorporal olarak 100-500 mcg kullanılır.

    Dopamin: Yuksek dozlarda beta-1 ve alpha-1 reseptorlerini stimule ederken dusuk

    dozlarda dopamin reseptorlerini stimule eder ve noradrenalin salınımını arttırır.

    Terbutalin: Beta-2 reseptor agonistidir. Uzamıs ereksiyon veya priapizmde

    intravenoz veya oral olarak kullanılabilir. intrakavernoz enjeksiyondan 2,5 saat sonra

    yumusama olmamıssa 5 mg terbutalin (2 tb bricanyl) verilir. 15 dakika sonra doz

    tekrarlanabilir. 4 saati asan rijidite durumunda hastaneye basvurmaları onerilir (51,52).

    Priapizm tedavisinde ilacların etkisiz kaldığı veya kontrendike olduğu durumlarda

    kavernoz sinus irrigasyonu yapılır. Kavernoz sinusten bir miktar kan aspire edilir. 1x1003

    oranında norepinefrin iceren serum fizyolojik solusyonu ile irrige edilir (20,53). Kullanılan

    tum yontemlerle ereksiyon sona erdirilemiyorsa korporoglanduler sant ameliyatı (Winter

    operasyonu) yapılmalıdır.

    31

    B –VAKUM KONSTRUKSiYON CiHAZLARI (VCD)

    Vakumlu ereksiyon cihazlarının kullanımı peniste sertlik olusturmak icin en az

    invazif olan yontemlerden birisidir ve ucuz bir tedavi seklidir. Vakumla penis icine kan

    cekilerek ereksiyon yaratılır ve ereksiyon sağlandıktan sonra devam ettirebilmek icin penis

    tabanına sıkıstırıcı bir halka yerlestirilir (54).

    Vakum yardımlı ereksiyonlar ilac kullanılarak elde edilen ereksiyonlardan estetik

    acıdan daha kotudurler. Kavernoz cisimlerin dısındaki dokularda ve yuzeyel venlerde de

    genisleme olduğundan penisin normal capından daha genis olması sonucu ortaya cıkar.

    Vacuum Constriction Devices (VCD) ile olusan ereksiyonla penis siyanotik, biraz daha

    soğuk ve partner tarafından farkedilebilir (54). Sıkıstırıcı bandın yerinde kalabileceği en

    fazla sure 30 dakikadır. Cunku penis cildinde nekroz gelismesi ve kavernoz cisimlerde

    harabiyet olması, sonucta da kalıcı penil deformite gelisme potansiyeli vardır. Aynı

    zamanda sıkıstırıcı band semenin uretral olarak ilerleyisini de engelleyebilir (55).

    Penisin ince saydam bir silikon kılıf icerisine yerlestirilmesiyle ereksiyon sağlayan

    Sinergist Ereksiyon Sistemi cihazında sıkıstırıcı halka kullanılmamaktadır. Bu uygulamada

    penil ısı dusmez. VCD empotansın hemen her cesidinde rahatlıkla kullanılabilen en guvenli

    ve en ucuz yoldur

    VCD’ ye bağımemnuniyetsizlikler

    -Sıkıstırıcı bandın ejakulatorun uretral ilerlemesini engellemesi

    -Penis partner tarafından soğuk hissedilir

    -Peniste kecelesme

    -Penis tabanının pivot hale gelmesi

    -Kullanım talimatına uyulmadığında peniste sıyrık , ekimoz , kabarcıklar gorulur

    -Testislerin cekilmesi hissi ve testikuler sislik

    -Glans derisi kaba olan hastalarda parafimozis riski

    -Cinsel eyleme doğal olmayan sekilde ara verme gereği

    32

    C-PENiL PROTEZLER

    Eskiden erektil disfonksiyonun ana tedavisi kabul edilen penil protezler en invaziv

    tedavidir ve duyusu bozuk olan kisilerde coğu kez komplikasyonlara neden olur. MSY’li

    erkeklerde bu aygıları endikasyonlarıicinde hem erektil disfonksiyonu sağarken hem de

    eksternal kateterlerin yerinde durmasıısağamaktı.

    MSY’li hastalarda son zamanlarda kullanııazalmıtı. Hem komplikasyonlarıı

    sılığıhem de daha basit ve daha guvenilir tedavi seceneklerin bulunmus olmasıbu

    cihazları kullanıııoldukca azaltmıtı. Gunumuzde bu tedavi yontemi son secenek

    olarak dusunulmektedir. Penil protezlerin uc temel sekli vardı.

    1. Rijit protezler: Bu tip protezler ile devamlı ereksiyon sozkonusudur. Penis

    fizyolojik ereksiyon kadar buyuk değildir.

    2. Semirijit protezler: Semirijit protezler menteseli, bukulebilir veya

    eklemlesebilecek tipleri olan protezlerdir.

    3. Sisirilebilir protezler: Multikomponent (bir pompa mekanizması, bir rezervuar ve

    bir cift penil protez) veya kendini sınırlayıcı tip olarak iki cesittir. Daha rijit ereksiyon

    sağlar ve sondurulebilir. Sisirilebilen tipler fizyolojik duruma daha fazla benzemekle

    beraber daha pahalı ve yerlestirilmesi daha zordur.

    Yan etkiler :

    -Cihazın bozulmasına yol acan skar dokusu olusması

    -Deformiteye neden olan mekanik bozukluk

    -Cihazın icindeki sıvının dısarı kacması

    - Enfeksiyon

    -Erozyon

    MSY’li hastalarda ejakulasyon bozuklukları tedavisi

    Ejakulasyonu restore etme teknikleri genellikle fertiliteyi restore etmeyi hedef alır.

    Bu teknikler MSY’nin altıdaki sağam norolojik merkezlerin kimyasal, vibratuvar ve

    transrektal elektriksel stimulasyon yolu ile stimulasyonuna dayanı. Bu teknikler T10 ile

    T11 segmentler sağam olduğ zaman cok daha basarııı.

    - Alfa adrenerjik agonistler (psodoefedrin, imipramin): Bu ajanlar retrograd

    ejakulasyonu antegrad ejakulasyona cevirme girisimleri icin kullanılır.

    33

    - Subkutan Fizostigmin : Bu yontem ile 87 paraplejik hastadan 27 kiside gebelik

    elde edilmistir (56). 2 mg fizostigminin transkutanoz olarak enjekte edilir. 15 dakika sonra

    masturbasyon yapılır. Bu islemi 30 dakika sonra ek 1 mg fizostigmin enjeksiyonu takip

    edebilir. Bu islemin basarılı olabilmesi icin T12 ve L1-2 mutlaka sağlam olmalıdır.

    Yan etkiler : Ortostatik hipotansiyon, tasikardi, bulantı ve kusma

    -intratekal fizostigmin: ilac lomber bolgeden lomber ponksiyon ile verilir. Test

    spinal hastaların %58,2’de pozitiftı. Negatif sonucları coğnluğ T10-L4 arasıseviyeli

    hastalarda gorulur (24). ivazif bir yontemdir, tekrarızordur ve hastane kosullarıgerektiren

    bir yontemdir. Bu metod ile olusmus gebelik rapor edilmis olmasıa rağen cok

    kullanımayan bir tedavi seklidir.

    Yan etkiler : Bas ağıı terleme, kusma ve bir olum vakasıbildirilmistir (24).

    - Penil vibrasyon (PVS): Penisin vibrasyon ile stimulasyonu refleks ejakulasyona

    yol acar ve bu teknik ile sağlam gebelikler bildirilmistir. Vibrator penil safta veya frenulum

    civarından glansa uygulanır. Uygulama ya surekli ya da 3 dakika kadar suren bir

    vibrasyonu takiben 1-30 dakika ara verilerek yapılır. Uygulamaya yaralanmadan 6 ay sonra

    baslanmalıdır. Haftada bir defa, 3-6 ay uygulanır. Metodun basarılı olduğu hasta grubu

    ayak tabanı cizildiğinde refleks kalca fleksiyonuna sahip olan hastalardır. Bu refleks L2-S2

    segmentlerin arasında, yani refleks ejakulasyon icin gerekli segmentlerin sağlam olup

    olmadığını gosterir (57). T10 duzeyi altında yaralanması olan hastalarda penil vibrator

    stimulasyonu ile ejakulasyon sağlanamaz. Bir calısmada penil vibrator stimulasyonu ile

    T10 ustu lezyonlarda basarı oranı % 54 iken T10 altı lezyonu olanlarda basarılı ejakulasyon

    tespit edilememis. Penil vibrator stimulasyon basit olduğundan T10 ustu lezyonu olan ve

    /veya alt ekstremitede spastisitesi olan hastalarda ejakulatuar disfonksiyonu yenmek icin

    denenecek ilk metod olmalıdır (58).

    Yan etkiler: Otonom disrefleksi, bas ağrısı, abdominal kasların ağrılı kontraksiyonu

    ve glansta zedelenme.

    - Elektroejakulasyon (EEJ): Rektuma yerlestirilen elektrodlar ile elektriksel

    stimulasyon vermek suretiyle ejakulasyon sağlamak amaclanır. Prob elektrodlar prostat

    bezinin uzerine gelecek sekilde yerlestirilir. Ejakulasyon elde edilinceye kadar veya

    arteryal kan basıncı yukselinceye kadar uyarı verilir. Uyarı suresi 3 saniye olup 1-2

    saniyelik dinlenme periyodu verilir.

    34

    Vibrasyon stimulasyon 6 ay kadar kullanılmasına rağmen basarısız olursa ya da

    otonom disrefleksi gelisirse elektroejakulasyon kullanılır. Elektroejakulasyon hastane

    sartları gerektiren bir yontemdir. Cunku rektal mukozayı muayene etmek icin anoskop ve

    otonom disrefleksiyi monitorize etmek gerekir.

    Her seviyeli spinal kord yaralı hastalarda rektal elektrik stimulasyonu ile % 50’i

    civarıda ejakulasyon elde edilebilir. Ancak ejakulasyon T10-L2 segmentleri sağam

    olanlarda daha basarııgozukmektedir. Komplet lezyonlu hastalarda inkomplet olanlardan

    daha iyi ejakulasyon sağamaktadı.

    Ejakulasyon disfonksiyonu ve fertilite problemleri icin onerilen tedavi; PVS ve EEJ

    ile MSY’li hastalarda %100’e yakı cevap alıabilir. Onerilen ilk tedavi PVS’dir. Eğr

    PVS ile ejakulasyon sağanamıorsa EEJ yapımalıı (50).

    MSY' li kadınlarda seksuel fonksiyonlar

    Kadın seksuel bozuklukları; cinsel istek bozuklukları, uyarılma bozuklukları, orgazm

    bozuklukları, cinsel ağrı problemleri olarak sınıflanmaktadır. MSY olan kadın hastalarda

    genellikle uyarılma ve orgazm bozuklukları on plandadır.

    Normal kadınların 1965' te Masters ve Johnson'un tanımladığı gibi; istirahat hali,

    uyarılma fazı, plato fazı, orgazm fazı ve relaksasyon fazı olmak uzere bes fizyolojik

    reaksiyondan ibarettir (10,59) .

    istirahat hali: MSY’li kadılarda bu faz, genital bolgede duyarsılı, istemli motor

    fonksiyonda defisit, perineal reflekslerin bozukluğyla ilgilidir.T10 ustu komplet spinal

    kord transseksiyonlu hastalarda internal organları duyarlıığıtamamen kaybolmustur.

    T12’nı altıdaki lezyonlarda kımıduyarlıı olabilir. S2-5 sağam kaldığıda total

    duyarlıı olabilir.

    Uyarım fazı: Kadınlarda bu faz , vaginal lubrikasyon ile ortaya cıkar . Vaginanın 2/3

    ic kısmı siser, uterus cismi, serviks ve labia major yukselir. Klitoris genisler ve meme ucları

    siser. Bu faz esnasında onemli bir etki de, genital bolgedeki sıcaklığın artmasıdır. Bu,

    yuzeyel olmayan bir duygudur ve kadınlar tarafından cok daha derin olarak algılanır.

    Yuksek seviyeli komplet ( T9 ve ustu ) lezyonlu hastalarda sadece refleks lubrikasyon

    ortaya cıkar. T12 altı lezyonlu hastalarda psikojenik lubrikasyon gelisir. T10-T12 arası

    lezyonlularda ya refleks ya da psikojenik lubrikasyon kaybolur. inkomplet hastalarda tum

    seviyelerde refleks ve psikojenik lubrikasyon meydana gelebilir.

    35

    T10 ustu lezyonlu kadınlarda eksternal genital konjesyon gozlenebilir. Bu refleks

    konjesyondur ve inkomplet kadınlarda gozlenir. T10 ustu komplet kadınlarda uyarım

    fazındaki hisleri yaralanma oncesi hislerle aynı olmamakla beraber algılayabilir. T10-T12

    arası seviyeli kadınlarda uyarım fazındaki hisler yoktur . T12 altı lezyonlarda hisler var

    fakat cok zayıflamıstır.

    Plato fazı: Bu fazda vajinanın genislemesi klitoris ve meme uclarının buyumesi

    devam eder. Genital bolgede bir gerginlik artısı olarak algılanır. Ekstragenital bulgular

    ortaya cıkar; tasipne, tasikardi, kan basıncı yukselmesi, myotoni (59). T10 ustu MSY'li

    hastalarda eksternal genital uyarılar retraksiyonu provake edebilir. T10 yaralanmalarda bu

    durum gorulmemistir. T6 ustu komplet lezyonlularda ve servikal MSY' lilerde plato fazı,

    otonom disrefleksi gibi algılanabilir. T10-T12 lezyon olduğu zaman komple duyu kaybı

    vardır. T12 altı lezyonlularda his vardır fakat cok zayıflamıstır.

    Orgazm: Bu faz ritmik kontraksiyonlar seklinde hissedilir. Hissedilen

    kontraksiyonlar uterus, anal sfinkter ve vaginanın dıs 1/3 luk kısmının kasılmasıdır. Yuksek

    seviyeli komplet lezyonlularda orgazm; hiperefleksinin gurultulu belirtilerin acığa cıkması

    ve bunu takiben komplet relaksasyon olarak ozetlenebilir. T10-T12 arası lezyonlarda duyu

    yoktur. T12 altı lezyonlularda his cok azalmıstır. Bazı paraplejik kadınlar genital organları

    uzerine mental konsantrasyonlarını fikse ederek ve bunların lezyon seviyesi uzerindeki

    erojen stimulasyonu, zevk almasını sağlayabilir ve genital organlardan geliyormus gibi

    hissedebilir (59).

    Gevseme fazı: Kadında refrakter periyod yoktur. Bu donemde vazokonjesyon ve

    daha evvel olmus değisiklikler geri doner (59).

    Cinsel birlesme ile ilgili problemler

    - Spastisite ve kontraktur: Adduktor kasların spastisitesinde partner ile birlesme guc

    olabilir. Periartikuler ossifikasyon alanları ya da kalca fleksiyon kontrakturu gibi hareket

    limitasyonu yaratan ortopedik olaylarda cinsel birlesmeyi engelleyebilir.

    -Lubrikasyon problemleri: MSY'li hastalarda otonomik yolların yokluğunda ne

    psikojenik ne refleksojenik lubrikasyon gerceklesmez.

    36

    -Mesane ve barsak inkontinansı: Bu problem hem erkek hemde kadında cok kotu

    psikojenik etki yaratabilir. Cinsel birlesmeden once mesane ve barsak bosaltılmalıdır.

    -Uriner traktus enfeksiyon riski: Cinsel birlesme ile perianal kaynaklı enfeksiyon riski

    artar. Ancak bu iyi rehabilite edilmemis, mesanelerini tam bosaltmayan ve hijyene dikkat

    etmeyen kadınlarda daha sık gorulur (9,59).

    FERTiLiTE

    MSY'li kadınların %65 kadarında 3-9 ay kadar suren amenore gorulebilir. Daha sonra

    normal menstruel siklus geriye doner. Ancak bu hastalarda dismenore olabilir. Kadınlar

    baslangıcta anovulatuar fazdadır ve ilk menstruasyon meydana gelmeden once, onceden

    kestirilemeyen ovulasyon riskini tasırlar. Bu nedenle fertilitenin servikal mukus ile duzenli

    izlenmesi ya da gebeliğin istenmediği hastalarda partner tarafından onlem alınmalıdır (9).

    MSY'deki lezyonun seviyesinin, komplet veya inkomplet olusunun adet duzeninin normale

    donusu uzerine etkisi yoktur. MSY'li kadınlarda uygun bir doğum kontrol yontemi secmek

    zordur. En emniyetli ve uygun yontem partner tarafından uygulanan prezervatif ve kopuk

    yontemdir. Oral kontraseptifin tromboemboli riski olduğundan onerilmez. intrauterin

    araclar sakıncalı olabilir. Cunku bunların migrasyonu farkedilmeyebilir, uterus rupturu

    yapabilir ve uriner enfeksiyon riskini artırabilir (9,59).

    MSY'li kadınlarda gebelik

    MSY'li kadınlar normal menstruel siklus geri dondukten sonra cocuk doğurma

    potansiyeline sahiptir. MSY'li kadınlarda ciddi fertil defisit gorulmemekle birlikte gebelik

    ve cocuk doğurma halen oldukca seyrek olup, ancak bu oranlar gittikce yukselmektedir (9).

    MSY'li kadınların doğurganlığı genel populasyondan farklı değildir. Travmatik MSY

    sonrası gebe kalanlarda , dusuk, konjenital anomali, gelisme geriliği ve perinatal mortalite

    genel populasyondan farklı değildir.

    Gebelik 40-44 hafta surer. 32'inci haftadan sonra muayeneler sıklastırılmalıdır. iki

    haftada bir yapılmalıdır. Bu konuda tecrubeli hekime ihtiyac vardır. T10 ustu lezyonlularda

    uterus kontraksiyonu ve fetal hareketler hissedilmez. T12 altı lezyonlularda hissedilir.

    MSY'li kadın hastalarda prenatal , perinatal ve postnatal problemler yasanabilir. Bunlar :

    37

    Uriner Sistem Enfeksiyonu: Normal ve MSY'li gebelerde uriner sistem

    enfeksiyonları, erken doğum ve piyelonefrit riski tasıdığından bu enfeksiyonlara onem

    verilmeli ve onlemeye caba gosterilmelidir. Kalıcı sonda kullananlarda risk en yuksek iken

    gecici sonda ile risk azalmakta ve krede manevrası veya kendiliğinden yapabilenlerde risk

    en dusuk seviyeye inmektedir.

    Bası yaraları: Gebelikte hastanın kilosu artığından ve hareket kabiliyeti azaldığından

    bası yarası riski de artmaktadır. En sık gorulen yara bolgeleri sakrum, dizler ve iskiumdur.

    Muayeneler sırasında bu bolgelere ozellikle dikkat edilmelidir.

    Kan yapısı: MSY'de anemi sık gorulen bir komplikasyondur. Gebelik aneminin daha

    da derinlesmesine neden olabilir. Anemi; piyelonefrit, bası yaraları ve cilt enfeksiyonları

    riskini artırmakla beraber erken doğum riskini de artırır. Yuksek trombojenik risk vardır.

    Ozel onlemler alınmazsa uzun sure yatakta kalınması kontrendikedir.

    Erken doğum: Burada onemli olan nokta, doğum ağrısını hissetmeyen gebelerde

    erken doğum ağrılarının algınamayıp onleminin alınamamasıdır. Gebeleri uterus

    kontraksiyonları hakkında eğitip, kendilerini kontrol etmelerini sağlamak ve 26-28 gebelik

    haftalarından sonra muayenelerle erken doğumu tesbit etmeye calısmak onerilmektedir.

    Solunum fonksiyonları: Solunum kaslarının fonksiyonunu etkileyen seviyelerdeki

    yaralanmalarda solunum fonksiyonların değerlendirilmesi ve takibi gerekmektedir.

    Osteoporoz: MSY’e bağıimmobilizasyon kemik mineral iceriğni azaltma riski

    tasıken, gebeliğ bağıimmobilizasyon varolan riski daha da artımaktadı. Gebelik

    sıasıda kalsiyumdan zengin diyet verilmelidir (63).

    Otonom Disrefleksi: Otonom disrefleksi MSY olan gebelerde fetusun olumune yol

    acmakla birlikte maternal olume de neden olabilecek en ciddi komplikasyondur.

    Sendromun gelisimine neden olabilecek afferent uyarılar onlenmelidir. Sendromun

    olusumunu onlemek ve tedavisinde epidural anestezi son derece etkilidir (63). Medikal

    tedavide; nifedipin , hidralizin, nitrogliserin ve prozasin kullanılabilir.

    38

    DOĞUM :

    MSY'li gebelerin normal doğum yapması beklenir. Anne adayı doğumdan en az 10

    gun once hastaneye yatırılır. MSY'de prematurite sıktır. Epidural anestezi ile vaginal

    doğum onerilen doğum seklidir. Doğumu kolaylastırmak icin vakum ve forseps

    kullanılabilir (60). Epidural anestezi aynı zamanda otonom disrefleksi riski yuksek olan

    olgularda sendromun onlenmesi acısından da son derece faydalıdır(63). MSY bir seksiyo

    endikasyonu değildir (60,61).

    Doğum ağrıları ve uterus kontraksiyonları T11 ve altı seviyelerdeki lezyonlarda

    hissedilebilir. T6-T10 arası lezyonu olanlarda uterus kontraksiyonlarına bağlı ağrı

    hissedilmemekle birlikte kontraksiyonlar algılanır. T6 ustu lezyonu olanlarda ise uterus

    kontraksiyonları da algılanmaz (61).

    Doğum sonrası donem: MSY'li hastalarda doğum sonrası hem uriner sistem

    enfeksiyonu hem epizyotomide enfeksiyon riski ve alt ekstremitelerde venoz tromboz riski

    yuksektir. Bunların onlemi alınmalıdır. Tromboflebit icin erken mobilizasyon ve pasif

    hareketlere baslamak gerekir.

    39

    3. GEREC VE YONTEM

    Bu calısmaya istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma

    Hastanesi’nde yatarak tedavi goren veya daha once hastanemizde rehabilitasyon programıuygulanmı olup MSY Kontrol polikliniğne basvuran toplam 60 erkek hasta alıdı

    Calımaya 18-65 yas arası spinal soktan cımı ve en az altıaylı MSY oykusu olan

    hastalar alıdı

    Hastaları demografik ozellikleri kaydedildi. Etiyolojik faktorler, eslik eden

    travmalar, hastalılar ve rehabilitasyon sureleri, kullandılarıilaclar kaydedildi. Sigaraalkol

    ve uyusturucu kullanı kullanmadılarısorgulandı Mesane ve barsak bosaltı sekli

    kaydedildi.

    Hastalar 2002 ASIA norolojik muayene standartlarıa gore muayene edildi.ASIA

    bozukluk skalasıile değrlendirildi, varsa klinik sendromlar belirlendi. Hastalar, urogenital

    sistemin otonomik innervasyonu da dikkate alıarak T10 ve ustu, T11-L2 arası ve konuskauda

    olarak gruplandııdı Tum hastalarda anal duyu, derin anal duyu, anal refleks, istemli

    anal kontraksiyon ve bulbokavarnoz refleks muayenesi yapıdı

    MSY’den sonra gelisebilecek komplikasyonlar arasıda uriner sistem

    komplikasyonları spastisite, basıyaraları gastrointestinal komplikasyonlar, heterotopik

    ossifikasyon, ağı anemi, kardiopulmoner komplikasyonlar ve seksuel sorunlar arastııdı

    Kooperasyon kurulamayan hastalar, MSY’den once cinsel disfonksiyonu bulunanlar,

    klinik durumu stabil olmayanlar, Modifiye Ashworth Skalasıa gore evre 3-4 spastisitesi ve

    evre 3-4 basıyarasıolanlar calıma dııbıakıdı

    Hastalar muayene odasıda tek baslarıa veya isteyenler esleri ile beraber gorusmeye

    alıdı Aynıhekim tarafıdan yuzyuze gorusme yapıarak anket formundaki sorular

    soruldu.

    Hastaları MSY oncesi cinsel yasamlarısorgulandı Cinsel yasamlarıda

    karsıastılarısorunlar, cinsel islev amaclıilac kullanıısorgulandı MSY sonrasıcinsel

    yasamlarıı etkilenip etkilenmediğ, ereksiyonun ve ejakulasyonun olup olmadığı varsa

    ereksiyonun yaralanmadan ne kadar sure sonra basladığı ereksiyon tipi ve suresi

    belirlendikten sonra MSY sonrasıcinsel aktiviteleri sorgulandı Ereksiyonlar refleks,

    40

    psikojenik ve spontan olarak gruplandııdı Erektil disfonksiyon International Index of

    Erectile Function (IIEF) anket formu ile değrlendirildi. IIEF hastanı kendi kendine

    uygulayabileceğ bir testtir. On bes soru ve 5 baslıtan (erektil fonksiyon, orgazmik

    fonksiyon, cinsel arzu, cinsel tatmin ve genel tatmin) olusur. IIEF-EF bu formun 1-5.ve 15.

    sorularııkapsar, erektil fonksiyon ile ilgili skorunu belirler. IIEF-EF puanı6-10 arasıağı

    erektil disfonksiyon (ED), 11-21 arasıorta derece ED, 22-25 arasıhafif ED, 26-30 arasınormal olarak değrlendirildi. 6’dan az puan hastanı 4 haftalı periyod boyunca herhangi

    bir cinsel girisimde bulunmadığııgosterir. Ayrıa hastalardan ejakulasyonun olup

    olmadığııbelirtmeleri istendi.

    Hastalardan yasamla ile ilgili dokuz onemli konuyu iceren form doldurularak

    kendileri icin onemlilik derecesine gore birden dokuza kadar sıalamalarıistendi (1: en

    onemli, 9: en az onemli)

    Yasam kalitesinin değrlendirilmesi icin tum hastalara SF-36 sorgulama formu

    dolduruldu. Bu form Medikal Outcome Study’nin uzun formlarıdan cıarıan 36 maddelik

    11 baslıtan olusuyor. Yuksek skor iyi sağığı dusuk skor kotu sağığıifade eder. SF-36

    genel populasyon icin gelistirilmistir.

    Hastaları depresyon yonunden risklerini belirlemek ve depresif belirtilerin duzeyini

    ve siddet değsimini olcmek icin Beck Depresyon Olceğ kullanıdı Bu olcek depresyonda

    gorulen somatik, duygusal, bilissel ve motivasyonal belirtileri olcmektedir. Toplam 21

    kendini belirleme cumlesi icermektedir. Buna gore 0-13 puan depresyon yok, 14-24 puan :

    orta derece depresyon, 25 ve ustu puan : ciddi depresyon olarak değrlendirildi.

    Hastalara bilgi sahibi olmak istedikleri konular soruldu ve bilgilendirildi. Tedavi

    secenekleri hakkıda hastalar bilgilendirildi ve tedavi talebi olanları tedavisi duzenlendi.

    istatistiksel analiz

    istatistiksel değerlendirmede SPSS for Windows 15,0 programında tanımlayıcı

    istatistikler, Spearman korelasyon, ki-kare t testi ve grup karsılastırılmasında Mann

    Whitney-U test kullanılarak yapıldı. Sonucların değerlendirilmesinde p< 0,05 anlamlı

    olarak kabul edildi.

    41

    4. BULGULAR

    Bu calısmamıza istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma

    Hastanesi’nde yatarak tedavi goren veya Medulla Spialis YaralanmasıKontrol

    Polikliniğne basvuran toplam 60 hasta alıdı Hastalar T10 ve ustu, T11-L2 arasıve konuskauda

    olarak uc gruba ayrıdıTum hastaları yas ortalaması37,86・}10,13 (20-62) yı olarak

    bulundu. T10 ve ustu grubun yas ortalaması35,90・}10,94 yı, T12-L2 arasıgrubun yas

    ortalaması38,10・}9,98 yı, konus-kauda grubunun yas ortalaması40,30 ・}9,71 yı olarak

    bulundu.Yaralanma sıasıda hastaları yas ortalamasıT10 ve ustu grupta 32,74 yı, T11-

    L2 arasıgrubun 33,84 yı, konus-kauda grubunun 37,44 yıdı Gruplar arasıda yas

    ortalamasıkarsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı(p> 0,05)(tablo1).

    Tablo-1: Hastaları yas ortalamasıNorolojik seviye N Min Mak Ortalama Std. sapma p değeri

    T10 ve ustu (grup-1) 20 23 62 35,90 10,94 0,511*

    T11-L2 arası (grup-2) 20 24 58 38,10 9,90 0,187**

    Konus kauda (grup-3) 20 20 54 40,30 9,72 0,484***

    * grup 1 ile grup 2 arasındaki karsılastırma **grup 1 ile grup 3 arasındaki karsılastırma

    *** grup 2 ile grup 3 arasındaki karsılartırma

    Hastaların yaralanma suresi minimum 6 ay, maksimum 246 ay, ortanca 22 ay olarak

    bulundu. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı . Hastalardan 48’i

    (%80) evli, 10’u (%16,7) bekar, 2’si de(%3.33) bosanmıtı Gruplar medeni durumlarıacııdan karsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı Hastaları eğtim

    durumuna bakıdığıda 1 (%1,7) kisi okur-yazar değl, 3’u(%5,0) okur-yazar, 38’si

    (%63,3) ilkoğetim, 12’si (%20,0) lise, 6’sı%10) da yuksekokul mezunu idi. Gruplar

    karsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 2).

    42

    Tablo-2 : Hastaları oğenim durumu

    Hasta sayısı (n) Yuzde

    Okur-yazar değil 1 %1,7

    Okur-yazar 3 %5,0

    ilkoğretim 38 %63,3

    Lise 12 %20,0

    Yuksek okul 6 %10,0

    MSY’nin etyolojisi incelendiğnde en sı etiyolojik faktor olarak 23 (%38,33) hasta

    ile trafik kazasısaptanıken, bunu 15 (%25) hasta ile yuksekten dusme, 9 (%15) hasta ile

    atesli veya kesici alet yaralanması 7 (%11,66) hasta ile iyatrojenik, 6 (%10) hasta ile

    ağılı altıda kalma ve diğr nedenler olarak izledi. Gruplar karsıastııdığıda istatistiksel

    olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 3).

    Tablo-3: Etiyolojik faktorler

    Hasta sayıı(n) %

    Trafik kazası23 %38,33

    Yuksekten dusme 15 %25

    Atesli ve kesici alet yaralanması9 %15

    Operasyon sonrası7 %11,66

    Ağılı altıda kalma 3 %5

    Diğr 3 %5


  13. Özürlü Girişimci Kredisi

    Bedensel özürlü olan, ancak bir işte çalışabileceğini resmi sağlık kurulu raporu ile belgeleyen, özürlü kadın ve erkeklere, topluma kazandırmak mal ve hizmet üretimine, serbest meslek ya da ticari faaliyete yönelik yeni bir işyeri açmalarına yardımcı olmak amacıyla Özürlü Girişimci Kredisi kullandırılabilecektir.

    Özürlü Girişimci Kredisinden yararlanacak kişinin öncelikle Özürlülük Belgesi’nin ve çalışabileceğine dair Sağlık Kurulu raporunun olması, 50 yaşını aşmamış olması ve herhangi bir faaliyetinin bulunmaması gerekmektedir.

    1. KADEME

    Ø Yeni açacağı iş konusu hakkında iş tecrübesi bulunmayan,

    Ø 35 yaşını aşmamış,

    Ø Elinde yapmak istediği iş konusu ile ilgili sertifika, ustalık belgesi, başarı belgesi, meslek lisesi diploması, çıraklık/ kalfalık belgesi, MEB Mesleki Eğitim kurs belgesi, ilgili kurum veya kuruluştan alınacak konusu ile ilgili işi yapabileceğine dair yeterlilik belgesi vs. gibi hiçbir uzmanlık belgesi olmayan,

    kişilere azami 5.000 YTL kredi kullandırılabilecektir.

    2. KADEME

    Ø Yeni açacağı iş kolu ile ilgili olarak en az 2 yıl iş tecrübesi bulunan,

    Ø 35 yaşını aşmamış,

    Ø Elinde yapmak istediği iş konusu ile ilgili sertifika, ustalık belgesi, başarı belgesi, meslek lisesi diploması, çıraklık/ kalfalık belgesi, MEB Mesleki Eğitim kurs belgesi, ilgili kurum veya kuruluştan alınacak konusu ile ilgili işi yapabileceğine dair yeterlilik belgesi vs. gibi uzmanlık belgesi olan,

    kişilere azami 10.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( örneğin kuaför, ayakkabı tamircisi, oto tamircisi gibi.)

    3. KADEME

    Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu ile ilgili olarak 4 yıllık fakülte mezunu olup, üniversite diploması bulunan,

    Ø Eğitimini aldığı iş konusunda iş tecrübesi bulunmayan,

    Ø 35 yaşını aşmamış,

    kişilere azami 15.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( Örneğin eczacılık fakültesini bitiren yeni mezun bir eczacının eczane açmak istemesi, hukuk fakültesini bitiren yeni mezun bir avukatın hukuk bürosu açmak istemesi, diş hekimliği fakültesini bitiren yeni mezun bir diş doktorunun muayenehane açmak istemesi gibi.)

    4. KADEME

    Ø 4 yıllık fakülte mezunu olup, elinde üniversite diploması bulunan,

    Ø Herhangi bir işkolunda en az 5 yıl iş tecrübesi bulunan,

    Ø 40 yaşını aşmamış,

    Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu sınırlaması olmadan,

    azami 15.000 YTL kredi kullandırılabilecektir.

    Söz konusu kredi; çeşitli sebeplerle işinden ayrılmış üniversite mezunu kişilerin iş kurma taleplerinin değerlendirilmesi sonucunda kullandırılacaktır. ( Örneğin daha önce bankacı olan bir kişinin yuva açmak istemesi, öğretmen olan bir kişinin tekstil atölyesi açmak istemesi gibi.)

    5. KADEME

    Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu ile ilgili olarak 4 yıllık fakülte mezunu olup, üniversite diploması bulunan,

    Ø Eğitimini aldığı iş konusunda en az 5 yıl iş tecrübesi bulunan,

    Ø Halen yapmakta olduğu iş ve almış olduğu üniversite eğitimi üzerine iş kurmak isteyen,

    Ø 40 yaşını aşmamış,

    Kişilere azami 25.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( örneğin herhangi bir kuruma bağlı olarak çalışan/çalışmayan tıp doktorları, tahlil laboratuarı kuracak biologlar, dershane açacak öğretmenler, diş doktorları, veterinerler, avukatlar gibi.)


  14. Kanserden korunmak için 30 yol.. [/size]

    [/color]

    Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tahminlerine göre her yıl dünya çapında 10 milyon hastaya kanser teşhisi konuyor...

    Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam, önlem alınmazsa 2020'de yüzde 50'lik artışla 15 milyonu bulacak. Pek çok kanser tipi durduk yerde veya bir gecede ortaya çıkmıyor ve büyük oranda öngörülebiliyor. Günlük yaşamınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik, riski gözle görünür oranda azaltabilir.

    1. Lahana turşusu yiyin: Fermentasyon sürecinde kanser savaşçısı bileşenler ortaya çıkıyor.

    2. Haşlanmış brokoli yiyin: Haşlayın çünkü araştırmaya göre brokoliyi mikrodalgaya koymak, kanserden koruyan bileşenlerin yüzde 97'sini yok ediyor.

    3. Salatanıza Brezilya fıstığı koyun: Brezilya fıstığındaki selenyum, kanser hücrelerini öldürerek hücrelerin DNA'larını tamir etmelerine yardımcı oluyor.

    4. Kalsiyum ve D vitamini alın: ABD'deki Dartmouth Tıp Okulu'nun araştırmasına göre bu bileşim, kolon kanserine yol açan kolon poliplerini azaltıyor.

    5. Her şeye sarmısak koyun: Sarmısaktaki sülfür bileşikleri, bağışıklık sisteminin kansere karşı doğal savunmasını harekete geçiriyor.

    6. Her sabah biraz kavun yiyin: Kavundaki karotenoidler akciğer kanseri riskini azaltıyor.

    7. Kahvaltıya yarım bardak yabanmersini ekleyin: Yabanmersini bir numaralı antioksidan.

    8. Enginar yemeye alışın: Enginardaki antioksidanlar cilt kanserini önlemeye yardımcı oluyor.

    9. Mangal etini terbiyeleyin: Eti bolca marine etmek pişirirken ateşle direkt teması önleyerek kimyasalların oluşumunu azaltıyor.

    10. Bol su için: Her gün sekiz bardak su içen erkeklerde mesane, kadınlarda kolon kanseri riski yarı yarıya azalıyor.

    11. Yeşil çay için: Yeşil çaydaki EGCC adlı kimyasalın bugüne dek keşfedilmiş en güçlü kanser karşıtı bileşen olduğuna inanılıyor.

    12. Bira için ama abartmayın: Bira, ülser ve mide kanserine yol açan helikobaktere karşı koruma sağlıyor. Ama günde iki taneden fazlası kanser riskini artırıyor.

    13. Düzenli balık tüketin: Haftada en az dört kere balık yiyenlerde kan kanseri riski üçte bir oranında azalıyor.

    14. Her sabah bir multivitamin: İdeal oranlarda vitamin ve mineralin bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair çok kanıt var.

    15. Her gün 15 dakika güneşe çıkın: D vitamini eksikliği meme, kolon, prostat, yumurtalık ve mide kanseri riskini artırmanın yanı sıra osteoporoz, yüksek kan basıncı, MS gibi sorunlara yol açıyor.

    16. İki saatte bir güneş kremi: Bir likör bardağının aldığı kadar güneş kremi dermatologlara göre kansere yol açan UV ışınlarından korunmak için yeterli miktar.

    17. Kivi yiyin: Yüksek oranda C ve E vitamini, lutein ve bakır içeren kivi değerli bir antioksidan.

    18. Kondom kullanın, tekeşli olun: Kadınlar ne kadar çok kişiyle cinsel ilişkiye girerse rahim ağzı kanserine yol açan HPV'yi (human papilloma virus) kapma oranı da o kadar yükseliyor.

    19. Yüksek yağlı hayvansal proteinleri kesin: Et yerine balık veya tavuğu tercih edin. Tereyağı yerine zeytinyağı kullanın.

    20. Üzümle beslenin: Şarapta bulunan kanserden koruyucu resveratrol üzümde bol miktarda var.

    21. Salataya taze soğan koyun: Çiğ veya az pişmiş yenilmesi tavsiye edilen taze soğan prostat kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.

    22. Taze limonata için: Avustralyalı uzmanlara göre her gün biraz narenciye ağız, gırtlak ve mide kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.

    23. Düzenli yürüyüş: Akşam yemekten sonra 30 dakika yürüyüş meme kanseri riskini azaltıyor.

    24. Organik gıdalar: Organik olmayan gıdalardaki hormon ve tarım ilaçlarının hücrelere verdiği zarar, kansere yol açabiliyor.

    25. Karahindiba yiyin: Çin'de yüzyıllardır kanser tedavisinde kullanılan bitki, A vitamini ve potasyum açısından inanılmaz zengin.

    26. Kurutemizleme gerektirmeyen giysi seçin: İşlem sırasında kullanılan kimyasallar böbrek ve karaciğer kanserine yol açıyor.

    27. Turşu yerine salatalık, somon füme yerine tazesi: Araştırmalar füme gıda ve turşuların kanserojen içerdiğini gösteriyor.

    28. Cips veya kızarmış patates yerine haşlanmış patates: Kızaran gıdalarda oluşan kimyasal değişimler kansere davetiye çıkarıyor.

    29. Sprey bronzlaştırıcıları tercih edin: Solaryumun aksine deri kanseri riskini artırdıklarına dair hiçbir bulgu yok.

    30. Sosyal çevreyi genişletin: Arkadaşlarıyla tatminkâr ilişkisi olmayan erkeklerde prostat kanseri oranı yüksek


  15. ~~ NEFRETİ AŞMANIN TEK YOLU ~~ [/size]

    NEFRETİ AŞMANIN YOLU

    AFFETMEK

    Başkalarını affettiğimizde

    [/color]biz özgürleşiriz.[/font]

    Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir. Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır. Affetmek insanı derinleştirir.

    Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir. Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir. Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.

    Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur. Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin. Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir. Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacaktır. O acılar sizin acılarınız.

    Affetmek kolay değildir. Fakat özgürleşmek için gereklidir. Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır. Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrol altında tutmasına son vermek demektir.

    AFFETMEK

    O kişiyi sevmek değil. O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil. O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil. O kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil. O kişiyi kucaklamak değil. O kişiyi suçsuz bulmak değil. O kişiyi haklı bulmak değil. O kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.

    Affetmek

    kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır. Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir. "Duygusal unutma"affetmenin diğer adıdır.