Can Sengul
-
İçerik sayısı
3.187 -
Katılım
-
Son ziyaret
-
Days Won
44
İletiler bölümüne Can Sengul kullanıcısının eklediği dosyalar
-
-
1.si Günlük 1-1,5 avuç yenen TUZSUZ AZ KAVRULMUŞ NEVŞEHİR KABAK ÇEKİRDEĞİ mesane kapasitesini artırır. kullandıkça farkı hissedersiniz. 300cc lik mesaneyi 500-600cc ye cıkarabiliyor.
2. de bitkisel bir ilaç
- BioCran
42 YTL
Kullanım Alanları:
İçeriğindeki cranberry ekstresi ve yararlı probiyotikler ile üriner sistem enfeksiyonlarının tedavisinde ve tekrarlayan enfeksiyonların profilaksisinde kullanılır. Etkinliğinin artması için barsakta çözünecek formda hazırlanmıştır. Hekim tercihine ve hastanın klinik tablosuna göre tek veya antibiyotiklerle birlikte kullanılır.
Kullanım Şekli:
Günde 1-2 Kapsül.
60 kapsüllük ambalajda kullanıma sunulmuştur.
25oC nin altında ve çocukların ulaşamayacakları yerlerde saklayınız.
Etken maddeler:
1- Cranberry
Vaccinium cinsinden Türkçede çay üzümü veya çoban üzümü denilen bir çalı ailesinin üyesidir. Vaccinum cinsinin Kuzey yarım küre nin serin ve dağlık bölgelerinde yetişen 450den fazla türü vardır. Yabanmersini, 30-35 cm yüksekliğinde kırmızıdan mor renge kadar dolgun ve etli meyveleri olan küçük bir çalıdır. Meyveleri Temmuzdan Eylüle kadar toplanabilir.
Uzun yıllar boyunca süren araştırmalar Cranberry bitkisinin üriner sistem enfeksiyonlarında etkili olduğunu ortaya koymuş ve insanların yıllardır kullana geldikleri bir bitki olma özelliğini kaybetmemiştir.
Cranberry bitkisi üriner sistem mukozasına yapışan bakterilerin engellenmesine, böylece üriner sistem duvarında enfeksiyon gelişiminin önlenmesine yaradığı ispat edilmiştir.
Saint Hildegard of Bingen (1098-1179) tarafından adet kanamalarını düzenleyen bir meyve olarak tavsiye edilmiştir.
16. Y.Y Almanya sında yaşayan herbalistler (Şifalı Bitki Uzmanları) ise ( Hieronymus Bock gibi), yabanmersini meyvelerini mesane taşları için bir çare olarak tavsiye etmişlerdir.
18. Y.Y dan itibaren özellikle Almanya da yabanmersini meyvelerinin tedavi amaçlı olarak herbalist ve hekimler arasında kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu kişiler Yabanmersini preparatlarını, çeşitli barsak hastalıkları, tifo ve karahumma, ağız, deri ve üriner sistem enfeksiyonları, gut ve romatizma için kullanmışlardır.
Yapısında %25 antosiyanidin, %7 kadar tanen, çeşitli alkaloidler (myrtine ve epimyrtine gibi), 12 farklı fenolik asit (phenolic acid) ve 3 glikozid ( quercitrin,isoquercitrin, hyperoside) bulunmaktadır.
2-Probiyotikler:
İdrar Yolları Enfeksiyonu Üzerine Etkisi
Üriner sistem enfeksiyonları her sene milyonlarca insanı etkileyen ciddi sağlık problemleridir.Üriner sistem enfeksiyonları çok sık görülür- solunum yolu enfeksiyonlarından sonra ikinci sırayı alır. Kadınlarda daha sık görülür. Beş kadından biri hayat boyu en az bir kere idrar yolu enfeksiyonu geçirir. Erkeklerde Üriner sistem enfeksiyonları daha nadir görülmesine rağmen görüldüğünde ciddi olabilir.
Probiyotik bakteriler ; Lactobacillus, Streptococcus, Bifidobacterium, Bacillus gibi cinsler içerisinde yer alan, barsaklarda canlılığını koruyabilen, insan sağlığına faydalı bakterilerdir. Bu bakteriler barsak yüzeyine tutunarak enterik enfeksiyon riskini azaltırlar ve metabolizmaya yardımcı olurlar. Bazı toksik gıda bileşenlerini parçalayarak, istenmeyen mikroorganizmaların zararlı metabolitler oluşturmalarını önleyerek, zararlı mikroorganizmaları elimine ederek sağlıklı bir yaşamın devamını mümkün kılarlar. Ayrıca, bu bakterilerin laktoz hidrolozi, serum kolestrol düzeyinin azaltılması, kolon kanserinin önlenmesi, bağışıklık sisteminin uyarılması gibi birçok faydaları vardır.
Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarını gidermede ve önlemede etkilidirler. Probiyotikler bu özelliklerini aşağıdaki mekanizmalar ile sağlarlar:
a) Vajina pHsının düşürülmesi.
B) Salgıladıklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleştirmesi.
c) Hastalık yapan bakterilerin mukozaya yapışmasının engellenmesi (kompetetif inhibisyon).
-
Felçliler ‘robotik iskelet’le yürüyebilecek
Felçlilerin ayakta durma ve yürüme gibi temel hareketleri yeniden yapabilmesine olanak tanıyacak ‘robotik iskelet’ geliştirildi
ANKARA - Felçliler için ayakta durma, yürüme, merdiven çıkma gibi daha önce hayal bile edilemeyecek hareket olanakları sağlayan "robotik iskelet" geliştiriliyor. BBC’nin internet sitesinde yer alan habere göre, Tel Aviv’deki Şeba Tıp Merkezinde klinik denemeleri yapılan "Rewalk" (yeniden yürüme) adlı yarı robotik motorize sistemde, sırta bir aygıt takılıyor, bacaklara mekanik parçalar bağlanıyor ve sinyal gönderiliyor.
Aygıtı kullananlar, koltuk değneğiyle yürüyor, vücudun üst kısmı ve ağırlık merkezindeki değişiklikle de aygıtı kontrol ediyor. Kendisi de felçli olan Argo Medikal Teknolojiler şirketinin kurucusu mühendis Amit Goffer’in, çocukluk rüyası olan bu aygıtı tekerlikli sandalyeye alternatif arayışı sırasında geliştirdiği belirtiliyor. Aygıtı deneyenlerden, 20 yıldır felçli olan eski İsrailli paraşütçü Radi Kaiof, "Rewalk"un hayatını değiştirdiğini söyledi.
Yeniden yürümeyi hayal bile edemediğini, yaralandıktan sonra bunun nasıl bir şey olduğunu unuttuğunu anlatan Kaiof, ayağa kalktığında insanlarla aşağıdan değil, göz göze gelerek konuşabilmesinin önemine dikkat çekti. Daha önce, Japonlar da benzer bir "robot giysi" ile felçlilere yürüme olanağı tanıyan bir çalışmaya imza atmıştı. Japonların geliştirdiği "HAL" adı verilen robotik iskelet, ikinci iskelet gibi giyilebilen ve batarya ile çalışan bir özelliğe sahip.(aa)
birde bu var http://www.argomedtec.com/
-
Bildiğiniz Gibi her sağlıklı insanın dik oturmaya ihtiyaç duydugu gibi OF'li (omurilik felci) olan Birisininde omuriliğinin tam dik pozisyonda durması çok önemlidir.
Şahsen bunu bildiğim halde, geç uygulamanın ve faydasını geç anlamanın verdiği üzüntüyle bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Dik oturmanın bendeki faydası solunumu kolaylaştırması ve barsakların düzene girmesinde yardımcı oldu diğer faydalarınıda ürünlerin açıklamalarındakilerini alta ekleyeceğim
1.
Sabber sırt yastığı anatomik dizaynı sayesinde sırtınıza destek sağlayarak omuriliğinizin düzdün konumda durmasına; sağa ve sola eğilmesini engeller. <LI>Bel sakatlıkları ve incinmelerinde, bel fıtığı rahatsızlıklarıda ve düzgün oturma pozisyonu için kullandırılması tavsiye olunur. <LI>Evde, işyerinde ve her türlü arabalarda koltuklara sabileyebilmek için arkasında iki adet lastiği vardır. <LI>İnsan sağlığına zararlı CFC kulanmadan üretilmiştir.
2.
- Evde, işte, seyahatte doğru oturma pozisyonuyla ve doğru vücut duruşuyla bel ve sırt ağrılarını engeller ve hafifletir.
- Sürekli otorarak çalışanların kaçırmaması gereken bir üründür. Bel ve sırt ağrılarını önler.
- Sürekli elastik şeklini koruyabilen poliüretan köpükten üretilen yastık anatomik şekliyle doğru pozisyonda oturmayı sağlar.
- Fermuarlı, çıkarılabilen, yıkanabilen elastik kumaştan yapılmış kılıf içerisine yerleştirilmiş.
-
Hayat kurtaran 16 ipucu
Londra'daki Kine College Hastanesi Yaslanma Bilimi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, vücudumuzun bize hayatimizi kurtaracak tam 16 ipucu verdiğini ortaya koydu.
Sağlıklı yasam konusunda birçok araştırmaya imzasını atan; Londra'daki Kine College Hastanesi Gerontoloji (yaslanma bilimi) Enstitüsü'nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Bale, "Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara; dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz " diyor ve ekliyor: "Vücudunuz; siz fark etmeden sağlığınızla ilgili en önemli ipuçlarını veriyor."
Prof. Bale’ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. O halde bir test yaparak ne kadar sağlıklı olduğumuzu anlamak mümkün. Bale’nin " İste hayatinizi kurtaracak 16 ipucu" dediği test söyle:
1.Tırnaklar
Tırnaklarınıza dikkatle bakin. Eğer hafif mavilik yâda; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karsı karsıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karsı karsıya olduğunuzu gösterebilir.
2. Nefeslerinizi Sayın
Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.
3. Gözler
Aynada gözlerinizden birine bakin. İris’in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu ayni şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.
4. Avuç içinize bakin
Avuç içlerinize dikkatle bakin. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek.
5. Hafıza kontrolü
Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakin. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karsılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.
6. Kas kontrolü
Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.
7. Görünüş
Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün.
Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor.
8. Tiroit misiniz?
Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.
9. Düz yürümek
Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.
10. Doğum kilonuz
Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.
11. Beliniz kalın mı?
Vücut sekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.
12. Tuvalet sıklığı
Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.
13. Nabız kontrolü
Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yasayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.
14.Dişlerinizi fırçalayın
Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.
15. Parmak uzunluğu
İşaret ve yüzük parmakları ayni uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla.
16. Ayak Bilekleri
Bas parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.
-
Engelliler için yeni proje
A.A
Özürlüler İdaresi Başkanlığının (ÖZİDA) başlattığı “Örnek Engelsiz Kent” projesiyle Keçiören'de, engellilerin günlük yaşamını kolaylaştıracak örnek mekanlar tasarlanacak.
ÖZİDA ile Keçiören Belediyesi arasında önümüzdeki günlerde imzalanması planlanan protokol, yerel yönetimlerin engellilerle ilgili kendi ilçelerinde örnek mekanlar tasarlamasına katkı sağlayacak.
“Engelsiz Türkiye” projesi çerçevesinde pek çok ilde engellilere ulaşılabilirlik yönünden uygun mekanlar oluşturulması için yerel yönetimlerle seminerler düzenlendi.
Engellilik konusunda Türkiye'de bilinç oluşturulması amaçlanan bu çalışmalar kapsamında başlatılan “Örnek Engelsiz Kent” projesiyle, örnek büyükşehir belediyesi olarak Konya, örnek il olarak Karaman, örnek ilçe olarak da Hendek'te engellilere uygun mekanlar yapılacak.
Türkiye'deki tüm il, belediye ve ilçelere örnek teşkil etmesi ve yetkililerin bu örnekler çerçevesinde engellilerin daha kolay yaşayabilecekleri mekanlar tasarlayabilmeleri için uygulanan projenin bir ayağı da Keçiören'de hayata geçirilecek.
HAMİLE VE YAŞLI VATANDAŞLAR DA YARARLANACAK
Keçiören Belediyesiyle ÖZİDA arasında 2 Eylül Salı günü imzalanması planlanan protokolle, Keçiören'de “örnek bir kavşak”, “park”, “yol” ve “bina”, engellilerin günlük hayatlarını kolaylaştırmak için düzenlenecek.
Engelli vatandaşların yanı sıra hamile, yaşlı, bebek arabalı ebeveynlerle, kilolu vatandaşların da hayatlarını kolaylaştırması hedeflenen projede, ilk etapta belediyede görev yapan yönetici ve teknik personel, engellilerin ulaşılabilirlikle ilgili sorunlarını içeren bir seminere katılacak.
Keçiören Belediyesi ve ÖZİDA tarafından uzman personellerin görevlendirileceği ortak bir komisyon oluşturulacak proje çerçevesinde, belediyenin sorumluluğu altındaki alanda ulaşılabilirlik yönünden yapılı çevrede ve belediye hizmetlerinde var olan engeller belirlenerek komisyon tarafından bir rapor ve eylem planı hazırlanacak. Komisyon, daha sonra engellilerle ilgili ilk çalışmalarını gerçekleştirecek.
-
Kapsamlı bir kök hücre dosyası olmuş tşkler zehra. Ayrıca son olarak türk doktorların buldugu kök hucre haberi de var http://www.omurilikfelclileriyiz.biz/index...6entry156
-
Bencede çok umut verici bir haber diğer kök hucre çalışmalarındn çok farklı ciddi ciddi basın toplantısını bile yaptılar. Bundan sonra bütun ülkeler diş kökünden hücre alarak tedaviye başlar ve geliştirirler. -
izlemek lazım -
Güzel bi aşk filmi ama benim tarzım değil izlemem Tşkler paylaşım için
-
Estetik plastik cerrah ve dermatologlar, doğrudan gelen güneş ışınlarından ve solaryumdan uzak durmanın cilt kanserlerinin önlenmesinde önemli olduğunu söylüyor
Estetik plastik cerrah Doç. Dr. İbrahim Aşkar, cilt kanserinde doğru bilinen yanlışlar ve yanlış bilinen doğruları anlattı..
âDoğuştan olan benler zararsızdır.” Kesinlikle yanlış bir düşünce. Özellikle bazı doğuştan benlerde kanser riski daha yüksektir.”
âDerideki benler alındığında kötü huy kazanır.” Bu da maalesef halk arasında yaygın bir kanı şeklinde gezinen çok yanlış bir cümledir.”
âKötü huylu yaralar ameliyat edilmesi durumunda bıçak değmesi ile yayılır, hasta ölür.” Tamamen gerçek dışıdır. Uygun bir planlama ve cerrahi ile erken yakalanan kanserler rahatlıkla ortadan kaldırılmaktadır.”
âSiğiller okutmayla geçer.” Bu da sadece batıl inanıştır.Ozon tabakasının incelmesine bağlı olarak, cilt kanserine yakalananların sayısı her geçen gün artıyor. Uzmanlar, “Güneş ışınlarına (ultraviyole) direk maruz kalmayın” diye uyarıyor.
Cilt kanserinden korunma yolunun düzenli olarak cildin kontrol edilmesinden geçtiğini söyleyen Doç. Dr. İbrahim Aşkar, vücutta bulunan benlerde büyüme, küçülme, kaşıntı gibi durumlarda zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini belirtti.
İyileşmeyen yaranız bulunuyorsa:
Cilt kanseri hakkında bilgi verir misiniz? Cilt kanserleri güneşe maruz kalınan ve gözle görülen yerlerde ortaya çıkar. Bu nedenle erken dönemde ilerlemeden fark edilip, tanı konabilir. Tedavisi erken yapıldığından sonuçları da o oranda iyi olmaktadır. Yüz ve eller gibi güneşe maruz kalınan yerlerde bir aydan daha fazla iyileşmeyen yara olduğunu fark ettiğinizde bir an önce uzmanlara başvurmak gerekir.
Kaç tür cilt kanseri vardır?
İyileşmeyen yaradan alınacak biyopsi değerlendirmesi ile kanserin varlığı araştırılabilecek ve tanı konabilecektir. Kanser değilse de yine tanıya göre tedavi edilebilir. 3 tür cilt kanseri vardır. Cilt kanserlerinden kötünün iyisi diyebileceğimiz “bazal hücreli karsinom”dur. Çok yavaş seyirli olan bu hastalık genellikle ortası çökük bir yara şeklinde kendini gösterip, yıllar içinde genişler. Daha hızlı seyredeni örneğin aylar içinde gelişen cilt kanseri “yassı hücreli karsinom”dur. Bazal hücreli karsinomdan daha kötü olup, erken tanı konursa, tedavisi yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. En kötüsü ise “malign melanom” dediğimiz tipidir ve ben şeklinde başlar ya da bir benin büyüyüp yayılması veya kanayan yara haline gelmesi ile kendini gösterir. Bazen benin etrafında yeni çıkan benler olarak kendini gösterir. Çok hızlı ilerleyen malign melanom için zaman çok önemlidir
Kimlerde sıklıkla görülür?
Beyaz tenliler, cildi kolay çillenenler, fazla sayıda beni olanlar, ailede cilt kanseri olanlar, güneş altında fazla kalanlar, tropik iklimde yaşayanlar, ışın tedavisi geçirenler, uzun süre açık kalan yaralar, değişik kimyasal maddelerle uğraşanlar, sık sık küçük yaralanma geçirenler cilt kanseri için riskli kişiler olarak kabul edilirler. Sık cilt kanseri dudaklarda, burun sırtı ve çevresinde, kulak kepçesinde, kellerde kafa derisinde ve ellerde görülebilir. Yeni beliren bir ben; büyüyen, yara halini alan, çoğalan bir ben cilt kanserinin habercisidir.Cilt kanserini nasıl tanıyacağız?
Birçok insan cilt kanseri olduğunun farkında olmaz. Genel olarak; beyaz ve pembe renkli küçük bir kitle şeklinde; yüzeyi düzgün, parlak veya çukur şeklinde; kuru, pullu, kırmızı bir nokta şeklinde; kabuklu, kırmızı, yumru şeklinde; kabuklu yan yana küçük kitleler şeklinde; bir yara izine benzeyen beyaz bir yama şeklinde olabilirler. 2-4 haftada iyileşmeyen, kanama ve ağrı yapabilen bu türdeki lezyonların kanser olabileceklerini düşünmek gerekir. n Hangi yaşlarda kansere yakalanılıyor? Cilt kanserinin en sık görüldüğü yaş 45-60 arasıdır. Fakat bunun yanı sıra 20 yaşında da cilt kanserine yakalanan hastalarımız oldu.Korunma yolları nelerdir?
Cilt kanserleri, güneşe maruz kalan özellikle güneşin dik geldiği yerlerde daha sık görüldüğünden güneş ışığından korunmaya özen göstermelidir. Güneş ışığının etkisi yıllar geçtikçe daha fazla artmaktadır. Hava kirliliği atmosferin güneşin özellikle zararlı ışınları olan ultraviyole ışınlarından koruyucu tabakası olan ozon tabakasını azaltmaktadır. Güneş ışığının etkisinin en fazla olduğu saat 10-16 arası güneşe çıkmamak ya da çıkmak zorunda iseniz güneş ışığından koruyucu kremler kullanarak çıkmanız ve gölgesi büyük şapkalar kullanmanız daha önleyici olacaktır.Mor ötesi ışın yayan elektrik lambaları ve bronzlaşma için kullanılan solaryum cihazları da cilt kanserlerinin oluşmasında etkili olmaktadır. Bu tip ışık kaynaklarından uzak durmak yine cilt kanserlerinin önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Her tür kanser türünde erken tanı ve tedavi yapıldığında yüz güldürücü sonuçlar alındığını bir kez daha vurgulamak faydalı olacaktır.
Tedavisi nasıl oluyor?
Cerrahi girişimlerdir. Kanserli doku çıkarılırken çevreden kanserin türüne göre bir miktar sağlıklı doku da çıkarılır. Her zaman tekrarlama riskini sıfıra indirmek mümkün değildir. Cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan ya da başka organlara yayılan kanserlerde ışın tedavisi (radyoterapi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) ile çare aranır. Bu tedaviler cilt kanserini tamamen ortadan kaldırmaz. Kısmen faydalı olabilirler. Unutmamak gerekir ki, cilt kanserlerinin cerrahi tedavisi estetik bir girişim değildir. -
FINIKE'NIN EN SANSLI INSANLARI VE ATATURK
Finike'li Hasan Cavus ve Kemal Ozada, gorevleri geregi bizzat Ataturk'un yakininda bulunmak seref ve bahtiyarligina erdiler. Ne mutlu onlara.
Finike'li Hasan Cavus
Finike'nin Yazir koyunden Hasan Cavus, Ankara Muhafiz Alayi 3. Bolukte basarili hizmetlerde bulundugundan komutani Binbasi Ismail Hakki Teker kendisini Ataturk'un Ankara'daki koskune koruma tayin ederek odullendirmistir. Hasan Cavus bu serefli gorevi 12 erle birlikte surdurmustur.
Ataturk'le ilgili cok yerde yazilip cizilen bir olay vardir. Ataturk'un gurestirdigi ve "Pasam, sizi yedi duvel yenemedi, ben nasil yenerim?" diyen Mehmetcik anektotunun gercek kahramaninin Finike'li Hasan Cavus oldugundan belki cogu Finike'linin haberi yoktur.
Ataturk Mehmetciklerle sohbet etmeyi, sakalasmayi cok severdi. O sabah yine keyifliydi. Nuri Conker'le birlikte koskun bahcesine indi ve tum Mehmetcikleri yanina cagirdi, "Hadi bakalim, ne pehlivan oldugunuzu gorelim" dedi. Guresmelerini istedi. Mehmetcikler bu duruma sevindiler. Cunku Ata'nin huzurunda guresmek herkese nasip olmazdi. 12 Asker nobeti birbirlerine devrederek gurestiler. Sanki kucuk bir turnuva yapilmisti. Gureslerin sonunda hep Hasan Cavus galip geldi. Ata cok keyifliydi. "Hasan Cavus, ufak tefeksin ama masallah iyi guresiyorsun" diye iltifat etti. O'nun gozlerine bile bakamazdik. Basim yerde, "Sagolun Pasam" diyebildim. "Finike'de baska pehlivanlar var mi?" diye sordu. Ben "Olmaz olur mu Pasam, Finike yigit yatagidir" dedim. O, guzel gulusuyle; "Simdi soyle bakalim, herkesi yendin, peki bir de benimle gures, bakalim beni de yenebilecek misin?" dedi. Sasirip kalmistim. Dogrusu o gune kadar hic kimseye boyle bir teklifte bulunmamisti. Onunla nasil guresirdim? Ellerim kollarim zangir zangir titremeye basladi. Bir seyler soylemek istedim ama dilim dolasiyordu.
Ancak "Sizi yedi duvel yenememis pasam, ben nasil yenebilirim?" diyebildim. Guldu, cevabim cok hosuna gitmisti. Ciplak sirtima sevgi dolu bir tokat vurdu; "Yedi duvel beni degil Hasan Cavus, sizi yenemedi. Mehmetcigi, Turk milletini yenemedi" dedi.
Hasan Cavus 29 Ekim 1998 gunu Cumhuriyetin 75. yilinda hayata gozlerini yumdu…
Finike'li Kemal Ozada
Finike'li ikinci kahramanin adi Kemal Ozada'dir. 1907 Dogumlu olan Kemal Ozada, 1982 yilinda vefat etmistir. Kemal Ozada daha once Ismet Pasa'nin yaninda dort yil yakin koruma gorevi yapmis, daha sonra da Ataturk'un koruma ve soforlugunu yapmak uzere, onun yanina gecmis ve vefatina kadar bu serefli gorevi basariyla yerine getirmistir.
11 Kasim 1923 Tarihinde Cankaya Koskunde Ataturk, ogle yemeginde iken ilk kalp krizini gecirmisti. Saglik Bakani Dr. Refik Saydam ogle yemeginin konuklari arasindaydi. Ilk mudahaleyi o yapti.
Ataturk, odasina yatirildi. Bunyesi pek saglikli degildi. Saglikli olmasi da mumkun degildi zaten. Omru savas cephelerinde gecmisti. Trablusgarp Savasi'nda gozlerinden rahatsizlanmisti. Birinci Dunya Savasi'nda bobrekleri iflas etmisti. Sakarya Savasi'nda ise attan dusup kaburga kemiklerini kirmisti. Ancak, ilk kez kalp krizi geciriyordu. Sebebi, asiri yorgunluk ve stresti.
Cumhuriyet'in ilani sancili olmustu. Istanbul gazetelerinde surekli elestiri yazilari cikiyordu; hilafeti savunuyorlardi. Basta Rauf Orbay olmak uzere, dava arkadaslari aciktan aciga Cumhuriyet fikrini elestiriyordu.
Basbakanliktan Fethi Okyar'in alinip Ismet Inonu'nun getirilmesi hic kolay olmamisti. Hukumet krizi zor atlatilmisti ve aslinda tum bu siyasal olaylarin temelinde Cumhuriyetin ilani ve Ataturk'un Cumhurbaskani secilmesi vardi. Ataturk, Cumhuriyeti ilan etmis; Cumhurbaskani secilmis... Ama bu olaylar sagligina mal olmustu. Ilk krizi cabuk atlatmisti. Fakat bu son olmayacakti.
Iki gun sonra 13 Kasim 1923 tarihinde Cankaya Koskunde Ataturk, ogleyin ikinci kalp krizini gecirdiginde koruma memuru Finike'li Kemal Ozada, garsonu Cemal Granda, soforu Remzi Oztunc hep birlikte Ataturk'u odasina tasidilar. Baygindi. Hava almasi icin odanin pencereleri acildi, burnuna kolonya koklatildi. Koluna igne yapildi. Kendine gelir gibi oldu. Sorulara yanit vermiyordu. Sadece yattigi yerden neler oldugunu anlamaya calisiyordu. Iki gun icinde iki kalp krizi gecirmesi uzerine, Istanbul'dan kalp doktoru Prof. Neset Omer Irdelp cagrildi. Doktor Irdelp, Ankara'ya geldi ve Ataturk'u iyice muayene etti. Teshisi ayniydi; cok calismaktan ve stresten ileri gelen "elemi asabi" kalp krizlerine neden olmustu. Dinlenmesi gerekiyordu. Bir de perhiz yapmaliydi. Yani ickiyi ve cok sevdigi kahveyi ve sigarayi azaltmaliydi. Hep canindan cok sevdigi vatani icin calisti ve benzer krizler Ataturk'u hic yalniz birakmadi. Nutuk'u hazirladigi 1927 yilinin 22-23 ve 28 Mayis'inda da kalp spazmi gecirdi.
Mehmet Ayhan ALPAR
-
Kısa ama çok bilgilendirici bir yazı olmuş tşkler zehra:)
-
İstanbulda yaşıyorum ama pek bi kolaylık görmedim ben bu konu tartışılır yani -
Her engelli evine böle kolaylaştırıcı eklentiler eklemek lazım ama , yapanda pek yok sanırım
-
ortalama 14 veya 15 evet bu bi gercek cok az kitap okuyoruz:(İyisin zehra 15 kitap iyi ama kitaplar kalın mı çizgi roman olmasın
-
arkadaşlar kitap okumayı seven bir millet olduğumuz tüm anketlerce ve araştırmalarla belirlenen bir durum (senede altı kişiye bir kitap okumayla zirvedeyiz ) Bu nedenle sizlere bu acı gerçeği hatırlatıp, sizin yılda ortalama kaç kitap okuduğunuzu soruyorum.
Lütfen gerçekçi olalım!!!
teşekkür ederim
-
`Kitap okumak istiyorum, ama...` Diye Başlayan Cümleler Size Ne İfade Eder?
Bahanedir
Yeter ki insan okumak istesin, zaman yaratılır
Okuyan insanlar arasında mahçup olmamak için söylüyordur
Ona sıkıcı geliyordur
Filmini izlemek kolayına gidiyordur
Maddi nedenlerle okuyamıyor olabilir
Gerçekten vakti yoktur
Okumayı aslında seviyordur
Diğer:
Sizce? Hangisi size uyuyor? niçin ?
-
Türk bilim insanları, insan kök hücresinin yeniden programlanması konusunda yeni bir buluşa imza attılar. Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bedrettin Dalan, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin yönetimindeki bir grup bilim insanının yaptığı yeni programlamayla bundan sonra hücresel gen tedavisinin emniyetli bir şekilde yapılmasının önünün açıldığını bildirdi.
DİŞ KÖKÜNDEN GELİŞTİRİLDİ
Çalışmanın kamuoyuna tanıtımı amacıyla Yeditepe Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşkesi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Dalan, eskiden insanda sadece göbek bağında ve daha sonra diş kökünde var olduğu ispatlanan kök hücreyi yeniden programlayarak bir nevi embriyonik kök hücre haline getirildiğini hatırlattı.
ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN ÇARESİ KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Embriyonik hücrenin özelliğinin çoğalarak, bölünerek, yeni hücreler yaratabilmesi, yani canlıdan canlı yaratma hadisesi olduğunu ifade eden Dalan, ''Bunun için eskiden kordonlar saklanıyordu çocuklar doğunca... Arkadaşların teknolojisiyle bu kordon bankacılığı, diş bankacılığı artık dünyada sonuna gelmiş oluyor. Çünkü şimdi insanın bankası kendi dişinde saklı. Bu ispat edildi. Bunu daha kolay saklanır hale dişi değil de hücreyi saklayacak hale geldiler. İkincisi de şimdiye kadar yeniden programlama yapılmış. Ancak bunlar iyileştirme için hastalıklarda kullanıldığı zaman kendi içinde başka yan tesirleri olabiliyor. Kanserler olabiliyor, hastalıklar ortaya çıkartabiliyor. Bu ekibin yaptığı yeniden programlamada, bu yan etkiler tamamen ortadan kaldırılmış oluyor.
PROGRAMLANMIŞ HÜCRE HASTALIKLARI YENECEK
Bunun anlamı da şu; bundan sonra hücresel gen tedavisinin emniyetli bir şekilde yapılmasının önü dünya çapında daha emniyetli şekilde açılmış olacak. Gen tedavisi dediğinizde kanserden tutun, aklınıza ne geliyorsa bir sürü hastalıkların daha emniyetli bir şekilde hücresel gen tedavisi yoluyla tedavi edilmesinin yolu açıldı. Karaciğer hastalıkları, bir sürü hastalıkların dolasıyla genetik olarak emniyetli bir şekilde tedavi edilebilmesinin yolu bugün itibarıyla açıldı.''
Dalan, bu teknolojinin dünyada ilk olduğu, son derece geniş araştırmalarla yapıldığını ve bulunduğunu ifade ederek, patent için müracaatın da gerçekleştirildiğini bildirdi.
60 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPILDI
Üniversitenin Genetik ve Biyomühendislik Bölümü'nce daha birçok önemli çalışmanın yapıldığını belirten Dalan, insanlık için tehlike oluşturan sivrisinekleri tümüyle yok edecek çalışmaların üniversitede tamamlandığını söyledi. Dalan, ''Çalışmalar inşallah tamamen bittiğinde, insanın bir düşmanı daha yer yüzünden yok olacak. Sivrisineğin larvasını tamamen yok eden çalışmalar bakteriyel çalışma ile bitirildi'' dedi.
Bölüm bünyesinde yapılacak çalışmalar için 60 milyon dolar yatırım yapıldığını kaydeden Dalan, çalışmalar ilerledikçe yatırımlarının artacağını ifade etti.
EBMRİYONİK HÜCRELER
Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin yeniden programlamanın yetişkin olan hücreleri geriye doğru dönüştürerek hastalıkların tedavisinde kullanılan ve her türlü hücre tipine dönüşebilen embriyonik hücreler haline getirilmesi anlamına geldiğini anlattı.
Şu ana kadar kullanılan kordon kanı yerine insan 20 yaş dişlerindeki dental folikül hücreler üzerine çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Şahin, şöyle konuştu:
''Bugün şunu söyleyebiliyoruz; dental folikül hücrelerinden elde edilen mezenkimal hücreler, bizim için iyi bir yetişkin kök hücre kaynağıdır. Kordon kanı gerçekten çok iyi bir kök hücre kaynağıdır ama kordon kanı bankası olmadığında bu şansı kaybetmiş oluruz. Ancak bugün yapılan çalışmalar şunu gösteriyor; aslında biz çok şey kaybetmiş değiliz. İnsan 20 yaş dişindeki dental folükül hücreleri aslında çok çok önemli. Dental folikül hücreleri doğumdan sonra doku oluşturan tek hücre tipi. Diğer yetişkin hücrelerin tamamı doğum ve doğumdan sonra 3 aylık döneme kadar şekilleniyorlar ama bu hücreler doğumdan sonra doku oluşturan hücreler ve insanoğlu için çok iyi bir hücre kaynağı.''
Kök hücre teknolojilerinin sınırlı olduğunu, gen aktarımında virüs kökenli vektörlerin kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Şahin, bu çalışmalarında kullandıkları yöntemi şöyle anlattı:
''Bu viral vektörlerin, genom üzerinde sıçrama yapması ve kanser riski oluşturduğu için biz buna alternatif bir teknoloji geliştirdik. Diyoruz ki viral vektör kullanmayacağız. Bakterilerde bulunan kromozoma benzeyen ögeler olan plazmitler, bu teknikle sizin işinizi görür. Hem dental folikül hücrelerde, hem de başka kök hücrelerde plazmitlerle aktarılmış olan genlerde yeniden programlama yapabilirsiniz.''
YARALARI İYİLEŞTİRDİ
Çalışmalarında daha sonra elde ettikleri bu hücre tiplerinin hastalık tedavisindeki yerini de model hayvan deneyleri üzerinde araştırdıklarını belirten Prof. Dr. Şahin, ''Şu anda yara iyileştirilmesinde bir ön çalışma sonuçlarımız var. Bizim için pozitif denebilecek gelecek vaat eden sonuçlar. İyi sonuçlar almaya devam ettiğimiz sürece bu teknoloji gelecekte birçok hastalığın tedavisinde kök hücrenin önündeki engelleri kaldırmada bize faydalı olacaktır'' diye konuştu.
Yetişkin insan kök hücresinin yeniden yapılanmasında diğer çalışmalara kıyasla kendi çalışmalarının en büyük farkının ''viral vektör yöntemi''ni kullanmamaları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şahin, ''Bizim kullandığımız teknolojide şu anda o risk yok. Biz plazmit kullanıyoruz. Plazmit, bakterilerde bulunan kromozoma benzeyen ögelerdir diyebiliriz'' dedi.
Bir soru üzerine, ileride hücrelerle organ üretimi söz konusu olursa bu yöntemin işe yarayabileceğini belirten Prof. Dr. Şahin, şu anda hastalıkların tedavisinde kök hücre kullanımı ile ilgili alanlara yoğunlaştıklarını dile getirdi.
İNSAN ÖMRÜNE KATKISI
Prof. Dr. Şahin ''Çalışma insan ömrünü uzatacak mı?'' şeklindeki soru üzerine de hayat standartlarını yükselten her şeyin insan ömrünün uzamasında katkısı olacağını vurgulayarak, Türk insanının ortalama ömrünün 1950'li yıllara kıyasla yükseldiğini hatırlattı.
Prof. Dr. Şahin, şunları kaydetti:
''Bu teknoloji eğer hastalıkların tedavisinde kullanılabilirse ve aynı zamanda ihtiyaç duyduğumuz organlarımızın yenilenmesinde, tedavi edilmesinde kullanılabilirse tabii ki hayat standartlarımızı yükselteceği için ömrümüzü uzatabilir. Ancak bugün bu çalışmaları yapmadan, bilimsel verilere dayanmadan 'şu kadar yaşayacaksınız' demek, ancak şarlatan işidir benim işim değil.''
.paylas { font:bold 12px Arial, Helvetica, sans-serif; border:1px solid #CCCCCC;}.paylas TD.start { font:bold 16px Arial, Helvetica, sans-serif; padding:3px;}.paylas a { font:bold 14px Arial, Helvetica, sans-serif; text-decoration:none; color:#003366;}.paylas a:hover { font:bold 14px Arial, Helvetica, sans-serif; text-decoration:none; color:#FF0000;}
-
-
Tablo-2 : Hastaları oğenim durumu
Hasta sayısı (n) Yuzde
Okur-yazar değil 1 %1,7
Okur-yazar 3 %5,0
ilkoğretim 38 %63,3
Lise 12 %20,0
Yuksek okul 6 %10,0
MSY’nin etyolojisi incelendiğnde en sı etiyolojik faktor olarak 23 (%38,33) hasta
ile trafik kazasısaptanıken, bunu 15 (%25) hasta ile yuksekten dusme, 9 (%15) hasta ile
atesli veya kesici alet yaralanması 7 (%11,66) hasta ile iyatrojenik, 6 (%10) hasta ile
ağılı altıda kalma ve diğr nedenler olarak izledi. Gruplar karsıastııdığıda istatistiksel
olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 3).
Tablo-3: Etiyolojik faktorler
Hasta sayıı(n) %
Trafik kazası23 %38,33
Yuksekten dusme 15 %25
Atesli ve kesici alet yaralanması9 %15
Operasyon sonrası7 %11,66
Ağılı altıda kalma 3 %5
Diğr 3 %5
Tum hastalar ASIA sıılamasıa gore değrlendirildiğnde 30 (%50) hasta ASIA- A,
3 (%5) hasta ASIA-B, 5 hasta (%8,3) ASIA- C, 3 (%5) hasta ASIA-D, 20 (%33,33) hasta
da konus -kauda idi.
Hastaları erektil fonksiyonu sorgulandığıda tum hastalardan 51’i (%85)
ereksiyonun her hangi bir cesidini basarabildiklerini ifade ettiler. Dokuz (%15) hastada
hicbir ereksiyon tipine rastlanmadı Otuz dort (%56,66) hasta refleks ereksiyon (RE), 38
hasta (%63,33) psikojenik ereksiyon (PE), 14 (%23,3) hasta sadece RE, 17 (%28,3) hasta
sadece PE, 7’si (%11,7) hem RE hem de PE, 12’sinin (%20) her uc tip ereksiyonu
basarabildikleri tespit edildi.
43
Hastalar gruplara ayrıdığıda T10 ve ustu grupta 15’i (%75) RE, 2’si (%10) sadece
psikojenik, 9’u (%45) hem RE, hem de PE tarif ederken, 3’un de (%15) hicbir ereksiyon
tipi olusmuyordu.
T11- L2 grubunda 13 hasta (%65) RE, 2 hasta (%10) sadece PE, 7 hasta (%35) hem
RE, hem de PE tarif ederken 5 (%25) hastada hicbir ereksiyon tipi yoktu.
Konus- kauda grubunda 19 hasta (%95) PE, 6 (%30) hasta hem RE, hem de PE tarif
ederken 1 (%5) hastada hicbir ereksiyon tipi yoktu.
Norolojik seviye duzeyleri ve basarıabilen ereksiyon tipi karsıastııdığıda T10 ve
ustu ve konus-kauda gruplarıarasıda Ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlıfark
bulundu (p<0.05)(Tablo 4)
Tablo-4: Hastaları norolojik seviyeye gore ereksiyon tipi
RE: Refleks ereksiyon
PE: Psikojenik ereksiyon
ASIA bozukluk skalasıve basarıabilinen ereksiyon tipi karsıastııdığıda ASIA-A
grubunda 23 (%76,6) hasta herhangi bir tip ereksiyonu basardığııifade ederken, 7
(%23,33) hastada ereksiyonun hicbir tipi tanılanmadı Komplet hastaları 19’unda
(%63,33) RE, 13’unde (%43,33) PE tespit edildi. ikomplet hastalardan 9’u (%90)
ereksiyonun her hangi bir tipini basarabildiğni ifade ederken, 1’inde (%10) hicbir
ereksiyon tipi yoktu. Konus-kauda grubunda 19’u (%95) ereksiyonun herhangi bir tipini
basarabildiklerini ifade ederken, 1’inde (%5) hic ereksiyon yoktu (Tablo 5).
Ereksiyon tipi n=60
RE RE, PE
RE, PE,
spontan
RE,
spontan PE
Ereksiyon
yok
T10 ve
ustu 8 2 5 0 2 3 20
T11-L2
arası
6 4 2 1 2 5 20
Norolojik
seviye
konuskauda
0 1 5 0 13 1 20
n=60 14 7 12 1 17 9 60
44
Tablo 5: Hastaların ASIA bozukluk skalasına gore ereksiyon tipi
RE: Refleks ereksiyon
PE: Psikojenik ereksiyon
Hastaların IIEF skorlarına bakıldığında tum hastalardan 28’inde (%46,66) ağı erektil
disfonksiyon (ED), 16’sıda (%26,66) orta derece ED, 15’inde (%25) hafif ED, 1’inde
(%1,6) de normal erektil fonksiyon tespit edildi. Hastalar gruplandııdığıda T10 ve ustu
grupta 14’u (%70) ağı ED, 3’u (%15) orta derece ED, 2’si (%10) hafif ED, 1’i (%5)
normal olarak bulundu. T11-L2 arasıgrupta 10’u (%50) ağı ED, 4’u (%20) orta derece
ED, 6’sı(%30) hafif ED, konus-kauda grubunda 4’u (%20) ağı ED, 9’u (% 45) orta derece
ED, 7’si (%35) hafif ED, T11-L2 ve konus- kauda grubunda normal erektil fonksiyon
tarifleyen hasta yoktu (Tablo 6).
Tablo-6: Norolojik seviyeye gore IIEF-EF skoru
IIEF –EF
Normal Hafif ED Orta ED Ağır ED
Norolojik
seviye
T10 ve
ustu
1 2 3 14
T11-L2
arası
0 6 4 10
Konuskauda
0 7 9 4
n=60 1 15 16 28
Ereksiyon tipi n=60
RE RE, PE
RE, PE,
spontan
RE,
spontan PE
Ereksiyon
yok
A 10 3 5 1 4 7 30
B 2 0 1 0 0 0 3
C 1 3 1 0 0 0 5
D 1 0 0 0 0 1 2
ASIA
skorlaması
konuskauda
0 1 5 0 13 1 20
n=60 14 7 12 1 17 9 60
45
Norolojik seviye duzeyleri ve ASIA bozukluk skalası skorları, IIEF-EF skorları
karsılastırıldığında ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Spearman
korelasyon testine gore norolojik seviye ve IIEF-EF skorları arasında anlamlı pozitif
korelasyon bulundu.
IIEF-EF skorları 3 ve ustu ile 3’un altı(3 ve ustu : ağı ve orta derece ED , 3’un altıhafif ve normal) olarak ayrıdığıda IIEF-EF skorları3 ve ustu olanları SF-36 formunun :
fiziksel fonksiyon, genel sağı durumu ve emosyonel roldeki kıılıı alt parametreleri
IIEF-EF skoru 1ve 2 olanlara gore daha dusuk bulundu. itatistiksel olarak anlamlıfark
vardıp<0.05).
Tablo-7: IIEF-EF skorlarıile SF-36 skorlarıı karsıastıımasıIIEFEF
n Ortalama/standart sapma p değeri
Fiziksel ≥3 44 8,86・}15,359
fonksiyon < 3 16 26,56・}36,043
0,01
Fiziksel rol ≥3 44 20,45・}34,216
< 3 16 21,88・}37,500
0.890
Ağrı ≥3 44 62,39・}17,978
< 3 16 65,06・}23,697
0.642
Genel ≥3 44 52,00・}20,070
saglık
< 3 16 67,88・}18,938
0.008
Zindelik ≥3 44 60,68・}20,046
< 3 16 60,63・}11,815
0.992
Sosyal ≥ 3 44 54,83・}16,446
fonksiyon < 3 16 64,84・}25,908
0.081
Emosyonel ≥3 44 36,36・}45,363
rol
< 3 16 64,58・}42,979
0.035
Mental ≥3 44 60,27・}15,174
sağlık
< 3 16 65,50・}13,692
0.231
46
Hastaların Beck Depresyon Olceği değerlendirildiğinde T10 ve ustu grupta ortalama
skor 7.80, T11-L2 arası grupta 8.90, konus-kauda grubunda 10.50 idi. Gruplar
karsılastırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Hastaların IIEF-EF skorları ve
Beck Depresyon olceği skorları karsılastırıldığında IIEF-EF skorları 3 ve ustu olanların
Beck depresyon skorları IIEF-EF skoru 1 ve 2 olanlara gore istatistiksel olarak daha yuksek
bulundu (p<0.05) (Tablo9).
Tablo-8: Beck Depresyon Olceği ile IIEF-EF skorlarının karsılastırması
Hastaların ejakulasyonu basarabilme yetenekleri sorgulandığında 48 (%80) hastada
hicbir ejakulasyon tipi yoktu. 12 (%20) hasta ejakulasyonun her hangi bir tipini
basarabiliyordu. 4 (%6) hasta sadece refleks ejakulasyon, 4 (%6) hasta sadece psikojenik
ejakulasyon, 4 (%6) hastada her uc tip ejakulasyonun basarılabildiği tespit edildi. Gruplar
ayrıldığında T10 ve ustu grupta 18’inde (%90) hic ejakulasyon yokken, 1’i (%5)
psikojenik, 1 (%5) hasta da her uc tip ejakulasyonu tarif etti. T11- L2 arasıgrupta 13’unde
(%65) hic ejakulasyon yokken, 4’unde (%20) refleks, 2’sinde (%10) psikojenik, 1’inde
(%5) hem psikojenik hem de refleks ejakulasyon tespit edildi. Konus-kauda grubunda 17
(%85) hastada hic ejakulasyon yokken, 1’i (%5) spontan, 1’i (%5) psikojenik 1’i (%5) de
her uc tipte ejakulasyonu tarif etti. Norolojik seviyeleri ve ejakulasyonu basarabilme
yetenekleri ve tipleri arasıda ki-kare testine gore istatistiksel olarak anlamlıfark
bulunmadı(p>0,05). (Tablo10).
IIEFEF
n=60 Ortalama/standart sapma p değeri
≥ 3 44 10,26・}6,582
Beck depresyon olceği < 3 16 5,94・}4,374
0,019
47
Tablo-9: Hastaların norolojik seviyeye gore ejakulasyon tipi
Ejakulasyon n=60
Refleks
ejakulasyon
Refleks
+psikojenik
ejakulasyon
Refleks+psikoje
nik+spontan
ejakulasyon
Psikojenik
ejakulasyon
Spontan
ejakulasyon
Ejakulasyon
Yok
Norolojk
Seviye
T10 ve
ustu
0 0 1 1 0 18 20
T11-
L2
arası
4 1 0 2 0 13 20
Konus
-kauda
0 0 1 1 1 17 20
n=60 4 1 2 4 1 48 60
Cinsel iliski deneyimi olan hastalarımızın %30 kadarı orgazmı yasabildiklerini ifade
ettiler ve hastalar gruplara gore değerlendirildiğinde T10 ve ustu grupta %25, T11-L2 arası
grupta %30, konus-kauda grubunda ise %35 oranında orgazmın gerceklestiği goruldu.
Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu.
Hastaların gruplara gore SF-36 skorları değerlendirildiğinde T11-L2 seviyeli
hastalarda fiziksel fonksiyon alt parametreleri T10 ve ustu lezyonlu gruba gore istatistiksel
olarak daha yuksek bulundu, diğer alt parametrelerde anlamlı fark bulunmadı (tablo 11).
Tablo-10: T10 ustu ile T11-L2 arası hastaların SF-36 skorlarının karsılastırılması
Norolojik
seviye n
Ortalama/
Standart sapma
p
Değeri
T-10 Fiziksel USTU 20 0,75・}2,447
fonksiyon T11-L2 20 11,50・}22,542
0,04
Fiziksel T-10 USTU 20 7,50・}23,085
role bağlı
kısıtlılık
T11-L2 20 15,00・}29,691
0,378
Ağrı T-10 USTU 20 62,95・}17,234
T11-L2 20 60,65・}21,345
0,710
Genel T-10 USTU 20 49,50・}18,617
sağlık T11-L2 20 56,65・}23,937
0,298
Zindelik T-10 USTU 20 61,50・}20,526
T11-L2 20 59,00・}19,372
0,694
Sosyal T-10 USTU 20 59,38・}18,968
fonksiyon T11-L2 20 55,63・}21,641
0,563
Emosyonel T-10 USTU 20 35,00・}41,146
role bağlı T11-L2 20 31,67・}42,543
0,802
Mental T-10 USTU 20 61,00・}15,238
sağlık T11-L2 20 61,40・}16,935
0,938
48
T10 ve ustu lezyonu olan ile konus-kauda grubunun SF-36 skorları
karsılastırıldığında fiziksel fonksiyon, fiziksel role bağlı kısıtlılık, genel sağlık ve
emosyonel role bağlı kısıtlılık alt parametrelerinde konus-kauda seviyeli hastalarda
istatistiksel olarak daha yuksek bulundu (p<0,05)(Tablo 12) .
Tablo-11: T10 ve ustu ile konus-kauda hastalarının SF-36 skorlarının karsılastırılması
Norolojik
seviye N
Ortalama/
Standart sapma
p
Değeri
T10 Fizıksel ustu 20 0,75・}2,447
fonksiyon Konus-Kauda 20 28,50・}28,750
0,000
Fiziksel role T10 ustu 20 7,50・}23,085
bağlı kısıtlılık Konus-Kauda 20 40,00・}41,675
0,004
Ağrı T10 ustu 20 62,95・}17,234
Konus-Kauda 20 65,70・}20,327
0,647
Genel sağlık T10 ustu 20 49,50・}18,617
Konus-Kauda 20 62,55・}18,463
0,032
Zindelik T10 ustu 20 61,50・}20,526
Konus-Kauda 20 61,50・}14,788
1,00
Sosyal T10 ustu 20 59,38・}18,968
fonksiyon Konus-Kauda 20 57,50・}19,194
0,758
Emosyonel T10 ustu 20 35,00・}41,146
role bağlı
kısıtlılık
Konus-Kauda 20 65,00・}48,936
0,043
Mental sağlık T10 ustu 20 61,00・}15,238
Konus-Kauda 20 62,60・}12,865
0,722
T11-L2 arası lezyonu olan ile konus-kauda grubunun SF-36 skorları
karsılastırıldığında fiziksel fonksiyon, fiziksel role bağlı kısıtlılık ve emosyonel role bağlı
kısıtlılık alt parametrelerinde konus-kauda grubunda istatistiksel olarak daha yuksek
bulundu (p< 0.05) (Tablo 13).
49
Tablo-12: T11-L2 ile Konus-kauda hastalarının SF-36 skorlarının karsılastırılması
Norolojik seviye n
Ortalama/
standard sapma p değeri
T11-Fiziksel L2 20 11,50・}22,542
fonksiyon Konus-kauda 20 28,50・}28,750
0,044
Fiziksel role T11-L2 20 15,00・}29,691
bağlı kısıtlılık Konus-kauda 20 40,00・}41,675
0,035
Ağrı T11-L2 20 60,65・}21,345
Konus-kauda 20 65,70・}20,327
0,448
Genel sağlık T11-L2 20 56,65・}23,937
Konus-kauda 20 62,55・}18,463
0,388
Zindelik T11-L2 20 59,00・}19,372
Konus-kauda 20 61,50・}14,788
0,649
Sosyal T11-L2 20 55,63・}21,641
fonksiyon Konus-kauda 20 57,50・}19,194
0,773
Emosyonel T11-L2 20 31,67・}42,543
role bağlı
kısıtlılık
Konus-Kauda 20 65,00・}48,936
0,027
Mental sağlık T11-L2 20 61,40・}16,935
Konus-kauda 20 62,60・}12,865
0,802
Yasam ile ilgili 9 konuda onemlilik sıralaması yapıldığında, 53 (%88,33) hasta
yuruyebilmeyi ilk dort onemli konu icerisinde gosterirken, 47’si (%78,33) genel sağı
sorunlarıı 44’u (%73,33) mesane ve barsak sorunları 42’si (%70) de cinsel yasam ile
ilgili sorunlarıilk dort madde icerisinde gosterdi. Bunlardan 26 (%43,33) hasta genel
sağığı 20 (%33,33) hasta yurumeyi, 5 (%8,3) hasta da cinsel yasam ile ilgili sorunlarıen
onemli sıada gosterdi. Gruplar karsıastııdığıda T10 ve ustu grup 10 (%50) hasta ilk
sıada genel sağığıgosterirken T11-L2 arasıgrupta 8 (%40) hasta ilk sıada genel sağığıkonus-kauda grubunda da 8 (%40) hasta ilk sıada genel sağığıgosterdi. T10 ve ustu
grupta 2 (%10) hasta ilk sıada cinsel yasamıgosterirken, T11-l2 grubunda 1(%5), konuskauda
grubunda ise 2(%10) hasta ilk sıada cinsel yasamıgosterdi. Gruplar arasıda
istatistiksel olarak anlamlıfark yoktu (Grafik 1-2).
50
Grafik-1: Yasamla ilgili onemlilik sıasıformunda ilk 4 tercih ve hastaları sayıı53
47
44 42
0
10
20
30
40
50
60
1
yuruyebilmek
genel sağlık durumu
mesane ve barsak
durumu
cinsel yasam
Grafik-2: Yasamla ilgili onemlilik sırası formunda ilk tercih ve hastaların sayısı
26
20
5
2
0
5
10
15
20
25
30
1
genel sağlık
durumu
yuruyebilmek
cinsel yasam
mesane ve barsak
durumu
51
Hastalarımızın MSY sonrası cinsel yasam ve sorunlar ile ilgili bilgi alma ihtiyacı
hissedip etmediği arastırıldığında; hastalarımızın %78,3’u bilgi alma ihtiyacıhissettiğni
belirtti. Bunları %53,3 kadarıbilgi almıken geri kalanıherhangi bir sekilde bilgi
almamıtı T10 ve ustu grupta 15 (%75), T11-L2 grubunda 14 (%70), konus-kauda
grubunda 17 (%85) hasta bilgi alma ihtiyacıhissetmisti. Gruplar arasıda istatistiksel
olarak anlamlıfark bulunmadı
52
5. TARTISMA
MSY, bircok sistemi etkileyerek bireyin yasam aktivitelerini uzun sureli olarak
kısıtlar. MSY’nin beraberinde getirdiğ fiziksel, psikososyal ve ekonomik sorunlar hem
bireysel hem de toplumsal boyutta olan onemli bir sorundur. MSY sonrasıortaya cıan
cinsel sorunlar cinselliğn fizyolojik, psikolojik, davranısal ve sosyal tum yonlerini etkiler.
MSY’nin kisinin toplumda oynadığırol uzerinde oldukca yıııetkileri vardı.
Cinsellik, kisinin kendine olan saygıı kisisel imajı kisiler arasıiliski ve motivasyonu
acııdan cok onemli olduğndan rehabilitasyon programlarıicerisinde ayrıbir yer tutar.
MSY genc eriskin erkeklerde daha sı gorulduğ bilinmektedir. ABD’de ulusal
spinal kord yaralanmasıistatistik merkezi verilerine gore yaralanma sıasıda ortalama yas
31,8 yı olup, hastaları %60’ı30 yas ve altıdadı. Erkekler kadılara gore travmatik
MSY’den 4 kat daha fazla etkilenmektedir (6). Yapıan baska bir calımada, MSY olan
hastaları %55’i 16 ile 36 yas arasıda olduğ ve ortalama yası 32 olduğ belirtilmistir
(62). Ulkemizde yapıan bir calımada MSY’li erkek hastalarda yas ortalaması36,1 yı
olarak bulunmustur (22). Bizim calımamıda MSY’li erkek hastalarııı yas ortalaması37,86 yı olup yaralanma sıasıda ise yas ortalaması32,7 yı olarak bulunmustur. Gruplar
arasıda anlamlıfark yoktu. Bu sonuclarıı da literatur ile uyumluydu. Genc populasyonu
etkilemesi ve MSY’nin insan yasamıdaki etkileri uzun sureli olduğ dusunulurse, seksuel
rehabilitasyonun onemi daha iyi anlasıabilir.
Literaturde MSY’li hastaları medeni hali gozden gecirildiğnde bekar hastaları
evlilere gore daha fazla olduğ gorulmektedir. Sipski ve ark. calımasıda MSY’li
hastaları %62’sinin bekar olduğ bildirilmistir (28). Tas ve ark. ise evli hasta oranıı
%70 olarak tespit etmistir (22). Bizim calımamıda evli hasta oranı%80 civarıda olup
ulkemizde yapıan calımalarla uyumlu bulundu.
53
MSY’de etiyolojik faktorler irdelendiğnde; ABD’de etiyolojik faktorler arasıda
%36,6 ile trafik kazalarıen sı sebep iken, bunu siddet olayları%27,9, dusmeler %21,4 ve
spor yaralanmaları%6,5 oranıda izlediğ bildirilmektedir (64). Altıklar ve ark. yapmı
olduğ calımada ulkemizde etiyolojik faktorler sıalanmasıda trafik kazaları% 35,8 ile
ilk sıayıalıken yuksekten dusme %32,7, atesli silah yaralanması%16,5 ve diğr sebepler
de %15 oranıda rol oynadığıbildirilmistir (65). Biering ve ark. calımasıda etiyolojik
neden olarak %50 trafik kazası %33,3 atesli silah yaralanması%16,7 yuksekten dusme
olarak bulunmustur (66). Bizim calımamıda literaturle uyumlu sekilde etiyolojik faktor
olarak ilk sıada %38,3 oranla trafik kazalarıgoruldu. Bunu %25 ile yuksekten dusme, %15
atesli ve kesici silah yaralanması %11,6 iyatrojenik, %10 diğr sebepler izlemekteydi.
MSY’nin neden olduğ cinsel islev bozuklukları en onemlisi erektil
disfonksiyondur. Erektil disfonksiyon kisinin kendine saygıııyitirmesine yol acar ve
hastanı yasam kalitesini ciddi bir sekilde etkiler. Bununla birlikte yapıan literatur
taramalarıda %54 ile %95 oranıda ereksiyon gerceklestiğ, fakat bunları, ancak %5 ile
%70 oranıda koitus icin yeterli olduğ bildirilmektedir (67). Tsuji ve ark. komplet ve
inkomplet MSY sonrası hastaları ilk bir ayda %25, altıay icinde %60, bir yı icinde ise
%80’inin ereksiyonu gerceklestirebildiklerini bildirmistir (68). Hastaları coğ bir yı
icinde ereksiyonu her hangi bir tipini gerceklestirebilir.
Komplet UMN yaralanmalıerkeklerin hepsinin refleks ereksiyonu basarabilmesi
beklenir. ikomplet UMN yaralanmalıerkeklerin %80 refleks, %19’unun hem refleks hem
de psikojenik ereksiyona sahip olduğ bildirilmektedir(23,69). Komplet AMN yaralanmalıerkeklerde psikojenik ereksiyon %26 ile %50, inkomplet AMN yaralanmalıhastaları %67
ile %95 arasıda psikojenik ereksiyon bildirilmistir (23,69,70). Tas ve ark. yaptığıcalımada T10 ve uzerindeki seviyeli MSY’li hastalarda refleks ereksiyonun %100
oranıda korunduğ, konus-kauda lezyonlularda ise psikojenik ereksiyonun %100
korunduğ, ancak refleks ereksiyonun olmadığıırapor etmislerdir (22). Yapıan baska bir
calımada komplet MSY’li erkek hastaları %80’inden fazlasıher hangi bir ereksiyon tipini
basarabildikleri, inkomplet MSY’li hastalarda ise sonucları farklıolduğ, buna rağen
hastaları yine de herhangi bir tedavi seceneğne gereksinim duyduklarırapor edilmistir
(71). Soler ve ark. calımasıda MSY’li erkek hastalarıı %48 ile %92 oranıda herhangi
bir ereksiyon tipini basarabildikleri bildirilmistir (72).
54
Calımamıda da ereksiyon oranlarııliteratur ile uyumlu olarak komplet UMN
yaralanmalıhastalarda %75 refleks ereksiyon, inkomplet UMN yaralanmalıarda %90
refleks ereksiyon, T10 ve ustu seviyeli MSY’li hastalarda %85 refleks ereksiyon, konuskauda
lezyonlu hastalarda %95 psikojenik ereksiyon tespit edildi. Ayrıa reziduel cinsel
kapasitenin tahmininde, cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alıarak yapıan
norolojik seviye sıılamasıı onemli olduğ gorusunu desteklemistir.
MSY sonrasıyapıan coğ calımada ejakulasyon oranıdusuk olarak rapor edilmistir
(21). Ejakulasyonu basarabilenler daha cok inkomplet ve alt seviyeli hastalardı. Tas ve ark
calımasıda ejakulasyon oranıT10 ve uzeri seviyelerde konus-kauda seviyelerine gore
daha dusuk bulunmustur (22). Ejakulasyonun komplet UMN lezyonlularda %4, inkomplet
UMN yaralanmalıhastalarda %32, komplet AMN hastalarıda %18, inkomplet AMN
hasarlıhastalarda %70 oranıda gerceklesebildiğ bildirilmistir (23,69,70). Calımamıda
T10 ve ustu lezyonlu hastalarda %20, T11- L2 arasıyaralanmalıhastalarda %35, konuskauda
lezyonlularda %25 oranıda ejakulasyon tespit edilerek ve sonuclar literatur ile
uyumlu bulundu.
Literaturde MSY’li erkek hastalarda orgazm oranı%42 ile %47 olarak
bildirilmektedir. Bizim calımamıda da %30 oranıda orgazm deneyimi tespit edilip
gruplar arasıda istatistiksel olarak anlamlıfark yoktu.
IIEF testi, değsik nedenlere bağıerektil disfonksiyonları değrlendirilmesinde
duyarlıbir gosterge olup birincil tarama testi olarak onerilmektedir. Kanada’da yapıan bir
calımada komplet paraplejiklerde IIEF skoru 13,93, komplet tetraplejiklerde IIEF skoru
10,75, inkomplet paraplejiklerde 11,40, inkomplet tetraplejiklerde 13,23 olarak tespit
edilmistir (62). Soler ve ark. calımasıda MSY’li erkek hastaları IIEF-EF skorları14,3
olarak bulunmustur (72). Tas ve ark. IIEF-5 testi ile yaptılarıcalımada ortalama IIEF-5
skorunu erektil disfonksiyonu yansıacak sekilde 7・}6,69 olarak bulmuslardı (22). Sipski ve
ark.nı yaptığıcalımada sağılıbireylerle MSY’li bireyler arasıda IIEF skorlarıistatistiksel olarak anlamlıderecede fark bulunmustur (73).
Calımamıda IIEF-EF skorlarıııağı ED, orta derece ED, hafif ED ve normal
olarak gruplandııı, hastalarııı IIEF-EF skorları%74 oranıda ağı ve orta derece
ED olarak tespit edilmesi MSY’li hastaları RE ve/veya PE kapasitesinin korunabileceğ,
ancak ereksiyonları yeterli sure ve cinsel iliskiyi gerceklestirebilecek nitelikte olmadığıve
55
MSY’li erkek hastalarda ciddi erektil disfonksiyon olabileceğ konusundaki bilgilerimizi
desteklemistir.
MSY genellikle fiziksel ve seksuel bakıdan normal ve genc insanlarda
olustuğndan hastalar psikolojik olarak daha fazla etkilenmektedir. Gecmiste MSY’li
hastalarda depresyon gelisimi kacıımaz gorulmekteydi. Konuyla ilgili arastıalar arttıca
psikososyal uyumun 1-2 yılı surecte gelistiğ ve bu durumun kisisel, ailesel, kulturel,
zamansal ve sosyal değskenlerle iliskili olduğ bircok arastımacıtarafıdan kabul
edilmistir (10,67).
Depresyon ve cinsel islev arasıdaki iliski klinisyenlerin ve arastımacıarı daima
ilgisini cekmistir. Cinsel islev bozukluğnun depresyon ile arasıda yakı iliski olduğ
belirtilmektedir. Derogatis 325 kisilik hasta grubuna SCL-90R formu uygulamı ve
psikiyatrist gorusmesi yapımı, erektil islev bozukluğ olan erkeklerde SCL-90R’ı
depresyon boyutunda ozel yukselme gostermistir (74). ED ve beraberindeki psikolojik
sııtıı zayı bireylerde depresif hastalığı gelisimini stimule edebileceğ veya
depresyonun ED’ye sebep olacağıileri surulmektedir (74).
Cinsel islev bozukluğ olan coğ bireyde anksiyetenin artmı oranlarda bulunduğ
bildirilmektedir. Kık bir ED’li hastanı anksiyete indeksi ve IIEF skorlarıdeğrlendirilerek surekli anksiyete ile erektil islev bozukluğnun ciddiyetiyle istatistiksel
olarak korelasyon gosterdiğ tespit edilmistir (75). Mas ve ark. 78 hastada intrakavernoz
enjeksiyonla olusan yanıı kisilik etmenleri uzerine etkisini arastımı, IIEF skorlarıaracıığıla ED ağılığıı kontrolu yapıdığıda enjeksiyon tedavisinin yararıı surekli
anksiyete uzerine anlamlıetkisi bulunmustur (76). Anderson ve ark. yaptığıcalımada
hastaları %23’unde depresyon tespit edilmis, bu sonuclar depresyonun MSY’li hastaları
seksuel fonksiyonu uzerine negatif etkisi olduğnu da doğulamıtı (77).
Bizim calımamıda da IIEF-EF skorlarıağı ve orta derece ED olarak belirlenen
hastalarııı Beck Depresyon olcek puanlarıı yuksek cıması cinsel islev bozukluğ
olan hastaları psikolojik olarak daha fazla etkilendiğ dusuncesini desteklemektedir.
MSY, bireyin hayatıı tum boyutlarııetkileyen onemli bir sakatlı nedenidir.
Hayat kalitesi, benlik algııve hayat memnuniyeti uzerinde onemli etkileri vardı (66).
MSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa sahip olduğ, cinsel islev bozukluğnun bunu
daha da derinlestirebileceğ bilinmektedir.Yasam kalitesini değrlendirmek icin sılıla SF56
36 anket formu kullanıı. Kanada’da yapıan bir calımada ED’li olup da MSY’li
hastalarda yasam kalitesi SF-36 formu ile sorgulanmı. Yaralanmadan dolayıED’si olan
MSY’li erkek hastaları dusuk SF-36 skorlarıMSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa
sahip olduğnu doğulamıtı (62). 178 kisilik hasta grubunda sildenafil ve placebo
karsıastımalıcalımada sildenafil grubunda SF-12 formunun mental sağı ve genel
sağı alt parametreleri ile depresyon ve anksiyete sonuclarıplaseboya gore istatistiksel
olarak anlamlıfark tespit edilmistir (78).
Bizim calımamıda IIEF-EF skorlarıa gore ağı ve orta derece ED’si olanları SF-
36 formunun ozellikle genel sağı durumu ve emosyonel role bağıkıılıı alt
parametrelerini etkileyerek cinsel islev bozukluğnun yasam standartlarııetkilediğ
dusuncesini desteklemistir. Hastalarııı SF-36 formunun fiziksel fonksiyon ve fiziksel
rolde kıılıı alt parametrelerinin dusukluğ beklediğmiz bir sonuctur.
Yapıan calımalar MSY’li hastalarda hangi fonksiyonunuzun kaybolmamı olmasııisterdiniz sorusuna verilen cevap sıalamasıda seksuel fonksiyona sahip olma isteğnin
yurume, ellerini kullanabilme, idrar kontrolu gibi fonksiyonlardan sonra geldiğni
gostermektedir (9,14)
Bizim calımamıda ise yasam ile ilgili onem arzeden konular sıalamasıda
hastalarııı %70’i genel sağı, yuruyebilme, mesane ve barsak sorunundan sonra
dorduncu sıada seksuel fonksiyona sahip olma isteğni gosterdi. Bu da bize MSY’li
hastalarda cinsel yasamı cok onemsenen konulardan biri olduğ ve rehabilitasyon
programıı temel taslarıdan biri olduğnu gostermistir.
MSY kliniklerinde bile bu hastalarda cinsellik ihmal edilen konuları basıda gelir.
MSY’li hastaları coğ seksuel bilgilendirme, eğtim, danımanlı hizmetlerinin yokluğ
veya eksikliğnden yakımaktadı (39). Yapıan arastımalar, MSY’li hastaları cinsel
konularıkonusmaya, bilgi almaya ve varolan potansiyellerini değrlendirmelerine yonelik
yaklasılara acı olduklarııgostermektedir (20). Cinsel konularıkonusmaya kapalıbir
toplum olmamıa rağen amaclar uygun bir sekilde anlatıdığıda hastaları konuya
olumlu yaklastığıve cozum yollarııarastıdığıve oğendiğ gosterilmistir.
Bizim calımamıda hastalarııı %78,3’u cinsel konular hakıda bilgi alma
ihtiyacıduyup, %53,3’u bilgi aldığııifade etmistir. Bu sonuc cinsel yasamı MSY’li
hastalar tarafıdan merak edildiğ ve onemsendiğni gostermistir.
57
Cinsellik gecmis kisisel tecrubelerle birlikte din, kisisel ve toplumsal inanılar, kultur
gibi pek cok sosyal kurum tarafıdan etkilenen bir eylemlilik halidir (39). Bu nedenle
rehabilitasyon programıhazılanıken hastaları bu ozellikleri gozonunde bulundurularak
kisinin inanc ve kabullerini bilmek ve bunlara saygıgostermek zorunludur.
Cinsel yasamda mutluluk sadece eslerin cinsel iliskiye girmesiyle değl, birbirleriyle
olan iletisim kabiliyetiyle de iliskilidir. Ciftlere sadece cinsel performansla, orgazmıyasamakla, sağılıvucuda sahip olmakla mutlu olunamayacağıanlatımalıı (20).
58
6. SONUC
MSY, bircok sistemi etkileyerek bireyin yasam aktivitelerini uzun sureli olarak
kısıtlar. MSY’nin beraberinde getirdiğ fiziksel, psikososyal ve ekonomik sorunlar hem
bireysel hem de toplumsal boyutta onemli bir sorundur. MSY sonrasıortaya cıan cinsel
sorunlar cinselliğn fizyolojik, psikolojik, davranısal ve sosyal tum yonlerini etkiler.
Hastalarııı yaralanma sıasıda yas ortalamasıT10 ve ustu 32,74, T11- L2 arasıgrubun 33,84, konus- kauda grubunun 37,44 yıdı Bu sonuclar MSY’nin genc insanlarda
daha sı gorulduğ dusuncesini desteklemektedir.
MSY’nin neden olduğ cinsel islev bozuklukları en onemlisi erektil
disfonksiyondur. Erektil disfonksiyon kisinin kendine saygıııyitirmesine yol acar ve
hastanı yasam kalitesini ciddi bir sekilde olumsuz etkiler.
Sonuclarıı cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alıarak yapıan norolojik
seviye sıılamasıı reziduel cinsel kapasite tahmininde onemli olduğ gorusunu
desteklenmistir.
Calımamıda hastaları coğnda RE ve/veya PE kapasitesinin korunduğ, ancak
ereksiyonları yeterli sure ve cinsel iliskiyi gerceklestirebilecek yeterlilikte olmadığıgorulmustur. Hastalarııı dusuk IIEF-EF skorlarıMSY’li erkek hastalarda ciddi erektil
disfonksiyon olduğ konusundaki bilgilerimizi desteklemistir.
MSY’li hastalarda cinsellik ihmal edilen konuları basıda gelir. MSY’li hastaları
coğ seksuel bilgilendirme, eğtim, danımanlı hizmetlerinin yokluğ veya eksikliğnden
yakımaktadı. Bizim calımamıda da yasam ile ilgili onem arzeden konular sıalamasıda
hastalarııı %70’i cinsel yasamdaki sorunlarııgenel sağı, yuruyebilme, mesane ve
barsak sorunundan sonra dorduncu sıada gosterdi. Bu da bize MSY’li hastalarda cinsel
yasamı cok onemsenen konulardan biri olduğnu ve rehabilitasyon programıı temel
taslarıdan biri olduğ gostermistir.
MSY, genellikle fiziksel ve seksuel bakıdan normal ve genc insanlarda meydana
geldiğnden hastalar psikolojik olarak da daha fazla etkilenmektedir. MSY’li hastalarda
depresyon gelisimi kacıımaz gorunmekle beraber cinsel islev bozukluğnun depresyonu
daha da derinlestirebileceğni dusunmekteyiz.
59
MSY’li hastaları dusuk hayat standartlarıa sahip olduğ, cinsel islev bozukluğnun
bunu daha da derinlestirebileceğ bilinmektedir. Bizim calımamıda da ağı ve orta derece
ED’si olanları SF-36 formunun ozellikle genel sağı durumu ve emosyonel role bağıkıılıı alt parametrelerini etkileyerek cinsel islev bozukluğnun yasam standartlarııetkilediğ dusuncesini desteklemistir.
Basarııbir cinsel rehabilitasyonun anahtarıhastaya iyi bir rehabilitasyon hizmeti
vermektir. Dolayııla ilk yapıacak sey hastanı iyi bir rehabilitasyon temelinde bozulmus
vucut imajıı duzeltilmesi ve kendine guveninin yeniden sağanmasıolmalıı.
60
7. OZET
Bu calısmada cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alınarak yapılan
norolojik seviye sınıflamasına gore Medulla Spinalis Yaralanmalı (MSY) erkek hastalarda
cinsel islev bozukluğunun değerlendirilmesi, cinsel yasam ile ilgili sorunlarının
belirlenmesi ve bu sorunların gunluk yasamdaki onemi ile yasam kalitesi ve psikolojik
durum uzerine etkisini arastırdık.
Calısmamıza istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma Hastanesinde
yatarak rehabilitasyon goren, daha once hastanemizde rehabilitasyon programı uygulanmıs
olan ve MSY kontrol polikliniğine basvuran toplam 60 erkek hasta alındı. Calısmaya alınan
hastalar 18-65 yas arası, spinal soktan cıkmıs ve en az altı aylık MSY oykusu olan
hastalardı.
Hastaların norolojik seviyeleri Amerikan Spinal Injury Association ( ASIA ) skalası
ile değerlendirildi, varsa klinik sendromlar belirlendi. Hastalar; urogenital sistemin
otonomik innervasyonu da dikkate alınarak T10 ve ustu, T11-L2 arası, ve konus-kauda
olarak gruplandırıldı.
Kooperasyon kurulamayan, MSY’den once cinsel disfonksiyonu bulunan, klinik
durumu stabil olmayan, Modifiye Ashworth Skalasıa gore evre 3-4 spastisitesi ve evre 3-4
basıyarasıolan hastalar calıma dııbıakıdı
Hastaları erektil fonksiyonu sorgulandığıda hastalardan 51’i (%85) ereksiyonun
herhangi bir cesidini basarabildiklerini ifade ettiler. Norolojik seviye duzeyleri ve
basarıabilen ereksiyon tipi karsıastııdığıda ki-kare testine gore istatistiksel olarak
anlamlıfark bulundu (p< 0.05).
Hastaları IIEF-EF skorlarıile Beck Depresyon Olceğ skorlarıkarsıastııdığıda
IIEF-EF skorları3 ve ustu olanları(3 ve ustu : ağı ve orta derece ED, 3’un altıhafif ve
normal) Beck depresyon skorları IIEF skoru 1 ve 2 olanlara gore istatistiksel olarak daha
yuksek bulundu.
61
IIEF-EF skorları3 ve ustu ile 3’un altıolarak ayrıdığıda IIEF-EF skorları3 ve ustu
olanları SF-36 formunun fiziksel fonksiyon, genel sağı durumu ve emosyonel roldeki
kıılıı alt parametreleri IIEF-EF skoru 1 ve 2 olanlara gore daha dusuk bulundu.
itatistiksel olarak anlamlıfark vardı
Ozurlu ya da hasta insanları da sağılıinsanlar gibi cinsel hakları istekleri ve
sorumluluklarıolmalıı. Herkesin ve her hastanı cinsellikle ilgili doğu bilgileri edinmesi
bunlarıkendi durumunda maksimum duzeyde uygulamaya koymasıen doğl hakkıı.
Sonuc olarak MSY’li hastalarda cinsel islev ciddi derecede bozulur. Cinsel islev
bozukluğnun MSY’li hastalarda yasam kalitesi ve psikolojik durumu etkileyebileceğni
dusunuyoruz. Cinsel sorunları MSY’li bireylerin aile yapıııve motivasyonunu
bozabilecek karakterde olmasınedeniyle hastaları erken donemde eğtilip, cozum
yollarıı oğetilmesi, bireyin topluma katımasıısağayacak rehabilitasyon calımalarıicinde cinsel rehabilitasyona da onem verilmesi gerekmektedir.
62
8. KAYNAKLAR
1. White MJ, Rintala DH, Hart KA, Young ME, Fuhrer MJ. Sexual activites concerns and
interests of men with spinal cord injury. Am J Phys Med Rehabil 1992; 71: 225-231.
2. Comfort A, Mooney TO, Cole TM, Chilgren RA. Sexual options for paraplegics and
tetraplegics. Little Brown Company, Boston USA 1975.
3. Ducharme S, Gill KM, Bergmen SB et al. Sexual functioning : Medical and
psyhcological aspect in rehabilitation. De Lisa JA ( ed Medicine Lippincott Co.
Philadelphia 1993 pp. 763-781.
4. Guzel R, Uysal FG, Spinal Kord Yaralanmaları. (ed ) Oğuz H. Dursun E. Dursun N
Tıbbı Rehabilitasyon. 2.baskı. istanbul : Nobel Tıp Kitabevi ; 2004 :627-647 .
5. Karacan i, Koyuncu H, Pekel O, Sumbuloğlu G, Kimap M, Dursun H, Kalkan A, Ceniz
A, Yalcınkılıc A, Unalan HI. 1. traumatic spinal cord injuries in Turkey : A nationalwide
epidemiological study. Spinal Cord 2000 ; 38 (11 ) : 697- 701.
6. Erhan B, Bardak AN.Spinal Kord Hasarı Rehabilitasyonu. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon
(ed) De Lisa JA. 4.baskı. gunes tıp kitapevi 2007 : 1715 -51
7. Somers MF .Spinal Cord Injuries. Department of physical therapy Duquesne University
Pittsburgh. Spinal Cord Injury Functional Rehabilitation. 2001 : 7-37
8. O’connor KC, Salcido R : Pressure ulcers and spinal cord injury. In : De Lisa JA .
Spinal Cord Medicine .2002 : 207-220
9. Gunduz S, Yazıığu K. Seksuel disfonksiyonun tedavisi. Nororehabilitasyon Nobel
Tı kitabevleri Bursa 2000 :309-330
10. Masters WH, Johnson VE. Human sexual response: Boston: Little. Brown 1986
11. Kolodny RC, Masters WH, Johnson VE. Textbook of sexual medicine. Boston: Little.
Brown 1979
12. Weiss HD. The physiology of human penil erection. An. Later Med. 1972 :793-799
13. Steers WD. Neuroanatomy and Neurophysiology of erection. Sexuality and disability
1994; vol.12: No:1 17-27.
14. Akyuz M, Dincer K, Inanı M, CakııA. Medulla spinalis yaralanmalıerkeklerin cinsel
aktiviteleri, problemleri ve ilgileri : Fiziksel Tı 1998 ;2 :21-26.
15. Munro D, Horne HW, Paull DP. The effect of injury to the spinal cord and cauda
63
equina on the sexual potency of men . New Engl J Med 239 : 903-1948.
16. Guttman L, Walsh JJ. Prostigmine assessment test of fertility in spinal cord men
paraplegia 1971; 1: 39 –0.
17. Smith EM, Bodner DR. Sexual dysfunction after spinal cord injury . Urologic clinics of
Nort America 1993; vol.20 No: 3: 535-542 .
18. Courtois FJ, Charvier KF, Leriche A, Reymond DP . Sexual function in spinal cord
injury men .I. Assessing sexual capability. Paraplegia 31 (1993 ); 771-784
19. Guyton AC TıbıFizyoloji cilt :1 bolum :13. 7. baskıitanbul merk yayıcıı1986
20. Dincer K. Medulla Spinalis Yaralanmalıerkek hastalarda cinsel fonksiyon ( uzmanlı
tezi ). Ankara Rehabilitasyon Merkezi: 1997
21. Nehra A,Werher AM, Bastuba M et al.Vibratory stimulation and rectal probe
electroejaculation as therapy for patients with spinal cord injury : Semen parameters and
pregnancy rates. The Journal of Urology 1996; 554-559.
22. Tas I, Yağı On A, Altay B, Ozdedeli K. Spinal kord yaralanmalıhastalarda cinsel
fonksiyon bozukluklarıve norolojik duzey ile iliskileri . Turk Fiz Tı Rehab Derg 2006;
52:143-149.
23. Sipski ML. Seksualite ve Ozurluluk. In : Fiziksel Tı ve Rehabilitasyon ( ed ) De Lisa
JA. 4.baskı2005 ( Turkce ceviri 2007 : pp 1583-1603 )
24. Andersson KE, Wegner G. Physiology of penil erection. Physiol Rev 1995 ; 75 : 191-
236.
25. Comarr AE, Vigue M. Sexual counseling among male and female patients with spinal
cord injury and/or cauda equina injury. Am J Phys Med 1978 ;57 107-122 ,216-227.
26. Bors E, Comarr AE. Neurological disturbances of sexual function with special
reference to 529 patients with spinal cord injury . Urol surv 1960 ; 110:191-221.
27. Geiger RC. Neurophysiology of sexual response in spinal cord injury. Sexual and
disability 1979 ; 2( 4 ) : 257-266
28. Sipski ML, Alexander CL. Sexual function and dysfunction after spinal cord injury.
Phys Med Rehab Clin N Am1992; 3: 811-828 .
29. Linsenmeyer TA, Perkash I: Infertility in men with spinal cord injury. Arch Phys Med
Rehabil 1991; 72 :747-754.
30. Todd AL, PerkaslıI : Infertility in men with spinal cord injury. Arch Phys Med 1991;
64
747-753.
31. Brackett NL, Lynne CM, Weizman MS et al . Scrotal and oral tempuretures are not
related to semen quality or serum gonadotropin levels in spinal cord injured men. J
Androl 1994; 15: 614-619.
32. Brackett NL, Davi RC, Padron OF, Lynne CM : Seminal plasma of spinal cord injured
men inhibits sperm motility of normal men. J Urol 1996; 1632-1635.
33. Phelps G, Brown M, Chen J, Dunn M, Lloyd E, Stefanick ML et al . Sexual experience
and plasma testesterone levels in male veterans after spinal cord injury. Arch Phys Med
Rehabil 1983 ; 64: 47-52.
34. Alexander CJ, Sipski ML, Findley TW. Sexual activites. desire and satisfaction in
males pre and post spinal cord injury. Arch sex Behav 1993 ; 22(3): 217-228
35. Annon J. The behavioral treatment of sexual problems: Brief therapy. New York :
harper and Row.1976
36. Rieve JE.Sexuality and the adult with acquired physical disability.Nurs Clin North Am
1989; 24:265-276.
37. Hohmann GW.Sexual dysfuction associated with physical disabilities.Arch Phys Med
Rehabil 1975;56:1.
38. Schover LR . Sexual problems in chronic illness. in Leiblum SR Rosen RC. Eds.
Principles and practice of sex therapy: update for the 1990s. 2nd ed. New York. Guilford
press 1989; 319-351.
39. Gunduz S. Spinal kord yaralanmasıda seksuel disfonksiyonlara rehabilitatif yaklası.
Turk Fiz Tı rehab derg. 2003 ; 49 ( 3): 28-31.
40. Morales A, Gingell C, Collins M et al. Clinical safety of oral sildenafil citrate in the
treatment of erectile dysfunction. Int J Impot Res 1998; 10: 69-74.
41. Webb DJ, Freestone S, Allen MJ et al. Sildenafil citrate potentiates the hypotensive
effects of nitric oxide donor drugs in male patients with stable angina. Am J Cardiol
1999 ; 83 ( suppl 5A ): 21C-28C.
42. Green BG, Martin S. Clinical assessment of sildenafil in the treatment of neurogenic
male sexual dysfunction :after the hype. Neuro Rehabilitation 2000 ;15: 101-105.
43. Zorgniotti AW, Lizza AF. On demand oral drugs for erection on impotent men. J Urol
1993; 147: 308A
65
44. Owen JA, Souders F, Harris C et al.Topical nitroglycerin : a potantial treatment for
impotance. J Urol 1989; 141: 546-548.
45. Nicole Mittman et al. Erectile dysfunction in spinal cord injury : A cost-utility analyses
: J Rehabil Med. 2005; 37: 358-364.
46. Chao K, Clowers DE. Experience with intracavernozal trimixture for the management
of neurogenic erectile dysfunction. Arch Phys Med Rehab. 1994;75: 276-279.
47. Lloyd IK, Richards JS. itracavernous pharmacotherapy for management of erectile
dysfunction in spinal cord injury. Paraplegia 1989; 457-464.
48. Lue TF, Thonge EA. Physiology of erection and pharmacological management of
impotance.J Urol 1987; 899-936.
49. Anderson KE. Pharmacology of erection: Agents which initate and terminate erection.
Sexuality and Disability 1994;12: 53-79.
50. Biering-Sorensen F, Sonksen J. Sexual function in spinal cord lesioned men: Scientific
Review.Spinal Cord 2001; 39:455-470
51. Soni BM, Vaidyanathan S, Krishnan KR. Management of pharmacologically induced
prolonged penile erection with oral terbutalin in travmatic paraplegics. Paraplegia 1994;
32: 670-674.
52. Gunduz S, Dursun H, Kalyon TA ve ark. Spinal kord yaralıhastalarda intrakorporal
papaverin enjeksiyonu. Romatol Tı Rehabil 1990; 29-32 .
53. Lee M, Cannon B. Chart for prepation of dilutions of alpha-adrenoreceptor agents for
intracavernozal use in treatment of priapizm. J Urol 1995; 153:1182-1183
54. Nadig FW. Vacuum constriction devices in patients with neurogenic impotance
sexuality and disability 1999;12: 99-105.
55. Rivas DA, Chancellor MB. Management of erective dysfunction .Sexual function in
people with disability and chronic illness: A health professionals guide. Gaithershurg
MD: Aspes Publishers 1997 ;429-464.
56. Chapel PA, Blanguart F, Puech et al : Treament of on ejaculation in the total paraplegic
by subcutaneus injection 1983; 21 : 30-36.
57. Brindley GS : Reflex ejaculation under vibratory stimulation in paraplegic men.
Paraplegia 1981;27: 113-118
58. Nehra A, Werher AM, Bastuba M et all. Vibratory stimulation and rectal probe
66
electroejaculation of therapy for patients with spinal cord injury: Semen parameters and
pregnancy rates. The Journal of Urology 1996;155: 554-559.
59. Berard E.J.J. The sexuality of spinal cord injured women : physiology and
pathophysiology. A Review paraplegia 1989; 27 :99-112.
60. Cross LL, Meytholor JM, Tuel SM, Cross AL : Pregnancy labor and delivery post
spinal cord injury. Paraplegia 1992;30: 890-902.
61. MadazlıR . Medulla spinalis yaralanmalarıda gebelik .ed: HancıM. medulla spinalis
yaralanmaları2000 :507-511.
62. Mittman N, Crown B et all. Erectile dysfunction in spinal cord injury: A cost-utility
analysı .J Rehabil Med 2005;37:358-36.
63. Gencosmanoğu BE, HancıM, Yucesoy G et al. Spinal cord injury caused by gunshot
wound during pregnancy J Spinal Cord Med.2001;24:123-126
64. Mcpeak LA spinal kord yaralanmasıeditor Braddom RL ceviri editoru Arası T
Handbook of physical medicine and Rehabilitation 2005 ;814-858.
65. Altıklar K, Orkun S .Travmatik parapleji ve kuadripleji olguları etyolojik
değrlendirimi. Romatizma 1990 ;43-47.
66. Yımaz B, Goktepe S, Alaca R, Yazıığu K, Gunduz S. Komplet lezyonlu (ASIA-A)
travmatik spinal kord yaralıbireylerde kronik donemde engellilik,hayat mennuniyetive
hayat kalitesi.Turk Fiz Rehab Derg 2004;50(2):16-21
67. Biering-sorensen F, Sonksen J. Penile erection in men with spinal cord or Cauda Equine
lesions : A Review. Semin Neurol 1992 ;12:98-105.
68. Tsuji I, Nakaljima F, Morimoto J, Nounaka Y. The sexual function in patients with
spinal cord injury. Urol Int 1961; 12 :270-280.
69. Linsenmeyer TA . Sexual function and infertility following spinal cord injury. Phy Med
Rehabil Clin N Am.2000 ;11:141-156.
70. Goktepe AS. Omurilik Yaralıarda Seksuel Disfonksiyonlar. 21.Ulusal Fiziksel ve
Rehabilitasyon Kongresi ozet kitabıAntalya 2007 ;122-124.
71. Ramos AS, Samso JV. Specific aspect of erectile dysfunction in spinal cord injury.
International Journal of Impotence research 2004; 16: 42-45.
72. Solar JM, Previreine JG, Denys P and Chartier-Kastler E . Phosphodiesterase inhibitors
in the treatment of erectile dysfunction in spinal cord injured men: Spinal Cord 2007;
67
45: 169-173.
73. Sipksi ML, Alexender CJ and Gomez-Marin O. Effect level and degree of spinal cord
injury on male orgasm: Spinal Cord 2006; 44 : 798-804.
74. Derogatis LR, Meyer JK, King KM. Psychopathology in individuals with sexual
dysfunction. Am J Psychiatry 1981; 138: 757-763.
75. Mallis D, Moysidis K, Hatzıhrıtou D. Expressions of anxiety in patients with erectile
dysfunction. Int Journal Impotence. Res; 2002: 14-87.
76. Mas M et al. The influence of personality troits on the erectile response to
intracavernozal PG E1 injections. Int Journal Impotence Res ;2002 14 (4 ) : 53.
77. Anderson KD, Borisoff JF, Johnson RD, Stiens SA and Elliott SC. Long-term effects of
spinal cord injury on sexual function in men : Implications for neuroplasticity. Spinal
Cord 2007 ; 45 :338-348
78. Hultling C, Giuliono F, Qurik F, Pena B, Mishro A, Smith MD .Injury receiving Viagra
(sildenafil citrate) for treament of erectil dysfunction . Spinal Cord 2000;(38 ):363-370
68
SF 36 SORGULAMA FORMU:
Asağıaki sorular sağığıı, kendinizi nası hissettiğniz ve gunluk islerinizi nası yaptığııla
ilgili gorusleriniz icin hazılanmıtı. Herhangi bir soru hakkıda endiseniz varsa, en doğu
cevabıvermeye calıı ve acılayıı.
Lutfen birini isaretleyiniz!
Sağığıı tanııve değrlendirilmesi:
1. Genel olarak sağığııınası değrlendirirsiniz?
(1) Mukemmel
(2) Cok iyi
(3) ii
(4) Fena değl
(5) Kotu
2. Gecen seneyle karsıastııdığıda simdi sağığııınası değrlendirirsiniz?
(1) Bir yı oncesine gore cok daha iyi
(2) Bir yı oncesine gore daha iyi
(3) Hemen hemen aynı(4) Bir yı oncesine gore daha kotu
(5) Bir yı oncesinden cok daha kotu
3. Asağıakiler normal olarak gun icerisinde yapıor olabileceğniz bazıfaaliyetlerdir. Su
sıalarda sağığıı sizi u faaliyetler bakııdan kıılıor mu? Kıılıorsa ne kadar?
Evet, oldukca
kıılıor
Evet, biraz
kıılıor
Hayı, hic
kıılamıor
a. Kuvvet gerektiren faaliyetler orneğn
ağı esyalar kaldıma, futbol gibi
sporlara uğasma
(1) (2) (3)
b. Orta zorlukta faaliyetler, orneğn
masa kaldımak, supurmek, yuruyus
gibi hafif spor yapmak
(1) (2) (3)
c. Carsı pazar torbalarııtasıak (1) (2) (3)
d. Birkac kat merdiven cıma (1) (2) (3)
e. Bir kat merdiven cımak (1) (2) (3)
f. Eğlmek, diz cokmek, yerden bir sey
almak
(1) (2) (3)
g. Bir kilometreden fazla yurumek (1) (2) (3)
h. Birkac yuz metre yurumek (1) (2) (3)
i. Yuz metre yurumek (1) (2) (3)
j. Yıanmak yada giyinmek (1) (2) (3)
69
4. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde isinizde veya diğr gunluk faaliyetlerinizde bedensel
sağığıı nedeniyle asağıaki sorunları herhangi biriyle karsıastıı mı
Evet Hayı
a. i yada is dııuğaslarııa verdiğniz zamanıkımak zorunda
kalmak?
(1) (2)
b. Yapmak istediğnizden daha azııyapabilmek? (bitmeyen proje,
temizlenmeyen ev…)
(1) (2)
c. Yapabildiğniz is turunde yada diğr faaliyetlerinizde kıılanmak? (1) (2)
d. iiniz yada diğr uğaslarıyapmakta zorlanmak (1) (2)
5. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde isinizde veya diğr gunluk faaliyetlerinizde duygusal
problemleriniz nedeniyle (uzuntulu ya da kaygııolmak gibi) asağıaki sorunları herhangi
biriyle karsıastıı mı
Evet Hayı
a. i yada is dııuğaslarııa verdiğniz zamanıkımak zorunda
kalmak?
(1) (2)
b. Yapmak istediğnizden daha azııyapabilmek? (bitmeyen proje,
temizlenmeyen ev…)
(1) (2)
c. i yada diğr uğaslarıher zamanki gibi dikkatlice yapamamak? (1) (2)
6. Son bir ay (4 hafta) icerisinde bedensel sağığıı veya duygusal problemleriniz, aileniz,
arkadaslarıı, komsularııla ya da diğr gruplarla olan normal olarak yaptığıı sosyal
faaliyetlere ne kadar engel oldu?
Birini isaretleyin:
(1) Hic
(2) Biraz
(3) Orta derecede
(4) Epeyce
(5) Cok fazla
7. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde ne kadar bedensel ağıı oldu?
Birini isaretleyin:
(1) Hic
(2) Cok hafif
(3) Hafif
(4) Asııderecede
(5) Cok asııderecede
70
8. Son bir ay (4 hafta), ağınormal isinize (ev dııda ve ev isi) ne kadar engel oldu?
Birini isaretleyin:
(1) Hic olmadı(2) Biraz
(3) Orta derece
(4) Epeyce
(5) Cok fazla
9. Asağıaki sorular gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde kendinizi nası hissettiğnizle ve islerin
sizin icin nası gittiğyle ilgilidir. Lutfen her soru icin nası hissettiğnize en yakı olan cevabıverin. Gectiğmiz 4 hafta icindeki surenin ne kadarı
Her
zaman
Coğ
zaman
Epeyce
Arada
sıada
Cok
ender
Hicbir
zaman
a. Kendinizi hayat dolu
hissettiniz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
b. Cok sinirli bir kisi
oldunuz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
c. Hicbir seyin sizi
neselendiremeyeceğ kadar
moraliniz bozuk ve kotu
hissettiniz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
d. Sakin ve huzurlu
hissettiniz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
e. Cok enerjiniz oldu? (1) (2) (3) (4) (5) (6)
f. Mutsuz ve kederli
oldunuz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
g. Yıranmı, tukenmis
hissettiniz mi?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
h. Kendinizi bitkin
hissettiniz?
(1) (2) (3) (4) (5) (6)
i. Yorgun hissettiniz? (1) (2) (3) (4) (5) (6)
10. Gectiğmiz bir ay (4 hafta) icerisinde, bu surenin ne kadarıda bedensel sağığıı ya da
duygusal problemleriniz sosyal faaliyetlerinize (arkadas, akraba ziyareti gibi) engel oldu?
Birini isaretleyin:
(1) Her zaman
(2) Coğ zaman
(3) Bazen
(4) Cok ender
(5) Hicbir zaman
71
11. Asağıaki sorulardan size en uygun olan doğu veya yanlııseciniz.
Kesin
doğu
Kımen
doğu
Emin
değl
Kımen
yanlı
Kesin
yanlı
a. Diğr insanlardan kolay
hastalanıorum
(1) (2) (3) (4) (5)
b. Bildiğm diğr insanlar
kadar sağılıı
(1) (2) (3) (4) (5)
c. Sağığıı kotuye
gideceğni bekliyorum
(1) (2) (3) (4) (5)
d. Sağığı mukemmel (1) (2) (3) (4) (5)
72
International Index of Erectile Function ( IIEF –EF ) –Uluslararası erektil fonksiyon indeksi
Lutfen asağıdaki soruları olabildiğince durust ve acık bir sekilde cevaplayınız.
Gectiğimiz 4 hafta icinde :
1. Cinsel aktiviteleriniz sırasında ne sıklıkla peniste sertlesme sağlayabildiniz
0. Cinsel aktivite olmadı
1. Hic ya da hemen hic
2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )
3. Bazen ( yaklasık yarısında )
4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )
5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman
2. Cinsel uyarılmayla peniste olusan sertlesmelerinizin ne sıklıkla cinsel iliskiyi sağlayacak duzeydeydi
0. Cinsel aktivite olmadı
1. Hic ya da hemen hic
2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )
3. Bazen ( yaklasık yarısında )
4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )
5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman
3. Cinsel iliski girisimlerinde hazneye giris ( duhul ) ne sıklıkla mumkun oldu
0. Cinsel aktivite olmadı
1. Hic ya da hemen hic
2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )
3. Bazen ( yaklasık yarısında )
4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )
5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman
4. Cinsel iliskiler sırasında hazneye giristen ( duhul ) sonra penisteki sertlesmeyi ne sıklıkla devam ettirebildiniz
0. Cinsel aktivite olmadı
1. Hic ya da hemen hic
2. Nadiren ( yarısından cok daha azında )
3. Bazen ( yaklasık yarısında )
4. Coğunlukla ( yarısından cok daha fazlasında )
5. Her zaman ya da nerdeyse her zaman
5. Cinsel iliskilerini tamamlamak icin sertlesmeyi surdurmekte ne kadar zorlandınız
0. Cinsel iliskim olmadı
1. Asırı zorlandım
2. Cok zorlandım
3. Zorlandım
4. Biraz zorlandım
5. Hic zorlanmadım
6. Sertlesmeyi sağlama ve devam ettirme konusunda kendinize guveninizi nasıl değerlendiriyorsunuz
1. Cok az
2. Az
3. Orta
4. Cok
5. Cok fazla
73
YASAMLA iLGiLi ONEMLiLiK SIRALAMASI
(ONEMLiLiK; 1=EN ONEMLi, 9=EN ONEMSiZ )
1. GENEL SAĞLIK DURUMU
2. DIS GORUNUM
3. ELLERiNi KULLANABiLMEK
4. BACAKLARINI KULLANABiLMEK
5. CiNSEL YASAM
6. MESANVE BARSAK DURUMU
7. SOSYAL HAYAT
8. MESLEK
9. PARA DURUMU
74
YARALANMA ONCESi CiNSEL YASAM
1. CiNSEL iLiSKiDE BULUNDUNUZMU ?
a) EVET (duzenli) B) EVET (duzensiz) c) HAYIR
2. CiNSEL iLiSKiDE YASANAN SORUNLARINIZ VARMI ?
a) CiNSEL iSTEK AZLIĞI
B) EREKSiYON PROBLEMi
c) EJAKULASYON OLMAMASI
d) ERKEN BOSALMA
e) PARTNERLE iLGiLi PROBLEMLER
3. ESiNiZi TATMiN ETTiĞiNiZi DUSUNUYORMUYDUNUZ ?
a) EVET B) HAYIR
4. DOKTOR TAVSiYESiYLE (CiNSEL AMACLI) iLAC
KULLANIYORMUYDUNUZ?
a) EVET B) HAYIR
5. ALKOL VE UYUSTURUCU KULLANIYORMUYDUNUZ ?
a) EVET (NE SIKLIKLA, iLiSKiNiZi NASIL ETKiLiYORDU ?)
B) HAYIR
6. HiC BASARISIZ iLiSKiNiZ OLDUMU ?
a) EVET B) HAYIR
75
YARALANMA SONRASI CiNSEL YASAM
1. HASTALIĞINIZ CiNSEL YASAMINIZI ETKiLEDiMi ?
a) EVET B) HAYIR
2. BU KONU iLE iLGiLi BiLGi ALMA iHTiYACI HiSSETiNiZMi ?
a) EVET B) HAYIR
3. BU KONU iLE iLGiLi KiMLERDEN BiLGi ALDINIZ ?
a) BiLGi ALMADIM B) AKRABALARDAN c) ARKADASLAR
d) SAĞLIK PERSONELi e) DiĞER HASTALAR f) DiĞER
4. BU BiLGiLER FAYDALI OLDU MU ?
a) EVET B) HAYIR
5. iLK EREKSiYON NE ZAMAN BASLADI ?
6. EREKSiYON NE KADAR SURUYOR ?
7. EREKSiYON YETERLi Mi ?
a) EVET B) HAYIR
8. MASTURBASYON YAPTINIZ MI ?
a) EVET B) HAYIR
9. PARTNERiNiZLE iLiSKiNiZ OLDUMU ?
a) SEViSME B) PENETRASYON
10. TATMiN OLDUNUZ MU ?
a) EVET B) HAYIR
11. PARTNERiNiZ TATMiN OLDU MU ?
a) EVET B) HAYIR
76
BECK DEPRESYON OLCEĞi
Dikkat:
Asağıda gruplar halinde bazı cumleler yazılıdır. Her gruptaki cumleleri dikkatle okuyunuz. Bu
gun dahil gecen hafta icinde kendinizi nasıl hissettiğinizi en iyi anlatan cumleyi seciniz.
Cumlenin yanındaki numarayı daire icine alınız. Bu grupta durumunuzu tanımlayan birden fazla
cumle varsa her birini daire icine alarak isaretleyiniz. Seciminizi yapmadan her gruptaki
cumlelerin hepsini dikkatle okuyunuz.
Kontroller:
(1)
(0) Kendimi uzgun hissetmiyorum.
(1) Kendimi uzgun hissediyorum
(2) Her zaman icin uzgunum ve kendimi bu duygudan kurtaramıyorum.
(3) Oylesine uzgun ve mutsuzumki dayanamıyorum.
(2)
(0) Gelecekten umutsuz değilim
(1) Gelecek konusunda umutsuzum.
(2) Gelecekten beklediğim hicbir sey yok.
(3) Benim icin gelecek olmadığı gibi bu durum duzelmiyecek.
(3)
(0) Kendimi basarısız gormuyorum.
(1) Herkesten daha fazla basarısızlıklarım oldu sayılır.
(2) Geriye donup baktığımda, pek cok basarısızlıklarımın olduğunu goruyorum.
(3) Kendimi bir insan olarak tumuyle basarısız goruyorum.
(4)
(0) Her seyden eskisi gibi zevk alabiliyorum.
(1) Her seyden eskisi gibi zevk alamıyorum.
(2) Artık hicbir seyden gercek bir zevk alamıyorum.
(3) Beni doyuran hicbir sey yok. Hersey cok can sıkıcı.
(5)
(0) Kendimi suclu hissetmiyorum.
(1) Arada bir kendimi suclu hissettiğim oluyor.
(2) Kendimi coğunlukla suclu hissediyorum.
(3) Kendimi her an icin suclu hissediyorum.
(6)
(0) Cezalandırılıyormusum gibi duygular icinde değilim.
(1) Sanki bazı seyler icin cezalandırılabilirmisim gibi duygular icindeyim.
(2) Cezalandırılacakmısım gibi duygular yasıyorum.
(3) Bazı seyler icin cezalandırılıyorum.
77
(7)
(0) Kendimi hayal kırıklığına uğratmadım.
(1) Kendimi hayal kırıklığına uğrattım.
(2) Kendimden hic hoslanmıyorum.
(3) Kendimden nefret ediyorum.
(8)
(0) Kendimi diğer insanlardan daha kotu durumda gormuyorum.
(1) Kendimi zayıflıklarım ve hatalarım icin elestiriyorum.
(2) Kendimi hatalarım icin her zaman sucluyorum.
(3) Her kotu olayda kendimi sucluyorum.
(9)
(0) Kendimi oldurmek gibi dusuncelerim yok.
(1) Bazen kendimi oldurmeyi dusunuyorum ama boyle bir seyi yapamam.
(2) Kendimi oldurmeyi cok isterim.
(3) Eğer fırsatını bulursan kendimi oldururum.
(10)
(0) herkesten daha fazla ağladığımı sanmıyorum.
(1) Eskisine gore simdilerde daha cok ağlıyorum.
(2) Simdilerde her an ağlıyorum.
(3) Eskiden ağlayabilirdim. Simdilerde istesem de ağlayamıyorum.
(11)
(0) Eskisine gore daha sinirli veya tedirgin sayılmam.
(1) Her zamankinden daha fazla tedirginim.
(2) Coğu zaman sinirli ve tedirginim.
(3) Simdilerde her an icin tedirgin ve sinirliyim.
(12)
(0) Diğer insanlara karsı ilgimi kaybetmedim.
(1) Eskisine gore insanlara kası daha az ilgiliyim.
(2) Diğer insanlara karsı ilgimin coğunu kaybettim.
(3) Diğer insanlara karsı hic ilgim kalmadı.
(13)
(0) Eskisi gibi rahat ve kolay kararlar verebiliyorum.
(1) Eskisine kıyasla simdilerde karar vermeyi daha cok erteliyorum.
(2) Eskisine gore karar vermekte oldukca gucluk cekiyorum.
(3) Artık hic karar veremiyorum.
(14)
(0) Eskisinden daha kotu bir dis gorunusum olduğunu sanmıyorum.
(1) Sanki yaslanmıs ve cekiciliğimi kaybetmisim gibi dusunuyor ve uzuluyorum.
(2) Dıs gorunusumde artık değistirilmesi mumkun olmayan ve beni cirkinlestiren değisiklikler
olduğunu hissediyorum.
(3) Cok cirkin olduğumu dusunuyorum.
78
(15)
(0) Eskisi kadar iyi calısabiliyorum.
(1) Bir ise baslayabilmek icin eskisine gore daha fazla caba harcıyorum.
(2) Ne is olursa olsun yapabilmek icin kendimi cok zorluyorum.
(3) Hic calısamıyorum.
(16)
(0) Eskisi kadar rahat ve kolay uyuyabiliyorum.
(1) Simdilerde eskisi kadar kolay ve rahat uyuyamıyorum.
(2) Eskisine gore 1 veya 2 saat erken uyanıyor ve tekrar uyumakta gucluk cekiyorum.
(3) Eskisine gore cok erken uyanıyor ve tekrar uyuyamıyorum.
(17)
(0) Eskisine gore daha cabuk yorulduğumu sanmıyorum.
(1) Eskisinden daha cabuk ve kolay yoruluyorum.
(2) Simdilerde neredeyse her seyden kolay ve cabuk yoruluyorum.
(3) Artık hicbir sey yapamayacak kadar yoruluyorum.
(18)
(0) istahım eskisinden pek farklı değil.
(1) istahım eskisi kadar iyi değil.
(2) Simdilerde istahım epeyi kotu.
(3) Artık hic istahım yok.
(19)
(1) Son zamanlarda pek kilo kaybettiğimi sanmıyorum.
(2) Son zamanlarda istemediğim halde iki bucuk kilodan fazla kaybettim.
(3) Son zamanlarda bes kilodan fazla kaybettim.
(4) Son zamanlarda yedi bucuk kilodan fazla kaybettim.
(20)
(1) Sağlığım beni fazla endiselendirmiyor.
(2) Ağrı, sancı, mide bozukluğu gibi rahatsızlıklar beni endiselendiriyor.
(3) Sağlığım beni endiselendirdiği icin baska seyleri dusunmek zorlasıyor.
(4) Sağlığım hakkında oyle cok endiselendiriyor ki baska hicbir sey dusunemiyorum.
(21)
(1) Son zamanlarda cinsel yasantımda dikkatimi ceken bir sey yok.
(2) Eskisine gore cinsel konularla daha az ilgileniyorum.
(3) Simdilerde cinsellikle pek ilgili değilim.
(4) Cinsel konulara olan eğilimi tamamen kaybettim.
-
T.C
Sağlık Bakanlığı
istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon
Eğitim ve Arastırma Hastanesi
1.Klinik
MEDULLA SPiNALiS YARALANMALI ERKEK HASTALARDA CiNSEL iSLEV BOZUKLUĞUNUN
DEĞERLENDiRiLMESi;
YASAM KALiTESi VE PSiKOLOJiK DURUM UZERiNE
ETKiSi
DR. MEHMET SALiH BARAN UZMANLIK TEZi
Tez danısmanı : Doc.Dr. BELGiN ERHAN
iSTANBUL 2007
2
T.C.
Sağlık Bakanlığı
istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon
Eğitim ve Arastırma Hastanesi
1.Klinik
MEDULLA SPiNALiS YARALANMALI
ERKEK HASTALARDA CiNSEL iSLEV BOZUKLUĞUNUN
DEĞERLENDiRiLMESi;
YASAM KALiTESi VE PSiKOLOJiK DURUM UZERiNE
ETKiSi
Dr. MEHMET SALiH BARAN
Uzmanlık Tezi
Tez danısmanı: Doc. Dr. BELGiN ERHAN
iSTANBUL 2007
3
Cağdas sekilde eğitimimi sağlayan ve tez calısmalarımda
yardımlarını esirgemeyen klinik sefim Doc.Dr Belgin Erhan’a ,
sef muavinlerim Uzm. Dr. Ayse Nur Bardak ve Uzm. Dr. Berrin
Gunduz’e, kliniğmiz uzman ve asistan doktorlarıa, eğtimime
katkıarıdan dolayıhastanemiz 2.klinik sefi Doc. Dr. Nurdan
Paker’e, desteklerinden dolayıbashekimimiz Doc. Dr. Kadriye
Ones’e, istatistiklerimde yardıcıolan Uzm.Dr. Metin Erbil’e,
Dr. Umut Yakut, Dr. Ozcan Seyyah ve
tum hastane personeline tesekkur ederim.
4
iCiNDEKiLER SAYFA
1. GiRiS VE AMAC………………………………………1
2. GENEL BiGiER……………………………………2
3. GEREC VE YONTEM………………………………..35
4. BULGULAR……………………………………………37
5. TARTISMA…………………………………………….49
6. SONUC………………………………………………….55
7. OZET……………………………………………………57
8. KAYNAKLAR………………………………………….59
9. EKLER…………………………………………………. 65
5
1.GiRiS VE AMAC
Medulla spinalis yaralanmaları (MSY) beraberinde getirdiği fiziksel, psikososyal ve
ekonomik problemlerle hem bireysel hem de toplumsal boyutları olan onemli bir sorundur.
MSY’e sekonder gelisen komplikasyonlar onemli morbidite ve mortalite nedenidir ve insan
hayatıda pek cok alanda genis kapsamlı uzun sureli etki olusturur; cinsel yasam da
bunlardan biridir. MSY sonrasıcinsel yasamda ozsaygı vucut imajı libido, duyu,
ereksiyon, lubrikasyon, koitus icin pozisyon ve fertilite ile ilgili ciddi sorunlar yasanı
(1,2).
Seksualite kisiliğmizin ayrımaz bir parcasıı ve bireyin kendisini disi veya erkek
seklinde gosteren; fiziksel, emosyonel, entelektuel ve sosyal yanları butunlesmesidir (3).
Diğr insanlarla karsıılıetkilesimler, eylemler, kisisel hijyen, giyim, konusma, duygu ve
heyecanlama ifadesi seksualitenin onemli parcalarıı (2). Bu nedenle MSY’li hastanı
cinsel hayatıı nası etkilendiğnin arastıımasıve yaralanma sonrasıkarsıastılarıcinsel
sorunları belirlenmesi onem tasıaktadı.
MSY sonrasıgelisen tum komplikasyonlar gibi cinsel sorunlar da rehabilitasyon tıbıve ekibinin uğasıicerisinde olmalıı.
Bu calımada, itanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğtim ve Arastıma
Hastanesi’nde MSY sonrasıerkek hastalarda meydana gelen cinsel islev bozukluklarıı
değrlendirilmesi, cinsel yasamla ilgili sorunlarııtespiti, bu sorunları yasam kalitesi ve
psikolojik durum uzerine etkisini arastımayıamacladı.
6
2. GENEL BiLGiLER
MSY yuzyıllardan beri hastayı kısa bir surede olume goturen bir hastalık olarak
bilinirken, 1930’lardan sonra erken rehabilitasyon yaklasılarıda gelisme nedeniyle
hastaları yasam suresi uzamıtı. Gunumuzde MSY olan pek cok hastanı sadece hayatta
kalmasıdeğl, aynızamanda uretken ve toplumsal bir yasam surmesi
sağanabilmektedir(4).
Etiyolojik nedenler arasıda en sı karsıasıanlar gorulme sılığıa gore; motorlu
arac kazaları(%36-48), siddet olayları(%5-29), dusmeler (%17-21), spor ve eğence
aktiviteleri (%7-16)’dı (4).Ulkemizde 2000 yııda yayılanan epidemiyolojik verilere
gore; trafik kazaları(%48.8), dusmeler (%36.5), bıaklanma (%3.3), atesli silah
yaralanması(%1.9) ve suya dalı (%1.2) etyolojik nedenler olarak bildirilmistir (5).
Amerika Birlesik Devletler’inde travmatik MSY insidansımilyonda 28-51 olarak
bildirilmistir. Yaralanma esnasıda hastaları yaklası %60’ı30 yas altıdadı. MSY’sıolan hastaları yaklası %60’ıcalıan kisilerdir. Erkekler kadılara gore travmatik
MSY’den yaklası dort kat daha fazla etkilenmektedir (4).
MSY gecirmis olan hastayıdeğrlendirmenin en iyi yolu Amerikan Spinal Injury
Association (ASIA) tarafıdan tanılanan standart norolojik muayenenin yapımasıı(4).
ASIA bozukluk skalası
A = Komplet: Sakral segmentlerde (S4-5) hicbir motor veya duysal fonksiyon
korunmamıtı.
B = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon yoktur, duysal fonksiyon
devam eder ve sakral segmentlere kadar uzanı
C = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon korunmustur ve bu seviyenin
altıdaki anahtar kasları en az yarııdan fazlasıda kas gucu 3/5’in altıdadı.
D = ikomplet: Norolojik seviyenin altıda motor fonksiyon korunmustur ve bu seviyenin
altıdaki anahtar kasları en az yarııdan fazlasıkas gucu 3/5 ve ustundedir.
E = ikomplet: Motor ve duysal fonksiyon normaldı.
7
ASIA terimleri
Motor seviye: Kendisinin uzerindeki anahtar kasların normal olarak (5/5)
derecelendirildiği, en azından 3/5 değerindeki en kaudal anahtar kasın ait olduğu seviyedir.
Duysal seviye: Vucudun her iki tarafında iğne ve hafif dokunma duyusunun normal olduğu
en kaudal seviyedir.
Norolojik seviye: Motor ve duysal fonksiyonların normal olduğu en kaudal seviyedir.
inkomplet Spinal Kord Yaralanması Sendromları
Santral Kord Sendromu: Servikal yaralanma sonucu olusur. Sakral duyu
korunmasıyla birlikte, ust ekstremitelerde motor zayıflık alt ekstremiteden daha fazladır.
inkomplet MSY sendromları arasında en sık gorulendir. Mesane disfonksiyonu ve lezyon
seviyesi altında değisken duyu kaybı olabilir (4,6).
Brown-Sequard Sendromu: Spinal kordun lateral yarısı yaralanmıstır. ipsilateral
tarafta motor ve proprioseptif, kontrlateral tarafta iğne ve ısı duyusunda bozukluk olusur.
Brown-Sequard Sendromu sıklıkla trafik kazaları ya da penetran yaralanmalar sonucu
olusur (4,6).
Anterior Kord Sendromu: Spinal kordun anterior bolumunun, anterior spinal arterin
ya da her ikisinin hasarı sonucu olusur. Lezyon, spinal kordun on 2/3’unu etkiler. Arka
kolonlar korunmustur. Propriosepsiyon etkilenmez, ancak değsik derecelerde motor ve
duysal bozukluklar olusur. Bu sendrom sılıla burst frakturu sonucudur (4,6).
Konus Medullaris Sendromu: Anatomik olarak lomber segmentler T12 vertebral
korpusun karsısındayken, sakral kord segmentleri L1 vertebra korpusu karsısındadır ve
kord L1-L2 disk aralığında sonlanır. T11-T12 ve T12-L1 vertebra bolgesi torasik
vertabralara gore daha hareketli oldukları icin, bu bolgedeki yaralanmalar ve konus
medullaris lezyonları sıktır. Baslangıcta mesane, barsak ve alt ekstremitelerde flask
paraliziyi kronik evrede bir miktar kas atrofisi ve spastisite veya ekstansor plantar yanıtlarla
birlikte refleks hiperaktivite izler. Duysal bulgular değiskendir (4).
Kauda Ekina Sendromu: L1-2 aralığı veya daha altındaki yaralanmalarda Kauda
ekina kokleri etkilenir. inkomplet olgularda duyu korunurken motor korunma olmayabilir.
Alt ekstremitlerde flask paralizi ile birlikte arefleks mesane ve barsak gorulur. Kauda ekina
yaralanmalarında prognoz daha iyidir (4,7).
8
Posterior Kord Sendromu: Nadir gorulen bir sendromdur. Spinotalamik traktus
korunurken, spinal kordun arka yarısındaki lezyona bağlı olarak motor fonksiyon ve
propriosepsiyon kaybı vardır. Ambulasyon yonunden prognozu kotudur (4).
Medulla Spinalis Yaralanmalarında Gorulen Komplikasyonlar
Kardiovaskuler komplikasyonlar: Medulla spinalis yaralanmalı hastalarda
mortalitenin en onemli sebeplerindendir. MSY’li hastalarda obesite, aterojenik lipid profili
ve bozulmus glukoz metabolizmasıkardiovaskuler komplikasyon prevelansııartıı(6).
Pulmoner komplikasyonlar: Pulmoner komplikasyonlar, MSY sonrası ilk yılda
mortalitenin onemli sebeplerindendir. inspiratuvar ve ekspiratuvar kas guplarının
yetersizliği ve paradoksal goğus duvarı hareketinin sonucu olarak atelektazi, pnomoni ve
ventilatore bağlı solunum yetmezliği gelisebilir. Sempatik innervasyonda kesilme ve
parasempatik stimulasyonda artma ve bunun sonucunda bronsial tonusun artması ve
vaskuler konjesyon meydana gelir.
Otonomik Disrefleksi: Yaralanma seviyesi T6 vertebra uzerinde olan hastalarda
spinal sok donemi bittikten sonra kontrol edilemeyen sempatik hiperrefleksi ile birlikte
otonomik disrefleksi gorulebilir. Klinikte kan basıncında ani yukselme, bradikardi, bas
ağrısı, lezyon seviyesinde kızarma hissi ve terleme gorulur. Tetraplejiklerde gorulme oranı
% 83’tur(4). Genellikle yaralanmadan birkac ay sonra ortaya cıar ve uc yı icinde geriler.
Otonomik disrefleksi yaralanma seviyesinin altıdaki zararlıuyaranlardan kaynaklanı. En
sı neden asııdistansiyon veya enfeksiyon nedeniyle mesanedir (6,7).
immobilizasyon Hiperkalsemisi: Akut immobilizasyondan sonra kalsiuri iki hafta
icinde artar, yaralanma sonrası 1-6 ay arasında da maksimuma ulasır. MSY sonrasında
kemik rezorpsiyonun artmasıyla ve bobreklerde kalsiyumun bozulmus atılımına bağlı
olarak hiperkalsemi olusabilir (6).
Heterotopik Ossifikasyon(HO): HO bir eklemi saran yumusak doku icinde lamellar
kemik olusumudur. insidansı %13 ile %57 arasında değisir. Genellikle yaralanmadan
sonraki ilk 1-4 ay icerisinde olusur. En sık kalca, diz, omuz ve dirsekler etkilenir (6,7).
Tromboembolik Bozukluklar: Derin ven trombozu ve pulmoner emboliyi de iceren
tromboembolik bozukluklar MSY sonrası sık gorulen medikal komplikasyondur. Morbidite
ve mortalitenin onemli nedenidir. Akut MSY sonrası insidansı %47-100 arasında
bildirilmektedir. Kronik donemde ise insidansı azalır ve %9,5’e duser(6,7).
9
Bası Yaraları: MSY’li hastalarda en sı ve ciddi komplikasyonlardan biridir.
Hastaları %50-80’inde yaralanma sonrasıherhangi bir zamanda basıyarasıgelisir. ASIA
evresi A, B ya da C olan paraplejik hastalarda yeniden hastaneye yatmanı en sı
nedenlerinden biridir (6,8).
Gastrointestinal Komplikasyonlar: Yaralanma sonrası ilk yılda olumlerin %4,8’ ini
olusturur. ik yıdan sonra tum olumlerin %5,4 kadarıgastrointestinal komplikasyonlara
bağıı. Bu donemde ileus, fekal impakt, ust gastrointestinal kanama riski artar. Otonomik
dengesizlik, travmatik organ yaralanması hılıkilo kaybı hiperkalsemi, yatar pozisyonda
olmak, inaktivite ve narkotik ilac kullanııgibi faktorler bağıolarak hastalarda
gastrointestinal komplikasyon riski yuksektir (4).
Spastisite: Spastisite, MSY’li hastalarda yaygı bir komplikasyondur. isidans
yaklası %70 civarıdadı. Spastisite fonksiyonu duzeltmeye katkıa bulunmakla birlikte
kontraktur, ağı bozulmus fonksiyon ve azalmı yasam kalitesi gibi cesitli
komplikasyonlara yol acabilir (6).
Norojenik Mesane: Norojenik mesaneye bağlı uriner sistem enfeksiyonu, mesane
tası, vezikouretral reflu, hidronefroz ve mesane kanseri gibi komplikasyonlar
gelisebilmektedir (4).
Spinal Deformiteler: Gec komplikasyondur. Yaralanma sırasında hastanın yası,
lezyon seviyesi, lezyonun komplet-inkomplet olması deformite gelisimini etkiler. Cocukluk
yas grubunda, yuksek lezyon seviyelerinde ve komplet lezyonlarda deformiteye eğilim
daha fazladır.
Ağrı: MSY olan hastalarda ağrı prevelansı %94’lere ulasabilmektedir. Hastalar
gunluk yasam aktivitelerinde ağıa bağısorunlar yasarlar (4).
Psikolojik sorunlar, uyum sureci ve yasam kalitesi : MSY geciren kisi pek cok
dramatik fiziksel, psikolojik ve sosyal problemlerle karsılasır.
Seksuel Sorunlar: MSY sonrası cinsel fonksiyon onemli derecede etkilenir.
Ereksiyon, ejakulasyon ve fertilite bozukluklarına neden olur (4). Seksuel problemlerin
rehabilitasyon programlarında yer alması nispeten yenidir. Bu konu son 20-30 yıldır
rehabilitasyon programın bir parcası olarak algılanıp hastalara yonelik calısmalar
10
yapılmaktadır. Ancak yine de az sayıda rehabilitasyon programı MSY hastalara yonelik
rutin kapsamlı seksuel danısmanlık hizmeti vermektedir. Rehabilitasyon profesyonellerinin
bu konuya soğuk bakmalarının sebeplerini soyle ozetleyebiliriz: Rehabilitasyon
profesyonelleri bu konuda bir eğitim almamıslardır; seksualite gerginlik yaratıcı,
konusulması zor bir konudur. Toplumda bu konuda bireylerin uzerine sert baskılar
olusturan tabu ve onyargılar vardır (9).
Ozurlu ya da hasta insanların da sağlıklı insanlar gibi cinsel hakları, istekleri ve
sorumlulukları olmalıdır. Herkesin cinsellikle ilgili doğru bilgileri edinmesi bunları kendi
durumunda maksimum duzeyde uygulamaya koyması en doğal hakkıdır (9).
Hic kimse seksualiteden zevk alamayacak kadar sakat değildir. Sakatlar da insandır
ve insanlar aseksuel değildir. Bu anlamda cinsel sağlık ve eğitim, MSY rehabilitasyon
programının ayrılmaz bir parcası olmalıdır. Boyle bir eğitim hasta ve ailesi icin onemi
buyuktur. Cinsellik ulkemizde tabu olarak gorulduğu icin hastalar hem toplumda varolan
tabu (genel baskı ve onyargı) hem de sakatlıklarından dolayı onları aseksuel kabul eden
toplumun onyargılarından yaralanırlar. Seksuel konuların sağlık profesyonelleri tarafından
gozardı edilmesi sakat kisilerin duydukları ve yasadıkları tecrit edilme ve caresizlik
duygularını daha da derinlestirir (9).
iNSAN SEKSUALiTESiNiN FiZYOLOJiSi
1960’lıyılarda Masters ve Johnson insan seksuel cevabııheyecan, plato, orgazm ve
gevseme olarak 4 safhaya ayımıtı. Bu safhaları her biri laboratuar arastıımalarıda
gozlenmistir. Bu safhalar hem erkeklerde hem de kadılarda gorulur. Ancak bu safhalar
arasıa konulan sıılar kisiden kisiye veya durumdan duruma da değsebilir (10).
Heyecan – uyarılma safhası: Bu devre hem erkek hem de kadında ya dokunma ya
da erotik hayal seklindeki seksuel stimulasyona cevap olarak olusur. Bu devre baslıca S2-3
ve S4 boyunca kauda ekina yoluyla parasempatik sinir sistemi tarafından idare edilir.
Erkeklerde heyecan safhası erektil dokunun vazokonjesyonu sonucu olusan penil
ereksiyon olarak tanımlanabilir. Skrotum kasılır ve testisler vucuda yaklasır.
Kadınlarda heyecan safhası vaginal lubrikasyon olarak ortaya cıkar. Vaginanın ic 2/3
kısmı genisler, uterus cismi, serviks ve labia majoru eleve olur. Ayrıca klitoris kalınlasır.
Meme ucları sertlesir (11).
11
Penil ereksiyon norolojik olarak sağlam bireylerde; vaskuler, endokrin faktorlerle,
santral ve periferik sinir sistemini ilgilendiren kompleks bir olaydır. Ereksiyonun
olusabilmesi icin internal pudental arterlerden ayrılan penil arterler yoluyla yeterli arteryel
kan akımının sağlanması gerekir (12).
Plato safhası: Bu devre orgazmı tetiklemek icin gerekli esik değerlerden once gelen
seksuel heyecanların yuksek seviyeleriyle karakterizedir. Erkekte vazokonjesyon devam
eder, penis daha da irilesir ve rengi koyulasır, testisler yukselir ve one doğru doner,
perineye dayanır (13,20).
Kadında vaginanın genislemesi klitoris ve meme uclarının buyumesi devam eder.
Seks kızarması karın, memeler ve goğus duvarına yayılabilir (13,20).
Bu devrenin ekstragenital ozellikleri hem erkek hem de kadında tasikardi, tasipne,
kan basıncı yukselmesi ve miyotonidir.
Orgazm safhası: Masters ve Johnson orgazmik uyarı esiğine gelindiğinde, orgazmın
noral bir refleks ark ile birlikte baslatıldığını ileri surmektedir. Bu devre her cinste de
sempatik sinir sistemin kontrolu altındadır. Erkek ilk once ejakulasyonun kacınılmaz
olduğu hissini alır. Orgazm pelvis tabanının cizgili kaslarının, prostat bezinin ve penis
ekseninin ritmik kontraksiyonu olarak hissedilir. Orgazm ile birlikte ejakulasyon da gorulur
(10,19).
Ejakulasyonun norofizyolojisi primer olarak emisyon, mesane boynunun kapanması
ve antegrad ejakulasyonu icerir. Emisyon, icinde semenin bulunduğu sıvıların aktif olarak
atılmasıdır. Emisyon sempatik yolla sağlanır ve mesane boynunun kapanması ile es
zamanlı olur. Emisyon sırasında seminal sıvı ejakulator kanallardan prostatik uretraya
dokulur ve semenin retrograd akısını onlemek icin mesane boynu sıkıca kapanır. internal
uretra icindeki meninin basıncı pudental sinir ile S2-4 merkezlere impuls gonderir. Bu
merkezlerden cıkan uyarılar pelvis taban kasları, bulbokavernoz, iskiokavernoz kaslar ve ic
organlarda ritmik kasılmalara neden olur. Bunun sonucunda meni fıskırır tarzda dısarı
atılır. Bu olaya ejakulasyon denir (19,21).
Emisyonun tam zamanında olması ve koordinasyonu, mesane boynunun kapanması
ile antegrad ejakulasyon olusması, T12 seviyesinde olduğuna inanılan ejakulator refleks
merkez tarafından kontrol edilir (19).
12
Kadınlarda orgazm ritmik kontraksiyonlar seklinde hissedilir. Kadınlarda uterusun,
Fallop tuplerinin ve parauretral bezlerin duz kaslarının kontraksiyonu erkekteki emisyonun
karsılığıdır. Vaginal sfinkter kaslarının ve pelvis tabanı kaslarının ritmik kontraksiyonu ise
ejakulasyonun karsılığıdır (19).
Gevseme safhası : Erkek ejakulasyondan hemen sonra refrakter periyoda girer. Bu
periyodun suresi kisiden kisiye değisir ve yasla birlikte artar. Ereksiyon olsa bile baska bir
ejakulasyon zor olur. Kadınlarda boyle bir refrakter periyod yoktur ve pespese bircok kez
orgazmı yasama kabiliyetindedir. Bu safhada vazokonjesyon ve diğer safhalarda gorulen
tum değisiklikler normale doner (10,20).
Anatomi: Anatomik olarak penis elastik yapıda ve birbiri ile inkomplet bir septum
aracılığıyla iliskili olan iki kavernoz cisimden olusur. Kavernoz cisimler belli bir oranda
uzama ve genisleme ozelliğine sahip tunica albuginea ile cevrilidir. Uretrayı cevreleyen
spongioz cisim tunica albuginea’nı dııda kalı. Kavernoz cisimlerin ici duz adale ve
konnektif doku ile cevrili sinuzoidlerle doludur. Sinuzoidler arasıda bağantıar vardı ve
boylece tum kavernoz cisim tek fonksiyonel bir yapıhalindedir.
Penis internal iliak arterlerden kaynağııalan pudental arterler ve onun dalıolan penil
arterlerle kanlanı. Penil arterin uc dalıdan biri olan kavernoz arter ereksiyonda ası rol
oynayan arterdir. Venoz sistem; Sinuslerden baslayan venuller tunica albuginea altıda
pleksus olusturur ve subtunikal venler tunikayıoblik olarak gecerek emissery venler
aracıığıile derin dorsal vene ve daha sonra periprostatik pleksusa dokulurler.
Ereksiyon mekanizmasısoyle tariflenebilir; Penis flask halde iken kavernoz cisim
icinde sinusler kontraktedir, venoz sistem tam acıtı. Ereksiyon sıasıda arteryel
genisleme olusur, gevsemis sinusler icine kan dolar ve tam genisleyen sinusler ile tunika
arasıda venuller sııı, venoz donus azalı. Dolayııla ereksiyon mekanizmasısu uc olay
ile ozetlenebilir :
1. Arteryel genisleme
2. Kavernozel genisleme
3. Venoz sııma
13
Noroanatomi ve norofizyoloji: Penis otonomik (sempatik ve parasempatik) ve
somatik (duysal – motor) sinirler ile innerve edilir. Spinal kord ve periferik ganglionlardaki
noronlardan cıkan sempatik ve parasempatik sinirler birleserek kavernoz siniri olusturur ve
penis bu sinir ile uyarılır. Somatik sinirler genelde penisin duyusu ve bulbokavernoz ve
iskiokavernoz adalelerin kasılmasından sorumludur.
OTONOM SiNiR SiSTEMi
Parasempatik Sistem: Parasempatik sinirler sakral spinal kordun 2.ve 4.’uncu
segmentlerinden (S2-4) kaynaklanı. Parasempatik sistem hipogastrik pleksustan gelen
sempatik sinirlerle pelvik pleksusta birlesirler. Pelvik pleksustan cıan kavernoz sinir
penisi innerve eder. Parasempatik sinirler penil ereksiyon ve kavernoz arterin
vazodilatasyonundan sorumlu olup, penise gelen eksitator inputu sağar. Parasempatik
preganglionik input S2-4’uncu sakral segmentlerden kaynaklanı. Bu pregangliyonik
noronlar intermediolateral hucre kolonunda bulunur ve afferent sensoriyal bilgileri mesane
ve genital deri gibi hem viseral hem de somatik yapıardan alı. Sakral spinal korddaki
preganglionik noronlar norotransmitter olarak asetilkolin salgıarlar. Asetikolin pelvik
pleksustaki ganglion hucrelerini uyarı. Ayrıa bu sistem icinde Nitrik Oksit ( NO ) uretilir.
NO’in ereksiyon icin onemli bir norotransmitter olduğna inanıı. Pelvik pleksus ve
kavernoz sinir icindeki ganglion hucreler de Nitrik Oksit Sentaz, Asetilkolin ve Peptid
(Vi: vazoaktif intestinal polipeptid) transmitter icerir.
Refleks ereksiyon icin afferent yol penisin stimulasyonudur. Dorsal penil sinirin
uyarımasıile sakral korda impulsları tasımasıpudental sinir ile olur. Efferent yol pelvik
sinirin sakral parasempatik eksitasyonunu icerir. Pelvik sinirin uyarımasıkavernozal
sinirin stimulasyonu izler ve neticede kavernozal sisme olusur.
Sempatik sistem: Penil ereksiyon veya detumesens icin aracılık etme yeteneğine
sahiptir. Korpus kavernozum sempatik inputu T11-L2 spinal segmentlerin intermediolateral
hucre kolonundaki preganglionik noronlardan kaynaklanır. Bu noronların dendritleri
supraspinal input alan bolgelere uzanır (13).
Spinal korddaki torakolomber preganglionik de Asetilkolin ve cesitli peptidleri icerir.
Bu noronlar Aorta boyunca lomber splankniklere projekte olur ve hipogastrik siniri besler.
Pelvik pleksustaki ve sempatik zincir gangliyonlarındaki sempatik yollarda sinaptik gecis
14
asetikolin ile olur. Bu bolgedeki postganglionik sempatik noronlar norepinefrin (NE) ve
noropeptid –Y (NPY) ihtiva ederler. Bu norotransmitterlerin ikisi de kavernoz duz kas
kontraksiyonu veya vazokonstruksiyon yapma kapasitesindedir. Norofarmakolojik veriler
NE ve NPY salgılanmasının detumesens veya erektil fonksiyon inhibisyonuna sebep
olduğunu ortaya koymustur. Sinir stimulasyonu ve lezyon olusturma deneyleri de bazı
sempatik yolların penil ereksiyonları acığa cıkarabileceğini gosteriyor. Bu eksitator
vazodilatator sempatik devreler NO, VIP veya asetikolin gibi maddelerin kombinasyonuna
bağlı olabilir (13,14).
SOMATiK SiNiR SiSTEMi
Duysal yollar: Penis cildi, glans, uretra ve korpus kavernozumlardaki duysal
reseptorlerden baslayan sinir lifleri penis dorsal sinirini olusturup internal pudental sinir
haline gelir. Bu sinir medulla spinalisin S2-4 segmentleri arasında dorsal koklere ulasır.
Motor yollar: Penisin somatomotor merkezi Onuf cekirdeğidir. Bu sinirler sakral
sinirler icinden pudental sinire ulasır, bulbokavernoz ve iskiokavernoz kasları innerve eder.
iskiokavernoz kaslarının kasılması rijid ereksiyon olusumunu sağlar.
Spinal ve supraspinal yollar
Spinal yollar: Dıs genital yolların taktil uyarısı, normal erkeklerde ve suprasakral
lezyonu olan MSY’lerde ereksiyon meydana getirir. Sakral lezyon varsa taktil stimulasyon
ile ereksiyon olusturulamaz. Spinal ereksiyon merkezlerinin sakral kordun
intermediolateral kolonunda yeraldığıgosterilmistir.
Supraspinal yollar: Hayvan calısmaları seksuel uyarı ve penil ereksiyon
merkezlerinin medial preoptik alan (MPOA) olduğunu gostermistir (15). Akson
calısmalarında hipotalamik cekirdekten lumbosakral otonom ereksiyon merkezlerine direkt
bağlantılar olduğu tespit edilmistir ( 16 ) (sekil 1).
15
Gorsel
Bilissel
Koku isitsel
T10-L2
S2-S4
SEMPATiK
SOMATiK
Hipogastrik sinir
Vertebral
sempatik zincir
Lumbar splanknik
sinirler
Prevertebral ganglion
Coliak pleksus
Superior hipogastrik
pleksus
Hipogastrik ve pelvik
splanknik sinirler
Pelvik pleksus
PARASEMPATiK
Siyatik sinir
Pudental sinir
Kavernozal sinirler
Penisin dorsal
siniri
Penil tumesensenin korpus
kavernozasına girisin
primer kontrolu
Seminal emisyonun otonomik
kontrolu, penil detumesense
ve flask tonus
Sekil-1: Penisin innervasyonu
Taktil stimulasyon
16
Norofizyoloji: Ereksiyon fizyolojisinde temel olarak kavernozal vaskuler direncte
azalma, buna bağlı olarak arteryel kan akımında artma olduğu kabul edilmektedir.
Normalde sempatik sistemin hakimiyetinden dolayı flask donemde penil arteriollerin ve
sinuzoidlerin duz kasları kontraktedir. Flask donemde korpus kavernozumlara sadece
metabolik faaliyetlere yetecek kadar kan gider.
Fizyolojik yonu ele alındığında klinik olarak uc tip ereksiyon goruluyor. Bunlar ;
refleksojenik, psikojenik ve nokturnal ereksiyon
Refleksojenik ereksiyon, genital organların taktil stimulasyonu ile olusur. Erotik
stimulasyon ve dusuncelerden bağımsızdır. Spinal kord S2-4 segmentinden orjin alan
pelvik parasempatik sinirlerin aracılık ettiği noral uyarılarla olusur. impulslar spinal
ereksiyon merkezine (S2-4,T10-L2) ulasınca bir kısım duysal algılama icin ust sistemlere
ulasırken bir kısmı da otonomik cekirdeği uyararak buradan kavernoz sinirler yoluyla
peniste ereksiyon meydana getirir. Bu tip ereksiyon ust spinal kord yaralanmalarında
korunmustur. Surekli taktil stimulasyon olmadan refleksojenik ereksiyonların devamını
sağlamak zordur (9,17).
Sakral parasempatik stimulasyonun vaginanın refleks lubrikasyonundan sorumlu
olduğu ve torakolomber sempatik stimulasyonun da psikojenik lubrikasyonundan sorumlu
olduğu dusunulur (9,17).
Psikojenik ereksiyonlar, sempatik sinir sistemi tarafından kontrol edilir. Hipotalamus
ve limbik sistem tarafından iletilen serebral impulslardan orjin alır. Duysal-gorsel ve
fanteziler sonucunda olusan santral impulslar korteksten baslayıp torakolomber sempatik ve
sakral parasempatik sisteme ve buradan penise tasınır ve penil ereksiyona neden olur.
Komplet sakral kord lezyonu olanların pek azında bu tip ereksiyon korunmustur (17,18).
Nokturnal ereksiyon, genellikle uykunun rapid-eye-movement (REM) fazında olusur.
Mekanizması henuz bilinmemektedir. Normal erkeklerde gece boyunca siklik bir ritimle
olusur. Organik ve psikojenik kaynaklı erektil disfonksiyon ayırımında kullanılabilir.
Hormonal fizyoloji: Normal seksuel fonksiyon icin hipotalamus, hipofiz ve gonodal
aksın normal islemesi gerekir. Leyding hucrelerinden salgılanan testesteron normal seksuel
ilgi ve aktivasyon icin gerekli olduğu kadar, sekonder seks karakterleri, kas, kemik ve
somatik dokuların gelisim icin de gereklidir (19). Penil ereksiyon testesterona bağlıdır.
17
Hipogonadizmli hastalarda nokturnal ereksiyonlar ortadan kalkar ve libido azalır. Ancak
erotik filmler veya taktil stimulasyonlarla olusan ereksiyonlar korunur. Rutin
uygulanmamasına rağmen nokturnal penil tumesens testi psikojenik ve organik erektil
disfonksiyon sebeplerini ayırtetmede yardımcıdır. Testesteron noronal morfolojiye,
norotransmisyona, transmitter sentezine ve salınımına etki eder. Testesteron ayrıca penisi
besleyen sinirlerin NO uretimini de etkiler(13). Ozetle norolojik incelemelerdeki
ilerlemelerle penil ereksiyonu yoneten ve seksuel davranısın diğer yonlerini koordine eden
ağlar net olarak acıklanmıstır. Noral ağlar, beyin ve spinal korda otonomik ve noronların
konverjans ve entegrasyonuna dayanır. Bu santral yollar genis capta eksitator ve inhibitor
norotransmitterler icerir. Parasempatik ve sempatik sistem ereksiyonu sağlamak icin
sinerjik olarak calısır. Ereksiyonun uyarım ve inhibisyonunun supraspinal mekanizması
karısıktır.
MSY’li ERKEKLERDE SEKSUEL FONKSiONLAR
MSY, cinsel fonksiyonu onemli olcude etkiler; ereksiyon, ejakulasyon, orgazm ve
fertilite bozukluklarına neden olur. Spinal kordun doğal seviyelerine gore (servikal, torakal,
lomber) yapılan sınıflamanın beklenen rezidu cinsel kapasite ile uyumlu olmadığı
bilinmektedir. Cinsel fonksiyonlar ureme sisteminin innervasyonu ile iliskili olduğundan,
norolojik duzeyin cinsel fonksiyonu duzenleyen merkezler esas alınarak yapılacak
sınıflandırmanın reziduel cinsel kapasite tahmininde daha onemli olabileceği dusunulebilir
(22). Cinsel fonksiyondan sorumlu spinal kord merkezlerinin yerlesimine gore T10 ve
uzeri, T11-L2 arası (sempatik merkez), konus-kauda (sakral merkez-parasempatik) olmak
uzere 3 grup altında incelemek gerekir.
T10 ve uzeri: Sadece optimal stimulasyonun etkili olduğu komplet lezyonlarda
genital organların lokal stimulasyonuna cevap alınabilir. Fakat psikojenik refleks cevabı
alınamaz. inkomplet ust motor noron yaralanmalı erkeklerde refleks ereksiyonun sağlam
kalacağı ve psikojenik ereksiyonun norolojik hasarın nerede olduğu ile iliskili olarak
mumkun olabileceği beklenir (23). Ayrıca psikojenik ereksiyonun olup olmaması spinal
kordun lateral kolonunun butunluğune bağlı olabilir (24).
18
T11-L2 arası: Bu hastalarda hem genital stimulasyon ile hemde psikojenik
stimulasyon ile ereksiyon beklenir. Bu gruptaki erkeklerin %100’u belli tipte nonspesifik
bir ereksiyonu basarabilirler (25).
Konus-kauda (Sakral yol lezyonu ): Bunlar konus terminalis ve kauda ekina olmak
uzere ikiye ayrılırlar. Bu ayrımın mantığı konus terminalis harabiyetinin sakral segmentlere
sınırlı kalabileceği ve bu yuzden torakolomber yolun korunabileceği, buna karsılık kauda
ekina lezyonlarının hemen bitisiğindeki sakral segmentler haricinde lomber iletimi de
bozabileceğidir. Bu nedenle ilk grupta psikojenik ereksiyonun korunması ikinci gruba gore
daha sıktır.
Sakral spinal segmentleri etkileyen komplet alt motor noron (AMN) hasarlı
hastalarda psikojenik ereksiyonun baslama kabiliyeti; sempatik genital veri girisi ve
torakolomber spinal kord kısmının butunluğu temelinde korunacaktır. Bors ve Comarr
sakral segmentleri etkileyen alt motor noron hasarlı hastaların %26’sıda psikojenik
ereksiyonu basardılarııbildirmislerdir. Ancak bu hastaları hicbirisi refleks ereksiyonu
basaramamıtı (26).
ikomplet AMN hasarlıhastalara bakıdığıda psikojenik ereksiyonlarıbasarma oranıteorik olarak torakolomber kordun butunluğ temelinde olmalıı. Refleks ereksiyon
basarma oranıise değsik derecelerde azalmı olacaktı. Bu hastaları %67 ile %95
arasıda bir tip ereksiyonun var olacağııbildirilmektedir (27). Lezyonun seviyesine ve
komplet olup olmamasıa bağıolarak değsmekle beraber hastaları coğ bir yı icinde
ereksiyonun bir cesidini gerceklestirir. Spinal sok doneminde ereksiyon gorulmez. Bu
donemde seksuel fonksiyonun gelecekteki durumunu tahmin etmek mumkun değldir
(3,17).
Lezyon seviyesi yukseldikce ereksiyon gerceklestirme ve surdurme sansıartar. S2-S4
komplet lezyonlarda ereksiyon genellikle kaybolur. Ancak sempatik yol sağam kalmısa
psikojenik ereksiyon gorulebilir (3).
19
EJAKULASYON VE FERTiLiTE BOZUKLUKLARI
Ejakulasyon, semenin emisyonu, antegrad ejakulasyon ve mesane boynunun
kapanmasını iceren bir surectir. MSY’li hastalarda ejakulasyon ereksiyonla
karsıastııamayacak derecede bozulmustur. Komplet ust motor noron (UMN) lezyonlu
hastaları sadece %1’inde ejakulasyon olur. Komplet AMN lezyonlu hastaları %18’inde,
ikomplet UMN lezyonlu hastaları %32’ inde, inkomplet AMN lezyonlu hastaları %70’
inde ejakulasyon olduğ rapor edilmektedir (26,28).
L2 segmentin altıda lezyonu olan hastalarda zaman zaman ereksiyon olmadan da
ejakulasyon gorulebilir. Ejakulasyonun olabilmesi icin T11-L2 ile S2-4 arasısağam
olmalıı. Eğr lezyon inkomplet ise psikojenik ereksiyon ile birlikte ejakulasyon olmussa
bu hastalarda normal orgazma benzer duyguları da gozlenmesi mumkun olabilmektedir
(20).
Ejakulasyon sıasıda mesane internal sfinkteri yetmezliğnden dolayıya mesane
icine bosalı veya penisin ucundan damlama seklinde olur (28,29). MSY’li hastalarda
fertilitenin bozulduğ gosterilmistir. ifertilitenin bir sebebi de MSY’li coğ erkeğn
antegrad ejakulasyonu basarmadaki yetersizliğdir. Ayrıa, sperm sayııı ve
hareketliliğnin azalmasıda soz konusudur. MSY’li erkeklerde infertilitenin diğr olasısebepleri; tekrarlayan uriner enfeksiyon, prostat sıııı bosalamaması uzun sureli
tekerlekli sandalyede oturma, testislerde termoregulasyon bozukluğ, devamlıilac
kullanıı retrograd ejakulasyon sonucu spermin idrar ile teması mesane bosaltı sekli,
spermlere karsıotoantikorlar ve anormal testikuler histoloji gibi pek cok nedenin
infertiliteden sorumlu olduğ dusunulmektedir (29).
Daha once semen kalitesinin skrotal ııbozukluklları etkilediğ dusunulurdu.
Spermatogenis icin testis ıııvucut ıııdan 2- 2,5 derece dusuk olmalıı. Ancak skrotal
ııMSY’li hastalarda tekerlekli sandalyeye oturmaları adduktor spastisite ve kremaster
kasıda gevseme olmamasınedeniyle soz konusu ııfarkı0,9 derece olarak saptanmıtı
(30). Ancak bu teori yakı zamanlarda reddedilmistir (31).
MSY’li erkek hastalarda zayı sperm hareketliliğ seminal seminal plasmadaki
bozukluğ bağıolduğ dusunulmektedir. Yapıan bir calımada MSY’li erkeklerde seminal
plazmanı normal erkeklerin sperm hareketliliğni inhibe ettiğ ve normal erkeklerin
seminal plazması, MSY olan erkeklerin sperm motilitesini artıdığıgosterilmistir (32).
20
MSY’de orgazm bozukluğ: MSY’li erkeklerde orgazmı olustuğ yapıan
calımalarda bildirilmistir. Bu calımalar MSY’li erkeklerde %42 ile %47 arasıda
orgazmıbasarma kabiliyetinde olduklarııortaya cıarmıtı (9) .
Yuksek seviyeli komplet UMN lezyonlu hastalarda (T11 uzerinde) orgazm daha da az
gorulur. MSY’li erkeklerde orgazm zevk alıan yoğn bir heyecan veya ortaya cııııuzun sureli bir gevsemenin takip ettiğ ani spastisite olarak tarif edilir. Orgazm sıasıda
ekstragenital tepkiler bas ağıı sıaklı duyusu, fiziki zevk ve seksuel heyecanıkapsar.
Ayrıa orgazm lezyonun duyu seviyesinin ustundeki sağam olan erotik bolgelerde (boyun,
meme ucu, kulak memesi) hos bir duygu olarak hissedilir. ikomplet UMN lezyonlu
hastalarda ağıverici bir his, AMN lezyonlu hastalarda pelvis ve uyluk bolgesinde hos
hisler olarak tarif edilir.
Penise ve klitorise uygulanan soğk stimulusun normal olarak değrlendirilmesi ve
soğk stimuluslarla eksternal anal sfinkterin istemli olarak kasıma kabiliyeti, orgazm
yollarıı sağam olduğna isaret eder. Bu, hastanı doğu verilmis mental ve fiziki
uyaranlarıbilmesine izin verir ve orgazm tecrubesi yasayabileceğne isaret eder (33,34).
TEDAVi STRATEJiLERi
Cinsel Danısmanlık: Cinsellik hassas bir konudur, rehabilitasyon profesyonellerin
cok azı bu konuda profesyonel eğitim almıstır. Cinsellik konusu bizim kendi değer
yargılarımızla, kendi yetisme ve hayat tecrubelerimizden kaynaklanan celiskilerle doludur.
Annon, cinsel danısmanlık icin hastayla tum sağlık personelinin isin icine katan cok
katmanlı bir cerceve onermistir (35). PLISSIT modeli denen bu model Permission (izin),
Limited Information (sınırlı bilgi), Specific Suggestions (spesifik oneriler) ve Intensive
Therapy (yoğun tedavi) kelimelerin bas harfinden olusmaktadır. Bu modele gore hastayla
calısan tum personel kendi cinsellikleri hakkında yeterince rahat olmalı ve bu modelin ilk
iki seviyesini gerceklestirebilecek kadar bilgili olmalıdır. Rehabilitasyon profesyonelleri
hastayla konunun tartısılmasına “izin” verebilecek kadar rahat olmalıve “sıılıbilgi”
verebilmek icin de konu hakkıda yeterli bilgi sahibi olmalıı ki son iki asamaya gecerek
daha spesifik oneriler ve yoğn tedavi yapacak daha bilgili profesyonellere hastayıgonderebilsin.
21
Seksuel danımanlı icin mutlaka izlenmesi gereken uyarıar (36,37)
1. Kisileri tanrıarıile ihtilaflıduruma sokmayı
2. Hasta uzerinde seksuel konularıtartımak icin asııbaskıyapmaktan kacıı
3. Hasta uzerine kendi ahlak ve inanclarııızorla empoze etmekten sakıı
4. Hastayıkendi seksualitenizle tehdit etmeyin
5. Seksualiteyi hep veya hic tarzıbir tecrube haline getirmeyin
6. Bir konu bir kere tartııdığıda onu bir kenara bıakabileceğnizi farzetmeyin
7. Bilgi aktarmanı tek yolu olduğ sonucuna varmayı
8. Seksuel iliskilerin birlesik tabiatıı ustun tutulduğndan emin olun
9. Seksuel iliski dahil butun iliskilerin bir uzlasma isi olduğ kavramııiletin
Schover acı cinsel danımanlı modelinin bes yonunun altııcizmistir (38).
1.Cinsel eğtim
2.Yanlı adaptasyon gostermis cinsel davranılarıdeğstirmek
3.Eslerin sekse tekrar baslamalarıa yardı etmek
4.Fiziksel engellerin ustesinden gelmek
5.Evlilikle ilgili sorunlarıazaltmak
Basarııbir cinsel rehabilitasyonun anahtarıhastaya iyi bir bir rehabilitasyon hizmeti
vermektir. Dolayııla ilk yapıacak sey hastanı iyi bir rehabilitasyon programıtemelinde;
bozulmus vucut imajıı duzeltilmesi ve kendine guvenin yeniden sağanmasıolmalıı
(39).
Hastaya rehabilitasyon donemi icerisinde verilecek eğtim; hastanı yasıa,
cinsiyetine, fiziksel sağığıa, inanc sistemine ve hastalığı ya da hasarı tipine gore
belirlenmelidir (20).
Aile uyeleri ve aile icindeki rol kaymalarırehabilitasyon programıı onemli
parcasıı. Cunku es hem sevgili hem de bakıırolunu ustlendiğ zaman cok yaygı bir
sorun ortaya cıar. Bunun onune gecilmelidir. Erkek hastayıkendisinin iliskide daha pasif,
partnerinin daha aktif rol oynamasıı olağn olduğ yonunde ikna etmek uygun olur (39).
22
Cinsel iliski ve/veya sevisme oncesi barsak ve idrar torbasıbosatımalı vucut ve
ozellikle genital organ temizliğ yapımalıı (39). Spastisite, ozellikle adduktor spastisite,
perine hijyeni ve kateterizasyon cinsel birlesmeyi engelleyebilir; bu konuda tedbir
alımalıı.
Hastaları rehabilitasyon programısıasıda sı sı evlerine gitmeleri, onları
sosyal yasama donmelerini olumlu yonde etkileyecektir. Bu zamanlarda esleriyle seksuel
deneyimlerde bulunmalarıtesvik edilmelidir. Erkeklerde refleks stimulasyon sılıla kıa
surelidir ve devamıı sağanmasıicin surekli stimulasyona gerek vardı (20).
Cinsel tedavi ve danımanlı hizmetlerinde dikkat edilmesi gereken onemli bir konu
bizim hastaya ancak yol gosterebileceğmiz, bundan sonra kararı ve uygulanacak
yontemlerin hasta ve partnerine ait olacağıı onerilmesidir. Kesinlikle empoze edici,
mudahale edici ve zorlayııolma pozisyonunda bulunmadığııı bilinmesi gerekir (39).
Cinsel sorunları aile yapıııve MSY’li bireyin motivasyonunu bozabilecek
karakteri nedeniyle hastaları erken donemde eğtilip, cozum yollarıı oğetilmesi bireyin
topluma katımasıısağayacak rehabilitasyon calımalarıicinde cinsel rehabilitasyona da
onem verilmesi gerekmektedir.
Ciftlerin cinsel danımanlığıda hedef, onları kisisel cinsellik tanılarııgenisletmelerine yardı etmektir. Onları kisisel tanılarıne kadar kıılısa hastalığ
uyum sağamakta da o kadar zorluk cekecektir (23).
23
MSY’li ERKEKLERDE EREKTi DiFONKSiONUN TEDAViYONTEMLERiA. Medikal tedavi
1. Vazoaktif ajanları oral kullanııa. Fosfodiesteraz-5 inhibitorleri
1. Sildenafil
2. Tadalafil
3. Vardanafil
b. Yohimbine
c. Trazodone
d. L-dopa
e. Apomorfin
f. Fentolamin
2. Vazoaktif ajanların lokal uygulanması
a.Nitrogliserin
b.PGE1
c.Minoksidil
3. Vazoaktif ajanların intrakavernoz enjeksiyonu
a.Papaverin
b.Fentolamin
c.PGE1 ve E2
B. Vakum Tekniği
C. Penil Protezler
1.Rijid
2.Semirijid
3.Inflatable ( sisibilen )
24
A.MEDiKAL TEDAVi
1- Vazoaktif ilacların oral kullanımı
a- Fosfodiesteraz tip 5( PDE5 ) inhibitorleri (Sildenafil, Vardenafil, Tadalafil):
Son zamanlarda fosfodiesteraz (PDE5) inhibitorlerin ortaya cıkmasıyla erektil disfonksiyon
tedavisi dramatik bir sekilde değisti. Oral ve topikal kullanılan ilacların noninvazif olmaları
hematom ve fibrosiz riskinin olmaması onemli bir avantajdır. Aynı zamanda bu hastaların
tedaviyi bırakma oranları daha dusuktur. Bu ilaclar fosfodiesteraz tip 5’i inhibe ederek
nitrik okside (NO) bağısiklik guanozin monofosfat (cGMP) konsantrasyonun penis korpus
duz kasıda yuksek duzeyde kalmasıısağar. Bu da vazodilatasyonla duz kas gevsemesini
ve penil ereksiyonu arttıı. PDE5, cGMP’yi parcalayarak ereksiyonun sonlamasıa neden
olan bir enzimdir. Sildenafil bu grupta en cok calıma sonucu bulunan ilactı. Sildenafilin
en yaygı yan etkileri basağıı yuzde kıarma, dispepsi, nazal konjesyon, gecici gorme
semptomlarıı (40). Sildenafil icin kesin kontrendikasyon kan basıcıda dusmeye neden
olan nitrogliserin veya diğr nitratları kullanımasıı (41).
MSY’li erkeklerin ED’sini PDE5 inhibitorlerinin guvenli ve etkili bir sekilde tedavi
edebildikleri gosterilmistir. Erektil cevabıarttıı ve koitusa imkan verir. Bu ilacları basarıoranı%80 civarıdadı. Ancak baslangıta hem refleks hem psikojenik fonksiyonu tam
kayı olanlarda genellikle etkisizdir (42). Onerilen doz sildenafil icin iliskiden 1 saat once
alıan 50- 100 mg’dı. Etkisi 4 saat surer. Vardenafil 5-20 mg dozda kullanıı. 5, 10 ve 20
mg’lı formlarıvardı. Etkisi 4 saat surer. Tadalafil 5-20 mg dozda kullanıı. 20 mg’lı
tabletleri mevcuttur. Etkisi 24- 36 saat surer.
PDE5 inhibitorlerinin T6 ve uzeri MSY’li erkeklerde otonomik disrefleksi
yapabileceğ akıdan cıarımamalıı. T6-L5 arasıda MSY’li erkeklerde ereksiyon
kalitesini ve seks memnuniyetini anlamlıderecede duzelterek giderir (42).
b-Yohimbin: Presinaptik alpha-2 adrenerjik reseptorleri bloke ederek kanın korporal
cisimlere santını artırdığı dusunulmektedir. Yohimbin SSRI’lara bağıED’yi tedavi
etmekte faydalıbulunmustur. Yan etki; tasikardi, hipertansiyon, anksiyete, ajitasyon ve
manik reaksiyonlar.
c-Trazodone: Depresif hastalarda oral olarak kullanıldığında uzamıs ereksiyon ve
priapizm ile sonuclanan nontrisiklik bir SSRI antidepresandır. Sempatik sistemin
kontrolundeki ereksiyonun detumesens fazını bloke ederek ereksiyonu uzatır.
25
d-Fentolamin: Erektil disfonksiyonlu hastaların %42’sinde penetrasyon icin yeterli
ereksiyonu olusturduğ bildirilmistir. Etkinliğ en cok nonspesifik, psikojenik veya hafif
vaskuler empotansta gorulur. Ancak sersemlik, carpıtıve nazal konjesyon gibi yan etkiler
ortaya cımıtı (43).
e-Diğer oral ilaclar: Dopamin reseptor agonistleri olan Apomorfin ve L-dopa
kullanan hastaların %55-60’ıda rijid ereksiyona ulasıdığıbildirilmektedir. Apomorfin
paraventrikuler cekirdeklerde selektif bir aktivasyon yaparak proerektil sinyaller olusmasıısağar (42).
2. Vazoaktif ajanların lokal kullanımı
a- Nitrogliserin: Nitrogliserin ve diğer organik nitratlar enzimatik nitrik oksit
salınımıyla gualinat siklazı stimule ederek duz kas relaksasyonuna neden olur. Nitrogliserin
band uygulamalardan once hastaya intrakavernozal papaverin veya prostaglandin E1
uygulanarak ereksiyon olusup olusmadığı incelenir. Cevap eğer olumluysa penis saftına
iliskiden en az 1 saat once band yapıstırılır. Uygulamada erektil cevap olusuncaya kadar
gecen zaman ortalama 30-75 dakika, bandın uzaklastırılmasından sonra ereksiyon 20-45 dk
surer(44).
Yan etki: Bas ağrısı, postural bas donmesi ve allerjik dermatit. Hipersensitivitesi
olanlar, hipotansiyon, yuksek intrakranial basınc veya glokom olan hastalarda dikkatli
olunmalıdır. Uygulamadan once hafif analjezik alınması ve este olusacak bas ağrısını
onlemek icin kondom kullanılması onerilir (20).
b- PGE2: Krem olarak intrauretral PGE2 uygulanmıs hastaların %70’i bu tedaviye
cevap vermistir (10). itrauretral PE2 suppozituar uygulanabilir. Uygulamadan 5-10 dakika
sonra etki ortaya cıar. Etki suresi 30-60 dk. kadar devam etmektedir.
Yan etki : Hipotansiyon, peniste ağı uretral kanama bas donmesi ve senkop. Penil
anomali, orak hucreli anemi, trombositemi, polisitemi ve Multipl Myelom’da
kontrendikedir.
c- Minoksidil: Antihipertansif ilactır. Solusyon olarak uygulanmıstır. Yan etki
nitrogliserine daha az olmakla beraber bu tedavi ile tam ereksiyon elde edilememistir.
26
3.Vazoaktif ajanların intrakavernozal kullanımı:
intrakavernoz enjeksiyon tedavisi erektil disfonksiyonun coğu tipinde etkilidir.
Ancak penil arteryal kan akımı bozuk olan kisilerde pek basarılı sonuclar elde
edilememistir. Sinuzoidal duz kasın ilaclarla gevsetilmesi kavernoz cisimlerin dolmasını
artırır. Olusturduğu ereksiyon suresi uygulanan ilac dozuna bağlıdır. PGE1 haric tedavi
ucuzdur ve enjeksiyon tekniği nispeten kolaydır. Bu is icin kullanılan ilaclar birer
nonspesifik duz kas gevsetici olup, Papaverin, Prostaglandin E1, Alpostridiol ve bir alfa
adrenerjik bloker olan Fentolamindir. Bu ilaclar yan etkileri azaltmak veya etkinliği
artırmak amacıyla kombine bir sekilde kullanılabilir (45). PGE1’in tedavi maliyetini
dusurmek icin bu ilacları kombine enjeksiyonunu uygulayanlar da vardı (46).
itrakavernoz enjeksiyon tekniğnde oncelikle idrar ve gaita bosaltıısağanı.
Daimi kateter varsa cıarıı. Penis ve perine bolgesi sabunlu su ile iyice temizlenir. isulin
enjektoru ile penisin 1/3 proksimalinden 90 derecelik acıla saat uc ve dokuz hizasıdan
korpus kavernozuma yapıı (20). Korpus kavernozuma girdikten sonra ilac yavasca
zerkedilir. Enjektor cıarıdıtan sonra enjeksiyon yerine uc dakika kadar kucuk bir
tamponla basıc uygulanı. Penis kokune turnike uygulanmasıilacı genel dolasıa
gecisini geciktirdiğ icin uygulanmasıda yarar vardı. Her enjeksiyonda enjeksiyon yapıan
taraf değstirilir. Ereksiyon suresinin 1/2- 1 saat olmasıyeterlidir. Bu sure dikkate alıarak
ilacı dozu ayarlanı.
a. Papaverin: Papaverin 1982 yılından beri duz kas gevsetici olarak impotans
vakalarında intrakorporal vazoaktif ilac olarak kullanılmaktadır. Papaverin kavernoz
cisimlerde arteriollerde dilatasyon ve sinuzoidal mesafelerin genislemesi subtunikal
venlerin ve emissory venlerin sıkısmasına sebep olur (47,48).
Papaverin tedavisi dusuk test dozlarıyla baslatılmalıdır. Baslangıcta test icin 5-10 mg
uygundur (47). Daha sonra doz diğer enjeksiyonlarda tatminkar bir ereksiyon sağlayıncaya
kadar arttırılır.
Papaverin icin uygun doz kisiden kisiye (penisin boyutuna gore) değismektedir.
Ortalama doz 30 mg’dı. Meydana gelen cevap penil acıveya penis rijiditesi ile olculur.
Buna gore parsiyel ereksiyon rijidite olmaksıı bir miktar tumesens olmasıhalidir (penis
bukulebilir ). Tam ereksiyon ise penetrasyon icin yeterli sislik ve rijidite olup yarı saatten
fazla surer penis bukulemez (9).
27
Papaverin norojenik ve vaskulojenik empotansıtest etmek icin de kullanıabilir.
Enjeksiyondan 10 dk. sonra olusan ve 30 dk. kadar suren ereksiyon damar yapıarı sağam
olduğnu gosterir (9).
Papaverin Fentolamin kombinasyonu daha cok onerilen ve kullanıan tedavi seklidir.
Tek basıa papaverin etkinliğ %36 iken, kombine tedavi ile etkinlik %65 civarıdadı.
Kombine tedavi ile yan etki insidansıda azalıor. Onerilen doz 30 mg papaverin + 0,5 mg
fentolamin (20,49).
Yan etkiler: Fibroz plak, hematom, enfeksiyon, penil fraktur, otonomik disrefleksi,
hepatotoksisite, uzamı ereksiyon ve priapizmdir.
b- Fentolamin: Fentolamin kısa omurlu alfa adrenerjik blok yapan bir ajandır. Alfa-
1, alfa-2 reseptorlerinin kompetetif antagonisti olup 5HT reseptorunu de bloke eder ve mast
hucrelerinin histamin salınımına neden olabilir. Kan damarları uzerinde nonspesifik
releksan etkisi de olabilir. Arteryel akısa olan direnci azaltır, venoz donuse olan direnci
arttırmaz. Tek basına verildiğinde coğu zaman papaverin kadar ereksiyon olusturamaz.
Genellikle papaverin veya VIP ile kombine olarak kullanılır (46,49).
Yan etkiler: Ortostatik hipotansiyon, tasikardi, kardiak aritmi ve cok nadiren
miyokard infarktusu
c- Prostoglandin E1: PGE1 direkt duz kas gevsetici etkisine ilaveten penil adrenerjik
sinirlerden noradrenalin salınımını da inhibe ettiği gosterilmistir. PGE1 intrakavernozal
tedavide seckin bir ilactır. Papaverine gore etkisi daha cabuk baslar, daha uzun sure devam
eder ve yan etkisi daha azdır (49). Etkinliğini arttırmak ve tedavi maliyetini daha aza
indirmek icin genellikle diğer ajanlarla kombine edilir.
Yan etkiler: Enjeksiyon yerinde ağrı olması en onemli yan etkisidir. Uzamıs
ereksiyon ve priapizm insidansı dusuktur. En onemli dezavantajı yuksek fiyatıdır.
d- Diğer ilaclar: Vazoaktif intestinal polipeptit (ViP), Kalsitonin Generelated Peptid
(CGRP ) ve Linsidomin chlorhydrate (SiN-1 ) (21).
Papaverine, fentolamin ve PGE1 uclu karısımı sinerjik etkisiyle dusuk dozlarda
kullanılarak priapizm ve fibrozis insidansı belirgin bir duzeye cıkmadan erektil aktiviteyi
uyarır. Uclu karısımın tek ajan tedavisine gore etkinlik/maliyet oranı yuksek ve tatminkar
ereksiyon sağladığı ispatlanmıstır (46).
28
Bilesimi:
Papaverine 30 mg/ml 9 cc
Fentolamin 0,55 mg/ml 2 cc
PGE1 500 mg/ml 0,2 cc
%0,9 NaCl 4,4 cc
-----------------------------------------------------------------------------------------
Toplam hacim 15,6 cc
29
iNTRA KAVERNOZ ENJEKSiYON KOMPLiKASYONLARI
Uzamıs ereksiyon: Uzamıs ereksiyon 4 saatten uzun 6 saatten kısa olan
ereksiyonlardır. Norojenik empotansı olan hastalar genc ve sağlam vaskuler yapıya sahip
olduklarında ve komplikasyonları hissedemiyecek derecede penis sensitivitesinde azalma
olduğundan; uzamıs ereksiyon ve priapizm vaskulojenik impotansı olanlara gore daha
fazla gorulur (19).
Priapizm: Cinsel arzu olmaksızın ereksiyonun 4-6 saaten daha uzun devam etmesi
priapizm olarak kabul edilir. Onemli bir nedeni tanısal ve terapotik amaclı intrakavernoz
enjeksiyonlardır. Diğer nedenleri orak hucreli anemi, anestezi, malignansi, ilaclar ve
travmadır.
Hematom: MSY’li hastalarda intrakavernoz enjeksiyon sonrası%4,5 oranıda
hematom gorulduğ bildirilmistir (47).
Lokal enfeksiyonlar: MSY’li hastalarda genital bolgenin deri kan akııı yetersiz
olmasıpenil enjeksiyonlaran sonra sellulit ve kavernozit gibi enfeksiyonları olusumunu
kolaylastıabilir. Bunu onlemek icin enjeksiyondan once genital bolge su ve sabunla
temizlenmelidir.
Fibrozis: Norojenik empotanslı hastalarda intrakavernoz noduller veya tunical
plaklar vaskulojenik empotansa gore daha az gorulur
Penil Fraktur : Lloyd ve Richards bir tane penil fraktur bildirmislerdir ( 47 )
Sistemik Komplikasyonlar: Lloyd ve Richards sadece bir tane otonom disreflleksi
vakası bildirmislerdir (47).
FARMAKOLOJiK EREKSiYON PROGRAMI
Norojenik empotans tedavisinde penil ereksiyonu isteyen hastalar farmakolojik
ereksiyon programına (PEP) alınır. Hastalara ağrı, kanama, fibrozis ve priapizm gibi
komplikasyonlar hakkında bilgi verilir. Program 3 fazdan olusur. 1-Doz belirleme fazı, 2-
Self enjeksiyon fazı, 3-Evde uygulama. ilk seansta sadece dusuk kalitede ve kısa sureli
hafif sislik olusturacak vazoaktif ajan verilir. Herhangi bir cinsel iliski tesebbusu
olmamalıdır. Sonraki seanslarda ereksiyon suresi ve kalitesi acısından enjeksiyonların
30
sonucları değerlendirilir. Ereksiyonun arzu edilen kalitesinin %50-60 kadarına ulasacak doz
artırımı yapılır ve stimulasyon ile daha rijit hale gelir. Yeterli doz sağlandıktan sonra evde
uygulama fazına gecilir. Ereksiyon 4 saatten fazla surerse doktora danısılması gerektiği
soylenmelidir (20).
ED icin onerilen tedavi, eğer ereksiyon sağlanıyor fakat yetersiz sureli ise ve
tatminkar ereksiyon sağlanabilecek ise venoz konstriktif band kullanılabilir. Bunun dısında
nitrat kullanılmıyorsa sildenafil onerilir. Eğer sildenafilden memnun kalınmaz ise
prostaglandin E1 intrakavernoz enjeksiyonu cozum olabilir. Bircok MSY’li erkek hasta
kutanoz veya intrauretral uygulamayıtercih edebilir (50).
EREKSiYONUN SONLANDIRILMASINDA KULLANILAN iLACLAR
Adrenalin: Alpha-1 ve alpha-2 ile beta reseptorlerini stimule eder. Penil erektil
dokuda alpha reseptorler beta reseptorlerin 10 katı kadardır. Priapizm tedavisinde doz
intrakorporal 10-20 mcg’dı
Noradrenalin: Alpha-1 alpha-2 ve beta reseptorleri stimule eder, kan akımını azaltır,
priapizm tedavisinde 10-20 mcg intrakorporal olarak kullanılır.
Fenilnefrin: Selektif alpha-1 agonistidir. Uzamıs ereksiyon ve priapizm tedavisinde
en sık kullanılan alpha reseptor agonistidir. intrakorporal olarak 100-500 mcg kullanılır.
Dopamin: Yuksek dozlarda beta-1 ve alpha-1 reseptorlerini stimule ederken dusuk
dozlarda dopamin reseptorlerini stimule eder ve noradrenalin salınımını arttırır.
Terbutalin: Beta-2 reseptor agonistidir. Uzamıs ereksiyon veya priapizmde
intravenoz veya oral olarak kullanılabilir. intrakavernoz enjeksiyondan 2,5 saat sonra
yumusama olmamıssa 5 mg terbutalin (2 tb bricanyl) verilir. 15 dakika sonra doz
tekrarlanabilir. 4 saati asan rijidite durumunda hastaneye basvurmaları onerilir (51,52).
Priapizm tedavisinde ilacların etkisiz kaldığı veya kontrendike olduğu durumlarda
kavernoz sinus irrigasyonu yapılır. Kavernoz sinusten bir miktar kan aspire edilir. 1x1003
oranında norepinefrin iceren serum fizyolojik solusyonu ile irrige edilir (20,53). Kullanılan
tum yontemlerle ereksiyon sona erdirilemiyorsa korporoglanduler sant ameliyatı (Winter
operasyonu) yapılmalıdır.
31
B –VAKUM KONSTRUKSiYON CiHAZLARI (VCD)
Vakumlu ereksiyon cihazlarının kullanımı peniste sertlik olusturmak icin en az
invazif olan yontemlerden birisidir ve ucuz bir tedavi seklidir. Vakumla penis icine kan
cekilerek ereksiyon yaratılır ve ereksiyon sağlandıktan sonra devam ettirebilmek icin penis
tabanına sıkıstırıcı bir halka yerlestirilir (54).
Vakum yardımlı ereksiyonlar ilac kullanılarak elde edilen ereksiyonlardan estetik
acıdan daha kotudurler. Kavernoz cisimlerin dısındaki dokularda ve yuzeyel venlerde de
genisleme olduğundan penisin normal capından daha genis olması sonucu ortaya cıkar.
Vacuum Constriction Devices (VCD) ile olusan ereksiyonla penis siyanotik, biraz daha
soğuk ve partner tarafından farkedilebilir (54). Sıkıstırıcı bandın yerinde kalabileceği en
fazla sure 30 dakikadır. Cunku penis cildinde nekroz gelismesi ve kavernoz cisimlerde
harabiyet olması, sonucta da kalıcı penil deformite gelisme potansiyeli vardır. Aynı
zamanda sıkıstırıcı band semenin uretral olarak ilerleyisini de engelleyebilir (55).
Penisin ince saydam bir silikon kılıf icerisine yerlestirilmesiyle ereksiyon sağlayan
Sinergist Ereksiyon Sistemi cihazında sıkıstırıcı halka kullanılmamaktadır. Bu uygulamada
penil ısı dusmez. VCD empotansın hemen her cesidinde rahatlıkla kullanılabilen en guvenli
ve en ucuz yoldur
VCD’ ye bağımemnuniyetsizlikler
-Sıkıstırıcı bandın ejakulatorun uretral ilerlemesini engellemesi
-Penis partner tarafından soğuk hissedilir
-Peniste kecelesme
-Penis tabanının pivot hale gelmesi
-Kullanım talimatına uyulmadığında peniste sıyrık , ekimoz , kabarcıklar gorulur
-Testislerin cekilmesi hissi ve testikuler sislik
-Glans derisi kaba olan hastalarda parafimozis riski
-Cinsel eyleme doğal olmayan sekilde ara verme gereği
32
C-PENiL PROTEZLER
Eskiden erektil disfonksiyonun ana tedavisi kabul edilen penil protezler en invaziv
tedavidir ve duyusu bozuk olan kisilerde coğu kez komplikasyonlara neden olur. MSY’li
erkeklerde bu aygıları endikasyonlarıicinde hem erektil disfonksiyonu sağarken hem de
eksternal kateterlerin yerinde durmasıısağamaktı.
MSY’li hastalarda son zamanlarda kullanııazalmıtı. Hem komplikasyonlarıı
sılığıhem de daha basit ve daha guvenilir tedavi seceneklerin bulunmus olmasıbu
cihazları kullanıııoldukca azaltmıtı. Gunumuzde bu tedavi yontemi son secenek
olarak dusunulmektedir. Penil protezlerin uc temel sekli vardı.
1. Rijit protezler: Bu tip protezler ile devamlı ereksiyon sozkonusudur. Penis
fizyolojik ereksiyon kadar buyuk değildir.
2. Semirijit protezler: Semirijit protezler menteseli, bukulebilir veya
eklemlesebilecek tipleri olan protezlerdir.
3. Sisirilebilir protezler: Multikomponent (bir pompa mekanizması, bir rezervuar ve
bir cift penil protez) veya kendini sınırlayıcı tip olarak iki cesittir. Daha rijit ereksiyon
sağlar ve sondurulebilir. Sisirilebilen tipler fizyolojik duruma daha fazla benzemekle
beraber daha pahalı ve yerlestirilmesi daha zordur.
Yan etkiler :
-Cihazın bozulmasına yol acan skar dokusu olusması
-Deformiteye neden olan mekanik bozukluk
-Cihazın icindeki sıvının dısarı kacması
- Enfeksiyon
-Erozyon
MSY’li hastalarda ejakulasyon bozuklukları tedavisi
Ejakulasyonu restore etme teknikleri genellikle fertiliteyi restore etmeyi hedef alır.
Bu teknikler MSY’nin altıdaki sağam norolojik merkezlerin kimyasal, vibratuvar ve
transrektal elektriksel stimulasyon yolu ile stimulasyonuna dayanı. Bu teknikler T10 ile
T11 segmentler sağam olduğ zaman cok daha basarııı.
- Alfa adrenerjik agonistler (psodoefedrin, imipramin): Bu ajanlar retrograd
ejakulasyonu antegrad ejakulasyona cevirme girisimleri icin kullanılır.
33
- Subkutan Fizostigmin : Bu yontem ile 87 paraplejik hastadan 27 kiside gebelik
elde edilmistir (56). 2 mg fizostigminin transkutanoz olarak enjekte edilir. 15 dakika sonra
masturbasyon yapılır. Bu islemi 30 dakika sonra ek 1 mg fizostigmin enjeksiyonu takip
edebilir. Bu islemin basarılı olabilmesi icin T12 ve L1-2 mutlaka sağlam olmalıdır.
Yan etkiler : Ortostatik hipotansiyon, tasikardi, bulantı ve kusma
-intratekal fizostigmin: ilac lomber bolgeden lomber ponksiyon ile verilir. Test
spinal hastaların %58,2’de pozitiftı. Negatif sonucları coğnluğ T10-L4 arasıseviyeli
hastalarda gorulur (24). ivazif bir yontemdir, tekrarızordur ve hastane kosullarıgerektiren
bir yontemdir. Bu metod ile olusmus gebelik rapor edilmis olmasıa rağen cok
kullanımayan bir tedavi seklidir.
Yan etkiler : Bas ağıı terleme, kusma ve bir olum vakasıbildirilmistir (24).
- Penil vibrasyon (PVS): Penisin vibrasyon ile stimulasyonu refleks ejakulasyona
yol acar ve bu teknik ile sağlam gebelikler bildirilmistir. Vibrator penil safta veya frenulum
civarından glansa uygulanır. Uygulama ya surekli ya da 3 dakika kadar suren bir
vibrasyonu takiben 1-30 dakika ara verilerek yapılır. Uygulamaya yaralanmadan 6 ay sonra
baslanmalıdır. Haftada bir defa, 3-6 ay uygulanır. Metodun basarılı olduğu hasta grubu
ayak tabanı cizildiğinde refleks kalca fleksiyonuna sahip olan hastalardır. Bu refleks L2-S2
segmentlerin arasında, yani refleks ejakulasyon icin gerekli segmentlerin sağlam olup
olmadığını gosterir (57). T10 duzeyi altında yaralanması olan hastalarda penil vibrator
stimulasyonu ile ejakulasyon sağlanamaz. Bir calısmada penil vibrator stimulasyonu ile
T10 ustu lezyonlarda basarı oranı % 54 iken T10 altı lezyonu olanlarda basarılı ejakulasyon
tespit edilememis. Penil vibrator stimulasyon basit olduğundan T10 ustu lezyonu olan ve
/veya alt ekstremitede spastisitesi olan hastalarda ejakulatuar disfonksiyonu yenmek icin
denenecek ilk metod olmalıdır (58).
Yan etkiler: Otonom disrefleksi, bas ağrısı, abdominal kasların ağrılı kontraksiyonu
ve glansta zedelenme.
- Elektroejakulasyon (EEJ): Rektuma yerlestirilen elektrodlar ile elektriksel
stimulasyon vermek suretiyle ejakulasyon sağlamak amaclanır. Prob elektrodlar prostat
bezinin uzerine gelecek sekilde yerlestirilir. Ejakulasyon elde edilinceye kadar veya
arteryal kan basıncı yukselinceye kadar uyarı verilir. Uyarı suresi 3 saniye olup 1-2
saniyelik dinlenme periyodu verilir.
34
Vibrasyon stimulasyon 6 ay kadar kullanılmasına rağmen basarısız olursa ya da
otonom disrefleksi gelisirse elektroejakulasyon kullanılır. Elektroejakulasyon hastane
sartları gerektiren bir yontemdir. Cunku rektal mukozayı muayene etmek icin anoskop ve
otonom disrefleksiyi monitorize etmek gerekir.
Her seviyeli spinal kord yaralı hastalarda rektal elektrik stimulasyonu ile % 50’i
civarıda ejakulasyon elde edilebilir. Ancak ejakulasyon T10-L2 segmentleri sağam
olanlarda daha basarııgozukmektedir. Komplet lezyonlu hastalarda inkomplet olanlardan
daha iyi ejakulasyon sağamaktadı.
Ejakulasyon disfonksiyonu ve fertilite problemleri icin onerilen tedavi; PVS ve EEJ
ile MSY’li hastalarda %100’e yakı cevap alıabilir. Onerilen ilk tedavi PVS’dir. Eğr
PVS ile ejakulasyon sağanamıorsa EEJ yapımalıı (50).
MSY' li kadınlarda seksuel fonksiyonlar
Kadın seksuel bozuklukları; cinsel istek bozuklukları, uyarılma bozuklukları, orgazm
bozuklukları, cinsel ağrı problemleri olarak sınıflanmaktadır. MSY olan kadın hastalarda
genellikle uyarılma ve orgazm bozuklukları on plandadır.
Normal kadınların 1965' te Masters ve Johnson'un tanımladığı gibi; istirahat hali,
uyarılma fazı, plato fazı, orgazm fazı ve relaksasyon fazı olmak uzere bes fizyolojik
reaksiyondan ibarettir (10,59) .
istirahat hali: MSY’li kadılarda bu faz, genital bolgede duyarsılı, istemli motor
fonksiyonda defisit, perineal reflekslerin bozukluğyla ilgilidir.T10 ustu komplet spinal
kord transseksiyonlu hastalarda internal organları duyarlıığıtamamen kaybolmustur.
T12’nı altıdaki lezyonlarda kımıduyarlıı olabilir. S2-5 sağam kaldığıda total
duyarlıı olabilir.
Uyarım fazı: Kadınlarda bu faz , vaginal lubrikasyon ile ortaya cıkar . Vaginanın 2/3
ic kısmı siser, uterus cismi, serviks ve labia major yukselir. Klitoris genisler ve meme ucları
siser. Bu faz esnasında onemli bir etki de, genital bolgedeki sıcaklığın artmasıdır. Bu,
yuzeyel olmayan bir duygudur ve kadınlar tarafından cok daha derin olarak algılanır.
Yuksek seviyeli komplet ( T9 ve ustu ) lezyonlu hastalarda sadece refleks lubrikasyon
ortaya cıkar. T12 altı lezyonlu hastalarda psikojenik lubrikasyon gelisir. T10-T12 arası
lezyonlularda ya refleks ya da psikojenik lubrikasyon kaybolur. inkomplet hastalarda tum
seviyelerde refleks ve psikojenik lubrikasyon meydana gelebilir.
35
T10 ustu lezyonlu kadınlarda eksternal genital konjesyon gozlenebilir. Bu refleks
konjesyondur ve inkomplet kadınlarda gozlenir. T10 ustu komplet kadınlarda uyarım
fazındaki hisleri yaralanma oncesi hislerle aynı olmamakla beraber algılayabilir. T10-T12
arası seviyeli kadınlarda uyarım fazındaki hisler yoktur . T12 altı lezyonlarda hisler var
fakat cok zayıflamıstır.
Plato fazı: Bu fazda vajinanın genislemesi klitoris ve meme uclarının buyumesi
devam eder. Genital bolgede bir gerginlik artısı olarak algılanır. Ekstragenital bulgular
ortaya cıkar; tasipne, tasikardi, kan basıncı yukselmesi, myotoni (59). T10 ustu MSY'li
hastalarda eksternal genital uyarılar retraksiyonu provake edebilir. T10 yaralanmalarda bu
durum gorulmemistir. T6 ustu komplet lezyonlularda ve servikal MSY' lilerde plato fazı,
otonom disrefleksi gibi algılanabilir. T10-T12 lezyon olduğu zaman komple duyu kaybı
vardır. T12 altı lezyonlularda his vardır fakat cok zayıflamıstır.
Orgazm: Bu faz ritmik kontraksiyonlar seklinde hissedilir. Hissedilen
kontraksiyonlar uterus, anal sfinkter ve vaginanın dıs 1/3 luk kısmının kasılmasıdır. Yuksek
seviyeli komplet lezyonlularda orgazm; hiperefleksinin gurultulu belirtilerin acığa cıkması
ve bunu takiben komplet relaksasyon olarak ozetlenebilir. T10-T12 arası lezyonlarda duyu
yoktur. T12 altı lezyonlularda his cok azalmıstır. Bazı paraplejik kadınlar genital organları
uzerine mental konsantrasyonlarını fikse ederek ve bunların lezyon seviyesi uzerindeki
erojen stimulasyonu, zevk almasını sağlayabilir ve genital organlardan geliyormus gibi
hissedebilir (59).
Gevseme fazı: Kadında refrakter periyod yoktur. Bu donemde vazokonjesyon ve
daha evvel olmus değisiklikler geri doner (59).
Cinsel birlesme ile ilgili problemler
- Spastisite ve kontraktur: Adduktor kasların spastisitesinde partner ile birlesme guc
olabilir. Periartikuler ossifikasyon alanları ya da kalca fleksiyon kontrakturu gibi hareket
limitasyonu yaratan ortopedik olaylarda cinsel birlesmeyi engelleyebilir.
-Lubrikasyon problemleri: MSY'li hastalarda otonomik yolların yokluğunda ne
psikojenik ne refleksojenik lubrikasyon gerceklesmez.
36
-Mesane ve barsak inkontinansı: Bu problem hem erkek hemde kadında cok kotu
psikojenik etki yaratabilir. Cinsel birlesmeden once mesane ve barsak bosaltılmalıdır.
-Uriner traktus enfeksiyon riski: Cinsel birlesme ile perianal kaynaklı enfeksiyon riski
artar. Ancak bu iyi rehabilite edilmemis, mesanelerini tam bosaltmayan ve hijyene dikkat
etmeyen kadınlarda daha sık gorulur (9,59).
FERTiLiTE
MSY'li kadınların %65 kadarında 3-9 ay kadar suren amenore gorulebilir. Daha sonra
normal menstruel siklus geriye doner. Ancak bu hastalarda dismenore olabilir. Kadınlar
baslangıcta anovulatuar fazdadır ve ilk menstruasyon meydana gelmeden once, onceden
kestirilemeyen ovulasyon riskini tasırlar. Bu nedenle fertilitenin servikal mukus ile duzenli
izlenmesi ya da gebeliğin istenmediği hastalarda partner tarafından onlem alınmalıdır (9).
MSY'deki lezyonun seviyesinin, komplet veya inkomplet olusunun adet duzeninin normale
donusu uzerine etkisi yoktur. MSY'li kadınlarda uygun bir doğum kontrol yontemi secmek
zordur. En emniyetli ve uygun yontem partner tarafından uygulanan prezervatif ve kopuk
yontemdir. Oral kontraseptifin tromboemboli riski olduğundan onerilmez. intrauterin
araclar sakıncalı olabilir. Cunku bunların migrasyonu farkedilmeyebilir, uterus rupturu
yapabilir ve uriner enfeksiyon riskini artırabilir (9,59).
MSY'li kadınlarda gebelik
MSY'li kadınlar normal menstruel siklus geri dondukten sonra cocuk doğurma
potansiyeline sahiptir. MSY'li kadınlarda ciddi fertil defisit gorulmemekle birlikte gebelik
ve cocuk doğurma halen oldukca seyrek olup, ancak bu oranlar gittikce yukselmektedir (9).
MSY'li kadınların doğurganlığı genel populasyondan farklı değildir. Travmatik MSY
sonrası gebe kalanlarda , dusuk, konjenital anomali, gelisme geriliği ve perinatal mortalite
genel populasyondan farklı değildir.
Gebelik 40-44 hafta surer. 32'inci haftadan sonra muayeneler sıklastırılmalıdır. iki
haftada bir yapılmalıdır. Bu konuda tecrubeli hekime ihtiyac vardır. T10 ustu lezyonlularda
uterus kontraksiyonu ve fetal hareketler hissedilmez. T12 altı lezyonlularda hissedilir.
MSY'li kadın hastalarda prenatal , perinatal ve postnatal problemler yasanabilir. Bunlar :
37
Uriner Sistem Enfeksiyonu: Normal ve MSY'li gebelerde uriner sistem
enfeksiyonları, erken doğum ve piyelonefrit riski tasıdığından bu enfeksiyonlara onem
verilmeli ve onlemeye caba gosterilmelidir. Kalıcı sonda kullananlarda risk en yuksek iken
gecici sonda ile risk azalmakta ve krede manevrası veya kendiliğinden yapabilenlerde risk
en dusuk seviyeye inmektedir.
Bası yaraları: Gebelikte hastanın kilosu artığından ve hareket kabiliyeti azaldığından
bası yarası riski de artmaktadır. En sık gorulen yara bolgeleri sakrum, dizler ve iskiumdur.
Muayeneler sırasında bu bolgelere ozellikle dikkat edilmelidir.
Kan yapısı: MSY'de anemi sık gorulen bir komplikasyondur. Gebelik aneminin daha
da derinlesmesine neden olabilir. Anemi; piyelonefrit, bası yaraları ve cilt enfeksiyonları
riskini artırmakla beraber erken doğum riskini de artırır. Yuksek trombojenik risk vardır.
Ozel onlemler alınmazsa uzun sure yatakta kalınması kontrendikedir.
Erken doğum: Burada onemli olan nokta, doğum ağrısını hissetmeyen gebelerde
erken doğum ağrılarının algınamayıp onleminin alınamamasıdır. Gebeleri uterus
kontraksiyonları hakkında eğitip, kendilerini kontrol etmelerini sağlamak ve 26-28 gebelik
haftalarından sonra muayenelerle erken doğumu tesbit etmeye calısmak onerilmektedir.
Solunum fonksiyonları: Solunum kaslarının fonksiyonunu etkileyen seviyelerdeki
yaralanmalarda solunum fonksiyonların değerlendirilmesi ve takibi gerekmektedir.
Osteoporoz: MSY’e bağıimmobilizasyon kemik mineral iceriğni azaltma riski
tasıken, gebeliğ bağıimmobilizasyon varolan riski daha da artımaktadı. Gebelik
sıasıda kalsiyumdan zengin diyet verilmelidir (63).
Otonom Disrefleksi: Otonom disrefleksi MSY olan gebelerde fetusun olumune yol
acmakla birlikte maternal olume de neden olabilecek en ciddi komplikasyondur.
Sendromun gelisimine neden olabilecek afferent uyarılar onlenmelidir. Sendromun
olusumunu onlemek ve tedavisinde epidural anestezi son derece etkilidir (63). Medikal
tedavide; nifedipin , hidralizin, nitrogliserin ve prozasin kullanılabilir.
38
DOĞUM :
MSY'li gebelerin normal doğum yapması beklenir. Anne adayı doğumdan en az 10
gun once hastaneye yatırılır. MSY'de prematurite sıktır. Epidural anestezi ile vaginal
doğum onerilen doğum seklidir. Doğumu kolaylastırmak icin vakum ve forseps
kullanılabilir (60). Epidural anestezi aynı zamanda otonom disrefleksi riski yuksek olan
olgularda sendromun onlenmesi acısından da son derece faydalıdır(63). MSY bir seksiyo
endikasyonu değildir (60,61).
Doğum ağrıları ve uterus kontraksiyonları T11 ve altı seviyelerdeki lezyonlarda
hissedilebilir. T6-T10 arası lezyonu olanlarda uterus kontraksiyonlarına bağlı ağrı
hissedilmemekle birlikte kontraksiyonlar algılanır. T6 ustu lezyonu olanlarda ise uterus
kontraksiyonları da algılanmaz (61).
Doğum sonrası donem: MSY'li hastalarda doğum sonrası hem uriner sistem
enfeksiyonu hem epizyotomide enfeksiyon riski ve alt ekstremitelerde venoz tromboz riski
yuksektir. Bunların onlemi alınmalıdır. Tromboflebit icin erken mobilizasyon ve pasif
hareketlere baslamak gerekir.
39
3. GEREC VE YONTEM
Bu calısmaya istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma
Hastanesi’nde yatarak tedavi goren veya daha once hastanemizde rehabilitasyon programıuygulanmı olup MSY Kontrol polikliniğne basvuran toplam 60 erkek hasta alıdı
Calımaya 18-65 yas arası spinal soktan cımı ve en az altıaylı MSY oykusu olan
hastalar alıdı
Hastaları demografik ozellikleri kaydedildi. Etiyolojik faktorler, eslik eden
travmalar, hastalılar ve rehabilitasyon sureleri, kullandılarıilaclar kaydedildi. Sigaraalkol
ve uyusturucu kullanı kullanmadılarısorgulandı Mesane ve barsak bosaltı sekli
kaydedildi.
Hastalar 2002 ASIA norolojik muayene standartlarıa gore muayene edildi.ASIA
bozukluk skalasıile değrlendirildi, varsa klinik sendromlar belirlendi. Hastalar, urogenital
sistemin otonomik innervasyonu da dikkate alıarak T10 ve ustu, T11-L2 arası ve konuskauda
olarak gruplandııdı Tum hastalarda anal duyu, derin anal duyu, anal refleks, istemli
anal kontraksiyon ve bulbokavarnoz refleks muayenesi yapıdı
MSY’den sonra gelisebilecek komplikasyonlar arasıda uriner sistem
komplikasyonları spastisite, basıyaraları gastrointestinal komplikasyonlar, heterotopik
ossifikasyon, ağı anemi, kardiopulmoner komplikasyonlar ve seksuel sorunlar arastııdı
Kooperasyon kurulamayan hastalar, MSY’den once cinsel disfonksiyonu bulunanlar,
klinik durumu stabil olmayanlar, Modifiye Ashworth Skalasıa gore evre 3-4 spastisitesi ve
evre 3-4 basıyarasıolanlar calıma dııbıakıdı
Hastalar muayene odasıda tek baslarıa veya isteyenler esleri ile beraber gorusmeye
alıdı Aynıhekim tarafıdan yuzyuze gorusme yapıarak anket formundaki sorular
soruldu.
Hastaları MSY oncesi cinsel yasamlarısorgulandı Cinsel yasamlarıda
karsıastılarısorunlar, cinsel islev amaclıilac kullanıısorgulandı MSY sonrasıcinsel
yasamlarıı etkilenip etkilenmediğ, ereksiyonun ve ejakulasyonun olup olmadığı varsa
ereksiyonun yaralanmadan ne kadar sure sonra basladığı ereksiyon tipi ve suresi
belirlendikten sonra MSY sonrasıcinsel aktiviteleri sorgulandı Ereksiyonlar refleks,
40
psikojenik ve spontan olarak gruplandııdı Erektil disfonksiyon International Index of
Erectile Function (IIEF) anket formu ile değrlendirildi. IIEF hastanı kendi kendine
uygulayabileceğ bir testtir. On bes soru ve 5 baslıtan (erektil fonksiyon, orgazmik
fonksiyon, cinsel arzu, cinsel tatmin ve genel tatmin) olusur. IIEF-EF bu formun 1-5.ve 15.
sorularııkapsar, erektil fonksiyon ile ilgili skorunu belirler. IIEF-EF puanı6-10 arasıağı
erektil disfonksiyon (ED), 11-21 arasıorta derece ED, 22-25 arasıhafif ED, 26-30 arasınormal olarak değrlendirildi. 6’dan az puan hastanı 4 haftalı periyod boyunca herhangi
bir cinsel girisimde bulunmadığııgosterir. Ayrıa hastalardan ejakulasyonun olup
olmadığııbelirtmeleri istendi.
Hastalardan yasamla ile ilgili dokuz onemli konuyu iceren form doldurularak
kendileri icin onemlilik derecesine gore birden dokuza kadar sıalamalarıistendi (1: en
onemli, 9: en az onemli)
Yasam kalitesinin değrlendirilmesi icin tum hastalara SF-36 sorgulama formu
dolduruldu. Bu form Medikal Outcome Study’nin uzun formlarıdan cıarıan 36 maddelik
11 baslıtan olusuyor. Yuksek skor iyi sağığı dusuk skor kotu sağığıifade eder. SF-36
genel populasyon icin gelistirilmistir.
Hastaları depresyon yonunden risklerini belirlemek ve depresif belirtilerin duzeyini
ve siddet değsimini olcmek icin Beck Depresyon Olceğ kullanıdı Bu olcek depresyonda
gorulen somatik, duygusal, bilissel ve motivasyonal belirtileri olcmektedir. Toplam 21
kendini belirleme cumlesi icermektedir. Buna gore 0-13 puan depresyon yok, 14-24 puan :
orta derece depresyon, 25 ve ustu puan : ciddi depresyon olarak değrlendirildi.
Hastalara bilgi sahibi olmak istedikleri konular soruldu ve bilgilendirildi. Tedavi
secenekleri hakkıda hastalar bilgilendirildi ve tedavi talebi olanları tedavisi duzenlendi.
istatistiksel analiz
istatistiksel değerlendirmede SPSS for Windows 15,0 programında tanımlayıcı
istatistikler, Spearman korelasyon, ki-kare t testi ve grup karsılastırılmasında Mann
Whitney-U test kullanılarak yapıldı. Sonucların değerlendirilmesinde p< 0,05 anlamlı
olarak kabul edildi.
41
4. BULGULAR
Bu calısmamıza istanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Arastırma
Hastanesi’nde yatarak tedavi goren veya Medulla Spialis YaralanmasıKontrol
Polikliniğne basvuran toplam 60 hasta alıdı Hastalar T10 ve ustu, T11-L2 arasıve konuskauda
olarak uc gruba ayrıdıTum hastaları yas ortalaması37,86・}10,13 (20-62) yı olarak
bulundu. T10 ve ustu grubun yas ortalaması35,90・}10,94 yı, T12-L2 arasıgrubun yas
ortalaması38,10・}9,98 yı, konus-kauda grubunun yas ortalaması40,30 ・}9,71 yı olarak
bulundu.Yaralanma sıasıda hastaları yas ortalamasıT10 ve ustu grupta 32,74 yı, T11-
L2 arasıgrubun 33,84 yı, konus-kauda grubunun 37,44 yıdı Gruplar arasıda yas
ortalamasıkarsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı(p> 0,05)(tablo1).
Tablo-1: Hastaları yas ortalamasıNorolojik seviye N Min Mak Ortalama Std. sapma p değeri
T10 ve ustu (grup-1) 20 23 62 35,90 10,94 0,511*
T11-L2 arası (grup-2) 20 24 58 38,10 9,90 0,187**
Konus kauda (grup-3) 20 20 54 40,30 9,72 0,484***
* grup 1 ile grup 2 arasındaki karsılastırma **grup 1 ile grup 3 arasındaki karsılastırma
*** grup 2 ile grup 3 arasındaki karsılartırma
Hastaların yaralanma suresi minimum 6 ay, maksimum 246 ay, ortanca 22 ay olarak
bulundu. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı . Hastalardan 48’i
(%80) evli, 10’u (%16,7) bekar, 2’si de(%3.33) bosanmıtı Gruplar medeni durumlarıacııdan karsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı Hastaları eğtim
durumuna bakıdığıda 1 (%1,7) kisi okur-yazar değl, 3’u(%5,0) okur-yazar, 38’si
(%63,3) ilkoğetim, 12’si (%20,0) lise, 6’sı%10) da yuksekokul mezunu idi. Gruplar
karsıastııdığıda istatistiksel olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 2).
42
Tablo-2 : Hastaları oğenim durumu
Hasta sayısı (n) Yuzde
Okur-yazar değil 1 %1,7
Okur-yazar 3 %5,0
ilkoğretim 38 %63,3
Lise 12 %20,0
Yuksek okul 6 %10,0
MSY’nin etyolojisi incelendiğnde en sı etiyolojik faktor olarak 23 (%38,33) hasta
ile trafik kazasısaptanıken, bunu 15 (%25) hasta ile yuksekten dusme, 9 (%15) hasta ile
atesli veya kesici alet yaralanması 7 (%11,66) hasta ile iyatrojenik, 6 (%10) hasta ile
ağılı altıda kalma ve diğr nedenler olarak izledi. Gruplar karsıastııdığıda istatistiksel
olarak anlamlıfark bulunmadı(Tablo 3).
Tablo-3: Etiyolojik faktorler
Hasta sayıı(n) %
Trafik kazası23 %38,33
Yuksekten dusme 15 %25
Atesli ve kesici alet yaralanması9 %15
Operasyon sonrası7 %11,66
Ağılı altıda kalma 3 %5
Diğr 3 %5
-
Özürlü Girişimci Kredisi
Bedensel özürlü olan, ancak bir işte çalışabileceğini resmi sağlık kurulu raporu ile belgeleyen, özürlü kadın ve erkeklere, topluma kazandırmak mal ve hizmet üretimine, serbest meslek ya da ticari faaliyete yönelik yeni bir işyeri açmalarına yardımcı olmak amacıyla Özürlü Girişimci Kredisi kullandırılabilecektir.
Özürlü Girişimci Kredisinden yararlanacak kişinin öncelikle Özürlülük Belgesi’nin ve çalışabileceğine dair Sağlık Kurulu raporunun olması, 50 yaşını aşmamış olması ve herhangi bir faaliyetinin bulunmaması gerekmektedir.
1. KADEME
Ø Yeni açacağı iş konusu hakkında iş tecrübesi bulunmayan,
Ø 35 yaşını aşmamış,
Ø Elinde yapmak istediği iş konusu ile ilgili sertifika, ustalık belgesi, başarı belgesi, meslek lisesi diploması, çıraklık/ kalfalık belgesi, MEB Mesleki Eğitim kurs belgesi, ilgili kurum veya kuruluştan alınacak konusu ile ilgili işi yapabileceğine dair yeterlilik belgesi vs. gibi hiçbir uzmanlık belgesi olmayan,
kişilere azami 5.000 YTL kredi kullandırılabilecektir.
2. KADEME
Ø Yeni açacağı iş kolu ile ilgili olarak en az 2 yıl iş tecrübesi bulunan,
Ø 35 yaşını aşmamış,
Ø Elinde yapmak istediği iş konusu ile ilgili sertifika, ustalık belgesi, başarı belgesi, meslek lisesi diploması, çıraklık/ kalfalık belgesi, MEB Mesleki Eğitim kurs belgesi, ilgili kurum veya kuruluştan alınacak konusu ile ilgili işi yapabileceğine dair yeterlilik belgesi vs. gibi uzmanlık belgesi olan,
kişilere azami 10.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( örneğin kuaför, ayakkabı tamircisi, oto tamircisi gibi.)
3. KADEME
Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu ile ilgili olarak 4 yıllık fakülte mezunu olup, üniversite diploması bulunan,
Ø Eğitimini aldığı iş konusunda iş tecrübesi bulunmayan,
Ø 35 yaşını aşmamış,
kişilere azami 15.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( Örneğin eczacılık fakültesini bitiren yeni mezun bir eczacının eczane açmak istemesi, hukuk fakültesini bitiren yeni mezun bir avukatın hukuk bürosu açmak istemesi, diş hekimliği fakültesini bitiren yeni mezun bir diş doktorunun muayenehane açmak istemesi gibi.)
4. KADEME
Ø 4 yıllık fakülte mezunu olup, elinde üniversite diploması bulunan,
Ø Herhangi bir işkolunda en az 5 yıl iş tecrübesi bulunan,
Ø 40 yaşını aşmamış,
Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu sınırlaması olmadan,
azami 15.000 YTL kredi kullandırılabilecektir.
Söz konusu kredi; çeşitli sebeplerle işinden ayrılmış üniversite mezunu kişilerin iş kurma taleplerinin değerlendirilmesi sonucunda kullandırılacaktır. ( Örneğin daha önce bankacı olan bir kişinin yuva açmak istemesi, öğretmen olan bir kişinin tekstil atölyesi açmak istemesi gibi.)
5. KADEME
Ø Kurmayı düşündüğü iş kolu ile ilgili olarak 4 yıllık fakülte mezunu olup, üniversite diploması bulunan,
Ø Eğitimini aldığı iş konusunda en az 5 yıl iş tecrübesi bulunan,
Ø Halen yapmakta olduğu iş ve almış olduğu üniversite eğitimi üzerine iş kurmak isteyen,
Ø 40 yaşını aşmamış,
Kişilere azami 25.000 YTL kredi kullandırılabilecektir. ( örneğin herhangi bir kuruma bağlı olarak çalışan/çalışmayan tıp doktorları, tahlil laboratuarı kuracak biologlar, dershane açacak öğretmenler, diş doktorları, veterinerler, avukatlar gibi.)
-
Kanserden korunmak için 30 yol.. [/size]
[/color]
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tahminlerine göre her yıl dünya çapında 10 milyon hastaya kanser teşhisi konuyor...
Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre bu rakam, önlem alınmazsa 2020'de yüzde 50'lik artışla 15 milyonu bulacak. Pek çok kanser tipi durduk yerde veya bir gecede ortaya çıkmıyor ve büyük oranda öngörülebiliyor. Günlük yaşamınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik, riski gözle görünür oranda azaltabilir.
1. Lahana turşusu yiyin: Fermentasyon sürecinde kanser savaşçısı bileşenler ortaya çıkıyor.
2. Haşlanmış brokoli yiyin: Haşlayın çünkü araştırmaya göre brokoliyi mikrodalgaya koymak, kanserden koruyan bileşenlerin yüzde 97'sini yok ediyor.
3. Salatanıza Brezilya fıstığı koyun: Brezilya fıstığındaki selenyum, kanser hücrelerini öldürerek hücrelerin DNA'larını tamir etmelerine yardımcı oluyor.
4. Kalsiyum ve D vitamini alın: ABD'deki Dartmouth Tıp Okulu'nun araştırmasına göre bu bileşim, kolon kanserine yol açan kolon poliplerini azaltıyor.
5. Her şeye sarmısak koyun: Sarmısaktaki sülfür bileşikleri, bağışıklık sisteminin kansere karşı doğal savunmasını harekete geçiriyor.
6. Her sabah biraz kavun yiyin: Kavundaki karotenoidler akciğer kanseri riskini azaltıyor.
7. Kahvaltıya yarım bardak yabanmersini ekleyin: Yabanmersini bir numaralı antioksidan.
8. Enginar yemeye alışın: Enginardaki antioksidanlar cilt kanserini önlemeye yardımcı oluyor.
9. Mangal etini terbiyeleyin: Eti bolca marine etmek pişirirken ateşle direkt teması önleyerek kimyasalların oluşumunu azaltıyor.
10. Bol su için: Her gün sekiz bardak su içen erkeklerde mesane, kadınlarda kolon kanseri riski yarı yarıya azalıyor.
11. Yeşil çay için: Yeşil çaydaki EGCC adlı kimyasalın bugüne dek keşfedilmiş en güçlü kanser karşıtı bileşen olduğuna inanılıyor.
12. Bira için ama abartmayın: Bira, ülser ve mide kanserine yol açan helikobaktere karşı koruma sağlıyor. Ama günde iki taneden fazlası kanser riskini artırıyor.
13. Düzenli balık tüketin: Haftada en az dört kere balık yiyenlerde kan kanseri riski üçte bir oranında azalıyor.
14. Her sabah bir multivitamin: İdeal oranlarda vitamin ve mineralin bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair çok kanıt var.
15. Her gün 15 dakika güneşe çıkın: D vitamini eksikliği meme, kolon, prostat, yumurtalık ve mide kanseri riskini artırmanın yanı sıra osteoporoz, yüksek kan basıncı, MS gibi sorunlara yol açıyor.
16. İki saatte bir güneş kremi: Bir likör bardağının aldığı kadar güneş kremi dermatologlara göre kansere yol açan UV ışınlarından korunmak için yeterli miktar.
17. Kivi yiyin: Yüksek oranda C ve E vitamini, lutein ve bakır içeren kivi değerli bir antioksidan.
18. Kondom kullanın, tekeşli olun: Kadınlar ne kadar çok kişiyle cinsel ilişkiye girerse rahim ağzı kanserine yol açan HPV'yi (human papilloma virus) kapma oranı da o kadar yükseliyor.
19. Yüksek yağlı hayvansal proteinleri kesin: Et yerine balık veya tavuğu tercih edin. Tereyağı yerine zeytinyağı kullanın.
20. Üzümle beslenin: Şarapta bulunan kanserden koruyucu resveratrol üzümde bol miktarda var.
21. Salataya taze soğan koyun: Çiğ veya az pişmiş yenilmesi tavsiye edilen taze soğan prostat kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.
22. Taze limonata için: Avustralyalı uzmanlara göre her gün biraz narenciye ağız, gırtlak ve mide kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.
23. Düzenli yürüyüş: Akşam yemekten sonra 30 dakika yürüyüş meme kanseri riskini azaltıyor.
24. Organik gıdalar: Organik olmayan gıdalardaki hormon ve tarım ilaçlarının hücrelere verdiği zarar, kansere yol açabiliyor.
25. Karahindiba yiyin: Çin'de yüzyıllardır kanser tedavisinde kullanılan bitki, A vitamini ve potasyum açısından inanılmaz zengin.
26. Kurutemizleme gerektirmeyen giysi seçin: İşlem sırasında kullanılan kimyasallar böbrek ve karaciğer kanserine yol açıyor.
27. Turşu yerine salatalık, somon füme yerine tazesi: Araştırmalar füme gıda ve turşuların kanserojen içerdiğini gösteriyor.
28. Cips veya kızarmış patates yerine haşlanmış patates: Kızaran gıdalarda oluşan kimyasal değişimler kansere davetiye çıkarıyor.
29. Sprey bronzlaştırıcıları tercih edin: Solaryumun aksine deri kanseri riskini artırdıklarına dair hiçbir bulgu yok.
30. Sosyal çevreyi genişletin: Arkadaşlarıyla tatminkâr ilişkisi olmayan erkeklerde prostat kanseri oranı yüksek
-
~~ NEFRETİ AŞMANIN TEK YOLU ~~ [/size]
NEFRETİ AŞMANIN YOLUAFFETMEKBaşkalarını affettiğimizde
[/color]biz özgürleşiriz.[/font]
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir. Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır. Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir. Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir. Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur. Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin. Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir. Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacaktır. O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir. Fakat özgürleşmek için gereklidir. Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır. Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrol altında tutmasına son vermek demektir.
AFFETMEK
O kişiyi sevmek değil. O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil. O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil. O kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil. O kişiyi kucaklamak değil. O kişiyi suçsuz bulmak değil. O kişiyi haklı bulmak değil. O kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek
kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır. Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir. "Duygusal unutma"affetmenin diğer adıdır.
in O An... Nasıl Engelli Oldunuz? Hayatınızda Neler Değişti?...
Oluşturuldu: · tarihinde Can Sengul tarafından düzenlendi · Mesajı raporla
Bu Yazıyı ^3.yıllımda yazmışım Hiç değiştirmiyorum, Altına tekrar yazacağım.
Kazadan Tam 5 yıl sonra....
Şimdi Önceki yazıma bakıyorum da onların üzerine o yazıdan sonraki olanları yazarsam daha doğru olacak
Evet o yazıdan sonra, Kendimi daha iyi durumda olduğumu görebiliyorum. 5 Yıl olmuş Evet yürüyememişim fakat , O zamandan sonra kendimi Yürüyeceğim Hayatıma o şekilde devam edeceğim diye Şartlandırmadım.
Bunun Artısı Çok oldu bana tedavinin yanı sıra sosyal Hayata Daha çok girmeye başladım. Şöyleki Evi bana uygun bi ev bulup oraya çıktık. Ondan sonra Dahada Sosyalleşmeye Başladım. Önce Asosyal değildim fakat Hafta sonları haric, İnsan Sürekli Evde olarak yaşayınca yavaş yavaş asosyalleşiyor.
Devamı gelecek....