Can Sengul

SiteYöneticisi
  • İçerik sayısı

    3.187
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    44

Can Sengul kullanıcısının paylaşımları

  1. Albino Nedir? Niçin Olur?

    Albinoluk (halk dilinde abraşlık), özellikle insanlarda melanin pigmentinin yokluğuna bağlı olarak renksizleşmedir. Bu çoğunlukla tirosinaz denen bir enzimin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. DOPA denilen bileşimin tirosine dönüştürülmesi, bunun da daha sonra melanin pigmentlerine dönüşmesi için tirosinaz gereklidir. Tirosinaz-negatif albinoluk kalıtsal resesif bir özelliktir. Albino canlılarda deri genellikle çok açık renkli,saç-tüy-kıl gibi keratin yapılar beyaz renkie ve gözler kırmızıdır.Beyaz renkteki hayvanların albino olup olmadıklarının ayrımı,göz rengine bakılarak yapılır.
  2. Braille Alfabesi, Körler Alfabesi...

    Braille alfabesi, ( breyl ) Körler alfabesi olarak da bilinir, 1821 yılında Louis Braille tarafından geliştirilmiş görme özürlü insanların okuyup yazması için kullanılan bir alfabe metodudur. İki kolon taşıyan dikdörtgen düsen üzerine dizilmiş altı kabartılmış noktadan oluşur. Her iki kolonda üçer nokta bulunur. Noktalardan her biri altmışdört farklı kombinasyondan birini oluşturması için farklı şekillerde dizilir. Bu harfleri isimlendirmek için noktaların bulunduğu her bir pozisyon, yerlerine göre söylenir; yukarıdan aşağıya, sol yanda 1'den 3'e kadar (temsilî L harfi) sağ ve sol yandan birinci (temsilî C harfi) Braille sistemi aslında Charles Barbier'in Napolyon'un talebi doğrultusunda, askerlerin gece karanlığında ışık olmaksızın anlaşmalarını sağlamak için geliştirdiği sisteme dayanır. Barbier'in sistemi çok karışık ve öğrenilmesi zordu zira askeriye tarafındanda reddedilmişti. 1821 yılında Charles Barbier Paris Millî Enstitüsü'nin körler bölümünü ziyaret etti ve Louis Braille ile tanıştı. Braille, Barbier'in en büyük hatâsının, alfabesinin sahip olduğu temsilî harflerin insanın parmağını hareket ettirmedikçe anlaşılamaması olduğunu söyledi ve bu yüzden sembolden bir diğerine hızlıca geçilemiyordu. Kendisinin değişikliği, kör alfabesinde devrim yapan 6'lı nokta sistemiydi. Görme özürlülerin dünyasını değiştiren ve aydınlatan bir buluşun sahibi olan Louis Braille 4 Ocak 1809'da Fransa'da doğmuştu. Çocukluğun verdiği bir merak nedeniyle bir gün tek başına babasının çalıştığı ayakkabı tamir atölyesine girmiş, eline geçirdiği bir bıçakla derileri kesmeye çalışırken bıçak elinden kayarak sol gözüne saplanmıştı. Babası çocuğu hemen doktora götürmek yerine mahallede bir kadına götürmüş ve bu kadının uyguladığı yanlış ilaç ve tedavi sonucu Louis Braille'in gözü iyileşmek yerine tamamen kapanmıştı. Üstelik iltihap sağ gözüne de geçerek her iki gözünün kapanmasına yol açmıştı. Daha sonra doktora götürülen Louis Braille için yapılacak bir şeyin kalmadığı anlaşılmıştı. Louis Braille okul çağına geldiğinde varlıklı bir kişi olan Valentin Pauy tarafından 1730'da Dünyada ilk olarak Paris'te açılan körler okuluna gönderildi. Bu okulda görme özürlülerin eğitimi sadece kulak yoluyla ve ezberleme yöntemiyle yapılıyordu. Valentin Hauy gören insanların kullandığı yazıyı kabartma çizgiler haline getirerek görme özürlülerin okuyabileceğini düşünmüş ve karar vermişti. Ancak sonuç başarılı olmamıştı. Çünkü, bu şekilde oluşturulan yazılar görme özürlüler tarafından çok büyük bir güçlükle okunuyordu. Bu yöntemle yazılan kitaplar çok hantal ve kabaydı. Louis Braille özel bir yazı sistemi üzerinde çalışmalarını sürdürürken aklına gelen her yöntemi denemeye başlamıştı. İplerden, çivilerden, çubuklardan ve kurşunlardan yararlanmaya çalıştı. Bu sıralarda Fransız ordusunda görevli birsubay, geceleri askerlerine düşmandan habersiz gizli emirler göndermek amacıyla bir yazı sistemi geliştirmişti. Gece Yazısı adını verdiği bu sistem çizgi ve noktalardan oluşuyordu. Çharles Barbier adlı bu subay bir gün Paris'teki Körler Okulunu da ziyaret ederek geliştirmiş olduğu bu yazıyı okul müdürüne gösterdi. Bu yazının görme özürlüler tarafından da kullanılabileceğini düşünüyordu. Ancak okul müdürü yazıyı inceledikten sonra görme özürlüler için bu yazının uygun olmadığına karar verdi. Çünkü, bu sistem çok sayıda noktalardan ve çizgilerden oluşuyordu ve oldukça karmaşıktı. Bu arada Louis Braille de Charles Barbier adlı subay tarafından geliştirilmiş olan yazıyı incelemiş ve o da bu yazının görme özürlüler için uygun olmadığı kanaatine varmıştı. En uygun yazı sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda Louis Braille'in kafasında bazı ip uçları belirmeye başlamıştı. Böyle bir yazının çizgilerden değil sadece noktalardan oluşması gerektiğini düşündü. Artık sıra noktaların sayısı üzerinde en doğru kararı vermeye gelmişti. Louis Braille yaptığı sayısız denemeler ve uzun süren çalışmalar sonunda 1825'de 6 noktadan meydana gelen bir yazı sisteminin, görme özürlüler için en uygun sistem olduğuna karar verdi. Daha sonra 6 noktadan oluşan bu yazı sistemiyle alfabedeki harfleri oluşturdu. Louis Braille bulduğu yazı sistemini, istediği biçimde geliştirdikten sonra gizli gizli okuldaki arkadaşlarına öğretmeye başladı. Kağıt üzerine noktalarla kabartılmış bu yazı arkadaşları tarafından da çok beğenilerek büyük bir kabul gördü. Ancak öğretmenler bu yazının okulda kullanılmasına karşı çıkıyorlardı. Yazının çok karmaşık olduğunu, görme özürlüleri diğer insanlardan farklı duruma sokacağını ileri süren öğretmenler tepki gösteriyorlardı. Louis Braille'in bütün mücadelesine rağmen görme özürlüler için icat etmiş olduğu yazı ölümüne kadar kendi okulunda resmen kabul edilmedi. Breyl yazının icadı sayesinde görme özürlülerin önündeki engellerden önemli birisi ortadan kaldırılmış ve onlar için yeni ufuklar açılmış oluyordu. Görme özürlüler içinde bundan böyle okuma yazma ve yazılı kaynaklardan yararlanma kendilerini diğer insanlarla eşit düzeyde geliştirme olanağı doğuyordu. Onlar için de artık okul, kütüphane, dergi, kitap gibi kavramlar somut kavramlar olmaya başlıyordu. Louis Braille'in görme özürlüler için icat etmiş olduğu yazı sisteminin okullar tarafından kabul edilmesi o kadar kolay olmamıştır. Örneğin; ancak 1854 yılında Fransa'da, 1860'da Amerika Birleşik Devletlerinde, 1868'de İngiltere'de breyl yazının okullarda kullanılması kabul edilebilmiştir. Görme özürlülerin okuyup yazabileceği bir yazı sistemi üzerinde Louis Braille'in dışında da araştırma ve inceleme yapan kişiler bulunuyordu. Bunun sonucu olarak da bazı ülkelerde aynı anda değişik okullarda değişik yazı sistemleri kullanılıyordu. Bu sırada görme özürlüler için geliştirildiği söylenen yirmi çeşit yazı sistemi vardı ve bunlar arasında büyük bir rekabet sürüyordu. Kabartma yazı sistemleri arasında süren bu rekabete "noktalar savaşı" adı verilmişti. Kabartma yazı sistemi konusunda çok sayıda komiteler kuruldu, çok sayıda toplantılar yapıldı, çok sayıda makaleler yazıldı, bildiriler sunuldu, konuşmalar, tartışmalar yapıldı. Sonunda 1918'de ülkeler arasında Louis Braille'in icadı olan Breyl yazı üzerinde tam bir görüş birliğine varılarak diğer yazı sistemlerinin tümüyle terk edilmesi kararlaştırıldı. Böylece noktalar savaşı da sona ermiş oluyordu. Daha sonra 1932'de İngiltere ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yapılan bir anlaşma sonucu bu gün kullanılmakta olan İngilizce kısaltma sistemi kabul edilmiştir. O tarihten bu güne kadar İngilizce kısaltma sisteminde hiç bir değişiklik yapılmamış olması da dikkat çekici bir husustur. Dünya da körlerle ilgili ilk matbaa 1968'de İngiltere'de kurulmuştur. Daha sonra çeşitli ülkelerde kurulan matbaalar ve kütüphaneler yoluyla görme özürlülerin okuyabileceği on binlerce kitabın yazılıp çoğaltılması gerçekleştirilmiştir. Çocukluğunda bir kaza sonucu kör olan bir Fransız Louis Braille 1825 yılında altı noktadan meydana gelen kabartma yazı sistemini bulmuştur ve sisteme kendi adını vermiştir. 1918 yılında bu sistem tüm dünyada kabul edilmiştir. Altı tane noktanın çeşitli kombinasyonuyla elde edilir. Özel yazı tableti, çivi kalemi ve oluşan kabarmayı parmakla hissettirebilecek kalınlıkta ki kağıtlar kullanılmaktadır. Tablete yerleştirilen kağıda sağdan sola yazılmakta, soldan sağa okunmaktadır. Körlerle ilgili ilk matbaa 1968 tarihinde İngiltere'de kurulmuştur. Ülkemizde ki bu sistemi kullanan matbaacılık ve kütüphanecilik çalışmaları maalesef ihtiyacın çok gerisinde kalmıştır. Bu anlamıyla, bir körler kütüphanesinin ana işlevi öncelikle Braille kitap basmak, dağıtmak ve bazı kopyalarını koleksiyonuna ekleyerek kullanıma sunmaktadır. Bu süreç, Dünyanın hemen hemen bütün körler kütüphanelerinde benzer şekilde gerçekleşmiştir. Koleksiyonlarında fazla sayıda kitap bulunduran kütüphanelerin büyük bir bölümü bu çalışmaya erken başlayanlardır. Tarih boyunca insanlar yazıya ve yazılı kaynaklara çok büyük önem vermişlerdir. Çünkü yazı, elde edilen bilgi ve deneyimlerin nesilden nesile aktarılmasını ve bu birikimlerden yararlanan insanların ve ulusların kendilerini daha ileri bir uygarlık düzeyine çıkarabilmelerini sağlayan en etkili ve önemli araçlardan biridir. Bir an için dünyada yazının ve yazılı kaynakların bulunmadığını düşünecek olursak bu eksikliğin yaratacağı sonuçları kolayca tahmin edebiliriz. Yazı, olmazsa olmaz denilebilecek ihtiyaçlardan biridir. Yazının kişisel, toplumsal, ulusal ve evrensel düzeyde gördüğü önemli işlevleri vardır. Diğer insanlar için yazı ne kadar önemli ise görme özürlüler içinde o düzeyde önemlidir. Bundan yüzyetmiş yıl öncesine kadar görme özürlü insanlar kendilerinin kullanabileceği bir yazı sistemine sahip olmamaları nedeni ile karanlık bir dünyada yaşıyorlardı. Çünkü, o döneme kadar diğer insanlar gibi okuma-yazma ve yazılı kaynaklardan yararlanma olanağına sahip değillerdi. O günlerde teknolojik gelişme düzeyinin sonucu olarak bu eksikliği bir ölçüde telafi edebilecek sesli materyallerde bulunmuyordu. Görme özürlülerin okuyup yazabilecekleri bir yazı sistemine sahip olmamaları onların diğer insanlar gibi okullarda veya başka merkezlerde eğitim görmelerini de hemen hemen olanaksız hale getiriyordu. Kulak yoluyla sürdürülmeye çalışılan eğitim ise görme özürlülerin çok sınırlı konularda ve sınırlı düzeylerde bilgi sahibi olmalarına yol açıyordu. Kabartma (Braille) yazının sağladığı olanaklardan yararlanmak demek sadece ders kitapları yazıp çoğaltmak demek değildir. Görme özürlülerinde diğer insanlar gibi her tür konuyu içeren kitapları okuyabilme hakkı olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Kabartma (Braille) yazının görme özürlülerin başkalarına bağımlı olmaktan kurtularak daha özgür olarak yaşamlarını sürdürmelerine de çok büyük katkısı bulunmaktadır. Onların günlük yaşamlarında işyerlerinde, okullarında Kabartma (Braille) yazının sağladığı olanaklar önemli bir değere sahiptir. Bu nedenle ilgili kurum ve kuruluşlarda görevli yetkililerin Kabartma (Braille) yazısının görme özürlülere sağlayacağı olanakları ciddiye alarak bir taraftan ulusal ve yerel anlamda matbaacılık ve kütüphanecilik hizmetlerini geliştirmeyi, diğer taraftan ise görme özürlüler arasında Kabartma (Braille) yazıyı bilenlerin sayısını artırıcı eğitim ve kursların yapılmasını gerçekleştirmeyi başarabilmelidirler. Bütün toplumlarda okur-yazar insan sayısını arttırmak için büyük çabalar sarf edilmektedir. Okur yazarlık sadece alfabeyi bilmek değildir. Okur yazar olmak, bir kişinin sosyal ve mesleki yaşamda ilerlemesini, bilgi ve deneyimlerini geliştirmesini saylayabilecek yeterlilikte duygu ve düşüncelerini doğru ve anlaşılır biçimde ifade edebilecek düzeyde okuma, yazma ve konuşma yeteneğine sahip olmak demektir. Bu nedenle yapılan eğitim programları da bu tanıma uygun şekilde hazırlanmalıdır. Kabartma (Braille) yazısıyla ilgili ülkemizde yaşanan önemli sorunlardan biride her geçen yıl bu yazıyı bilen ve kullanan görme özürlülerin sayısının azalmasıdır. Milli Eğitim Bakanlığının resmi açıklamalarına göre, görme özürlüler arasında eğitim olanaklarından yararlanma oranı %2,54'tür. 1. Görme özürlüler arasında Kabartma (Braille) yazıyı bilenlerin ve kullananların oranı geçmiş yıllara göre giderek aşağıya düşmektedir 2. Körler okullarında uygulanan eksik ve yetersiz eğitim programları sonucu, sekizinci sınıftaki öğrenciler arasında bile Kabartma (Braille) yazıyı doğru bir şekilde bilmeyen öğrenciler bulunmaktadır. 3. Normal okullarda okuyan görme özürlü çocuklar bir çok noksanlıklar sonucu bazı derslere aktif olarak katılamamakta ve Kabartma (Braille) yazıyı öğrenememektedirler. 4. Kabartma yazı sistemiyle yazılmış kitap, dergi gibi yazılı kaynakların olmaması sonucu Kabartma (Braille) yazısını bilenler de bu yazıyı unutmakla karşı karşıya kalmaktadırlar. Görme özürlü bir çocuk okul öncesi dönemden itibaren Kabartma (Braille) yazıyı tanımaya başlamalıdır. Nasıl ki, gören bir çocuk televizyonda gördüğü yazılarla, binalarda gördüğü levhalarla, çeşitli araçlar üzerindeki etiketlerle, gazete ve kitaplardaki büyük başlıklarla okul öncesi dönemde yazıyı tanımaya başlıyorsa, görme özürlü bir çocuğunda bu avantajlara değişik yöntemlere başvurularak sahip olması sağlanmalıdır. Örneğin; görme özürlü çocuğu olan aileler Kabartma (Braille) yazıyı öğrenerek, kendi çocuklarına öğretmeye çalışmalıdırlar. Ayrıca Kabartma (Braille) yazıyla televizyonun üzerine televizyon, buzdolabının üzerine buzdolabı, radyonun üzerine radyo yazarak bu gibi yöntemlerle görme özürlü bir çocuğun da küçük yaştan itibaren yazıyı tanıması sağlanabilir. Hiç görme gücüne sahip olmayan, görme gücünde sürekli bir azalma olan, Normal veya büyütülmüş yazıyı okuyamayan, yazıyı büyütücü özel araçlar kullanılmasına rağmen rahatça göremeyen, okuduğu kitabı gözüne çok yaklaştıran ve okurken baş ağrısı, göz sulanması gibi rahatsızlıklar duyan, normal yazıyı diğer akranlarından çok yavaş okuyan çocuklar mutlaka Kabartma (Braille) yazıyı da öğrenmelidirler. Kabartma (Braille) yazı, daha önce belirttiğimiz gibi sadece okullarda işe yarayan bir araç değildir. Günlük yaşamın kolaylaştırılmasında, başkalarına bağımlılığın azaltılmasında da büyük bir avantaj sağlamaktadır. Bu yazının görme özürlü bir kişiye günlük yaşamda sağlayacağı olanakların bazılarını şu şekilde sayabiliriz: Adres ve telefon numaralarının yazılması, Mesajların yazılması, alış-verişe çıkarken alınacak şeylerin listesinin yazılması, bütün kasetlerin, CD'lerin, disketlerin, video kasetlerinin Kabartma (Braille) yazıyla etiketlenmesi, aranan kitapların kolay bulunabilmesi için üzerlerinin yazılması, çıkıp ineceği katları bilmek için asansör düğmelerinin yazılması, bir binada dolaşırken hangi kata geldiğini anlamak için korkulukların üzerlerinin yazılması veya işaretlenmesi, ev hanımlarının aradığı tuzu, biberi ve diğer baharatları kolayca seçebilmesi için kutula veya kavanozların üzerlerinin yazılması, ipliklerin renklerinin kolayca bulunabilmesi için makaraların Kabartma (Braille) olarak işaretlenmesi, konserve kutularının üzerlerinin yazılması, fırın, çamaşır, bulaşık makinelerinin kolay kullanılması için Kabartma (Braille) yazıyla işaretlenmesi, Fotoğrafların kimlere ait olduğunu bulabilmek için albüm sayfalarının üzerlerine Kabartma (Braille) işaretler konulması, ilaç kutularının üzerlerinin yazılması, çek ve faturaların zarflara konularak üzerlerinin yazılması, oyun kartlarının ve diğer oyun araçlarının Kabartma (Braille) olarak yazılması sayılabilir. Bütün bu yazma işlemleri ilk bakışta çok uzun ve yorucu işlemlermiş gibi görünebilir. Ancak bunlar bir günde yapılmayacaktır. Örneğin kasetlerin üzeri her yeni kaset alındıkça yazılacağından çok yorucu, zaman kaybettirici bir iş olmayacaktır. Asıl yorucu ve zaman kaybettirici iş, kasetlerin üzerlerinin Kabartma (Braille) yazıyla yazılmaması halinde olacaktır. Çünkü, yüzlerce kaset arasından aranan bir kaset tek tek dinlemek suretiyle bulunmaya çalışılacaktır. Ayrıca bir şeyin üzerini yazarken kısaltmalar kullanılabilir. Örneğin, bir iplik makarasının rengi yazılırken mavi için mv, sarı için sr, lacivert için lc gibi kısaltmalar konulabilir. Kabartma (Braille) yazının öğretilmesine, mümkün olduğu kadar erken yaşlarda başlamak gerekir. Okul öncesi veya ilköğretim çağında okuma yazma becerisi kazanmamış olan bir kimse daha sonraki yaşlarda bu beceriyi kazanmakta çok güçlük çekecektir. Hatta çoğu kimse ileri yaşlarda yazıyı öğrenmeye isteksiz olmaktadır. Ülkemizde bir an önce Kabartma (Braille) yazı ile ilgili okur yazar insan sayısını arttırıcı bir seferberlik başlatılmalıdır. Bu kampanya hem Kabartma (Braille) yazı öğretimini hem de Kabartma (Braille) yazıyla yazılmış kitapların ve diğer yayınların hızlı bir şekilde arttırılmasını kapsamalıdır. Mevcut matbaa ve kütüphaneler desteklenip geliştirilmeli, ve ihtiyaca uygun kapasitede yenileri açılmalıdır. Bugün körler okulları ülkemizin en büyük şehirlerinde bulunmaktadır. Ancak aynı şehirdeki diğer okulların sahip olduğu olanakların binde birine bile yazılı kaynaklar yönünden sahip değildir. Örneğin hiçbir yazılı sınavda öğrencilere soru kağıtları önceden yazılmış olarak sınav sırasında dağıtılamamaktadır. Ya bir dersin tamamı öğrencilere soruların yazdırılmasıyla geçmekte ya da sorular tek tek öğrencilere sözlü olarak sorulup cevaplarını yazmaları beklenmektedir. Bir gazeteyi, bir kitabı insanın kendisinin okuması, o insanı daha mutlu eder. Dinlemek ile okumak birbirinden çok farklıdır. Okurken her harf, her sözcük üzerinde durarak değerlendirmek mümkünken, dinleme sırasında böyle bir şey mümkün değildir. Okurken bir konuyu kavramak, dinlerken kavramaktan daha kolaydır. Kasetlere kaydedilmiş kitapları dinlemek, yazıyı bilmeyenler için bir zorunluluk olarak kabul edilebilir, yoksa birinci derecede tercih edilen bir öğrenme ve bilgi alma yöntemi değildir. Eğer sesli materyaller yazılı materyallerden daha etkin olmuş olsaydı, gören insanlar da yazılı kitapları, gazeteleri değil kasetleri tercih ederlerdi. Çünkü, sonuçta onların da dinlediğini anlayan kulakları bulunuyor. Kabartma (Braille) yazıyı okurken insan kendisini bir konser salonundaymış gibi hisseder. Kağıt üzerindeki ve parmaklarının altındaki harfler ve sözcükler bir orkestra gibidir. Her insan, günlük yaşamında ve mesleki yaşamında başarılı olabilmek için çeşitli araçlardan yararlanır. Nasıl ki, bir elektrikçi, bir marangoz işlerini yürütürken çeşitli araçlardan yararlanıyorsa, görme özürlü kişi de bir çok özel araç-gereçlerden yararlanarak günlük ve mesleki yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Kabartma (Braille) yazı , görme özürlü bir kişinin en çok işine yarayan önemli bir araçtır. 1995'te ise, öğrenci sayısı 53730'a yükselirken Kabartma (Braille) yazıyı bilenlerin oranı yüzde 10'a düşmüştür. Bunun başlıca iki nedeni bulunmaktadır: Birincisi; Öğrencilerin körler okullarından daha çok normal okullara devam etmesi ve bu okullarda Kabartma (Braille) yazıyı bilen öğretmenlerin yeteri kadar bulunmaması, ikincisi ise; teknolojide meydana gelen yenilikler sonucu sesli materyallerden yararlanma olanaklarının artması, kaset, CD-rom, okuma makineleri gibi araçların yaygın olarak kullanılması sayılabilir. Kabartma (Braille) yazıyı bilenlerin azalması kütüphanelerdeki yazılı kaynaklara olan taleplerin de azalmasına yol açmaktadır. Kabartma (Braille) kitaplara fazla talep olmayınca kütüphaneciler de bu kaynakların arttırılması için yoğun bir çaba içine girmemektedirler. Görme özürlü çocukların körler okulları yerine normal okullara gönderilmesi tamamen iyi niyetli amaçlar doğrultusunda yapılmaktadır. Bu amaçlar arasında çocukların ailelerinden uzaklaştırılmaması, normal okullarda gören akranlarıyla birlikte okumaları, toplumla kaynaşmaları, toplumdaki yanlış önyargıların değiştirilmesi gibi niyetler yer almaktadır. Görme özürlü bir çocuk hangi okula giderse gitsin ona kazandırılması gereken en temel beceriler, Kabartma (Braille) yazıyla okuma yazma, baston kullanarak kendi başına gezip dolaşabilme, çeşitli teknik araçları kullanabilme, sosyal, akademik ve mesleki alandaki bilgi ve becerileri kazanmadır. Eğitimcilerin ve toplumun görme özürlü bir kişiden beklentisi neyse görme özürlü kişinin performansı da o beklentiye paralel şekilde gerçekleşir. Beklenti yüksekse elde edilecek verim de yüksek olur. Örneğin bir matematik öğretmeni görme özürlü bir çocuğun matematik konularında gören akranlarıyla eşit düzeyde başarı gösteremeyeceğine inanırsa, bu inancına paralel olarak öğreteceği şeyleri de basitleştirerek öğretir. Bunun sonucu görme özürlü çocuğun matematikteki bilgi düzeyi de gören akranlarının düzeyinin çok altına düşer. Bir çocuk kendisinden ne kadar bekleniyorsa o kadarını verecektir. Bir öğretmen hem Kabartma (Braille) yazısını bilmiyor ve hem de görme özürlü çocukların kapasitesiyle ilgili yüksek bir beklenti içinde bulunmuyorsa orada başarıdan ve verimlilikten söz etmek mümkün değildir. Kabartma (Braille) yazının öğretileceği en önemli dönem, eğitim sürecini kapsayan dönemdir. Bu nedenle önce öğretmenlerin kendilerinin Kabartma (Braille) yazının önemine inanarak bu yazıyı yeterli bir düzeyde öğrenmesi, daha sonra öğrencilerine öğreterek, onları Kabartma (Braille) yazının önemine inandırmaları gerekir. Yetiştirme kursları sonunda, öğretmenlerin Kabartma (Braille) yazı konusunda yeterli olup olmadıklarını belirleyen sınavlar, objektif olarak hazırlanmış testlerle değerlendirilmeli ve bu değerlendirmeler belli bir kurum tarafından yapılmalıdır. Çünkü, şu anda Kabartma (Braille) yazıyı bildiğini gösterir sertifika sahibi olan birçok öğretmen, gerçekte bu yazıyı öğrencilerine öğretebilecek düzeyde bilmemektedirler. Görme özrü, toplumdan gizlenmesi gereken utanılacak bir özür değildir. Görme özürlü olduğu belli olacak diye baston , Kabartma (Braille) yazı gibi özel araçlardan yararlanmamak bir insanın kendi yaşamını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Görme özürlü kişilerin bu gibi yanlış düşüncelere kapılmasının en temel nedeni; gerek Kabartma (Braille) yazının gerekse baston kullanma eğitiminin erken yaşlarda verilmeye başlanmamış olmasıdır. Doğal olarak hiçbir çocuk diğer akranlarından farklı görünmek istemeyecektir. Ancak görme özürlü bir çocuğun bu özründen dolayı aşağılık kompleksine kapılması ve özürlü oluşunu utanılacak bir şeymiş gibi görmesi onu kendi akranlarından uzaklaşmaya sevk edecektir. Çocukta ortaya çıkan bu yanlış duygular, aileler ve eğitimciler tarafından erken yaşlarda değiştirilebilirse veya bu gibi duyguların ortaya çıkması önlenebilirse, ilerideki yaşamı da o ölçüde kolaylaşacaktır. Kabartma (Braille) yazıyı bilen birçok görme özürlü, dakikada 300 kelimeden fazla bir hızda okuma becerisine sahip olabilmektedir. Yapacağı bir konuşmayı yazılı olarak hazırlamak, aradığı yabancı bir kelimeyi başka bir kimseye sormadan sözlükten bulmak, bilimsel bir konu üzerinde kütüphanedeki yazılı Kabartma (Braille) kaynaklardan araştırmak bir müzik aletiyle çalacağı eserin notalarını yazılı kaynaklardın bulup ezberlemek görme özürlü bir kişi için ne kadar mutluluk verici bir olaydır. Bu mutluluğun tek kaynağı ise Kabartma (Braille) yazıdır. Kabartma (Braille) yazıyı öğrenmek ve bu yazıyla yazılmış kaynaklardan yararlanmak her görme özürlü insan için vazgeçilmez bir haktır. Bu hakkın kullanımını güvence altına almak ise ilgili kurum ve kuruluşların görevidir. Evrensel eğitim için esas olan okuyarak ve yazarak eğitim yapmaktır.
  3. İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULLARI ADIADRESİTELEFONMARMARA İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKARAMÜRSEL / KOCAELİ0262 462 90 90SEYHAN İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUCEYHAN / ADANA0322 225 03 49EBER İŞİTME İLKÖĞRETİM OKULUBOLVADİN / AFYON0272 612 63 59KARAHİSAR İŞİTME İLKÖĞRETİM OKULUAFYON 272 216 36 71LOKMAN HEKİM İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUAMASYA0358 212 69 84YILMAZ BALABAN İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSİNCAN / ANKARA 0312 273 90 80KEMAL YURTB1LIR İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUALTINDAĞ / ANKARA0312 316 29 60YAHYA ÖZSOY İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUALTINDAĞ / ANKARA0312 316 34 22MERKEZ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUANTALYA 0242 326 31 30ŞAİR FETHİ BEY İŞİTME ENGELİLER İLKÖĞRETİM OKULUAYDIN0256 414 12 82İBNİ SİNA İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUMUSTAFAKEMALPAŞA / BURSA 0224 612 03 82DUYUM İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUOSMANGAZi / BURSA0224 222 03 19ANAFARTALAR İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUGELİBOLU / ÇANAKKALE0286 566 29 85YEŞİLKÖY İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUDENİZLİ0258 373 05 51SURKENT İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUDİYARBAKIR0412 221 37 89ŞEHİTÖĞRETMEN ADNAN TUNCA İŞİTME İLKÖĞRETİM OKULUEDİRNE0284 214 29 40GENÇOSMAN İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUELAZIĞ0424 247 45 87DEDEKORKUT İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUERZURUM0442 315 85 59AHMET YEŞEV. İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUESKİŞEHİR0222 335 50 18 ALİ SÜZER İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUGAZİANTEP0342 321 26 10 FATİH SULTAN MEHMET İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUGAZİANTEP0342 231 12 32ORHUN İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUŞİRAN / GÜMÜŞHANE0456 515 70 75HÜRRİYET İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUHATAY0326 213 96 47AKDENİZ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUİÇEL0324 229 34 41İSMAİL HAKKİ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSENiRKENT / İSPARTA0246 511 29 99MİMAR SİNAN İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUFATİH / İSTANBUL0212 521 95 34HALICIOĞLU İŞİTME ENGELtLER İLKÖĞRETİM OKULUBEYOĞLU / İSTANBUL0212 230 50 79YEDİTEPE İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUBEYKOZ / İSTANBUL0216 433 32 66YUNUSEMRE İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUÜMRANİYE / İSTANBUL0216 364 65 73DOSTELLER İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKADIKÖY / İSTANBUL0216 358 09 61VEZNECİLER İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKU1.UEMİNÖNÜ / İSTANBUL 0212 528 60 19 KORDON İŞİTME ENGELİLLER İLKÖĞRETİM OKULUKONAK / İZMİR TÜLAY AKTAŞ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUBORNOVA / İZMİR0232 339 78 26ŞEHİT OKTAY ARDIÇ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUBORNOVA / İZMİR0232 581 20 18GAZİLER İŞİTME ENGELtLER İLKÖĞRETİM OKULUKAHRAMANMARAŞ0344 225 12 41HAL1ME ÇAVUŞ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKASTAMONU0366 214 24 46CEMAL-NEVZER ERCİS İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUDEVELİ / KAYSERİ VALİ BEHİÇ ÇELİK İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKIRIKKALE0318 256 11 26CEVİZKENT İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKAMAN / KIRŞEHİR0386 712 51 02KONEVİ İŞİTME ENGELLİLER İLÖĞRETİM OKULUSELÇUKLU / KONYA KÜTAHYA İŞİTME ENGELİLER İLKÖĞRETİM OKULUKÜTAHYA0372 253 69 58AKŞEMŞEDDİN İŞİTME ENGELtLER İLKÖĞRETİM OKULUMALATYA0422 321 31 89HÜDAVEND HATUN IŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUNİĞDE0388 221 07 07ÇAYKENT İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULURİZE0464 213 05 5619 MAYIS İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSAMSUN0362 446 01 47BURUCİYE İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSİVAS0346 225 10 49ÇAMLIK İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUTRABZON0462 231 11 40ABDURRAHMAN GAZİ İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUVAN0432 223 16 93UZUNMEHMET İŞİTME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUZONGULDAK0372 257 74 15İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSELER ADIADRESİTELEFONAKDENİZ İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİİÇEL0324 229 34 41SENİRKENT İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİİSPARTA0246 511 29 99İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİİSTANBUL0212 525 65 67EVER İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİBOLVADİN / İZMİR0272 216 10 70MERT ÖZTÜRE İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİİZMİR232 687 10 27İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİKAYSERİ0352 337 28 82NURİYE-HALİT ÇEBİ İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİORDU0452 233 11 05ÇAMLIK İŞİTME ENGELLİLER ÇOK PROGRAMLI LİSESİTRABZON462231 1140 ZİHİNSEL ENGELLİLER (EĞİTİLEBİLİR) OKULLARI ADIADRESİTELEFONNİYAZI EKERBIÇER MESLEK OKULUADANA0322 435 95 47OSMAN YILDIRIM MESLEK OKULUAMASYA0358 218 01 59BAŞKENT MESLEK OKULUKEÇİÖREN ANKARA0312 316 40 20AKDENİZ MESLEK OKULUANTALYA0242 332 41 60 KIRYARLAR MESLEK OKULUSÖKE AYDIN0256 511 08 86ATATÜRK ANAOKULU İLKÖĞRETİM VE MESLEK OKULUAYDIN0256 213 78 02YUNUS EMRE MESLEK OKULU BALIKESİR0266 244 33 37UMUT MESLEK OKULUBARTIN BİLECİK MESLEK OKULUBİLECİK0228 312 44 87ŞEHİT ZAFER MESLEK OKULU VE MES. EĞT. MRKBOZÜYÜK / BİLECİK0228 314 40 35MİTAT ENÇ ANAOKULU VE İLKÖĞRETİM OKULUOSMANGAZİ / BURSA0224 248 82 49ULUDAĞ MESLEK OKULU VE MES.EĞT MRKNİLÜFER BURSA0224 246 74 46ANADOLU MESLEK OKULUÇORUM0364 224 78 81ÇAMLIK MESLEK OKULUDENİZLİ0258 266 47 93HAZAR MESLEK OKULU ELAZIĞ0424 212 48 21SÜMER MESLEK OKULUERZİNCAN0446 224 36 56AV.LÜTFİ ERGÖKMEN ANAOKULU İLKÖĞRETİM OKULUESKİŞEHİR 0222 239 60 81FIRAT ANAOKULU İLKÖĞRETİM VE MESLEK OKULUGAZİANTEP0342 220 10 48İSKENDERUN UMUT MESLEK OKULU .İSKENDERUN / HATAY0326 616 09 89ÇANKAYA MESLEK OKULUİÇEL0324 238 06 70ISPARTA MESLEK OKULU ISPARTA0246 242 15 30KAZIM BEYAZ MESLEK OKULUBAHÇELİEVLER / İSTANBUL0212 651 39 93SABRI TAŞKIN MESLEK OKULUKARTAL / İSTANBUL 0216 377 34 65VALA GEDİK MESLEK OKULU VE MESLEKİ EĞT. MERKEZİTUZLA / İSTANBUL0216 392 45 77SAADET ANAOKULU İLKÖĞRETİM VE MESLEK OKULUŞiŞLi / İSTANBUL 0212 288 25 35MİHRİMAH SULTAN MESLEK OKULU VE MES.EGT.MER.FATİH İSTANBUL0212 521 17 63KONAK MESLEKİ EGİTİM MERKEZÎKONAK-ZMiR0232 421 91 74HASAN TAHSİN MESLEK OKULUBORNOVA İZMİR0232 388 56 60YAŞAMA SEVİNCİ ANAOKULU VE İLKÖĞRETİM OKULUKARABÜK0372 433 21 66KARABÜK MESLEKÎ EĞT. MERKEZÎKARABÜK0372 412 79 77SEVGİBAĞI MESLEK OKULUKARABÜK0372 433 07 03HACI MUSTAFA POSTAAĞASI MESLEK OKULUKOCASİNAN KAYSERİ0352 233 84 35ÇİNİKENT MESLEK OKULUKÜTAHYA0274 224 27 78TURGUT ÖZAL MESLEK OKULUMALATYA0422 336 51 44ADIL KARLIBEL MESLEK OKULUORDU0452 223 19 06ŞEHİT ALİ BORİNLİ ANAOKULU İLKÖĞRETİM VE MESLEK OKULUSAKARYA0264 277 80 21İLKADIM MESLEK OKULUSAMSUN AHMET KUTSİ TECER MESLEK OKULUSİVAS0346 223 38 03MEHMET AKİF ERSOY MESLEK OKULUTOKAT0356 228 04 30KARADENİZ MESLEK OKULUTRABZON0462 231 13 76USKO MESLEK OKULUUŞAK0276 224 25 61ZÜBEYDE HANIM ANAOKULU İLKÖĞRETİM VE MESLEK OKULUVAN0432 214 54 45YALOVA MESLEK OKULU VE MES. EĞT. MER.YALOVA0226 837 12 29KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN OKULUYOZGAT0354 212 88 35ZİHİNSEL ENGELLÎLER ( ÖĞRETİLEBİLİR) OKULLARI ADIADRESİTELEFONPOLATLI EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK MEHMET-KAMURAN TEKİN EĞT.UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.SEYHAN / ADANA0322 435 20 25KOCATEPE ANAOKULU EĞT.UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER.AFYON0272 214 13 43BUĞDÜZ EĞT.UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER.AKYURT / ANKARA0312 842 63 00SİNCAN ANAOKULU EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.SINCAN / ANKARA0312 272 69 69SİRKELİ EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.ÇUBUK / ANKARA312821 31 33ÇAĞDAŞ ANAOKULU EĞT.UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.ALTINDAĞ / ANKARA0312 347 33 24ERYAMAN EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.ERYAMAN / ANKARA0312 621 15 63BATIKENT EĞT.UYG.OKULUY.MAHALLE ANKARA0312 278 39 17KIZILCAÖREN EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK..K.HAMAM / ANKARA0312 737 11 82ULUS ANAOKULU EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.ALTINDAĞ / ANKARA0312 311 05 26KUMLUPINAR EĞT.UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.KAZAN / ANKARA0312 814 27 60YAĞLIPINAR EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.GÖLBAŞI / ANKARA0312 499 50 90İL ÖZEL İDARE ANAOKULU EĞT.UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.BALIKESİR0266 257 10 41EMiNE-MEHMET BAYSAL EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT. MRKBOLU0374 215 28 72İPEK ANAOKULU EĞT-UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER.NİLÜFER / BURSA0224 246 30 90GÜZELYURT ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.DENİZLİ0258 263 12 09BAŞAK ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.DİYARBAKIR0412 222 25 86RECEP BİRSİN ÖZEN ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MRKERZURUM0442 316 56 92ULUÖNDER EĞT. UYG OKULU VE MES. EĞT. MER.ESKİŞEHİR0222 335 16 24MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK ANAOKULU EĞT.UYG. OK.VE MES.EĞT.MRKİÇEL0324 221 73 44ISPARTA EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER.ISPARTA0246 242 15 30YAŞAR DOĞU ANAOKULU EĞT.UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. KAĞITHANE / İSTANBUL0212 284 37 30NEFUS NAKİPOĞLU ANAOKULU EĞT. UYG.OK.VE MES. EĞT. MER.BAKIRKÖY / İSTANBUL0212 561 37 42MEVLANAKAPI ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. FATİH / İSTANBUL 0212 585 06 73SANCAKTEPE ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.ESENLER / İSTANBUL0212 634 19 77MEDİHA TURHAN TANSEL EĞT. UYG.OKULUKADIKÖY / İSTANBUL0216 386 87 44ŞÖHRET KURŞUNOĞLU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. KADIKÖY / İSTANBUL0216 478 19 68HAYRİYE-KEMAL KUŞUN ANAOKULU. EĞT. UYG.OK.VE MES. EĞT. MER. KADIKÖY / İSTANBUL0216 418 03 95ERAM FATİH ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. FATİH / İSTANBUL0212 631 02 10IŞIK ANAOKULU EĞİTİM UYGULAMA OKULU VE MES. EĞT. MER. KARTAL / İSTANBUL0216 353 92 07AHMET ŞEFİK KİLİMCİ ANAOKULU. EĞT.UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. KONAK / İZMİR0232 441 57 81KÖRFEZ ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK.KARŞIYAKA / İZMiR0232 339 80 35SAFİYE NADİR ANAOKULU EĞT.UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. KARŞIYAKA / İZMİR0232 366 58 58YUVAM ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.SAFRANBOLU / KARABÜK0372 712 35 6275.YIL EĞT.-UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. KARS0474 223 27 35KUZEYKENT ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. KASTAMONU0366 215 11 84ERCİYES ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. MELIKGAZI / KAYSERİ0352 222 54 50MEHMET ISITAN ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MERK.KIRIKKALE0318 224 26 21YAŞAMA SEVİNCİ EĞT. UYG. OKULUGÖLCÜK / KOCAELİ0262 412 53 13MERKEZ ANAOKULU EÖT.-UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. SELÇUKLU / KONYA 0332 249 97 76SEVGİ ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.EREĞLİ / KONYA 0332 734 54 70NASREDDİN HOCA EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.AKŞEHİR / KONYA0332 812 65 71YAVUZ SULTAN SELİM ANAOKULU EĞlTİM. UYG.OK.VE MES. EĞT. MER.KÜTAHYA0274 224 66 46ALİ KUŞÇU ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK..MALATYA0422 326 15 79SALİHLİ EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. MANİSA0236 712 11 40KAHRAMANMARAŞ EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT. MRK.MARAŞ0344 221 28 90MUĞLA EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. MUĞLA0252 212 69 16SARUHAN ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. NİĞDE0388 232 24 24İLKADIM ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. ORDU0452 223 16 83NARLIKIŞLA EĞT. UYG. VE MES. EĞT. MRK.KADİRLİ / OSMANİYE 0322 725 63 32HACI BESTAMİ AKSU EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK. OSMANİYE 0322 812 98 01KAÇKAR ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MRK.RİZE0464 214 06 13İLKIŞIK ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.SAMSUN 0362 440 07 31ŞANLIURFA EĞT. UYG. OKULUŞANLIURFA 0414 215 17 79TOKAT EĞT. UYG. OKULUTOKAT0356 228 31 13ERDOĞDU ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.TRABZON0462 231 07 85MEHMET AKİF ERSOY EĞT. UYG. OKULUUŞAK0276 223 39 97MERKEZ ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. SELÇUKLU / KONYA0332 249 97 76SEVGİ ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. EREĞLİ / KONYA 0332 734 54 70NASREDDiN HOCA EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MRK.AKŞEHİR / KONYA0332 812 65 71YAVUZ SULTAN SELİM ANAOKULU EĞİTiM UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. KÜTAHYA0274 224 66 46ALI KUŞÇU ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT. MRK.MALATYA0422 326 15 79SALİHLİ EĞT. UYG.OKULU VE MES. EĞT. MER. MANİSA0236 712 11 40KAHRAMANMARAŞ EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT. MRK.MARAŞ0344 221 28 90MUĞLA EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. MUĞLA0252 212 69 16SARUHAN ANAOKUL EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. NİĞDE0388 232 24 241LKADIM ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER.ORDU0452 223 16 83NARLIKIŞLA EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.KADİRLİ / OSMANİYE0322 725 63 32HACI BESTAMİ AKSU EĞT.UYG.OKULU VE MES.EĞT.MRK..OSMANİYE 0322 812 98 01KAÇKAR ANAOKULU EĞT. UYG.OKULU VE MES.EĞT. MRK.RİZE0464 214 06 13İLKIŞIK ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES. EĞT. MER. SAMSUN0362 440 07 31ŞANLIURFA EĞT. UYG. OKULUŞANLIURFA 0414 215 17 79TOKAT EĞT. UYG. OKULU TOKAT0356 228 31 13ERDOĞDU ANAOKULU EĞT. UYG. OKULU VE MES.EĞT.MRK.TRABZON0462 231 07 85MEHMET AKİF ERSOY EĞT. UYG.OKULUUŞAK0276 223 39 97 ORTOPEDİK ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULLARI ADIADRESİTELEFONDOĞAN ÇAĞLAR ORTOPEDİK ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUALTINDAĞ / ANKARA0312 317 06 21YEŞİL DÜZCE ORTOPEDİK İLKÖĞRETİM OKULUDÜZCE / BOLU0374 523 93 78KIZILIRMAK ORTOPEDİK ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSAMSUN0362 440 02 45TURHAL ORTOPEDİK ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUTURHAL / TOKAT0356 275 30 93ORTOPEDİK ENGELLİLER MESLEK LİSELERİ ADIADRESİTELEFONDOĞAN ÇAĞLAR ORTOPEDİK ENGELLİLER MESLEK LİSESİALTINDAĞ / ANKARA0312 317 06 21TURHAL ORTOPEDİK ENGELLİLER MESLEK LİSESİTURHAL / TOKAT0356 275 30 93 GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULLARI ADIADRESİTELEFONMİTAT ENÇ GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUYENİMAHALLE / ANKARA0312 213 23 73GÖRENELLER İLKÖĞRETİM OKULUALTINDAĞ / ANKARA0312 317 06 00GÖRME ENGELLİLER BASIM EVİ VE AKŞAM SANAT OKULUALTINDAĞ / ANKARA0312 318 25 84YAHYA ÇAVUŞ GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUGELİBOLU / ÇANAKKALE0286 566 16 93GAP GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUGAZİANTEP0342 323 01 24TÜRKAN SABANCI GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUÜSKÜDAR / İSTANBUL0216 391 07 72VEYSEL VARDAL GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSARIYER / İSTANBUL0212 201 12 93AŞIK VEYSEL GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUBORNOVA / İZMİR0232 388 73 82ERTUĞRUL GAZİ GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUKAHRAMANMARAŞ0344 215 55 31GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUSELÇUKLU / KONYA0332 241 04 42CEMİL MERİÇ GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUNİĞDE 0388 232 32 21MEHMET AKİF ERSOY GÖRME ENGELLİLER İLKÖĞRETİM OKULUTOKAT0356 228 04 30 ÖZEL EĞİTİM BÖLÜMLERİ OLAN ÜNİVERSİTELER ADIADRESTELEFONFAXANKARA ÜNİ.ANKARA ÜNİ.EĞİT.BİL.FAK. CEBECİ ANKARA0312 319 18 56 0312 363 33 500312 221 32 02GAZİ ÜNİ.GAZİ ÜNİ.GAZİ EĞİTİM FAK.ÖZEL EĞİTİM BÖL.06500 BEŞEVLER ANKARA0312 213 11 59 0312 215 24 00 0312 212 68 400312 221 32 02ABANT İZZET BAYSAL ÜNİ.ABANT İZZET BAYSAL ÜNİ. ABANT İZZET BAYSAL KAMPÜSÜ 14280 GÖLKÖY BOLU0374 253 45 11 0374 253 45 12 0374 253 45 57 0374 253 45 06ANADOLU ÜNİ.ANADOLU ÜNİ.REK.YUNUS EMRE KAMPÜSÜ 26470 ESKİŞEHİR0222 335 05 81 0222 335 24 600222 335 36 16MUSTAFA KEMAL ÜNİ.MUSTAFA KEMAL ÜNİ.REKTÖRLÜGÜ 31040 HATAY0326 221 33 17 0326 221 33 150326 221 33 00 0326 221 33 20KARADENİZ TEKNİK ÜNİ.KTÜ. FATiH EĞİTİM FAK.EĞİTİM BİL.BÖL.61080 TRABZON0462 325 32 23 0462 248 70 170462 325 32 05 BEDENSEL ENGELLİLER SPOR KULÜPLERİ ADIADRESTELEFONFAXANKARA YAŞAMA GÜCÜ SPOR KULÜBÜ 0312 319 61 130312 434 10 25BAHÇESARAY ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ 0262 325 87 270312 434 10 25BİRLİK ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ 0212 588 34 80 0212 588 34 810212 632 50 42BURDUR ÖZÜRLÜLER SPOR KULUBÜ (İZULAŞ SPONSORLUĞU) İSTANBUL ANADOLU YAKASI SPOR KULÜBÜ 0212 512 55 000262 325 87 27LOKOMOTİF ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ 0212 514 70 590212 635 10 35İZELMAN ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MESARYA ALTERNATİF SPOR KULÜBÜ 0392 851 94 140392 227 38 68ADANA ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜGÜZELYALI MAH. 111 .SOK.NO:7 ÖZÜRLÜLER SPOR KOMPLEKSİ ADANA0322 211 05 60 0322 338 60 840322 311 05 39ANKARA DEMİR SPOR KULÜBÜT.C.D.D.GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DEMİR SPOR İRTİBAT BÜROSU GAR ANKARA0312 309 05 15 /43060312 312 32 15ANTAKYA ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜBELEDİYE PARK İÇİ TABİPLER ODASI YANI N0:6 HATAY0326 212 47 04 0326 214 65 37 0326 216 13 96 İSKENDERUN ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜATATÜRK BUL. 5 TEMMUZ PARK İÇİ ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ İSKENDERUN HATAY0326 618 21 220326 618 21 22İSTANBUL FATİH ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜÇAYIROGLU SOK.NO:24 DAİRE 5 34400 S.AHMET İSTANBUL0212 523 40 97 0212 582 69 130212 638 84 80İSTANBUL SAKATLAR SPOR KULÜBÜAŞAĞI GRUBA CAD.LUNAPARK ARKASI DR.AHMET PAŞA SOK.NO:16 ÇAPA AKSARAY İSTANBUL0212 534 11 94 0212 534 14 15 YAŞAMA SEVİNCİ SPOR KULÜBÜHALASGAR GAZİ CAD. ŞİŞLİ İSTANBUL0212 231 77 48 0212 231 14 76 İZMİR ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜMİTHAT PAŞA CAD.NO:205 KARATAŞ İZMİR0232 366 93 50 0232 421 70 67 İZMİR ENGELLİLER SPOR KULÜBÜ7400/7 SOK.NO:6 KARŞIYAKA İZMİR0232 366 70 44 0232 616 24 800232 464 45 24SAMSUN BEDENSEL ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜHÜRRİYET MAH.OSMANİYE CAD.NO:50/1 YENİ KARAKOL YANI SAMSUN0362 432 02 29 SAMSUN ORTOPEDİK ÖZÜRLÜLER SPOR KULÜBÜ19 MAYIS MAH.TİM HANECAD. ALBAYRAK İŞHAN1KAT:1 SAMSUN0362 433 61 43 0362 432 84 32 İŞİTME ENGELLİLER SPOR KULÜPLERİ ADIADRESTELEFON ADANA SAĞIR SPOR KULÜBÜÇINARLI MAH.123.SK.NO.1579 ADANA0322 363 35 98ADIYAMAN SAĞIR SPOR KULÜBÜHARKÇILARCAD.NO:12 ADIYAMAN0416 214 23 32AFYON SAĞIR SPOR KULÜBÜBOZCALAR ÇARŞISI KAT:4 NO: 148 AFYON0272 213 18 83AKSARAY SAĞIR SPOR KULÜBÜl NOLU MEHMET ŞİŞMAN İŞHANI ZEMİN ALTI AKSARAY0382 213 40 20AMASYA SAĞIR SPOR KULÜBÜGÜMÜŞLÜ MAH.ARİF FAZLI SOK.NO: l AMASYA0358 212 55 35SİNCAN SAĞIR SPOR KULÜBÜVATAN CAD.MELTEM SOK.NO: 13/A SİNCAN ANKARA0312 269 71 81BATIKEN SAĞIR SPOR KULÜBÜY MAHALLE BELEDİYE BŞK İŞHANI ALT. ANKARA0312 344 63 04ANKARA SAĞIR SPOR KULÜBÜNECATİBEY CAD N0:23-3 KIZILAY ANKARA0312 230 32 92BAŞKENT SAĞIR SPOR KULÜBÜADAKALE SOK. N0:8 ZEMİN SIHHİYE ANKARA0312 343 78 13POLATLI SAĞIR SPOR KULÜBÜCUMHURİYET MAHTİ CAD.DİNCEL İŞHANI N0:14 POLATLI ANKARA0312 622 95 37ANT.KEPEZ BELEDİYESİ SPOR KULÜBÜ HESAP İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ANTALYA02423 44 59 05NAZİLLİ SAĞIR SPOR KULÜBÜALTINBAŞ MAH. 159.SOK.NO: l NAZİLLİ AYDIN0256 315 88 23BAFRA SAĞIR KULÜBÜCUMHURİYET MEYDANI PAZAR PiRiNÇ CAD. NO:3/A BAFRA 0362 543 75 16BALIKESİR SAĞIR SPOR KULÜBÜHACI İLBEY MAH. UZUN DÖŞEME CAD.NO:1 BALIKESİR0266 239 22 04BURSA SAĞIR SPOR KULÜBÜHÜSSAM AYDIN SOK. NO: 18/A BURSA0244 222 97 14YILDIRIM SAĞIR SPOR KULÜBÜEĞİTİM MAH. PROF. TEZ.SOK.NO:3/A BURSA0244 263 28 55ÇORUM SAĞIR SPOR KULÜBÜ70 CUM.ÖZEL İDARE KÜLTÜR SİT. KAT:3 N0:111 ÇORUM0364 225 36 80DENİZLİ SAĞIR SPOR KULÜBÜMİMAR SİNAN CAD. ÇİÇEK APT.ALTI DENİZLİ0258 242 84 30DİYARBAKIR SAĞIR SPOR KULÜBÜOFİS CAMİ SOK. DİCLE APT.ZEMİN KAT DİYARBAKIR0412 221 41 54ELAZlĞ SAĞIR SPOR KULÜBÜ227LER İŞHANI KAT: 2 N0:76 ELAZlĞ 0424 238 86 13ERZURUM SAĞIR SPOR KULÜBÜNARMAN MAH. PAMUK SOK. N0:9 KAT:2 ERZURUM0442 234 28 44ESKİŞEHİR SAĞIR SPOR KULÜBÜARİFİYE MAH. KÖPRÜ SOK. N0:1/1 ESKİŞEHİR0222 220 25 82GAZİANTEP SAĞIR SPOR KULÜBÜBOSTANCI PARK İÇERİSİ CABİ MAH.8 NOLU SOK. N0:24 GAZİANTEP0342 232 43 36İSKENDERUN SAĞIR SPOR KULÜBÜCUMHURİYET MEYDANI l NOLU BELEDİYE İŞHANI N0:177 İSKENDERUN HATAY0326 613 49 17HATAY SAĞIR SPOR KULÜBÜKANATLI MAH.CEVİZ PAŞA CAD.NO:9 HATAY0326 221 34 78ISPARTA SAĞIR SPOR KULÜBÜHALI SARAY F BLOK KAT. 2 N0.28 ISPARTA0246 223 70 73KARTAL SAĞIR SPOR KULÜBÜKORDON BOYU MAH.HAMAM SOK.NO;57/2 KARTAL İSTANBUL0216 306 66 40İSTANBUL ÜSKÜDAR SAĞIR SPOR KULÜBÜUNCULAR CAD.BELGÜN İŞHANI N0:59/5.9 ÜSKÜDAR İSTANBUL0216 310 66 50ZEYTtNBURNU SAĞIR SPOR KULÜBÜİSTANBUL0212 589 12 05BEYOĞLU SAĞIR SPOR KULÜBÜGAZETECİ EROL DERNEK SOK. DALYAN HAN N0:15/5 BEYOĞLU İSTANBUL0212 242 40 86İSTANBUL AKSARAY SAĞIR SPOR KULÜBÜHASEKİ AÇIKGÖZ SOK. N0:31 AKSARAY İSTANBUL0212 633 05 38KARŞIYAKA SAĞIR SPOR KULÜBÜ1595.SOK NO: 103 KARŞIYAKA İZMİR0232 382 52 95İZMİR SAĞIR SPOR KULÜBÜ177.SOK.EGUNER AP.NO:80/1 HATAY İZMİR0232 227 19 61KAHRAMANMARAŞ SAĞIR SPOR KULÜBÜGENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ ELİYLE K MARAŞ-ELBİSTAN SAĞIR SPOR KULÜBÜGÜNEŞLİ MAH ESKİ BELEDİYE PASAJI N0:27 K.MARAŞ0344 413 69 93 0344 413 68 79AFŞİN SAĞIR SPOR KULÜBÜGENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ ELİYLE AFŞİN K.MARAŞ0344 511 36 50ERCİYES SAĞIR SPOR KULÜBÜ TOS MAH. SİREMENLİ CAD. N0:8 KAYSERİ0352 232 29 72KAYSERİ SAĞIR SPOR KULÜBÜCUMHURİYET MAH. TENNURİ CAD.TENNUR İŞHANI N0:21 KAT 4 KAYSERİ0352 232 75 86KIRIKKALE SAĞIR SPOR KULÜBÜYENİDOĞAN CAD.29.SOK.NO:21/4 KIRIKKALE0318 218 54 62KIRŞEHİR SAĞIR SPOR KULÜBÜİKİNCİ ÇARŞI DEVAMI MURAT İŞHANI KAT l N0:31 KIRŞEHİR0386 212 38 78KOCAELİ SAĞIR SPOR KULÜBÜİSTİKLAL CAD.YAVUZ SOK.YÜCEL İŞHANI KOCAELİ0262 324 26 00KONYA SAĞIR SPOR KULÜBÜABDÜLAZiZ MAH.ATATÜRK CAD.NO:131/5 KONYA0332 353 35 33KÜTAHYA SAĞIR SPOR KULÜBÜCUMHURİYET CAD.AVCILAR İŞHANI N0:76/4 KÜTAHYA-MALATYA SAĞIR SPOR KULÜBÜEFE İŞ MERKEZİ KAT 4 N0:74 MALATYA0422 324 68 76MANİSA SAĞIR SPOR KULÜBÜYARI HASANLAR MAH.ÇINARLI SOK.NO:4/A MANİSA0232 421 17 94TARSUS SAĞIR SPOR KULÜBÜMERSİN CAD.BALTALI KÜÇÜKOĞLU İŞHANI N0:25 TARSUS MERSİN0324 624 36 91MERSİN SAĞIR SPOR KULÜBÜCAMİ ŞERİF MAH.CEMAL PAŞA CAD.NO:52/54 MERSİN0342 238 25 76NİĞDE SAĞIR SPOR KULÜBÜ5 ŞUBAT KOMPLEKS YANI N0:77 NİĞDE0388 232 71 15RİZE SAĞIR SPOR KULÜBÜBELEDİYE 4 BLOK KAT 3 N0:202 RiZE0464 214 03 19SAKARYA SAĞIR SPOR KULÜBÜTIĞCILAR CAD. DÖNER GEÇİT SOK.NO:I3/3 SAKARYA0264 275 17 00SAMSUN SAĞIR SPOR KULÜBÜKARADENİZ MAH.İNCE SOK.NO:92/1 SAMSUN0362 420 04 61SİVAS SAĞIR SPOR KULÜBÜOSMAN PAŞA CAD.TARKUNLAR SİT. SİVAS0346 225 73 83TOKAT SAĞIR SPOR KULÜBÜKUYUMCULAR ÇARŞISI SELÇUK PASAJI N0:4 TOKAT0356 214 34 20TRABZON SAĞIR SPOR KULÜBÜİNÖNÜ MAH.F.AHMET BARUTÇU SOK.NO:27 TRABZON0462 322 47 25URFA SAĞIR SPOR KULÜBÜKEMBERİYE MAH.KAMİLLER SOK.NO:2 URFA0414 315 56 59UŞAK SAĞIR SPOR KULÜBÜKEMAL ÖZ MAH. .ZÜBEYDE HANIM CAD.NO:56/A UŞAK 0276 223 06 65VAN SAĞIR SPOR KULÜBÜGENÇLİK VE SPOR İL MÜDÜRLÜĞÜ ELİYLE VAN0432 216 66 03KDZ.EREĞLİ SAĞIR SPOR KULÜBÜMÜFTÜH MAH.ABDİ İPEKÇİ SOK.NO: 11/4 KDZ.EREĞLİSİ ZONGULDAK0372 322 16 45ZONGULDAK SAĞIR KULÜBÜZONGULDAK0372 252 11 34Diğer Kurum ve Kuruluşlar * Özel Ali Osman Demirtaş Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Aziziye köyü / Susurluk / Balıkesir Tel=0 266 271 52 81 0 266 271 52 83 Eğitilebilir Zihinsel Engelliler Okulları (İlköğretim Okulu) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Eğitilebilir Zihinsel Engelliler Okullarının (İlköğretim) internet adresleri yer almaktadır. ADIYAMAN - BESNİ - Ahmet-Emine Çil İlköğretim Okulu ve İş Okulu AYDIN - NAZİLLİ - Nazilli İlköğretim Okulu ve İş Okulu BARTIN - MERKEZ - Umut İlköğretim Okulu ve İş Okulu BİLECİK - BOZÜYÜK - Şht.Zafer İpek İlköğ.Okulu ve İş Okulu BİLECİK - MERKEZ - Bilecik İlköğretim Okulu ve İş Okulu EDİRNE - KEŞAN - Gazi İlköğretim Okulu ve İş Okulu ISPARTA - MERKEZ - Isparta İlköğretim Okulu ve İş Okulu KAHRAMANMARAŞ - MERKEZ - .Yıl İlköğretim Okulu Ve İş Okulu KARABÜK - MERKEZ - Yaşama Sevinci İlköğretim Okulu SİVAS - MERKEZ - Ahmet Kutsi Tecer İlköğretim Okulu Ve İş Okulu TOKAT - MERKEZ - Yavuz Selim İlköğ.Okulu ve İş Okulu Eğitilebilir Zihinsel Engelliler Okulları (İş Okulu-Meslek Lisesi) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Eğitilebilir Zihinsel Engelliler Okullarının (İş Okulu Meslek Lisesi) internet adresleri yer almaktadır AMASYA - MERKEZ - Osman Yıldırım İş Okulu BURSA - NİLÜFER - Nilüfer İş Okulu ÇORUM - MERKEZ - Anadolu İş Okulu KARABÜK - MERKEZ - Sevgibağı İş Okulu KOCAELİ - İZMİT - Kanuni İş Okulu TRABZON - MERKEZ - Karadeniz İş Okulu İlköğretim Okulları (Görme Engelliler) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Görme Engelliler İlköğretim Okullarının internet adresleri yer almaktadır ADANA - SEYHAN - Oğuz Kağan Köksal Görme Engelliler İlköğ.O ANKARA - ALTINDAĞ - Göreneller Görme Engelliler İlköğretim Okulu DENİZLİ - MERKEZ - Merkez Görme Engelliler İlköğretim Okulu GAZİANTEP - ŞEHİTKAMİL - GAP Görme Engelliler İlköğretim Okulu TOKAT - MERKEZ - Mehmet Akif Ersoy Görme Engelliler İ.Ö.O İlköğretim Okulları (Ortopedik Engelliler) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Ortopedik Engelliler İlköğretim Okullarının internet adresleri yer almaktadır. Listede görüldüğü üzere ortopedik engelliler için maalesef mevcut okullar çok yetersiz bulunmaktadır. ANKARA - ALTINDAĞ - Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler İ.Ö.O TOKAT - TURHAL - Turhal Ortopedik Engelliler İ.Ö.O Meslek Liseleri (İşitme Engelliler) : Aşağıda Türkiye’deki tüm İşitme Engelliler Meslek Liselerinin internet adresleri yer almaktadır AFYONKARAHİSAR - BOLVADİN - Bolvadin İşitme Engelliler Meslek Lisesi ANKARA - ALTINDAĞ - Kemal Yurtbilir İşitme Eng.Meslek Lisesi BURSA - NİLÜFER - İşitme Engelliler Meslek Lisesi KONYA - SELÇUKLU - Konevi İşitme Engelliler Meslek Lisesi ORDU - MERKEZ - Nuriye Halit Çebi İşitme Eng.Meslek Lisesi TRABZON - MERKEZ - Çamlık İşitme Engelliler Meslek Lisesi ZONGULDAK - MERKEZ - İşitme Engelliler Meslek Lisesi Otistik Çocuklar (Eğitim Merkezi-İlköğretim) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Otisitik Çocuklar Eğitim Merkezlerinin (İlköğretim) internet adresleri yer almaktadır ANTALYA - MERKEZ - Antalya Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi İSTANBUL - GAZİOSMANPAŞA - .Yıl Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi MERSİN - MERKEZ - Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi Öğretilebilir Zihinsel Engelliler (Eğitim Uygulama Okulu-İlköğretim) : Aşağıda Türkiye’deki tüm Öğretilebilir Zihinsel Engelliler Merkezlerinin (İlköğretim) internet adresleri yer almaktadır ADIYAMAN - MERKEZ - Adıyaman Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.Merkezi AFYONKARAHİSAR - MERKEZ - Kocatepe Eğitim Uygulama Ok.ve İş Eğt.Merk AMASYA - MERKEZ - Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi ANKARA - ALTINDAĞ - Çağdaş Eğitim-Uygulama ve İş Eğt.Mr. ANKARA - ÇANKAYA - Süha Alemdaroğlu Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.M ANKARA - POLATLI - Polatlı EğitimUyg.Ok.ve İş Eğitim Merkezi AYDIN - MERKEZ - Hacı Hüseyin Aslan Eğitim Uygulama Okulu Ve İş Eğitim Merkezi BİLECİK - MERKEZ - Bilecik Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğt.Mr BİTLİS - MERKEZ - Bitlis Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğt.Mrk BOLU - MERKEZ - Emine Mehmet Baysal Eğt-Uy.Ok.ve İş Eğt.Mr BURSA - NİLÜFER - İpek Eğitim-Uygulama Okulu ve İş Eğt.Merk. ERZİNCAN - MERKEZ - Zeynep Mustafa Han Eğitim. Uygu. Ok.ve İş Eğ.Mrkz. ESKİŞEHİR - MERKEZ - Uluönder Eğitim-Uygulama Ok.ve İş Eğt.Merk GAZİANTEP - ŞAHİNBEY - Şehit Şahinbey Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.Mrk GÜMÜŞHANE - MERKEZ - Gümüşhane Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi HAKKARİ - MERKEZ - Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi IĞDIR - MERKEZ - Iğdır Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi İSTANBUL - GAZİOSMANPAŞA - Ergun Baylav Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.Merk. İSTANBUL - KADIKÖY - Hayriye-Kemal Kusun Eğt-Uyg.Ok.ve İş Eğt.M İSTANBUL - KAĞITHANE - Selahaddin Korkmaz Eğt.Uyg.Ok.ve İş Eğt.Mr İSTANBUL - KARTAL - Sabri Taşkın Eğt.Uyg.Oku.ve İş Eğt.Merk. İSTANBUL - SARIYER - Şeh.Üst.Ali Büyükdicle Eğt.Uy.Ok.ve İş E.M İZMİR - KONAK - Ahmet Şefika Kilimci Eğt.Uyg.Ok.ve İş Eğ.M KARABÜK - SAFRANBOLU - Hasan Gemici Eğitim Uygulama Ok.ve İş Eğ.M KARAMAN - MERKEZ - Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi KARS - MERKEZ - .Yıl Eğitim-Uygulama Ok.ve İş Eğitim Mrk KIRIKKALE - MERKEZ - Mehmet Işıtan Eğt-Uyg.Ok.ve İş Eğitim Mrk. KIRKLARELİ - MERKEZ - Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi KONYA - AKŞEHİR - Nasrettin Hoca EğtUyg.Ok.ve İş Eğt.Mrk. MALATYA - MERKEZ - Ali Kuşcu EğitimUygulama Ok.ve İş Eğt.Mrk MERSİN - MERKEZ - Hüseyin Polat Eğitim Uygulama Okulu ve İş.Eğt.Mrk. NİĞDE - MERKEZ - Saruhan Eğitim Uygulama Ok.ve İş Eğt.Mrk. OSMANİYE - KADİRLİ - Tes-İş Sendikası Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi OSMANİYE - MERKEZ - Hacı Bestami Aksu EğtUyg.Ok.ve İş Eğt.Mrk RİZE - MERKEZ - Zehra Usta Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.Mer. SAMSUN - MERKEZ - İlkışık Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi ŞANLIURFA - MERKEZ - Şanlıurfa EğitimUyg. Okulu ve İş Eğt.Mrk. TOKAT - TURHAL - Turhal Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi TUNCELİ - MERKEZ - Tunceli Eğitim Uyg.Ok.ve İş Eğt.Merkezi Kaynak
  4. KOÇ AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Oyununuzu iyi saklıyorsunuz. Kavgacı havalarınızın ve gözüpek görünümüzün ardında gerçek bir duygusalsınız. Ruhunuz aşk buyuruyor. "Seviyorum, o halde varım!" sözü yaşama nedeniniz. Partnerinizde kendinizde eksik özellikleri arıyorsunuz. Yumuşaklık, diplomasi ve incelik.Çok sıcak bir insansınız. Bu özelliğiniz aynı zamanda en büyük açığınız. Kendinizi karşınızdakinin yerine koymayı bilemiyorsunuz. İster istemez ilişkinizde bütünleşmeyi yokuşa sürüyorsunuz. BOGA AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Süslü ve duyarlı yapınızla ideal bir sembol gibisiniz. Dişi güzel, içi kof olanların aksine, sadelikten fazlasıyla hoşlanıyorsunuz ve daima gerçek aşkların içinde yer alıyorsunuz. Aşkınızı gerçekçi yaşıyorsunuz Venüs'ün sevgili üyesi, siz incelik ve zerafetinizle kesinlikle sıradanlığın dışındakalıyorsunuz. Ayrıca hataları bağışlamanın yüceliğine sahipsiniz. İçsel dünyaların insanı, mükemmel eş sembolü, koruyucu melek ve herşeyden önemlisi sadakate olan saygınız dikkat çekici boyutlarda. Hep böyle kalmalısınız. İKİZLER AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? İkizler'in aşka bakışının yeni yetme aşıklarınkinden farksız olduğunu söyleyebiliriz. Aslında siz bilinçsiz bir şekilde, ergenlik cağının başlangıcında herkesin yaşadığı o üzıcı devreyi es geçip, tutkunun acılarından sıyrılmak istiyorsunuz. Yaşadıklarınızı sık sık süzgeçten geçirme alışkanlığınız var.Aşkın getirdiği o yakınlıktan Çünkü siz mümkın olduğunca kaçıyorsunuz. Yaralanmaktan korkuyorsunuz. Seçkincifikirleriniz, şüpheci yaklaşımınız sizi romantik hamlelerden alıkoyuyor. Aşık olmak veya olmamak.Bu ikilimden bir türlü kurtulamıyorsunuz. YENGEÇ AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Siz aşka asla basit bir hikaye gözüyle bakamazsınız. Duygularınız çok yavaş bir şekilde filtreden geçercesine kalbinize iner ve sonunda tamamıyle sizi kaplar. Sizi esir aldığı o andan itibaren kalbinizin çarpmadığı tek bir an bile olmaz. Hayal gücünüz faaliyete geçer. Artık ne kendinize ne başkasına aitsinizdir. Bunların sonucunda aşkın ve tutkunun yaraladığı bir günah keçisine dönüşürsünüz.Size yardımcı olacak biri, sizden başkası değil yine ne yazık ki! Tekrar derlenip toparlanma yolunda tüm adımları kendiniz atmalısınız. ASLAN AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Büyük aşkınızı bekliyorsunuz. Duygusal yoğunluğun çok yükseldiği bir anda kendinize gelerek varlığınızın gerçek boyutuyla yüzleşebilirsiniz. İşin güç yani, illa ki kendinize yüksek vasıfları olan bir sevgiliyi layık görmeniz ve böylesiyle tanışma zorunluluğu hissetmenizdir. Tanıştığınızda da ona layık olmak için bir dizi sınava girmeniz gerekeceğini bilmelisiniz. Size kur yapan ve çevrenizde pervane gibi dönen sıradan tiplere de pas verin. Aşık olduğunuzda gözleriniz parlıyor ve olumlu enerji saçmaya başlıyorsunuz. Bu sizin temel özelliğiniz. BAŞAK AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Öpücüklerin ve okşamaların sıkıntı ve tasaya birebir olduğunu düşünürsünüz. Sizin dünyanızda olumsuzluğa yer yoktur. Aşk size göre "evet" ve "belki"lerle yol alır. Dudağınızdan çıkan aşk yeminleri, hoş tatlar bırakır.Düşüncelerinizle eylemlerinizi karıştırdığınızda çıkmazlara giriyorsunuz. Mükemmel bir aşk gecesinin ertesinde,gözlerinizde gerçek aşkın ispatını aramak boşuna.Çünkü ser verip sır vermezsiniz. İki sevgili arasındaki catışmalar, sizin en büyük motivasyon ve enerji kaynağınız. Bu catışmalardan olumlu sonuç alıyorsunuz. TERAZİ AŞıK OLUNCA NELER OLUR ? Her Terazi gibi sizin de ikili yaşama özleminiz var. Bu yüzden yalnızlığı pek az özlüyorsunuz. Hassas yapınızla ayrıntılar önemsiyorsunuz. Bir buket çiçek, sevgi dolu bir jest, iyi seçilmis bir sözcük karşısında zevkten eriyecek raddeye geliyorsunuz. Kendinizi iyi hissetmek için, sıcak kişiliğinizle uyuşacak arkadaşlar, özgürlük, sanatsal yeteneklerinizi geliştirebileceğiniz ortamlar ve sevgi bağlarına ihtiyacınız var. Evlilik size cazip gelse de, yıldırım aşklarından ya da kontrol edilemez tutkulu ilişkilerden vazgeçmeniz zor gibi görünüyor. AKREP AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Burcunuzun doğası gereği hiç beklenmedik zamanlarda beklenmedik girişimler Yapabilirsiniz. Size göre aşk bir ritüeldir. Yeminler, gösteriş, acı çektirme ve güç gösterileri aşka eşlik eder ve onu bütünler. Aşk duygusu, ruhumuza uzanan bir kendinden geçme halidir.Bu düşünceleriniz ve eylemlerinizin amacı romantizmin en uç noktasına erişmek ve orada olağanüstü aşkla birleşmektir. Durup dinlenme bilmeyen, katı kurallara bağlı, gelenekçi, anlaşılması güç bir burca sahipsiniz, ne yazik ki. Bu yüzden kolay anlaşılmıyorsunuz. YAY AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Burcunuzun en onemli özelliği yansıtıcı karakteri. Bu nedenle sevdiğinize kendinizi beğendirmek için kesinlikle öznel davranışlardan yararlanıyorsunuz. Kıskançlık ise şüphesiz Yay ailesine özgü bir duygu. Bunu fazla açığa vurmanız ilişkilerinizi zedeliyor. Felsefeye olan düşkünlüğüz uzlaşmacı bir çerçevede. İlişkilerinizde koşulsuz sadakat bekliyorsunuz. Ancak siz aynı beklentiyi boşa çıkarıyorsunuz. Önümüzdeki günler size yeni heyecanlar, keyifler ve samimi beraberlikler müjdeliyor. Olumlu bir döneme giriyorsunuz. OĞLAK AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Aşk gezegeniniz Ay'in etkisinde çalkantılı tutkulara yelken açıyorsunuz.Sizin aşklarınız dönemsel olduğu görülüyor. Ay'ın etkisinde yetişkin yaş***** uygun derin ilişkilere gireceksiniz. Zodyak'in en duyarlı burçlarından biri olarak sevdiğinizde yeri gögü inletiyorsunuz. Kimi zaman kaprislerinizle, sevgililerinizi bezdirseniz de aslında bu yönünüz beraberliklerinizin tuzu biberi. Önümüzdeki günlerde Saturn'ün sert etkisiyle duygusal yönünüzü biraz törpülemiş olacaksınız. İnişli çıkışlı ve heyecanlı birliktelikler bu dönemde tam size göre. KOVA AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Kuralların dışına çıkmaktan büyük zevk alıyorsunuz. Zafer sarhoşluğu,tabuları yıktığınızda iki katına çıkıyor. Ancak bu durumunuz uzun sürmüyor. Aşk gezegeniz olan Güneş, idealist özelliklerinizi ön plana çıkartıyor. Zorluklar sizi bunaltıyor ve o çok değer verdiğiniz özgürlüğünüzle bir türlü bağdaşmıyor. Evliliğe sıcak bakmıyorsunuz ve serbest birliktelikleri tercih ediyorsunuz. Tensel bir tutkudan oluşan bu suç ortakluklaru, birçok aşığınız olmasına neden oluyor Çoklu ilişkileri aynı anda yaşamaktan vazgeçemiyorsunuz. BALIK AŞIK OLUNCA NELER OLUR ? Bir öncekini bitirmeden yeni bir maceraya başla***** ve çok kolay bağlanarak duygusal ilişkilerinizde oldukça laubali bir tavır sergiliyorsunuz. Bu yaptığınız hiç uygarca değil.Tutku size hiç yabancı değil,kendinizi zaman zaman kaptırıyorsunuz. Bağlanma ve kaçma gibi birbiriyle çelişkili iki seçenek arasında ne yapacağınızı bilemediğinizden yolunuzu şaşırıyorsunuz. Partnerinizde onda olmadığını gayet iyi bildiğiniz düzen, pratik zeka, detaycılık gibi özellikleri arıyorsunuz. Artık biraz toparlanmanın ve kararlı davranmanın, çelişkilerden kurtulmanın zamanı gelmedi mi ?
  5. Engelliler için robot sandalye Japon bilim adamları, engellilerin merdiven çıkıp inmesini sağlayacak iki ayaklı bir robot geliştirdi. Tmsuk firması ve Tokyo'daki Waseda Üniversitesi mühendislerinin iki yıl süren araştırmaları sonunda geliştirdikleri ön örneğe WL-16 adı verildi. Robotun kafasının yerinde, eklem yerleri olan iki bacak üzerine monte edilmiş alüminyum bir sandalye bulunuyor. Robot, 60 kilogram ağırlığındaki bir kişiyi taşıyabiliyor ve kasa gibi ağır eşyaları taşımakta kullanılabiliyor. Waseda Üniversitesi Mühendislik bölümü profesörlerinden Atsuo Takanişi, robot için 'tekerlekli sandalye yerine, yürüyen iki ayaklı sandalye'' nitelendirmesini kullanmayı tercih ettiğini belirtti. (AA)
  6. Resmî Gazete 26 Eylül 2006 SALI Sayı : 26301 İçişleri Bakanlığından: Alıntı:SÜRÜCÜ ADAYLARI VE SÜRÜCÜLERDE ARANACAK SAĞLIK ŞARTLARI İLE MUAYENELERİNE DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri, sürücü adayları ve sürücülerin sağlık şartları ve muayeneleri ile ilgili hususları kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının © bendine dayanılarak hazırlanmıştır. İKİNCİ BÖLÜM Sağlık Muayenesinde Sürücü Adaylarının ve Sürücülerin Sahip Olacakları Sağlık Şartları ile Göz, İç Hastalıkları, Kulak-Burun-Boğaz, Ortopedi, Ruh ve Sinir Hastalıkları Muayenelerine İlişkin Esaslar Sürücü adaylarının ve sürücülerin sahip olmaları gereken sağlık şartlarına ve muayenelerine ilişin genel esaslar MADDE 4 – (1) Sürücü adaylarının genel sağlık muayeneleri pratisyen tabip veya uzman tabip tarafından bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılır. Tabiplerce düzenlenen raporlar, resmi kurumlarda kurum mühürü ile, özel hastanelerde başhekimlerce, diğer özel sağlık kuruluşlarında sağlık kuruluşunun mesul müdürünce, muayenehanelerde ise muayenehanenin bulunduğu ilçenin sağlık grup başkanlığı, sağlık grup başkanlığı bulunmayan merkez ilçelerde il sağlık müdürlüklerince, isim ve imza yönünden onaylanması gerekmektedir. Tabiplerce verilen sağlık raporlarının gerçeğe uygun olmamasının tespiti halinde bu raporlar geçersiz sayılır ve sorumlular hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Bu tabipler bir daha sürücü adayı sağlık raporu veremez ve daha sonra verecekleri raporlar geçersiz sayılır. Bu husus Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirilir. Aile hekimliği uygulamasına geçilmiş illerde bu raporlar Toplum Sağlığı Merkezi tarafından da verilebilir. (2) Tabip tarafından, sürücü adayında; a) İşitme kaybı, B) Günlük hayatı kısıtlayan denge problemi, baş dönmesi nedeni olabilecek bir hastalık, c) Uyku bozukluğu (Obstrüktif uyku apnesi sendromu, gündüz aşırı uyuklama hali), ç) Malign tümör hikayesi, d) Eklem hareketlerinde kısıtlama, e) Ekstremite noksanlığı, f) Kas, tendon ve bağ lezyonları, g) Ağır diabetes mellitus hastalığı, ğ) Kalp-damar hastalığı(anjinal yakınma, akut koroner sendrom tanısı, angioplasti, kalp yetmezliği, hipertansiyon, kalıcı pil implantasyonu), h) Organ yetmezliği (organ nakli geçirilmiş olması, kronik böbrek yetmezliği ve diğer hayati önemi haiz organlarda dekompanse yetmezlik), ı) Santral sinir sistemi hastalıkları, i) Periferik sinir sistemi hastalıkları, j) Epilepsi, k) Kas hastalıkları (myopati, progresif muskuler distrofi, kas-sinir kavşak hastalıkları), l) Ruh hastalığı (ağır akıl hastalığı, zeka geriliği, demans, kişilik bozukluğu, ağır davranış bozukluğu), m) Alkol bağımlılığı, n) Psikotrop madde bağımlılığı, o) Görme derecelerinin uygun, ö) Görme alanının uygun, p) Renk körlüğü (Herhangi bir koşul aranmadan sürücü olabilirler.), r) Gece körlüğü (Varsa gün doğumundan bir saat önce ile gün batımından bir saat sonraki zaman dilimi içerisinde kullanılabilir.), s) Derinlik duyusunun normal, ş) Pitozis-hemipitozis, t) Diplopi ve paralitik şaşılığı, u) Blefarospazm, katarakt, afaki, progresif göz hastalığı, ü) Monoküler görme yönünde genel olarak değerlendirme yapılır. (3) Tabip tarafından, bu Yönetmelikte belirtilen kriterlere göre sürücülüğe engel hali olmayanlara muayeneyi yapan tabip tarafından uygun rapor verilir. Bu Yönetmeliğe göre sürücülüğe engel hali tespit edilen veya hakkında karar verilemeyen sürücü adayı ilgili uzman tabip/tabiplere gönderilerek ilgili uzman muayenesi istenir ve verilecek rapor doğrultusunda işlem yapılır. (4) Raporlara karşı itiraz, raporun verildiği ilin Sağlık Müdürlüğüne yapılır. Sağlık Müdürlüğü tarafından, itiraz edilen branşla ilgili olarak en az 3 uzman hekimden oluşan bir kurulda sürücü adayının değerlendirilmesi sağlanır. Bu kurul raporuna göre işlem yapılır. Uzmanlar kuruluna da itiraz olduğu takdirde Sağlık Bakanlığınca belirlenecek bir kurul tarafından sürücü adayının değerlendirilmesi yapılır ve karar verilir. Verilen karar kesin olup itiraz hakkı yoktur. Göz muayenesine ilişkin esaslar MADDE 5 – (1) Göz muayenesi açısından sürücü belgeleri aşağıda belirtildiği şekilde iki gruba ayrılır; a) Birinci grup: A1, A2, B, F, H. B) İkinci grup : C, D, E, G. (2) Görme derecesi, iki gözü olanlarda; a) Birinci grup sürücülerde düzeltmeli veya düzeltmesiz olarak bir gözün görmesi 2/10 dan aşağı olmamak şartıyla her iki gözün görme derecesi toplamı 10/20 olmalıdır. B) İkinci grup sürücülerde düzeltmeli veya düzeltmesiz olarak bir gözün görmesi 6/10 dan aşağı olmamak şartıyla her iki gözün görme derecesi toplamı 14/20 olmalıdır. c)10/10 görme: gözlük veya kontakt lensle iyi aydınlık ortamda araçlarından 20 metre mesafeden 79 mm yükseklik x 50 mm genişlikteki şekil veya bir yazıyı okumalarını gerektirir. ç) Monoküler sürücülerde görme gücü gören gözde 10/10 olmalıdır. d) Gözlerin her ikisi birden kullanılıyor ise; 1) Her iki gözde görme gücü toplamları 10 / 20 den daha az olan ve her iki gözün görme derecesi ayrı ayrı en az 0.5 olmayan (sağ göz 0.5 ve sol göz 0.5) sürücü belgesi alamaz. (3) Görme Düzeltmesi; a) Gözlükle düzeltme kabul edilir. Ancak araç kullanırken sürücü gözlüğünü takmak zorundadır. B) Kontakt lens ile düzeltme kabul edilir. Ancak araç kullanırken kontakt lenslerin takılması zorunludur. (4) Görme alanı; a) Santral 20 derece içerisinde skotom olmamalıdır. Her iki gözde santral skotom olanlar, hiçbir sınıf sürücü belgesi alamaz. Tek gözde santral skotom olanlar ve bu maddenin ikinci fıkrasının (ç) bendindeki görme derecesine sahip olanlar monoküler sürücü belgesi alabilir. B) Periferik görme alanı; yatay düzlemde her iki gözde ayrı ayrı görme alanı 120 dereceden daha az olamaz. 120 dereceden daha az görme alanına sahip olanlar sürücü belgesi alamaz. İki gözden herhangi birinde 120 dereceden az görme alanı olanlara monoküler sürücü belgesi verilir. c) Periferik görme alanı kayıpları; yatay düzlemde uzanan 3 veya daha fazla kayıp kümesi ya da herhangi bir uzunlukta ancak tek nokta genişliğinde, başkaca kayıp alana dokunmayan, yatay hattı kesen ya da yatay hatta dokunan, dik uzanımlı görme alanı kayıplarıdır. ç) Kabul edilmeyen santral görme kayıpları; 1) Santral 20 dereceye kadar olan alanda küme şeklinde veya tek nokta tarzında kayıp olmamalıdır. 2) Hemianopsi ya da kadranopsi uzantısı olan santral görme alanı kayıplarından, gece körlüğü, glokom, retinapati gibi organik ve ilerleyici tabiatta olan hastalıklarda görme alanı defektlerinde normal binoküler görme alanı şartı aranır. (Bu maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendi uygulanır.) Homonium ya da bitemporal defektler-hemianopik ya da kadranopik defektler sürüş için güvenli kabul edilmez ve bu şahıslar sürücü olamaz. (5) Derinlik duyusu; iki gözü olanlarda normal olmalıdır. Monoküler olanlarda en az üzerinden bir yıl geçmiş olmalıdır. (6) Gece körlüğü olanlar gün doğumundan bir saat önce, gün batımından bir saat sonra araç kullanabilirler. (7) Renk körlüğü olanlar, herhangi bir koşul aranmadan sürücü olabilir. (8) Pitozis-Hemipitozis; a) Görme derecesi ne olursa olsun iki gözünde tam pitozisi olanlara sürücü belgesi verilmez. Tek taraflı pitozisi olup pupili kapalı kişiler monoküler gibi işlem görür. B) Monoküler veya binoküler kişilerde, ameliyatla düzeltilmiş veya ameliyatsız olarak hemipitozisi olanlarda, üst kapak kenarı primer pozisyonda iken pupillanın üst kenarına kadar iniyor, fakat pupilla alanını engellemiyorsa ve görme dereceleri ikinci maddeye uygun ise sürücü belgesi verilir. (9) Diplopi ve paralitik şaşılığı olanlara görme dereceleri ne olursa olsun sürücü belgesi verilmez. (monokülerler dahil) Diplopi tanısı konulduğu anda sürücünün sürücü belgesine el konulur. a) Grup 1 için; özellikli gözlükler veya kapama ile diplopi kontrol edilebiliyor ve sürücü sürme işlemi sırasında bunlara dikkat edebiliyorsa, 9 ay sonra kapama için monokülarite kriterine uymak koşulu ile ilgili merkez görüşü alınarak sürmeye devam edebilir. B) Grup 1 ve Grup 2 sürücü belgeleri için; tıbbi destek alınarak iyi bir fonksiyonel adaptasyon ve rehabilitasyon sağlanmış ise, durağan olan 9 aylık ya da daha fazla süreli diplopide, bu sürenin sonunda sürüşe izin verilebilir. c) Grup 2 sürücü belgesi için; diplopi geçmiyor veya rehabilite edilemiyor ise sürüş izni verilmez. Bir gözün kapatılarak araç kullanılması bu grup için söz konusu olamaz. (10) Şaşılığı mevcut olup da binoküler görmesi olan ve görme dereceleri bu maddenin ikinci fıkrasındaki şartlara uygun olanlara sürücü belgesi verilebilir. (11) Blefarospazm; a) Hafif (1 dakikada 5 kez oluşan ) olduğu durumlarda tıbbi görüş doğrultusunda sürüşe devam edilebilir. Tek veya iki taraflı olduğu belirtilerek ilgili madde uygulanır. B) Orta derecede (1 dakikada 5-10 kez oluşan) ise, rehabilite edilemeyen diplopi gibi ilave durumlar olmadıkça, botilinum toksini kullanımı ile kontrolü kabul edilir. c) Ciddi (1 dakikada 10’dan fazla oluşan) blefarospazmda ara ara tedavi edilebiliyor olsa dahi sürüşe izin verilmez. (12) Katarakta, her bir grup için asgari standartlar mevcut olmak koşuluyla, tıbbi görüş doğrultusunda ve tıbbi kanaatte öngörülen aralıkta muayene ve kontrolleri yapılmak üzere bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki şartları taşımak kaydıyla sürüşe izin verilir. (13) Afaki; a) Tek veya iki taraflı afak olanlara ikinci grup sürücü belgesi verilmez. B) Tek veya iki taraflı afak olanlar ameliyattan 6 ay sonra bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki görme şartlarına sahip iseler birinci grup sürücü belgesi verilir. c) Psödoafaklar; görme dereceleri bu maddenin ikinci fıkrasındaki şartlara uygun ise Grup 1 ve Grup 2 sürücü belgesi alabilir. (14) Progresif hastalıklar: Görmeyi zamanla azaltabilecek (katarakt, makula dejenerasyonu, retinapatiler gibi) hastalıklarda görme durumu bu maddenin ikinci fıkrasındaki şartlara uysa dahi, bu sürücülerin muayeneleri yılda 1 kez tekrarlanır. (15) Şahsın tek gözü var, diğer gözü yok ise veya sadece bir gözünü kullanabiliyor diğer gözde görme yeterli değilse (Bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi); (Monoküler vizyon var ise) a) Görme gücü kriteri, gören gözün en az 1.0 görme keskinliği olmalıdır. B) Görme alanı, şahsın yatay görüş alanı 120 dereceden daha az olamaz. c) Eğer şahıs herhangi bir nedenle hayatının herhangi bir durumunda tek gözlü (monoküler) olma durumuna gelmiş ise; olayın üzerinden en az 1 yıllık adaptasyon süreci geçmeli ve sonunda şahsın 120 dereceden daha az olmamak koşuluyla görüş alanına sahip olduğu saptanmış olmalıdır. ç) Monoküler kişiler; 1) A1, A2, B ve F sınıfı sürücü belgesi alabilir. 2) Ticari araç kullanamaz. 3) Kendileri açısından konulan kurallara uyup uymadıklarının denetlenebilmesi için sürücü belgelerine monoküler ibaresi yazılır. 4) Kullanacakları araçların içinde, sağında ve solunda olmak üzere en az 3 ayna bulunması zorunludur. 5) Sürücü belgesi aldıktan sonra her yıl bir göz hekiminden sağlık raporu almaları zorunludur. 6) Kullanacakları araçların azami hız sınırları; yerleşim yeri içinde 50, yerleşim yeri dışında 18/7/1997 tarihli ve 23053 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 100 üncü maddesinde belirtilen hız sınırlarından 10 km daha az olmalıdır. 7) Gece araç kullanamaz. (Gece: gün batımından bir saat sonrası ile gün doğumundan bir saat öncesidir.) 8) Kullandıkları aracın arka camının sol ve sağ üst köşelerine monoküler olduklarını belirleyen işaret yapıştırılması zorunludur. (Ek: 1) İç hastalıkları muayenesine ilişkin esaslar MADDE 6 – (1) İç hastalıklardan diabetes mellitusda; a) Ağır diabetes mellitus vakalarına (diabetik kronik komplikasyonları örn; retinopati, nefropati, nöropati gibi gelişmiş olanlara, ve insulin kullanmak zorunda olup kan şekeri regulasyonu sık hipoglisemiler nedeni sağlanamayan labil kan şekerine sahip olanlara ve bu durumu sağlık kurulu raporu ile tespit edilenlere) sürücü belgesi verilmez. B) Kontrollü diabetlilere, belirli aralıklarla muayene ve tetkik edilmek üzere sürücü belgesi verilebilir. (2) Kalp-Damar Hastalıkları; Grup 1: A ve B sınıfı sürücü belgesi verilecek sürücü adayları, Grup 2: A ve B sınıfı dışında kalan sürücü adayları olup bunlardan: a) Anjinal yakınması olanlara, akut koroner sendrom (Stabil olmayan angina pektoris, ST yükselmeli miyokard infarktüsü ve ST yükselmesiz miyokard infarktüsü) tanısı almış olanlara ve koroner arter bypass cerrahisi uygulanan Grup1 ve Grup 2 deki sürücü adaylarına gerekli medikal tedavi ve/veya invaziv girişimleri tamamlandıktan 6 hafta sonra yapılacak olan egzersiz testinde, testi pozitif kılacak olan kriterler saptanmamış ise sürücü belgesi verilir. B) Anjiyoplasti işlemi uygulanmış Grup 2 deki adaylara işlemden 6 hafta sonra yapılacak olan egzersiz testinde, testi pozitif kılacak kriterler saptanmamış ise sürücü belgesi verilir. c) Kalp atım sayısı çok düşük (dakikada 40’ın altı), atrioventriküler bloklu ve hasta sinüs sendromu olanlardan kalıcı kalp pili takılmamış olanlara sürücü belgesi verilmez. ç) Kalıcı pil implantasyonu ve başarılı kateter ablasyonu yapılan Grup 2 deki adaylara işlemden 6 hafta sonra sürücü belgesi verilir. d) İmplante edilebilir katdiyoverter defibrilatör implantasyonu yapılmış olan Grup 1 ve Grup 2 deki adaylara sürücü belgesi verilmez. e) Hipertansiyonu olan ve maksimal tedaviye rağmen istirahat TA: 200/120 mmHg nin üzerinde olan Grup 2 deki adaylara sürücü belgesi verilmez. f) Hipertrofik kardiyomiyopati ve dilate kardiyomiyopati tanısı konmuş semptomatik olan Grup 1 ve Grup 2 deki adaylara sürücü belgesi verilmez. g) Kalp yetersizliği ve kapak hastalığı tanısı konan ve ağır semptomatik (NewYork Kalp Cemiyeti Sınıf 3-4) olan Grup 1 ve 2’deki adaylara sürücü belgesi verilmez. ğ) Konjenital kalp hastalığı tanısı konmuş olanlardan komplex veya ciddi kardiyak problemi olanlara sürücü belgesi verilmez. Diğer konjenital hastalığı olanlar ve başarılı cerrahi onarım yapılmış olanlara belirli aralıklarla kontrolden geçmek kaydıyla sürücü belgesi verilir. (3) Organ yetmezliğinde; a) Hayati önemi haiz organlarında dekompanse yetmezliği olanlara sürücü belgesi verilmez. B) Büyük organ nakli geçirmiş olanlara veya kronik böbrek yetmezliği olup diyaliz tedavisi görenlere, ilgili uzmanın görüşü alınmak suretiyle sürücü belgesi verilir. (4) Sürücü adaylarında yapılacak laboratuar testleri doktorun takdirine bağlıdır. Kulak-burun-boğaz muayenesine ilişkin esaslar MADDE 7 – (1) İşitme kaybında; a) İşitme normal olmalıdır. Normal kulak hava yolu eşiği 25 dB’den iyi işitmek üzere diğer kulaktaki kayıp 50 dB olmalıdır. B) İşitmeyi yukarıda tarif edilenden daha kötü olan olgularda; bir kulağı normal olmak koşuluyla, işitme düzeyi işitme cihazı ile kötü işiten kulakta en fazla 50 dB olmak kaydıyla B ve F sınıfı ehliyet alabilirler; bu kişilerin ticari araç kullanamayacakları ancak; işitme cihazı ile kullanabilecekleri belgelerine işlenir. c) İşitme cihazı kullananlar A1, A2, C, D, E, G Sınıfı Sürücü Belgesi alamaz. İşitme cihazı kullandıkları halde B Sınıfı Sürücü Belgesi alanların ticari araç kullanmayacakları belgelerine işlenir. B Sınıfı Sürücü Belgesi alıp da ticari araç kullanacaklarda C, D, E, G Sınıfı Sürücü Belgesi alacak olanlarda işitme tam olmalı, ileri derecede ses kısıklığı, solunum bozukluğu ve ileri derecede konuşma bozukluğu olmamalıdır. ç) E Sınıfı Sürücü Belgesi alacak olanlar ile B Sınıfı Sürücü Belgesi alacaklardan ticari taşıt kullanacak olanlarda, doğuştan veya sonradan meydana gelen ileri derecede şekil bozukluğu ve harabiyet olmamalıdır. B Sınıfı Sürücü Belgesi alıp da bu durumda olanların ticari araç kullanamayacakları belgelerine işlenir. d) Rudimental aurikula ve dış kulak yolu atrezisi olmamalı, eğer iki ve tek taraflı rudimental aurikula ve dış kulak yolu atrezisi bulunanlarda iletim tipi işitme kaybı varsa, (B) bendine göre değerlendirilir. e) Otoskleroz, presbiakuzi, skatrisiel otit, timpanoskleroz, kolesteatomlu veya kolesteastomsuz kronik otit, gibi ilerleyici kulak hastalıklarında yukarıdaki şartları taşımak koşuluyla en az 2 yılda bir muayene kaydı istenir. f) Bedenen ve ruhen sağlam, görme derecesi sürücü belgesi almaya elverişli olan işitme ve konuşma engellilere, ticari olmamak koşuluyla sadece otomobil kullanmak üzere H Sınıfı Sürücü Belgesi verilebilir. Bunların kullandıkları aracın arka camının sol ve sağ üst köşelerine işitme ve konuşma engelli olduklarını belirleyen işaretler (Ek:2) yapıştırılması ve yeterince dikiz aynaları ile araçların donatılması gereklidir. Ayrıca, her iki kulakta 50 dB'den fazla işitme kaybı olan ve/veya işitme cihazından fayda görmeyen olgular bu kapsamda değerlendirilir. (2) Günlük hayatı kısıtlayan denge problemleri ile ilgili; a) Labirent fonksiyonunu bozacak kulak-burun-boğaz hastalığı bulunanlara, sürücü belgesi verilmez. B) Baş dönmesi nedeni olabilecek hastalıklardan herhangi biri teşhis edildiğinde sürücü belgesi alması için gereken medikal ve/veya cerrahi müdahalelerden sonra sorumlu hekim ya da sağlık kuruluşunun yazılı kanaatine göre en erken 6-12 ay sonra sürücü belgesi alabilir. c) Mevcut sürücü belgesine yukarıda tanımlanan koşullarda baş dönmesi nedeni olabilecek hastalıklardan herhangi biri teşhis edildiğinde el konması için gerekli bildirim yapılır. Tedavi bitiminde sürücü belgesinin iadesi için gereken sürenin tespitinde yukarıda belirtilen süreler dikkate alınır. (3) Uyku bozuklukları (Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu, gündüz aşırı uyuklama hali) ile ilgili; a) Her sürücü adayına uygulanacak anketin incelenmesi sonucunda horlama, tanıklı uyku apnesi ve/veya yoğun gün boyu uyuklama hali olup ilgili uzman hekim tarafından Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu olduğu düşünülen adaylardan polisomnografi raporu istenir. Profesyonel ehliyet talep eden 45 yaşından büyük ve vücut kitle indeksi 25 ve üzerinde olanlardan ise mutlaka polisomnografi raporu istenir (Bu kişiler çalıştıkları sürece her sene bu testi tekrarlamak ile yükümlüdürler.) B) Polisomnografi raporuyla apne/hipopne indeksi 15’den yüksek olanların profesyonel ehliyet alabilmeleri için medikal ve/veya cerrahi müdahaleler ile indeksleri 15’in altına inmeli ya da sürekli CPAP veya BPAP kullanmalıdırlar. Tedaviye hasta uyumu ile birlikte semptomların kontrol altına alındığının ve/veya apne/hipopne indeksinin 15 veya altına indiğinin ilgili uzman hekim tarafından rapor ile tespit edilmesi halinde ve yıllık kontrol muayeneleri şartıyla ehliyet verilebilir. Aksi taktirde her iki gruptaki adaya da sürücü olur raporu verilmez veya verilmiş olan sürücü belgesi geri alınır. (4) Malign (Kötü huylu) tümörler ile ilgili; a) Uzak metastazı olmadığı sürece B ve F sınıfı sürücü belgesi alabilirler. B) Kalıcı trakeostoması, lokorejyonel ve/veya uzak metastazı olmadığı sürece A1, A2, C, D, E, G sınıfı sürücü belgesi alabilirler. (5) 45-60 yaş arası 5 yılda bir, 60 yaş sonrası ise 3 yılda bir sağlık kontrolü gereklidir. Ortopedi muayeneye ilişkin esaslar MADDE 8 – (1) Eklem hareketlerinden; a) Vertebra (boyun ve bel) hareketleri: Kişinin baş ve boynunu arkaya döndürmesini ve bakmasını %50’den fazla engelleyen boyun vertebra ve boyun bölgesi hastalıklarında sürücü belgesi verilmez. Lumbal vertebra eğilme ve dönme hareketlerini %75’den fazla engelleyen durumlarda da sürücü belgesi verilmez. B) Diğer eklem hareketleri: Her iki omuz, dirsek, kalça ve diz artrodezinde veya fonksiyonel olmayan ankilozlarda sürücü belgesi verilmez. Ancak simetrik büyük ve eklemlerin ve aynı taraf diz, kalça, omuz, dirsek eklemlerinin fonksiyonel ankiloz ve artrodezlerinde, ortopedi ve travmatoloji ve/veya fizik tedavi rehabilitasyon uzmanının raporu ile H Sınıfı Sürücü Belgesi verilebilir. c) El eklemleri: Her iki elin baş ve işaret parmaklarının hareketlerinin %75’ten fazla kaybında Ortopedi ve travmatoloji ve/veya fizik tedavi rehabilitasyon uzmanı raporu ile F ve H Sınıfı Sürücü Belgesi verilebilir. Bundan daha az hareket sınırlılığı yapan el parmaklarında fonksiyonel durumdaki ankiloz ve artrodezlerde ortopedi uzmanı ve/veya fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının raporu ile A1, A2, B, F, ve H Sınıfı Sürücü Belgesi verilebilir. Bir eldeki baş ve işaret parmağı dışındaki iki parmaktaki ankilozlarda C, D, E, G sınıfı dışında sürücü belgesi yine ortopedi ve travmatoloji ve/veya fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının raporu ile verilebilir. (2) Extremite noksanlığında; a) Bir elin başparmak veya başparmak dışında iki parmak noksanlığı veya noksan sayılacak şekilde fonksiyon kaybı olanlarda, Ortopedi uzmanının ve/veya Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının görüşleri doğrultusunda A, B ve H sınıfı, her iki el başparmak noksanlığı ve ileri derecede fonksiyon kaybı olanlara F Sınıfı Sürücü Belgesi verilir. B) Üst extremitenin dışında extremite noksanlığı (doğuştan veya sonradan) halinde Ortopedi ve/veya Fizk tedavi ve rehabilitasyon uzmanının raporu uyarınca H Sınıfı Sürücü Belgesi verilir. Üst extremitenin tek taraflı noksanlığında da Ortopedi uzmanının kanaatiyle, H Sınıfı Sürücü Belgesi verilebilir. c) Alt extremite diz altı amputasyonlarında protezle fonksiyon kazananlara B, F, G sınıfı, protezle fonksiyon uyumu iyi olmadığı, ortopedi ve/veya fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından özel tertibatlı araç kullanabilecek durumda olmadığı bildirilenlere H Sınıfı Sürücü Belgesi verilir. Bunun dışındaki alt extremite noksanlık veya amputasyonlarında, ortopedi uzmanı ve/veya Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı raporu uyarınca H sınıfı sürücü belgesi verilir. (3) Kas, tendon ve bağ lezyonları; a) Kas, tendon ve bağ lezyonları kalça, diz ve ayak bileği eklemlerini veya bu eklemleri oluşturan kemik hareketlerini %50’den az bozduğu ortopedi veya nöroloji uzmanınca belirlenenlere R ve H Sınıfı sürücü belgesi, daha fazla bozukluklarda H sınıfı sürücü belgesi verilir. 1) Bu fıkranın (a) bendine uymayan durumlar için, ortopedi ve/veya fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının veya nöroloji uzmanının vereceği rapora göre işlem yapılır. 2) Her özürlü için kullanılacak özel tertibatlı araç, ortopedi ile fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının bulunduğu heyetçe tanımlanır. Ancak; kalıcı extremite bozukluklarına bağlı özürlülük hallerinde (Örneğin; amputasyon, hemiplaji/serebral palsi, ileri derecede artrit gibi) ve kronik nörolojik bozuklukların sonucu olan özürlülük hallerinde (Örneğin; multpl skleroz, parkinson, motor nöron hastalıkları, periferik nöropatiler gibi) hangi tür bir aracın kullanılabileceğinin sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi kaydıyla özel donanımlı motorlu araç kullanılmasına izin verilir. Bu gibi durumlarda sürücünün ne tür bir cihaz ile veya hangi becerilere sahip olursa ne tür modifikasyonlar yapılmış araç kullanabileceğinin konunun uzmanınca saptanması kaydı ile özel sürücü belgesi almaya hak kazanır. Sağlık kurulu raporunda özürlülüğün ilerleyici veya statik olup olmamasına göre hastaya periyodik kontrollerin gerekli olup olmadığı belirtilir. Ruh ve sinir hastalıkları muayenesine ilişkin esaslar MADDE 9 – (1) Ruh hastalıklarından; a) İster doğumsal isterse hastalığa, travma veya beyin sinir ameliyatına bağlı oluşmuş ağır akıl hastalığı olanlar, zeka geriliği olanlar, demans (bunama) ve/veya yaşlılığa bağlı davranış bozukluğu olanlar, muhakeme, davranış ve uyumu belirgin ölçüde bozacak düzeyde kişilik bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu ve ağır davranış bozukluğu olanlar uzman hekim tarafından dikkate alınır. B) Alkol bağımlılığı olanlar veya alkollü araç kullanmaktan vazgeçmeyenlere sürücü belgesi verilmez. c) Geçmişte alkol bağımlılığı olanlar belirgin bir dönem alkol almadıklarını kanıtladıklarında bağımlılık konusunda uzman hekimin fikri ve düzenli tıbbi kontrollerle B sınıfı sürücü belgesi alabilir. ç) Psikotrop maddelere bağımlı olanlar veya bağımlı olmasa da düzenli olarak kullananlar sürücü belgesi alamaz. (2) Sinir Hastalıklarından; a) Santral sinir sistemi ile ilgili doğuştan veya sonradan geçirilmiş veya cerrahi girişime bağlı hastalıklarla ortaya çıkan uzuvların parezi ve paralizileri (duyusal, motor, koordinasyon ve denge açısından), araç kullanmasını ve trafik güvenliğini engelleyecek şekilde ileri derecede bozuk olanlara, sürücü belgesi verilmez. Hafif derecede bozukluğu mevcut olanlara, nöroloji uzmanının kanaatine göre sürücü belgesi verilebilir. B) Periferik sinir sisteminin etkilenmesi sonucu ortaya çıkan uzuvlarda parezi ve paraliziler araç kullanmayı ve trafik güvenliğini engelleyecek şekilde ileri derecede ise sürücü belgesi verilmez. Hafif derecede güçsüzlüğü varsa, nöroloji uzmanının kanaatine göre sürücü belgesi verilebilir. İki ayağı felçli (parapleji), diğer vücut fonksiyonları normal olan şahıslara H sınıfı sürücü belgesi verilebilir. c) Epilepsi tespitinde sürücü belgesi verilmez. Şüpheli durumlarda klinik gözlem ve EEG tetkiki dikkate alınır. (3) Kas Hastalıklarından myopati ve progresif muskuler distrofisi, myotonisi ve kas-sinir kavşak hastalıkları olan şahıslara sürücü belgesi verilmez. Nöroloji uzmanının kanaatine göre hafif vakalara yılda 1 kez muayene olmak kaydıyla A1, A2, B, F ve H sınıfı sürücü belgesi verilebilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli Hükümler Araçlarda bulundurulması gereken ilk yardım malzemeleri MADDE 10 – (1) Araçlarda aşağıda belirtilen ilk yardım malzemeleri bulundurulması zorunludur. CİNSİ : MİKTARI : Büyük sargı bezi (10 cm x 3-5 m) 2 Adet Hidrofil gaz steril (10x10 cm 50’lik kutu) 1 Kutu Üçgen sargı 3 Adet Antiseptik solüsyon (50 ml) 1 Adet Flaster (2 cm x 5 m) 1 Adet Çengelli İğne 10 Adet Küçük makas (paslanmaz çelik) 1 Adet Esmark bandajı 1 Adet Turnike (En az 50 cm örgülü tekstil malzemeden) 1 Adet Yara bandı 10 Adet Alüminyum yanık örtüsü 1 Adet Tıbbı eldiven 2 Çift El feneri 1 Adet Cezai işlemler MADDE 11 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen hükümlere uymayan sürücüler, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun ilgili hükümlerine göre cezalandırılır. (2) Ayrıca, bu Yönetmelikte belirtilen kural, yasak, zorunluluk ve yükümlüklere uymayan sürücüler araç kullanmaktan men edilir. Düzenleme yetkisi MADDE 12 – (1) Bakanlık bu Yönetmeliğin uygulanmasını sağlamak üzere alt düzenleyici işlem yapmaya yetkilidir. Yürürlük MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık ve İçişleri Bakanları birlikte yürütür.
  7. Kan Hısımları ve Sıhri (Kayın) Hısımlar (otomobili kimler kullanabilir?)]Malum, %90 ve üzerinde sakatlığı bulunup, otomobili kendisi kullanamayacak durumda olan kişilerin üzerine kayıtlı otomobilleri, kişinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya sakat kişi tarafından iş sözleşmesiyle çalıştırılan bir sürücü kullanabiliyor. Burada geçen Kan ve Sıhri hısım ibarelerinin kapsamı aşağıdaki gibidir. Not: Üç iki'yi ve bir'i kapsar, iki bir'i. KAN HISIMLARI SIHRİ (KAYIN) HISIMLAR Birinci Derecede Kan Hısımları Kişinin; - Çocukları, - Annesi, - Babası. Birinci Derecede Sıhri (Kayın) Hısımlar Kişinin; - Eşinin Annesi, - Eşinin Babası. İkinci Derecede Kan Hısımları Kişinin; - Kardeşleri, - Torunları, - Büyük annesi, - Büyük babası. İkinci Derecede Sıhri (Kayın) Hısımlar Kişinin; - Eşinin kardeşleri (kayın, baldız,görümce), - Eşinin büyük annesi, - Eşinin büyük babası. Üçüncü Derecede Kan Hısımları Kişinin; - Kardeşinin çocukları (yeğenleri), - Dayısı, - Amcası, - Halası, - Teyzesi. Üçüncü Derecede Sıhri (Kayın) Hısımlar Kişinin; - Eşinin kardeş çocukları (kayın, baldız ve görümce çocukları), - Eşinin dayısı, - Eşinin amcası, - Eşinin halası, - Eşinin teyzesi. NOT: Evlatlık, öz çocukla aynı hükümlere tabidir.
  8. TESCİL VE SÜRÜCÜ BELGESİ İŞLEMLERİ 5. Özürlüler adına tescil edilecek araçlara ilişkin işlemler İthaline izin verilen veya ülkemizde imal edilen engellilere ait özel tertibatlı araçlar ile sakatlık derecesi %90 ve üzerinde olan engelliler adına Özel Tüketim Vergisinden muaf olarak tescil edilmiş özel tertibatı olmayan araçlara, üzerinde sakatlara mahsus işaret bulunan plakalardan verilir. Bu tür araçların trafik kuruluşlarınca tescil işlemlerinin yapılması sırasında; a. Bizzat kullanım amacıyla engelliler tarafından ithal edilmiş özel tertibatlı otomobiller ile motosikletlerin tescil belgelerine, “araç sahibi tarafından kullanılması zorunlu olup, ilgili gümrük müdürlüğünün izni olmadan devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekâletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır” şeklinde şerh konulacaktır. Maluller tarafından ithal edilen özel tertibatlı minibüslerin tescil belgelerine, araç sahibinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımlarından bir sürücü veya noterlerce düzenlenmiş iş aktine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılması zorunlu olup, ilgili gümrük müdürlüğünün izni olmadan devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekâletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır” şeklinde şerh konulacaktır. Engelliler tarafından bizzat kullanmak amacıyla ülkemizden satın alınarak ilk iktisap edilen özel tertibatlı araçların tescil belgelerine, “Araç sahibi tarafından kullanılması zorunlu olup, Özel Tüketim Vergisi ödenmeden devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekâletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır” şeklinde, 2. el araç olarak satın alınmış ise, “Araç sahibinden başkasının kullanması yasaktır.” şeklinde şerh konulacaktır. b. Özel tertibatı olmayıp, sakatlık derecesi %90 ve üzeri olan engelliler tarafından Özel Tüketim Vergisinden muaf olarak bizzat ithal edilen ya da ülkemizden satın alınan araçların tescil belgelerine, “araç sahibi engelli kişinin kanuni mümessili ile üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya noterlerce düzenlenmiş iş aktine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılması zorunlu olup, Özel Tüketim Vergisi ödenmeden devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde adken devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi yasaktır” şeklinde şerh konulur. Ayrıca, ithal araçların gümrük şahadetnamelerinde, yukarıda belirtilen şerh dışında varsa diğer şerhler de tescil belgesine işlenecektir. Malul ve sakatlar tarafından ithal edilerek getirilen araçların, aynı durumdaki başka bir malul veya sakata devri veya bunların ölümü sonucunda varislerine intikali halinde, bu araçlar gümrük vergisinden muaf olup, devir ve tescil işlemi ilgili gümrük müdürlüğünün iznine bağlıdır. Araç ülkemizden satın alınmış ise ilgili vergi dairesinin izninin alınması gereklidir. Malul ve sakatlara ait özel tertibatlı araçların her ne sebeple olursa olsun, yönetmelikte izin verilen kişiler dışında başkaları tarafından kullanıldığının tespiti halinde; araç trafikten men edilerek bu hususta düzenlenecek bir tutanakla mer’i mevzuat çerçevesinde işlem yapılmak üzere ilgili gümrük ve maliye birimlerine intikal ettirilir. Bizzat araç sahibi tarafından kullanılma zorunluluğu bulunmayan sakatlık derecesi % 90 ve üzeri olan kişiler adına tescil edilmiş araçları, malul ve engelli kişinin kanuni mümessili ile üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımlarından (1.derece: Kendisinin ve eşinin; çocukları, annesi, babası, 2. derece: Kendisinin ve eşinin; torunları, büyükannesi, büyükbabası, kardeşi, 3. derece: Kendisinin ve eşinin; kardeşlerinin çocukları (yeğen), amcası, halası, dayısı, teyzesi) bir sürücü veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılabilmesi mümkün olduğundan, bahse konu araçların yukarıda belirtilen kişilerce kullanılabilmesi mümkün olup, araçların motorlu araç tescil belgelerine sadece yönetmelikte belirtilen ibarelerin yazılması gerekmektedir. Bu araçları kullanabilecek kişilerin adlarının motorlu araç tescil belgesine yazılmasına gerek bulunmamaktadır. Kamu kurum ve kuruluşunda çalışan bir şahsın özrüne uygun özel tertibat yaptırılması, yapılan tadilata ilişkin tadilat projesinin çizdirilmesi, muayene istasyonunca fenni muayenesinin yaptırılması, belirtilen kişi haricinde başkası tarafından kullanılmayacağının ilgili kurum tarafından resmi yazı ile bildirilmesi ve şahsın “H” sınıfı sürücü belgesi olması şartıyla, araca üzerinde sakatlara mahsus işaret bulunan plakalardan verilmesi ve tescil belgesinin diğer bilgiler bölümüne “……..’dan başkası kullanamaz” şerhinin düşülmesi kaydıyla; özürlü şahsın çalıştığı kamu kuruluşu adına sakat aracı olarak tescil işlemi yapılmasında sakınca bulunmamaktadır. (Bak.Hukuk Müş.10.11.2006-10575 sayılı görüşü) Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları İle Muayenelerine Dair Yönetmeliğin sekizinci maddesi gereğince, engelli kişinin eş veya çocukları için sağlık kurulu raporu aldırılması, engelli kişiye ait aracı kullanacak olan eş veya çocukların heyet raporunda belirtilen özür durumunun araçta bulunan özel tertibata uygun olduğunun muayene istasyonunca tespit edilmesi ve aracın tescil belgesinin diğer bilgiler bölümüne “H sınıfı sürücü belgesine sahip eşi/oğlu/kızı………. tarafından kullanılabilir” şerhinin düşülmesi kaydıyla; engelli kişiye ait özel tertibatlı araç eş ve/veya çocukları tarafından da kullanılabilecektir. (Bak.Hukuk Müş.26.12.2006-12223 tarih ve sayılı görüşü) “H” sınıfı sürücü belgesi bulunan engellilerin özel tertibatlı motosiklet ve otomobiller dışında, sakatlıklarına uygun özel tertibat olması şartıyla azami yüklü kütlesi 4700 kg’ı geçmeyen kapalı kasa, sürücü sırasından başka oturma yeri veya sürücü sırası dışında yanda pencereleri olan motor silindir hacmi 2.800 cm3’ü aşmayan eşya taşımaya mahsus (kamyon ve kamyonet) taşıtları da adlarına tescil ettirmelerinde ve kullanmalarında sakınca bulunmamaktadır. (16.07.2007 tarih ve 8057-123514 sayılı talimat) 6. Devir işlemleri KTK Md–20 ve KTY Md-36’da satış ve devir işlemlerinin noterler tarafından yapılmasını ve noterler dışında yapılan her türlü satış ve devir işleminin geçersiz olduğuna hükmedilmiştir. Resmi araçlar dışındaki araçlar için noterler tescil belgesini esas alarak satış senedi düzenlemektedir. Tescil belgesinde ayrılan bölüme aracı satın alan kişinin adı-soyadı, satış ve devir tarihi yazılarak noter tarafından onaylanır. Satış işleminden önce vergi dairesinden araca ait M.T.V. ödendiğine dair belge gösterilmesi zorunludur. Aracı satın alacaklar aracın hukuki açıdan satışına engel ilişiğinin olup olmadığını bir dilekçe ile ilgili Tescil Şube veya Bürolarından öğrenebilirler. Tescili silinmiş veya tescil edilmemiş araçların sahiplik belgesine alıcının adı-soyadı ve tarih kaydedilerek satış yapılabilir. Araç sahibinin boşanma, evlenme veya mahkeme kararları sonucunda isim ve/veya soyadlarının değiştirilmesi halinde, değişime neden olan resmi belgenin aslı veya tasdikli bir suretini ilgili tescil kuruluşuna ibraz edildiğinde, Ek–1 formu ile tescil belgeleri yenilenmek zorundadır. Noter satışı veya faturada belirtilen araç sahibinin tescil işlemlerini tamamlamadan evlenme, boşanma veya mahkeme kararı gibi nedenlerle isim ve/veya soyadını değiştirmesi halinde, bu değişikliği kanıtlayan belgeye istinaden işlemleri tamamlanır. Yeni kayıt, devir, nakil, zayi ve yıpranma nedeniyle belge yenileme işlemleri sırasında (araç dosyası ve araç sahibinde bulunan belgelerden tespit edilebilmesi halinde), araca ait “Araç Trafik Tescil Müracaat ve İşlem Formu” (Ek:1) ile motorlu araç tescil ve trafik belgeleri üzerinde bulunan diğer bilgiler ile birlikte özellikle istiab haddi, net ağırlığı, azami yüklü ağırlığı, katar ağırlığı bilgilerinin eksiksiz olarak doldurulması ve bilgisayar veri girişi yapılması gerekmektedir. 6.1. Devredilen araçların tescilinde istenecek belgeler a. Noter Satış Senedi, b. Alıcı veya noterden vekâletname düzenlenerek yetkili kılınan kişinin, tescil memuru önünde imzalayacağı EK–1 Formu (vekâletname ile yapılan işlemde, vekâletname dosyasında muhafaza edilir.), c. Önceki araç sahibi adına düzenlenmiş motorlu araç tescil belgesi, d. Aracın trafiğe çıkmasına izin verilmiş olması halinde motorlu araç trafik belgesi, e. Satın alanın/vekilin nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi, f. Alıcı adına düzenlenmiş Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, g. İlk iktisabında Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) istisnası uygulanmış olan araçların (veraset yoluyla intikaller hariç) istisnadan yararlananlar dışındakilerce iktisabı halinde veya ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 15/2-b maddesi kapsamındaki araçlara dönüştürülmesi durumunda vergi dairesince düzenlenen Özel Tüketim Vergisi Ödeme Belgesi ibraz edilir. 6.2. Devredilen araçların tescilinde uyulacak esas ve usuller a. Araçları satın alanlar, noterde beyan ettikleri iş veya ikamet adreslerinin bulunduğu yerdeki tescil kuruluşuna, satış tarihinden itibaren 1 ay içerisinde müracaat etmek ve araçlarını tescil ettirmek zorundadır (KTK Md–20/1-e). Ancak, büyükşehir belediye sınırları içerisinde işyeri veya ikameti bulunanlar, ilk tescile tabi araçlarını Büyükşehir sınırları içerisindeki herhangi bir tescil kuruluşunda tescil ettirebilirler. İkamet veya işyerinin bulunduğu Büyükşehir sınırları içerisindeki bir tescil kuruluşunda kayıtlı araçları satın alanlar ise aracın kayıtlı olduğu tescil kuruluşunda devir işlemi yaptırabilirler. Kamu kurum ve kuruluşlarınca finansal kiralama yoluyla kiralanan araçlar, kiracının bulunduğu yerin tescil kuruluşunda da tescil ettirilebilir. b. Noter satış senedi ve müracaat formunda beyan edilen araç sahibine ilişkin bilgiler, nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi ile karşılaştırılır. c. Aracın, arşivde saklanan dosyası ve bilgisayar kayıtları incelenerek hukuki engeli olup olmadığı araştırılır. Hukuki engel varsa işlem yapılmaz. Bu durumdan müracaat sahibi bilgilendirilir. d. Önceki motorlu araç tescil belgesi alınır. Tescil dosyasındaki araca ve araç sahibine ait bilgiler kontrol edilir ve önceki tescil belgesi iptal edilir. e. Teknik muayene kontrolünün yapılıp yapılmadığı Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 67. maddesinde düzenlenen sürelere göre incelenir. Aracın geçerli teknik muayenesi varsa yeniden muayene istenmez. f. Araç trafiğe çıkarılacaksa motorlu araç trafik belgesinin (Ek-4) yenilenmesi gerekmez. Araç trafiğe çıkarılmayacaksa trafik belgesi alınıp iptal edilir. g. Tescil ve trafik belgelerinin, yönetmeliğin Ek-3 ve Ek-4 ‘de gösterilen örneğine uygun olması, eski belgelerin bu örneğe uygun olarak yenilenmesi gerekir. h. Tescil plakalarının da yönetmeliğin tescil plakaları bölümünde yer alan esaslara uygun olması, uygun değilse yönetmelik hükümleri doğrultusunda hareket edilerek yeni tescil plakalarının taktırılması gerekir. Aracın eski tescil plaka numarası değiştirilmez. i. Zorunlu mali mesuliyet sigortasının aracı satın alan adına olması gerekir. j. Varsa sefer görev emri pusulası yeni araç sahibine tebliğ edilir. k. Araçların üzerinde “Araçların İmal, Tadil ve Montaj” hakkındaki yönetmeliğe göre değişiklik yapılmışsa yetkili makine mühendisince hazırlanan tadilat projesinin Türk Standartları Enstitüsüne onaylatılması ve muayenesinin yaptırılması gereklidir. l. Motorlu Araç Tescil belgesi (Ek-3) ve araç trafiğe çıkarılmak istendiğinde motorlu araç trafik belgesi (Ek-4) müracaat formunda yer alan bilgilere göre daktilo veya bilgisayarla doldurulur. Belgeyi kontrol eden veya onaylayan görevlinin sicili yazılıp, imzalanır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 30 uncu maddesi birinci fıkrasının ( numaralı bendinde bulunan “…makinede laminasyon ve mühürleme işlemleri yerine getirilerek araç sahibine verilir” hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, sahteciliğe karşı güvenlik unsurları bulunan yeni tip motorlu araç tescil belgesi ile trafik belgesi kullanılmaya başlanıncaya kadar laminasyon, hologram ve mühürleme işlemlerine devam edilecektir. m. Müracaat formunun bir nüshası araç dosyasına konulur, bir nüshası ise tescili izleyen üç iş günü içinde ilgili vergi dairesine gönderilir. n. Yapılan tüm tescil işlemleri bilgisayar ortamına aktarılır. Kaynak Arama motorları: Sakatlar adına araç tescil işlemleri, engelliler için otomobil, otomobil, kamyonet, alım-satım, özel donanımlı otomobil, %90 üzeri sakatlığı bulunanların aileleri adına, ÖTV, vergi muafiyetli otomobil, sağlık raporlar, sağ sol ayak el, ihracat ithalat
  9. 11 Ocak 2008 Resmî Gazete Sayı : 26753 Gümrük Müsteşarlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ SERİ NO: 2’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (MUAFİYETLER) SERİ NO: 13 MADDE 1 – 18/2/2000 tarih ve 23968 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2 Seri No’lu Gümrük Genel Tebliği’nin (Muafiyetler) 3 üncü maddesinin b bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “B) Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik ise; Türkiye Gümrük Bölgesi dışındaki gerçek ve tüzel kişiler (dernek, vakıf vb.) tarafından kendisine bağış yoluyla gönderilen veya bedel karşılığı alınan özel tertibatlı sakat aracını ithalat vergilerinden muaf olarak ithal edebilir.” MADDE 2 – Aynı Tebliğ’in 5 inci maddesinin c bendinin 2 numaralı alt bendinde yer alan “bağışı yapan gerçek veya tüzel kişinin yurtdışındaki ikametini gösterir konsoloslukça onaylı belge” ifadesi metinden çıkarılmıştır. MADDE 3 – Aynı Tebliğ’in 5 inci maddesinin c bendinin 3 numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “3 - Taşıtın bir bedel karşılığı; Tüzel kişiden alınması halinde, ithal edilmek istenilen taşıtın cins, marka ve özellikleri ile fiyatını gösteren proforma fatura ve ithal sırasında fatura aslı, Gerçek kişiden alınması halinde, taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesi.” MADDE 4 –Aynı Tebliğ’in 5 inci maddesinin e bendinde yer alan “Noterden onaylı” ifadesi metinden çıkarılmıştır. MADDE 5 –Aynı Tebliğ’in 11 inci maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir. “Bu Tebliğ kapsamında özel ve zaruri durumları inceleyip sonuçlandırmaya Ankara Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü yetkilidir.” MADDE 6 –Bu Tebliğ, yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 7 –Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür.
  10. GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (MUAFİYETLER) Seri No: 2 Resmi Gazete Tarihi :18.02.2000 Resmi Gazete Sayısı : 23968 Not: Aşağıdaki metin Gümrük Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Muafiyetler) Seri No: 8 ve Seri No 13 ile gerçekleştirilen değişiklikleri de içermektedir. Amaç ve Kapsam Madde 1- 4458 sayılı Gümrük Kanununun gümrük vergilerinden muafiyet ve istisnaları düzenleyen 167 nci maddesinin onikinci fıkrasının (a) bendinde; malül ve sakatların kullanımına mahsus eşya gümrük vergisinden muaf tutulmuştur. Aynı maddenin son fıkrasında ise "4 ila 12 nci fıkralarında yer alan eşyayı tanımlamaya, bunların cins, nevi ve miktarları ile muafiyet ve istisna uygulanacak tutarları belirlemeye, maktu hadleri sıfıra kadar indirmeye veya iki katına çıkartmaya ve sürelerle ilgili alt ve üst sınırlan belirlemeye ve bu muafiyet ve istisnayı farklı eşyalar itibariyle birlikte veya ayrı uygulatmaya Bakanlar kurulu yetkilidir." hükmü bulunmaktadır. Bu hükme dayanılarak 05/2/2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 13/01/2000 tarihli 2000/53 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki, Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karar'ın 116 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında değişiklik yapan ve 28/9/2004 tarihli 25597 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2004/7889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında; münhasıran malul ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosiklet ve motor silindir hacmi 1600 (dahil) cc'ye kadar olan binek otomobilleri (arazi taşıtları hariç) ile el ve ayak fonksiyonlarını tamamen yitirmiş olmaları nedeniyle bizzat sakat kişi tarafından kullanılamayan, sakat kişinin araca binip inmesiyle taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı bulunan ve sakat kişinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya sakat kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılan motor silindir hacmi 2500 (dahil) cc'ye kadar olan taşıtların (arazi taşıtları hariç) gümrük vergilerinden muaf olduğu hükme bağlanmıştır." Kararın 116 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında da sakat kişi tarafından kullanılmayan araçların gümrük vergilerinden muaf olarak ithaline izin verilebilmesi için sakat kişinin yaşı veya ağırlığı itibariyle bu tür bir araca ihtiyacı bulunduğuna Gümrük Müsteşarlığınca kanaat getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu hükümler kapsamında ithali yapılan özel tertibatlı sakat araçlarının sahiplerinin ölümü sonucu varislerine intikal etmesi halinde, varislerin veraset ilamı tarihinden itibaren 6 ay içerisinde gümrük idaresine başvurarak kendi adlarına yeni bir trafik şahadetnamesi düzenlettirmeleri halinde gümrük vergileri aranmaz Varisler tarafından özel tertibatın kaldırılmak suretiyle kullanılmak istenilmesi veya satılması halinde gümrük vergileri alınır. Özel Tertibatlı Sakat Aracı İthal Edebilecek Kişiler Madde 2- 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre muafen özel tertibatlı sakat aracı ithal edecek kişilerin, el ve ayaklardaki ortopedik özre dayanan özürler nedeniyle malül ve sakat olması gerekir. Özel Tertibatlı Sakat Aracının İthal Şekli Madde 3- Sakat kişi; a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında çalışıyor ise ikametin Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakletmesi halinde (bu şart sadece sakat kişi tarafından kullanılmayan araç, binek otomobil ve motosiklet için geçerlidir. Motorlu ve motorsuz koltuklar ile bisikletler zati eşya kapsamında kesin dönüş şartı aranmaksızın sakat kişi tarafından muafen ithal edilebilir.), B) Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik ise; Türkiye Gümrük Bölgesi dışındaki gerçek ve tüzel kişiler (dernek, vakıf vb.) tarafından kendisine bağış yoluyla gönderilen veya bedel karşılığı alınan özel tertibatlı sakat aracını ithalat vergilerinden muaf olarak ithal edebilir. Özel Tertibatlı Sakat Araçlarında Aranılan Şartlar Madde 4 — Özel tertibatlı sakat araçlarında aşağıdaki şartlar aranır. a) Malûl ve sakat tarafından ithal edilmek istenen araç binek otomobili ise, binek otonun münhasıran malûl ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunmalıdır. B) Bizzat malûl ve sakat kişi tarafından kullanılamayan araçta ise, el ve ayak fonksiyonunu tamamen yitirmiş sakat kişinin araca binip inmesiyle, taşınmasını kolaylaştırıcı tertibat bulunmalıdır. c) Malûl ve sakat tarafından ithal edilmek istenen araç motosiklet ise, bu motosiklet malûl ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş olmalıdır. Sadece otomatik vitesli olan ve özel surette yapılmış hareket ettirici tertibatı bulunmayan binek oto ile bizzat sakat kişi tarafından kullanılamayan ve sakat kişinin araca binip inmesiyle taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı olmayan aracın 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesi kapsamında ithali mümkün değildir. Özel olarak malûl ve sakatların kullanıma mahsus olan ve yukarıda belirtilen eşya ile birlikte getirilen parça, yedek parça ve aksesuarlar veya bu eşyanın bakım, kontrol, ayarlama yada tamiri için gerekli olan aletlerde muafiyet kapsamındadır. Söz konusu parça, yedek parça ve aksesuarlar ile sair aletlerin eşyanın ithalinden sonra getirilmesi halinde muafiyetin uygulanması için bunların muafen ithal edilen eşya ile ilgili olduklarının tevsiki gerekir. Talep Edilen Belgeler Madde 5- Malül ve sakatlara 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesinin onikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında gümrük vergisinden muaf araç ithaline izin verilmesi için aşağıda belirtilen belgelerin ibraz edilmesi gerekir. a) Fizik ve Rehabilitasyon merkezince onaylı, 18/3/1998 tarihli 23290 Resmi Gazete'de yayımlanan "Sağlık Bakanlığı tarafından özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik" eki listede yer alan sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kuruluşlarından alınmış heyet raporunun aslı, (bu raporda; ilgilinin sakatlığı ile bunun derecesinin ve haline göre kullanabileceği taşıt özelliğinin belirtilmesi gerekir. Şayet ilgili, yurt dışında iken resmi bir hastaneden aldığı ve dış temsilciliklerimize onaylattığı bir rapor ibraz ederse bu raporun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41 inci maddesine, uygunluğunun da ayrıca belgelenmesi gerekir.), B) Trafik Dairesince düzenlenen ve ilgili şahsın sakatlık durumu itibariyle, taşıt kullanabileceğini gösteren H sınıfı sürücü belgesi, c) 1- Yurt dışında ikamet eden malül ve sakatlar için; Yurda kesin döndüğünü gösteren konsoloslukça onaylı belge ile yurda kesin dönüşünden önce satın alınan taşıtın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu gösterir mülkiyet belgesi, 2- Türkiye'de ikamet eden malül ve sakata bağış yapılması halinde; taşıtın bağışlayana ait olduğunu gösterir mülkiyet belgesi ile noter veya konsoloslukça düzenlenmiş bağış belgesi, 3 - Taşıtın bir bedel karşılığı; Tüzel kişiden alınması halinde, ithal edilmek istenilen taşıtın cins, marka ve özellikleri ile fiyatını gösteren proforma fatura ve ithal sırasında fatura aslı, Gerçek kişiden alınması halinde, taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesi d) Nüfus cüzdanı örneği, f) 1- İthal olunacak motosiklet veya binek otomobilin malül ve sakat kişinin kendisi tarafından kullanacağına, başkasının kullanımına veya istifadesine izin verilmeyeceğine, 2- İthal olunacak sakat kişi tarafından kullanılmayan aracın el ve ayak fonksiyonlarını tamamen yitirmiş kişinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya sakat kişi tarafından iş aktine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılacağına başkasının kullanımına veya istifadesine izin verilmeyeceğine, 3- Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünün, izni olmadan mezkur taşıtların başkasına devredilmeyeceğine ve satılmayacağına, kiralanmayacağına, ödünç verilmeyeceğine, 4- İthal olunan taşıt üzerindeki özel tertibatta da hiçbir değişiklik yapmayacağına İkametgah değişikliği olması halinde bu değişikliği Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne bildireceğine dair, Taahhütname . (Ek:1) ; (EK:2) , f) İkamet ettiği mahalle veya köy muhtarlığınca düzenlenmiş İkametgah belgesi, g) ....................... Müracaat Şekli Madde 6 - Özel tertibatlı otomobil ile minibüs için araç Türkiye’ye getirilmeden önce malül ve sakat kişiler veya bunlar hesabına bu kişinin vekil tayin ettiği ve Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik kişiler tarafından Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne 5 inci maddenin (a), (B) bendlerinde belirtilen belgelerin biri asıl olmak üzere iki nüshası ise birlikte müracaat edilir Karara Bağlama Madde 7- Özel tertibatlı otomobil ithalatı talebi Ankara Gümrükleri Başmüdürü veya yetki vereceği Başmüdür Yardımcısı başkanlığında, Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürü, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Sakatlar Konfederasyonu temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından karara bağlanır. Söz konusu heyet tarafından sakat ve malul kişinin ithal etmek istediği otomobilde bulunması gereken özel tertibat da belirlenir. Heyet çalışmalarını Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünde yürütür. Heyetin toplanacağı gün ilgili sakat ve malül kişiler de anılan gümrükte hazır bulunur. Minibüslerin karara bağlama işlemleri Gümrük Müsteşarlığının olumlu ön iznini müteakip gerçekleştirilir. Binek otomobili veya minibüsün ithaline ilişkin kararların (müspet) Komisyon tarafından oybirliği ile verilmesi gerekir. İthalat İşlemi Madde 8- Madde 8- Komisyon kararının olumlu olması halinde, otomobil ile minibüs için Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’nce “İthal İzin Belgesi” düzenlenir. İzin belgesinin geçerlilik süresi 6 (altı) aydır. Taşıt, izin belgesinin geçerlilik süresi içerisinde bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirtilen belgelerle birlikte Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’ne teslim edilir. Gümrük Müdürü veya yetkili kılacağı Gümrük Müdür Yardımcısı başkanlığında iki muayene memurundan oluşturulan heyet tarafından aracın söz konusu heyet kararına uygunluğunun tespit işlemleri yapılarak uygun bulunması halinde ithaline izin verilir. Adı geçen gümrük idaresince, ithal işlemi tamamlanan binek otomobil için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:3'de yer alan şerh, sakat kişi tarafından kullanılmayan araç için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:4'de yer alan şerh konularak ilgili trafik tescil dairesine gönderilir. Malül ve Sakatlar Tarafından İthal Edilecek Diğer Eşya Madde 9- Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkındaki Bakanlar Kurulu Karar eki Kararın 113, 115 maddeleri ile 116 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen eşya ile; malül ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosikletin muafen ithaline ilişkin talepler doğrudan eşyanın getirildiği Gümrük idaresine yapılır. Gümrük İdaresince de eşyanın Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararının 113, 115 maddeleri ile 116 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında bulunduğunun anlaşılması ile bu kararın 114 ncü maddesi kapsamında sadece 3 nolu ekinde belirtilen eşya olması halinde ithaline izin verilir. Ayrıca, Tebliğ eki taahhütname alınarak ithale ilişkin tek tip gümrük beyannamesine eklenir (Ek:1) . Bilgi Verme Madde 10- Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünce malül ve sakatlar adına ithali gerçekleştirilen sakat aracı ve sakat kişi tarafından kullanılmayan araçlara ilişkin model, marka ve sayısal bilgileri içeren listeler her ayın sonunda Gümrük Müsteşarlığına (Gümrükler Genel Müdürlüğü) gönderilir (Ek:5) . 9 uncu madde kapsamında yapılan ithal işlemleri ise, her ayın 15 inde Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü'nde olacak şekilde aylık olarak Tebliğ eki liste düzenlenerek adı geçen Gümrük Müdürlüğüne gönderilir (Ek:6) . Devir ve Satış Madde 11- Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında 13/1/2000 tarihli 2000/53 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 113 ve 116 ncı maddeleri gereğince muafen ithal edilen eşya, gümrük idaresinin izni olmadan ve gümrük vergileri alınmadan malül ve sakat olmayanlara ödünç verilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Ayrıca; a) Malül veya sakat kişiler; mülkiyetlerinde bu yolla muafen ithal edilmiş özel tertibatlı otomobil, sakat kişi tarafından kullanılmayan araç ve motosiklet kayıtlı olduğu sürece ve bunların fiili ithal tarihinden itibaren 5 (beş) yıl geçmedikçe, bu taşıtları satamaz ve yeniden aynı şekilde muaf olarak otomobil, sakat kişi tarafından kullanılmayan araç ve motosiklet ithal edemezler. B) Malül ve sakatlar tarafından ithal edilen özel tertibatlı otomobil, sakat kişi tarafından kullanılmayan araç ve motosikletlerin fiili ithal tarihinden itibaren 10 (on) yıl geçmemişse malül ve sakat olmayanlara gümrük vergileri tahsil edilmeden satışı, hibesi ve devri mümkün değildir. c) Söz konusu aracı devralacak kişinin sakatlığının farklı olması halinde devredilecek taşıtın Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü'ne teslim edilerek devri alacak kişinin sakatlığına uygun olarak aracın anılan Gümrük İdaresinin gözetimi altında dizayn edilmesi gerekmektedir. Gümrük vergilerinden muafen ithali yapılan eşya için muafiyet tanınmasını sağlayan şartları kaybeden veya muafen ithal edilen eşyayı söz konusu Kararnamenin eki Kararın 113 ila 118 inci maddelerinde belirtilenlerden başka amaçlarla kullanmayı talep eden kişi, kurum ve kuruluşların gümrük idaresine bildirimde bulunarak izin alması gerekir. Bu izin ancak gümrük vergilerinin tahsil edilmesi kaydıyla verilebilir. Mezkur Kararname eki Kararın 116 ve 117 nci maddeleri kapsamında gümrük vergilerinden muaf olarak ithal edilen eşya gümrük idaresinin izni olmadan ve gümrük vergileri ödenmeden muafiyetten yararlanmayan amaçlar için ödünç verilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Söz konusu eşya ve malzemeler muafiyetin veriliş amacına uygun kullanılmak ve ilgili Gümrük Müdürlüğünden izin alınmak kaydıyla muafiyet hakkı tanınmış başka bir kurum veya kuruluşa ödünç verilir, kiralanır, devredilir veya satılırsa gümrük vergileri aranmaz. İzin alınmadan ödünç verilen, kiralanan, devredilen veya satılan eşyanın gümrük vergileri 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 181 ila 194 üncü maddeleri hükümleri uyarınca tahsil edilmekle beraber ayrıca, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun hükümlerine göre takibat yapılır. Bu Tebliğ kapsamında özel ve zaruri durumları inceleyip sonuçlandırmaya Ankara Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü yetkilidir. Geçici Madde 1- 5/2/2000 tarihinden önce başlamış işlemlerde yükümlünün lehine olan hükümler uygulanır. Yürürlük Madde 12- Bu Tebliğ 5/2/2000 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 13- Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük Müsteşarlığı'nın bağlı bulunduğu Bakan yürütür. Yukarıdaki 2 nolu tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğ (yukarıdaki tebliğde bu tebliğin gerçekleştirdiği değişiklikler yapılmıştır) Gümrük Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Muafiyetler) Seri No: 8 Madde 1- 18/2/2000 tarihli ve 23968 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2 Seri No’ lu Gümrük Genel Tebliği (Muafiyetler)’ nin 5 inci maddesinin (g) bendi madde metninden çıkartılmıştır. Madde 2- Aynı Tebliğin 6’ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 6- Özel tertibatlı otomobil ile minibüs için araç Türkiye’ye getirilmeden önce malül ve sakat kişiler veya bunlar hesabına bu kişinin vekil tayin ettiği ve Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik kişiler tarafından Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne 5 inci maddenin (a), (B) bendlerinde belirtilen belgelerin biri asıl olmak üzere iki nüshası ise birlikte müracaat edilir.” Madde 3- Aynı Tebliğin 7’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 7- Özel tertibatlı otomobil ithalatı talebi Ankara Gümrükleri Başmüdürü veya yetki vereceği Başmüdür Yardımcısı başkanlığında, Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürü, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Sakatlar Konfederasyonu temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından karara bağlanır. Söz konusu heyet tarafından sakat ve malul kişinin ithal etmek istediği otomobilde bulunması gereken özel tertibat da belirlenir. Heyet çalışmalarını Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünde yürütür. Heyetin toplanacağı gün ilgili sakat ve malül kişiler de anılan gümrükte hazır bulunur. Minibüslerin karara bağlama işlemleri Gümrük Müsteşarlığının olumlu ön iznini müteakip gerçekleştirilir. Binek otomobili veya minibüsün ithaline ilişkin kararların (müspet) Komisyon tarafından oybirliği ile verilmesi gerekir.” Madde 4- Aynı Tebliğin 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 8- Komisyon kararının olumlu olması halinde, otomobil ile minibüs için Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’nce “İthal İzin Belgesi” düzenlenir. İzin belgesinin geçerlilik süresi 6 (altı) aydır. Taşıt, izin belgesinin geçerlilik süresi içerisinde bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirtilen belgelerle birlikte Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’ne teslim edilir. Gümrük Müdürü veya yetkili kılacağı Gümrük Müdür Yardımcısı başkanlığında iki muayene memurundan oluşturulan heyet tarafından aracın söz konusu heyet kararına uygunluğunun tespit işlemleri yapılarak uygun bulunması halinde ithaline izin verilir. Adı geçen gümrük idaresince, ithal işlemi tamamlanan binek otomobil için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:3’de yer alan şerh, minibüs için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:4’de yer alan şerh konularak ilgili trafik tescil dairesine gönderilir. Yürürlük Madde 5- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer Yürütme Madde 6- Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yürütür.
  11. Malül ve Sakatlık Muafiyet ve İstisnaları [Gümrük Müsteşarlığı] 4458 sayılı Gümrük Kanununun gümrük vergilerinden muafiyet ve istisnaları düzenleyen 167 nci maddesinin onikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen malül ve sakatların kullanımına mahsus eşyanın gümrük vergisinden muaf olarak ithali için aşağıda belirtilen şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Özel Tertibatlı Sakat Aracı İthal Edebilecek Kişiler 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre muafen özel tertibatlı sakat aracı ithal edecek kişilerin, el ve ayaklardaki ortopedik özre dayanan özürler nedeniyle malül ve sakat olması gerekir. Özel Tertibatlı Sakat Aracının İthal Şekli Sakat kişi; a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında çalışıyor ise ikametin Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakletmesi halinde ( bu şart sadece minibüs, binek otomobil ve motosiklet için geçerlidir. Motorlu ve motorsuz koltuklar ile bisikletler zati eşya kapsamında kesin dönüş şartı aranmaksızın sakat kişi tarafından muafen ithal edilebilir.), B) Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik ise; Yurt dışına resmi kanalla döviz transferi veya Türkiye Gümrük Bölgesi dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından kendisine bağış yoluyla gönderilen, özel tertibatlı sakat aracını ithalat vergilerinden muaf olarak ithal edebilir. Özel Tertibatlı Sakat Araçlarında Aranılan Şartlar 28.09.2004 tarih ve 25597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2004/7889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karar’da Değişiklik Yapılmasına Dair Karar Özel tertibatlı sakat araçlarında aşağıdaki şartlar aranır. a) Malül ve sakat tarafından ithal edilmek istenen araç binek otomobili ise, binek otonun münhasıran malül ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunmalıdır ve silindir hacmi 1600 (dahil) cc'ye kadar (arazi taşıtları hariç) olmalıdır. B) Minübüs ise,minibüsün el ve ayak fonksiyonunu tamamen yitirmiş sakat kişinin araca binip inmesiyle, taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı bulunmalı ve sakat kişinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya sakat kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafında kullanılan silindir hacmi 2500 (dahil)'cc'ye kadar (arazi taşıtları hariç) olmalıdır. Özel surette yapılmış hareket ettirici tertibatı bulunmayan ve sadece otomatik vitesli olan binek oto ile sakat kişinin araca binip inmesiyle taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı bulunmayan minibüsün muafiyetten yararlandırılmak suretiyle ithali mümkün değildir. Binek oto ve minibüsün standart olmayan aksesuarları bulunması halinde bu aksesuarların ithaline gümrük vergilerinin tahsili kaydıyla izin verilir. Özel olarak malül ve sakatların kullanımına mahsus olan ve eşya ile birlikte getirilen parça yedek parça ve standart aksesuarlara veya bu eşyanın bakım, kontrol ayarlama, ya da tamiri için gerekli olan aletler de muafiyet kapsamındadır. Söz konusu parça, yedek parça ve aksesuarlar ile sair aletlerin eşyanın ithalinden sonra getirilmesi halinde muafiyetin uygulanması için bunların muafen ithal edilen eşya ile ilgili olduklarının tevsik edilmesi gerekir. 3- Malül ve sakat tarafından ithal edilmek istenen araç motosiklet ise, motosiklet malül ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş olmalıdır. Müracaat Şekli Özel tertibatlı otomobil ile minibüs için araç Türkiye’ye getirilmeden önce malül ve sakat kişiler veya bunlar hesabına bu kişinin vekil tayin ettiği ve Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik kişiler tarafından Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne; a) Fizik ve Rehabilitasyon merkezince onaylı, 18/3/1998 tarihli 23290 Resmi Gazete'de yayımlanan “Sağlık Bakanlığı tarafından Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik” eki listede yer alan sağlık kurulu raporu vermeye yetkili sağlık kuruluşlarından alınmış heyet raporunun, (bu raporda; ilgilinin sakatlığı ile bunun derecesinin ve haline göre kullanabileceği taşıt özelliğinin belirtilmesi gerekir. Şayet ilgili, yurt dışında iken resmi bir hastaneden aldığı ve dış temsilciliklerimize onaylattığı bir rapor ibraz ederse bu raporun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41 inci maddesine uygunluğunun da ayrıca belgelenmesi gerekir.), b)Trafik Dairesince düzenlenen ve ilgili şahsın sakatlık durumu itibariyle, taşıt kullanabileceğini gösteren H sınıfı sürücü belgesinin, biri asıl olmak üzere iki nüshası ise birlikte müracaat edilir.. Karara Bağlama Özel tertibatlı otomobil ithalatı talebi Ankara Gümrükleri Başmüdürü veya yetki vereceği Başmüdür Yardımcısı başkanlığında, Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürü, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Sakatlar Konfederasyonu temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından karara bağlanır. Söz konusu heyet tarafından sakat ve malul kişinin ithal etmek istediği otomobilde bulunması gereken özel tertibat da belirlenir. Heyet çalışmalarını Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünde yürütür. Heyetin toplanacağı gün ilgili sakat ve malül kişiler de anılan gümrükte hazır bulunur. Minibüslerin karara bağlama işlemleri Gümrük Müsteşarlığının olumlu ön iznini müteakip gerçekleştirilir. Binek otomobili veya minibüsün ithaline ilişkin kararların (müspet) Komisyon tarafından oybirliği ile verilmesi gerekir. İthalat İşlemi Komisyon kararının olumlu olması halinde, otomobil ile minibüs için Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’nce “İthal İzin Belgesi” düzenlenir. İzin belgesinin geçerlilik süresi 6 (altı) aydır. Taşıt, izin belgesinin geçerlilik süresi içerisinde bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirtilen belgelerle birlikte Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’ne teslim edilir. Gümrük Müdürü veya yetkili kılacağı Gümrük Müdür Yardımcısı başkanlığında iki muayene memurundan oluşturulan heyet tarafından aracın söz konusu heyet kararına uygunluğunun tespit işlemleri yapılarak uygun bulunması halinde ithaline izin verilir. Adı geçen gümrük idaresince, ithal işlemi tamamlanan binek otomobil için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:3’de yer alan şerh, minibüs için düzenlenecek trafik şahadetnamesine EK:4’de yer alan şerh konularak ilgili trafik tescil dairesine gönderilir. İthalat Sırasında Gümrük İdaresine İbraz Edilmesi Gereken Belgeler Malül ve sakatlara 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesinin onikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında gümrük vergisinden muaf araç ithaline izin verilmesi için aşağıda belirtilen belgelerin ibraz edilmesi gerekir. a) 1- Yurt dışında ikamet eden malül ve sakatlar için; Yurda kesin döndüğünü gösteren konsoloslukca onaylı belge ile yurda kesin dönüşünden önce satın alınan taşıtın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu gösterir mülkiyet belgesi, 2-Türkiye’de ikamet eden malül ve sakata bağış yapılması halinde; bağışı yapan gerçek veya tüzel kişinin yurt dışındaki ikametini gösterir konsoloslukca onaylı belge, taşıtın bağışlayana ait olduğunu gösterir mülkiyet belgesi ile noter veya konsoloslukca düzenlenmiş bağış belgesi, 3- Taşıtın ithalinin resmi kanalla döviz transferi suretiyle gerçekleştirilmek istenilmesi halinde; döviz transferine ilişkin belge ile ithal edilmek istenilen taşıtın cins, marka ve özellikleri ile fiyatını gösteren proforma fatura ve ithal sırasında fatura aslı, B) Nüfus cüzdanı örneği, c) 1- İthal olunacak motosiklet veya binek otomobilin malül ve sakat kişinin kendisi tarafından kullanacağına, başkasının kullanımına veya istifadesine izin verilmeyeceğine, 2- İthal olunacak minibüsün el ve ayak fonksiyonlarını tamamen yitirmiş kişinin üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından bir sürücü veya sakat kişi tarafından iş aktine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılacağına başkasının kullanımına veya istifadesine izin verilmeyeceğine, 3- Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünün izni olmadan mezkur taşıtların başkasına devredilmeyeceğine ve satılmayacağına, kiralanmayacağına, ödünç verilmeyeceğine, 4- İthal olunan taşıt üzerindeki özel tertibatta da hiçbir değişiklik yapmayacağına İkametgah değişikliği olması halinde bu değişikliği Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne bildireceğine dair, Noterden onaylı taahhütname. (Ek:1), (EK:2) [Ekler bu sayfanın en altında mevcut] d) İkamet ettiği mahalle veya köy muhtarlığınca düzenlenmiş İkametgah belgesi, e) Aracın Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü denetimi altına alındığını gösterir ambar makbuzu. Malül ve Sakatlar Tarafından İthal Edilecek Diğer Eşya Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkındaki Bakanlar Kurulu Karar eki Kararın 113, 115 maddeleri ile 116 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen eşya ile malül ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosikletin muafen ithaline ilişkin talepler doğrudan eşyanın getirildiği gümrük idaresine yapılır. Gümrük İdaresince de eşyanın Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararının 113, 115 maddeleri ile 116 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında bulunduğunun anlaşılması ile bu kararın 114 ncü maddesi kapsamında sadece 3 nolu ekinde belirtilen eşya olması halinde ithaline izin verilir. Ayrıca, ekli taahhütname alınarak ithale ilişkin tek tip gümrük beyannamesine eklenir (Ek:1). Devir ve Satış Gümrük Vergisinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında 13/1/2000 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 113 ve 116 ncı maddeleri gereğince muafen ithal edilen eşya, gümrüğün izni olmadan ve gümrük vergileri alınmadan malul ve sakat olmayanlara ödünç verilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Malul veya sakat kişiler; mülkiyetlerinde bu yolla muafen ithal edilmiş özel tertibatlı otomobil, minibüs ve motosiklet kayıtlı olduğu sürece ve bunların fiili ithal tarihinden itibaren 5 (beş) yıl geçmedikçe, bu taşıtları satamaz ve yeniden aynı şekilde muaf olarak otomobil, minibüs ve motosiklet ithal edemezler. Malul ve sakatlar tarafından ithal edilen özel tertibatlı otomobil, minibüs ve motosikletlerin fiili ithal tarihinden itibaren 10 yıl geçmemişse malul ve sakat olmayanlara gümrük vergileri tahsil edilmeden satışı, hibesi ve devri mümkün değildir. Söz konusu aracı devralacak kişinin sakatlığının farklı olması halinde devredilecek taşıtın Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü'ne teslim edilmesi ve devri alacak kişinin sakatlığına uygun olarak aracın anılan Gümrük İdaresinin gözetimi altında dizayn edilmesi gerekmektedir. Gümrük vergilerinden muafen ithali yapılan eşya için muafiyet tanınmasını sağlayan şartları kaybeden veya muafen ithal edilen eşyayı Kararın 113 ila 118 inci maddelerinde belirtilenlerden başka amaçlarla kullanmayı talep eden kişi, kurum ve kuruluşların gümrük idaresine bildirimde bulunarak izin alması gerekir. Bu izin ancak gümrük vergilerinin tahsil edilmesi kaydıyla verilebilir. Mezkur Kararname eki Kararın 116 ve 117 nci maddeleri kapsamında gümrük vergilerinden muaf olarak ithal edilen eşya gümrük idaresinin izni olmadan ve gümrük vergileri ödenmeden muafiyetten yararlanmayan amaçlar için ödünç verilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. Söz konusu eşya ve malzemeler muafiyetin veriliş amacına uygun kullanılmak ve ilgili gümrük müdürlüğünden izin alınmak kaydıyla muafiyet hakkı tanınmış başka bir kurum veya kuruluşa ödünç verilir, kiralanır, devredilir veya satılırsa gümrük vergileri aranmaz. İzin alınmadan, ödünç verilen, kiralanan, devredilen veya satılan eşyanın gümrük vergileri 4458 sayılı Gümrük Kanununun 181 ila 194 üncü madde hükümleri uyarınca tahsil edilmekle beraber ayrıca 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun hükümlerine göre takibat yapılır. EK:1 TAAHHÜTNAME ........................tarih ve ....................sayılı tek tip gümrük beyannamesi ile muafen ithali apılan ............................................................. minibüsü üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarımdan bir sürücü veya tarafımdan iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılacağını başkasının kullanımına veya istifadesine izin vermeyeceğimi Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünün izni olmadan başkasına devretmeyeceğimi, satmayacağımı, kiralamayacağımı veya ödünç vermeyeceğimi ithal olunan minibüs üzerindeki özel tertibatta da hiçbir değişiklik yapmayacağımı, ikametgah değişikliği olması halinde bu değişikliği Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne bildireceğimi, aksi takdirde 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile buna ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 237 sayılı Taşıt Kanunun, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 1567 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümlerinin tarafıma uygulanmasını kabul ettiğimi, beyan ve taahhüt ederim. Adı Soyadı Tarih-İmza EK:2 TAAHHÜTNAME ........................tarih ve ....................sayılı tek tip gümrük beyannamesi ile muafen ithali yapılan ...................................................................... aracı/eşyayı, başkasının kullanımına veya istifadesine izin vermeyeceğimi, Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünün izni olmadan mezkur aracı/eşyayı başkasına devretmeyeceğimi, satmayacağımı, kiralamayacağımı veya ödünç vermeyeceğimi ithal olunan araç üzerindeki özel tertibatta da hiçbir değişiklik yapmayacağımı, ikametgah değişikliği olması halinde bu değişikliği Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne bildireceğimi, aksi taksirde 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile buna ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 237 sayılı Taşıt Kanunun, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 1567 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümlerinin tarafıma uygulanmasını kabul ettiğimi, beyan ve taahhüt ederim. Adı Soyadı Tarih-İmza EK: 3 SAKATLAR TARAFINDAN İTHAL EDİLECEK OTOMOBİLE İLİŞKİN TRAFİK ŞAHADETNAMESİNE KONULACAK ŞERH Bu binek otomobilin, araç sahibi malul ve sakat kişi tarafından kullanılması zorunlu olup, Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünden izin alınmaksızın devri, satışı, hibesi, kullanma hakkının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi yasaktır
  12. Fransa'dan Manzara Resimleri

    Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız Gerçek boyutundan [ 800 x 600 ] 80% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız
  13. Bebişlerr

  14. Kardelen

    Gerçek boyutundan [ 1536 x 2048 ] 41% oranında küçültüldü - Tam boy görmek için tıklayınız
  15. Transformers adlı filmle büyük bir çıkış yakalayan genç yıldız Megan Fox, kelimenin tam anlamıyla bir estetik mucizesiymiş. Geçen yılın yaz aylarında estetik operasyon yaptıran ve burun estetiği ameliyatı ile burnundaki kemeri düzelttiren Fox, belli ki kendine örnek aldığı Angelina Jolie’yi benzemek için bununla da yetinmemiş. Söylenenlere göre Fox, burun estetiği sonrası göğüs estetiğide yaptırmış.. İşte genç yıldızın estetik ameliyattan önceki ve sonraki görüntüsü.
  16. Omurilik ( Spinal Cord ) Yaralanmaları

    Omurilik ( Spinal Cord ) Yaralanmaları 1. Temel İstatistikler: a. Her yıl yaklaşık olarak 10.000 yeni omurilik yaralanması ve yaklaşık 60 dakika da bir yeni yaralanma vardır, ortalama yaş 19 ve 3’te 2’si erkektir. Bu genç yetişkinlerin, sadece % 20’sinin tamamen rehabilite olup topluma geri kazandırıldığı akılda tutulmalıdır. b. Omurilik yaralanması olan ortalama bir kişi için rehabilitasyon sonu tıbbi tedavi gideri 100.000 ile 300.000 dolar arasıdır. c. Basınç yaraları, mesane enfeksiyonu ve kemik kırıkları gibi ikincil tıbbi problemleri için bir kişiye hayatı boyunca ilave olarak ortalama 1.2 milyon dolar harcanmaktadır. ( Amerikalı Paralize Veteranlar tarafından 1948’de kurulan Ulusal Omurilik Yaralanmaları Derneği ) d. Sekonder tıbbi bakım ve rehabilitasyon giderleriyle karşılaştırıldığında kişinin sosyal hayata tekrar kazandırılmasını sağlayan ve çok etkili bir rehabilitasyon yöntemi olan scuba eğitimi çok ucuzdur. 2. Omuriliğin Anatomisi: a. Bu bir scuba eğitmeni için neden önemlidir? Çünkü omurilik yaralanmaları seviyesine göre tarif edilir. Örneğin, T1 yaralanması veya L2 yaralanması gibi. Ve bu engelliliğin derecesini tayin etmeye yardım eder. b. Omurilik otuz bir bölgeden oluşur: sekiz servikal, on iki torasik (arka), beş lumbar, beş sakral ve bir koksiks. Bunların her biri vücudun özel bir bölümünü etkileyen ve merkezi sinir sistemi (MSS) ile bağlantısını sağlayan bir çift sinire sahiptir. MSS beyin ve omurilikten oluşmaktadır. c. Omuriliğin merkezi, duyusal ve motor sinir uyarılarını ileten myeline sinir lifi demetlerinden oluşur. Myeline sinir lifleri yalıtkan elektrik telleri gibidir. Myelin yalıtkanlığı sağlayan, sinir lifleri de vücudun bütün bölümleri ile beyin arasındaki motor ve duyusal uyarıları taşıyan bölümdür. d. Beyin ve omurilik, merkezi sinir sisteminin hassas yumuşak dokusu olan, kafatasının ve omur kemiklerinin arasında yerleşmiş , üç (3) tabaka halindeki bağ dokudan oluşan beyin zarları tarafından sarılmıştır. Beyin zarları sinir dokusunu korur ve beslenmesini sağlar. e. Omurilik omur (vertebra) veya omur korpusu (vertebral bodies) adı verilen omurgayı (vertebral column) oluşturan yirmibeş ( 25 ) kemik tarafından korunmaktadır.Omurga omuriliği destekler ve korur. Omurların yirmidört tanesi üç grup şeklinde sınıflandırılır: Servikal ( 7) Torasik ( arka ) (12) Lumbar ( 5) f. Yirmi beşincisi, omurganın sonundaki beş sakral kemiğin birleşerek tek kemik haline gelmesiyle oluşur. Omurilik bu bölgeye kadar uzamaz, L 1-2 veya yaklaşık olarak bel seviyesinde (kaburganın alt kısmı ve kalça kemiğinin üstü) sonlanır Bu bölgede sinirler dağılarak “ at kuyruğu” veya cauda equina adını alır. Her iki bacak boyunca uzanan siyatik sinir at kuyruğunun bir parçasıdır. 3. Omurilik yaralanması nedir? a. Omurilikte lezyon oluşturan bir travma lezyonun alt seviyesindeki duyusal ve motor fonksiyonları engeller. Lezyon organdaki bir dokuda oluşan zararlı değişikliklerdir, omurilikteki bu durum yaralanma veya hastalık sebebiyle olur. b. Lezyon tam veya yarım olabilir. Tam lezyon duyusal ve motor fonksiyonların her ikisinin de kaybına neden olur. Yarım lezyonlarda ise omuriliğin sadece bir bölümünde hasar olur, bu durumda lezyonun alt seviyesinde duyusal ve/veya motor fonksiyonlar sağlam kalır c. Tam = yaralanma bölgesinin altında motor ve duyusal fonksiyonlar kayıptır. “C7 tam lezyonluyum.” Yarım = motor ve duyusal fonksiyonların bazıları kayıptır. “T4 yarım lezyonluyum.” Güçlü Kuad = kuadriplejikte vücudun üst bölümünün fonksiyonları vardır, “kendilerini itebilir veya ayakta durabilirler. Hi Para (yüksek paralizi) = T1’den T4’e; vücuttaki kasların kaybı nedeniyle denge bozukluğu ve daha ileri derecede engellilik vardır. 4. Omurilik yaralanmalarının nedeni nedir? a. Travma, yaralanma sonucu oluşur. Travmatik omurilik yaralanmalarının nedenleri, sıklığına göre: otomobil kazaları, düşme, silah yaralanmaları ve sığ sularda dalma (yılda en az 2000) b. Polio (çocuk felci), Multipl Skleroz (MS) ve Guillian Barre (GB) gibi enfeksiyonlar c. Spina Bifida gibi doğumsal deformasyonlar (doğum hataları) dır. 5. Omurilik yaralanmalarının etkileri: a. Omuriliğin travmatik yaralanmaları mesane ve bağırsak kontrolünün kaybı, ısı regülasyon bozukluğu, terleyememe, etkilenen bölgede dolaşımın azalması, titreme ve yorgunluğa karşı eğilimin artması gibi duyusal ve/veya motor fonksiyonların kaybına neden olabilir. Deride dekübit adı verilen ülserler (yaralar) gelişebilir. b. Polio sadece motor fonksiyonlar ile ilgili olan spinal sinirleri etkileyen bir virüstür. Genellikle vücudun alt bölgesindeki, T10 ve altı, motor fonksiyonların kaybına neden olur. Polio hissetmek, terlemek, ısı regülasyonu veya mesane ve bağırsak kontrolü gibi duyusal fonksiyonları ETKİLEMEZ. Dolaşım azalır, bu nedenle titreme ve yorgunluğa karşı eğilim ve dekübit gelişimine yatkınlık artar. c. Gullian Barre’nin etkisi kol, el, gövde ve bacaktaki bütün kasların da etkilenmesi dışında polio ile aynıdır. Sadece motor fonksiyonlar etkilenir. Fakat kaybolan bu motor fonksiyonlar kaslarda zayıflık bırakarak bir miktar geri dönebilir. GB omurilik yaralanması değildir, daha çok periferik sinirleri etkiler. ç. Multipl Skleroz genel kas zayıflığına, ısıya karşı aşırı hassasiyete, yorgunluğa ve kuvvet kaybına neden olur. İlerlemiş vakalarda tekerlekli sandalye gerekebilir, mesane ve bağırsak fonksiyonları etkilenebilir. d. Spina bifida omur birleşimlerindeki bozukluktur, genellikle lumbar bölgedeki iki omurun tam olarak birleşmemesi sonucu oluşur. Her yıl yaklaşık olarak 8000 bebek Spina Bifida ile doğar. Hafif vakalarda fonksiyonel bozukluk yoktur, fakat ağır vakalarda, mesane ve bağırsak kontrolü kaybı, dolaşımın azalması, titreme, yorgunluğa eğilim ve dekübit oluşma potansiyeli gibi motor ve/veya duyusal kayıplar olabilir. Bu etkiler travmatik omurilik yaralanmalarıyla aynıdır. Spina Bifida’nın en sık görülen nedenleri, fetusta omuriliğin oluştuğu hamileliğin 2.ci trimesterinde (4 ve 6. aylar arası) annenin kullandığı ilaçlar veya bu aylarda anneden bulaşan virüslerdir. İki tip virüs, kızamık ve sito megalovirüs anneden bulaşarak Spina Bifida’ya neden olur. Sitomegalovirüs çok yaygındır, nezleye benzer belirtilere neden olur veya hiç semptomu olmaz. Bazı durumlarda omuriliğim bir parçası öne çıkabilir: • Beyin zarlarının protrüzyonu - omurilik fonksiyonlarını engeller, bu meningosel diye adlandırılır. • Omuriliğin ve beyin zarlarının birlikte protrüzyonu, bu ikisi arasında, daha ağır olandır, meningomiyelosel diye adlandırılır. 6. Omurilik yaralanması sonucu oluşan engelliliğinin sınıflandırılması: • Kuadripleji • Parapleji • Hemipleji a. Kuadripleji: Bu terim bütün kol ve bacakların etkilendiğini belirtir. Kuadripleji, omurilik C1’den C7’ye servikal bölgeden yaralandığı zaman oluşur. 1) C7 nin altındaki yaralanmalarda üst ekstremite (kollar) sağlamdır ve parapleji oluşur. 2) C1 ile T2 arasındaki bölgede oluşan yaralanmalarda solunum fonksiyonları, nefes alma, ısı regülasyonu, terleme yetisi bozulur ve mass refleks ( tüm vücutta katılaşma) olur. 3) C4 ve üzerindeki yaralanmalar bazen mekanik ventilayona kadar gidebilen solunum fonksiyon bozukluklarına neden olabilir. Eğer solunum fonksiyonları VARSA , kişi SCUBA eğitimine aday olabilir, eğer mekanik ventilasyon gerekiyora kişi SCUBA eğitimi için aday olamaz. [Örnek sınıfta tartışıldı: Craig, bir C3 kuad, solunum fonksiyonları azalmıştı ve siddetli mass refleksi vardı, fakat uygun eğitim ve yardımla dalışa tamamiyle uygun hale geldi. 4) C5, C6 ve C7 de oluşan yaralanmalarda , kişi genellikle kendine bakabilir ve SCUBA eğitimi için KABUL EDİLEBİLİR, bununla birlikte, kolların ve solunum fonksiyonlarının etkilenmesi nedeniyle yeterlilik kişiye göre değişken olabilir. C6 en sık görülendir ve bütün omuz fonksiyonları sağlamdır. Örnek: Dan ve Gail evlidir, her ikisinin de profesyonel kariyeri vardır ve her ikisi de kuadriplejiktir. Gail lisanslı bir pilottur, pilot lisansına sahip ilk kuadriplejik kadındır, ve Dan eğlence için model arabalar yarıştırır. Her ikisi de mükemmel dalgıçlardır, sık sık dalış ve diğer tatil aktiviteleri için seyahat ederler. 5) Yaralanmanın allt seviyesinde ısı regülasyonu ve terleme yetisi kaybı oluşabilir. Sıcak bir günde daha hızlı ısınabilirler, sprey şişesi veya nemli havluyla serinletmek etkili olacaktır. Bunun farkında olmak çok önemlidir bunun için hazır olunuz ve öğrencilerle açıkca tartışınız. Paraplejik, hastalık veya kaza sonucu omuriliğinde yaralanma nedeniyle gövdesinin bir bölümü ve alt ekstremitesi (bacakları) paralize olan kişidir. Kuadriplejikte (tetraplejik olarak da adlandırılır) ilave olarak ellerin paralizi ve kolların kısmi paralizi vardır. Pekçok paraplejik ve kuadriplejikte yaralanmanın alt seviyesinde duyu kaybı, mesane ve bağırsak kontrolü kaybı vardır. Omurilik yaralanması olan bir kişi paraplejik veya kuadriplejik olabilir. Omurilik yaralanmalarının oluşturduğu engeller lokalizasyonuna göre adlandırılır; örneğin, C4-5 kuadriplejik. Parapleji T1 veya daha aşağı seviyedeki yaralanmalar, kuadripleji ise C7 veya daha üst seviyelerdeki yaralanmalar sonucu oluşur. 6) Kollarında etkilenmiş olması nedeniyle kuadriplejikler tekerlekli sandalyelerinden transferlerinde, yüzmede ve ekipman kullanımında yardıma ihtiyaç duyarlar. Önlem: Taşınmalarına yardım ederken TEK BAŞINIZA YAPMAYIN. Birisinin size yardım etmesini sağlayın. Birisini uygun olmayan bir şekilde kaldırırken belinizi ciddi bir şekilde incitmeniz çok kolaydır 7) Kuadriplejiklerde öksürük refleksi azalmıştır; ve su yutmaları boğulmalarına neden olabilir. Eğer öksürürse, o kişi sizinle konuşmak istiyor demektir. Anksiyete öksürüğü baskılar. Konuşmak anksiyetenin azalmasına yardım eder. Eğer kişi düzelemiyorsa “pasif (quad) öksürük” yaptırılması gerekir. “pasif öksürük” temel olarak bir Heimlich manevrasıdır. Öksürük refleksi azalmış kişilerle 22 yıllık öğretmenlik ve dalış hayatında Gatacre bu tip yardım gerektiren hiçkimseyle karşılaşmamıştır. b. Parapleji: Alt ekstremitilerin etkilendiğini belirtir. Omuriliğin T1 ile L arasındaki yaralanmalarında parapleji oluşur. 1) T2 ve T1 de olan yaralanmalar, solunum fonksiyonlarının azalmasına, ısı regülasyonu ve terleme yetisinin bozulmasına, ve mass reflekse ( bütün vücutta katılaşma ) neden olur. Bu nedenle kuadriplejiklere gösterilen özenin paraplejiklere de gösterilmesi gereklidir. 2) Yaralanmanın yerine ve doğasına göre tüm gövdeden alt ekstremitilere doğru motor ve/veya duyusal fonksiyonların tam veya yarım kaydı olabilir, bu nedenle yeterlilik büyük değişiklikler gösterebilir. Bazıları destekle hatta yardım almadan yürüyebilirler. T1 ile T6 arasındaki üst seviye yaralanmarında, ağır engelliliğe neden olabilen, dengeyi ve hareketliliği etkileyen vücut kontrolü kaybolabilir. 3) Dolaşımın azalması titreme ve yorgunluğa karşı eğilimi arttırır, bu nedenle kuadlara gösterilen dikkat onlara da gösterilmelidir. c. Kuadriplejik ve Paraplejiklerin her ikisi için 1) Dolaşımın azalması iyileşme sürecini geciktirir ve Dekübit adı verilen özel problemlere neden olur. Bu ülserlerin iyileşmesi aylar alabilir, ve hatta hastaneye yatış gerektirebilir. a) Nedenleri: Ezikler, yanıklar, derinin sıyrılması, uzun süre oturma sebebiyle oluşan basınç yaraları sık karşılaşılan nedenlerdir. B) Oluşum Nedenleri: Korunmasız ayak ve bacakları havuz veya açık denizde yerde sürüme, güverteye veya havuza çok sert bir şekilde inme, bulutlu bir günde bile oluşabilen güneş yanıkları, sert yüzeyler üzerinde oturma veya sadece uzun süre oturma. Sert bir yüzeyde kısa bir süre oturma bile dekübite neden olabilir. Onları dekübitlerden korumak için minderlerin neden bu kadar önemli olduğunu gösterir,. Minderler 400$’dan daha pahallı olabilir. Çözüm: Minderleri nemden koruyunuz ve kaybetmeyiniz, sürekli kullanım için uygun olduklarından emin olunuz. Kişinin düzenli aralıklarla “kalçalarını kaldırma” ihtiyaçlarına karşı duyarlı olunuz. Çoğu kollarını ve bacaklarını hissetmez, bu nedenle bacaklarını ve ayaklarını sarınız. Dalgıçlar daima ıslak giysi, botlar, tenis ayakkabıları ( çoraplar farkedilmeden çıkabilir ), ve kalın pantolonlar gibi koruyucu kıyafetler giymelidir. İleri Tedavi: Çizikler, kesiler ve sıyrıklar Neosporin gibi ŞEKER ve ANTİBİYOTİK krem karışımı ile tedavi edilebilirler. Enfeksiyonu önlemek ve iyileşmeyi hızlandırmak için açık yaraya şeker pastası ( koyu kıvamlı merhem) uygulayınız. Şeker yarayı dehidrate eder ve iyileşmenin ilk evresi olan granulasyonun başlamasına yardım eder. 2) Mesane kontrolü etkilenebilir.Hangi durumlarda bacak torbası adı verilen idrar toplama torbaları takılabilir. • Erkekler gizmo adı verilen eksternal kondom katater veya indwelling (kanüllü) katater ile bacak torbası kullanabilir. Kuadlar ellerini kullanamadıkları için kanüllü katater daha uygun olabilir. Son olarak, aralıklı kataterize olup bacak torbası kullanmayabilirler. • Kadınlar kanüllü katater ile bacak torbası kullanabilirler veya aralıklı kataterizasyon yaparak bacak torbası kullanmayabilirler. Bacak torbası kullanan dalgıçlar dalış sırasında bacak torbalarını giysilerinin altında taşırlar. • Bacak torbalarının idrarın kataterden mesaneye geri kaçmasını önleyen tek yönlü titreşimli kapakları vardır. Derindeki basınç altında bile bacak torbaları problemsiz dolabilir. 3) Bağırsak kontrolü vücudun anal bölgesindeki duyu kaybı nedeniyle etkilenebilir, ve sifinkter kasların kontrolü azalır. Normal bağırsak hareketleri anal bölgenin duyusal uyarımı ile başlar, kişi tuvalete gitme ihtiyacı “hisseder” , ve gider. Kas kontrolü ve his olmadan bağırsak hareketleri istemli olarak başlatılamaz, bu nedenle kişi bunu “manuel” olarak başlatmalıdır. Eğer kişi ellerini kullanıyorsa, ameliyat eldiveni giyip kayganlaştırıcı bir jel sürerek parmağı ile akışı başlatacaktır. Eğer elini kullanamıyorsa, (kuad ise), akımı başlatmak için kayganlaştırarak “dill stick” kullanacaktır. Tuvaletlerdeki “riser ( kalkmaya yardımcı raylar)” ların olmasının nedeni ellerini uygun pozisyona getirmeleri içindir. Ayrıca bağırsak hareketlerine yardım etmek için hafif laksatif kullanımına da ihtiyaç duyabilirler. Bağırsaktaki kas aktivitelerinin azalması da bağırsak aktivitelerini yavaşlatır ve kişinin bağırsak hareketlerinin tamamlanmasına kadar tuvalette bir yada birkaç saat kalmasına neden olur. Bu nedenle riserlarla (kalkmaya yardımcı raylar) birlikte bir yumuşak tuvalet oturağı veya “commode sandalye” adı verilen ikinci bir tekerlekli sandalye getirirler. 4) Artmış refleksler kuadriplejik ve paraplejiklerin her ikisinde de görülebilir. Spinal refleksler nedeniyle diz refleksi, bacak sertliği ve bütün vücutta mass refleksi olur ve bir iki dakika sürebilir. Bu kas tonusu için iyidir fakat bazen spasmlar çok ağrılı ve zordur. 5) Kan basıncında düşme ( Ortostatik Hipotansiyon ) dalgıç oturma pozisyonuna gelirken veya çok hızlı kalkarken pozisyon değişikliğine “yavaşlamış adaptasyon” nedeniye oluşur. • Çoğunlukla T2 seviyesinde ve üzerinde, solunum fonksiyonlarının, ısı regülasyonunun, mass refleksin ( tüm vucut katılaşması ) ve terleme yetisinin etkilendigi seviyede oluşur. • Semptomlar: Sersemlik, başdönmesi, baygınlık hissi ve bilinç kaybı. Eğer uygun önlem alınmazsa beyin hasarına neden olabilir. • Tedavi : Kendini iyi hissedene kadar sırtını aşağıya indirip ayaklarını kalp seviyesinin üzerine kaldırınız. Çoğu vakada bu yeterli tedavidir. 6) Yüksek kan baıncı ( otonomik disrefleksi ( hiperrefleksi) T6 üzerindeki seviyelerde yaralanması olan kişilerde görülür. • Nedeni: Gergin mesane, fekal kitle, ısı ve ağrı uyarısı gibi “uyarılara” karşı oluşan refleks cevap nedeniyle oluşur. • Septomlar: Özellikle alında terleme, goose bumps, burun tıkanıklığı, başağrısı, önce hızlı sonra yavaş nabız. • Tedavi: Kişi kan basıncını düşürmek için dik pozisyona getirilmeli, mesane boşaltılmalı, mümkünse bağırsaklar. Botların içinde baş parmağın bükülmesi, testislerin uygunsuz yerleşimi veya rahatsız bir objenin üzerine oturmak gibi fark edilmemiş bir yaralanma (ağrı), olup olmadığını kontrol ediniz Kişiler genellikle Otonomik Disrefleksinin semptomlarını çabucak farkederler ve nedenini aramaya başlarlar. Bu çok sık görülür fakat çoğu vakada nedeni yok ederek tedavi etmek kolaydır. d. Hemipleji vücudun tek tarafının etkilendiğini belirtir. Bu çok seyrek olarak omurilik yaralanmaları nedeniyle olur, fakat paralize neden olması dolayısıyla burada ele alındı. 1) Hemipleji, nöbet, kan pıhtısı, emboli veya travmatik yaralanma gibi beyin travmaları sonucu oluşur. Polio veya travma gibi omurilik yaralanmaları sonucu görülmesi seyrek olmasına rağmen olabilir. 2) Beyin travması olması sebebiyle baygınlık ve öğrenme bozukluğu gibi ek yetersizliklerde olabilir. Kaynak: Ercan Tutal www.tedsem.org
  17. Tıp Dışı Tedaviler

    Tıp Dışı Tedaviler Modern tıbbın reddettiği, alternatif bile sayılmayacak yöntemler, kısa süreli yararlarının yanında çoğunlukla çok ciddi olumsuzluklara yol açıyor. Bu tıp dışı yöntemler şunlar : “Koparırcasına çekilerek yapılan tedaviler” Kısaca bel çekme denilen ve hem en sık yapılan hem de en riskli tedavi yöntemlerinden biridir. Halk arasında “çıkıkçı” denilen kişilerce uygulanan tedavi ilerleyen yıllarda son derece ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Çıkıkçıların uyguladıkları tedaviler arasında birinci sırayı “bel çekme” alıyor. Kuyruk sokumunda, ani düşmelere bağlı olarak veya kadınlarda doğum sonrasında sıkça görülen kuyruk sokumu eğrilikleri, çıkıkçılar tarafından yalan yanlış yöntemlerle iyileştirilmeye çalışılıyor. Bu ise hastayı iyileştirmek yerine çok daha ciddi problemlerle karşı karşıya bırakıyor. “Bel çekme’de” kişi bir zemine yatırılarak, beline bağlanan palaskalar hızla çekilir. Bu arada bir başka kişi tarafından da dizler sıkıca yere bastırılarak karşı kuvvet uygulanır. Bu arada sıkışmış veya fıtıklaşmış disk yerine oturur. Hasta geçici olarak rahatlar, ama uygulama ehil ellerde yapılmadığından genelde tekrarlar. Bu arada şiddetli çekimin sonucu olarak bazen omurilik içinde kanamalar, disk parçalarının omurilik kanalına düşmesi, hatta omurilikte kısmi parçalanma ile görülen kısmi felç durumu ile karşılaşmak olasıdır. Sırt çiğneme de evlerimizde çoğumuzun bilinçsizce uyguladığı yanlış tedaviler arasında yer alıyor. Oysa bu da bele bilinçsizce binen yüke bağlı olarak çeşitli komplikasyonlara neden oluyor. “Gıda maddeleri ile yapılan tedaviler” * Et Bağlama : Özellikle düşme, çarpma gibi durumlarda, bazen romatizmal hastalıklarda veya kuyruk kaldırma işleminden önce bir biftek diliminin sıkıca bele bağlanması önerilir. Gerçekten de ette bulanan bazı enzimlerin cilt dokusuna geçecek, dokuları yumuşattığı ve ağrıyı dindirdiği biliniyor. Ancak bu arada çürüyen ette bulunabilecek mikroorganizmaların yol açacağı komplikasyonları da akıldan çıkarmamak gerekiyor. * Zeytinyağı, balık yağı sürme : Ağrılı bölgelerin ovulmasını kolaylaştırdığı biliniyor. Ancak hijyenik bir yöntem olmadığını da unutmamak gerekiyor. *Bal-kekik-kuru üzüm hamur uygulaması : Genelde ısıtılarak ağrılı bölgeye yapıştırılır. Bir takım enzimatik faaliyetleri hızlandırıyor. Ancak yine de anti hijyenik bir yöntem olduğunu unutmamak gerekiyor. * Nohut tedavisi : En ilkel yöntemlerden biri. Ağrılı bölgeye bir jiletle yarık açılarak içine nohut dolduruluyor. Zamanla nohut şişip çürüyerek, enfeksiyonlara neden oluyor. Ağrılar geçmediği gibi iyileşmeyen enfeksiyonun etkisiyle çok daha ciddi sonuçlarla karşılaşılıyor. “Yakıtlarla yapılan tedaviler” Ağrılı bölgelere gaz veya ispirto sürmek ülkemizde çok sık uygulanan yöntemler arasında yer alıyor. Oysa bu yakıtlar ciltte tahrişlere neden olur. Aşırı tahrişe bağlı olarak, özellikle hassas ve alerjik ciltlerde soyulmalar, kabarmalar, hatta güç iyileşen sulu-iltihaplı yaralar meydana gelebilir. Ağrılı bölgeye kömür bağlamak da yine en yanlış tedaviler arasında. “Tahrip edici bitkilerle yapılan tedaviler” Bazı bitkiler doğru şekilde kullanıldıklarında yararlı sonuçlar alındığı biliniyor. Ancak aynı sentetik ilaçlardaki gibi bitkisel ilaçların da uzun süreli deneylerle sınanması, test edilmesi ve ancak bundan sonra tedaviye başlanması gerekiyor. Modern tıbba uygun biçimde yaratılan ilaçların şifa dağıtacağı göz ardı edilemeyeceği gibi, bilinçsiz bir kullanımın, ölümle sonuçlanabilecek ciddi riskler taşıdığını da unutmamak gerek. “Hayvanlarla yapılan romatizma tedavileri” * Yılan ısırtma : Romatizması olan şahısın ağrılı bölgesine özel olarak yetiştirilmiş yılan konuluyor. Yılan ağrılı bölgeyi bularak, burayı sokuyor. Eğer hasta ölmezse (?!) ağrının geçtiği iddia ediliyor. * Sülük çektirme : Halk tıbbında pek geçerli bir yöntem olan “sülük çektirme” yönteminde, sülükte bulunan bazı enzimlerin etkisinden faydalanılıyor. Sülük ağrılı bölgenin üstüne konuluyor. Hayvan doyana kadar buradaki kanı emiyor. Bu işlemin ilkelliğinin yanı sıra, akan kanın durmaması, hayvandan bulaşabilecek mikroorganizmalar sonucu görülebilecek enfeksiyon riskini de unutmamak gerekiyor. Ayrıca aynı sülük birden fazla kişide kullanılırsa, aynı hastalık kolaylıkla diğer kişiye de geçecektir. * Arı sokturma : Romatizmal ağrılı bölgenin arıya sokturulması da yine en eski yöntemlerden biri. Ağrılı bölge, kanatlarından tutularak birkaç arıya zorla sokturuluyor ve sokulan bölgede reaksiyon meydana geliyor. Ağrı kesici özelliği olan bu işlem, alerjik bünyeli bir kişide anafilaktik şoka neden olarak hastayı ölümle buluşturabilir. * Kirli yün ve post tedavisi : Çok yaygın bir romatizma tedavisidir. Hijyenik şartlardan yoksun oluşunun yanı sıra, tüylerin içinde bulunan parazitlerin yol açacağı enfeksiyonları da unutmamak gerekir. “Kesici aletlerle ağrılı bölgeyi delme veya kesme” Cildin, jilet, iğne, bıçak gibi kesici aletlerle çizilerek pis kanın akıtılması inancına dayanan bir yöntemdir. Bazı kimseler daha da ileri giderek vakumlu tertibatlarla kanı emdirirler. Oysa bu uygulama vücuda her türlü mikrobun girmesine olanak tanır. Sterilizasyondan bütünüyle uzak bir yöntem olduğu için, hastayı akla bile gelmeyecek yeni hastalıklarla karşı karşıya bırakır. “Dinsel, folklorik ve diğer tedavi yöntemleri” Tabii bir de okuyup üfletilip, muska yazarak şifa dağıttığını ileri sürenler var. Gerçekte din sömürüsü ile şifa simsarlığı yapan bu insanlar tesadüfi ve çoğu uygulanan diğer tedavilerin sonucunda ortaya çıkan iyileşmeyi kendilerine mal ederler. Kaynak: www.medicaresaglik.com
  18. Omurilik Felçli Hastalarda Psikolojik Sorunlar Hastalık, tıbbi olarak fizyopatolojik ve organik süreçleri içerirken, kişi için biyolojik, sosyal, psikolojik, çevresel, ailesel, psikososyal ve psikoseksüel anlamı olan bir kriz dönemidir şeklinde tanımlanmaktadır. Hastalar hastanede yatmaktan hoşlanmazlar, yaşamlarını etkileyen olumsuz gelişmeler nedeniyle ağlayabilirler, depresyona girebilirler bunlar doğal tepkilerdir. Ciddi bir fiziksel hastalık benlik saygısını, kimlik duygusunu, iş ve aile yaşamını etkileyen olumsuz bir kaynaktır. Hastalığın kişi için ne anlama geldiği önemlidir. Bunun yanı sıra kişinin kendine özgü çatışmalarına, kişiliğine, hastalığın etkileme alanlarına ve şiddetine göre değişiklik gösterir. Kişide hastalığa tepki olarak kontrol yitimi ve çaresizlik duygusu, korku ve öfke ortaya çıkar. Bu öfkeyi genelde suçluluk duyguları ve cezalandırılma korkuları izler. Hastalar hastanede yatmaktan hoşlanmazlar, yaşamlarını etkileyen olumsuz gelişmeler nedeniyle ağlayabilirler, depresyona girebilirler bunlar doğal tepkilerdir. Bu olumsuz duygular kişiyi kendine yardım edecek birlerini aramaya iter. Bu istek kişinin geçmişi, şimdiki durumu, beklentileri hastalığın özellikleri ve yapılacak olanlarla sınırlı ve uyumlu olmak zorundadır. Karşı Karşıya Kalınan Travmanın (Hastalığın) Kişiyi Etkilemesi Şu Özelliklere Bağlıdır: Biyolojik Özellikler: Kalıtımsal özellikler, temel fizyolojik süreçler, işlev kaybı, etkilenen organ, hastalığın nitelik ve şiddeti, hastanın yaşı, cinsiyeti, yaşam evresi. Psikolojik özellikler: Hastalığın algılanma şekli, kişilik yapısı, ego savunma mekanizmaları, stresle başa çıkma yöntemleri ve strese dayanıklılık gücü, yaşam dönemi, daha önceki psikiyatrik, psikososyal uyum , yetenek ve öykü, daha önceki hastalık yaşantıları, ilişki ve deneyimleri, yaşam amaçları Psiko-sosyal özellikler: Medeni durum, aile ilişkileri ve bunun boyutları, kişisel kültürel tutumlar, değer yargıları aile ve toplumun söz konusu hatalığa karşı tutumu, kişinin mesleki, insanlar arası uyum, işlev ve beklentileridir. Hastalık Beraberinde Neler Getirir? Ani hastalık, hastaneye yatış, ölüm tehdidi, organ yitimi kişinin temel güven duygusunu zedeler. Hastalık kısıtlama ve kurallar getirir. Hastane ve hastane ortamı kişinin yaşantısındaki önemli sevilen kişi ve ortamlardan uzaklaşmasıdır. Kendisine destek veren çevreden ayrılma, yeni ortama uyum sağlama gerekir. Bu durum ayrılık kaygısı yaratır. Kişinin bağımsız hareketini engelleyen, bağımlılığına neden olan, iş ve üretkenliğini, kendini ifadesini engelleyen hastalıklarda kişinin sevdikleri kişinin ilgi, sevgi, onay ve desteğini yitireceği korkusu ağır basar. Vücut organ ve bölümlerini özellikle cinsel kimliği ile ilgili kayıpları, işlev kayıplarını vücuda saldırı ve güç kaybı olarak algılar. Boşaltım ve idrar denetiminin, konuşmanın, bağımsız hareket etmenin ya da duygu ve düşüncelerini ifade ve denetim yetisinin yitirileceği endişesi yaşanır. Bu işlemlerde aksamalar, denetim yitimi veya denetimin azalması, işlev kaybı endişelere hatta psikolojik yıkıma neden olur. Fiziksel hastalık, organ yitimi, artan bağımlılık, kişinin geçmişte yaptıklarından ya da yapmadıklarından dolayı bilinçdışı suçluluk duymasına neden olur. Omurilik Felçli Hastalarda Hangi Psikolojik Sorunlar Görülür? Hastalık şiddeti, etkilediği organ veya organlar ne olursa olsun şiddetine göre özgüven kaybına neden olur. Bu duyguya çökkünlük ve çaresizlik duyguları eşlik eder. Bu kaygı ve elem veren duygular devam ederse, gerekli, çevresel veya profesyonel yardım ve destek görülmezse zorlanma ile başa çıkmada başarısızlık egemen olur. Organ yitimine ilişkin ciddi fiziksel ve psikososyal sorunlar yaşanır. Genellikle kayıp organ yas tepkisine neden olur. Kişinin kendi kendine yeterliliği, bağımsız hareketliliği azalmıştır. Sosyal ilişkiler ve özel yaşam yeniden düzenlenmek zorundadır. Cinsel işlevlerde bozulmalar, yetersizlikler yitimler olmuştur, cinsel çekicilik zedelenmiştir. Değişen vücut imajına uyum güçlüğü görülür. İçinde bulunulan bu duruma hiç tepki gösterilmemesi, hoş olmayan duyguların uzun bir zaman sürmesi, agresif davranışlar, depresif tepkiler psikiyatrik yardım gerektirir. Cinsellik bir bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşantısının önemli bir yönüdür. Cinsel aktivite sadece basit bir şekilde üreme için yapılan biyolojik bir fonksiyon değil kişiler arası duyguların iletişimine yarayan, zevk veren bir yaşantıdır diye tanımlanır. Omurilik yaralanmalarında; santral, periferik ve otonom sinir sistemlerinin tümü cinsel fonksiyonlarla ilgili olduğu için oluşan lezyonlar, lezyonun yeri ve şiddetine göre cinsel fonksiyonlarda kalitesinde bozulma veya yitim söz konusu olabilmektedir. Ayrıca barsak ve mesane yetersizliği, üriner kataterlere gereksinim duyulması söz konusudur. Omurilik felçlerinde intihar riskinin normal popülasyona göre 3 ila 6 kat daha fazla olduğu, genç yaş grubunda ve travmayı izleyen ilk 1-5 yıl içinde bu riskin daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Omurilik felçli hastaların psikolojik ve cinsel sorunları ile yapılacak çalışma, hasta ile cinsel ve cinsel olmayan tüm kayıpların, gereksinimlerin ve yapılabileceklerin tümünü görüşmek, paylaşmak, yeni yaşam düzeni, bu düzene uyum için destek vermektir. Bu destek, Bireysel danışmanlık Grup terapileri, Aile danışmanlığı Meslek eğitimi, işe uyum programı şeklinde olabilir. Kaynak: Uzm. Psk. Gülden UMURTAK
  19. Omurilik Yaralanması ve Tedavisi

    Omurilik Yaralanması ve Tedavisi 1- Genel anlamda sinir sistemi ve omurilik nedir? Vücutta nasıl çalışır ve ne işe yararlar? Cevap: Sinir sistemi ;bir komuta merkezi (beyin) ve komut aktarıcılardan (omurilik ve sinir kökleri)oluşan karmaşık bir yapıdır.Beyinde tasarlanan veya otomatik olarak iletilmesi planlanan komutlar omurilik ve sinir kökleri vasıtasıyla ‘uç organ’lara (kaslar,diafram,salgı bezleri..)iletilir. 2- Omurilik yaralanması nedir? Nasıl oluşur? “Bası” ve “kesi” kavramları nedir? Aralarındaki farklar nelerdir? Cevap:Omurilik yaralanması omurga kemikleri tarafından korunan omuriliğin kazalar neticesinde zarar görmesidir.Bası,genellikle tam olmayan yaralanmalar için kullanılır.Kesi ise tam yaralanmayı ifade eder. 3- Omurilik yaralanmalarında bahsi geçen “S1...., T1...., L1.....” gibi seviye kavramları ne demektir? Sırası ve genel anlamda his ve hareket mekanizmasındaki yerlerinden bahseder misiniz? Yani hangi seviyedeki yaralanma ne tür his ve hareket kaybına neden olur? Cevap:Omurilik yaralanmalarında kullanılan kısaltmalar omurganın anatomik bölümlerinin latince isimlerinin baş harfleridir.Harflerin yanındaki rakamlar ise omurun sırasını belirtir.C;harfi boyun omuru anlamına gelen ‘Cervical’den,T harfi sırt omuru anlamına gelen ‘Torakal’den ve L harfi bel omuru anlamına gelen’Lomber’den kısaltılmıştır.Örneğin L3 demekle üçüncü bel omuru işaretlenmektedir. 4- Hareket ve/veya şuur kaybı olan bir kazazedeyle karşılaşan kişilerin (hatalı ilk yardım ve taşınmanın önlenmesi adına) yapması ve yapmaması gerekenler nelerdir? Cevap:Öncelikli yaklaşım sağlık ekibinin gelmesini beklemektir.Şayet kişinin mutlaka kaza mahallinden uzaklaştırılması gerekiyorsa (yangın..);hastanın başucuna geçilip eller avuç içleri yukarı bakacak şekilde boynun yanlarından sırta doğru ilerletilir.Kol ve pazularla boynun sağa sola ve öne-arkaya hareketi engellenerek taşınır. 5- Yaşanan omurilik yaralanmasında yapılan ilk müdahale nedir? Yani omurilik yaralanması sonucu hastaneye kaldırılan bir hastaya yapılan ilk müdahale ve tedavi nasıl olmaktadır? Bu konuda kısaca bilgi verir misiniz? Cevap: Omurilik yaralanması olan kişi hastaneye ulaştırılınca ilk yapılan solunum ve dolaşımın desteklenmesidir.Omurilik yaralanması için ise yüksek doz ‘kortizon’ yapılır.Kortizon yaralanan omurilikte oluşabilecek olan ve tablonun kötüleşmesine neden olacak olan ödemin engellenmesi içindir.Sonrasında ise gerekiyorsa acil cerrahi girişim yapılır. 6- Yapılan bu ilk müdahalenin hastanın geleceğinde nasıl bir etkisi vardır? Yani yapılan müdahaledeki başarı oranı omurilik yaralanmasının etkilerini ne kadar azaltabilir ya da arttırabilir? Cevap: Buradaki ana belirleyiciler oluşan yaralanmanın ’tam’ yada ’kısmı’ olmasıdır.Yani ilk muayenesinde tam felci olan hastanın kortizon yada cerrahi tedaviden fayda görme olasılığı kısmı felci olan hastaya göre daha çok daha azdır . 7- İlk müdahalenin ardından felçli hastada var olan his ve hareket seviyesi kaybı zamanla değişebilir mi? Örneğin ilk anda meme seviyesinde his olan ve el parmaklarını hareket ettiremeyen bir hastada zamanla(1-2 sene) bu his ve harekette bir iyiye gidiş olabilir mi? Olabilir ise bu beklenti süresi ne kadar olmalıdır? Cevap: Pratik olarak böyle bir gelişme beklenmemelidir 8- İlk müdahalenin ardından hasta ne kadar zaman sonra “ev hayatına” geri dönebilir? Cevap:Hastanın hastaneden çıkartılması için gereken süre her hasta ve her seviye için çok farklıdır.En iyi durumda yani; en az omurilik hasarı gören hastada bu süre 3 hafta kadardır. 9- Omurilik yaralanmasının tedavisi mümkün müdür? Bu tedavide “bası ve kesi” kavramlarının öneminden bahseder misiniz? Uygulanan tedavi sonucu elde edilen başarı oranı nedir? Cevap: Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ‘bası’ tam olmayan yaralanmalar için kullanılır ve bu hastalar cerrahi ve fizik tedaviden fayda görürler.’Kesi’ tam yaralanma anlamınadır ,cerrahi tedavide başarı şansı yoktur ancak fizik tedavi ile belli seviyelere gelebilirler. 10- Ülkemizde omurilik tedavisinde uygulanan yöntemleri dünya normlarıyla kıyaslayabilir misiniz? Bu bağlamda yurt dışı tedavi düşünülebilir mi? Cevap: Ülkemizde dünya standartlarında cerrahlarımız,hastanelerimiz ve fizik tedavi ünitelerimiz mevcuttur, ne yazık ki toplumun her kesiminin yararlanacağı yaygınlık ve ulaşılabilirlikte sorun mevcuttur.Yani; yurt dışına gidebilecek maddi yada sosyal gücü olanların ulaşabileceği dünya standartlarında merkezlerimiz vardır.. 11- Omurilik yaralanması sonucu meydana gelen felcin tedavisi konusunda dünyada yapılan çalışmalar ve araştırmalar hangi aşamadadır? Bu bağlamda öne çıkan yöntemler var mıdır? Özellikle gazetelerde çıkan “Felçlilere müjde..........” başlıklı –ki aslı araştırılınca “yalan olduğu” ortaya çıkan- haberlerin ciddiye alınmaması ve işin doğrusunun buradan öğrenilmesi bağlamında bu araştırmalar konusunda biraz bilgi verir misiniz? Cevap: Henüz ‘müjde’ sayılabilecek gelişmeler yoktur ama gen mühendisliği ana hücre nakli gibi umut vadeden gelişmeler vardır ve çalışmalarda çok hızla yol alınmaktadır. 12- Bu araştırmaların ne düzeyde olduğunu takip etmek isteyen hastalar ve yakınları için takip edebilecekleri yayın ya da forumlar var mıdır? Cevap: Yerli bilimsel kaynaklar vardır ,yalnız hastalar için zor anlaşılabilen akademik bilgilerle doludur .Daha uygun olanı ingilizce bilenler için internette Amerika’daki omurilik felçlileri derneklerinin sitelerine girmektir. 13- Omurilik yaralanması sonucu felç olan hastaların “nörolojik” açıdan ne tür kontrollerden hangi periyotlarda geçmesi gerekir? Bu kontrollerin öneminden ve aksatılması halinde meydana gelebilecek sorunlardan bahseder misiniz? Cevap: Omurilik yaralanması olan hastada muntazam kontroller idrar ve gaita kontrolü için yapılan incelemelerdir.Nörolojık durum 6-8 aydan sonra değişmeyeceği için periodik norolojık kontrol çok önemli değildir.Daha önemli olan fizik tedavi kontrolleridir. Kaynak: ACIBADEM BAKIRKÖY HASTANESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Op. Dr. Mustafa ŞENGÜN
  20. Felçliler (Omurilik yaralanmaları) Ve Cinsellik 1- Omurilik yaralanması sonucu felçli olan kişiler( Kadın yada erkek) cinsel aktivitelerini tamamen kaybeder mi? Yoksa bu aktiviteler(Ereksiyon, boşalma) kişiye ve omuriliğin yara aldığı bölgeye göre değişir mi? Eğer değişirse bu nasıl bir kıyaslamayla gösterilebilir? Cevap: Omurilik yaralanmalı hastalar cinsel aktivitelerini tamamen kaybetmezler. Değişik derecelerde sertleşme (ereksiyon) ve boşalma (ejakülasyon) problemleri ortaya çıkabilir. Ereksiyon ve ejakülasyon son derece karmaşık bir mekanizma ile meydana gelir. Bu mekanizmada üst merkezler (beyin) ile alt merkezlerin (dokulara giden sinirler, sempatik ve parasempatik sinir sistemi) tam bir uyum halinde çalışması gerekir. Bu nedenle her omurilik yaralanmalı hasta cinsel fonksiyon bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin üst seviyeli bir yaralanmada ereksiyon, alt seviyeli bir yaralanmadan daha iyi olabilir. Genel olarak komplet ve üst seviyeli yaralanmalarda, inkomplet ve alt seviyeli yaralanmalara göre ejekülasyon oranı daha düşüktür. 2- Felçli olan kişiler( Kadın yada erkek) istem dışı boşalabilir mi? Cevap: Omurilik yaralanmalı hastalarda istem dışı boşalmalar olabilir. Bunun da sebebi yukarda değinildiği üzere üst ve alt sinir sistemleri arasındaki mekanizmanın bozulmasıdır. 3- Normal şartlarda vücut kendi kendine zorunlu olarak boşalma ihtiyacı duymaz mı? Yani bir şekilde tahrik olmuş bir felçli sperm yada yumurta üretmez mi? Eğer üretirse bunun dışarı atılması nasıl oluyor? Cevap: Omurilik yaralanmalı hastada meni üretimi çeşitli nedenlerle azalabilir. Bunlar tekrarlayan idrar yolu iltihaplanmaları, tekerlekli sandalyede uzun süreli oturma, testislerde ısı düzenleme bozukluğu, meninin idrar kesesine boşalımı sonucu spermlere karşı antikor gelişimi ve beyin testis bağlantısının bozulması gibi sebeplerdir. Ayrıca omurilik yaralanmalı hastalarda boşalma damla damla olabilir yada mesane boynunun açık kalmasından dolayı mesanenin içine olabilir 4- Felçli kadınlar normal adet dönemlerini yaşıyorlar mı? Eğer yaşıyorlarsa bu teknik olarak doğum yapabilecekleri anlamına mı gelir? Cevap evet ise felçli bir kadının felçliyken hamile kalması ve sonucunda da normal hamilelik süreci yaşayıp doğum yapabilmesi mümkün müdür? Bu ne kadar risklidir? Cevap: Omurilik yaralanmalı kadınlarda adet görme bir süre aksamasına rağmen tekrar normale dönebilir. Çünkü adet görme yüksek merkezlerin (beyin) kontrolünde olan hormonal bir olaydır. Omurilik yaralanmalı kadın hamile kalıp çocuk doğurabilir.Ancak bu karar alınmadan önce vücudun uygun olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü omurilik yaralanmalı hamile kadınlar idrar yolu iltihaplanmaları, yüksek tansiyon, derin toplardamar tıkanması, kansızlık, bası yarası, düşük tansiyon yönünden çok yakın takip edilmelidir 5- Felçli bir kadının cinsel birliktelik sonucu hamile kalma şansı ne kadardır? Yani eşler arasında doğum kontrolü ne kadar gerekli ve gerçekçidir? Cevap: Omurilik yaralanmalı kadın cinsel ilişki sırasında (eğer çocuk istemiyorsa) korunmalıdır. Yukarda da anlatıldığı gibi felçli olması hamile kalmasına engel değildir. 6- Felçli bir erkeğin çocuğu olabilir mi? Olursa bu hangi şartlarda gerçekleşebiliyor? Yani felçli bir erkek normal bir kadınla cinsel beraberlik yaşarsa o normal kadının hamile kalma ihtimali var mı dır? Erkeğin normal bir cinsel birliktelikle çocuğu olamıyorsa bu onun hiç çocuğu olamayacağı anlamına mı geliyor? Yoksa başka yöntemlerle felçli bir erkeğin normal bir kadından çocuğu olabilir mi? Cevap: Omurilik yaralanmalı bir erkeğin çocuk sahibi olması mümkündür. Bunun için sertleşme ve boşalmanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir Ejakülasyon (boşalma) daha yaygın bir problemdir. Eğer ejakülasyon yoksa hastaya elektroejakülatör, penil vibratör gibi cihazlar uygulanabilir. Penil vibratörün başarı şansı daha düşüktür. 7- Felçli olan bir erkeğin ereksiyon kalitesini arttırmak için “Viagra” ve benzeri ilaçlar kullanılabilir mi? Kullanılırsa bu ne derece etkili olur? Cevap: Sertleşme problemi varsa , iğne ya da ilaç tedavisi (hastaya yapılan muayene ve testlere göre) verilebilir. Penise uygulanan bazı kremler kullanılabilir. Bunların dışında vakum cihazı ve penil protezler tatbik edilebilir. Sildenafil (viagra) omurilik yaralanmalı hastalarda kullanılmış ve uygun hastalarda ereksiyon kalite ve süresini artırdığı ortaya konmuştur. Yan etkileri de diğer kullanan kişilerden farklı değildir. 8- Aynı şekilde felçli bir kadının cinsel aktivitelerini arttırmak için de bu tür ilaçlar kullanılabilir mi? Bu kullanılan ilaçlar kişinin aktivitelerini ne kadar normalleştiriyor? Bu ilaçları kullanan felçli kadının hamile kalma ihtimali de aynı oranda artar mı? Cevap: Şimdiye kadar dünyada ve özellikle ülkemizde omurilik yaralanmalı kadınların cinsel yaşamları gebelik ve doğum problemleri olarak görülmüştür.Halbuki onlarında cinsel aktiviteleri olabilir. Cinsel aktivitelerini artırmak için en iyi ilacın anlayışlı, müşfik ve sevilen bir eş olduğunu düşünüyorum. 9- Kişinin psikolojisi cinsel aktivitelerini ne kadar etkiler? Yani 5 farklı hasta olsun, bu hastalar aynı seviyeden yaralanmış olsun; bu hastaların cinsel performansları aynımıdır? Yoksa kişilerin psikolojik yapısı bu performansta etkili olur mu? Olursa ne ölçüde etkiler? Cevap: Omurilik yaralanmalı kişilerde psikolojik faktörler (diğer insanlarda olduğu gibi) cinsel yaşamı oldukça etkiler. Yaralanma seviyesi aynı olsa bile psikolojik yapısı değişik olduğu için cinsel performansı da farklı olacaktır. 10- Yukarda saydıklarımızın dışında felçli erkek yada kadının cinsel aktivitelerinin normalleşmesi için yapması ve yapmaması gereken hususlara değinebilir mi siniz. Cevap: Omurilik yaralanmalı kadın ve erkekler cinselliği öncelikle normal bir aktivite olarak kabul etmeliler. İdrar yolu enfeksiyonu, mesane-böbrek kontrolü ve diğer tıbbi kontrollerini zamanında yaptırmalıdırlar. Ayrıca ilişkiye girmeden önce mesane ve barsaklarını boşaltmalıdırlar. 11- Bundan 3 sene önce bu konularda detaylı bir araştırma yaptığınızı biliyorum. Bu araştırmada bize açıklayabileceğiniz ilginç tespitleriniz var mı? Cevap: Benim o çalışmada tespit ettiğim en önemli şey; omurilik yaralanmalı hastalar cinsellikle ilgili problemlerin kendilerine sorulmasından ve çözüm yolu arayışına gidilmesinden son derece memnundular. Çünkü çoğunluğuna bırakın çözüm önermeyi problem sorulmamıştı bile. Hastalar bu konuda hastanelerin üroloji kliniklerine (seksüel disfonksiyonla uğraşan birimlerine), rehabilitasyon merkezlerine başvurabilirler. Kaynak: Dr. Mustafa YELKOVAN Fizik Ted. Ve Rehab. Uzmanı
  21. Bel Fıtığı ve Korunma Yolları

    Bel Fıtığı ve Korunma Yolları • Önsöz • Giriş • Bel fıtığı nedir? • Bel fıtığı nasıl oluşur? • Bel fıtığının belirtileri nelerdir? • Hastalığa yanlış yaklaşımlar nelerdir? • Bel fıtığından nasıl korunulabilir? • Teşhis nasıl konur? • Tedavi • Cerrahi tedavi • Tedavinin hedefi • Sert yatak istirahati • Hamilelikte bel fıtığı • Bel fıtığı nüks edebilir mi? • Bel sağlığı için 50 tavsiye • Bel için egzersizler • Sonuç Önsöz Hiç şüphe yok ki, "İnsanın hayırlısı insanlara faydası dokunandır" düsturunu bizzat hayata geçirerek mesleki yaşantılarını devam ettiren şahısların başında doktorlar gelmektedir. Fakat doktorlar, özellikle de cerrahlar yoğun ameliyat temposu ve günlük mesleki pratik esnasında çok sık yazı yazma fırsatı bulamamaktadırlar. Senelerdir hastalarımın bana sıkça yönelttikleri sorulara cevap teşkil edecek tarzda bir kitapçık yazmak için vakit kolladım durdum, fakat bir türlü bulamadım. Nihayet anladım ki zaman hızla akıp gidiyor ve bu iş vakit kollamakla olmayacak, hastalarımdan ve aile yaşantımdan arta kalan küçük zaman dilimlerinde kalemi elime aldım, mesleki hayatımdan elde ettiğim basit fakat insanlara faydalı olacağını düşündüğüm tecrübeleri kâğıda döktüm. Ortaya bu küçük kitapçık çıktı. Burada gaye öncelikle halkımızın yararlanacağı pratik bilgileri kendilerine sunmak olduğundan katı bir akademik takdim ve Latince kelimeler yerine sade ve şekillerle desteklenen, anlaşılması kolay bir üslubu tercih ettik. Harvard Tıp Okulu'nun duvarında bulunan mermer levha üzerinde de belirtildiği gibi "Ömür kısa, ilim-sanat uzundur." Gerçekten de hem ilim ve hem de bir sanat olan Tıbbın içinde aktif olarak görev yapan bir kişi olarak, insanlık ve bilim tarihi ile kıyaslandığında çok kısa kalan hayatımızda iyi şeyler ortaya koymamız gerektiğine inanıyorum. Bu vesileyle yetişmemde emeği geçen herkese, özellikle de asistanlık yıllarımda ilk cerrahi nosyonumu kendisinden aldığım değerli hocam Prof. Dr. Aydın PAŞAOĞLU'na ve sonraki yıllarda cerrahi anlayışıma önemli katkılarda bulunan Harvard Tıp Okulu'nun profesörlerinden N.T.ZERVAS, R.G. OJEMANN, C.SOGILVY ve L.F.BORGES'e teşekkür etmek isterim. Hacmi küçük fakat insanlara faydasının muhtemelen büyük olacağını tahmin ettiğim bu kitabımı mesleki yaşantımda manevi desteğini devamlı arkamda hissettiğim değerli eşim Zeynep Sema Hanım ile çocukların Saliha Elif, Fatma Esra, Abdullah Emir ve Fatih Selim'e armağan ediyorum. Doç. Dr. Ahmet YILDIZHAN, Nöroşirürji Uzmanı, 17.09.1997 Giriş Sağlık bir insanın sahip olabileceği en önemli ikinci nimettir. Bel sağlığının ise genel sağlık kavramı içersinde özel bir konumu vardır. Günlük hekimlik pratiğimiz esnasında bel fıtığına yakalanmış binlerce hasta ile karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmında ağrı belde iken diğer bir kısmında bacak ağrısı ön plana çıkmaktadır. Bu hastalar bazen haftalar hatta aylarca yatağa bağlı kalmakta, iş hayatları altüst olmakta, aile ve sosyal yaşantıları da bu olaydan ciddi şekilde etkilenebilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu konu da yapılan ciddi araştırmalar, bel rahatsızlığı nedeniyle iş günü ve iş gücü kayıplarının ülke ekonomisine getirdiği yükün çok yüksek oranda olduğunu göstermektedir. Türkiye'de de bel rahatsızlığının faturası ülke bazında mutlaka büyük olmaktadır. Bel fıtığı bazen çok ağrılı seyredebilmektedir. Bazı hastalarda ağrı o kadar şiddetli olmaktadır ki, karşımıza geldiğinde "N'olur doktor bey şu bacağımı kes de bu ağrıdan kurtulayım" diyen hastalar vardır. Diğer taraftan insanlarımız hastalıkları konusunda genellikle bilinçsiz davranmaktadırlar. Konunun uzmanı doktorlara müracaat etmek yerine kulaktan dolma bilgilere da yanan rasgele birtakım yöntemlere başvurmakta, hatta kendine zarar bile verebilmektedirler. Karşımıza geldiğinde belini birtakım maddelerle tamamen yaktırmış veya cildini ciddi şekilde kestirmiş insanlar görmekteyiz. Basit bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, bilinçsizce yapılan uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hatta daha da kötüsü ameliyata bile yetişemeden felç kalmış hastalar vardır. Bütün bunlara karşılık günümüzde tıp dev adımlarla ilerlemekte, teşhis ve tedavi metotları hızla gelişmektedir. Bizlere gecikmeden ulaşan hastaların büyük bir bölümü konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı metotlarla iyileşebilmektedir. Az bir kısmın da ise ameliyat gerekmektedir. Bu hastalara zamanında yapılan, uygun ve yeterli bir cerrahi müdahale hastayı ömür boyu rahat ettirebilmektedir. Bütün bu imkanlara rağmen tabii ki en iyisi hastalığa hiç yakalanmamaktır. Bu nedenle kişi sağlığının kıymetini önceden idrak etmeli, gerekli tedbirler hastalığa yakalanmadan önce alınmalıdır. Koruyucu hekimlik üzerinde önemle durulmalı, hatta bu bir devlet politikası haline getirilmelidir. Bizim ihtisas ve ilgi alanımız olması bakımından bel sağlığı konusunda uzun yılları kapsayan tecrübelerimizi özet halinde insanımıza sunmak üzere bu kitapçığı hazırladık. Bu esnada basit ve halkımızın kolayca anlayabileceği sade bir dil ve anlatım tarzı kullanmaya gayret ettik. Her biri altın değerin de olan bu öğütleri aşağıda sıraladık. Çünkü hikayesinde bel fıtığı veya başka bir nedene bağlı bel rahatsızlığı bulunan bir hasta operasyon geçirmiş veya geçirmemiş olsun, günlük hayatında yapılması ve yapılmaması gereken hareketleri bilmek zorundadır. Bu öğütlerimizi herkes bizzat öğrenmeli ve günlük hayat pratiğinde harfiyen riayet etmelidir. Bel fıtığı nedir? Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Fıtıklaşan yani içerden dışarıya doğru taşan disk omurilik kanalı içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder. Bel fıtığı nasıl oluşur? Ağır bir yükü kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pek çok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında önemli rol oynarlar. Çünkü öyle insan vardır ki 120 kg kaldırır, hiç bir şey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kg kaldırır, bel fıtığı olur. Kişiye ait faktörlerin başında ise omur kemikleri arasında bulunan ve disk adı verilen kıkırdaklardaki dejenerasyon gelir. Bu disklerin ihtiva ettiği su oranı çocukluk yaşlarından itibaren yavaş yavaş azalmaya başlar. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve mikro seviyedeki değişiklikler ile kimyasal değişiklikler de eşlik eder. Disk zamanla elastikiyetini yitirir, artık kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir şekilde yayma görevini yapamaz olur. Mikro düzey de bulunan çatlaklar üzerine aşırı yük binince veya kişi yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Yani zemin hazır olduktan sonra bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu hafif bir cismi kaldırmak ve ya sadece öksürmek de olabilir. Bazı ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki dejenerasyon nispeten daha erken yaşlarda olmakta, dolayısıyla daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar. Öyle aileler vardır ki dedesini, babasını ve çeşitli yakın akrabalarını bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Yani kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik bir yönünün olduğu da söylenebilir. Bel fıtığının belirtileri nelerdir? Bel ve bacak ağrısı en belirgin şikayettir. Fakat bazen bel veya bacak ağrısından sadece biri de bulunabilir. Ağrıyla birlikte bacaklar da uyuşma ve hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı da görülebilir. Bazen orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında idrar ve büyük abdestini tutamama veya yapamama gibi bozukluklar ile bacaklarda felce doğru gidiş ortaya çıkabilir. Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir. Bel fıtığında, bel ve bacak ağrısı yürümekle, iş yapmakla ve ayakta kalmakla, öksürmekle artarken sert yatakta yatmakla azalabilir. Hastalığa yanlış yaklaşımlar nelerdir? Ülkemiz geneli düşünüldüğünde maalesef insanlarımızın büyük bir kısmı hastalıkları konusunda çok bilinçsiz. Ağrı içinde kıvranırken doktora gitmeyi tercih etmiyor da hiçbir bilimsel temele dayanmayan birtakım yöntemlere başvuruyorlar. Beline bal, incir, balık bağlatan hastalardan tutun da, cildini ciddi şekilde kestiren, yaktıran, sülük koyan veya bilinçsizce çektiren hastalara kadar yüzlerce bilim dışı uygulamaya şahit olmaktayız. Halbuki bel fıtığı bir çeşit değildir ve hastalığın değişik safhalarında farklı tedavi metotlarını uygulamak gerekmektedir. Neticede basit bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, bilinçsizce yapılan uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hastalarla sık sık karşılaşmaktayız. Bu konu ülkemiz insanı için önemli bir problemdir. Ancak bu problemin çözümünde başta biz doktorlar olmak üzere herkese önemli görevler düşmektedir. Devletin eğitim kurumları ve medyanın halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi noktasında daha aktif bir tavır ortaya koymaları gerekir. Bel fıtığından nasıl korunulabilir? Diğer hastalıklarda olduğu gibi bel fıtığına da yakalanmamak en iyisidir. Yani tedbirler hastalığa yakalanmadan önce alınmalıdır. Kişi hiç bir zaman çok ağır bir yükü kaldırmamalı, bir yük kaldıracaksa mutlak surette dizlerini kırarak o cismi yerden almalı ve o şekilde kaldırmalıdır. Yani belden eğilerek kaldırmamalıdır. Hiçbir cismi uzanarak almamalıdır. Mesela raftan kitap alırken uzanmamalıdır. Telefon bile çalsa, uzanarak almamalıdır. Daima cisimlere yaklaşarak, ara da mesafe bırakmaksızın almalıdır. Sağlıklı iken bel ve karın adalelerini güçlendirici egzersizler yapmak yararlıdır. Bu konuya aşağıda 50 tavsiye bölümünde daha açık bir şekilde değineceğiz. Teşhis nasıl konur? Bel ve bacak ağrısı ile seyreden hastalıklar çok çeşitlidir. Yani bel ve bacak ağrısı bulunan her hastaya "mutlaka bel fıtığıdır" peşin hükmü ile yaklaşmamak gerekir. Bel fıtığını taklit eden daha pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere kadar birçok hastalık bel ve/veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Bu nedenle öncelikle teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide başarıya giden yol her şeyden önce doğru teşhisten geçer. Bunun için de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Hekim hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri yaptıracaktır. Düz röntgen filmleri bugün de değerini korumakta olup, ihmal edilmemelidir. Ancak belden iğne yapılıp içeriye kontrast madde verildikten sonra film çekilmesi tekniği (Myelografi) giderek daha az kullanılmaktadır. Çünkü günümüzde görüntüleme teknikleri çok ilerlemiş ve artık hastanın belinden iğne yapılmasına gerek kalmayacak seviyeye gelmiştir. Aslında son yirmi yıl içerisinde kullanım alanına giren noniyonik kontrast maddeler iğne tekniğinin yan etkilerini oldukça azaltmıştır. Fakat buna rağmen bizzat iğne tekniğinin kendi yan etkileri olabildiğinden dolayı myelografiden mümkün mertebe uzak durmakta yarar vardır. Bunun yeri ne güçlü manyetik rezonans cihazları tercih edilmelidir. Bel fıtığının teşhis ve ayırıcı teşhisinde EMG dediğimiz tetkik yöntemi de yararlıdır. Çünkü bu yöntem ile hastada bulunan bozuklukların sinir dokusuna mı, yoksa kas dokusuna mı ait olduğu ortaya konabilmekte, diğer hastalıkların bel fıtığından ayırımı yapılabilmektedir. Bazen de bu teknik, cerrahın ameliyat kararını bile etkileyebilmektedir. Bel ve/veya bacak ağrısı bulunan bir hastada genellikle bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans gibi ileri tetkik yöntemlerine başvurulur. Özellikle manyetik rezonans görüntüleme metodu teşhiste ve ayırıcı teşhiste büyük kolaylıklar sağlar. Ayrıca hastanın X-ışını almaması ve çeşitli planlarda mevcut olan üstün görüntüleme yeteneği manyetik rezonansı son yıllarda giderek daha da öne çıkarmaktadır. Neticede; yapılan muayene, tetkik ve tahliller sonucunda hastanın bel fıtığı olup olmadığı, bel fıtığı ise hangi safhada olduğu net olarak ortaya konacaktır. Yani bel fıtığı teşhisinin konmuş olması yeterli değildir. Hastalığın hangi safhada olduğunu da tespit etmek gerekir. Çünkü tedavinin şekli buna göre değişecektir. Tedavi Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir hastada hastalığın hangi safhada olduğu iyi bir muayene ve ileri tetkik metotları ile net olarak tespit edildikten sonra tedavi safhasına geçilir. Bundan sonra, pratik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi-dışı tedavi metotları uygulanır. Bu safhada, hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Yine ciltten birtakım girişimlerde bulunulabilir. Bel fıtığının tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (Beyin Omurilik-Sinir Cerrahisi), Nöroloji, Anestezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktorlar ile Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistler bu ekibin içinde yer al malıdır. Gerektiğinde diğer bazı branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir. Bu ekibin elinde bir Fizik Tedavi Ünitesi ve bu ünitede Lazer, İnfraruj, Ultrason, Kısa dalga diatermi, TENS, NMES, Diadinamik akım, Mikrodalga, Vakum interferans, Traksiyon (Programlanabilir hafızalı otomatik cihaz ile bel çekme) ve rehabilitasyon araç-gereçleri de hazır bulun malıdır. Bütün bu prensipler ışığında modern imkanlar kullanılarak hastaların büyük bir kısmı ameliyat harici metotlarla tedavi edilebilir. Prensip olarak cerrahi müdahale son çare olarak düşünülmelidir. Ancak hastalık ilerlemiş ve yapılan muayenede bazı şartlar teşekkül etmiş ise [ki bu şartlar uluslararası Nöroşirürji camiası nezdinde genel kabul görmüş ve klasik kitaplara kadar geçmiş kriterlerdir; o zaman ameliyat kararı verilir. Bu kararı verirken cerraha bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda yardımcı olur. Cerrahi tedavi Nöroşirürji uzmanı olan doktor kesin olarak ameliyata karar vermiş ise, artık ameliyatı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme neticesinde bazen felce kadar giden telafisi imkansız birtakım problemler ortaya çıkabilmektedir. Buna karşılık zamanında yapılan, uygun ve yeterli bir cerrahi müdahale hasta ömür boyu rahat ettirebilmektedir. Mutlak surette ameliyat gereken hastalar operasyonun hiçbir safhasında dokulara çıplak gözle müdahale etmeyip, ciltten itibaren görüntüyü büyüten mikro teknik ile çalışmakta yarar vardır. Çünkü binlerce yıl önce söylenmiş bir tedavi prensibi olan "Öncelikle hastaya zarar vermeyiniz" sözü bugün geçerlidir. Bel fıtığı operasyonlarında dar derin bir sahada, üstelik de sinir kökleri gibi çok hassas yapıların çevresinde cerrahi girişim sürdürüldüğü için görüntüyü büyüterek çalışmanın yanında sahanın iyi aydınlatılması da önem arz eder. Bunun için de ekibin lideri olan cerrah önceden bütün tedbirleri almalıdır. Böyle olunca sinir elemanları ve çevre dokular görüntü alanına büyütülmüş ve mükemmel bir şekilde aydınlatılmış olarak gelmekte, ciltten itibaren kontrollü gidildiği için lüzumsuz kanamalar olmamakta, daha emniyetli, temiz ve estetik, hatta ameliyat sonrası dönemde dikiş aldırmaya dahi gerek kalmayan, hasta için kolaylıklar arz eden bir cerrahi ortaya çıkmaktadır. Böyle bir cerrahi girişim sonrasında hastaların günlük normal aktivitelerine kavuşmaları da daha kısa sürede olmaktadır. Tedavinin hedefi Yukarıda sözünü ettiğimiz iyi yetişmiş tecrübeli personel ve gerekli olan ekipmanlar hazır edildikten sonra hizmetin kalitesini dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine yükseltmek hedef alınmalıdır. Bir hasta ister konservatif tedavi adı verilen ameliyat dışı yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılsın, isterse de son çare olarak ameliyat gereksin bu hedeften asla taviz verilmemelidir. Tedavide dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine ulaşabilmek için kaliteli bir fiziki ortamda iyi bir araç-gereç donanımı ile birlikte hizmet vermek gereklidir, fakat yeterli değildir. Bunun için iyi yetişmiş kaliteli personelin bilgi ve tecrübe ile birlikte spesifik hale getirilmeleri de hizmetin kalitesini artıran önemli bir faktördür. Çünkü uzman doktorlardan fizyoterapistlere hatta sekreterlere kadar sadece bel fıtığı hastalarının tedavisi ile meşgul olan kadrolarda zamanla muazzam bir bilgi birikimi ve tecrübe meydana gelmektedir. Sadece bel fıtığı için değil, diğer branşlarda da uzman doktorların mümkünse bir tek hastalık üzerinde yoğunlaşarak spesifik hale gelmeleri ve spesifik tedavi merkezleri kurmaları hizmetin kalitesini artıracaktır. Sert yatak istirahati Ameliyat gerekmeyen hastalara uzman doktor tarafından sert yatak istirahati uygun görülmüş ise bunun ortalama süresi üç haftadır. Uzman doktor hastanın tedaviye vereceği cevaba göre bu süreyi artırabilir veya azaltabilir. Yatılan yer, altında sunta veya tahta bulunan 3-4 kat battaniye veya ince bir yatak olmalıdır. Bu yatak yaylanmamalıdır ve deforme olmamalıdır. İstirahat süresince mümkün mertebe yataktan çıkmamalı, yemek dahi yatakta yenmeli, hatta namazlar bile yatakta sağ yan tarafa yatarak kılınmalıdır. Hasta daha çok sırt üstü yatmalı, ayaklarını toplamalı ve sırt üstü pozisyonda yorulunca da yan tarafa dönerek istirahat etmelidir. Hiçbir zaman yüzüstü yatmamalıdır. Sert yatak istirahati süresince doktorunun kendisine verdiği ilaçları da kullanmalıdır. Hamilelikte bel fıtığı Bel fıtığının tedavisi bütün dünyada bir takım özellikler arz eder. Hamilelik ise bu konuda birtakım zorlukları beraberinde getiren ve tamamen özel bir durumdur. Hamile bir bayanda ilerleyen aylarda karın içinde büyüyen cenin normalde bele ilave bir yük oluşturur ve belin biyomekaniğini olumsuz yönde etkiler. Fakat cenin yavaş büyüdüğünden dolayı bel ve sırt adaleleri ile destek dokular bu gelişmeye uyum gösterirler ve ön kısımda yer alan ağırlığı dengelerler. Bu sebeple gebeliğin ilk aylarında yapılacak risksiz ve hafif egzersizler ilerideki aylar da anne adayına büyük avantajlar sağlar. Ancak hamilelikle birlikte bel fıtığı da mevcutsa doktor ve hastanın işi bir hayli zordur. Çünkü zorluk daha teşhis döneminde başlamaktadır. Net bir teşhis için gerekli olan röntgen filmi çekimleri ve bilgisayarlı tomografi tetkiki bebeğe zararlı olabilecek x-ışınları nedeniyle yaptırılamamaktadır. [Mutlak surette gerekli ise manyetik rezonans ile görüntüleme düşünülebilir]. Özellikle ilk üç ayda hastaya ilaç da verilememektedir. Böyle bir dönemde şiddetli bel ve bacak ağrısı bulunan bir hastayla karşı karşıya kalan doktor gerçekten büyük sıkıntı çekmektedir. Ancak bu durumda bile yapılabilecek birtakım şeyler vardır. Bel fıtığı bulunan ağrılı bir hamile hasta öncelikle mutlak sert yatak istirahatine alınmalıdır. İlk üç aydan sonra evde hastanın beline yapılan sıcaklık uygulamaları ve hafif masajlar kısmen de olsa rahatlık sağlayabilmektedir. Ayrıca doktor kontrolünde karın kaslarına yönelik egzersiz programı da uygulanabilir. Mümkün mertebe hasta rahatlatılarak ve fıtığın daha fazla ilerlemesine engel olacak tarzda tedbirler alınarak bu kritik dokuz ayın atlatılması temin edilmelidir. Doğum esnasında, Nöroşirürji Uzmanı doktor ile hastayı takip eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı son durumu bir kez daha beraberce değerlendirerek, normal doğum ile sezaryen arasında bir karara varırlar. Doğumdan sonra ise hasta tekrardan ele alınarak normal şartlarda teşhis ve tedavi metotları uygulanır ve kesin netice de o zaman elde edilir. Doğum ne şekilde olursa olsun (Sezaryen veya normal doğum) doğumdan sonra karın kasları gevşemiş halde olacağından, loğusalık döneminde hasta karın adalelerini güçlendirici egzersiz programlarına mutlaka alınmalıdır. Bel fıtığı nüks edebilir mi? Bel fıtığı hastalarında nüks olayına zaman zaman rastlanır. Fakat nüks oranı, ameliyat olan ve olmayan hastalarda oldukça farklıdır. Ameliyat gerekmeyen ve konservatif tedavi ile iyileşen hastalarda bel fıtığı kolayca nüksedebilir. Mutlaka ağır bir yük kaldırmak da gerekmez. Bazen öksürmekle bile hastalık nüksedebilir. Ameliyat olan hastalarda ise bel fıtığının aynı yerden nüksetmesi çeşitli cerrahi merkezler arasında farklı oranda olsa da genelde çok nadirdir. Fakat beldeki diğer bir mesafe de bulunan ve dejenere olan diskin nüksetmesi her zaman söz konusu olabilir. Çünkü belde bulunan fıtıklaşmış bir disk boşaltıldığı zaman geride daha dört adet sağlam disk kalmakta ve görevlerini sürdürmektedirler. Bunların da zamanla dejenere olması ve bir bel fıtığının ortaya çıkması klinikte rastlanabilecek sıradan olaylardandır. Ancak kişi sağlıklı iken egzersizler yapar ve aşağıda belirteceğimiz öğütlerimize harfiyen riayet ederse, bel fıtığına yakalanma bu hastalığın nüksetmesi riski en aza indirilmiş olur. Bel sağlığı için 50 tavsiye Hikayesinde bel fıtığı veya başka bir sebebe bağlı bel rahatsızlığı bulunan bir hasta ister operasyon geçirmiş, isterse geçirmemiş olsun, günlük hayatında yapılması ve yapılmaması gereken hareketleri bilmek zorundadır. 1- Cisimleri bir yerden başka bir yere taşırken belinizin eğik değil de dik bir pozisyonda olmasına dikkat ediniz. 2- Herhangi bir ağırlığı taşımanız gerekirse yükü vücudunuza simetrik olarak paylaştırdıktan sonra taşıyınız. 3- Ağır bir yükü kaldırmayı denemeyiniz. 4- Hafif dahi olsa yerden bir cismi alırken dizlerinizi kırınız ve çömelerek alınız. 5- Sandalye veya koltukta otururken dik bir pozisyonda olmaya gayret ediniz ve bunu alışkanlık haline getiriniz. 6- Bir eşyayı alırken ona doğru uzanmayınız, yanına iyice yaklaşınız ve öyle alınız. Bir cismi yerden alırken de önce onu bedeninize doğru yaklaştırıp sonra yükseltiniz. 7- İki kişi iseniz ve bir eşyayı iki ucundan tutarak taşımanız gerekiyorsa, birbirinize haber vermeksizin eşyanın bir ucunu asla bırakmayınız. 8- Bir cismi kaldırmadan önce onun ne derecede ağır olduğunu tahmin etmeye çalışınız, ondan sonra yaklaşınız. Kaldırma işlemi ne geçmeden önce onu hafifçe yoklayarak bir kez de test ediniz ve ağırlığı hakkında tam bir fikir edindikten sonra kaldırınız. 9- Cisimleri bedeninizle değil de önce beyninizle kaldırdığınızı unutmayınız. Bunun için, ağır bir yükü mutlaka kaldırmanız gerekiyorsa, haltercilerin yaptığı gibi, çok iyi konsantre olunuz. 10- Ayakta iken belinizi sağa ve sola doğru rotasyon yaptırıp eğilerek yerden bir şey almayınız. 11- Ağır bir cismi bir yerden bir yere çekerek veya iterek tek başınıza götürmeyiniz. 12- Merdivenlerden inerken bastığınız basamaklara çok dikkat ediniz. Bazen son basamağa geldiğinizi sandığınızda bir basamak daha vardır ve siz farkında olmadan tüm vücudunuzla aşağıya doğru düşersiniz. İşte bu çok tehlikeli bir harekettir, bundan kaçınınız. 13- Elinizi, yüzünü yıkarken lavaboya doğru eğilmeyiniz, bezi olabildiğince dik tutmaya gayret ediniz. Bu yüzden evinizdeki lavaboların biraz daha yüksekçe olmasını sağlayınız. 14- Çocuklarınız okula giderken çantalarında az yük taşıtmaya çalışınız. Bunun için sadece o günkü dersleri ilgilendiren kitap ve ders gereçlerini yanlarına almaları konusunda onları eğitiniz. 15- Ütü yaparken tek ayağınızın altına 15-20 cm. yükseklikte bir cisim koyarak hafifçe yükseltiniz, belinizin rahatladığını göreceksiniz. 16- Elektrikli süpürgeyle veya paspasla yerleri temizlerken öne doğru eğilmeyiniz ve belinizi dik bir pozisyonda tutmaya gayret ediniz. 17- Sağlıklı iken düzenli olarak spor yapınız. Yüzmeye önem veriniz, yürümeyi ihmal etmeyiniz. 18- Her gün ez az 15 dakika yürüyünüz. 19- Bir defa bel rahatsızlığı geçirmiş ve iyileşmişseniz, uzman doktorun size vereceği egzersizleri aksatmadan yapınız. 20- Sağlıklı iken de her gün hiç aksatmadan kaslarınızı güçlendirici egzersizler yapınız. 21- Egzersizleri, altında sunta veya tahta bulunan halı veya battaniye gibi sert bir zemin üzerinde yapınız. 22- Egzersiz hareketlerinin sayısını gün geçtikçe yavaş yavaş artırınız. Başlangıçta aşırılığa kaçmayınız. 23- Spor ve ya egzersiz yaparken ani ve zorlayıcı hareketlerden kaçınınız. 24- Egzersiz sonrasında şiddetli ve 15 dakikadan fazla süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa uzman doktora danışınız. Bir saati geçen rahatsızlık söz konusu ise o hareketi yapmayınız. 25- Her gün beyaz peynir veya bir tabak yoğurt yemeyi adet haline getiriniz. 26- Eğer kilonuz fazla ise ve bunu bir türlü veremiyorsanız, bir uzman doktor ve diyetisyene başvurunuz. Gerekirse psikologdan da yardım isteyerek, kararlı bir şekilde kilolarınızı veriniz. 27- Uzman hekime danışmadan bel korsesi kullanmayınız. Çelik balenli korselerin uzun vadede bel ve karın adalelerini zayıf bırakacağını unutmayınız. 28- Kesin teşhis konulup bel ağrınızın nedeni anlaşılmadan belinizi asla çektirmeyiniz. Bunun bazen felce kadar giden sonuçlara yol açtığını unutmayınız. 29- Üzüntü ve streslerin bel sağlınızı da olumsuz yönde etkilediğini bilerek ruh sağlığınıza özen gösteriniz. Ailevi, sosyal veya iş hayatınızla ilgili problemlerinizi çözmek için gerekirse ilgili doktor ve şahıslardan yardım isteyerek köklü bir çözüme gidiniz. 30- Vücut ağırlığınızı sürekli kontrol altında tutunuz. Alınan her fazla kilonun vücudunuz ve beliniz için ilave bir yük olduğunu, bunun da belinizin biyomekaniğini olumsuz yönde etkilediğini unutmayınız. 31- Uzun topuklu veya topuksuz ayakkabı giymeyiniz. Ayakkabınızın topukları normal olsun. 32- Sandalye veya koltuğa oturmak için kendinizi oturağınızın üstüne sanki düşüyormuş gibi, aniden bırakmayınız. Yavaş yavaş, kontrollü olarak oturma pozisyonuna geçiniz. 33- Sandalye veya koltukta otururken, bir cismi -hafif dahi olsa- öne doğru eğilerek yerden almayınız. 34- Yan veya sırtüstü pozisyonda yatarak uyuyunuz. Yüzüstü yatmayınız. 35- Yatağınız sert olsun. Vücudu değişik şekillere sokan, stabil olmayan yumuşak yataklar sağlıklı değildir. Altında sunta veya tahta olan yataklar ile kaliteli ortopedik yatakları tercih ediniz. 36- Doktorunuz mutlak yatak istirahati vermişse, 2 veya 3 hafta kesinlikle istirahat ediniz. Bu süre içinde ağrınız artıyor, durumunuz kötüye gidiyorsa, doktorunuza bildiriniz. 37- Mutlak sert yatak istirahatinde iken ayaklarınızın altına birkaç yastık koyarak yükseltmeniz daha iyi olacaktır. Bu esnada yemeklerinizi yatarak yiyebilirsiniz. 38- Sırtüstü yatağınızda veya bir halının üzerinde uzanırken bacaklarınızı dizlerinizi kırarak yukarıya doğru toplayınız. Bu pozisyonda beliniz daha çok rahatlar ve ağrılarınız daha çabuk geçer. 39- Beliniz ağrıyor ve özellikle de ağrı bacağınıza vurmaya başlamış ise vakit geçirmeden uzman doktora başvurunuz. Doktor olmayan kişilerle kaydedeceğiniz vaktin bazen telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabileceğini unutmayınız. 40- Sağlıklıyken, günlük yaşantınızda tembel olmayınız, hareketli olmayı tercih ediniz. 41- İşyerinde devamlı oturarak çalışıyorsanız, bunun beliniz için sakıncalı olduğunu biliniz. Bu nedenle ara sıra kalkıp dolaşınız. Çünkü oturur pozisyonda iken belinize binen yük, ayakta iken olduğundan belirgin şekilde daha fazladır. Hatta yapılan araştırmalarda günlük mesaisinin büyük bir kısmını oturarak geçirenlerde bel fıtığına yakalanma riskinin ayaktakilere oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 42- Bacaklarınız düz pozisyon dayken, ayakta dimdik uzun süre hareketsiz kalmayınız. 43- Daha önce bel rahatsızlığı geçirmişseniz, güreş, boks, judo, futbol gibi mücadele sporlarından ve halter gibi uğraşlardan uzak durunuz. Bunların yerine yürüme ve yüzme gibi sporları tercih ediniz. 44- Çocuklarınız hızlı gelişsinler diye aşırı antrenman veya gereğinden fazla spor yaptırmayınız. 45- Çocuklarınız oturarak ders çalışırlarken onları öne ve ya yana eğik durmamaları konusunda sık sık uyarınız. 46- Raflardan kitap veya herhangi bir eşyayı alırken önce ayağınızın altına yükseltici bir şey koyunuz ve o eşyanın hizasına yükseldikten sonra alınız. 47- Yürürken veya ayakta dururken vücudunuzun dik bir pozisyonda olmasına özen gösteriniz. 48- Ayakkabınızı bağlamanız veya benzer bir hareket yapmanız gerekiyorsa, çömelerek ve ya yüksekçe bir cismin üstüne basarak yapınız. 49- Otomobil kullanırken koltuğunuz sert olsun, arkaya dayandığınızda koltuk belinizi desteklesin ve adeta kavrasın. Uzun yola çıkarken de belinizi ince bir yastıkla destekleyiniz. 50- Yataktan kalkarken önce tam yan dönünüz, daha sonra ellerinizle yandan destek alarak oturur pozisyona geçiniz ve öyle kalkınız. Bel için egzersizler Genel sağlık açısından olduğu gibi bel sağlığı için de sporun ve sağlıklı iken yapılacak egzersizlerin önemi büyüktür. Bel, sırt ve karın adalelerini güçlendirmek için gerekli olan spor ve hareketlere ömür boyu devam edilmelidir. Ancak bel fıtığı gelişmesine zemin hazırlayabilecek veya bizzat neden olabilecek mücadele sporları yerine, yüzme, yürüme ve bisiklet sürme gibi sporlar tercih edilmelidir. Yüzlerce egzersiz hareketi içerisinden de rasgele hepsini yapmak yerine belirli hareketlere öncelik tanınması gerektiğini düşündüğümüzden, bele fazla yük bindirmeyen ve gelişmekte olan bir bel fıtığının ilerlemesine neden olmayacak en emniyetli altı adet hareketi sizler için seçtik. Hikayesinde daha önce geçirilmiş bir bel rahatsızlığı bulunan veya bel fıtığına muhtemelen aday olan kimselerin kendileri için emniyetli olan bu hareketleri yapmaları faydalı olacaktır. Ancak egzersizler yapılırken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar vardır: • Egzersizler; havası temiz bir ortamda (Hava müsaitse evde pencereler açılabilir) altında sunta veya tahta bulunan halı veya battaniye gibi sert bir zeminde yapılmalıdır. Yumuşak veya deforme olabilen yataklar üzerinde egzersiz ve spor yapılmamalıdır. • Bel fıtığı rahatsızlığına yakalananlar hastalığın ağrılı döneminde bu hareketlere başlamamalı, istirahati tercih etmelidir. Şikayetler geçtikten sonra doktora danışılmalı ve egzersizlere ondan sonra başlanmalıdır. • Egzersizlere başlanınca ilk günden itibaren çok çabuk bir iyileşme beklenmemeli, sabırla hareketlere devam edilmelidir. Hareketlerin sayısı ve tempo gün geçtikçe yavaş yavaş artırılmalıdır. Başlangıçta aşırılığa kaçarak daha kötü bir duruma düşülmemelidir. • Konunun uzmanı olan doktor başka şekilde tavsiye etmemiş ise ilk bir ay her hareket günde beş defa yapılmalıdır. Daha sonra her ay hareketler beşer beşer artırılarak egzersizlere devam edilmelidir. • Ani ve zorlayıcı hareketlerden uzak durulmalıdır. Sizin için seçtiğimiz aşağıdaki altı çeşit egzersiz risksiz olup, daha çok bunlar tercih edilmelidir. • Hareketler esnasında veya sonrasında normalde mevcut ağrının artmaması gerekir. Bu yüzden egzersiz sonrası, şiddetli ve 15 dakikadan fazla süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa doktora danışılmalıdır. • Rahatsızlık bir saatten fazla sürüyorsa o hareket egzersiz programından çıkartılmalıdır. • Bel fıtığı ameliyatı olanlar operasyonun üzerinden üç hafta geçmeden egzersizlere başlamamalı, daha sonra başlayarak her hareketin sayısını yavaş yavaş artırmalıdırlar. • Bu bilgiler haricinde hastanın kafasın da herhangi bir soru oluşursa, uzman doktor hiç tereddüt etmeden hemen aranmalı ve yanlış bir iş yapmaktansa konunun doğrusu uzman hekimden öğrenilmelidir. Sonuç Bütün bu yazıp çizdiklerimizi kısaca özetlememiz gerekirse, görülüyor ki önemli olan sağlığımız konusunda bilgilenerek gerekli tedbirleri önceden almak ve hastalığa hiç yakalanmamaktır. Bunun için de bel sağlığı ile ilgili olarak yukarıda belirtmiş olduğumuz tavsiyelere henüz sağlıklı dönemde iken riayet etmeye başlanmalıdır. Ancak bütün bunlara rağmen bel fıtığına yakalanmama diye bir garanti söz konusu değildir. Çünkü burada dış faktörlerin yanında kişilere ait faktörler de önemli rol oynarlar. Diğer taraftan bel fıtığına yakalanmış olmak her şeyin sonu demek değildir. Sonuçta bel fıtığı, ameliyat gerekse de gerekmese de uygun ve yeterli bir tedavi ile iyileşebilen bir rahatsızlıktır. Onun için bir kişide bel ve/veya bacak ağrısı varsa, hiç vakit kaybetmeden doktora müracaat edilmelidir. Neticede hasta, doktor ve bu olayda rol alan herkes üzeri ne düşeni bilimsel olarak hakkıyla yerine getirmeli ve riskler en alt düzeye indirilmelidir. Kaynak: Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan
  22. Bağırsak Sorunları

    Bağırsak Sorunları 1- Kabızlık nedir? Haftada kaç defa tuvalete çıkılması normaldir? Sağlıklı kişilerde dahi sık rastlanan kabızlık, engelinden dolayı hareket kısıtlığı olan kişilerde çok daha ciddi bir sorun haline gelebilmektedir. Bu bağlamda kabızlığın olmaması için kişilerin yapması ve yapmaması gereken kurallar nelerdir? Cevap: Kabızlık günde 3 veya haftada 2 den daha az dışkılamadır. Kabızlığın olmaması için bol sıvı alınması, lifli gıdalarla(sebze-meyve ağırlıklı) beslenilmesi, kepek ekmeği yenmesi, beslenmede çeşitliliğe dikkat edilmesi, mümkün olabildiğince egzersiz yapılması gerekir 2- Kabızlık sorunu olan kişiler bu sorunlarından kurtulmak için çoğunlukla geleneksel yöntemlere başvurmaktadır(Bitkisel kaynaklı). Bu yöntemlerin yarar ve varsa sakıncaları nelerdir? Cevap: Bitkisel kaynaklı ürünler kabızlığı önlemede rahatlıkla kullanılabilir. Ama öncelikle doğal dışkılama tercih edilmelidir. 3- Kabızlıktan kurtulmanın doğru yolları nelerdir? Cevap: Bol sıvı alınması, lifli yiyeceklerle beslenme, egzersiz, aynı saatte tuvalete gitme(tuvalet eğitimi) kabızlıktan kurtulmanın doğru yollarındandır. Kabızlık herhangi bir hastalığın belirtisi olabilir.(kanser,hipo-tiroid gibi). Bu nedenle öncelikle kabızlığı yapan neden bulunmalı, tedaviye daha sonra geçilmelidir. 4- Aynı şekilde ishal de ciddi bir bağırsak problemidir. İshal olan kişinin yapması ve yapmaması gereken kurallar nelerdir? Cevap: İshal olan kişi süratle hekime başvurup, ishali yapan nedenin araştırılması sağlanmalıdır. Neden belli olana kadar asla ishal kesici ilaç alınmamalı, bol sıvı ile ........... kaybı önlenmelidir. (Sadece su yeterli olmaz,su+şeker+karbonat karışımı veya oral ..................solüsyonları alınmalıdır.) Çocuklarda sıvı kaybı tehlikeli olacağından damardan sıvı verilmesi gerekebilir. 5- Bağırsak asalakları nedir? Kişi kendinde ne tür belirtiler gözlemlerse bu “bağırsaklarında asalak” olasılığını düşündürmelidir? Bağırsaklarında asalak olduğundan şüphelenen kişilerin ne yapması gerekir? Kendiliğinden(hiç bir test yaptırmaksızın) alınan ilaçların faydası var mıdır!? Bu tür kullanımların zararları nelerdir? Cevap: İnsanlara ağız ya da dışkı yolu ile bulaşan parazitler bağırsak asalaklarıdır. Bunlar birçok belirtilere yol açabilirler. Karın ağrısı, bulantı, kusmalar, ağza salya gelmesi, bağırsak tıkanması, anüste kaşıntı, emilim bozukluğu, kilo kaybı yapabilirler. En az 3 kez ve taze dışkıdan yapılan dışkı tahlili ile tanı konur. Kendiliğinden ilaç alımı, eğer test negatif ancak hasta dışkısından görüyorsa yapılabilir. Her ilacın aynı zamanda zehir olduğu unutulmamalıdır. 6- Omurilik felci olan hastalarda bu tür “bağırsak asalağı” oluşma olasılığı nedir? Felçli bir hastanın, kendinde bu tür bir rahatsızlık olduğundan şüphelenmesi için ne tür belirtiler gözlemlemesi gerekir? Cevap: 5. soru ile cevabı aynı. 7- Omurilik felci olan kişilerin his ve hareket yokluğu göz önünde bulundurulduğunda kolay kolay şikayetleri de olamayacağı açıktır. Aynı şekilde bağırsaklarda meydana gelebilecek rahatsızlıkları da önceden hissedebilmesi çok zordur. Bu bağlamda bu tür kişiler için ön görülebilen bağırsak rahatsızlıkları nelerdir? Cevap: Kabızlık ve ishal(dışkıyı tutamama,kaçırma) görülebilir. 8- Omurilik felci olan kişilerin yukarda sayılan rahatsızlıklardan korunabilmeleri için hangi aralıklarla doktorlara müracaat ederek kontrolden geçmesi gereklidir Cevap: Omurilik felci olan hastaların sindirim sisteminde şikayeti yoksa kontrole gerek yoktur. Şikayeti olanların doktora başvurmaları gerekir. ACIBADEM BAKIRKÖY HASTANESİ GASTROENTERLOJİ VE ENDOSKOPİ Prof. Dr. Nadir KAYA