Can Sengul

SiteYöneticisi
  • İçerik sayısı

    3.187
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    44

Can Sengul kullanıcısının paylaşımları

  1. TOFD Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Hakkında tüm konuşmaları bu başlıkda yapacağız. Dernek hakkında eleştiri,övgü,şikayet vs.. Yapabilirsiniz.
  2. 'Kök Hücre'ye Özel İzin

    Tam gun çalışmaları çıkmaza sokmuştu neyseki kök hücre çalışması devam edecek
  3. Türkiye genelinde felçli hastalara yönelik Sağlık Bakanlığı'na bağlı 2'si İstanbul'da olmak üzere toplam 10 fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi bulunuyor. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde bu hizmet verilemiyor. Bu hastaların yaşadığı sıkıntılara çözüm arayan Sağlık Bakanlığı, toplam 4 bin 550 yatak kapasiteli yeni rehabilitasyon hastanelerini hizmete açacak. FELÇLİ HASTALARIN DOĞU'DA REHABİLİTASYON ALABİLECEĞİ BİR YER YOK Sağlık Bakanlığı, özürlülük veya engellilik durumunu, fizyolojik, anatomik ve çevresel kısıtlamaların elverdiği ölçüde azaltmaya, mümkünse ortadan kaldırmaya yönelik tedavi uygulamalarını içeren tıbbi rehabilitasyon hizmetlerinde yeni bir dönem başlatıyor. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Orhan Koç, Türkiye'de rehabilitasyon hizmetleri için Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 4 bin 271, üniversite hastanelerinde bin 64, özelde ise 278 yatak olduğunu söyledi. Koç, "Bu yatakların bir kısmı fizik tedavi amaçlı kullanılmakta. Rehabilitasyon denilen daha ileri boyutta tedavi için ayrılan yatak sayısı ise daha az" dedi. Koç, dal hastanesi adı altında ise bin 400 yatak kapasiteli toplam 10 adet Sağlık Bakanlığı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi bulunduğunu aktardı. Bu hastanelerin, Ankara, Bolu, Bursa, Giresun, İstanbul, Kastamonu, Kütahya, Kahramanmaraş ve Samsun'da bulunduğunu kaydeden Koç, "Bir kişi Hakkari'de trafik kazası geçirdi veya yüksekten düştü, felç kaldı. Bu kişinin akut dönemde rehabilitasyon hizmeti alması gerekiyor. Bu dağılıma bakıldığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hiçbir yerde rehabilitasyon hizmeti alamaz. Bu hastalar mutlaka İstanbul, Ankara, Giresun ya da Samsun'a gidecek" dedi. TÜRKİYE'DE 10 BİN FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON YATAĞINA İHTİYAÇ VAR Türkiye'de kronik hasta yükünün yüzde 10 civarında olduğunu söyleyen Koç, "Bu hastaların da yüzde 1'i rehabilitasyon hizmeti alması gereken grup." diye belirtti. Türkiye'de 10 bine yakın fizik tedavi ve rehabilitasyon yatağına ihtiyaç olduğunu dile getiren Koç, şöyle devam etti: "Bu ihtiyacı da göz önüne alarak, 29 sağlık bölgesinin tümünü sağlık hizmetini alabilecek yaygınlıkta olmak kaydıyla, rehabilitasyon hastanesi planlaması yapıldı. Bu planlama genelde kampüs hastaneler içinde ya da multi disipliner hastane yaklaşımıyla birlikte planladı ve hayata geçirilmekte. Çünkü, rehabilitasyon sürecinde sadece fizik tedavi uzmanı olması yetmiyor. Kardiyolog, nörolog, ortopedist, beyin cerrahi gibi branşların da olması gerekiyor. Spastik çocukların rehabilitasyonu ise ayrı bir başlık. Tüm bunları içine alacak şekilde bölgesel tabanlı bir yapılanma söz konusu. Buralar rehabilitasyon hizmetinin en son evresinin yapılacağı yerlerdir. Tabi ki her ilde rehabilitasyon sürecinin bir basamağı olan rehabilitasyon hizmetleri verilecek. Ancak yatarak rehabilitasyon hizmeti alması gereken hastalarımız mutlaka bu oluşturacağımız merkezlerde hizmet alacaklar. B merkezler hastaya en yakın yerlerde oluşturulmuş, insan kaynakları ve tıbbi donanım bakımından en donanımlı, rehabilitasyon hastanelerinin ihtiyaç duyduğu sosyal donatıları içerecek." Koç, rehabilitasyon hastalarının bir çoğunun trafik kazası, yüksekten düşme, inme vakaları, ortopedik özürlüler, kansere bağlı rehabilitasyona ihtiyaç duyan vakalardan oluştuğunu dile getirdi. Rehabilitasyon ve evde sağlık hizmeti alması gereken hastalıkların büyük oranda önlenebilir sebepleri bulunduğunu kaydeden Koç, bu noktada bilinçlendirmenin de önemini vurguladı. HASTALARA YENİ YAŞAMLARINA UYUM EĞİTİMİ Hastaların yeni yaşamlarına uyum eğitiminin de son derece önemli olduğunu dile getiren Koç, sözlerine devam etti: "Tekerlekli sandalyeye mahkum kişi için caddedeki kaldırım, bulunduğu evin asansörünün olup olmaması, evin içindeki kapı eşiğinden, tuvaletindeki klozetine kadar tüm yaşam alanları önemli. Mesleki rehabilitasyon gerekiyor, eğitim boyutu gerekiyor. Bunun için yapacağımız çalışmalarda kişinin yeni hayatında uyum eğitimlerinin verilmesi, kişinin yaşamış olduğu ortamın sosyal hizmet uzmanı tarafından değerlendirilmesi, iş-uğraş terapisti tarafından değerlendirilmesi ve ilgili kurumlarla gerekli koordinasyonların sağlanması çok önemli." YAPIMI PLANLANAN REHABİLİTASYON HASTANELERİ Sağlık Bakanlığı'nın yapımını planladığı toplam 4 bin 550 yataklı rehabilitasyon hastaneleri Adana, Afyon, Ankara (2 tane), Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul (5 tane), İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Mersin, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon, Van'da bulunuyor. Kaynak : http://www.internethaber.com/felcli-hastalara-mujde-391765h.htm#ixzz1heMYFqME
  4. Engelli vatandaşlarımızın çektikleri zorlukların ne kadar farkındasınız, ya da onların çektikleri sıkıntıları önlemek onlara yardımcı olmak için neler yapıyorsunuz. Ne yazıkki kimse kimsenin derdini anlamaz olmuş durumda. Anlayış beklemek en çok onların hakkı. Çünkü onlar için yapılan hiç bir öncelik yok. Hem devlet olarak hem de vatandaşlar olarak onlara yardımcı olmadığımız gibi engel oluyoruz. Devlet politikalarında yavaş yavaş iyileşmeler olsada kesinlikle yeterli değil devletin sahip çıkması gerektiği kadar vatandaşlarında saygılı olması gerekmekte. Engelli vatandaşlarımızı engelleyen düşüncesizlerin yaptıkları dengesizliği ve yaptıkları dengesizlikler yüzünden sıkıntıları daha artan daha da engellenen vatandaşlarımız çektikleri sıkıntıları paylaşmak için bin internet sayfayı açmışlar ve herkes kendisini engelleyen dengesiz, düşüncesizlerin yaptıklarını resim çekerek paylaşıyorlar. Belki bazı kendini bilmezler bu resimleri görürde yaptıklarını bir daha tekrarlamazlar. Aşağıda adresi mutlaka ziyaret edin ve mutlaka dikkat etmeye özen gösteriniz. http://buradaengellendim.com/
  5. BuradaEngellendim.com

    Sanal ortama eklenen resimler ses getirse bile etki getirmiyor. Fakat 2012 ye kadar engelsiz şehir yapma zorunluluğuyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Siteyi Gözlem altına aldı. Eklenen Resimlerdeki Yerlere gidip engelleri kaldıracaklarmış(mış).
  6. Süt İçmeyin !

    CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK METABOLİZMA VE BESLENME BİLİM DALI BAŞKANI PROF. AHMET AYDIN: Ben anne sütü dışında çocuklara süt içirilmesini doğru bulmuyorum. En doğrusu ek gıdalara başlar başlamaz kendi yaptığınız yoğurdu, kefiri verin, ama sütü süt olarak içirmeyin. Sadece kutu sütleri değil, günlük sütleri de... Çünkü süt en alerjik gıdadır. Çocukta başta astım olmak üzere pek çok alerjik ve kronik hastalığa sebep olabilir... * Hocam dünkü konuşmamızda, “Bol bol tereyağı yiyip, unu şekeri keserseniz kolesterolünüz düşer” demiştiniz. Bu kadar basit mi? Unlu şekerli gıdalar diyorum. Bu basit bir cümle ama bir düşünün. Unlu şekerli her şey. Yani ekmek, makarna, pilav... Hele ki dışarıda yiyorsanız, yandınız! Börekler, çörekler, poğaçalar, simitler, hepsi çok tehlikeli. Bu arada meyvelerin çok tatlılarına da yanaşmayacağız... * Peki baştan konuşalım mı o zaman? Nasıl beslenmemiz gerekiyor? Siz herhalde Taş Devri Diyeti’ni uyguluyorsunuzdur ama... Bize ne önerirsiniz? Nasıl vazgeçeceğiz unlu şekerli gıdalardan? Bence Karatay Diyeti de, Taş Devri Diyeti de uygundur. Ben ikisine birden ‘Tabiat Ananın Diyeti’ diyorum. Kolayca uygulayabilirsiniz. Eğer unlu şekerli gıdalarla beslenirseniz metabolik sendrom olursunuz. Vücudunuzda, o dün söylediğimiz damarları tahrip eden, daraltan iltihap hücreleri artar. * Metabolik sendrom nedir? Metabolik sendrom diyabet öncesi durumdur. ‘Prediyabet’ diyoruz biz bu döneme. Birden bire diyabet olmuyorsunuz, çocukluğunuzda beslenme alışkanlığınıza bağlı olarak yavaş yavaş hastalanmaya başlıyorsunuz. Kan şekeriniz yükseliyor yükseliyor, 100-110’ları bulunca ‘Diyabet oldun’ diyorlar. Bu metabolik sendrom daha siz diyabet olmadan önce iltihap hücrelerini artırıyor vücudunuzda ve damar sertliği de çocukluktan itibaren başlıyor. Yoksa 30’lu, 40’lı yaşlarda değil... Unlu şekerli gıdaları fazla yediğiniz için hastalanıyorsunuz. Bu yüzden biz her türlü gazoz, meyve suyu, hatta doğal meyve sularına bile karşıyız. * Yani meyveden sıkılmışına bile? Evet. Meyvenin kendisini yiyin diyoruz. Çünkü lifli olduğu için geç emilir bağırsaklarda, damarlara o kadar zarar vermez. Ama çok tatlı meyveleri de çok yemeyin diyoruz. * Üzüm gibi mi? Evet. Tabii ki, makul miktarda yiyebilirsiniz. Ama üzüm yerine, kivi, vişne, kiraz ya da ekşi elmayı tercih edin diyoruz. Meyveye biraz kısıtlama getiriyoruz ama sebzede hiç kısıtlamamız yok. * Mesela bugün benim yanımda iki mandalina ile küçük birer elma ve armut var. Bir gün için bu kadar meyve çok mu? Armut çok tatlı değilse olabilir. Ama diğer üçünü yiyebilirsiniz. * Peki ya kuru meyveler? Kuru incirin içindeki şeker oranı korkunçtur, kuru kayısının da öyle... * Ama günde bir incir ya da iki kayısı yeniyorsa? O zaten günlük şeker limitinizi doldurur. Bir tane incir yiyeceğinize, dört tane mandalina yiyin daha iyi. * Peki hocam, Karatay Hoca hiç ekmek önermiyor. Ama Taş Devri Diyeti’ni okurken dikkat ettim siz bir-iki dilim ekmeğe hayır demiyorsunuz... Bizim görüşlerimizin yüzde 99’u aynıdır. Bence de hiç ekmek yenmese daha iyidir. Ben üzerine tereyağ sürmek için yiyorum. Tereyağ yemiyorsam o gün, ekmek de yemiyorum. Tereyağı, zeytinyağı bunları yediğiniz müddetçe sorun yok. Çünkü bunlar aynı zamanda tok da tutar insanı. Bizim derdimiz un ve şekerle. Çünkü insanlar bu iki gıda ucuz da olduğu için çok fazla tüketiyor. * Meyvelerin çok tatlılarına yanaşmayacağız. Peki ya çikolata, bal, pekmez? Biz sadece esmer çikolataysa ona biraz izin veriyoruz. Haftada iki gün bitter çikolataya... Balı ancak çok saf bir balsa yiyebilirsiniz. Ama maalesef piyasada fiyatı 10 lira olan bal gerçek bal değildir. Belki arı yapıyordur. Ama gerçek bal değildir. Önüne konan glikoz şurubundan yapıyordur. Bizim baldan istediğimiz şey ne? Arı gidip bir yığın çiçeği dolaşıyor, oradaki özleri, vitaminleri alıyor, o sizin vücudunuz için çok gerekli, bunun için de bu balı yiyin istiyoruz. Ama günde bir-iki çay kaşığı kadar. Bir de ne istiyoruz, her mevsimin kendi sebzesini yiyin istiyoruz. Şimdi pırasa, ıspanak varsa onları, yazın da domates, salatalık yiyin diyoruz. Bunların mevsimi dışında yenmesini de istemiyoruz. * Peki organikse salatalık ve domates? Bu mevsimde organik salatalık, domates olmaz. Varsa serada yetiştirilmiştir. Onu da önermiyoruz. Dedeleriniz gibi, nineleriniz gibi beslenin. Eğer koroner kalp hastalığını önleyici tedbirler üzerinde duracaksak, diyoruz ki bir unlu şekerli gıdaları iyice çıkartacaksınız diyetinizden. İki, her mevsimin taze sebze ve meyvesini yiyeceksiniz. Meyvede aşırıya kaçmayacaksınız. Sebzeyi istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Et, yumurta gibi gıdaları serbestçe yiyebilirsiniz, ama bu et ya da yumurta mümkünse merada beslenen, özgürce dolaşan hayvanların eti ya da yumurtası olsun. Tabii bunları bulmak çok zor ama eğer talep yaratılırsa mutlaka karşılığı bulunur. Köylü de bir şeyler kazanmaya başlar. Ben ayrıca D vitamini konusuna çok önem veriyorum. Ya iyi güneşleneceksiniz, ki bu şehir hayatında çok mümkün değil ya da mutlaka D vitamini alacaksınız. Pratikte erişkinler için söylüyorum, iki ayda bir, bir ampul D vitamini için. İğne olarak yaptırmanıza gerek yok. Tanesi 2 lira. Reçeteye bile yazdırmaya gerek yok. Herkesin ulaşabileceği kadar ucuz. * Süt ürünleri dediniz. Ya süt? İçmeyecek miyiz? Hayır, içmeyeceksiniz. Süt ürünlerini tüketeceksiniz. Peynir, yoğurt, kefir... Peynir, beyaz peynirse klasik Ezine peyniri olacak, kaşarsa Kars ya da Trakya’nın tekerlek peyniri olacak. Ya da Erzincan tulum peyniri. * Ne kadar yiyebiliriz? Peynirde sınır yok. İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Günde 5 yumurta bile yiyebilirsiniz, zararı yok! * Bazı diyetisyenler peynir için zararlı diyor... İstediğiniz kadar peynir, istediğiniz kadar yumurta yiyebilirsiniz... * Nasıl? Yumurtayı da istediğimiz kadar yiyebilir miyiz? Bir zararı olmaz mı? İsterseniz 5 tane bile yiyebilirsiniz. Bir de ağız tadınıza bakacaksınız. Yani biz demiyoruz ki, her gün illa 5 tane yiyin. Canınız istiyorsa, yiyebiliyorsanız yiyin ama ertesi gün isteseniz de 5 tane yiyemezsiniz... Ama 5 tane de yemenizin bir zararı yoktur. O yumurtadan 21 gün sonra bir civciv çıkıyor. Yumurtanın neresi kötü olacak? Tam tersine faydası var. Olağanüstü bir besin. Tam bir yiyecek. Hele de bu özgür dolaşan bir tavuğun yumurtasıysa, börtü böcek yiyorsa o tavuk... Ama börtü böcek yemiyorsa onun yumurtasının yerini tutmaz. O yumurtadan kolay kolay civciv de çıkmaz zaten. Çünkü Omega 3’ü falan yeteri kadar alamıyordur. Ben her sabah mutlaka tereyağına iki yumurta kırıyorum. Ama yüksek değil, kısık ateşte pişiriyorum. Hem gün içinde çok tok tutuyor, hem de çok besleyici... * Peki hocam, neden süt içmeyin diyorsunuz? Bir kere hangi sütü içeceksiniz? Bırakın kutu sütünü, sütü mandıradan alsanız bile kaynatıyorsunuz. Birçok özelliğini kaybediyor o süt, enzimleri kayboluyor... Bu yüzden bu sütü alıp ne yapacaksınız? Yoğurt haline getireceksiniz. Aslında bizim geleneğimizde de süt içmek yoktur. Yoğurt, peynir ya da kefir yenir. Tabii peyniri rahat bulabiliyorsunuz da, doğal yoğurt bulmak çok zor. Marketten aldığınız hiçbir yoğurt ekşimiyor. Ekşimeyen, sulanmayan yoğurdu yemeyeceksiniz. Çünkü içinde faydalı enzimleri yok. En güzeli evde kendiniz yapacaksınız. Bunun için de sütü ya mandradan almalısınız ya da günlük olanını kullanmalısınız. Yoğurt gibi, kefir de yapabilirsiniz. Hatta kefir yoğurda göre bir gömlek daha üsttedir. Kefir de yoğurt da ikisi de mayalandıkça, ekşidikçe değerleri artıyor. İçlerinde bir yığın faydalı mikrop oluşuyor. Faydalı mikroplar insanı başta alerji ve astım olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyor. İçindeki enzimler sindirimi kolaylaştırıyor. Bu arada mutlaka Omega 3 takviyesi alınsın istiyoruz, her gün en az 2 gram kadar balıkyağı kapsülü alınmalı. Dün de belirttiğim gibi hem kandaki Omega 3’ü artırır hem de kanı sulandırır! Tabii bu arada mutlaka zeytinyağı, tereyağı ve hayvansal yağlar dışındaki ayçiçek yağı, mısır yağı, margarin gibi yağların diyetten çıkartılması gerekiyor. Pilavı makarnayı elbette önermiyoruz ancak bulgura biraz izin var. Tereyağlı bulgur içine domatesi katarsanız hem çok lezzetli hem de sağlıklı bir yiyecek olur. Baklagilleri iki gün suda bekletin * Hocam ben süt konusuna takılıp kaldım. Süt içmenin bir zararı var mı? Var tabii. Bir numaralı alerjen süttür. * Siz çocuklara kaç yaşından sonra süt önermiyorsunuz? Ben anne sütü dışında süt verilsin istemiyorum, süt ürünleri verilsin diyorum. Yani yoğurt, peynir, kefir... Ek gıdalara başlar başlamaz, hemen. Zaten kefire alıştığı zaman tatlı şey de istemiyor çocuklar... * Benim çevremde insanlar zorla süt içiriyorlar... Kesinlikle yanlış. Bir kere sütü sıcak işlemden geçiriyorsunuz, içindeki vitaminler, enzimler kayboluyor. Sonra bizim ırkımız süt içmeye çok uygun değil. Sütün şekerini vücudumuz zor sindiriyor. Onun için birçok çocukta süt mide bulantısı yapabilir. Tabii bir de bağırsaklarda iyice parçalanmadığı için süt bir numaralı alerjik gıdadır. En fazla alerjik olan besinler evrimde insan diyetine en son giren gıdalardır. Bunların başında bebeğin annesinin sütünü değil, başka hayvanların sütünü içmesi gelir. İkincisi buğday glutenidir, üçüncüsü de baklagillerdir. Bu yüzden de baklagilleri, nohutu, kuru fasulyeyi iki gün suda bekletmek gerekir. 8 saatte bir suyunu değiştirerek... Çünkü içerisinde sindirimi bozacak maddeler bu sırada iyice azalır. Mercimeği de mutlaka suda bekletmelisiniz ama o kadar fazla değil. * Baklagilleri de konuşalım istiyorum ama bebek hiç anne sütü almıyorsa ne yapacağız peki? 6 aya kadar mecburen mama vereceksiniz... Ama sonra yoğurt ya da kefir verebilirsiniz. * Ne miktarda? Belli bir miktarı yok. Alıştırmak için önce birkaç kaşıkla başlarsınız, sonra bir kase verebilirsiniz. Ama tabii çocuk başka ek gıdalar da alacak. Bu arada yoğurtta ya da kefirde kullanacağınız sütü mandıradan alırsanız daha iyi, günlük şişe süt de olabilir. Kefiri piyasadan da alabilirsiniz eğer meyveli değilse... * Diyelim ki bebek köyde yaşıyor ve günlük süte ulaşmak mümkün. O zaman içirebilir miyiz? Hayır. Ben anne sütü dışında süt içilmesini önermiyorum. O sütü de, keçi sütü bile olsa yoğurt yapsınlar. Çünkü dediğim gibi süt bir sürü ısıl işlemden geçiyor, içindeki sindirici enzimler özelliklerini kaybediyor, vitaminler azalıyor. Halbuki siz onu mayaladığınız zaman enzimler tekrar canlanıyor, sindirici enzimler oluşuyor. Günümüzde o kadar çok alerjik çocuk var ki! En büyük sebeplerden biri de süt. * Siz kutu sütleri hiç önermiyorsunuz. Neden? Çünkü çok yüksek ısıl işlemden geçiyorlar, süt molekülleri tahrip oluyor, sütün bütün molekül yapısı değişiyor, süt süt olmaktan çıkıyor, en büyük alerjen oluyor. * Peki ama süt içmezseniz osteoporoz riskiniz artıyor deniyor? En fazla süt içilen ülke Amerika’dır. En fazla osteoporoz de beyaz Ameriklılar’da görülür. Ama zencilerde, Latin Amerikalılarda ve Kızılderililerde süt tüketimi azdır. Çünkü onlar da tıpkı Türkler gibi süt şekerini (laktoz) sindiremezler. Bu nedenle süt tüketimleri azdır ve işin ilginci kemik erimesi da daha azdır onlarda. Sütün içinde kalsiyum yüksek ama bunun emilmesi çok büyük sorun. Bu yüzden bu görüş de yanlış. Bunun için yoğurt yiyin, kefir yiyin, çok daha iyi... Nineleriniz dedeleriniz gibi beslenin * Hocam bu söylediklerinizi yerine getirebilmemiz için bütün okullarda seferberlik başlatılması lazım bence. Kim yapacak onu? * İyi ama çocukların beslenme çantasına meyve suyu ve süt konulmasını istiyorlar... Anne babalar da marketten alıp koyuyor. Yanına yiyecek olarak da bisküvi, gofret veriyorlar üstelik... Sonuç ortada, ilkokula giden çocukların hepsi benden daha şişman. O kadar hareket etmelerine rağmen... Size bir örnek vereyim, Marmara Adası’nda bizim bir tanıdığımız öğretmenlik yaptı. Bakıyor herkes kutu süt kullanıyor. Diyor ki, “Bakın sizin burada keçileriniz var. Tamamen doğal besleniyorlar, ağılları bile yok, yaz kış serbestler, çok güzel sütleri var. Bu UHT’li kutu sütleri almayın, çünkü o sütler sağlıklı değil, sizin zaten keçileriniz var, onların sütünü için, en sağlıklı süt o.” Ama kaymakamlık da sütlerin açıkta satılmasına izin vermiyor. Ertesi gün bir bakıyor ki geniş bir beyaz afiş asılmış, üzerinde ‘En sağlıklı süt ambalajlı süttür’ diye yazıyor... Kutu sütü konusunda bir sürü dava açıldı hakkımda. Onun için sanayi tipi sütçüleri düşmandırlar bana. Mandıra sütçüleri de tersine çok severler. Sanayi tipi tavuk üreticileriyle de aram iyi değil tabii... * Tavuk yemek zaten günah bence... Hayvancağızları, bir an önce et yapsınlar diye dapdaracık yerlerde, kıpırdamalarına bile izin vermeden büyütüyorlar... Ayağı yere değmeden tencereye düşüyor tavuk, güneş yüzü görmeden. Yumurta tavuklarının da gagaları kesiliyor, birbirlerine zarar vermesinler diye... * Para kazanacağız diye nasıl da işkence ediyoruz bu hayvanlara böyle. Buna dur diyecek birileri olmalı mutlaka... Bu kuş gribi gündemdeyken, “Tavuklara başlatılan haçlı seferlerine hayır” diye bir açıklama yaptım. Tavukçular Derneği Başkanı geldi, “İyi hocam da niye böyle yapıyorsunuz, biz insanlara ucuza tavuk üretiyoruz” dedi. “İyi de tam tersine siz insanları açlığa mahkum ediyorsunuz” dedim. Köylü 3 tane tavuğunu, 20 tane yumurtasını pazarda satıyordu, onları da yapamıyor artık. Üç tavuk 10 liradan 30 lira, 20 yumurta da 1 liradan 20 lira ediyordu. O 50 lirayla, birkaç metre Amerikan bezi, biraz un, biraz şeker alıyordu. Onunla geçiniyordu. Bir yandan da o tavuğun etini, yumurtasını yiyordu. Ama sen onun elinden tavukları aldın ne oldu birdenbire? Adamcağız İstanbul’a göç etti, çoğu iş bulamadı, ser sefil oldular. * Eskiden tavuklar pazardan alınır, kestirilirdi, o tavukların lezzeti de farklı olurdu. Çok daha sağlıklı olduklarını ise artık hepimiz biliyoruz... Bu tavukların kesimi kuş gribinden sonra yasaklandı biliyorsunuz. Biz de kuş gribine kadar pazardan alıp kestirirdik tavuğu. Şimdi yok artık. * Beslenme konusunda eskiye dönüş olması ve vicdanlı üretim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ama nasıl olacak bu, hiç bilmiyorum... Biz de onun için uğraşıyoruz işte. En azından ben şunu diyorum, “Şimdiye kadar ben bunu bilmiyordum” diyemezsiniz artık, ben bunu söyledim size, bitti. “Ben bunu duymamıştım” diyemezsiniz, şimdi duydunuz. Duyduysanız gereğini yapacaksınız!
  7. Kök hücre çalışmalarından çekildi..

    Üzülmeye gerek yok, Sadece emriyon kök hücre çalışmaları yok. Kendi vucudundan alınan kök hücre çalışmaları, Sinir kılıfı çalışmaları vs vs çok çalışma var. Henüz erken.. İşte bu şekilde daha sonuç almadan haberler yaygaralar çıkarsa sonuçta olumsuz olunca üzüntü verir.
  8. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nca, engellilerin ulaşımda ve kamu hizmeti alımında rahat hareket edebilmesi için "Engelsiz Tasarım Rehberi" hazırlandı. 38 sayfalık rehber doğrultusunda yaya yollarından merdivenlere, asansörlerden çeşmelere, duraklardan bina girişlerine kadar kent içindeki tüm kullanım alanları engellilere uygun hale getirilecek. 1 Temmuz 2005 tarihinde yayımlanan Özürlüler Kanunu ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmi yapılar, tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar olmak üzere her türlü yapıların 7 yıl içinde engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi gerekiyor. Yine aynı şekilde büyükşehir belediyeleri ve belediyelerin de şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alınması gerekiyor. Kanunun yayımlandığı tarihten bu yana 6,5 yıla yakın süre geçti. Ancak birçok belediye hazırlıklarını hâlâ tamamış değil. Belediyelerin gerekli düzenlemeleri tamamlaması için önlerinde 7 aya yakın bir süre kaldı. 2012 yazından itibaren engelli vatandaşlar, kendilerine yönelik hizmetleri ihmal eden tüm kamu kurumlarından tazminat talep edebilecek. Engellilerin şehirlerde rahatlıkla ulaşım ve erişimini sağlamak için 'Engelsiz Tasarım Rehberi' hazırlandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yetkililerince hazırlanan 38 sayfalık rehber doğrultusunda yaya yollarından merdivenlere, asansörlerden çeşmelere, duraklardan bina girişlerine kadar kent içindeki tüm kullanım alanları engellilere uygun hale getirilecek. Herkes için eşit kullanım sağlanarak, engellilerin kentsel yapıların tümünde diğer vatandaşlar gibi rahatlıkla faydalanması sağlanacak. Engellilerin kent içinde tüm yapıları rahatlıkla kullanabilmesi için hazırlanan rehberde şehirde yapılacak tüm düzenlemelerin nasıl yapılacağı tek tek anlatılıyor. Rehberde yer alan yaya yolları ve kaldırımlar ile ilgili bölümde şu bilgiler yer alıyor: "İstanbul genelindeki yaya yolları hareket kısıtlılığı yaşayan bireyler de dahil olmak üzere tüm yayaların erişimine uygun olacak. Yaya sirkülasyonunda süreklilik sağlanacak. Yollar, yeterli genişlikte düzgün ve kaygan olmayan bir zemine sahip olacak. Altyapı donatıları ile kent donatıları erişime engel olmayacak." Engelsiz tasarım rehberi, 3194 Sayılı İmar Kanunu, 5378 Sayılı Özürlüler Kanunu, Başbakanlık Talimat ve Genelgeleri gereği TSE Standartları ve BM Engellilerin Erişebilirliğinde Engelsiz Çevreler Tasarlama Kılavuzu dikkate alınarak hazırlandı. Rehberde şehirsel çevre; yaya yolları ve kaldırımlar, yaya geçitleri, kent donatıları, otoparklar ve bina girişleri ile kamu yapıları, yerel yönetim birimleri, halka açık tesisler, alışveriş merkezleri, konaklama tesisleri, kültürel ve sosyal tesisler, kongre merkezleri, yeşil alanlar, parklar ve rekreasyon alanları, spor salonları, spor alanları, stadyumlar, eğlence merkezleri, gösteri ve konser salonları için istenen tasarım ve uygulama kriterleri ortaya konuldu. İstanbul'daki tüm yapılı çevre herkes için tasarlanarak, yalın ve kolay algılanabilir olacak. Engelsiz Tasarım Rehberi'nde yaya yollarından merdivenlere, asansörlerden çeşmelere, duraklardan bina girişlerine kadar kent içindeki tüm kullanım alanları engellilere uygun hale getirilecek. Rehberdeki düzenlemelerden bazıları Şehirlerdeki yaya yollarının genişliği yan yana rahat geçişler için en az 180 cm olmalı. Yaya yollarında en az 3 cm yükseklikteki bordürlerle görme özürlüler için yönlendirici bir obje düzenlenmeli. Yaya yolları görme özürlüler için çevresini kolay algılayabileceği şekilde; anlaşılır, sade ve çevresi ile tezat renk ve dokuda hissedilebilir yüzeyde olmalı. Büyük meydanlarda ve 3 metreden daha geniş kaldırımlarda görme özürlüler için 40-60 cm genişlikte hissedilir yüzeyler oluşturulmalı. Rampaların her iki tarafına, tekerlekli sandalye tekerleklerinin dışarı düşmemesi ve görme özürlüler için de bir yönlendirici eleman olması için en az 8-10 cm yüksekliğinde kenarlıklar yapılmalı. Alt ve üst geçitler engellilerin de kullanabileceği şekilde yapılmalı, bu geçitlerde eğimi yüzde 6'yı geçmeyen rampalar kullanılmalı. Yürüyüş güzergâhındaki engeller, görme engelliler için kontrast renk ve dokulu uyarıcı yüzeylerle işaretlenmeli ve güzergah üzerindeki donatıların yükseklikleri 70 cm'den az olmamalı. Kaldırım üzerinde bulunan bina çıkmalarının, her türlü levha, işaret ve tabelaların en alçaktaki noktaları görme özürlü yayaların başlarını çarpmamaları için yerden en az 220 cm yükseklikte olmalıdır. 220 cm ve daha alçak olan merdiven altları kapatılmalı. Binalarda, merdivenlerin küpeştelerinde görme özürlüler için merdiven başlarında Braille Alfabesi'yle kabartmalı bilgilendirme yapılmalı. Asansörün önünde tekerlekli sandalyenin rahatça hareket edeceği kadar bir alan bulunmalı. Görme özürlüler için standartta belirtilen binalarda asansörlere hissedilebilir yüzeylerle yönlendirme yapılmalı. Engelsiz aydınlatma elemanlarının üzerlerindeki donatı ve butonların yükseklikleri 140 -160 cm olmalı, yayaların ve özellikle görme engellilerin güvenli bir şekilde geçmesine izin verecek şekilde 220 cm yükseklikte olmalı. Bankın yanında tekerlekli sandalye kullanıcısına 120 cmx120 cm alan bırakılmalı. Çöp kutuları yayaların hareketlerini kısıtlamayacak şekilde yaya kaldırımı kenarında bordür taşına en az 40 cm uzaklıkta yer almalıdır. Yüksekliği en az 90 cm, en çok 120 cm olacak şekilde yerleştirilmeli. Çeşmelerin farklı yükseklikte iki ağza sahip olmaları daha uygundur. Tekerlekli sandalye kullanıcıları için 85 cm, diğer kullanıcıların eğilerek kullanabilmeleri için 95 cm yükseklikte olmalı.
  9. ENGELLİLERE İŞ İMKANI hakkında

    Siz şuan da para kazanıyormusunuz? Hesabınıza Hiç Ödeme yapıldı mı?
  10. Önerebileceğiniz Bir Akülü Araba Markası Var Mı?

    Evet İmc ana dispiratörü olduğu için daha uygun, 103 modelini aldım ama 105 modelindeki ışıklardan filan var. Fiyat olarak Kampanya vardı 2.750tl civarıydı aldım. Akü ömrü oldukça yeterli, Aküyü hep bittikçe şarj ettiğim sürece 2-3 yıl sorunsuz gider denildi.Daha sonrada jel akü alırım zaten. Ayrıca ön tekerleri dolma teker onları ben havalıya çevirdim daha performans alabiliyorum. Akü sarjı kullanıma göre değişiyor ama yokuşlu vs yerlerde kullanım sonucu 20 km gibi gidiyor. Firmanın müşteri ilişkileri çok iyi her konuda yardımcı oluyorlar. Kısaca ürün fiyatına göre iyi 4-5binlik ürünlerle kıyaslamak doğru değil.
  11. Önerebileceğiniz Bir Akülü Araba Markası Var Mı?

    Medikal firmalar ücreti peşin istiyor, kurum da 1-2 ay içinde ödeme yapıyor. 2000 tl ye işe yarar bir sandalye bulacağını düşünmüyorum. 4 ay önce bende bir akülü sandalye aldım. Ama tam bir çile Alana kadar işim bitti. 4 kere rapor çıkarttım filan uzun hikaye Ben sandalyede hız ve hafiflik aramıştım tabi fiyat, Çok araştırdım en son İmc medikal den almaya karar verdim. Aldığım sandalye için 10 üzerinden 7 diyebilirim. Sandalye secerken; Rahatlığı, motor gücü ve yaptığı hızı önemli ondan sonra diğer aksesuarlarına bakmalı.
  12. Merhaba Arkadaşlar, Bildiğiniz gibi idrar yolu enfeksyonu bizim için büyük bir sorun. Antibiotik kullanmakta uzun vadede iyi birşey değil. Enfeksyon Olup Dr gittikten sonra, Benim deneyip fayda gördüğüm bitkisel kürü paylaşmak istedim. Maydonozun faydası olduğunu zaten biliyoruz. Kürün Ana bitkisi o zaten. Duyduğum şekilde tarifi; 2 litre suya, 1 demet maydonoz, 1 limon, 1 Tutam kiraz sapı, 1 Tutam mısır püskülü, 15 dk kaynatıp, ılık şekilde 1 gün içinde bunu içip tüketmek.(1günü geçirmeyin) Ben üsteki gibi kullanmıyorum. Nedeni ise tadı çok da iyi olmadığı için sürekli içersem midem bulanır diye içmedim. Fakat ben yani annem şu Şekilde yapıyor; 1 yada 2 bardak suya maydonoz ,kiraz sapı ve mısır püskülünü 15dk kaynatıp ılık olduktan sonra içeceğim bardağa bol limon sıkıp veriyor. Bu şekilde limonata gibi bişi oluyor ve lezzetli şekilde içiyorum. Şimdi aklıma geldi nane de koyulabilir sanırım Bunları enfeksyon gecene kadar kullanın, Ben faydasını gördüm sizlerde kullanıp fayda görürseniz yazın buraya unutmayın İyi Forumlar herkese
  13. Yatalak Hastanın Ev Tamiratı Devletten

    Ak parti seçimlerden önce bakım parası için limiti kaldıracağız demiş ve oy toplamıştı. Bakalım yapacaklar mı
  14. Radikal muhabiri Mine Tuduk, 1 günlüğüne 'engelli oldu'. İstanbul'un hâlâ engellilere kapalı bir kent olduğunu gördü. İSTANBUL- Bu haberi okumadan önce gözlerinizi bağlayarak 5 dakika sokakta yürümeyi deneyin ya da sizin için sıradan olan yürümek, oturmak, kalkmak gibi eylemleri yardımsız yapamadığınızı düşünün... O zaman göreceksiniz ki Türkiye’de “Engelli olmak zor” demek bile hafif kalıyor... Sayıları 8.5 milyonu bulan engellileri anlamak, hayatlarındaki camdan duvarları görmek için bir gün de olsa onlar gibi yaşamaya çalıştık. Onların bir ömür yaşadığı zorluklar bana bir gün bile çok ama çok ağır geldi. Yol arkadaşlarımdan biri geçirdiği kas hastalığından sonra 26 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkum olan emekli mühendisi Muhittin Satır, diğeri de doğuştan görme engelli Hacettepe Felsefe mezunu ancak belediyede telefonlara bakarak çalışarak emekli olan Sara Kuruçay. Sabahın erken saatlerinde buluşup bir günü birlikte geçirdik. Neler yaptık ya da yapmaya çalıştık? Turumuza Yeşilköy Tren İstasyonu’ndan başladık. Şirinevler Metrobüs Durağı, Ataköy Metro Durağı, Eminönü, en sonra da Tarihi Yarımada’da müze turu... Çaresizlikler, imkânsızlıklarla dolu dolu geçen bir günde gördük ki sokağa çıkmak, otobüse, metroya binmek, evlerinin yakınındaki market ya da parka gitmek onlar için büyük bir mücadele. Engelliler için yapılan rampalar, asansörler, otobüsler, kılavuz yollar onların nefes almasını sağlamıyor. Birçok belediye binası, kaymakamlık, noter gibi kamu binalarına engelliler için uygun olmayan düzenlemeler sebebiyle giremiyorlar. Ama Muhittin Bey ve Sara Hanım her türlü zorluğa rağmen gülümseme ve espri yeteneklerini yüzlerinden eksik etmeden, umutlarını bir an bile yitirmeden “Engellilerler de, tıpkı normal insanlar gibi hayatın her alanına ulaşıp erişmek istiyorlar” diyor. 5 lira için... Muhittin Satır, “25 yıldır tekerlekli sandalyede yaşıyorum. Emekliyim. İnternetten tanıştığım eşimle 1 yıl önce evlendim. Eşim engelli olmadığı için insanlar ah-vah ediyor, içerliyorum. Herkes bir gün engelli olabilir” diyor. Bir de sitemi var: “Devlet engelliye 600 lira evde bakım parası veriyor. Ama ev halkı başına düşen gelirin 400 liradan fazla olmaması şart. Emekli maaşım 810 lira, evde kişi başına 405 lira düşüyor. 5 lira yüzünden 600 lira ek bakım parasını alamıyorum. Devlet büyükleri, yalnızca bir günlüğüne yerimizde olsalar. Sanırım ne demek istediğimizi iyi anlardılar.” Yola çıkmak yürek ister Engelli rampası olan bazı otobüsler durağa tam yanaşmadan yolcu aldığı için, bir yürüme engellinin arabasıyla binmesi büyük zorluk. Birçok otobüs ise engelliler için özel donanıma sahip değil. Görme engelliler yüksek otobüs basamakları ve durakların adını söyleyen sesli uyarı sisteminin her otobüste yer almamasının sıkıntısını çekiyor Ulaşabilirsen asansör var Şirinevler Metrobüs Durağı ve Ataköy Metro Durağı’nda engelli asansörü bulunuyor ve çalışır halde. Metro ve metrobüse bu mevkiden rahatlıkla binilebiliyor. Ancak devlet hastanesinin bulunduğu Bakırköy, Cevizlibağ, Maltepe gibi birçok arterde engeliler için özel bir düzenleme bulunmuyor. Ne üst ne altgeçit var Eminönü, kentin en işlek noktalarından biri. Ancak her gün yüz binlerce kişinin gelip geçtiği Eminönü Meydanı’ndaki üstgeçitte bulunan engelli asansörleri yıllardır çalışmıyor. Üstgeçitten geçmek mümkün olmayınca haliyle altgeçide yöneliyoruz ama orada da karşımıza inen dik merdivenlerden tekerlekli sandalyeyle inip çıkmak imkânsız. Engelli tuvaletleri Allah’a emanet Her yıl milyonlarca insanı ağırlayan Topkapı Sarayı’nda engelliler için yapılan tuvaletin dışı ve içi bakımsız halde. Ayrıca içinde bulunması gereken tutamaklar sallandığı için engelli bir kişi kolaylıkla düşerek yaralanabilir. Topkapı Sarayı’na yakışıyor mu? İstanbul’un gurur kaynağı Topkapı Saray Müzesi’ni görmek engelliler için zor. Sarayın avlusunda belli noktalarda engelli rampaları var, ama çoğu kırık dökük, güven vermiyor. Asıl engelse sarayın içine girmek istendiğinde ortaya çıkıyor. Çünkü Harem Dairesi dışında rampalar yok. Arz Odası, Hazine Dairesi gibi bölümlere girmek rampa olmadığı için mümkün değil. Sultanahmet’te para çekemedik Hayatın olmazsa olmazı paraya ulaşmak bile ayrı bir işkence. Uluslararası bir düzenlemeye sahip olması gereken Sultanahmet Meydanı’nın orta yerinde bulunan bankamatiklerden engellinin para çekmesi imkânsız. Basamaklı bankamatiklere ulaşmak mümkün değil. Görme engelliler içinse, ATM’lerin tuşlarında sesli uyarı ve brail alfabesi bulunmuyor. Bu yüzden yardım almadan para çekmek imkânsız. Kaldırımlar insanın değil otomobillerin! Kaldırıma park etmiş arabalar yüzünden yürümek mümkün değil. Kaldırımlar standart dışı yapıldığı için tekerlekli sandalye ile çıkılsa bile yardımsız inmek mümkün olmuyor. Ortaya dikilmiş ağaç ve direkler ise cabası. Görme engelliler için de çok yüksek olan kaldırımlardan zar zor geçip Yeşilköy Tren İstasyonu’na vardığımızda, perona doğru inen merdivenler engeliler için düzenlenmediğinden geri dönmek zorunda kalıyoruz. ‘Biz yokmuşuz gibi davranmayın’ Sara Kuruçay: “Doğuştan görme engelliyim. Halkımız yardımsever, onlar dışarıda bizi yönlendiriyor ancak engellilerin ihtiyacı, halkın yardımseverliğiyle çözülmez. Özellikle görme engelliler için metro, metrobüs, vapur, yaya geçitlerine giden kabartmalı kılavuz yollar, hayati önem taşıyor. Ancak birçok insan yerdeki o kabartılı kılavuz yolun anlamını bilmiyor, üzerine araba park ederek işimizi zorlaştırıyor. Kılavuz yollar çok önemli. Ayrıca kaldırımların bir stardardı yok, kimisi yüksek kimi alçak. Restoran, kafe gibi mekânlarda engellilere uygun masa ve tuvalet bulunmuyor. Engelliler iş bulamıyor, bulsa bile kendi mesleğinde çalışamıyor. Görme engelliler için bir süredir otobüs, metro, hızlı tramvay ve trafik ışıklarında sesli uyarı sistemi mevcut. Ama çoğu bozuk. Engelliye bakış ancak toplumsal bilinçle mümkün. Biz yokmuşuz gibi davranılmamalı. Engelliyi tecrit etmeden toplumun içine entegre ederek yaşam alanları yaratmak gerekli.” Japon turistler de olmasa saray yok! Engellilerin Topkapı Sarayı’nın kapalı bölümlerine, örneğin Arz Odası’na girmesi çok zor. Çünkü girişte rampa yok. Israrcı olduğumuzda ise ancak Japon turistlerin yardımıyla bu mümkün olabiliyor. YARIN: ‘Engel dedektifleri’ müze ve kafelere not verdi: İyiler ve kötüler -- www.merverengi.com
  15. Ms'te %70 Başarı Sağlandı

    Msliler adına çok sevindim, Çok ms hastası var
  16. Felçliler İçin Yeni Umut

    Bu tarz tedavilerde umut verici yanı sıra kök hücre de gelişiyor. Gelecek Güzel Gelecek.
  17. [Soru] İdrar Yollarında Enfeksiyon Sorunu

    İdrar yolu enfeksyonu yani sistit bizlerde çok olduğu için, Muhakkak bir idrar tahlili ve idrar kültürü yaptırmalısınız. Ona göre hangi Antibiotiğin duyarlı olup olmadığını görüp ona göre antibiotik kullanmalısınız. Antibiyotik kullanımıda son derece önemli eger sizi verilen antibiyotiği düzenli içmezseniz, O antibiyotiğe duyarlı olabilirsiniz ve ve sonradan yine o antibiyotiği aylarca da kullansanız hiç bir işe yaramaz. Doktoruda iyi seçmek lazım, 2 hafta önce aile hekimine gittim. Bana Tahlil yada kültür yapmadan antibiyotik yazmaya kalktı. Tabi ben tahlil ve kültür yapmam gerektiğini söyleyip başka yere gittim. Eğer yazsaymış yazdığa ilaca duyarlıymışım boş yere kullanacaktım.
  18. Bu ürünü 3 yıldır kullanıyorum çok memmunum herkese tavsiye ederim Fiyatıı : ben 3yıl önce istanbul karagun iş merkezinden 350 tl ye almıştım ama bugun sizleri için araştırdım 69 dolara yurt dışında buldum kargo ile yolluyorlarmış. <h1 class="main">Motorlu oxy Döngüsü - Refurbished </h1> The Oxy-Cycle with adjustable speed, provides low-impact exercise to increase strength and flexibility and promotes blood circulation. Bu OXY-Çevrim ayarlanabilir hız ile, gücü ve esnekliği arttırmak ve kan dolaşımını teşvik düşük etkili egzersiz sağlar. The mini exercise cycle is a great way to get the health benefits of an exercise bike in a compact cycle. Mini egzersiz döngüsü kompakt döngüsünde bir egzersiz bisikleti ve sağlık faydaları elde etmek için mükemmel bir yoldur. Portable use of the Oxy Cycle makes it great for the home or office so you can exercise at your convenience anywhere. Ve oxy döngüsünün Taşınabilir kullanın ev veya ofis böylece sohbettir yere egzersiz için büyük yapar. Orjinal sitesi burası : http://www.oxycycles.com/ Bu sitede de değişikleri var : http://www.kaboodle.com/reviews/lifecare-oxy-cycle
  19. Türk Telekom Sosyal Tarife

    Türk Telekom, ev telefonu abonesi olan veya yeni abone olacak olan, % 40 ve üzeri engellilere, şehit yakınlarına, gazi ve gazi yakınlarına sosyal tarife ismiyle indirimli bir tarife sunuyor. Türk Telekom'un sosyal tarifesi şöyle: Aylık paket ücreti tüm vergiler dahil 12,50 lira, tarife kapsamında 3.000 dakikaya kadar olacak şehir içi görüşmeler ise ücretsiz. 3.000 Dakika limitini aşan şehir içi görüşmelerin dakikası 12,60 kuruş olarak belirlenmiş durumda. Şehirler arası görüşmelerin dakikası 12,60 kuruş, gsm görüşmeleri de 37 kuruş olarak ücretlendirilecek. Ayrıca 31 Aralık 2011 tarihine kadar geçerli olan akşam 7'den, sabah 7'ye tüm ev telefonlarından şehir içi ve şehirler arası bedava görüşmeler de aynen devam edecek. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ücretsiz seyahat kartı verilen şehit yakını, gazi ve gazi yakınlarından ev telefonu aboneliği bulunan veya yeni abonelik açtıracak olanlarda bu tarifeden faydalanabilecekler. Özür durumuna göre, tüm vücut fonksiyon kaybı % 40 ve üzeri olan kişiler, tam teşekküllü hstanelerden sağlık kurulu raporu yani heyet raporu ibraz etmek kaydıyla bu kampanyadan yararlanabilecekler. Dernekler ve kurumlar tarafından verilen kimlik kartları geçerli olmayacak. Kişiler bu şartları taşıdıkları ve kendi adlarına bir abonelik olduğu takdirde bu kampanyadan faydalanabilecekler
  20. Bu yönteme benzer yöntemlerde çok gündeme çıkmaya başladı. Abd de elektronik bağlantı, Rusyada sinir kılıfı. Ahmetin dediği gibi çok erken bir haber,
  21. Merhaba Arkadaşlar, Bildiğiniz gibi Omurilik felcinin, şu anda rehabilitasyon haricinde geçerli bir tedavisi yok fakat son yıllardaki en umut vaadedici tedavi yöntemi olacak olan kök hücre tedavisi hakkında düşüncelerinizi bilmek istiyorum.
  22. [Soru] Kök Hücre Hakkında Düşünceleriniz

    Kök hücre tedavisini medya bize o kadar süslü tanıttı ki herkes hemen çıkacak, bizde tedavi olup yürüyeceğiz gözüyle bakmaya başladı. Yeni çıkan bir ilaç bile 10 yıl sonra piyasaya sürülürken, Erkenden çıkacak diye ümit ederken ümitlerimiz umuda dönüştü. Ama gerek kök hücre gerekse diğer yöntemler belli zaman çıkacaktır. Tedaviyi bekleyip hayatın gerisinde kalmak yerine, Hayatın içerisinde olup yaşamaya bakmak lazım.
  23. Hak etmeyen onlarcası var. Hem malul masşında hemde evde bakım maaşında, Haber deki ufak bir örnek onun gerçek durumunu bilmediğim için birşey diyemiyorum ama, Birçok evi geliri olup vs durumu çok iyi olanların maaşların bian önce teftişle kesilmesi lazım. Gerçekten hak edene verilmeli
  24. [ Bilgi ] İdrar Yolu Enfeksyonu İçin Bitkisel Kür

    Deneyen var mı?