Can Sengul

SiteYöneticisi
  • İçerik sayısı

    3.187
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    44

Can Sengul kullanıcısının paylaşımları

  1. [Soru] Ücretsiz Mama

    Engellilerin Bakım Ücreti, Sonda,Bez ve medikal malzemesi büyük zorluklarla karşılanıyor ama mamayı hiç duymadım. Belki özel mamalar var ise rapor ile alabilirler diye düşünüyorum. Mama ihtiyacı olan birisi mi var?
  2. [Soru] Mictanorm Raporu Kullanma

    Benim Bildiğim Rapor ile alınan ilaçlarda katılım payı ödenmiyor. Bende Spasmex Kullanıyorum 1-2 sene raporsuz aldım hep kesinti olmuştu. Sonradan raporla almaya başladım Daha kesilmiyor.
  3. Tekerlekli sandalyeler dahil bir çok ürün için sgk'nın ödeme şartları ve miktarları Kas Hastalıkları Derneği'nin açtığı dava sonucunda Danıştay kararı (ve ona istinaden sgk'nın yayınladığı 2011/20 sayılı genelge ile) genişletildi: "Kurumumuz aleyhine tıbbi malzeme temin esasları ile ilgili açılan davada; Danıştay Onuncu Dairesi’nin 31.12.2010 tarihli ve E.2010/6710 sayılı kararı ile “… 25.03.2010 tarihli ve 27532 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin Tıbbi Malzeme Temin Esasları başlıklı 7.1. maddesinin onuncu fıkrasının “… garanti kapsamı süresi içinde hastanın kusuru olmaksızın oluşan masraflar firma tarafından, garanti kapsamı süresi dışında hastanın kusuru olmaksızın oluşan masraflar, hasta kusurunun olmadığının ve bakım ve onarımının gerektiğinin Kurumca tespit edilmesi halinde …” ibaresi ile “Hastanın kusuru hallerinde ise söz konusu masraflar hasta tarafından karşılanacaktır” kuralı, ondokuzuncu fıkrasının “Tıbbi Malzeme reçete tarihi ile fatura tarihi arasında en fazla 5 (beş) iş günü olmalıdır” kuralı, Myoelektrik kontrollü kol protezleri başlıklı 7.3.1 maddesinin dördüncü fıkrasındaki “Tek taraflı dominant üst ekstremite amputasyonu olanlara 2 kanallı myoelektrik kontrollü kol protezi ödenir” kuralı, Akülü tekerlekli sandalye temini başlıklı 7.3.12.F maddesinin ikinci fıkrasındaki “… 12 yaş altı hastalarda yukarıdaki şartlar sağlansa bile akülü tekerlekli sandalye bedelleri Kurumca ödenmez” kuralı, Tekerlekli sandalye temini başlıklı 7.3.12.E maddesinin ikinci fıkrasındaki “SUT eki Ek-5/C Listesinde belirtilen bedeller doğrultusunda Kurumca karşılanır” ibaresi, Ek-5/C Listesinde “Özellikli Motorsuz Tekerlekli Sandalye” için 550 TL, “Akülü Tekerlekli Sandalye” için 2.200 TL, “Tekerlekli Sandalye Oturma Adaptasyonu” için 80 TL, “Standing Table (Ayakta Dik Konumlandırma Cihazı)” için 600 TL ve “Parapodium Cihazı (Ayakta Dik Pozisyonlama Cihazı)” için 3.000 TL ödenmesine ilişkin bölümünün yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir." Danıştay şunu söylemiş oluyor sgk'ya: Ey sgk, sen bir çok ürün için kendi kafana göre kısıtlama ve fiyat belirliyorsun, ama bu yaptığın ne hasta hakları ile ne de günümüz teknolojileri ile bağdaşır! Vatandaşın hangi ürüne ihtiyacı varsa, sana düşen fiyat sormak değil, ürünü temin etmektir... Ama sgk'nın yaptığı aşağıdaki değişiklikler bu isteği karşılıyor mu, bilemiyorum. sgk'nın uygulamasını görmek gerek. Zira ödemede üst sınırı kaldırmak demek, adi ve kullanışsız ürünü ucuz fiyata kurumun ödemesi sonucunu da doğurabilir! Aşağıda mavi renkle belirlediğim satırlar bu kaygıma temel teşkil etmektedir... Konuya dair yorumlarınızı ve bilgilerinizi paylalır mısınız lütfen? Yapılan değişiklikler ve genelgeye dair alıntılar: (Üstü çizili bölümler iptal edilen bölümleri gösteriyor) 7.1. Tıbbi Malzeme Temin Esasları (10) Hasta kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek ortez, protez ve Kurumca iade alınan cihazlara ilişkin bakım ve onarım masraflarından, garanti kapsamı süresi içinde hastanın kusuru olmaksızın oluşan masraflar firma tarafından, garanti kapsamı süresi dışında hastanın kusuru olmaksızın oluşan masraflar, hasta kusurunun olmadığının ve bakım ve onarımın gerektiğinin Kurumca tespit edilmesi halinde Kurum tarafından karşılanır. Kurum ihtiyaç duyduğunda bu tespiti teknik servis raporu veya hekim raporu ile de yapabilir. Hastanın kusuru hallerinde ise söz konusu masraflar hasta tarafından karşılanacaktır. Bu madde kapsamındaki tıbbi malzemelerin, garanti süresi bitiminden kullanım miatlarının sonuna kadar servis hizmeti verebileceğinin yüklenici firmalarca taahhüt edilmelidir. Hasta kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek ortez, protez ve Kurumca iade alınan cihazlara ilişkin bakım ve onarım masraflarından, garanti kapsamı süresi içinde oluşan masraflar firma tarafından, garanti kapsamı süresi dışında oluşan masraflar, bakım ve onarımın gerektiğinin Kurumca tespit edilmesi halinde Kurum tarafından karşılanır. Kurum ihtiyaç duyduğunda bu tespiti teknik servis raporu veya hekim raporu ile de yapabilir. Bu madde kapsamındaki tıbbi malzemeler için, garanti süresi bitiminden kullanım miatlarının sonuna kadar servis hizmeti verebileceği yüklenici firmalarca taahhüt edilmelidir. (19) Tıbbi Malzeme reçete tarihi ile fatura tarihi arasında en fazla 5 (beş) iş günü olmalıdır Tıbbi Malzeme fatura tarihinin hizmetin verildiği tarihten sonra en geç 10 (on) gün içinde düzenlenmiş olması gerekir. 7.3.1. Myoelektrik kontrollü kol protezleri: (4)(Tek taraflı dominant üst ekstremite amputasyonu olanlara 2 kanallı myoelektrik kontrollü kol protezi ödenir. Tek taraflı dominant üst ekstremite amputasyonu olanlara, bu durumun sağlık kurulu raporu ile tevsik edildiği durumlarda 4 kanallı myoelektrik kontrollü kol protezi bedelleri Kurumca ödenir. 7.3.12.E- Tekerlekli sandalye temini (2) [...] “özellikli motorsuz tekerlekli sandalye” bedeli Kurumca SUT eki Ek-5/C Listesinde belirtilen bedeller doğrultusunda Kurumca karşılanır. özellikli motorsuz tekerlekli sandalye bedeli ödenmesinde, 7.2.2. Ayaktan tedavilerde reçete karşılığı hasta tarafından temin edilen tıbbi malzeme bedellerinin ödenmesi” maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda Kurumca karşılanır. 7.3.12.F- Akülü tekerlekli sandalye temini (2)[...] mental fonksiyonlar yönünden akülü tekerlekli sandalye kullanıp kullanamayacağı hususunun ayrıca belirtildiği; sağlık kurullarınca düzenlenen sağlık kurulu raporuyla tevsik edilmesi koşuluyla, akülü tekerlekli sandalye bedelleri Kurumca ödenir. 12 yaş altı hastalarda yukarıdaki şartlar sağlansa bile akülü tekerlekli sandalye bedelleri Kurumca ödenmez. kişinin mental fonksiyonlarının ve akülü tekerlekli sandalyeyi trafikte kullanıp kullanamayacağı hususunun ayrıca belirtildiği; sağlık kurullarınca düzenlenen sağlık kurulu raporuyla tevsik edilmesi koşuluyla, akülü tekerlekli sandalye bedelleri Kurumca ödenir. "Ayrıca, Ek-5/C Listesinde “Özellikli Motorsuz Tekerlekli Sandalye”, “Akülü Tekerlekli Sandalye”, “Tekerlekli Sandalye Oturma Adaptasyonu”, “Standing Table (Ayakta Dik Konumlandırma Cihazı)”, “Parapodium Cihazı (Ayakta Dik Pozisyonlama Cihazı)” bedellerinin ödenmesinde 7.2.2. Ayaktan tedavilerde reçete karşılığı hasta tarafından temin edilen tıbbi malzeme bedellerinin ödenmesi” maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda işlem yapılması, uygun görülmüştür." Burada atıf yapılan 7.2.2 maddesi de şu şekildedir: 7.2.2. Ayaktan Tedavilerde Reçete Karşılığı Hasta Tarafından Temin Edilen Tıbbi Malzeme Bedellerinin Ödenmesi (1) Ayaktan tedavilerde reçete karşılığı hasta tarafından temin edilen tıbbi malzemeler, SUT’ta belirtilen istisnalar hariç olmak üzere Kurum (Türkiye ilaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası) TİTUBB kayıt/bildirim işlemi tamamlanmış olmalıdır. Kayıt/bildirim işlemi tamamlanmamış tıbbi malzemelerin bedelleri kayıt/bildirim işlemi tamamlanıncaya kadar ödenmez. (2) Ayaktan tedavilerde reçete karşılığı hasta tarafından temin edilen tıbbi malzemeler; a) SUT ve eki Listelerde yer alan malzemeler, SUT eki Listelerde yer alan fiyatlardan fatura tutarını aşmamak üzere ödenir. B) SUT ve eki listelerde yer almayan tıbbi malzemelerden; Kamu İhale Kurumu İhale Sonuç Formu Ekranında (son bir yıl içerisinde farklı en az 5 (beş) hastanenin fiyatı olmalı ) tespit edilen ve Kurum taşra teşkilatı inceleme birimlerince benzer nitelikte, aynı işlevsel özellikte ve aynı tıbbi sonucu verdiği kabul edilen malzemenin işlem tarihinden itibaren son bir yıl içerisinde en ucuz 5 (beş) fiyatın ortalaması alınır, KDV dahil fiyatı, fatura tutarını geçmemek üzere ödenir. c) SUT ve eki listeleri ile Kamu İhale Kurumu İhale Sonuç Formu Ekranı) fiyatı tespit edilemeyen tıbbi malzemeler, piyasa araştırması (her türlü fiyat araştırması) yapılarak taşra teşkilatı inceleme birimlerince benzer nitelikte, aynı işlevsel özellikte ve aynı tıbbi sonucu verdiği kabul edilen en ucuz malzeme bedeli esas alınarak fatura tutarını aşmamak şartıyla ödenir. (3) Kurum ile sözleşmesiz sağlık kurum ve kuruluşlarınca acil haller nedeniyle yapılan ve SUT’un 4.3 numaralı maddesi doğrultusunda Kurumca karşılanması gereken tıbbi malzeme bedelleri, bu madde hükümleri esas alınarak ödenir.
  4. Tekerlekli Sandalye Ödemesi

    Hastaneden Telerlekli sandalye için bir rapor ve recete yazdırın. Belgeleri il sağlık müdürlüğüne götürün. Onaylanırsa Eğer depoda varsa verirler ki büyük ihtimal yoktur. Size onay verirler, Sizde sandalye alıp faturayı verirsiniz. Ödeme çıkınca ziraat bankasını sizin adınıza parayı yatırırlar.
  5. Omuriliği Dondurularak Felç Olmaktan Kurtarıldı

    Biz Kaza Geçirdikten Sonra 10 gun yoğun bakımda bekletiyorlar.
  6. Merhaba Arkadaşlar İstanbul, Samsun ve Çevre İllerinde İkamet eden, Diksiyonu Düzgün ve Lise Mezunu Engelli Takım Arkadaşları Aranmadadır. Maaş+SSK+Özel Sigorta+Yemek Fişi+Adsl Faturanız karşılanacaktır. Firma Alman Firması olup Reklam olmaması adına Firma İsmi ilanda yayınlanmayacaktır. İrtibata Geçerseniz Öğrenebilirsiniz. Başvurmak İsteyen Arkadaşlar ; Ad Soyad: Eğitim Bilgisi: Bulunduğu il ve ilçe : Telefon Numarası: Bu Bilgileri " bilgi@omurilikfelclileri.com " adresine Mail olarak yollarsanız. Firmanın İnsan kaynakları size geri dönüş Yapacaktır. Hoşcakalın. This post has been promoted to an article
  7. Artık Samsun ve çevresinden de Arkadaşlar aranıyor.
  8. Bende de yorgunluk uykusuzluk vardı. Sürekli Radyosyon altındaydım (cep telefonu, kablosuz internet, akülü sandalye motorları vs vs..) Radyosyon için telefona pc ye radyosyon engelleyici bant alacaktım araştırdım. Sonra jinsei Kolye diye bir kolye buldum. Bundan Aldım 1 aydır kullanıyorum. Açıkcası faydasını gördüm diyebilirim. Sitesini inceleyin isterseniz.
  9. Devamlı Oturanlar Dikkat!

    Bizlerin Kaçınılmaz Olayı Oturmak...
  10. Torba Yasasında Neler Var ?

    Ali Tezel Torba Kanunu’nu tüm detaylarıyla yazdı. 250 bin işçi 80 TL az kazanacak! Torba Kanun’da prim ve vergi affından başka çok sayıda değişiklik de var. 2008’de yürürlüğe giren kanundaki hatalar telafi edilmeye başlanmış ama kötü değişiklikler de mevcut. Bunlardan biri de asgari ücretin 16 yaşından değil, 18 yaşından küçükler ve büyükler diye değiştirilmesi. Bu, 16 ve 17 yaşındaki yaklaşık 250 bin çalışanın daha çok prim ödeyeceği için maaşları düşecek demek Bundan sonra yapılacak düzenlemeyle asgari ücret “16 yaşından küçükler ve büyükler” diye değil, “18 yaşından küçükler ve büyükler” diye değiştirilecektir. Tasarıdaki maddeyle getirilen değişiklikle halen 16 yaşından büyükler 760.5 lira brüt ve 544 lira net ücret, 16 yaşından küçükler ise 648 lira brüt ve 464 lira net ücret alırken, bundan sonra 18 yaşından büyüklere 544 net, küçüklere 464 lira verilecek. Yani, asgari ücret 16 değil 18 yaş altına göre belli edilecek. 16 ve 17 yaşında olanlar artık ayda 80 lira daha az ücret alacaklar. Yakında asgari ücreti 16 yaşından küçükler-büyükler değil de 18 yaşından küçükler-büyükler diye ayıracaklar. Bu gelişmeyle, 16 ve 17 yaşındaki gençlerin ücretleri ayda 80 lira azalacak. Asgari ücretle değişiklik daha gündeme gelmeden SGK şimdiden bunu uygulamaya başlamış. 16 ve 17 yaşındaki gençler şimdiden daha çok SGK primi ödeyecekler. 250 BİN ÇIRAĞIN DA MAAŞI DÜŞECEK Torba Kanun ile ayrıca asgari ücrette yaş kademesi değiştirilince çırak statüsünde çalışan yaklaşık 250 bin işçinin de maaşı düşecek. Çırak olarak çalışanlar halen brüt asgari ücretin yüzde 30′unu, yani 229 lira alarak çalışıyorlar. Yeni kanunla çırakların maaşı 178 liraya düşürülüyor. Yani maaşları zaten düşük olan çırakların geliri 51 lira daha azalmış olacak. SSK’LI OLANIN TARIM SİGORTASI SONA ERECEK “Tarım Bağ-Kur’lu olanlar, SSK’lı işe girerlerse Tarım Bağ-Kur sona erer, SSK çalışması bitince otomatik Tarım Bağ-Kur başlatılır” denilerek reformun hataları düzeltiliyor. 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞANLARA BORÇLANMA HAKKI 29’uncu maddeyle, ayda 30 günden az olarak işverenlerince SGK’ya bildirilen işçiler 30 günden eksik kalan sürelerini isterlerse isteğe bağlı kapsamında her ay veya sonradan borçlanma suretiyle ödeyebilecekler. Borçlanma süreleri de SSK’lı gibi değerlendirilecek; şu anda ödedikleri zaman Bağ-Kur’a sayılıyordu. Yerinde bir düzenleme, reformun hataları düzeltiliyor. Ayrıca, ayda 30 günden az olarak işverenlerince SGK’ya bildirilen işçiler, 30 günden eksik kalan sürelerini isterlerse isteğe bağlı kapsamında her ay ödemeleri halinde SSK’lı gibi değerlendirilecek; zira şu anda ödedikleri zaman Bağ-Kur’a sayılıyordu. Buna ilaveten, ayda 30 günden az SGK’ya bildirilenler, isterlerse İŞKUR’a işsizlik sigortası primini de her ay ödeyebilecekler. TOPLULUK SİGORTALILAR BAĞ-KUR’DAN KURTULDU Eski topluluk sigortalılarına 01.10.2008 gününden beri yapılan eziyete son veriliyor. Ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi akdetmemiş ülkelere götürülen Türk işçileri için işverenler, sadece kısa vadeli (iş kazası-meslek hastalığı) ile GSS primi ödüyorlar, bu işçilerin uzun vadeli yani emeklilik primlerini ödemiyorlardı. İsteyen işçi, emeklilik primini kendi cebinden isteğe bağlı olarak ödüyordu ama ödediği isteğe bağlı primler SSK’ya değil Bağ-Kur’a sayılıyordu. Yani bize Sosyal Güvenlik Reformu olarak sunulan reformla yurtdışına götürülen işçiler, ameleler hem emeklilik primlerini kendi ceplerinden ödemek zorunda bırakılmıştı hem de kendi ceplerinden ödedikleri emeklilik primleri Bağ-Kur’a ödenmiş sayıldığından daha geç ve daha az emekli aylığı ile emekli olacaklardı. Yapılan yarım düzenlemeyle işçiler, emeklilik primlerini yine kendi ceplerinden ödemeye devam edecekler ama ödedikleri primler SSK’ya sayılmaya başlanacak. ÇIRAK VE STAJYERLER İLE KURSİYERLERE SAĞLIK YARDIMI 24’üncü madde ile yapılan değişiklikle; SGK, çırak ve stajyerlere GSS kapsamında sağlık yardımı vermiyordu. Bu konuda çok sayıda eleştiri alıyordu, yapılan düzenlemeyle çırak ve stajyer olarak prim ödeyenlere de artık sağlık yardımı verilecek. İŞKUR eğitimine katılarak adlarına İŞKUR tarafından prim ödenenlere de SGK, GSS kapsamında sağlık yardımı vermiyordu. Bu konuda çok sayıda eleştiri alıyordu, yapılan düzenlemeyle bu kesime de artık sağlık yardımı verilecek. 65 YAŞINDAN BÜYÜKLER DE KAPSAMDAN ÇIKARILIYOR 25’inci madde ile yapılan düzenlemeyle 5510 Sayılı Kanun ile 01.10.2008 gününden beri; eski adıyla Tarım Bağ-Kur ve Tarım SSK’lılardan aylık gelirleri asgari ücretten az olanlar sosyal güvenlik kapsamı dışında tutulmuştu. Şimdi bunlara bir de 65 yaşından büyük olanlar eklenmiş oldu. Artık, 1.10.2008 gününden beri kendilerinden emeklilik primi istenmeyen (ama 01.01.2012 gününden sonra mecburi GSS primi ödeyecek olan) ve emekli olmaları mümkün olmayan 10 milyonluk tarım kesimi (gerek çiftçi gerekse de çiftçi yanında amele olanların) arasına 65 yaşından büyük olanlar da eklenmiş oldu. Kısa süre sonra bunun sıkıntılarını da yaşarız. Zira, ileride bu kesim emekli aylığı gibi bir hakkı olmadığında ve çalışma güçlerini de kaybettiklerinde yaşayacak para bulamayacaklardır. TRAFİK KAZALARINDA PROVİZYON İSTENMEYECEK Acil hallerde olduğu gibi trafik kazalarında da (trafik kazaları acil hal değil miydi?) provizyon olmaksızın hastalar SGK üzerinden GSS’li gibi tedavi edilecek. İşçilerden ücretsiz izinli olanlara 1 aya kadar zorunlu GSS primi ödemeden sağlık hakkı getirilmiş. ZORUNLU GSS’DE 182 LİRA KALDIRILMIŞ 01.01.2012’ye ertelenecek zorunlu GSS uygulamasında aylık kişi başı düşen gelirlerine göre, 31 lira, 91 lira ve 182 lira olan dilimlerden 182 lira kaldırılmış. 182 lira ödemiş olanlara da ödedikleri iade edilecek. Stajyerler ve kısmi zamanlı çalıştırılan öğrenciler ile usta öğreticilerin prime esas kazançları, asgari ücret olarak sabitlenmiş. EVDE ÇALIŞANA YENİ KOLAYLIK İSTEĞE BAĞLI STAJ DA GELECEK Halen sadece üniversite öğrencilerinden zorunlu staj yapanlar sigortalı oluyordu; artık isteğe bağlı stajyerlik de başlayacak. Bu durumda normalde işçi olanları da şirketler stajyer diye bildirebilecekler, yani kayıtdışılığı yasal hale getirecekler. EVDE İŞ YAPAN KADINLARA YENİ HAK Kendi evinde vergiye tabi olmayacak basit işler yapıpsatıp kadınlardan isteğe bağlı olanlar, diğer isteğe bağlıların yarısı kadar prim ödemektedirler. Ama bunun ön şartı, 01.10.2008 gününden önceden beri bu işi yapıyor olmalarıydı. Şimdi bu şart kaldırılmış, halen yapmakta olmaları yeter şart olmuş. Yerinde bir uygulama. Yerinde bir uygulama. 18’DEN KÜÇÜKLERİN BABALARINA VERİLEN CEZA-PRİME AF Başbakan 2007 yılında “18 yaşından küçüklere gittikleri hastanelerde sorgusuz sualsiz tedavi imkânı getirdik” dedi ama sonraki şu cümleyi unuttu: “Ana-babalarının kesesinden.” Uygulamaya göre 18 yaşından küçüklerin ana-babasının sosyal güvencesi yoksa, hastanede bakılıyor ama ana-babadan biri o gün zorunlu GSS’li oluyor ve kanuna göre bir ay içinde gelir testi yaptırıp SGK’ya GSS giriş bildirgesi düzenlemek zorunda. Bunu bilmeyen anababalara şu ana kadar önce 760 lira ceza, sonra da en yüksek GSS primi olan aylık 182 lira borç çıkartıldı. TRAFİK KAZASI SAĞLIK GİDERLERİNİ SGK ÖDEYECEK 2007 yılına kadar SGK, trafik kazalarındaki sağlık giderlerini ödüyordu ama Sayıştay denetimine girdiği bu ilk yılda Sayıştaycılar, “Trafik kazalarında zorunlu trafik sigortası var, siz ödemeyin oradan alsınlar” diye rapor yazınca, SGK trafik kazalarında sağlık yardımını kesip vatandaşları mağdur etmişti. Şimdi bu mağduriyete son veriliyor ve trafik kazalarında da SGK, sağlık yardımı verecek. HABERTÜRK
  11. Ne İş Yapar Bu Tofd ?

    5 yıllık Omurilik Felçlilsiyim Ben Dernekten hiç birşey görmedim. Gören Arkadaşlar Yazar belki, onlarda bir fayda görmüşlerse tabi. Trafik kazası Geçirdi iseniz Trafik Sigorta fonundan Maddi tazminat ve Tedavi giderlerini karşılata bilirsin örneğin akülü ayağa kaldıran sandalye benzeri medikal malzeme alabilirsin. http://www.omurilikfelclileri.com/forum/Trafik-Kazasi-Sonrasi-Haklar-f309.html burda bir kaç konu var onlarıda incelemende fayda var. Merak ettiğin soruları Sorabilirsin.
  12. Gerçektende bir çok arkadaşımız yararlanacak başvurular oldukça geliyor. Çalışma saatleri tam zamanlı ve part time olarak ayarlandı. Ben şuan part time yani günde 5saat çalışıyorum. Örneğin bugun işin var demişsin gerçektende yarın hastaneye heyete gireceğim. Takım Liderine belirttim. Yarın çalışmayacağım. Onun yerine çalışamadığım saatleri başka gunlerde yada bir cumartesi calışıp kapatacağım. Şuan da ben Müşterileri arayıp 2-3 dk süren anket yapıyorum. İlk başta Zor görünsede herşey gibi alışınca kolaylaşıyor
  13. Arkadaşlar ilan Sadece İstanbul için geçerli idi fakat Çevre İllerde İkamet eden, Arkadaşlarda Başvurabilir
  14. İslam'ın Engellilere Bakışı

    Allah (c.c.) insanları aynı şekilde yaratmamıştır. İnsanların çoğu sağlıklı bir şekilde dünyaya gelirken, bazıları da "engelli/özürlü" olarak doğmaktadır. Bazı kimseler de sağlıklı bir şekilde doğmakla beraber, hayatının sonraki bir döneminde değişik sebeplerle, bu tür bir durumla karşılaşmaktadır. İnsanın temel fonksiyonlarını kısıtlayan veya olumsuz etkileyen, fizikî ve aklî pek çok kusur/engel çeşidi vardır. Yapılan tespitlere göre, ülkemizdeki engelli oranı %12 civarındadır.1 Bu miktarın çokluğu, üzerinde düşünülmesini ve araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir. Bu aynı zamanda sosyal ve hayatî ünitelerin engelli gerçeği dikkate alınarak dizayn edilmesinin zaruri olduğunu göstermektedir. Üzerinde durulması gereken önemli bir husus da, engellilik hâli dinî tekliflere muhatap olmasına mâni olmayan kimselerin, dinlerini öğrenmeleri ve güçleri nispetince sorumluluklarını yerine getirmeleri yönünde çalışma yapılmasıdır. Engellilere yönelik, irşat ve tebliğ ekseninde geniş bir çalışma alanının varlığı âşikardır. Bu çerçevede, görme engelliler için başta Kur'ân öğretimi olmak üzere dinî bilgilerin verilebileceği öğretim metot ve araçlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Yine, dinî ve sosyal mekanların mimarî tasarımları da buna göre düşünülmelidir. Günümüzde engellilerin eğitimiyle ilgili gelinen nokta önemlidir. Mevcut imkanlardan/metotlardan din eğitimi ve öğretimi adına daha fazla yararlanılabilir. Engellilik hali, insanın temel fonksiyonları açısından eksiklik olsa da, insanî yönden bir kusur değildir. Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Harâbât ehline hor bakma şâkir / Defineye mâlik virâneler var" şiirinde ifade ettiği gibi, dış görünüşü itibariyle önemsenmeyen veya engelli pek çok kimse, zengin ve diri bir gönül yapısıyla Allah katında çok değerli olabilir. Hatta diğer insanlar, bu gibi kimselerin hürmetine bir kısım sıkıntılara maruz kalmaktan korunmuş bile olabilirler. "Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, can taşıyan hayvanlarınız ve beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" (Aclûnî, Keşfu'l-hafâ, 2/212) hadisinde de ifade edildiği gibi, acziyet, ilahî rahmet ve merhamete bir vesiledir. Geçmiş milletler arasında, özellikle zihinsel engellileri şeytan ve cinlerin musallat olduğu kimseler olarak görenler ve bu sebeple ateşe atıp yakanlar olmuştur. İslâm, bu ve benzeri insanlık dışı her türlü hareketi yasaklamış ve hiçbir şahsın yaşama hakkının engellenemeyeceğini belirtmiştir. Bu dünya bir imtihan yeridir İnsan bu dünyaya ebedî bir saadeti kazanma hedefiyle gönderilmiştir. İmtihan yeri olması itibariyle bu dünyada her şey, hikmet perdesi altında cereyan etmektedir. Bu âlemde acıyla tatlı, iyiyle kötü, hayırla şer iç içedir. Bu dünyada insanın sahip olduğu veya olamadığı her şey bir imtihan vesilesidir. Fizikî güzellik bir imtihan vesilesi olduğu gibi, güzel konuşmak, güzel yazmak gibi kabiliyetler de insana imtihan için verilmiştir. Zenginlik ve fakirliği de aynı şekilde değerlendirebiliriz. Bu bakış açısına göre, zengin ve güzel olan mutlaka üstün olmadığı gibi, fakir veya bazı uzuvlarını kaybetmiş olan bir kimse de değersiz değildir. Zaten Kur'ân'da "Sizin en değerliniz takvada en ileri olanınızdır." (Hucurât sûresi, 49/13) buyrularak üstünlük takvaya bağlanmıştır. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, "Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat, kalblerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, Birr 34) buyurarak, Allah'ın insanlara muamelesinin kalb ibresine göre cereyan ettiğine/edeceğine işaret etmiştir. "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz." (Bakara sûresi, 2/155) âyeti de bu dünyada imtihanın bir realite olduğunu hatırlatmakta ve imtihan çeşitlerine işaret etmektedir. Âyette bahsedilen "canlardan eksiltme" ifadesine engelli insanların da dahil olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla, engellilik hâli de insanların sabretmesi gereken bir imtihan çeşididir. Nitekim Peygamber Efendimiz'in haber verdiğine göre, Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ben kulumu -iki gözünü kast ederek- iki sevgilisini almakla imtihan ettiğimde o buna sabrederse, iki göze bedel olarak ona Cennet'i veririm." (Buhârî, Merdâ, 7) Allah'tan bela, musibet ve sıkıntı istenmez. Ancak İlâhî takdirin bir tecellisi olarak başa gelen her türlü sıkıntıya da güzelce sabretmek bir mü'min tavrıdır. Kalbi imanla oturaklaşmış her mü'min bilir ki, kâinatta hikmetsiz bir hareket ve iş yoktur. İbrahim Hakkı Hazretleri'nin "Her işte hikmeti vardır / Abes fiil işlemez Allah" beytinde de ifade edildiği gibi, her iş ve oluşun bir hikmet yönü vardır. İnsanın başına gelen her türlü musibet, Peygamberimiz'in "Mü'min bir kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü isabet etse, hatta ayağına bir diken batsa bile, bunlar mü'minin bir kısım günahlarına keffaret olur." (Müslim, Birr 52) hadisinde ifade buyurduğu gibi, sabır ve rızayla karşılanması durumunda manevî bir kazanç kapısına dönüşmektedir. Peygamberimiz'in Engellilere Davranışı Her toplumda olduğu gibi Peygamberimiz döneminde de engelli kimseler bulunmaktaydı. Bu dönemdeki engelli sayısını tam olarak bilememekle birlikte, günümüzdeki oranları dikkate alırsak azımsanmayacak miktarda olduğu söylenebilir. Özellikle görme ya da bedenî bir özrü bulunan sahabe arasında isimleri Müslümanların çoğu tarafından bilinen, Abdurrahman b. Avf, Amr b. Cemuh, Muaz b. Cebel, Amr b. Tufeyl, Habbab b. Eret, Imran b. Husayn, Abdullah b. Ümmü Mektum gibi sahabenin meşhurlarının olması da bu kanaati desteklemektedir. Bunlar arasında otuz yıl kronik bir rahatsızlıktan dolayı yataktan kalkamayan ama halinden şikayet etmeyen İmran b. Husayn gibi sahabîler olduğu gibi, Efendimiz'in (s.a.s.) ahirete irtihalinden sonra bir gözünü kaybetmiş Abdullah b. Mes'ud ve Ebû Süfyan gibi sahabîler de vardır.2 Bu arada ortopedik özürlü sahabîlerin çoğunun savaşlarda aldıkları ok ve kılıç darbeleriyle bu hâle geldikleri unutulmamalıdır. Yine dikkatlerden kaçmaması gereken bir husus da, engelli sahabîlerin kimler olduğunu düşündüğümüzde aklımıza pek fazla bir ismin gelmeyişidir. Bu durum bize sahabenin Allah'tan gelen her şeyi rıza ile karşılayıp, herhangi bir isyan tavrı sergilemeden İslâm'a hizmet etmeye ve toplum içinde faydalı bir unsur olmaya çalıştıklarını göstermektedir. Mesela, Muaz b. Cebel'in ayağındaki sakatlığın pek çok kimse tarafından bilinmediğini söyleyebiliriz. Oysa Hz. Muaz, Efendimiz (s.a.s.) tarafından o günün şartlarında oldukça uzak sayılabilecek olan Yemen'e gönderilmiş ve dine hizmet etmekten bir an geriye kalmamıştır. Peygamberimiz (s.a.s.), engelli sahabîlere hususi ilgi ve şefkat göstermiş ve onları toplumun faydalı bir unsuru haline getirmiştir. Meselâ, Bilal-i Habeşî ile birlikte Hz. Peygamber'in (s.a.s.) müezzinliğini de yapmış olan Abdullah b. Ümmi Mektûm âmâ oluşu yanında evinin mescide uzaklığını ve kendisini mescide götürecek kimsesinin bulunmayışını da mazeret göstererek, namazı evinde kılabilmek için Allah Resûlü'nden (s.a.s.) müsaade istemişti. Resûlullâh ise: "– Sen namaz için ezân okunduğunu işitiyor musun?" diye sordu. O, "Evet." cevabını verince, Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "– O halde dâvete icâbet et, cemâate gel" buyurdu. (Müslim, Mesâcid 255; Ebu Dâvûd, Salât 46) Bu rivâyet, cemaatle namazın ne derece önemli olduğunu göstermekle birlikte, Peygamberimiz'in âmâ bir zatı toplumdan tecrit etmeyerek onu cemaat içinde bulunmaya teşviki de bilhassa dikkat çekicidir. Bu hadiseden, İslâm'ın görme özürlü kimselere cemaate devam hususunda ruhsat tanımadığı sonucu da çıkarılmamalıdır. Nitekim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz, görme engelli bir sahâbî olan İtban b. Mâlik'e evinde imamlık yapmaya müsaade etmiştir. Bu hususta Abdullah b. Ümmi Mektum'un sahabenin ileri gelenleri arasında bulunması, ilk Müslümanlardan olması, müezzinlik yapması gibi özelliklerinden dolayı cemaat arasında bulunmasının önemli olması hususu göz ardı edilmemelidir. Çünkü o, engelli sahabîler arasında âdeta sembol bir isim durumundadır. Onun ısrarla toplum içerisinde aktif olarak bulunması kendisinden sonra gelen benzeri kimselere müspet örnek teşkil edecektir. Bunun yanında Hz. Peygamber (aleyhi ekmelüttehâyâ) değişik vesilelerle Medîne dışına çıktığı zaman, Abdullah b. Ümmi Mektûm'u yerine cemaate namaz kıldırması için vekil olarak bırakmıştır. Bu görevin kendisine on üç defa verildiği nakledilmektedir.3 Ayrıca, Efendimiz'in (s.a.s.) bazı bedenî kusurları olan ve çölde yaşayan Zâhir isminde bir sahabîsi vardı. Zâhir, bâdiyede (sahra) bulunan güzel meyve ve çiçeklerden getirip Resûlullah'a (s.a.s.) hediye ederdi. Resûlullah da şehrin güzel ve hoş şeylerinden ona hediye verirdi. Bundan dolayı Resûl-i Ekrem Efendimiz onun hakkında şöyle demiştir: "Zâhir bizim bâdiyemiz, biz de onun şehriyiz."4 Bir defasında Zâhir, Medine pazarında çölden getirdiği bazı şeyleri satarken Peygamberimiz ona arkadan yaklaşır ve şaka yapmak maksadıyla gözlerini kapatarak şöyle der: "Bir kölem var, satıyorum. Onu benden kim alır?" Zâhir, "Ey Allah'ın elçisi, beş para etmez bir sakat köleyi kim satır alır?" deyince şaka bu andan itibaren biter. Peygamberimiz bütün ciddiyetiyle şöyle der: "Ya Zâhir, and olsun ki sen Allah katında değersiz değilsin (tam aksine çok değerlisin).5 Dinimizde engelli kimselerin yapamayacağı işler kendilerine teklif edilmemiştir. Mesela onların savaşlara iştirak etmesi istenmemiştir. Nitekim: "Mü'minlerden oturanlarla, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz." (Mâide sûresi, 4/95) âyeti vahyedildiğinde İbn Ümmü Mektûm Peygamberimiz'e gelerek âmâ oluşu dolayısıyla cihada güç yetiremeyeceğini belirtmiş, ardından mezkur ayetin "özürsüz olarak yerlerinde oturanlar" (Mâide sûresi, 4/95) kısmı nazil olarak onun gibi kimselerin özrü geçerli kabul edilmişti.6 Allah Resûlü engelli kimseleri savaşa katılmaktan muaf tutmuş, ancak bu hususta özellikle ısrar edenlere de müsamaha göstermiştir. Mesela Ensar'dan Seleme oğullarının lideri Amr bin Cemûh topaldı. Bedir savaşına katılmak istedi. Ancak Hz. Peygamber ona müsaade etmedi. Daha sonra Uhud savaşına katılmak istedi. Oğulları: - "Allah seni mazur kılmıştır." diyerek engel olmaya çalıştılar. Bunun üzerine Amr, Peygamberimiz'e başvurdu. Peygamberimiz de ona mazereti bulunduğunu, bu sebepten savaşla mükellef olmadığını bildirdi. Ancak Amr'ın ısrarı üzerine, Efendimiz (s.a.s.) oğullarına hitaben: "- Artık babanızı savaştan men etmeyiniz. Umulur ki Allah ona şehadet nasib eder." buyurdu. Uhud harbine iştirak eden bu heyecanlı sahabî, cihad esnasında "Vallahi ben cenneti özlüyorum." demiş, neticede kendisini korumaya çalışan bir oğlu ile birlikte bu savaşta şehit düşmüştür.7 Bu misallerden de anlaşıldığı üzere, Efendimiz görme ya da fizikî bir engeli bulunan sahabîlerle hep içli dışlı olmuş, onlarla yakından ilgilenmiş ve yapabilecekleri vazifeler için zemin hazırlamıştır. Engellilere nasıl davranılmalıdır? Toplumun içinde engelliler olduğu gibi bazı kimselerin yakınları arasında da değişik seviyede engelliler bulunabilir. Toplum olarak engellilere Peygamberimiz'in ahlakını örnek alarak sevgi, ilgi ve şefkatle davranmak esas olmalıdır. Yine Peygamberimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) tavsiyesi istikametinde, rahatsız edecek bir şekilde engelli kimselere uzun süre bakmamak gerekir. Zîrâ Peygamberimiz, "Cüzzamlılara uzun süre bakmayın."8 buyurmaktadır. Peygamberimiz'in bu sözü, cüzzamlı kimselere, dolayısıyla bedenî bir kusuru bulunan kimselere rahatsız edecek şekilde bakılmaması gerektiğini göstermektedir. Peygamber Efendimiz, engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirerek şöyle buyurmaktadır: "Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir..." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/168-169) Yakınları arasında hasta veya engelli olan kimselere de önemli vazifeler düşmektedir. İlgi ve bakım gereken hasta ve engelliler sabretmeleri durumunda kendileri için hayır kapısına sahip oldukları gibi, yakınları için de sevap kazanma vesilesi olmaktadırlar. Bilindiği gibi hasta ziyareti sünnettir. Ziyaret sırasında hastayı rahatlatmak ve gönlünü hoş tutmak ziyaret âdâbındandır. Hasta ziyaretini teşvik eden ve bunu Müslüman'ın, Müslüman üzerindeki haklarından biri sayan dinimiz, hasta bir kimseye hizmet etmeyi elbette daha üstün tutacaktır. Özellikle hasta ve engelliler akrabalardan birisi ise, hususan anne ve baba ise onlara hizmet çok önemli ve faziletlidir. Zîrâ normal zamanlarda Cenneti ve Allah'ın rızasını kazanmanın en büyük vesilelerinden olan anne babaya, ağır hastalık veya bir engellilikten dolayı hizmet etmenin ne kadar önemli ve faziletli olacağı izahtan vârestedir. Engellilik her zaman anne veya babada olmaz. Günümüzde özellikle engelli bir çocuğa bakmak durumunda olan fedakâr aileler bulunmaktadır. Şu bilinmelidir ki, bütün engelliler diğer insanların sahip oldukları temel hak ve hürriyetlerin tamamına sahiptirler. Bu hak şu veya bu şekilde, doğumdan önce veya sonra iptal edilemez. İnsan bu dünyaya âhireti kazanmaya gelmiştir. Bu durumdaki kimseler, zor da olsa sabır ve rıza göstermeli ve sevap kazanmayı tercih etmelidirler. Zîrâ isyan etmek insanın iki kez kaybetmesi anlamına gelmektedir. Burada şu hususun da belirtilmesinde fayda vardır. Günümüzde teknolojik imkanlar sayesinde bazı fizikî ve zihnî engeller anne karnında iken tespit edilebilmektedir. Fizikî engellerin tespiti daha kolay olmakla birlikte, zihnî engeller genellikle muhtemel bir durum olarak ifade edilmektedir. Ne yazık ki, bazı kimseler de engelli bir çocuğa sahip olmamak için kürtaj yolunu tercih edebilmektedirler. Halbuki, fıkıh âlimlerinin çoğuna göre annenin hayatını kurtarma gibi kesin bir tıbbî zaruret olmaksızın çocuk düşürmek ve aldırmak câiz değildir.9 Bu açıdan bir çocuğun engelli olacağı kesin olarak tespit edilse bile kürtaj yapılarak alınması caiz olmaz.10 Konuyla ilgili Prof. Dr. Hayrettin Karaman hocamızın görüşünü kaydetmek istiyoruz: "Allah'a ve âhirete inanmayanlar için yalnızca dünya hayatı vardır; bu hayatı ne kadar zevkli, rahat, hür yaşamak mümkün ise o kadar yaşamak gerekir. Sakat doğmuş bir çocuk ile meşgul olmanın dünya hayatı açısından onlara kazandıracağı hiçbir şey yoktur, hayatı zorlaştırmaktan, zevk u safayı engellemekten başka bir işe yaramaz. Allah'a ve âhirete inananlar sakat bir hayvana bile gösterdikleri şefkat ve yaptıkları hizmetle ecir ve sevap kazanırlar. Bu, Allah'ın rızasını elde etmeye vesile olur. Binaenaleyh, doğduktan sonra sakatlanan bir çocuğu öldürmek cinayet olduğu gibi, henüz doğmamış ama ana rahminde yaşamakta olan bir çocuğu öldürmek de öyle cinayet olur ve caiz değildir. Rahimde kaldığı sürece veya doğum sırasında anne için hayati bir tehlike söz konusu olmadıkça kürtaj yapılamaz."11 Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, sağlık ve sıhhat büyük bir nimettir. Allah'tan af ve afiyet istemek de mü'min olmanın gereğidir. Ancak, bu dünya âhiretin tarlası olması itibariyle, bir imtihan yeridir. Hasta ve engelli olmak bir imtihan unsuru olduğu gibi, bir hasta ve engelliye bakmak zorunda olmak da imtihanın bir parçasıdır. Hastalar Risalesi adlı eserinde, Bediüzzaman Hazretleri, görme engelli ve felç türü ağır bir hastalığa maruz kalan hastalarla ilgili şu dikkat çekici değerlendirmede bulunmaktadır: "Evet bir mü'min, gözüne perde çekilse ve gözü kapalı kabre girse, derecesine göre, kabir ehlinden daha fazla nurlu âlemleri temâşâ edebilir. Bu dünyada nasıl çok şeyleri biz görüyoruz, kör olan mü'minler görmüyorlar; kabirde o körler, iman ile gitmişse o derece kabir ehlinden daha fazla görebilirler." 12 Felç ve benzeri ağır bir hastalığa maruz kalanlara da dünyanın insanı aldatan nefsânî yönlerinden uzak kalmaları itibariyle hastalığın manevi bir kazanç vesilesine dönüşeceğini söyleyerek tevekkül tavsiyesinde bulunmaktadır.13 Sebeplere riayetin bir kulluk vazifesi olması itibariyle tedavisi mümkün olan her türlü hastalık için tedavi olmak gerekmektedir. Ancak, pek tedavi imkânı olmayan hastalık ve özürler için, sabırlı davranmak, asla isyan etmemek ve gönülden Allah'a yönelmek en doğrusudur. Bu şekilde davranan inançlı bir insan şu fâni dünyada yaşadığı mahrumiyete bedel ebedî saadeti adına büyük bir sermaye biriktirmiş olur. Bilindiği gibi müspet ve menfi olmak üzere iki türlü ibadet vardır. Namaz, oruç gibi bildiğimiz ibadetlere müspet ibadet diyecek olursak, bela, musibet ve hastalık gibi sıkıntılara da menfi ibadet diyebiliriz. Aslında bela ve musibet türü şeyler bizzat ibadet değildir. Ancak, neticesi itibariyle ibadete eşdeğer sevap kazandırdığı için ibadet olarak tanımlanmasında bir beis bulunmamaktadır. Zîrâ insan maruz kaldığı hastalık ve belalarla ne kadar âciz ve muhtaç bir varlık olduğunu idrak eder ve mutlak güç ve kuvvet sahibi olan Cenab-ı Hakk'a yönelir. Bu yöneliş neticesinde de âhiretini kazanma yönünde önemli bir adım atmış olur. Yeni Ümit... * Araştırmacı - Yazar \n hyenibas@yeniumit.com.tr
  15. İslam'ın Engellilere Bakışı

    Teşekkürler Yorum için
  16. Engelli Kişilere Ötenazi Hakkı Verilmeli Midir?

    Ben Hem Evet Hemde Hayır Diyorum ve olaya şu açıdan bakıyorum; Kaza geçirip engelli olan hemen hemen herkesin aklından geçmiştir Ölüm.. Fakat Tek sebep engelinden ele düşmesinden sebeptir. Devletin engellilere verilebilecek tüm rehabilitasyonu verdikten sonra yani kişiyi durumundan dolayı olabilecek en iyi hale getirdikten sonra,(sosyal hayata soktuktan sonra) ENGELLİye böyle bir hak verecek Ötenazi isterse olacak. Ama dediğim gibi Sosyal hayata girdikten sonra ötenazi isteyen kişi sayısı oldukça düşecektir.
  17. Evet Tabiki ev dışında sosyal alanda çalışmak güzel, Ama bu iş de oldukça sosyal Tüm Türkiye İle konuşuyorsun genel merkez ile sürekli bağlantı içersindesin. Bu iş proje olarak başlatılıp ilk Engelli çalışan ben Oldum. Başarılı olmam durumunda benden sonra yeni engelliler alınacaktı. Ve başarılı oldum. Yeni arkadaşlar almaya başlandı. Yeni Engellileride Ben buluyorum
  18. Hep bahsederiz ya Engelliler için sorunlardan 'o sorun, bu sorun' Deriz Yeri geldiğinde... Bu sorunları yaşayan 'bizler' olarak 'sizlerden' yaşadığınız Sorunları sıralamanızı rica ediyorum. Ama Her konuda Ulaşımdan kendi evinizde yaşadığınız sorunlara kadar herşeyi paylaşabilirsiniz. Kaçımız Aynı Sorunları Yaşıyor, Kaçımız Sorunları Aşmış. Yada Sorunları Aşmamız İçin Birbirimize Fikir Verebiliriz. Konuyu Açmışken Ben Kendi Sorunlarımı Yazayım. 1. Ulaşım; Ulaşım benim için Sorun özgürlüğümü büyük anlamda kısıtlıyor. İstanbul'da yaşayıp Toplu taşıma araçlarını kullanamıyorum. Kendimize ait araç var fakat o araca yardımla transfer olmamdan dolayı ve sürücü(abim) Çalışıyor olması hafta sonu hariç hafta içi istediğim yerlere gidemeyişime neden oluyor. Ayrıca İsöm 153 Engelli Servisi var. Engellileri önceden randevü almak koşuluyla belirtilen saat ve tarihte evinden alıp, Gideceği yere Götürüp tekrar evine bırakan Servis hizmeti var. Çok güzel değil mi Görünürde Güzel Hizmet Fakat kullanımı o kadar da güzel değil. Kısaca Anlatmak gerekirse 2kere Hastaneye,1kere etkinliğe,1kere de Adliyeye duruşmaya Gitmek için Servisi de gunler önce aramama ragmen Kullanamadım 4 aramada Tek Bir kere kullanabildim. O kullandığımda da Aracta içim dışıma çıkmıştı 2. Mimari Engeller Mimari Engeller konusunda 4yıl evimizin 1.katta oluşu yuzunden Sıkıntı çektim. Fakat Son 1yıldır Asansörlü ve bana uygun eve çıkmamızdan dolayı Ev konusunda sorun yaşamıyorum. 3. Çevre engelleri Çevre Derken Çevredeki Bankalar, Alış veriş yapılacak yerler, Cafeler ve kaldırımların uygun olmayışı oldukça sorun Teşkil etmekte.... Devamı gelecek...... Sizlerden de bu Gibi sorunları dile getirmenizi rica ediyorum
  19. Konuşma Sesi İle Hareket Eden Engelli Sandalyesi

    Engelli olmak ayrı dert başkalarının yardımı ile yaşamak başka dert, Zaten her şeyde yardıma ihtiyaç duyan engelliler için hiç olmazsa Evde-Dışarda Özgürce Dolaşabilmeleri Büyük Avantaj ve özgürlük sağlayacaktır. Çalışmalarınızın başarılarını dilerim. Seri üretime geçtiği günleri bekliyoruz
  20. X Kan Grubu Hakkında Bilgisi Olan Var mı?

    Bende ilk defa duydum nette araştırdım pek bilgi yok ama aşağıdaki haberi buldum.
  21. Engelli Çalışanların 2011 Yılı Vergi İndirim Tutar ve Oranları Belli Oldu Çalışma güçlerinde en az yüzde 40 oranında kayıp olan çalışanlar için Gelir Vergisi Kanunununda yer alan sakatlık indirimi tutarları, 2011 takvim yılında uygulanmak üzere; birinci derece sakatlar için 700 TL, ikinci derece sakatlar için 350 TL, üçüncü derece sakatlar için 170 TL olarak tespit edilmiş bulunuyor. Yani engelli çalışanlar çalışma gücü kayıp oranları yüzde 40 ila 59 arasında ise ücretlerinin 170 TL'lik ksımı için gelir vergisinden muaf olarak her ay 25,50 TL daha az vergi ödemiş olacaklar. Bu vergi indirim oranı çalışma gücü kayıp oranları yüzde 60 ila 79 arasında olanlar için ücretlerinin 350 TL'si için uygulanacak ve onlar da 52,50 TL daha az vergi ödeyecekler. Çalışma gücü kayıp dereceleri en az yüzde 80 düzeyinde olan 1.derece engelliler ise her ay ücretlerinin 700 TL'lik kısmı için gelir vergisi ödemeyerek her ay 105 TL daha az vergi ödemiş olacaklar. Ali TEZEL SÖZCÜ GAZETESİ
  22. Nedenini bilmediğiniz ağrılardan mı şikayetçisiniz? Önce bir uzmana görünün, sonra pillisi de dahil tedavilerle ağrılarınızdan kurtulun. Türkiye’de insanların yüzde 90′ı çeşitli ağrı sorunlarıyla karşı karşıya ve büyük çoğunluğu çareyi nerede arayacağını bilemiyor. Hemen hemen her beş kişiden dördünün sırt veya bel ağrısı çektiği Türkiye’de, neredeyse on kişiden birinde de bu dayanılmaz ağrılar kronikleşmiş halde. Çapa Tıp Fakültesi Algoloji (Ağrı Bilimi) Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdine, ağrı tedavilerindeki son gelişmeleri anlattı. Omurilik pili Geçmişte ağrı sadece çeşitli hastalıkların bir bulgusu olarak kabul edilirken, bugün başlıbaşına bir hastalık olarak görülüyor. Buradan yola çıkan bilim adamları, vücutta ağrı mekanizması ve tedavisi konusunda önemli yeniliklere imza attı. Vücut, ağrıyı kendi kendine dindirmek için morfine benzeyen ‘endorfin’ adı verilen maddeler salgılıyor. Vücuda yerleştirilen ‘omurilik pilleri’ ile, bu maddelerin salgılanması artırılıyor. Oldukça pahalı bu yöntem, diğer tedavi yöntemleri yeterli olmadığı takdirde tercih ediliyor. Defalarca bel fıtığı ameliyatı olanlarda, omurilik iltihaplarında, omurilik yaralanmalarında ve benzeri sinir yaralanmalarında omurilik pili kullanılıyor. Genel veya lokal anestezi altında vücuda takılan ve fiyatı 10 bin doları (2 milyar 160 milyon lra) bulan pil, doğrudan omurilikteki sinir liflerini uyararak, ağrının beyne ulaşmasını engelliyor. Omurilik pili uygulaması, 1998 yılından beri SSK kapsamında. Morfin pompası Ağrı tedavisinde diğer bir yenilik de, morfinin alışkanlık meydana getirmeden verilmesini sağlayan morfin pompaları. zellikle kanserli hastalarda ve ilaçların ağrıları dindirmeye yetmediği durumlarda kullanılabilen pompalar, morfinin ağızdan verilen dozunun yüze biri miktarını içeriyor. Böylece morfin alışkanlığı yaratılmadan tedavi yıllarca uygulanabiliyor. Genel veya lokal anestezi ile vücuda yerleştirilebilen morfin pomplarının fiyatı 500 doları (108 milyon lira) buluyor. Morfin pompa tedavisi ülkemizde şu an Emekli Sandığı ve SSK güvencesi altına alınmış durumda. Kataterle ilaç Bel ağrılarına son zamanlarda geliştirilen diğer bir yöntem, vücuda yerleştirilen bir kataterle ilaç tedavisi uygulanması. atak istirahati veya fizik tedaviye cevap vermeyen hastalarda, eğer cerrahi girişim gerekmiyorsa, o bölgeye röntgen altında doğrudan katater yerleştiriliyor. Buradan çeşitli ağrı kesici ilaçlar verilerek, ağrılı bölgenin tedavisi sağlanıyor.
  23. Anahat trenlerinde ücretsiz seyahat hakkına sahip yolcular ile bunların yolculuk edecekleri mevkiler aşağıda ve göstermeleri gereken belgeler de, bu tarifenin belgelere ilişkin maddesinde açıklanmıştır. 2.9.1 Ücretsiz Yolculuk Edecekler: Aşağıda belirtilen yolcular, anahat yolcu trenlerinde bilet ücreti ödemeden yolculuk etme hakkı sağlayan belgeyi göstermeleri koşuluyla ücretsiz seyahat ederler. - Milli Mücadeleye iştiraklerinden dolayı kendilerine İstiklâl Madalyası verilmiş olanlar, -1950 yılında Türk Tugayının Kore'ye ayak bastığı tarihten başlayarak 1953 yılı Pan-Munjon Ateşkes Anlaşmasına kadar Kore'de fiilen savaşa katılmış olanlar, -1974 yılında Temmuz 1 inci ve Ağustos 2 nci Barış harekatına Kıbrıs'ta fiilen görev alarak katılmış olanlar, - Harp malûlleri, - Terörle mücadelede yaralanan veya sakatlananlar, -2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre asayiş ve güvenliğin sağlanmasında görevli iken yaralanan veya sakatlananlar ile - Vazife malûllerinin, a) Kendileri, B) Eşleri, c) Şehitlerin eşleri, d) Dul eşleri, e) Yetimleri, f) Şehitlerin anne ve babaları, g) 5774 Sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince sadece “Devlet Sporcusu”, h) Bir yolcunun beraberinde olmak ve ayrı bir yer istememek koşuluyla (O-6) yaş (dahil) arası çocuklar. i) Görev gereği servis kartı, servis karnesi (yataklı dahil), görev permisi, erzak kartı, okul kartı ve 3625 Formla seyahat edenler ve demiryolu araçlarında görevli bulunan personel (Trafik Cetveline kaydettirmek koşuluyla). j) 22.04.2010 Tarih ve 2010 / 404 sayılı Kararname eki Karar ile 4736 sayılı Kanun gereğince özür oranı %90 veya üstü ağır özürlü ve 1 refakatçisine. 2.9.2 Yolculuk Edilecek Mevkiler: (2.9.1) maddede belirtilen yolcular kendilerine verilen ücretsiz yolculuk belgelerinde gösterilen mevkide yolculuk ederler. Ücretsiz yolculuk hakkı sadece taşıma ücretini kapsamaktadır. Bu nedenle ilgili bölümlerde aksine bir hüküm olmaması halinde kuşet, örtülü kuşet ve yataklı ücreti ödenmesi gereklidir. Yataklı kartı veya yataklı permisi ile seyahat eden görevli personele sadece ücretsiz yer numarası verilir. Ücretsiz Yolculuk Edecekler” başlıklı (2.9.1) maddesinde belirtilen ücretsiz seyahat hakkına sahip yolcular, yüksek hızlı trenlerin economy class vagonlarında ücretsiz seyahat edeceklerdir. Ancak, Yataklı Kartı, Yataklı Karnesi ve Yataklı Permisi sahibi görevli TCDD personeli, kontenjan elverdiği sürece Business Class Vagonda da seyahat edebilirler. 2.10 Yolculuk Belgeleri: Gerek anahat gerekse banliyö trenlerinde ücretsiz ve indirimli ücretle yolculuk edenlerden trende, yolculuk esnasında belge göstermesi istenir. Yolculuk sırasında gerekli belgenin gösterilmemesi halinde yolcu biletsiz veya fark ücreti ödeme işlemine tabi tutulur. Yolculuğun bitiminden sonra ibraz edilecek belgeler nazara alınmaz ve bunlara dayanarak alınan para iade edilmez. Abonman (gerek banliyö ve gerekse anahat) alacaklardan gişelerde herhangi bir belge aranmaz. Belgelerin şekli ve kimler tarafından verileceği aşağıda açıklanmıştır. 2.10.1 Belgelerin Şekli: Bütün belgelerde, ücretsiz veya indirimli ücret ile yolculuk etme hakkı olan yolcunun adı, soyadı ile resmi mühürle onaylanmış fotoğrafının bulunması zorunludur. 2.10.2 Belgelerin Kimler Tarafından Verileceği: Gerek anahat ve gerekse banliyö trenlerinde ücretsiz veya indirimli ücretle yolculuk edenler, yolculuk esnasında gerekli belgeyi göstermek zorundadırlar. a) Gençlere; Genç biletine sahip 13-26 yaş (26 yaş dahil) grubuna dahil gençlerin seyahatleri, resmi makamlarca verilen Nüfus Hüviyet Cüzdanı, ehliyet, pasaport vb. kimlik belgelerini ibraz etmeleri gerekir. Yaş hesabında ay ve güne bakılmaz. b)Bu tarifenin (2.9.1) madde (a,b,c,d,e,f,g,) fıkralarında belirtilen ücretsiz seyahat hakkına sahip yolcuların anahat yolcu trenlerinde yapacakları seyahatlerde TC. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen Ücretsiz Seyahat Kartlarının ön yüzünün sağ alt köşesinde “SERBEST” ibaresi ve arka yüzünde “Bu kart sahibi Devlet Demiryollarının yurt içi hatlarında,……..ücretsiz olarak seyahat eder” ibaresi bulunan Gazi veya Ücretsiz Seyahat Kartlarını ibraz etmesi gerekir. c)60 Yaş ve Yukarısındakilere: 60 yaş ve yukarısındaki vatandaşların anahat yolcu trenlerinde yapacakları seyahatlerde Nüfus Hüviyet Cüzdanı veya yaşlarını belirleyecek resmi bir belgeyi (resimli olmak koşuluyla) ibraz etmeleri gerekir. Yaş hesabında ay ve güne bakılmaz. d)Öğretmenlere: Fotoğraflı ve onaylanmış kimlik kartları, öğretmenlerin mensup olduğu resmi ve özel okullar (Dershaneler hariç) tarafından verilir. e) Askeri Yolculara: * Türk ordusunda görevli askeri yolculara (subay, astsubay, uzman çavuş, çavuş, onbaşı ve erlere); bağlı bulundukları birlik komutanlıkları, * Askeri memurlara; işyeri amirleri, * Ülkemizde görevli yabancı subay ve erlere; Milli Savunma Bakanlığı, Nato’nun askeri görevlilerine; Ulaştırma subaylıkları veya komutanlıkları f) Özürlülere: İndirimli seyahate esas belge olan Özürlü Kimlik Kartı, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından, özür oranı belirtilmiş Nüfus Hüviyet Cüzdanı Nüfus Müdürlükleri tarafından, Sağlık Kurulu Raporu ise, resmi hastaneler tarafından verilir. Özür oranı %90 veya üzerinde ağır özürlü olanlar için de yukarıda belirtilen makamlar tarafından verilen belgelerin gösterilmesi gerekmektedir. Bunların resmi hastanelerden almış oldukları Sağlık Kurulu Raporu, Özürlü Kimlik Kartı ve Nüfus cüzdanlarında, özür oranı %90 ve üstü veya ağır özürlü ibaresinin bulunması gerekir. Bunlara refakat edecek 1 kişi için herhangi bir belge şartı aranmaz. g) Personele: * Çalışan TCDD ve Bağlı Ortaklık personeli Kimlik Kartlarını, eşi ve çocukları Aile Tanıtım Kartını, * TCDD ve Bağlı Ortaklık emeklisi Emekli Kimlik Kartını, eşleri Aile Tanıtım Kartını, İbraz etmesi gerekir. h) Basın Mensuplarına: Yerli ve yabancı basın mensuplarına, sarı, sürekli ve basın şeref kartları Başbakanlık BasınYayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından verilir. i-) Çocuklara: 0-12 yaş(dahil) arası çocukların anahat yolcu trenlerinde yapacakları seyahatlerde Nüfus Cüzdanı indirime esas belge olarak gösterilir. j-)VIP Kartı Sahibi Yolculara: Yolcu Tarifesinin (2.6.3) madde (k) fıkrasında belirtilen yolculara, VIP Kartı TCDD Genel Müdürlüğü tarafından verilir.
  24. Sgk Hem Bez Hemde Sonda Ödemesi Yapmayacakmış

    Ödemelerde Herhangi bir sorun yok arkadaşlar. Medikalcilerin kuruma yanlış yada eksik belge vermelerinden kaynaklı bir sorundan dolayı ödeme yapılmadığı zaman, Medikaller Sorunu Hastaya yansıtıyor. Dolayısıyla Sorun varmış Gibi Lanse ediyor. Bir Sorun yok kısaca
  25. Sgk Hem Bez Hemde Sonda Ödemesi Yapmayacakmış

    Ödemeleri Medikaller kendisi alıyor genelde . Ben sadece sonda alıyorum bende kesinti olmaz sanırım ama bir araştıralım bakalım. Başka ödeme alamayan var mı acaba?