Liderlik Tablosu


Popüler İçerik

Showing most liked content on 03-05-2010 tüm alanlarda

  1. 1 point
    Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, ekmeğin tek başına şişmanlattığı düşüncesinin yanlış olduğunu, üzerine tereyağ, margarin, reçel, veya çikolata sürerek yendiğinde şişmanlattığını söyledi. 03 Mayıs 2010 Pazartesi, 11:33:32 Doğru ekmek seçimi hakkında bilgi veren İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Boyacıoğlu, TÜBİTAK araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de daha çok "beyaz ekmek" tüketildiğini söyledi. Ekmeğin, besin ögesi yoğun bir gıda olarak hem vitaminleri hem de mineralleri içermesi gerektiğini anlatan Boyacıoğlu, "Ekmek, sadece karın tokluğu için yenmemelidir. Ekmek, gerek vitamin gerek mineral gerekse de protein ve karbonhidrat anlamında beslenme gereksinimi de eksiksiz karşılamalıdır" dedi. Doğru ekmek seçilmediği takdirde, buğdayda yer alan çinko ve demir gibi minerallerin, B6, folik asit ve B12 gibi vitaminlerin yeterince alınamadığını belirten Boyacıoğlu, böylece bireylerin kan değerlerinin düştüğünü ve yaşam kalitesinde azalma olduğunu anlattı. Ekmek ile ilgili bilinen en yanlış kanının ise ekmeğin şişmanlattığı düşüncesi olduğunu söyleyen Boyacıoğlu, "İnsanlar herhangi bir bilimsel temele dayanmadan, diyete başlamadan önce hemen ekmeği sofralarından uzaklaştırıyor. Tamamen yanlış bir olay, çünkü burada diyetteki olay herhangi bir gıda maddesi değil, alınan toplam enerji miktarıdır. Toplam aldığınız enerji, günlük harcadığınız enerjiden fazlaysa bu kilo almaya yol açar. Dolayısıyla diyetten ekmeği çıkarmanın hiç bir anlamı yok" dedi. Boyacıoğlu, diğer yandan yağlı gıdalara kıyasla ekmeğin daha düşük bir enerji içerdiğini ifade ederek, "Çünkü gıdalardaki enerji kaynakları besin ögesi olarak proteinler, yağlar ve karbonhidratlardır. Protein ve karbonhidratın bir gramı 4 kalori iken yağın bir gramı 9 kaloridir. Dolayısıyla yağ tükettiğiniz zaman gelen kalori çok daha fazladır. Ekmeğin içeriğinde yağ olmadığı için şişmanlatması söz konusu değildir" diye konuştu. Ekmeğin üzerine tereyağ, margarin, reçel, marmelat veya çikolata sürerek yendiğinde şişmanlattığını aktaran Boyacıoğlu, tek başına ekmek tüketildiğinde, şişmanlatmasının söz konusu olmadığını söyledi. AA
  2. 1 point
    1) Yalan Ne ciddi olarak, ne de şaka yollu yalan söyleme! Şaka yollu yalan söylemeye dilini alıştırma ki ciddi konularda da yalan söylemeyesin. Yalan büyük günahların en büyüklerindendir. Yalancılığın duyulursa, güvenilirliğin düşer ve kimse sözüne inanmaz olur. Gözler seni küçük görür. 2) Sözünde durmamak Söz verip de sözünde durmamaktan kaçın. İnsanlara sözlerinle değil eylemlerinle iyilik yap. Bir söz verirsen, çok büyük bir güçlükle karşılaşmadığın sürece sözünü yerine getir. Çünkü sözünü tutmamak, bir münafıklık emaresi ve kötü bir huydur. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç özellik vardır ki bunlar kimde bulunursa, namaz kılsa ve oruç tutsa dahi münafıktır; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde tutmaz ve kendisine emanet bırakıldığında hıyanet eder." 3) Dedikodu Dilini dedikoduya bulaştırma! Dedikodu, Müslüman' ın otuz kez zina etmesinden daha kötüdür. Bir haberde böyle nakledilmiştir. Dedikodu; bir kişiyi, duyması durumunda hoşuna gitmeyecek şeylerle anmaktır. Doğru şeyler söylüyor olsan bile sen dedikodu ve haksızlık yapmış olursun. Gösteriş için Kur' an okuyanların dedikodusunu yapmaktan sakın. Bu gıybeti maksadını açıkça söylemeksizin ima yoluyla yaparsın. Örneğin şöyle dersin: "Allah onu ıslah etsin. Yaptığı şey beni üzdü. Allah' tan bizi de onu da ıslah etmesini istiyoruz" 4) İnsanlarla söz dalaşı Bu davranış seninle konuşan kişiyi üzmektir, onu cahil durumuna düşürmek ve suçlamaktır; kendini ise akıl ve bilgiyle temize çıkarmak ve övmektir. Söz dalaşı hayatı karıştırır. Çünkü sinirli biriyle söz dalaşına girersen sana zarar verir. Halim selim biriyle tartışırsan sana buğzeder, kin besler. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kişi haksız olduğu bir konuda tartışmaya son verirse Allah ona cennetin kıyısında bir ev yapar. Kişi haklı olduğu bir konuda tartışmaya son verirse de Allah ona cennetin en yukarısında bir ev yapar." 5) Kendini temize çıkarma Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Siz kendinizi temize çıkarmayın. O kimin takvalı olduğunu pek iyi bilir" (Necm 32) Hikmet sahibi bir zata; "Doğru olduğu halde çirkin olan şey nedir?" diye sorulmuş. O da: "Kişinin kendisini övmesidir" diye cevap vermiş. Bunu huy edinme ve bil ki bu, senin insanların gözündeki değerini düşürür ve Allah' ın sana öfkelenmesine yol açar. Kendini övmenin, başkaları gözünde seni yüceltmeyeceğini görmek istiyorsan, kendi erdemlerini, makamlarını ve mallarını öne çıkararak kendilerini övenlere bak! Kalbin onların bu davranışını nasıl yadırgıyor ve bu durum sana nasıl ağır geliyor. Yanlarından ayrıldığında onları nasıl da kınıyorsun değil mi? 6) Lanet etmek Sakın ha, Allah' ın yarattığı herhangi bir canlıya, yiyeceğe veya insana lanet etme! Kıbleye yönelen hiç kimsenin şükreden veya nankörlük eden biri ya da münafık olduğuna şahitlik etme. Çünkü sırları yalnızca Allah bilir. Kullarıyla Allah arasına girme! Bilesin ki kıyamet gününde sana, "falanca kişiye niye lanet etmedin" diye sorulmayacaktır. Ama Allah' ın kullarından birine lanet edersen, bundan sorguya çekileceksin. Allah' ın yarattığı hiçbir şeyi kınama! Hz. Peygamber (sav) hoşuna gitmeyen yemekleri eleştirmezdi; iştah duyuyorsa yer, duymuyorsa yemezdi. 7) İnsanlarla dalga geçmek İster ciddi ister şaka yollu olsun; insanlarla dalga geçmekten dilini koru! Çünkü bu, insanda hayâ bırakmaz, böyle kişilere saygı duyulmaz, yalnız kalırlar ve bir çok kişiyi üzerler. Bu birçok kavga ve öfkenin de kaynağıdır. Kalplere kin diker. Kimseye alaya alır tarzda şaka yapma! Sana böyle bir şaka yapılırsa karşılık verme ve bulunduğun meclistekiler başka bir konuya geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Boş konuşmalara daldıklarında ağır başlılıkla çekip gidenlerden ol. İşte bu saydıklarımız, dilin afetleridir. Bu konuda sana yardımcı olacak şey; yalnız kalmak ve gerekmedikçe konuşmamaktır. Hz. Ebubekir (ra), gereksiz konuşmalardan kaçınmak için ağzına taş koyardı ve dilini göstererek: "Bütün makamları elde etmemi sağlayan şey işte budur" derdi. Şu halde sen de bunlardan sakın. Çünkü bunlar, dünya ve ahirette seni helaka düşürecek sebeplerin başında gelir. Selam ve duaile..
  3. 1 point
    GÜNAYDINIM’ sın... Fecri aydınlatan sözlerimsin sen...Karanlığın odalarına süzme ışıktır gözlerin..Ceplerinde hüzün taşıyan adamın avuçlarında sakladığı mavi bilyelerin içinde yaşayan can...Sen perdelerime düşen günaydınımsın..Sen yarım yamalak sözlerimin tamamlandığı yersin...Durma oralarda, gecemi gündüze çeviren adam..Günebakan çiçekleri gibi yüzünü bana çevir..Soluğunu rüzgar, suskunluğunu bahar yaptım kendime..Gözlerinin sağnaklarındayım bulut bulut düşüyorum Yeşil Cennetin kuruyan topraklara...Kalem oluyorsun yüreğimde demlenen...Kahverengi gözlerim gibi kahve gözlerinle ısık dağıtıyorsun şehrime..Alnıma vuran ışıksın..Cünkü sen günaydınım, sen benim yaşamımsın sabahıma kanatlanan... AYDINLIĞIM’sın.... Cemaline sinen nurlu gözlerine esir düşüm ben..Esrik bir rüyayım karanlıktan aydınlığına saçılan..Tut sevgili..Mihrabına al beni..Gökyüzüne kanatlandır beni.Kutsa beni yüreğinle..Kutsal mabedinde yaşamama izin ver...Duam olsun nefesin..Nefesim olsun gözlerin..Katılaşmış karanlığımı erit yüzünde soluklanan güneşle..İlmekle beni ışığına..Kollarına al cocuksu sevinçlerımi...Ört üzerimi ışığınla...Saçlarımın köklerinde doğsun gözlerin..Alnı pak sevdalara kazılsın adın..Tıpkı karanlıklarıma bırakılan aydınlık gibi...Sen hep burada kal.Gecemin sabaha gebe kalan aydınlığı ol...Kuşluk vaktim olsun sözlerin..Perdelerim seninle gülümsesin...Şehrim seninle ısınsın..Sen geleceğe yürüdüğüm yollara mevzilenmiş çiçeklerin gökyüzüne bakan yanısın...Sen pencerelerime süzülmüş apaydınlığımsın.... YOLLARIM’sın... .Umutsuzlukta kaybettiğim yılların geleceğe giden zamanısın sen..Tozlu yollarımsın sana uzanan...Adımlarımsın bastığım her izinde adını sayıklayan...Rüzgar koynumda sana geliyorum..Dudaklarımda senin en sevdiğin şarkı....Bir de bohçamda sevgi azığım...Kilitledim geçmişimi karanlığa...Ben sana koşuyorum..Hem de yalınayak...Bilirim ki yollardaki dikenlerin çıplak ayaklarımın kanamasından korkarsın sen...Dudaklarınla öpme sakın yollarıma serilmiş dikenleri..Bırak kanasın ayaklarım....Yollarımsın bâd- ı saba ile yıkanmış..Bulut bulut gölgelerinde ilerlediğim varlığının bayram arifesindeyim.. Sana kavuşmak, bir bayram sabahı... Toprak yağmuru sağarken dudaklarıyla sen benim vuslatımsın hasretin omuzlarına vurulmuş...Sen benim yollarımsın adınla onurlandırılmış..Gözlerini mavi ufuklara çevir..Toz bulutuyla sana gelmekteyim...Ellerimde mavi bilyelerim nefes nefese sana koşuyorum .Bekle beni..Daraldı zaman..Yaz yağmuru kadar mesafem kaldı sana..Geliyorum....Kaybolan yılların cilasız zamanlarından senin için yollara koyuldum..Zamansızlığın patikalarını geçmişken bir dağ kaldı aramızda...Üzüm bağlarından geliyorum sana..Az kaldı sevgili..Yollarımsın, adımlarıma ömür diye sunulmuş... SABRIM’ sın.. Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı..Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim , ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın... HAYATIM’sın... Şeceresi hüzün olan adamın buzdan kalbine düşen hayatsın..Canıma can diye süzülen canânsın. Kanadında mutluluk olan baharlarsın sen...Gonca güllerle süslenmiş sabahların gülümsediği cansın sen.. Kaybettiklerimin ardından tek kazandığımsın..Bedeli ödenmiş acılarımı dudaklarındaki nefesle gideren şifâsın sen.. Bağrı yanmış ve susuzluktan yüreğimi kurumuş kıyılarıma dolan ve benliğimden aşıp yüreğimde çoğalan bitmez deryâsın sen..Yaralarıma kendi yarası gibi bakıp sökük yüreğimi Eyyubvâri sabırla mutluluk ekleyen, çöllerimdeki serabın tükendiğini bilip dudaklarındaki ab- ı hayat ile menzile giren Leylasın sen...Göğsümde her zaman övünç abidesi diye saklayacağım ömrü vefasın sen..Sen susuzluğuma düşen hayatsın..Bak çöllerim yeşeriyor..Dokun toprağa..Zamanın göğsünde elenmiş topraktan “ sen ” fışkırıyor bak..Dua dua filizleniyor kuru yapraklar..İçinde büyüttüğüm kız çocuğunu vakitsiz gömen adamın kuru dudaklarına sunulmuş ab- ı hayatsın...Sen benim gözlerindeki kendimi gördüğüm hayatımsın...Soluklandığımsın, nefes aldığımsın.... Velhasıl; sen benim evvelim, Ezberim, ezelim, ebedimsin...
  4. 1 point
    Yaşlanmamak için enginarın yapraklarını yiyin Bahar aylarıyla birlikte tezgahlardaki yerini alan enginar, sahip olduğu vitamin ve minerallerle tam bir sağlık dostu olan enginarın yapraklarının da yenmesi öneriliyor. Bahar aylarıyla birlikte tezgahlardaki yerini alan enginar, sahip olduğu vitamin ve minerallerle tam bir sağlık dostu olan enginarın yapraklarının da yenmesi öneriliyor. Posa yönünden çok zengin olan ve karaciğeri temizleyici özelliği bulunan enginarın, faydaları saymakla bitmiyor. Damar sertleşmesini engelleyen, kanı temizleyen, beyin hücrelerini yenileyen enginar, aynı zamanda kolesterol düşmanı olarak da biliniyor. Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Baş Diyetisyeni Sevinç Yetişen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha ilk çağlardan beri faydaları bilinen enginarın, içerdiği bazı maddeler sayesinde birçok önemli özelliklere sahip, besin değeri yüksek bir sebze olduğunu söyledi. Enginarın protein, karbonhidrat, lif, fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, B1, B2, B6 ve C vitaminlerini bünyesinde barındırdığını dile getiren Yetişen, buna karşılık besin değeri son derece yüksek olan bu sebzenin kolesterol içermediğini vurguladı. -''HER DERDE DEVA''- Yetişen, enginarın antioksidan özellikleri nedeniyle karaciğere çok faydalı olduğunu dile getirerek, enginarda bulunan ''Cynarin'' maddesinin karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsak sisteminin düzenli çalışmasına yardım ettiğini söyledi. Yiyeceklerin sindirimini kolaylaştıran enginarın, mide ve bağırsakları dezenfekte edici özelliği sayesinde ishale de iyi geldiğine işaret eden Yetişen, bu şifalı sebzenin güçlü bir idrar söktürücü olduğundan böbreklerin çalışmasını düzenleyerek vücuttaki zararlı sıvıların dışarı atılmasını kolaylaştırdığını, böbrekteki kumların dökülmesine de yardım ettiğini anlattı. Yetişen, enginarın kanı temizlediğine, toksik maddelerin idrarla dışarı atılmasını sağlayarak yorgunluğu giderdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: ''Yapılan araştırmalarda enginarın sindirim sisteminin yanı sıra kalp için de yararlı olduğu, kalp kaslarını güçlendirerek kalbin daha rahat çalışmasını sağladığı, kolesterolü ve trigliseridi düşürdüğü ve damar sertliğine iyi geldiği saptanmıştır. Enginar, içerdiği bir tür nişasta olan inülin sayesinde kandaki şeker düzeyini düşürülmesine yardım eder, bu nedenle şeker hastalarını da rahatlıkla tüketebilir. Devam eden araştırmalarda enginarın içerdiği sylmarin sayesinde, hücrelerin hasar görmesinin yavaşladığı prostat, meme ve rahim ağzı kanserlerini önleme konusunda da etkili olduğu görülmüştür.'' -''YAŞLANMANIN ETKİLERİNİ AZALTIYOR''- Enginarın, içerdiği posa, mineral ve vitaminler sayesinde vücudu dinlendirdiğini, dinçlik ve gençlik verdiğini belirten Yetişen, hücrelerin yıpranmasını engelleyerek yaşlanmanın da etkilerini azalttığına işaret etti. Yetişen, yabancı ülkelerde çocuk mamalarının yapımında, kozmetikte, içki ve boya sanayisinde de kullanılan enginarın düşük kalori içerdiği için zayıflamak isteyenler tarafından da rahatlıkla tüketilebileceğini söyledi. -SATIN ALIRKEN DİKKAT EDİN- Türkiye'de sınırlı miktarda üretildiği için yüksek fiyatlarla satışa sunulan enginar sağlık için taze olarak ve mevsiminde tüketilmesi gerektiğini ifade eden Yetişen, şöyle devam etti: ''Satın alırken yeşil yapraklarının ucuna bakarak satın alınmalıdır. Ucu siyah olan yaprağa sahip olan, yaprakları birbirinden çok ayrı olan ve üstünde siyah lekeleri olan enginar bayattır. Enginarın ortası sert olmalı ve tüylerinin iğne gibi batması gerekir. Sapında delik olması içinin kurtlu, esmer lekelerin olması enginarın ortasının çürümüş olduğunu gösterir. Ağırlığı fazla olanı tercih etmelidir. İyi bir enginarın sapının uzunluğu 8-10 santimetreyi geçmemelidir.'' -YEŞİL YAPRAKLAR ATILMAMALI- Yetişen, yemek yapmadan önce enginarın çok iyi yıkanması gerektiğini dile getirerek, temizlerken yapraklarının da ayrılarak sökülmesi gerektiğini bildirdi. Enginarın sadece göbeğinin yenmemesi, yeşil yapraklarının da haşlanarak tüketilmesinin önemine dikkati çeken Yetişen, ''Haşlama suyu da atılmamalı. İçine biraz pirinç katılarak çorba olarak da tüketilmelidir. Enginar yemeği iyi çiğnenerek yenmeli ve pişirildiği gün tüketilmelidir. İçinde çok çabuk toksin oluşabileceğinden pişmiş enginar bekletilecekse buzdolabında 24 saatten fazla bekletilmemelidir'' diye konuştu.