07ramazan07

Üye
  • İçerik sayısı

    880
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Days Won

    6

07ramazan07 kullanıcısının paylaşımları

  1. Karaciğer Kanserine Eğilimli Gen Keşfedildi............ Çinli Bilim Adamlarının Karaciğer Kanserine Eğilimli Geni Keşfettiği Bildirildi. Çinli bilim adamlarının karaciğer kanserine eğilimli geni keşfettiği bildirildi. Araştırma ekibinin lideri Cou Gangçiao, bu buluşun, hem karaciğer kanserinin gelişimi sırasında organizmada meydana gelen değişimlerin analizine yardımcı olacağını, zamanında önlem alınmasını, bireysel tedavi ve yeni ilaç tedavilerinin izlenmesine yönelik kuramsal temeller ve biyolojik hedef oluşturulmasını sağlayacağını belirtti. (Anadolu Ajansı)
  2. Engellilerin Akülü Araç Sevinci

    Akülü araç vermek için dernek,vakıf,şirket kapısı çalmak yerine,Kaymakamlık hastaneye yönlerdirsin.İhtiyaç sahipleriyse rapor çıkartıp sandelyelerini almalarına katkı sağlasın. Bu nasıl sosyal devlet anlayışı...Birde ilçenin mülki amiri..Anlamıyorum bu tip yardım haberlerini...Popilizm den başka bişey değil..........
  3. Doğal içeceklerle hastalıklardan korunun...... Sıcaklar sebebiyle vücutta ciddi sıvı kaybı meydana geliyor. . İhtiyacınız olan suyu alırken gazlı ve şekerli içecekler yerine doğal yoğurttan yapılmış ayran ve taze meyve sularını tercih edin. Bu içecekler hem serinletiyor hem de zengin içerikleriyle vücudu hastalıklara karşı koruyor. Ota Tıp Merkezi'nden Uzman Dr. Tülay Akvardar'ın verdiği bigilere göre, doğal yoğurttan yapılan ayran, kanserin başlangıcını önlüyor ve tümör hücrelerinin gelişimini geriletiyor. Mide ve bağırsaklardaki zararlı bakterilerin üremesini engelliyor. Hazır satılan meyve sularında fruktoz denilen meyve şekeri ya da fruktoz-mısır şurubu denilen şekerler bulunduğu için günlük alınan kalori miktarını artırıyor. Bu yüzden taze meyve veya taze meyvelerden evde yapılmış meyve suları tüketilmeli. Aile Sağlık (Zaman)
  4. Güneşte Kalmak Şuur Kaybına Yol Açabilir..... Uzmanlar, Çok Sıcak Havalarda Uzun Süre Güneş Altında Kalmanın Şuur Kaybına Yol Açabileceği Uyarısında Bulunuyor. Uzmanlar, çok nemli ve sıcak havalarda uzun süre güneş altında kalmanın şuur kaybına yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Sıcaklığın 40 derecenin üzerine çıkması durumunda vücudun koruma özelliğinin azalacağını belirten uzmanlar, bol sıvı tüketilmesi ve tansiyon rahatsızlığı bulunmayan kişilere tuzlu ayran öneriyor. Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Gürkan Yurteri, sıcaklığın artmasıyla birlikte vücudun bir takım savunma mekanizmaları gösterdiğini ifade etti. Yurteri, "Bu savunma mekanizmaları, belli bir ısıya kadar vücudu koruyabilir. Ancak dış ısının 40 derece ve üzerine çıktığı durumlarda vücudun koruma özelliği de azalır. Özellikle havada bulunan nem yüzde 70' in üzerine çıktığı zaman vücut terleme özelliğini kaybeder ve kişi vücut ısının dışarı atamaz. Vücut terleyemeyince ısı düşmediği için vücut ısısı artar. Tüm bunlar da kalbin gereğinden fazla çalışmasına, kişinin ateşinin yükselmesine, organlarının yetersizliğine hatta şuur kaybına kadar gidebilecek ciddi rahatsızlıklara sebep olur." dedi. "UZUN SÜRE GÜNEŞE MARUZ KALMAYIN" Gürkan Yurteri, aşırı nemli ve sıcak ortamlarda korunma yöntemlerini şöyle sıraladı: "Saat 11.00 ile16.00 arasında güneşin zararlı ışınları daha fazla yeryüzüne yansıdığından bu saatler arasında dışarıda bulunmak tehlikeli olabilir. Tarım işçileri, inşaat işçileri, yol işçileri gibi direk güneş altında çalışan insanlar daha fazla ısıya maruz kaldıklarından ısının etkileri bu şartlarda çalışan insanlarda çok daha fazla görülebilir. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarıda çalışmak zorunda olanların koruyucu şapka kullanmaları ve bol sıvı tüketmeleri gerekir." "UZUN SÜRE GÜNEŞLENMEYİN" "Özellikle şişman hastalar uzun süre güneşlenmemelidir. Obezite bilindiği gibi vücutta yağ dokusunun artmasıdır. Yağ dokusu tıpkı bir termos gibi vücudu sarar ve vücudun soğumasını engeller. Aşırı kilolu insanlar vücutları ısı kaybını engellediği için vücut ısınını dışarı atamaz. Normalde kilolu insanların daha fazla terlediği düşünülür. Oysaki kilolu insanların terleme ihtiyaçları çok daha fazladır. Bu durum, tansiyon düşmesi, bayılma, çarpıntı gibi sonuçlar doğurabilir. Mecburi sebepler ile tehlikeli saatlerde güneş altında bulunması zorunlu olan kişilerin ise geniş şapkalar, güneş gözlükleri, 40-50 faktörlü koruyucu kremler kullanmaları güneşin zararlı etkisini azaltmak için doğru olacaktır. Sıvı tüketimi de güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmada çok önemlidir. Tansiyonu olmayan kişilerin özellikle tuzlu ayran iyi bir seçimdir." "SERİNLEMEK İÇİN ALKOL TÜKETMEYİN" "Sıcak havalarda alkol kullanımı kısır bir döngü gibi vücudu daha da susuz bırakmaktadır. Aynı şekilde kahve ve çay tüketimini de azaltmak vücudun sıvı kaybını önleyecektir. Sıcaklarda Akdeniz diyeti yani bol sıvılı, tahıllı, sebzeli, zeytinyağı ağırlıklı bir beslenme şekli tercih edilmelidir. Sık sık az yemek yemek de metabolizmayı çalıştıracağından, vücut direncini kuvvetlendirecektir." "GÜNEŞ ALTINDA SPOR YAPMAYIN" "Sıcak havalarda, öğle saatlerinde güneş altında ağır egzersizler yapılması ısı halsizliğine, bayılmaya, mide bulantılarına neden olabilir. Bir sonraki aşama sıcak çarpmasıdır ki bu da, şuur kayıplarına kadar gidebilir. Güneş altında çocuklar ve yaşlılar çok daha fazla hassas olabilmektedir. Çünkü yaşlılar için, yaş ile birlikte kalp ve sinir sistemi gibi vücuttaki bir takım sistemler yavaşlar. Bu durum, ani ısı değişimlerini tolere edememelerine neden olur. Ani tansiyon düşüklüklerinde kalbin daha fazla çarpması gerekir. Yaşı ilerleyen insanlarda ise kalp sistemi düzenli çalışmadığından bitkinlik gibi sorunlar ortaya çıkar. Buna bağlı olarak cilt yapısı bozulmaya ve kırışmaya başlar, cilt terleme eylemini gerçekleştiremediği için vücut soğumaz. Yaşlılar ve çocuklar için kat kat kıyafetler yerine pamuklu vücudun nefes almasını sağlayacak giysiler tercih edilmelidir." "ANİ ISI DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI VÜCUDUNUZU KORUYUN" "Ani ısı değişikliklerinde vücut kendisini korumak için bir takım önlemler alır. Kişi, bu önlelerin önünde durmamalıdır. Vücut ısındığı zaman soyunmak, üşüdüğü zaman giyinmek gerekir. Eğer yaz mevsimde, "Cekete ne gerek var?" derseniz, o zaman vücut stres altına girer. Bağışıklık zayıflar ve hastalanırsınız. Ani ısı değişikliklerinden daha az etkilenmek için mevsimine göre giyinmek gerekir. Sıvı ihtiyacı özellikle yaşlılar, çocuklar ve bebekler için çok önemlidir. Çocuklar da yaşlılar da genellikle dışarı bağımlı olarak yaşamak zorundalar. Dolayısıyla onların sıvı tüketimine, kıyafetlerine bizim dikkat etmemiz gerekir. Bakıma muhtaç hastaların özellikle sıcakta kapalı ortamlarda havasız kalmamaları için, ev içinde de mutlaka hava sirkülasyonun sağlanması çok önemlidir. Klimaların filtrelerinin düzenli olarak kontrol edilip temizlenmesi, çok önemlidir. Çünkü birçok hastalığa klimalardan yayılan mikroplar sebep olmaktadır." (Cihan Haber Ajansı)
  5. Sağlık Bakanlığı Kas Hastaları için Aile Hekimliği Uygulamasını Yaygınlaştıracak . Tedavisi Olmayan ve Ölümle Sonuçlanan Kas Hastalıklarının Bakımları Artık Daha Kolay Olacak. Sağlık ve Tedavi Hizmetler Genel Müdürü İrfan Şencan Kas Hastalıklarını Tedavilerinin Çok Zor Olduğunu Belirtti. Tedavilerine Yardımcı Olmak İçin Evde Bakımları Yıl Sonuna Kadar Yaygınlaştıracaklarını İfade Etti. Tedavisi olmayan ve ölümle sonuçlanan kas hastalıklarının bakımları artık daha kolay olacak. Sağlık ve Tedavi Hizmetler Genel Müdürü İrfan Şencan kas hastalıklarını tedavilerinin çok zor olduğunu belirtti. Tedavilerine yardımcı olmak için evde bakımları yıl sonuna kadar yaygınlaştıracaklarını ifade etti. Bu yılın sonuna kadar yaygınlaşacak olan aile hekimliği ile beraber bakanlığa ulaşamayan hiçbir hastanın kalmayacağını söyledi. Türkiye'de ve dünyada tedavisi olmadığını altını çizen Şencan, hasta yakınlarının internette, televizyonda her duydukları kırıntıları tedavi zannettiklerini kaydetti. Tedaviyi aramakta haklı olduklarını dile getiren Şencan, ancak hastalığın daha tedavisinin bulunmadığını bildirdi. Kök hücresinin tedavisi için bir toplantı yapıldığını söyledi. Toplantıda kök hücreye olumlu bakanların da olumsuz bakanların da görüşlerinin alındığını belirterek, kök hücre tedavi yöntemlerinin henüz insanlar üzerinde denemenin mümkün olmadığını belirtti. (Cihan Haber Ajansı)
  6. Sinoplu Özürlüye 5 Yıldızlı Merkez...

    Çalışmaların diğer illere de örnek olmasını dilerim..
  7. Allah kolaylık versin....22 yıl az değil.......
  8. Yemek Seçenler Tövbe'ye Gelin....

    Eskiden çok yemek seçerdim.Şimdi birçoğunu yiyorumda Bamya hariç. Bir onu sevemedim gitdi............
  9. Gelin Damat

    bizim imamlar duymasın......
  10. --Gelme Artık--

    Karalamak güzel şey..Herkes karalayamaz.Mesela ben.. Paylaşım için teşekkürler..
  11. Plastik Ürünleri Kullanırken Dikkat

    ANKARA -AA- Biberonlar ve su bidonları başta olmak üzere birçok plastik üründe kullanılan "PDA" maddesinin çeşitli sağlık sorunlar ına yol açtığı, gelişim çağındaki çocukların ve özellikle bebeklerin gelişimini olumsuz etkilediği bildirildi. Amerikan Federal Gıda ve İlaç İdaresi ve Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı, "BPA" maddesi içeren biberonların ve plastik ürünlerin üretiminin, en fazla 2010 yılı sonuna kadar yapılabileceğini duyurdu. Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Özgür Özel, ölümcül tehlike arz ettiği için dünyanın pek çok ülkesinde üretimi durdurulan Bisfenol A (BPA) adlı kimyasal maddeyi içeren biberon ve plastiklerin zararları ve alınması gereken önlemler ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Biberonlarda bulunan BPA maddesinin tehlike saçtığını belirten Özel, Türkiye'de de üretilen ve satışa sunulan biberonların büyük kısmında birçok hastalığa neden olan ve bebeklerin gelişimini olumsuz etkileyen bir kimyasal madde kullanıldığının ortaya çıktığını bildirdi. Özel, başta Amerika, Kanada, Fransa, Danimarka olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde üretimi durdurulan ve kullanımı yasaklanan bu kimyasalı içeren biberon ve plastik ürünlerin, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi bozuklukları, nörolojik sorunlar, obezite, hiperaktivite, kalp hastalığı, meme kanseri, kısırlık gibi sağlık sorunlarına yol açtığı ve bunun yanında gelişim çağındaki çocukların ve özellikle bebeklerin gelişimini olumsuz etkilediği uyarısında bulundu. TEB Genel Sekreteri Özel, şunları kaydetti: "Stoklarda olan ürünler 2012 yılı sonuna kadar satılabilecek. Bu kimyasalın kullanılmasının tüm ülkelerde yasaklanmasını isteyen EFSA ise Avrupa Komisyonu'yla ortak hareket ederek, ürünlerin acilen pazardan toplatılmasını sağlayacağını açıkladı. Öte yandan, Avrupa Komisyonu, Avrupa Eczacılık Grubu'na (PGEU) gönderdiği yazıyla, bu konunun eczacıların gündemlerine almasını ve tüm diğer paydaşların birlikte hareket etmesini önerdi." Plastik maddeleri daha dayanıklı hale getirmek için, biberonlarda, sert plastiklerde ve ev gereçlerinde kullanılan BPA maddesinin, Türkiye'de de hala birçok maddenin üretiminde kullanılmaya devam ettiğini öne süren Özel, "Ancak, insan sağlığında son derece büyük hasarlara neden olabilen bu kimyasalın özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bebeklerde büyük sağlık problemlerine neden olduğu biliniyor" dedi. Yapılan araştırmalara göre, "FDA'nın izin verdiği BPA oranının 10 kat daha azının bile çocuklara zararlı olduğunu" ifade eden Özel, şöyle devam etti: "ABD'de yetişkinlerin yüzde 93'ünün kanında BPA bulunuyor. Her 10 biberonun 9'unda bu madde bulunuyor. Bu noktada vatandaşlarımızın son derece hassas olması gerekiyor. Bu ürünleri alırken üzerinde yazması zorunlu olan 'BPA içermez' etiketli olanlarını tercih etmeleri, geçici bir tedbir olsa da son derece hayatidir. Piyasadaki biberonların çoğu, Bisfenol A içeren Polikarbonattan üretiliyor. Bisfenol A, biberonun içindeki sıvıya geçebilen, hormon sistemine zarar verici bir kimyasaldır. Biberonun ambalajındaki PC7 yazısı ya da geri dönüşüm üçgeni içindeki 7 rakamı, ürünün içeriğinde Polikarbonat kullanıldığını belirtiyor. Bebek biberonlarının yanında, su şişelerinde, tıbbi cihazlarda, spor ekipmanlarında, damacanalarda, saklama kaplarında, plastik bardaklar gibi pek çok üründe bulunuyor. Biz eczacılar, dünyanın tartıştığı ve bir bir yasakladığı bu kimyasalı içeren ürünlerin üretiminin bin an önce durdurulmasını istiyor, gerekli yasal zeminin oluşturulması konusunda yetkilileri acilen göreve çağırıyoruz." Ankara-A.A.
  12. Felçli Hasta Canlıyken Kurtlandı!

    Bası yaraları büyüdükden sonra bakımı iyi yapılmazsa kurtlanla kaçınılmaz oluyor. ''Bakımsızlıktan kurt atmış'' sözü boşuna denmemiş.Burda bir kişinin yarasına kurt atdığını duydum.Çök kötü birşey. Allah,Omurilik felçliler ailesi üyelerini böyle durumlardan korusun...Başka ne diyelim........
  13. Son 7 Yılda Engelli Aylıkları Yüzde 1100 Arttı

    Neticede 272 TL Yüzde milyon artsa ne 1100 artsa ne...... Özürlü maaşı için 272 TL Bakıma muhtaç olmamak için 363 TL yeterli diyorlar..........
  14. Araz

    Güzel bir şiir...Ne kadar uzun yazılmış......
  15. Etmez Derman

    güzel bir şiir.Teşekkürler Can...
  16. @ Gurbet @

    Güzel bir şiir.Paylaşım için saol.....
  17. Engelliler Baston Ustası Oluyor

    Kurs sonucunda meslek sahibi olmaları dileğiyle.......Kolay gelsin..
  18. WASHINGTON -AA- Felçliler, nefesleriyle yazabilecek, tekerlekli sandalye sürebilecek ve internette sörf yapabilecek. İsrail'deki Weizmann Enstitüsünden Noam Sobel ve ekibi, burundan nefes alış ve verişinin basıncıyla çalışan bir cihaz geliştirdi. Sobel, damağın kemiksiz ve yumuşak arka bölümünün beyindeki sinirler tarafından denetlendiğini ve bu bölümün ağır yaralanmalarda dahi zarar görmeden kalabildiğini belirterek, felçlilerin, göz kırparak iletişim kurabildiğini çünkü gözün de beyindeki sinirlere bağlı olduğunu hatırlattı. Nefes almayı ve vermeyi kontrol eden damağın arka bölümünün beyinle bağlantılı birçok sinirle ilişkili olduğunu belirleyen bilim adamları, Tel Aviv Üniversitesi'nden meslektaşlarıyla "nefesi elektrik sinyallerine dönüştürmeyi" başardı. Hastanelerde oksijen vermek için kullanılan hortuma benzeyen cihaz, burun deliğinin girişine yerleştiriliyor ve basıncı ölçüyor. Basınç de ğerleri sensörler sayesinde bir bilgisayara iletiliyor. Sinyaller özel bir yazılım yardımıyla eyleme dönüştürülüyor. Önce 36 sağlıklı gönüllünün katıldığı araştırmada, bu kişilerin nefeslerini kullanarak bilgisayarda oyun oynayabildikleri ve yazabildikleri görüldü. Bilim adamları daha sonra cihazı felçli hastalara denetti. 7 ay önce felç geçiren ve göz kırpmalarını kontrol edemeyen 51 yaşındaki kadının bu cihaz sayesinde yazı yazmaya başladığı görüldü. El ve ayaklarını kullanamayan 63 yaşındaki felçli bir kadın, 10 yıl sonra bu cihaz sayesinde bir mektup yazabildi, aletten elektronik posta yollamak ve internette sörf yapmak için yararlandı. Boyundan aşağısı tutmayan 30 yaşındaki bir erkek de bu cihazı tekerlekli sandalyesini yönlendirmek için kullandı. Halen geliştirilmekte olan bu teknolojinin piyasaya sürülmesi halinde 10-20 dolardan satışa sunulacağı belirtildi. Araştırma, Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayımlandı. A.A.
  19. UŞAK -AA- Uşak'ta yedi yaşında tandır kuyusuna düşerek ayakları sakat kalan Süleyman Gönül, 21 yıldır ellerinin üzerinde yürüyerek yaşamını sürdürüyor. Hayırsever bir vatandaşın 10 yıl önce hediye ettiği mekanik tekerlekli sandalyeyi köy yollarında kullanamayan ve akülü tekerlekli sandalye isteyen Süleyman Gönül, engebeli arazilerde tekerlekli sandalyeyi beline bağladığı iple çekerek taşıyor. Eşme ilçesi Ağabey köyü, Hacı Kırlar mahallesinde ailesiyle birlikte yaşayan Süleyman Gönül (28), 7 yaşındayken evin önünde oynarken içerisinde ateş bulunan tandır kuyusuna düştü. Yakınları tarafından vücudunun büyük bölümü yanmış şekilde tandır kuyusundan çıkartılan Süleyman Gönül'ün iki ayağı da ağır yanıklar yüzünden sakat kaldı. Uşak ve İzmir'deki hastanelerde bir süre tedavi gören, üç ameliyat geçiren Süleyman Gönül'e doktorlar iki ayağını da kullanamayacağını söyledi. Yedi yaşından itibaren elleri üzerinde yürümeye çalışan, bedenini elleri ile taşıyan Süleyman Gönül, sürekli olarak çalışıyor, ailesine yardımcı oluyor. Dört kardeşi ve yeğenleri ile tarlada çalışan, haftada bir gün Eşme'ye giderek ayakkabı tamircisinin yanında boyacılık yapan, her gün evdeki eşekle su taşıyan Süleyman Gönül'ün tek arzusu akülü bir tekerlekli sandalyeye kavuş mak. Eşme'de yaşayan bir hayırseverin 10 yıl önce kendisine mekanik bir tekerlekli sandalye hediye ettiğini, ancak köy yollarında tekerlekli sandalyeyi kullanman ın neredeyse imkansız olduğunu belirten Süleyman Gönül, yaşamını biraz daha kolaylaştırmak için yardım istiyor. Oğlunun zorlu bir yaşam mücadelesi verdiğini, üzerinde hareket etmeye çalıştığı ellerinin sürekli parçalandığını anlatan baba Ramazan gönül (63), şunları söyledi: "Küçük yaşta ayakları yandı. Uzun süre tedavi gördü. Engelli olmasına rağmen yaşama sımsıkı sarıldı. Ayaklarını kullanamayacağı söylendiği günden beri elleri üzerinde hareket ediyor. Tek başına eşeğe binip su getiriyor, tarlada çalışıyor, yeğenlerine bakıyor, ayakkabı tamircisinde çalışıyor. Onun bu gayretini takdir ediyoruz. Tek arzusu akülü bir tekerlekli sandalye. Çünkü köyde mekanik tekerlekli sandalyeyi kullanamıyor. Süleyman tekerlekli sandalyeyi beline bağladığı iple çekerek taşıyor. Bizim akülü bir tekerlekli sandalye almaya gücümüz yok. Ekonomik durumumuz kötü. Büyüklerimiz bize yardımcı olur oğlumu yeniden sağlık kontrolünden geçirir ya da akülü bir tekerlekli sandalye temin ederlerse seviniriz." UŞAK.A.A.
  20. Açıkta Satılan Dondurmayı Almayın

    Yanıksı dondurmadan başka dondurma almıyom.O da tanıdığımız güvenli bir yer......
  21. İETT Otobüsleri Engellilere Uygun Hale Getiriliyor

    Engellilre uygun diyorlar zaten.Tekerlekli sandelyelilere uygun değil.İşi biliyolar sonuçta...
  22. İETT Otobüsleri Engellilere Uygun Hale Getiriliyor

    Duraklar bu otobüslere uygunmu.Birde bu otobüsleri kullanan tekerlekli sandelyeli kişiler varmı.Sorunsuz kullanılabiliyormu.Ona bakmak lazım.Gerisi hikaye.
  23. Bedensel Değil, Ekonomik Engeli Aşamıyorlar...

    Tekerlekli sandelye takımlarının genelde durumları hep aynı.Fazla destekçileri yok.Büyük kulüpler hariç.........
  24. Yüksek Tansiyona Karşı Bire Bir

    Paylaşım için teşekkürler. Ben uzak durayım o zaman.Bende düşük tansiyon var..........
  25. ANTALYA -AA- Maddeyi atomik ve moleküler seviyede kontrol eden nano teknoloji ile kanserin erken teşhisi ve kişiye özel tedavisi için yürütülen çalışmalar umut veriyor. Emory Kanser Nano teknoloji Merkezi Direktörü Prof. Dr. Shuming Nie, son araştırmasında nadir kanser hücrelerini tespit etmeyi başardı. Nano teknoloji ile kanser görüntüleme, moleküler tanı ve hedefli tedavi uygulamaları için yaptığı araştırmalarla dikkati çeken ve ABD Ulusal Kanser Enstitüsünün de destek verdiği Prof. Dr. Shuming Nie, ABD-Türkiye İleri Araştırmalar Enstitüsü'nün Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı Adrasan beldesinde düzenlediği "Global Sağlıkta Fırsatlar ve Zorluklar" konulu foruma katıldı. Türkiye'ye ilk kez gelen biyomedikal ve kimya mühendisi Prof. Dr. Nie, AA muhabirine yaptığı açıklamada, milimetrenin milyonda biri büyüklüğündeki yapılara yeni sentez özellikleri kazandıran nano teknoloji ile kanserin erken teşhisi ve tedavisi için değişik ülkelerdeki laboratuvarlarda yürütülen çalışmaların sürdüğünü söyledi. Araştırmalarıyla nano parçacıklarının tıpta kullanımına büyük katkı yapan Nie, kanser hastalarında erken teşhisin önemine işaret etti. Moleküler seviyedeki yeni teknolojilerin kanserin erken teşhisi ile birlikte tedavisi için de umut taşıdığını belirten Nie, "Tedavide iki şey yapmak istiyoruz; ilki ameliyat sırasında sadece tümörleri vücuttan kazımak, ikincisi ise kişiden alınan moleküllerle ona özel ilaç geliştirmek" dedi. Nano parçacıklar ile geliştirilecek kişiye yönelik ilaçların sağlık harcamalarını da düşüreceğini ifade eden Nie, "Nano parçacıkların kanserin erken teşhisine yönelik ilk klinik uygulamaları başladı. Kesin tedavi için beş yı lda ö nemli gelişmeler olacak. Bu teknoloji ile 5 yılda kanserin erken teşhisi mümkün olabilecek, 10 yıl içinde de tümörü bularak tedavi edecek" diye konuştu. Nano teknolojinin tıpta kullanımının politik malzeme yapılmamasının önemine işaret eden Nie, her ülkede bu tanı ve tedavilerin standardize edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Nie, son olarak hodgkin (hoçkin) hastalığı olarak da bilinen hodgkin lenfomanın erken teşhisine yönelik çalışmasıyla dikkati çekti. Nie'nin de aralarında bulunduğu Emory ve Georgia Tech bilim adamları, kuantum noktalar olarak bilinen ayarlanabilir floresan (fosforlu) nano parçacıkların nadir görülen kanser hücrelerini tespit edebildiklerini ispatladılar. Farelerde yapılan araştırmada, antikorlara bağlanan çok renkli kuantum noktalarının, hodgkin lenfomasının karakteristik özelliği olan reed sternberg hücrelerini nasıl ayırt ettikleri gösterildi. Kuantum noktaları ışıkla etkileştiklerinde değişik renklerle kanserli fare hücrelerini gösterdi. Kullandıkları çok renkli kuantum nokta lekeleme metoduyla kötü huylu kanser hücrelerinin, heterojen doku örneklerinden hızlı ve doğru bir şekilde ayırt edildiğini belirten Nie, bu yöntemin hodgkins ile sınırlı olmadığını, kanser kök hücrelerinin teşhisini de sağladığını kaydetti. Nanometrik büyüklükte yarı iletken kristaller olan kuantum noktalarının benzersiz kimyasal ve fiziksel özellikler taşıdıklarını dile getiren Nie, bunların kanserli hücrelerin yüzey veya iç yapılarındaki moleküler oluşumu saptayan antikorlara kimyasal yolla bağlanabildiklerini söyledi. Nie, kuantum nokta ile yüzey veya genetik esaslı kanser hücrelerinin ayırt edilebileceğini, bunun da hedefe odaklı tedavi için iyi bir gelişme olacağını sözlerine ekledi. A.A.