k@lpsizim_85

Bende kendi adıma bıktım artık... 97 den beri her sene haberler çıkıyor belki şimdi daha çok deneyler vs. yapılıyor ama halen kesin bir sonuca varıp kesin bir açıklama yapamıyorlar hep deneylerden meselalardan konuşuyorlar.. Paylaşım için tşkler..

Aslında durumu kabullenme diye bir şey yok bence... dısarının verdiği tepki ve konulan engeller aileleri bu yola itiyor.. Kabullenmiyormuş gibi hisettiriyor.. Hafta sonu engelliler için yardım ve dayanışm gecesi vardı oradaydım.. Ve orada Karadeniz'deki engellilerden bahsedildi.. 3000 bin engelliyi dışarı çıkartıklarını sölediler.. Bu zamana kadar ihtiyaçları dışında dısarı çıkmamışlar sebebiyse dısarı çıkınca esnafın bakıs açısı bunun ne işi var demesi , doğal olarak ailede bunu duyunca çektiği acıdan utancdan değil acidan dolayı engellini eve hapsetmiş... Bence suanda aileler kabullanmiyorsa % 85'i dışarının verdiği tepkiden dolayı kabullenmiyormuş gibi görünüyor bence.. Paylaşım için tşkler...

Evet spor bizim gibi engellile hem motavisyon hemde sosyal hayat.. Çok arkadaşımı biliyorum spor sayesinde hayata tutunan.. Yaşama sevincini kazanan.. Paylaşım için tşkler..

Aralık 1997 omurilik ameliyatı Ocak 1998 omurilik ameliyatı Nisan 1998 bası yarası ameliyatı Şubat 2001 mesane ameliyatı Nisan 2001 mesane ameliyatı Toplam 5 kez olmuşum 5 de çok agır ameliyatlardı , yoğum bakımda yatmıştım..

Seyhan yaktın beni ya bunu ölü görerek ömrünü uzattın benim başım dertte bu yasadıkca.. Saka tabiki Allah'ım hiç birimizin acısını hiç birimize yaşatmasın hepimize uzun ömürler versin.. Bence rüyan çok güzel..

Özel sektörde çalışmaktayım..

selamlar hgeldin aramıza İsa çok geçmiş olsun... bize biraz daha açarmısın konuyu mesela ameliyat olmadan önce ne durumdaydın.. Sondanı tak olarakmı yapıyodun... İdrarın geldiğinde kasılma oluyormuydu... ameliyatın dönemiçini vs. bunları biraz daha yazarmısın...

T.C. BAŞBAKANLIK Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Sayı : B.02.1.SÇE.0.13.00.00 / 010.06.01-1339 ANKARA Konu: Bakıma Muhtaç Özürlü 17.04.2007 GENELGE 2007/06 Bakıma muhtaç özürlü, �Genel Müdürlüğümüzün Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tesbiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmeliği�nde tanımlanmış olmasına rağmen uygulamada kimlerin bakıma muhtaç özürlü olarak kabul edilebileceği, kimlerin ise kabul edilmeyeceği konusunda tereddüt yaşandığı görülmektedir. Bu nedenle bakıma muhtaç özürlü kapsamına kimlerin dâhil edileceği konusunda aşağıdaki açıklamanın yapılması ve belirtilen hususlar çerçevesinde hareket edilmesi gerekli görülmüştür. Bakıma muhtaç özürlünün tespiti için öncelikle �Sağlık Bakanlığı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik� hükümleri dâhilinde özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile özürlünün �ağır özürlü� olduğunun belgelendirilmesi gerekmektedir. Ancak �Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tesbiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmeliği�nin 4. maddesinin ( c ) bendindeki bakıma muhtaç özürlü tanımında da belirtildiği şekilde; her ağır özürlünün bakıma muhtaç özürlü olarak kabul edilmeyeceği, durumu günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olarak değerlendirilenlerin bakıma muhtaç özürlü olarak kabul edileceği açıktır. Burada belirtilen değerlendirme, bakım hizmetleri değerlendirme heyeti tarafından yapılacaktır. Bakım hizmetleri değerlendirme heyetinin haricindeki kişi veya raporlar ile özürlünün �bakıma muhtaç özürlü� kapsamında olup olmadığına dair değerlendirme yapılmayacaktır. Bakım hizmetleri değerlendirme heyeti de değerlendirmesini yaparken, bakıma muhtaç özürlü tanımında yer alan aşağıdaki kavramları açıklandığı şekilde tahlil ederek değerlendirmesini yapması gerekmektedir. �Günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gerekleri� ifadesi: a) Öz bakım ihtiyaçlarını giderebilmeyi (beden temizliğini yapabilmeyi, tuvalet ve beslenme ihtiyacını giderebilmeyi, tuvalet sonrası temizliğini yapabilmeyi) b ) Güvenlikte olmayı (kendisine ve çevresine zarar verme riskinin olmamasını, tehlike anında tehlikede olduğunu algılayabilmesini, tehlikeden kurtulmak için çaba sarf edebilmeyi) c) Hareket edebilir olmayı (yürüyebilmek, giyinip-soyunabilmek, merdiven inip çıkabilmek gibi kaba motor aktivitelerini) d) Ev işlerini ve idaresini yapabilmeyi (bir evde kendi başına yalnız ve başkasının yardımı olmadan yaşabilmeyi, alışveriş yapabilmeyi, yemek pişirebilmeyi, evi temizleyebilmeyi, bulaşık ve çamaşır yıkayabilmeyi, sobasını yakarak ısınabilmeyi) hususlarını kapsar. �Önemli ölçüde yerine getirememesi� ifadesi; günlük hayatın alışılmış tekrar eden gerekleri kapsamında belirtilen aktivitelerden en az birisinde başkasına tam bağımlı olmayı veya söz konusu aktivitelerden en az ikisinde başkasına kısmen bağımlı olunmayı kapsar. �Başkasının yardımı ve bakımı� ifadesi ise özürlünün hayatını devam ettirebilmesi için günlük hayatın alışılmış tekrar eden gereklerini yapmada veya sağlamada başka kişiye ihtiyaç duymasını kapsar. Bakım hizmetleri değerlendirme heyetleri tarafından yapılacak, bakıma muhtaç özürlüye ilişkin değerlendirmenin yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması hususunda gereğini rica ederim. İsmail BARIŞ Genel Müdür V.

Ne gibi mesela açabilirmisin konuyu... Ne iş yaptığımız gibi vs ...

Bencede hem okumalı hemde yaşadıkları sorunlar vs. varsa yazıp diğer arkadaşlarımızı bilgilendirmeleri iyi olur...

Aga mesajı olayı garantileşmeden cevap vermek istemedim , baktım canda buraya konu açmış.. Buraya araştırdım bilgileri aktardım.. Reca dewam etcek agaya hizmet hörmet sonsuzdur... )

Ses Derya bir bankanın çağrı merkezinde çalışan ve yaşlı annesi ile birlikte yaşayan genç bir kızdır. Derya’nın rutin giden hayatı, gaipten duymaya başladığı bir sesin ortaya çıkması ile beraber altüst olur. Genç kız başlangıçta sesi duymazlıktan gelmeye çalışsa da, ses kısa sürede hayatını kontrol etmeye başlar. Derya’dan işyerindeki patronu Onur’u takip etmesini isteyen ses, genç kızın hayatını giderek korkunçlaşan bir kabusa çevirir. Yönetmen Ümit Ünal Senaryo Uygar Şirin Oyuncular Selma Ergeç Mehmet Günsür Işık Yenersu Eylem Yıldız Serra Yılmaz Tür Gerilim - Korku Görüntü Yönetmeni Türksoy Gölebeyi Müzik Mehmet Cem Ünal Safa Hendem Gösterim Tarihi 05 Mart 2010 Cuma Ülke Türkiye Yıl 2010

Banada atmış msj bende bu konuyu araştırıyodumki bi baktım siteye konu açılmış.. Evet bende öyle biliyorum ve engellinin değil, bakacak kişinin çalışıp çalışmadığı önemli diye biliyorum.. Az önce bir yerde bir yazı okudum.. aynısını buraya yazıyorum.. " Eşim bir yıl önce bakıcı maaşa bağlandı, 2 ay öce maaşı kestiler. Telefonda sebebini sordum. Siz 4 ay çalıştığınız için maaş vermeyiz dediler. kanun değiti çalışan engelliye bakıcı maaşı ödenmeyecekmiş. 3 çocuk babasıyım,yıllık gelirim istenen şartları geçmiyor.Sadece yılda 4 ay mevsimlik işçi olarak engelli olarak çalışıyorsun diye eşimin bakıcı maaşını kestiler. ÇOK PERİŞAN duruma düştük.Gerçekten kanun değiştimi yoksa ödenek yok bahanesiylemi maaşı kestler." Ve verilen cevaplarda karışık , kesilmemesi gerektiğini kişinin avukatına sorduğundada kesinlikle kesilmeli dediğide yazıyor... Sheçk'inde web sayfasındaki yazıya görede çalışıyor olmanın evde bakım hizmetinden yararlanmaya engel olmayacağı açık olarak ifade edilmektedir:

Ne var ki ilgili kanunda ve yönetmelikte çalışan kişinin evde bakım hizmetlerinden yararlanamayacağına dair hiç bir ibare olmadığı gibi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu web sitesindeki Kurum görüşlerinde de çalışıyor olmanın evde bakım hizmetinden yararlanmaya engel olmayacağı açık olarak ifade edilmektedir: "Ayrıca kişinin bakıma muhtaç özürlü olup olmadığının değerlendirmesinde özürlünün bir işte çalışıyor olmasının tek başına bir engel teşkil etmemesi gerektiği, çalışan özürlünün de bakıma muhtaç durumda olmasının mümkün olabileceği mütalaa edilmektedir.. Aga böyle bir bilgi buldum.. Kalp kalbe karşıymış bende senin için bu konuyu açaçaktım...

Seminere katılan bir arkadaşımdan seminer hakkında aldiğim bilgiler.. merhaba gülsüm tşk ederim iyiyim,sen nasılsın. Seminer iyi gecti kök hücre çalışmalarını anlatan doc dr ayhan bey ve prof dr şafak bey şu ana kadar 2005 yılında 5 kişiye 2009 ve 2010 da 8 kişiye nakil yapılmış ama kesin bir gelişme olmadığını söylüyorlar,kök hücre nakli yapılan hastaların bazılarında gelişme olmuş ama bu gelişme kök hücre naklindenmi yoksa kaza geciren OF lularda bir süre kendi kendine bazı gelişmelerde olduğunu,ve bu gelişmelerin ondanda olabileceğini söylüyorlar,çalışmalara devam edileceğini ve 50 kişi üzerinde kök hücre nakli daha yapılacağını,kök hücre nakledilen ne nakledilecek kişilerin öncelilkle çeşitli şekillerde yakın zamanda kaza gecirenlerden olacağını söylüyorlar.daha tünelin ucundayız ve ışık göremedik ama çalışmalarımızı sürdereceğiz diyorlar,yani anlayacağın kardeşim daha umutla beklemeye devam edeceğiz.seviyeler farklıydı, aklımda kalanlar C 4-5 vardı T 7-8 vardı hep üst seviyelerdekiler ile deneme yapmışlar. Seminere giden başka bir kişiden küçük bir bilgi daha ... Şu anda ülkemizde ve dünyada deneme aşamasında olan konuyla ilgili değerli hocalarımız Sayın Prof.Dr.Şafak Sair KARAMEHMETOĞLU ve Doç.Dr. Ayhan ATTAR'ın görüşü ve tavsiyesi şu şekilde arkadaşlar. ' Ne zaman olur belli olmaz ancak eninde sonunda bu çalışmalar başarıya ulaşacak o zaman da kasları, organları, duyuları en sağlam olan hastaların iyileşme oranı çok yüksek olacağından Fizik tedaviyi asla ihmal etmeyin '

Bu soruya 2. kez cevap veriyorum... Uzun zamandan beri wolkırımla kalkmadım hiç ama en son bi ay öncesıne kadar ayağa kalkan arabamla haftada 3-4 gün kalkıyordum... Tekrardan yeniden başlayacağım , Çünkü o zaman vücüdüm foksiyonlarımın çok rahatladığını düşünüyorum...

Bazen sıklıkta bu tarz kasıntılar oluyor o zaman hemen bir hekime gitmek gerek demekki.. Paylaşımın için tşkler...

Her gece yatağıma yattığımda günümün muhasebesini yaparım bir hatamın olduğunu anlayınca gider kişiden özür dilerim ama bazende hatamı bile bile özürümü yapmam gururma yedirmem ama hep içimde kalır... ve kendi kendime söz veririm bir daha yapmıcam diye.. İnsan kendi yanlışınıda doğruluğunuda kendi içinde bilebilir ama gururundanda ödün vermez..Bana nasıl davranıyorsa karsımdaki bende öle davranırım hemen hemen onun için yalakalık yapana yalakalık yaparım , cömertlik yapaan 2 kat cömertil yaparım.. yanlışlık yapanada yanlışlık doğruluk yapanada doğruluk yaparım böyle bir tarzımda vardır...

Banada çok kötü bir düşünce olarak gelmiyor... Ama su tv lerde gördümüz görüntüler olunca insan hayır asla diyor... Ama bakacak kimse olmayınca yanımda sevenim kalmayınca giderim diye düşünüyorum... Sadece oraya gitmek koymaz yalnızlık çok acıtır canımı...

Can'a katılıyorum.. Bu tarz düşünen kişide gerçekten geri kalmış cahil insan hani beyni betonlaşmış insanlar vardır ya öle insan tarzıdır ... sonuçta konuşuyosun , dertleşiyosun bunun neresi günah olur ya zina yapmıyosun hırsızlık yapmıyosun...

Ben 13 yaşımda engelli oldum... Çok ağır bir hastalık görmemiştim akrabamda ve cevremde sadece duyuyorduk... Hasta işte ilaçla geçer tarzı yada kanserse ölecek diye bakıyoruz ama öyle olmuyormuş... Teekrlekli sandalyede biri gördümmü dilenci diye adlandırırdım bilmezdim çünkü hep dilenciler tekerlekli sandalyede olurdu... Babamında küçükken ateeş düştüğü için tek elinin parmakalrı yok sadece bu konu çok tuafıma gitmezdi babamda gördüğüm için doğal bişi olarak gelirdi.. şimdi tekerlekli sandalyede birini gördüğümde de aynı düşüncedeyim yani doğal geliyor artık kanserli bir hasta duyduğum zaman aynı.. Sağlıklı insanlara söleyecek tek şey herkez sağlığına dikat etsin , etrafındaki insanların değerini bilsinler onlarla iyi geçinmeye kırmamaya çalıssınlar.. Ne olursa olsun her şekil yaşanılıyor.. Benim hep bi sözüm var Nefes Aldığımız sürece yaşıyoruz...

Seviyem T2 - T3 ve hemen hemen tüm transferlerimi kendim yapıyorum... Yatağıma gecerken öncelikle kalcamı yatağıma koyar sonra ayaklarımı alırım.. Yatağımdan tekerlekli sandalyeme geçerkende önce ayaklarımı koyar sonra kalçamı alırım... Hemen hemen tekerlekli sandalyemden yatağıma başka sandalyeye vs geçerken önce kalça kısmımı sonra ayak kısmımı alırım... Yatağımdan yada başka sandalyeden vs. geçerkende tersini yaparım önce ayağımı sonra kalçamı alırım.. Sadece otomobilemi geçerken her 2 seferindede ayaklarımı önce skalçamı sonra koyarım..

Bu konu tam benlik ya gunde 3 litreyi bırak 1 litre su içseydim öpüpde kendimi başımda gezdirirdim.. BEslenme konusundada öyle sabah yer öğlen yemez ilkindi vaktinde bi çikolata yersem oda aksam yer... Tam düzenli besleniyorum ondan dolayıda kılo almıcam yerde kilo alıyorum... el ayak şişmen nadir zamanlarda olur o zamnlardada dinlendirme yolunu dener ve yediklerime dikkat ederim bol bol maydonoz yerim.. Paylaşım için tşkler..

Bu güzel paylaşım için tşkler.. Evet Zeynebe katılıyorum , genelde gereksiz şeyler okuyup duruyoruz tarihimizi okumak ilgimizi bile çekmiyor.. Tam bir tarih özürlüsüyüz...

Çok güzel bilgiler Paylaşım için tşkler... Bende ilk zamanlar bunu bilmediğim için... Bez kullanıyordum ne zaman gelirse kaçıyordu ama taaki yataktan kalkıpta arabama oturmaya başladığımdan zamana kadar , bu başlangıcta zaten benim değişimim oldu 9-10 seneden beri karın bölgemdeki kasıntılardan anlıyor ve her sabah tuvalete otururum , uyarı vererek dışkımı çıkartmama yardımcı olurum.... Ekstra ishal olursamda zaten karın bölgemdeki kasıntılardan anlarım karnım kasılıyorsa kesin 30 dk içerisinde tuvalete oturmalıyım...